Kategori: Türkiye

  • O kavşak 2 günlüğüne trafiğe kapatıldı

    O kavşak 2 günlüğüne trafiğe kapatıldı

    Bilecik Valiliği sosyal medya hesabından yapılan açıklamada “Bugün ve Perşembe günü olmak üzere Kayıboyu Mahallesi (Aşağıköy) Söğüt Yolu Caddesi üzerinde doğalgaz altyapı çalışmaları yapılacağından Karasu Köprüsü – Söğüt Kavşağı arasında mevcut trafik çift yönlü olarak kapatılacağını belirtti. Vatandaşları bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz” ifadelerine yer verildi.

  • Yunusemre’de yılın son meclisi toplandı

    Yunusemre’de yılın son meclisi toplandı

    Yunusemre Belediyesi Aralık ayı meclis toplantısı Belediye Başkanı Mehmet Çerçi başkanlığında gerçekleştirildi. İki oturum halinde gerçekleştirilen toplantıda 32 madde görüşüldü. Toplantıda İYİ Parti’den istifa eden Arzu Kızılkaya, Bahadır Başar ve Mehmet İnan’dan boşalan komisyonlara üyelik seçimi yapıldı. Bağımsız meclis üyesi Hamza Durmuş ise AK Parti’ye katıldığını açıkladı. Zabıta Müdürlüğü’nün 2024 yılı fazla mesai ücretleri de mecliste belirlendi.

    Toplantı sonrası gündemi değerlendiren Başkan Çerçi, yeni hizmet binasında ilk kez meclis toplantısını gerçekleştirmekten mutluluk duyduklarını dile getirdi. Gençlik Merkezi içerisinde yapımı devam eden meclis salonunu da kısa bir süre içerisinde tamamlamayı planladıklarını kaydeden Belediye Başkanı Çerçi, yapılan eserlerde herkesin emeği olduğunu belirterek meclis üyelerine teşekkür etti.

    Başkan Mehmet Çerçi, “İnşallah çok yakın bir zamanda toplantımızı meydanımızın yanında inşaatı devam eden gençlik merkezimiz içerisinde yer alan meclis salonunda yapacağız. Hepimizin yapılan çalışmalarda emeği var. Bu süre içerisinde elbette bir dostluk oluştu. Burada güzel hatıralar biriktirdik. Hizmet binamızı sizlerin de desteğiyle tamamladık. Yaptığımız eserler bu şehre değer katacak. Bu dönem çok değerli eserler ortaya çıktı, halkımızın hizmetine sunuldu. Burada hepimizin gayreti var. Birlikte yaptık. Geriye dönüp baktığımızda bunlar elbette güzel şeyler” diye konuştu.

    Ocak ayı meclis toplantısının 3 Ocak Çarşamba günü saat 18.00’de yapılması kararlaştırıldı.

  • “Motosiklet Ambulans”lA hayat kurtarıyorlar

    “Motosiklet Ambulans”lA hayat kurtarıyorlar

    Tam donanımlı olan motosiklet ambulans

    Sağlık Bakanlığı bünyesinde Amasya’da bir yıl önce hizmete sunulan motosiklet ambulans, kalabalık caddelerde ve dar sokaklardaki vakalara kara ambulanslarından daha önce ulaşılmasını sağlıyor. Vakalara müdahale etme yönünden tam donanımlı olan motosiklet ambulansta, tansiyon aleti, stetoskop, glukometre cihazı ve entübasyon tüpleri gibi ilkyardım malzemeleri bulunuyor. 112 acil servis istasyonuna gelen vaka ihbarının bildirilmesi üzerine yola çıkan motosiklet ambulans hastaya ilk müdahalenin yapılmasını sağlıyor. İki sağlık görevlisinin bulunduğu motosiklet ambulans, özellikle trafiğin yoğun olduğu cadde ve sokaklarda, kara ambulanslarının giremeyeceği dar sokaklar ve engebeli arazilerde kullanım kolaylığı sunuyor.

    “Birlikte hayat kurtarmak gurur verici”

    Yaklaşık 6 ay önce aralarına katılan eşiyle birlikte uyum içinde görev yaptığını belirten Zafer Can Arslan (26), “Eşimle omuz omuza beraber çalışmaktayız. Ardımda olması daha fazla güven veriyor. Birlikte hayat kurtarmak gurur verici bir şey” dedi.
    Arslan, Türkiye’de birlikte görev yapan tek motorize sağlık çalışanı çift olmanın mutluluğunu da yaşadıklarını söyledi.

