Kategori: Yaşam

  • Rusya Kedi Alerjisine Karşı Aşı Geliştiriyor

    Moskova Devlet Tıp Üniversitesi’nden bilim insanları Viyana Tıp Üniversitesi’nden meslektaşları ile birlikte Cat Project (Kedi projesi) isimli bir proje kapsamında kedi alerjisine karşı aşı üzerinde çalışıyor.

    Sputnik’e konuşan MGMU’dan araştırmanın yöneticisi Aleksandr Karaulov, şimdilerde aşının içinde kullanılacak en etkili protein kombinasyonunu seçtiklerini söyledi.

    Karaulov’a göre, bu kombinasyonlar doğal alerjan projetinlerden değil, bunların genetiği değiştirilmiş kopyalarından oluşacak.  Bir sonraki aşamada ise aşıda kullanılacak dört proteinin belirli peptidleri sentezlenecek. Aşı daha sonra önce hayvanlarda daha sonra da gönüllülerde denenecek. Aşının ilk numuneleri ise gelecek yılın başında hazır olabilir.

  • En İlginç 10 Alerji! Atopik İnsan Nedir?

    Alerjiye yatkın insanlar ‘atopik’ olarak adlandırılıyor. Atopi bir hastalık olarak değerlendirilmiyor ancak kalıtsal bir özellik. Normalde insan vücuduna zararı olmayan maddeler atopik (alerjiye yatkın) insanlarda reaksiyonlara neden olabiliyor. Alerjiye neden olan bu maddelere de “alerjen” adı veriliyor. Alerjik hastalıklar temel olarak 4 ana klinik tablosu altında toplanıyor:

    • Alerjik nezle veya alerjik rinit
    • Göz nezlesi ya da alerjik konjiktivit
    • Alerjik astım
    • Ürtiker (Kurdeşen – deri alerjisi)

    Yoğun çalışma da alerji nedeni olabiliyor

    Değişen yaşam ve beslenme şartları alerjenlerin nedenini ve çeşidini de değiştiriyor. Stres, yoğun çalışma ortamı, elektro-manyetik kirlilik, hasta bina sendromu olarak adlandırılan havasız ortamlar, hava kirliliği, gıdalara eklenen katkı maddeleri gibi etkenler alerjilerin görülme sıklığının artmasına yol açıyor.

    En sık görülen alerjiler

    Dönemsel alerjilerin en fazla görüldüğü zaman bahar ayları. Bu dönemde ağaç, ot ve çiçek polenlerinin yoğunluğu en üst seviyeye çıkıyor. En sık rastlanan alerjenler ise ot ve ağaç polenleri, evcil hayvanların deri döküntüleri; süt, yumurta, soya, deniz ürünleri, meyve ve kuruyemişler gibi çeşitli gıdalar, akarlar, küf mantarları, arı sokmaları, bazı ağrı kesici ve antibiyotikler; lastik, kauçuk benzeri maddeler (latex); kolye, küpe gibi takılar (kontakt dermatit ve egzema) olarak sıralanıyor. Ama bazı alerjiler var ki gerçekten de çok şaşırtıcı.

    En ilginç 10 alerji

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Eren, çok nadir görülse de kimi insanların çok ilginç alerjileri olduğunu da kayda geçiriyor. Bunlar şöyle sıralanıyor:

