Kategori: Yaşam

  • Milliyetçi Duygularla Yetiştirilen Niko İsimli Sultan Papağanı

    Niko isimli bu Sultan Papağanı Ölürüm Türkiyem’i ötebiliyor. Instagram’da bir hayli popüler olan Niko, Mehter Marşı ve Çanakkale türkülerini de ötebiliyor.

  • Hakkarili çoban kardan F-35 savaş uçağı yaptı

    Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan ve 30 metre uzunluğundaki F-35 savaş uçağını tek başına 23 günde yapan Karahan, daha önce de helikopter, ev ve değişik figürler yaparak ilçede popüler hale gelmişti.

    Her sene olduğu gibi bu sene de tüm imkanlarını kullanarak F-35 savaş uçağı için gerekli tüm malzemeleri alan Karahan, evinin önünde 23 günlük bir uğraşın ardından kardan yaptığı uçağı görücüye çıkarttı.

    Karahan, herkesi yaptığı F-35 savaş uçağını görmeye davet etti.

  • Tahliye ettirdiği kalpazan tarafından dolandırıldı

    Kayseri’de 10 yıllık avukat Metin Polat, İzmir’de hakkında ‘Kalpazanlık’ ve ‘Dolandırıcılık’ suçlarından ağır ceza mahkemesinde tutuklu olarak yargılanan İ.B.’nin (30) vekili oldu. 2 duruşması için Kayseri’den İzmir’e giden, 1 defa da İ.B.’yi ziyaret için İzmir’e giden Polat, 2. duruşmada İ.B.’yi tahliye ettirdi. Duruşmanın ardından Kayseri’ye dönen Avukat Metin Polat, paranın bir kısmını havale yoluyla aldı. Paranın kısmını Kayseri’ye gelen müvekkilinden alan Polat, banknotların arasında sahte 100 TL’yi buldu. Neye uğradığını şaşıran Polat, yaşadıkları karşısında şok oldu.

    “Parayı ya yırtacağım ya da keseceğim”

    Yaşadıklarını anlatan Metin Polat, “Bir vesileyle İzmir’de dolandırıcılık ve kalpazanlık gibi çeşitli suçlardan dolayı tutuklu olan vekilimi tahliye ettim. Müvekkilim daha sonra ödemenin bir kısmını havale yoluyla bankaya gönderdi, bir miktarını da Kayseri’den geçerken yanıma getirdi. Getirdiği paralardan deste içine baktığım da bir tanesinin sahte olduğunu gördüm. Müvekkil zaten içeride kalpazanlıktan yatıyordu. Bu durum önce komiğime gitti. Kendisini aradım. Kendisi de ‘Verdiğim paraların hepsi gerçek paraydı’ diye kabul etmedi ama şuan para elimde duruyor, kimsede kabul etmiyor. Büyük ihtimalle ya yırtarım ya da keserim” dedi.

    “100 TL için şikayet etmeyeceğim”

    Şikayetçi olmayacağını dile getiren Polat, “100 lira için şikayet etmeyeceğim. Bu arkadaşta dolandırıcılık, kalpazanlık gibi suçlar vardı. İzmir’de ağır ceza mahkemesinde yargılanıyordu. Daha sonra duruşma sırasında tahliye oldu. Duruşması da şuan devam ediyor. Ben 2 kere duruşmasına, bir kere de ziyaretine gittim. Bu vesileyle arkadaşın işini yapmış olduk. Vekilliğine devam etmeyeceğim, o konuda tereddütlerim var. Beni kandıran herkesi kandırır. Bugün duyan herkes beni aradı. ‘Bu olay gerçek mi?’ diye soruyorlar. Bende kendilerine paranın durumunu gösterdim” şeklinde konuştu.

  • ‘Aksesuar dilli’ Zeynep bebek normale döndü

    Yalova dünyada çok nadir rastlanan bir hastalık ve başarılı bir tıbbi müdahaleye sahne oldu. Arzu ve Mahmut Erdoğan çiftinin bebekleri Zeynep Erdoğan, morarma şikayeti ile hastaneye başvurdu. Burada Yrd. Doç. Dr. Çocuk Cerrahı Ahmet Güngör, KBB Uzmanı Dr. Caner Torunlar ve Yoğun Bakım Sorumlusu Sinem Gündüz tarafından kontrole alınan bebekte tıp literatüründe, “aksesuar dil” olarak bilinen ve çok nadir rastlanan bir hastalık olduğu tespit edildi.