    “Her güzelliğin bir zorluğu var”

    Küçük yaşlardan itibaren motosiklet tutkusunun olduğunu anlatıp kendisine destek olan babasına ve eşine teşekkür eden Hümeyra Arslan (25) da, “Vakalara, hastalara hızlı ulaşmamız gerekiyor. Yaşadıkları travmanın etkilerini en aza indirmemiz gerekiyor. Motorize ekipte görev almak zor. Ama her güzelliğin bir zorluğu var” şeklinde konuştu.
    Üniversiteyi ilk ve acil yardım bölümü mezunu olarak tamamlamasının ardından sağlık ordusunda görev yapmaya başlayan Arslan, aldıkları sürüş eğitimi sonrası direksiyonuna geçtiği motosikletiyle kadınlara, gençlere rol model olmaya çalıştığını vurguladı.

    Sağlık Bakanı Koca görüntülerini paylaştı

    Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Amasya İl Sağlık Müdürlüğü’nün 1-7 Aralık Acil Sağlık Haftası dolayısıyla düzenlediği etkinlikte acil sağlık hizmetlerinin önemine dikkat çeken çiftin görüntülerini, “Motorize 112 görevlilerimiz, kara ambulanslarımızın hızlı ulaşım sağlayamadığı yerlere hızlı ulaşım sağlıyor. Amasya’da sekiz kişilik bir ekibimiz var. Ekibimizde görevli ve daha ziyade trafikte triaj vakalarına giden çift, işlerinin önemine ve yolda önceliğe dikkat çekiyor” notuyla sosyal medya hesabından paylaştı.

  • Erdoğan’dan Yunanistan’a: “Düşman değil dost istiyoruz”

    Erdoğan’dan Yunanistan’a: “Düşman değil dost istiyoruz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atina ziyareti öncesinde Yunan Kathimerini gazetesine konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Atina’ya planlanan ziyareti öncesinde Türk-Yunan ilişkilerine dair soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yunanistan Türkiye’nin hasmı değil, içinde bulunduğu ittifakın kıymetli bir üyesi” ifadelerini kullandı. Sözlerine Türkiye ve Yunanistan’ın iki komşu ülke olduğunu vurgulayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki günlerde “Türk-Yunan ilişkilerinde yeni sayfa” ve “kazan kazan formülüne” dair yaptığı açıklamalara ilişkin şunları söyledi:

    “Aynı coğrafyayı, aynı denizi paylaşıyoruz. Aynı havayı soluyoruz. Geçmişimiz itibarıyla iç içeyiz. Aramızda henüz çözüme kavuşturamadığımız pek çok mesele bulunuyor iki ülke olarak. Bunun farkındayız. Ancak bu sorunların gerginliğe vesile olmasına, hükümetlerimiz ve halklarımız arasında anlaşmazlıklara yol açmasına izin verip vermemek bizim elimizdedir. İşte ben bu manada ilişkilerimizde ‘yeni bir sayfadan’, ‘kazan-kazan’ ilkesinden bahsettim. ‘Kazan-kazan’ anlayışı zaten Türkiye’nin uluslararası ilişkilere, diplomasiye yaklaşımının temelinde yatıyor.”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, uyuşmazlıkların diyalog yoluyla ele alınması ve ortak paydada buluşulması halinde herkesin kazançlı çıkacağını vurgulayarak, Türkiye ile Yunanistan’ın son dönemde ilişkilerini bu anlayış çerçevesinde şekillendirme yönünde gayet iyi bir ivme yakaladığını kaydetti. Uzun süredir işlemeyen ikili mekanizmaların yeniden canlandırıldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyalog kanallarımız her seviyede açık ve işliyor. Karşılıklı ziyaret trafiğimiz yoğun. Ülkelerimiz ve bölgemiz açısından önemli pek çok alanda iş birliğimizi karşılıklı güven temelinde geliştirme irademiz mevcut. Şimdi ise her iki tarafın üzerine düşen bu anlayışı pekiştirmek, kurumsal hale getirmek ve ilerletmektir. Sayın (Yunanistan Başbakanı Kiryakos) Miçotakis’in de aynı iradeye sahip olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ortak niyetin yarın Atina’da imzalanması planlanan dostane ilişkiler ve iyi komşuluk konulu bildirge sayesinde tüm açıklığıyla kayda geçeceğini ifade etti.