    • Ayakkabı alerjisi: Bazı insanlar derinin işlenmesinde kullanılan kimyasallara egzama benzeri alerjik reaksiyon gösterebiliyor. Deriden uzak durulduğunda birkaç gün içinde kaybolan bu dermatolojik reaksiyonu önlemek için deri ayakkabıların mutlaka çorapla kullanılması gerekiyor.
    • Çikolata alerjisi: Bazı kişilerde çikolata içindeki besin katkı maddelerine karşı deride kaşıntı, kabarıklık gibi ürtiker ve egzema benzeri reaksiyonlar olabiliyor. Tek çözüm reaksiyon oluşturan çikolata tipini listeden çıkarmak.
    • Güneş alerjisi: Güneşle temas edince kendini göstermeye başlayan ve güneşteki UV ışınlarından kaynaklanan bu alerji tipinde belirtiler ciltte kızarıklık, kabarma ve kaşıntı olarak kendini gösteriyor.
    • Soğuk alerjisi: Alerjik reaksiyonlara neden olan bu alerji tipinde sadece soğuk hava değil soğuk suda yüzmek gibi durumlar da tehlike arz ediyor. Alerjiye neden olan şey ise kan basıncının ani olarak düşmesi olarak biliniyor.
    • Spor alerjisi: Egzersizden sonra yemek yenince ortaya çıkabiliyor. Yemekten bağımsız bir şekilde de kendini gösterebiliyor. Egzersiz alerjisinde ciltte kızarıklıklar ve ağır durumlarda anaflaksi görülebiliyor.
    • Su alerjisi: Suyla temas sonrası ciltte ürtiker benzeri kızarıklıklar oluyor. Kısa sürede kaybolan bu alerji çok nadir ortaya çıkıyor.
    • Su hariç tüm yiyecek ve içeceklere alerji: Dünyada bilinen tek örneği Avustralyalı çocuk Kaleb Bussenschutt. Kaleb’in sadece suya, buza ve belli bir marka altında üretilen limonataya alerjisi yok. Onun dışında ne yerse yesin anında kusuyor. Beslenmesi ise günde 20 saat bir tüp yardımıyla midesine aktarılan gıdayla yapılıyor.
    • Teknoloji alerjisi: Migren benzeri baş ağrısı ve deri reaksiyonlarına neden olabilen bu alerji tipinde en olası neden saç kurutma makinesi, wireless sistemleri, mikrodalga fırınlar ve cep telefonlarına bağlı ortamda oluşan elektro-manyetik kirlilik. Son yıllarda bu durum “Hasta Bina Sendromu” olarak da adlandırılıyor.
    • İç çamaşırı alerjisi: Kauçuk ve sentetik dokuma ürünlerine karşı hassas kişilerde görülüyor. Özellikle iç çamaşırdakki lastikli bölümlerin tene değdiği noktalarda ortaya çıkıyor.
    • Meni alerjisi: Çok nadir görülen bir alerji türü. Kadınların spermaya alerjileri olduğu gibi bazı erkeklerin de kendi spermalarına alerjik reaksiyonları olabiliyor.
  • Zuckerberg’in çöpleriyle geçimini sağlıyor

    Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg’in San Francisco’daki malikanesinin üç blok ötesinde devlete ait bir kurumda yaşayan 56 yaşındaki emekli hava kuvvetleri çalışanı Jake Orta, geçimini Zuckerberg’in çöplerini satarak sağlıyor.

    New York Times gazetesi, Orta hakkında bir haber hazırlayarak, eski askerin tam zamanlı bir ‘çöp toplayıcısı’ olduğunu yazdı.

    Zuckerberg’in San Francisco’daki 10 milyar dolarlık malikanesinin üç blok ötesinde devlete ait bir kurumda yaşayan Orta’nın küçük stüdyo dairesi Zuckerberg’in çöpünden bulduğu eşyalarla dolu.

    Bunların arasında elektrik süpürgesi, saç kurutma makinesi, kahve makinesi, i-Pod ve Facebook CEO’sunun eski kıyafetleri yer alıyor.

    Orta, emeklilik sonrası evsiz kalmasının ardından Zuckerberg’in çöplerinde bulduğu tasarım kıyafetler ve elektronik eşyaları satarak haftada 300 dolar (1700 TL) kazanıyor.

  • Cem Yılmaz, “NASA komik astronot arıyor” haberine yanıt verdi: İşim var

    “NASA, Mars’a ilk insanlı seferi için komik astronotlar arıyor” başlığıyla yayınladığımız haber, birçok Twitter kullanıcısının aklına Cem Yılmaz’ı getirdi.
    NASA, Mars’a ilk insanlı seferi için komik astronotlar arıyor

    GORA ve ArifV216 filmlerinde uzay temasına değinen ünlü komedyen ise Twitter hesabından kendisine yapılan çağrılara yanıt verdi.

  • IUCN’nin kırmızı listesinde: Tunceli’de bu kez de kanguru faresi görüntülendi

    Dünyada nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için IUCN’nin ‘kırmızı’ listesinde yer alan ve birinci derecede korumaya alınan kanguru faresi, Ovacık’ın Akyayık köyünde oturan Kamuran Gülmez tarafından Mercan Vadisi’nde görüntülendi.

    Su içmeyerek, doğada kalabilen ender hayvanlardan kanguru faresi, dünyanın en ilginç 19 hayvanından biri olarak kabul ediliyor.