    Bebeğin ağzının arka kısmında boğaza kadar uzanan 5 santim uzunluğundaki ikinci dilin çocuğun nefes almasını engellediği görüldü. Bu durum karşısında çok riskli olan ameliyatı Yalova’da ilk kez gerçekleştirmek için ameliyathaneye giren ekip, başarılı bir operasyonla ikinci dili alarak çocuğu sağlığına kavuşturdu.

    Yard. Doç. Dr. Ahmet Güngör, “İkinci dil oldukça riskli bir yerdeydi. Biz bu dili kapalı ameliyat teknikleri kullanarak kansız bir şekilde aldık. Bebek son derece iyi” dedi.

     

    Bebeğin babası Mahmut Erdoğan ise, “Çocuğumuzu sağlığına kavuşturan doktorlarımıza çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • 50 bin lira değerinde vurgun yaptı! Bıraktığı not şaşkına çevirdi

    Mardin’in Artuklu ilçesinde meydana gelen olay bir iş merkezinin 3. katında yaşandı. Olayda karı koca oldukları öğrenilen iki kişi, önceki akşam geç saatlerde iş merkezine gelerek 3. kata yöneldi. Buradaki iş yerini soyan zanlılar, yaklaşık 50 bin liralık malzeme ile ortadan kayboldu.

    İş yeri sahibi Sertaç Orman ve çalışan Veysel Anatça, ertesi gün iş yerine geldiklerine gördükleri manzara karşısında şoka uğradı. İş yerine hırsız girdiğini gören Orman, durumu hemen güvenlik güçlerine bildirdi. Orman, güvenlik güçleri işini yaparken kendi imkanlarıyla da hırsızları bulmaya çalıştı. Hırsızları bulan Orman, iş yerine girenlerin karı koca olduğunu öğrendikten sonra kendilerine ulaştı.

    KARIM EŞYALARI ÇOK BEĞENDİ

    Zanlı, aracılarla Orman’a bir not gönderdi. İş yeri sahibi notu görünce şaşkında döndü. Notta, “Kardeş hakkını helal et, şikayetini geri al, zararını en kısa sürede karşılarız. Karım eşyaları çok beğendi” yazdığını gören Orman, neye uğradığını şaşırdı. Orman, zanlıların bilgilerini savcılığa verdiklerini ve güvenlik güçlerinin de gereğini yaparak zararlarının yakalanması için mücadele ettiğini söyledi.


    ŞAŞKINLIK İÇİNDEYİZ
    Çalışanlardan Veysel Anatça, iş yeri sahibi olan Orman’ın iki gün boyunca iş yerine gelmediğini söyledi. Anatça, “Bizler de izinliydik. İş yerimizin hemen girişinde kamera var nasıl oluyorsa o gece bu kamera çalışmıyor. 2 gün sonra iş yerine geldiğimizde çatal bıçak, peçete, şark köşesi, toplantı masası, ofis takımı, televizyon, fırın, ne varsa alıp götürmüşler, şaşkınlık içindeyiz.

    “Çatal bıçağın bile çalınması ilginç. İş yeri sahibimiz emniyet ve savcılığa konuyu bildirdi, parmak izleri alındı. Kendi çabalarımızla da hırsızlıkları bulmak için mücadele ederken eşyaları çalanların karı koca olduğunu öğrendik ve telefonla ulaştık.”

    PİŞKİN PİŞKİN NOT YOLLADI
    “Zanlı, aracılarla bize ‘Kardeş hakkını helal et, şikayetini geri al, zararını en kısa sürede karşılarız. Karım eşyaları çok beğendi’ diye pişkin pişkin not yolladı. Güvenlik güçlerine tüm bilgileri verdik. Yakalanıp eşyalarımızın geri gelmesini ve bu hırsızların cezalarını çekmesini istiyoruz” dedi.

  • Sabah Namazına Gelen Cemaat, Namaz Sonrası Sabah Sporu Yapıyor

    HATAY İskenderun’dan yeni bir tartışma yaratacak haber geldi. İskenderun Kaptan Paşa adlı camiye sabah namazına giden cemaate cami içerisinde spor yaptırıldığına ilişkin fotoğraflar gündem yarattı. İskenderun’da Gençlik ve Spor Müdürlüğü’ne bağlı gençlik merkezi tarafından “Namaz da bereket, spor da hareket var” adlı proje ile İskenderun Kaptan Paşa adlı camiye sabah namazına giden cemaate cami içerisinde spor yaptırılıyor.