    “Tüm ülkeler gibi bizim de düşmana değil, dosta ihtiyacımız var”

    Türkiye’nin komşu Yunanistan’ı hiçbir zaman düşman, hasım olarak görmediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tüm ülkeler gibi bizim de düşmana değil, dosta ihtiyacımız var. Sık sık söylüyorum, başta Yunanistan olmak üzere komşularımızla aşılamayacak hiçbir sorunumuz olmadığı inancındayız. Bence son dönemde değişen Yunanistan tarafının bize yönelik bakış açısını gözden geçirmiş olması, uzatılan dostluk elini asla geri çevirmeyen bir millet olduğumuzu anlamaya başlamasıdır. Halkımızın güvenliğine, toprak bütünlüğümüze, milli çıkarlarımıza göz dikenlere nasıl her zaman tereddüt etmeksizin gerekli tepkiyi veriyorsak, iş birliği ve dostluğun ilerletilmesine de her zaman açığız” ifadelerini kullandı.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Miçotakis’in bunu anladığını ve Türkiye’nin Yunanistan ile arasındaki sorunların aşılması ve ilişkilerin ileriye götürülmesini samimi şekilde arzu ettiğini görebildiğine inandığını kaydetti. Miçotakis’te de Türkiye’dekine benzer bir yaklaşım gözlemlemekten memnun olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Miçotakis’e ne söyleyeceğimi sordunuz. Kendisine şunu söyleyeceğim: Kiryakos, dostum, siz bizi tehdit etmedikçe biz de sizi tehdit etmiyoruz. Gel iki ülke arasındaki güveni sağlamlaştıralım. Ekonomi, ticaret, ulaştırma, enerji, sağlık, teknoloji, eğitim, gençlik, her alanda ikili iş birliğini artıralım. Ülkelerimizdeki tarihi ve kültürel varlıklara karşılıklı olarak gerekli itina ve ihtimamı gösterelim. Ege meseleleri olsun, düzensiz göçle ortak mücadele olsun, Yunanistan’daki Türk azınlığın devam eden sorunları olsun, karşılıklı iyi niyet temelinde diyalog yoluyla çözemeyeceğimiz bir problem yoktur” dedi.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl iki ülkede yapılan seçimlerde her iki hükümete de güçlü bir halk desteği verildiğine işaret ederek, “Bu destekle hem biz hem de Sayın Miçotakis güçlü ve yapıcı adımlar atabilecek konumdayız” diye konuştu.

    “Sorunlar diyalog ve iyi niyet çerçevesinde çözülebilir”

    Diyalog ve iyi niyet çerçevesinde sorunların çözüleceğine inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
    “Tabii bu arada kıta sahanlığının yanında pek çok sorunumuz var. Bunları paket halinde bir bütün olarak ele almalıyız. Meselelere seçici yaklaşıp bazılarını konuşup, bazılarını konuşmamak doğru bir yaklaşım değil. Çünkü hepsi birbirleriyle bağlantılı. Uluslararası yargıya gittiğimizde geride hiçbir sorun bırakmamalıyız. Ama her şeyden önce tüm sorunlarımızı cesur bir şekilde konuşmalı, kamuoylarımızı doğru bir şekilde yönlendirmeliyiz. Burada sorun çözme irademiz son derece belirleyici olacaktır. Bizim bu irademiz güçlüdür. Çevremizde yaşanan anlaşmazlıkların çözülmesi için gösterdiğimiz gayrete ve mesafe alma kabiliyetimize baktığınızda Türkiye’nin meseleleri barışçıl yollarla ortadan kaldırma anlayışını ve potansiyelini görebilirsiniz.”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin samimiyeti ve çağrısının açık olduğunu belirterek, Yunanistan’ın da dış müdahalelere kapalı benzer bir yaklaşım ortaya koyması halinde her iki ülke için de huzurlu bir gelecek inşa etme yolunda iyi bir başlangıç yapılabileceğine inandığını kaydetti.