    Kanguru faresini cep telefonunun kamerasıyla görüntüleyen Kamuran Gülmez, “Elimizdeki fenerlerle ışık tutarak, bir süre izledik. Baktık, normal bir fare değil. Bizimle oynamak istiyor gibi duruyordu. Hatta benim ayakkabılarımı kemirmeye çalıştı. Farklı bir tür olduğundan ben de bunu kayda almak için cep telefonumla kameraya kaydettim. Bizim yörede bu fareye ilk kez rastladık” dedi

  • ‘Zenci’ diyene ‘kırmızı kart’

    ‘Olumsuz Afrika imajına kırmızı kart çıkarıyoruz’ kampanyası kapsamında, İstanbul’un tarihi ve turistik semti Sultanahmet’te vatandaşa ve yabancı turistlere Afrika ile ilgili sorular soran Türkiye’de eğitim gören Afrikalı öğrenciler, yanlış bilgiye sahip olanlara ‘kırmızı kart’ çıkararak, Afrika’yı tanıttı.

    Zengin petrol ve maden yataklarına, verimli tarım alanlarına, geniş iş gücüne sahip olan Afrika’daki ülkeler, yoksulluk, kıtlık, kuraklık ve siyasal istikrarsızlık gibi çelişkilerle karşı karşıya… Bu saydıklarımız aslında Afrika’nın neden yoksul olduğuna dair ipuçlarını da içeriyor. Sömürgecilerin iştahını kabartan bu zenginlikler, kıtanın asırlardır işgal edilmesine ve yağmalanmasına neden oldu.‘TÜRKİYE’DE İNSANLARIN ÇOĞU EN TEMEL BİLGİLERDEN BİLE YOKSUN DURUMDA’

    Ancak Türkiye’de insanların çoğu bir zamanlar Osmanlı’nın “Bilad-ı Mağrib” vilayetleri olan Afrika hakkında en temel bilgilerden bile yoksun durumda. Afrika denilince akla açlık, kuraklık, sefalet ve iç çatışmalardan başka bir şey gelmiyor. Kuraklık, fakirlik ve çatışmalar dünyanın birçok yerinde de yaşanırken neden özellikle Afrika ön plana çıkarılıyor? Örneğin kaç kişi Afrika ülkelerini haritada doğru gösterebilir ya da kaç kişi tek seferde beş Afrika ülkesinin başkentini sayabilir?

    Afrika’nın bu şekilde kötü bir imajla tanınması kendisini ‘dünyanın jandarması’ olarak gören güçlere büyük bir fırsatı da altın tepside sunuyor. Batılı sömürgeciler açısından Afrika ile ilgili ne kadar az ve yanlış bilgi edinirsek o kadar iyi. Çünkü az bilinirliğin oranı arttıkça kıtanın birileri tarafından istismar edilmesinin önü açılıyor.

    Afrika’nın iç işlerine karışmak ve kıtayı istedikleri ölçüde dizayn etmek, elbette büyük bir sorunu beraberinde getiriyor. Kaynağını ister Doğu’dan, ister Batı’dan alsın, kıtaya yönelik emperyalist müdahalelerin ve uluslararası sistemin başat aktörlerinin Afrika’daki nüfuz mücadelesinin meşrulaştırılması, Afrika’nın yüz yıllarca işgal edilmesine ve yağmalanmasına neden oldu.

    ‘ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK SENDROMU’NA DAVETİYE ÇIKARMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMIYOR’

    Türkiye’de ve dünyada kıta ile ilgili konuşan ve yazan gazeteci, akademisyen veya politikacı kim varsa öncelikle Afrika’nın geçmişte sömürüldüğü vurgusundan yola çıkarak oluşturuyor taslağını. Bunu, bazen kıta insanını dost olarak görüp sahip çıkmak için bazen de kıta insanına yukarıdan bakıp tahkir etmek için yapıyor. Bu vurgu kıtada ”öğrenilmiş çaresizlik sendromu”na davetiye çıkarmaktan ve kıta üzerinde ikircikli planları olan güçlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramıyor.