    Paşa Karaca Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden oluşan gönüllü bir grup önce cami cemaati ile birlikte namazlarını kılıyor daha sonra ise camiye özel olarak getirilen antrenör nezaretinde cami cemaatine, cami içerisinde sabah sporu yaptırılıyor. Gençlik liderlerinin şimdilik sadece her hafta Perşembe günleri yapılan bu uygulamayı hafta da 2 güne çıkartmayı düşündükleri belirtiliyor.

    “CAMİLERİ İBADETHANE OLMAKTAN ÇIKARTIYORLAR”
    Öte yandan bazı cami cemaati bu tür projelere sıcak bakmıyor ve “Cami içersinde kahvaltı veya çorba ziyafeti verenlere tanık olduk da jimnastik yapanlarını da ilk kez görüyoruz. Bu gidişle Allah muhafaza pansiyon niyetine turistlere de kiralayabilirler! Gidişat İslamiyet adına hiç de iyiye gitmiyor. Camiler İbadet içindir. Sporlarını çıkıp cami avlusunda yapsınlar” diyerek, tepkilerini dile getiriyor.

  • Eşi Boşanma Davasından Vazgeçince Kendi Salasını Okuttu

    Kemer’de belediyeden emekli 2 çocuk babası Muzaffer Ünal, eşiyle yaşadığı sıkıntılar nedeniyle evden ayrıldı. Bir akrabasının çocuğunun eğitimi için çektiği kredinin ödenmemesi nedeniyle emekli maaşının büyük kısmı kesilen Muzaffer Ünal, ilçe merkezindeki bir iş hanının alt katındaki boş alanda, etrafını sandalyelerle çevirdiği kanepede yaşamaya başladı. Evden ayrıldıktan sonra eşinin boşanma davası açtığı Muzaffer Ünal, bir süre sonra rahatsızlandı. Muzaffer Ünal’a önce KOAH, sonra zatürre tanısı, yapılan patalojik incelemenin ardından da akciğer kanseri teşhisi konuldu.

    SALASINI OKUTTU

    Hastalandıktan sonra eve dönmek istediğini, ancak eşinin ‘Can güvenliğim yok’ diyerek, kabul etmediğini öne süren Muzaffer Ünal, hastalığını öğrenen eşinin ise boşanma davasından vazgeçtiğini söyledi. Eşinin davadan vazgeçmesine tepki göstermek isteyen Muzaffer Ünal, kendisi için geçen hafta cuma günü ‘öldü’ diye sala verdirdi. Sala okunduktan sonra bir süre cep telefonunu kapatan Muzaffer Ünal, olayla ilgili İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde ifade verdi.

    ‘CAN GÜVENLİĞİ OLMADIĞI GEREKÇESİYLE KABUL ETMEDİ’

    Muzaffer Ünal, 2017 yılında aralarında çıkan tartışma sonucu eşinin kendisini polise şikayet ettiğini ve 1 ay evden uzaklaştırma aldığını söyledi. Uzaklaştırma süresinin bitmesinin ardından eve dönmek istediğini aktaran Muzaffer Ünal, ancak eşinin can güvenliği olmadığı gerekçesiyle kabul etmediğini kaydetti. Bu süreçte rahatsızlık geçirdiğini ve eşine durumu anlatmasına rağmen kendisini eve almadığını öne süren Muzaffer Ünal, “25 yıllık evliliğimizin hatırına minnettar olurum dedim ama eşim hepsini reddetti” dedi.

    AKCİĞER KANSERİ TEŞHİSİ KONULDU

    Yaşadığı süreçte hastalığının ilerlediğini anlatan Muzaffer Ünal, bir arkadaşı tarafından götürüldüğü hastanede önce KOAH sonra zatürree tanısı konulduğunu söyledi. Akciğerinden parça alınarak patolojiye gönderildiğinde ise akciğer kanseri olduğunun anlaşıldığını belirten Ünal, “Tedavi olmam gerektiği için onkolojiye havale ettiler. Bu süreçte de tıbbi onkoloji ve radyasyon onkolojisinde ışın ve kemoterapi tedavilerine başladık” diye konuştu.