    “Yunanistan Türkiye’nin hasmı değil, içinde bulunduğu ittifakın kıymetli bir üyesi”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunan basınına birçok kez yansıyan “Bir gece ansızın gelebiliriz” şeklindeki sözlerine ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
    “Ancak bizi tehdit edenler bizden çekinmelidir. Ülkemizin güvenliğini tehdit eden terör unsurlarına karşı ‘bir gece ansızın geliriz’ dedik ve gereğini yaptık. Terör yuvalarını başlarına yıktık ve yıkacağız. Toprak bütünlüğümüze, birliğimize ve beraberliğimize el uzatanların bizden göreceği karşılık her zaman bu olmuştur ve bundan sonra da bu değişmeyecektir. Vatanımızı savunmak, milletimizin huzurunu korumak en doğal hakkımızdır ve tüm terör odaklarına karşı da bu hakkımızı sonuna kadar kullanmaya devam edeceğimizden kimsenin şüphesi olmamalıdır.”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’ın Türkiye’nin hasmı değil, içinde bulunduğu ittifakın (NATO) kıymetli bir üyesi olduğuna dikkati çekerek, “Ayrıca komşuyuz, komşu olarak kalacağız. Birbirimizin haklarına ve hayati çıkarlarına karşılıklı olarak saygı göstermeliyiz. Bizim dostluk elimizi uzattığımızda ne kadar kucaklayıcı olduğumuzu yüzyıllarca birlikte yaşadığımız Yunan halkı iyi bilir. Bizim kültürümüzdeki hoşgörüyü ve samimiyeti çok yakından tanırlar. Karşılıklı anlayış temelinde ilişkilerimizi ilerletmek ve bu coğrafyada barış içinde yaşamak istiyoruz. Bunu ifade ettiğimizde laf olsun diye söylemediğimizi de defalarca ispat etmiş bir ülkeyiz. Batı medyası bu sözlerimi çarpıtma gayreti içindedir” dedi.

    Enerji alanında iş birliği

    Ege ve Doğu Akdeniz’de enerji rezervlerinin olup olmamasının kendisinin kişisel kanaatinden öte bilimsel araştırmalar sonucunda tespit edilebilen bir husus olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda umut verici çalışmalar yapıldığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akdeniz ve Ege’nin doğal kaynaklar açısından zengin bir havza olduğuna işaret ederek, mevcut uluslararası konjonktürde enerji güvenliğinin sağlanmasının ve muhafazasının stratejik açıdan elzem bir konu hâline geldiğini ifade etti. Bu manada özellikle Akdeniz’de iş birliği potansiyeli ve imkânları olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir iş birliği potansiyelinin değerlendirilmesinin hem bölge ülkelerinin enerji güvenliğine hem de siyasi meselelerin çözümüne katkıda bulunabileceğini kaydetti. Buradaki potansiyelin siyasi açıdan suiistimal edilmeye çalışılmasının bu kaynakların kullanılamaması riskini de beraberinde getireceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

    “Biz enerjinin tüm ülkeler ve toplumlar arasında iş birliği ve ortak kazanım unsuru olduğunu düşünüyoruz. Uyuşmazlıkları diyalog yoluyla çözmek istiyoruz. İş birliğini tercih ediyoruz ve buna hazırız. Bu nedenle daha önce iki defa kapsayıcı nitelikte Doğu Akdeniz’deki fırsatlar için konferans düzenlenmesini önermiştim. Maalesef başta AB buna sessiz kaldı. Sessiz kalmak sorunları çözmüyor. Keza Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ada’da kapsamlı çözüme kadar rezervlerin ortak işletimi ve gelir paylaşımını önerdi ve biz de bu öneriyi destekliyoruz. Bölgede başka ülkeler de bu yönde ilerlerken, Ada’daki iki taraf neden iş birliği yapamasın? Ege’de de iş birliği yapabileceğimiz pek çok konu var. Her şey halklarımızın ve sonraki nesillerimizin huzur ve refahı için.”