    Afrika’nın ekonomik potansiyeli, zengin kaynakları, insani ve kültürel çeşitliliği, sosyal hayatının canlılığı, verimli arazileri, hem uluslararası ticari teşkilatlarda hem de BM gibi kurumlardaki etkinliğini artırdı. Afrika’nın her geçen gün daha da artan öneminin insanlara aktarılması bu açıdan önem taşıyor. Artık dünyanın kırk yıl önceki dünya gibi olmadığı, Afrika’nın da uygarlaşma yolunda benzer süreçleri önemli ölçüde geçtiği, devlet tecrübesi, kalkınma, haberleşme, ulaşım ve sanayileşme alanlarında yeni, farklı ve görece daha kuvvetli bir Afrika’nın mevzubahis olduğu ortaya konulmalı.

    Bu doğrultuda yola çıkan Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kavas ve Dr. Muhammet Tandoğan’ın desteğiyle başlatılan ‘Olumsuz Afrika imajına kırmızı kart çıkarıyoruz’ kampanyası çerçevesinde, AA muhabiri ve Türkiye’de eğitim gören Afrikalı öğrenciler, İstanbul’un tarihi ve turistik semti Sultanahmet’te, vatandaşa ve yabancı turistlere Afrika’yı sordu.

    Türkiye’de bir nevi gönüllü kültür elçiliği yapan Afrikalı öğrenciler, ülkeleri hakkında olumsuz bilgiye sahip olanlara ‘kırmızı kart’ gösterdikten sonra doğru bilgiler aktardı.

    ‘HARİTA ÜZERİNDE BİR AFRİKA ÜLKESİNİ GÖSTERMEKTE ZORLANDILAR’

    Bilgi yarışmasına katılanlara “Harita üzerinde bir Afrika ülkesi gösterebilir misiniz?” sorusu yöneltildi. Katılımcıların çoğu harita üzerinde bir Afrika ülkesini göstermekte zorlandı.

    Sokak röportajına katılan Türklerin ekserisi, “5 Afrika ülkesi başkenti sayabilir misiniz?” sorusunu yanıtlarken, Kuzey Afrika başkentlerini başarıyla saydı. Orta ve güney Afrika harita bilgisinden ise sınıfta kaldı. Yabancı turistlerin Afrika konusunda daha bilgili olduğu gözlendi.

    “Afrika denilince aklınıza ne geliyor?” sorusuna, ”Açlık, yoksulluk, kuraklık, zenci, vahşi hayvanlar, terör ve kara kıta” cevabını veren katılımcılara ‘kırmızı kart’ gösterildi.

    ‘FRANSA VE SÖMÜRGECİLİK’ CEVABINI VEREN KATILIMCILAR İSE ‘KIRMIZI KART’ YEMEKTEN KURTULDU

    Bu soruya ‘Fransa ve sömürgecilik’ cevabını veren katılımcılar ise “kırmızı kart” yemekten kurtuldu. Afrika denilince aklına “Osmanlı toprakları” gelenler de oldu.

    Afrikalı öğrenciler, siyahileri aşağılamak için kullanılan “zenci” kelimesinin Zanzibar bölgesine verilen bir ad olduğunu, “Diyar-i Zenc” veya “siyahilerin diyarı” olarak anılan Hindistan, Sudan, Umman gibi bölgelerde Arap karışımı ortaya çıkan bir ırka zenci denildiğini anlattı. Daha sonra asıl anlamını kaybeden ‘zenci’ kelimesinin ABD’de kullanılan ‘negro’ kelimesi ile yer değiştirdiğini belirtti.

    SAFARİYİ DUYUNCA FİKRİ DEĞİŞTİ

    “Afrika’da tatil yapmak ister misiniz? sorusuna çoğu katılımcı, ‘sıcak’ ve ‘vahşi hayvanları’ gerekçe göstererek gitmek istemediğini söyledi.

    Tatil için Afrika’da gidilecek yer olmadığını, açlık ve yoksulluğu ileri sürerek Avrupa’yı tercih ettiğini söyleyen katılımcılara ‘kırmızı kart’ gösteren doktora öğrencisi Senegalli Muhammed Guaye, Zanzibar’ın en az Maldivler kadar güzel olduğunu ayrıca Fildişi Sahili, Tunus, Mısır’ın Şarm El Şeyh şehrinin çok önemli turistik bölgeleri bulunduğunu anlattı.

    Guaye, 9 yaşındaki bir çocuğa “Babanla Afrika’ya tatile gider misin?” sorusunu yöneltti. Çocuğun “İstemem, orada vahşi hayvanlar var” demesi üzerine Guaye, “Safariye çıkmak, aslanları yakından görmek istemez misin?” diye sordu. Bu kez fikrini değiştiren küçük çocuk, kırmızı kart yemekten kurtuldu.