    ‘CAN GÜVENLİĞİ OLMAYAN BENİM’

    Eşinin sürekli ‘Can güvenliğim yok’ dediğini kaydeden Muzaffer Ünal, “Can güvenliğim yok’ demesinden bu yana 1 yıldan fazla süre geçtiği halde, eşimin rüzgarından dahi geçmedim. Ama asıl can güvenliği olmayan kişi, şu anda mağdur olan benim. Beni akciğer kanseri yaptılar. Hapis cezası aldırdılar. Hep sokakta acıyla, gözyaşıyla bu günlere geldim. Ama onlara hiç zarar vermedim. Can güvenliği nasıl yokmuş. Can güvenliği olmayanın ben olduğum kanısına vararak ve ‘Nasıl bir eylem yapar, rahatlarım’ diye gittim ‘öldü’ diye salamı verdirdim. Acaba kimler memnun oluyor kimler olmuyor” dedi.

    Eşinin kendisine açtığı boşanma davasının akciğer kanseri olduğunu öğrenmesinin ardından kapandığını söyleyen Muzaffer Ünal, şöyle dedi: “Ne hikmetse birden kapandı. Bu kapanma olayı da akciğer kanseri olduğum anlaşıldıktan sonra. Vazgeçmesinin tek bir sebebi var, ‘Nasıl olsa bu akciğer kanseri, ölecek, bunun maaşını alalım’ düşüncesi olduğu bende ağır bastı. Ben de bu salayı verdirdim. Rahatlamak adına. İyi mi yaptım kötü mü yaptım, bu da toplumun takdirine kalmış bir şey. Saladan sonra telefonu kapattım. Çünkü ben salayı verdirdiğim gün hastaneye gittim. Tomografi sonuçlarını bekliyordum. Doktorumla görüştüm. Bu sürecin devam edeceğini söyledi ve bazı ilaçlar yazdı. Telefonumu açtığımda bir arkadaşım polisin beni aradığını söyledi. Polise gittim ve ifademi verdim.”

    ‘ÖLECEKSEM ÖZGÜR ŞEKİLDE ÖLEYİM’

    Şu an bir pasajda kanepede yaşadığını anlatan Muzaffer Ünal, “Benim tek isteğim en azından öleceksem özgür şekilde öleyim. Eşim bir an önce benden boşansın. Ben de rahatlayayım, onlar da rahatlasın. Kimse üzülmesin, kimsenin canı yanmasın. Benim isteğim bu” dedi.

  • Hamallık yaparken elektrik çarptı! Sonrasında yaşananlar şaşkına çevirdi

    Şanlıurfa’nın Eyyübiye ilçesinde yaşayan 19 yaşındaki Abdüsselam Çiçekçi, babasına ait tahıl ürünleri işletmesinde hamal olarak çalıştığı sırada yüksek voltajlı elektrik akımına kapıldı. Akıma kapılarak yaralanan Çiçekçi, yakınları tarafından hastaneye kaldırıldı. Yaklaşık bir haftalık tedavisinin ardından normal hayatına devam eden genç, hayatının tamamen değiştiğini belirterek, sözel öğrencisi olmasına rağmen daha önce hiç ilgilenmediği matematikle uğraşmaya başladığını söyledi. Matematik aşığı olmaya başladığını aktaran Çiçekçi, matematik teorisi ile ilgili yaptığı çalışmalarının hayata geçirilmesi için yetkililerden destek istedi.

    Elektrik akımına kapıldıktan sonra hiç ilgilenmediği matematik üzerine çalışmalar yapmaya başladığını ifade eden ortaöğretim mezunu Abdüsselam Çiçekçi, “Hafta sonları günde 17 saat babamın iş yerinde çalışıyorum. 2016 yılının 12 Eylül Pazar günü bana elektrik çarptı. Tam 38 bin volt. Elektrik çarptıktan sonra tamamen matematiğe yöneldim. Hem iş yerinde hamallık yapıyorum hem de matematik teorisiyle uğraşıyorum.

    3 yıl boyunca yapmış olduğum çalışmalardan sonra büyük bir matematik teorisi buldum. İspatını da matematik uzmanlarıyla birlikte yaptık, noterde tasdikledik. Daha sonra Gaziantep’e de gittim, oradaki profesörlerle konuştum. Dedim bu teori daha önce bulunmuş mu bulunmamış mı diye soruşturdum. Dediler bulunmamış. Bana elektrik çarptıktan sonra kafam çalışmaya başladı. Bu sanayi elektriği 38 bin volttur. Bana çarptıktan sonra benim hayatım tamamen değişti. Ondan sonra matematiğe yöneldim. Ajitasyon yapmak istemiyorum, sadece bana sahip çıkmalarını istiyorum. Benim büyük bir projem daha var. Dünyayı alt üst edebilecek bir projem var. 8 yıldır bu projenin üzerinde çalışıyorum. Bu projeyi benden başka hiçbir insanoğlu bilmiyor. Bu projeyi gerçekleştirmek için devletten yardım istiyorum” dedi.