    “Ayasofya Camii barış ve hoşgörünün sembolü olarak tüm din ve inançtan ziyaretçilere açık olmaya devam edecektir”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı kültürleri hoşgörü ile sahiplenme temeli üzerine kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin hem vakıf müesseselerini hem de bunların hak ve hukukunu geleceğe taşıyan bir sistemi etkin şekilde sürdürdüğünü belirterek, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’ne ait vakıf statüsünün bugün de korunmakta ve geçerli olduğuna işaret etti. Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet Vakfı’nın mülkiyetinde bulunduğunu ve ilgili Danıştay kararıyla esasen vakfedilme amacına uygun olarak kullanıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nin maddi ve manevi yönlerden yapısal bütünlüğünün bozulamayacağının, ikonografik ve her türlü plastik sanat unsurlarının eksiltilemeyeceğinin ve korunacağının, her vakıf kurumu gibi dokunulmazlık imtiyazına sahip Ayasofya Vakfı’nın hukuki belgesi olan vakıf senedinde güvence altına alındığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu mümtaz mabedi insanlık tarihinin nadiren göreceği bir titizlik ve saygıyla koruyor, tüm insanlığın bu muhteşem anıttan maddi ve manevi şekilde yararlanmasına olanak sağlıyoruz. Son 570 yıllık uygulama ve koruma çabaları da devletimizin konuya tarihin her katmanında ne kadar titizlikle yaklaştığının tescilidir. Şimdi ise Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nde Mimar Sinan döneminde yapılan koruma çalışmalarından sonra bütüncül olarak en büyük çalışmayı başlattık. Ayasofya Camii barış ve hoşgörünün sembolü olarak tüm din ve inançtan ziyaretçilere açık olmaya devam edecektir” dedi.

    Heybeliada Ruhban Okulu

    Anayasa Mahkemesi’nin 1971’de aldığı bir kararla ülke genelindeki tüm özel yüksekokulların devletleştirilmiş olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kararın sadece Heybeliada Ruhban Okulu’nu değil, Türkiye’deki tüm özel yükseköğretim kurumlarını kapsadığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhban Okulu’nun devredilebileceği bir resmi yükseköğretim kuruluşunun bulunmaması nedeniyle hukuki temelini yitirdiğini ve faaliyetlerin durduğunu belirterek, “Esasen günümüzde Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılabilmesi ancak kapsamlı mevzuat değişiklikleri sonucunda mümkün olabilir. Öte yandan Fener Rum Patrikhanesi de Ruhban Okulu’nun YÖK mevzuatına tabi olarak bir devlet üniversitesi bünyesinde öğrenime yeniden başlamasına olumlu yaklaşmamıştır” ifadelerini kullandı.

    “Düzensiz göç ortak bir sınamadır ve ortak çabalar gerektirmektedir”

    Gerek yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, gerek farklı kaygılar nedeniyle dünya genelinde göç hareketlerinde ciddi artış gözlemlendiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Maalesef, insanların bu arayışlarından çıkar sağlayarak, ciddi gelirler elde eden suç yapıları da hızla artıyor. Bu durum, her zaman söylemiş olduğumuz üzere devletlerin tek başına üstesinden gelebilecekleri bir mesele değil. Neticede düzensiz göç ortak bir sınamadır ve ortak çabalar gerektirmektedir. Tabiatıyla ülke olarak düzensiz göçle mücadelemize yoğun çabalarımızla devam ediyoruz.”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye destek olmasının önem arz ettiğini belirterek, sonuç itibarıyla eşit yük ve sorumluluk paylaşımını öngören, daha kaynakta iken göçü engellemeye yönelik ortak adımlar atılmasının şart olduğunu kaydetti. Bunu sadece Türkiye ve Yunanistan arasındaki iş birliği ya da Ege’deki göç hareketlilikleriyle sınırlandırmamak gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm uluslararası toplumun dahline ihtiyaç duyulan son derece geniş çaplı bir mücadelenin gerekli olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu konuda samimi şekilde iş birliğine her zaman açık olduk, olmaya da devam ediyoruz. Kaldı ki göç meselesi savaşlar sona erse bile dünya gündeminden kalkmayacak bir sorun alanı. Küresel iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından birinin de iklim göçleri olduğu ve gelecekte bunun artacağı öngörüleri mevcut. Dolayısıyla bu soruna kalıcı çözümler, işleyen mekanizmalar üretmek zorundayız. Bütüncül bir yaklaşımla bu konuda kafa yormalı ve sorun çözücü formülleri konuşabilmeliyiz” dedi.

    “Biz, uluslararası ilişkilerde daima hakkaniyetin, adaletin ve vicdanın sesi olageldik”

    Türkiye’nin NATO’ya Yunanistan’la birlikte 71 yıl önce girdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılı veya Avrupalı olmanın kriterinin Avrupa Birliği mensubiyeti olmadığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin AB’yle de 1963 yılına dayanan ilişkileri çerçevesinde aynı Gümrük Birliği içinde bulunan, adaylık statüsünü taşıyan bir ülke olduğuna işaret ederek, bu doğrultuda Türkiye’nin demokratik yapısıyla ve savunduğu değerlerle AB ve NATO üyesi ülkelerle ortak paydasının son derece geniş olduğunu belirtti. Türkiye’nin BM ve Avrupa Konseyi başta olmak üzere Batılı olarak adlandırılan birçok uluslararası teşkilatın da kurucu üyesi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, uluslararası ilişkilerde daima hakkaniyetin, adaletin ve vicdanın sesi olageldik. Uluslararası gelişmelerde rehber edindiğimiz bu anlayış doğrultusunda tarihin doğru tarafında yer almak başlıca hedefimizdir” diye konuştu.