    ‘TÜRKLER, KITAYA ÖZELLİKLE SAFARİ YAPMAK İÇİN GİTMEK İSTİYOR’

    Tüm olumsuz söylem ve imajlara rağmen Afrika’yı görmek isteyenler de var. AA’nin acemi muhabirine Sudanlı Yunus Yahya’nın sorusuna yanıtlayan Türkler, kıtaya özellikle safari yapmak için gitmek istediklerini söyledi.

    GANA, KAHİRE, DAKKAR, İSKENDERİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELER HATIRLATILDI

    Afrika’nın ekonomik durumu hakkında yorum yapan katılımcılar, kıta zenginliği konusunda hemfikir fakat eğitimli ve yetişmiş uzmanlardan yoksun olduğu için geri kaldığını düşünüyor.

    Gönüllü muhabir Guaye, bu görüşte olan katılımcılara ‘kırmızı kart’ göstererek Gana, Kahire, Dakkar, İskenderiye’deki ünlü üniversiteleri anlattı.

    ‘Afrika ülkelerinde demokrasi var mı?’ sorusunu ‘hayır’ şeklinde yanıtlayan Arap turistler ve Türkler, Guaye’den “tüm Afrika ülkelerinde demokratik bir şekilde halkın seçimlere gittiği” açıklamasını alarak “kırmızı kartı” yedi.

    Fildişi Sahili’den gönüllü muhabir Kmagate Soualiho da “Sizce Afrika’da demokrasi var mı?” sorusuna “Sadece Ruanda ve Güney Afrika’da var.” yanıtını veren Fransız turiste ‘kırmızı kart’ı çıkardı.

  • Azmiyle hayata tutunan Özge Karakuş 15 beyin ameliyatı geçirdi!

    Muğlalı Özge Karakuş, İstanbul’da 23 Mart 2014 tarihinde yolun karşısına geçmeye çalışırken bir otomobilin çarpmasıyla ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan ve beyin kanaması teşhisi konulan Özge Karakuş, 17 gün yoğun bakımda kaldı.

    DOKTORLAR ‘YAŞAYAMAZ’ DEMİŞTİ AMA… 

    DHA’nın haberine göre; 4 ay boyunca hastanede tedavisi süren genç kızın en büyük destekçisi ailesi oldu. 15 beyin ameliyatı geçiren Karakuş, tedavisinin tamamlanmasının ardından üniversite öğrenimini de tamamladı. Özge Karakuş, İstanbul’da kişinin kendi beyin dalgalarını değiştirmesine yardımcı olan bir öğrenme stratejisi olan ‘neurofeedback’ eğitimi aldıktan sonra Muğla’nın Menteşe ilçesinde, Aktif Beyin Dikkat ve Algılama Merkezi açtı. Doktorların ‘Yaşayamaz’ dediği Özge, insanlara ümit olmak için şimdi de hayatını anlatan ‘Mucize’ isimli kitap yazıyor.

    GEÇİRDİĞİ ZOR GÜNLERİ ANLATTI

    Azmiyle tutunduğu hayatından çok memnun olan Özge Karakuş, geçirdiği o zor günleri şöyle anlattı: “Yolun karşısına geçerken otomobil çarptı. Çift taraflı beyin kanaması teşhisi konulup, tedaviye alındım. Kaza sonrası toplam 15 ameliyat geçirdim. Ameliyat olmamım sebepleri çok fazlaydı. Bunlardan birisi hastane enfeksiyonuydu. Doktorlar öleceğim gözüyle bakıyorlardı. Taburcu edildikten sonra okuluma devam ettim ve mezun oldum. Son ameliyatımı geçen yılın temmuz ayında oldum. Başımda kırık olan kemikleri 26 vida ve 6 tane plakla sabitlediler. Baş ağrılarım sona erdi” dedi.

    İnsanlara faydalı olmak istediğini belirten Karakuş, Kaza sonucu oluşan psikolojik ve fizyolojik birtakım sorunlarım için ‘neurofeedback’ eğitimi alarak Muğla’ya memleketime döndüm. Yıllardır edindiğim psikoloji bilgilerini ve ‘neurofeedback’ yöntemini uygulayarak ihtiyacı olanlara yardımcı olmak için iş yerimi açtım. İnsanlarımız yöntemin faydalarını öğrendiklerinden sonra destek almak için geliyorlar. Kişilere umut sağladığımı bilmek gururlu bir şekilde mutlu olmamı sağlıyor” diye konuştu.

    Karakuş, yaşadıklarını ‘Mucize’ adını verdiği kitapta anlatacağını vurgulayarak, Herkesin bir mucizeye inanmasını istiyorum. Annem, hatırlamadıklarımı anlatıyor, ben yazıyorum. Kitabımın ismini ‘Mucize’ koyacağım” dedi.

    ‘BÖYLE BİR EVLADA SAHİP OLDUĞUMUZ İÇİN GURUR DUYUYORUZ

    Muğla Ticaret ve Sanayi Odası eski Başkanı Bülent Karakuş ile eşi Nurten Karakuş ise kızlarının azmi ile gurur duyduklarını söyledi.

    Baba Karakuş, “Evladımız başarılı bir öğrenciydi. 15 ameliyat geçirdi. Kızımın kaza sonrasındaki kötü durumundan bugünkü haline gelmesi bizim için de bir mucize oldu. Başkalarına umut olmak için bu iş yerini açtı. Beynin ne demek olduğunu çok iyi biliyor. Başarılı bir şekilde işini yapıyor. Özge’nin hayat hikayesini dinleyenler büyük bir hırsla hayata tutunmaya çalışıyor. Mesleğini kullanmadan anlattıklarıyla insanlara yön verebiliyor. Böyle bir evlada sahip olduğumuz için gurur duyuyoruz” dedi.

  • Cüneyt Özdemir anlattı, izleyenler gözyaşlarını tutamadı…

    Gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube’da paylaştığı video sosyal medyayı salladı. ABD Colorado’dan bir video yayınlayan Özdemir’in anlattığı hikaye yürekleri dağladı.

    Kendi ismiyle açtığı YouTube kanalında hem mesleğini icra eden hem de gezdiği yerlerde vlog çekerek günlük yaşamdan görüntüler sunan Cüneyt Özdemir sosyal medyada gündem oldu. İyi bir izlenme sayısına da ulaşarak kanalını gün geçtikçe büyüten Özdemir, anlattığı hikaye yürekleri dağladı.

    ABD Colorado’da bir video yayınlayan Cüneyt Özdemir, anlattığı hikaye ile izleyicilerini gençlik yıllarına götürdü.

    “BEN SANA AŞIĞIM!”

    “Şimdi böyle karların arasında memleketten çok uzakta yürürken aklıma Keçiören geldi. Biliyorsunuz ben Keçiören’de büyüdüm, o zaman böyle şelale falan da yoktu. Kar yağdığı zaman cümbüş yaşanır. Apartmanlardan merdivenleri alırdık tahta merdivenler var. Sonra herkes apartmandan çıkardı yarış yapardık, duvarda biterdi yarış. Bizim rakip de karşı apartmandı karşı apartmanda da Ahu var. Ben 16 yaşındayım o da 13 yaşında. Ahu’yla da bir yıldır böyle camlardan birbirimize bakıyoruz. O bana bakıyor ben ona bakıyorum. Hiç konuşma yok utanıyoruz. Aşığız birbirimize ama nasıl söyleyeceğiz? Birkaç yıl sonra kışın bir gün geldi bu, “Ben sana aşığım” dedi. Ben böyle şok. Dedim, “Bunu sonra konuşalım”. Bir türlü konuşamadık. Romantik komedi yani. Bir saat iki saat bakışıyoruz camda.”

    “GİDİŞ VAR DÖNÜŞ YOK BAZI ŞEYLERDE”

    “Sonra bir yaz Ahu’lar ailecek arabaya doluştular Marmaris’e tatile gittiler. Gidiş o gidiş. Bir trafik kazası geçiriyorlar. Ahu ile babası hayatını kaybediyor, annesi ve erkek kardeşi geliyor. Kaç yıl geçmiş aradan 33 yıl. 33 yıl geçse de görüyorsunuz bazı şeyler kar görüyorum aklıma her zaman aklıma Ahu geliyor. Benimde öküz gibi, “Sonra konuşuruz” demem. Ertelemeyeceksiniz böyle şeyleri gidiş var dönüş yok bazı şeylerde.”
    HAYAT ERTELEMEYE GELMEZ ! AHU’NUN HİKAYESİ

    SOSYAL MEDYADA BİR ÇOK KEZ PAYLAŞILDI

    Gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube’de paylaştığı video dakikalar içinde sosyal medyada yüzlerce kez paylaşıldı. Bir çok kullanıcı Cüneyt Özdemir’in yayınladığı hikayeyi paylaşarak yorumlarda bulundu.