    “Biz Gazze’deki soykırıma karşı çıkarak Batı toplumunun temel değerlerini de savunuyoruz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Filistin halkının uğradığı haksızlıklar ve insanlık dışı muamele karşısında ortaya koyduğu tepki ve uluslararası hukuku, uluslararası insancıl hukuku ve insan hakları hukukunu açıkça ihlal eden eylemleri nedeniyle İsrail’i eleştirmekten kaçınmamasının bu hedefin tabii bir gereği olduğunu ifade etti. Bugün pek çok Batılı ülkenin de giderek benzer tutumlar ortaya koymaya başladığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Filistin bağlamında bu şekilde ahlaki bir sorumluluğu yerine getirmesinin “Batıya ait bulunup bulunmamakla” sorgulanmasının söz konusu olamayacağını kaydetti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yönelim ve aidiyetinin tartışılmasından ziyade asıl sorgulanması gerekenin bazı Batılı ülkelerin kuvvetle savundukları değerleri bazen hiçe sayabilmesi olduğunu belirterek şunları kaydetti:

    “Gazze’de yaşanan vahşete sessiz kalınması bunun en canlı örneğidir. Aslında biz Gazze’deki soykırıma karşı çıkarak Batı toplumunun temel değerlerini de savunuyoruz. Gazze’de kundaktaki bebeklerden tutun her yaşta insanın temel hakları çiğneniyor. İnsan haklarının göz göre göre yok edilmesine sessiz kalınması, insanların mülkiyet haklarının hiçe sayılarak evlerine, topraklarına sistematik bir biçimde el konulması, Filistinlilerin geleceklerini tayin haklarının ellerinden alınması Batı medeniyetinin değerlerinin neresinde kalıyor? Hastanelerin bombalanması, okulların, mülteci kamplarının, pazar yerlerinin vurulması ve sivillerin öldürülmesi Batı değerlerine uygun mudur? Gazze’deki insanlara ‘güneye gidin’ deyip oraya yönelenlerin üzerlerine bomba yağdırılması, Batı’nın benimsediği bir durum mudur? Şimdi soruyorum, tüm bunlara bile isteye sessiz kalan ülkeler mi yoksa Türkiye mi Batı’ya ait?”

  • Filistin için bağışlar devam ediyor

    Filistin için bağışlar devam ediyor

    Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) tarafından İsrail’in zulmü altında zor günler geçiren Filistin halkına destek olmak amacıyla başlatılan “Özgür Filistin’in Yanındayız” yardım kampanyası il ve ilçe müftülükleri ile TDV şubelerince sürdürülüyor. Bu çerçevede toplumun tüm kesimlerinden kampanyaya destek yağıyor. Şehit Cuma Dağ Ortaokulu öğrencileri Filistin için harçlıklarından topladıkları yardımı Okul Müdürü Muhammet Mustafa Çobur ve din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri Sümeyye Demirbağ ile Ebru Yetek öncülüğünde Filistin’e gönderilmek üzere TDV Elazığ şubesine teslim edildi.

    İl Müftülüğü makamında TDV Elazığ Şubesi Başkanı olarak yardımı teslim alan Elazığ İl Müftüsü İrfan Üstündağ “Özgür Filistin’in Yanındayız” sloganıyla başlatılan Filistin’e yardım kampanyasına desteklerinden dolayı teşekkürlerini iletti.

    Üstündağ misafirlere bağışlarından dolayı teşekkür belgesi takdim etti.

  • İletişim Fakültesi, basın temsilcileri ile buluştu

    İletişim Fakültesi, basın temsilcileri ile buluştu

    Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümü akademisyenleri, yerel basın temsilcileri ile çalıştay gerçekleştirdi. Erzurum’da görev yapan, yerel ve ulusal basının önemli isimlerinin katıldığı toplantıda, iletişim alanındaki gelişmeler sonucunda, daha etkili bir eğitim sunabilmek için olabilecek değişiklikler masaya yatırıldı.

    İletişim Fakültesi Sektör Buluşması Çalıştayı’na, sektörden İHA Bölge Müdürü Ayhan Türkez, DHA Erzurum Eski Bölge Şefi Kadir Sabuncuoğlu, DHA Erzurum Bölge Müdürü Turgay İpek, Pusula Gazetesi Haber Editörü Cihat İncesu, Kardelen TV Genel Yayın Yönetmeni Soner İstanbullu, Erzurumdanhaberler.com sitesi kurucusu Öztürk Akkök, Basın İlan Kurumu Şube Müdürü Tahsin Şahin, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Erzurum Bölge Müdürü Recep Küçükece ve İletişim Fakültesi Radyo Sinema ve Televizyon bölümü akademisyenleri katıldı.

    İletişim Fakültesi toplantı salonunda gerçekleşen buluşmada, geleceğin iletişimcilerinin sektörün beklentilerini karşılayıp karşılamadığı konuşuldu.

    Yeni gelişen iletişim teknolojileri ve dijital yayıncılığın gittikçe arttığı bir dönemde, sektör temsilcileri ve akademisyenlerin bir araya gelerek düzenledikleri çalıştayda, sektörel tecrübelerin daha çok kazanılması adına staj sürelerinin uzun tutulması önerisi sunuldu. Sektör ve akademi buluşmalarının daha çok öncelenmesinin önemine dikkat çeken sektör temsilcileri, sahadaki tecrübelerin öğrencilere birincil ağızdan ‘deneyim paylaşım’ toplantıları ile aktarılması gerektiğini bildirdi. İletişim fakültesi mezunlarının sektörde konumlandırılmasında resmi gazetede bir düzenleme yapılması gerektiğini önerilirken, sektörle işbirliği içerisinde günlük gazete yayıncılığının da üniversite çatısı altında yapılabileceği de ayrıca teklifler arasında yer aldı. İnternet haberciliği ile birlikte düşünce özgürlüğü hususu da, ön plana çıkan bir tartışma alanı olduğu için, gerekli düzenlemelerin sektöre ve akademik literatüre uygulanması hususu da ayrıca ifade edildi.

  • Papazın kızı Auburn Müslüman oldu

    Papazın kızı Auburn Müslüman oldu

    Avustralya Sidney’de bir Katolik kilisesinde görevli papazın kızı Talilotu Faingata, İslam dinini araştırmaya başladı. Arkadaş çevresinde de Müslüman olan kişilerin yaşamından etkilenerek Müslümanlığa ilgi duymaya başlayan Faingata, durumu papaz olan babası ile paylaştı. İlk etapta Müslüman olmasına karşı çıkan babasını ikna eden genç kız daha sonra Auburn Gelibolu Camii’ne müracaat ederek, kendisi için düzenlenen ihtida merasimi ile imam Abdülhalim Erkoç’un öncülüğünde şehadet getirip Müslüman olarak Meryem adını aldı. Tonga Adası’nda yaşadığını belirten Faingata’ya, Gelibolu Camii İmam Hatibi Abdülhalim Erkoç tarafından İslamiyet hakkında bilgiler verildi. Program sonunda Müslüman olan Meryem Faingata’ya İslam dini ile ilgili bilgilerin yer aldığı İngilizce basım kitaplar, Kur’an-ı Kerim hediye edilip ihtida belgesi takdim edildi.

    Sidney’de Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı en büyük camide gerçekleşen ihtida merasiminde konuşan Aydınlı din görevlisi Abdülhalim Erkoç, “Hamdolsun Sidney’de her yıl artarak devam eden ihtida merasimine bir yenisi eklendi. Her yıl 10 bine yakın yerli ve yabancı turist camimizi ziyaret ederek İslamiyet hakkında bilgi alıyor. Bu yıl camimizde Müslüman olanların sayısında ciddi manada artış var. Çin, Avustralya, İngiltere gibi pek çok ülkenin vatandaşı camimizde Müslüman oluyor. Bu, sevindirici bir durum. Kardeşimiz bizden bir isim de rica etti. Biz de kendisine ‘Meryem’ ismi olabilir dedik. Kendisi de Hristiyan ortamda Hristiyan olarak yetişmiş. Araştırarak, arkadaş çevresinden de etkilenerek hür iradesiyle İslamiyet’i din olarak benimsemiş. Bize gelip Müslüman oldu. Tebrik ediyoruz” diye konuştu.