  • Gümüşhane’de de Beyaz Gelincik görüntülendi

    Sansargiller ailesinden olan Beyaz Gelincik, Gümüşhane’de yaşayan doğa fotoğrafçısı Metin Aydın tarafından merkeze bağlı Dibekli köyü kırsalında görüntülendi.
    Daha çok yer altında yaşayan ve dışarı çok az çıkan Beyaz Gelincik, genellikle fare ve kuş yumurtaları ile besleniyor. Yer altında gizlendiği için görüntü alınması çok zor olan hayvan türlerinden olan Beyaz Gelincik, uzun gövde ve kuyruğuyla çok hızlı hareket ediyor ve çok küçük deliklerden içeri girebilme yeteneğine sahip.

    Gümüşhane Üniversitesinde memur olarak görev yapan ve hafta sonları doğa yürüyüşü yapıp fotoğraf çeken Aydın, Dibekli köyünden Süleyman Demir’in daveti üzerine hafta sonu bölgeye gittiğini söyledi.

    Genelde Gümüşhane Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü (GÜDAK) ile yürüyüş yaptıklarını fakat bu hafta bireysel yürüyüş sırasında beyaz gelinciğe denk geldiğini kaydeden Aydın, “Bu haftaki yürüyüşümüzü bireysel olarak yaptık. Dibekli köyüne yürüdük. Köyün bir kaç kilometre uzağında rastladık beyaz gelinciğe. Daha önce görmedim hiç. Birkaç gün önce Tunceli’de görüntülendiğini okumuştum. Nesli tükenmekte olan bir hayvanı gördüğüm için heyecanlandım ve aynı zamanda sevindim Gümüşhane’de görüldüğü için. Çok hareketli olduğu için çekmek bayağı zor oldu. Sürekli hareket ettiği için sürekli gözden kayboldu. Beni Dibekli köyündeki yürüyüşe davet ettiği için Süleyman Demir’e de teşekkür ediyorum” dedi.

  • Ordu’da yaptılar! ‘Aklıma bu dolap işi geldi…’

    İlginç olay Yeniköy Mahallesi Aydınlık Sokak’ta meydana geldi. Nuri Irmaklı (52) isimli vatandaş çocuğunun her sabah okul servisini soğukta beklememesi için ilginç bir yönteme başvurdu. Okula giden çocuğunun ve vatandaşların üşümemesi için içinde tek kişinin oturabileceği eski bir buzdolabını dolmuş durağı yaptı.

     “ÇOCUĞUM VE MAHALLELİ ÜŞÜMESİN İSTEDİM”

    Çocuğu ve mahalleli üşümesin diye böyle bir yönteme başvuran Nuri Irmaklı, “Benim ufak kızım okula gidiyor. Yağmurlu havalarda üşümesin diye böyle bir yönteme başvurdum. Normal bir şemsiye koysam rüzgar alır götürürdü. Ama dolap içerisinde çocuğum ya da komşularım oturuyor, servis geldiği zaman gidiyorlar. Aklıma bu dolap işi geldi. Çünkü normal bir durak yapmış olsam çok pahalı olacaktı” dedi.

    KARADENİZ İNSANI AKLI DİYORUZ

    Durağı ilk gördüğünde kendisinin de şaşırdığını söyleyen Yeniköy Mahalle Muhtarı Adem Çiftçi, “Ben öncelikle kendisine teşekkür ediyorum. Bizim yapmamız gerekeni Nuri ağabey kendisi yapmış. Onun burada kendi çocuğu var okula gidiyor. O da her sabah çocuğum soğukta, yağmur altında kalıyor diye böyle bir yönteme başvurmuş. Herkesin aklına gelmez ama ilk defa böyle bir durak görünce ben de şaşırdım” diye konuştu.

    Mahalleye giren vatandaşlar ise şaşkınlığını gizleyemezken, bazı vatandaşlar durak olarak kullanılan dolapla fotoğraf çektiriyor.