  • “Gaziantep’in Yıldızları Ödül Töreni”

    “Gaziantep’in Yıldızları Ödül Töreni”

    Gaziantepli sanayicileri teşvik ederek başarılı çalışmalarının devamını sağlamak adına düzenlenecek ödül törenine, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Gaziantep Valisi Kemal Ceber, Gaziantep milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin başta olmak üzere il ve kent yöneticileri, sanayiciler ve çok sayıda davetlinin katılması bekleniyor.

    Şehitkamil Kültür ve Kongre Merkezi’nde (ŞKM) yapılacak ödül töreni, saat 16.00’da kokteyl ile başlayacak ve saat 17.00’de ödül törenine geçilecek.

    Törende, Cumhuriyetin 100. yılında 1923 veya öncesinde kurulan işletmeler ile İSO 500 ve İSO İkinci 500 listelerinde yer alan firmalara ödül verilecek.

    Önceki yıllarda, ‘’Verimlilik ve Yeşil Gelecek’’ temaları ile gerçekleştirilen ödül törenini bu yıl ‘’İkiz Dönüşüm (Yeşil Dönüşüm ve Dijital Dönüşüm)’’ temasıyla yapacaklarını kaydeden GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, “Törenimizde, Cumhuriyetimizin 100. yılında 1923 veya öncesinde kurulan işletmeler ile Gaziantep ve ülkemizin en büyük sanayi kuruluşları arasında yer alarak gurur duymamıza vesile olan firmalarımıza ödül vereceğiz” dedi.

    Ünverdi, Ödül Törenini bu yıl sanayide ‘İkiz Dönüşüm’ farkındalığı temasıyla gerçekleştireceklerini vurgulayarak, “Özellikle yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm noktasında farkındalık oluşturmayı, kent ve bölge sanayimize katkı sağlamayı hedefliyoruz. Gaziantep’in Yıldızları Ödül Törenimizde ödül alacak, şehrimizin ve ülkemizin ekonomisine katkıda bulunan firmalarımızı şimdiden canı gönülden kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum. Bu doğrultuda; il protokolümüzü, tüm firmalarımızı, iş dünyamızı, sanayicilerimizi, firmalarımızın değerli çalışanlarını ve kurum yetkililerini 11 Aralık Pazartesi günü gerçekleştireceğimiz Gaziantep’in Yıldızları Ödül Törenimize davet ediyoruz. Bu kentin özveriyle çalışan, üreten, ihracat yapan sanayicileri en büyük övgüyü hak ediyor. Gazi şehrin sanayicileri yaptıkları üretim, istihdam ve ihracatla hem kent hem de ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaya devam ediyor. Bu noktada da tüm sanayicilerimize, ihracatçılarımıza ve çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Çiftçiler bilgilendirildi

    Çiftçiler bilgilendirildi

    Bilecik Tarım ve Orman İl Müdürlüğü koordinasyonunda İl Müdürü Necmettin Yoldaş’ın başkanlığında, Kurtköy’de çiftçilere, teknik ekipler tarafından, bitkisel ve hayvansal destekleme konuları anlatıldı.

    Çiftçilerle birlikte üretim sezonunda yaşanan tarımsal sorunlar ve çözüm önerileri, Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen projeler ve çiftçilerin talepleri de dinlenerek bilgilendirme toplantısı düzenlendi. İl Müdürü Necmettin Yoldaş, toplantı sonunda; çiftçilerin her zaman destekçisi ve yanında olduklarını ifade ederek birlik ve beraberliğin önemini vurguladı. Çiftçilere hayırlı ve bereketli üretim sezonu geçirmeleri temennilerinde bulundu.

  • Türk F-16’ları NATO görevine başladı

    Türk F-16’ları NATO görevine başladı

    Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada,

    “Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza ait 4 adet F-16 ve 71 personel, NATO Geliştirilmiş Hava Polisliği (Enhanced Air Policing-eAP) Blok-64 görevi kapsamında Romanya’daki Borcea Hava Üssü’ne intikal ederek, NATO hava sahasını koruma görevine başladı. Ülkemizin üstlendiği bu görev 31 Mart 2024 tarihine kadar devam edecek. Ev sahipliği için Romanya halkına teşekkür ediyor, kahraman personelimize görevlerinde başarılar diliyoruz” denildi.

    https://twitter.com/tcsavunma/status/1732308752638841003