    “Oğlum elektrik akımına kapıldıktan sonra hayatı değişti”

    Baba Cezayir Çiçekçi ise oğlunun elektrik akımına kapılmasının ardından matematikle uğraşmaya başladığını belirterek, “Oğlum Abdüsselam Çiçekçi 3 yıl önce elektrik akımına kapıldı. Elektrik çarpmasından sonra bizim hesap makinesi ile yaptığımız hesapları oğlum kafadan yapmaya başladı. Biz makine kullanmadan oğlum hesap bu kadardır, diyor. Elektrik çarpmasından sonra hayatı tamamen değişerek matematiğe yöneldi” şeklinde konuştu.

    “Yüksek lisans konusu olan bir önermenin sonucunu bulmuş”

    Harran Üniversitesi Fen-Edebiyat Bölümü öğretim görevlisi Dr. Kemal Toker, ortaokul mezunu Abdüsselam Çiçekçi’nin yüksek lisans konusu olan bir önermenin sonucunu bulduğunu belirtti. Toker, Çiçekçi’nin elektrik akımına kapıldıktan sonra matematiğe yönelmesinin hayatına artı değer kattığını belirterek, çalışmalarına devam etmesi gerektiğini vurguladı. Toker, “Arkadaşımızın burada çabası büyük. Çünkü orta öğretim mezunu olmasına rağmen yükseköğretimdeki bir önermenin sonucunu kendi çabasıyla, kendi gayretiyle elde etmiştir. Bundan dolayı önemli bir çabadır, başarılarının devamını diliyorum. Bu anlamda çalışmalarına devam etmesini istiyorum. Yapacağı çalışmaları getirirse bizde tabi ki destekleriz. Elektrik çarpmasından sonra kendilerinin matematiğe yönelmesi de oldukça güzel bir durum” diye konuştu.

  • Helikopterle Yarıştı, Ceza Yedi! “Kenan Sofuoğlu’dan Esinlendim”

    Olay 2018 yılının son günü 31 Aralık’ta yaşandı. Tekirdağ’dan otomobili ile İstanbul yönüne ilerleyen Alper Vurar, E-80 Kınalı mevkiinde üstünde uçan helikopteri görünce helikopterle yarışmaya başladı. Helikopteri geçtiğini düşünen 155 km hızla giden Vurar, birkaç kilometre sonra arkasından gelen polis ekipleri tarafından durduruldu. Kendisini durduran polislerin, trafik denetimi yapan helikopterden çekilen fotoğrafını cep telefonundan göstermesiyle şaşkına dönen Alper Vurar, yarıştığı helikopterin polis helikopteri olduğunu öğrendi. Alper Vurar’a hız sınırını aşmak ve trafiği tehlikeye düşürmekten 470 TL cezası uygulandı.

    polis-helikopteri-ile-yaristi-hiz-asimindan-cezayi-yedi_1967_dhaphoto3

    “KENAN SOFUOĞLU F-16 İLE YARIŞMIŞTI, ONDAN ESİNLENDİM”

    Alper Vurar “Ben 31 Aralık akşamı Tekirdağ’dan dönerken Kınalı otobanda üstümde bir helikopter gördüm. Helikopter yolu takip ettiğinden dolayı açıkçası yarışıyordum, ‘Acaba geçebilir miyim?’ diyordum . Kenan Sofuoğlu F-16 ile yarışmıştı ben de ondan esinlenerek ‘Geçebilir miyim?’ diye düşündüm, geçtim ancak geçtikten sonra arkamdan benden daha hızlı bir ekip otosu geldi ve aracımı sağa çekti. Uygulama helikopteriymiş hızdan dolayı ceza yedim. Polis helikopteriymiş ben o kadar dikkat edemedim tabii ki sadece helikopteri görünce aklıma F-16 ile Kenan Sofuoğlu’nu ilişkilendirdim. Ben de acaba ‘helikopterle aynı durumu yapabilir miyim?’ dedim. Geçtim helikopteri ama cezası varmış, polis helikopteriymiş, uygulamaya takılmışım. Ekip otosu beni durdurdu, polis memurunun cep telefonunda polis helikopterinden çekilmiş benim aracımın fotoğrafı vardı. Hızımı da tespit etmişler, radar kontrolü yapılıyormuş ama radar kontrolü yapılan yerlerde bir uyarı levhası olması gerekiyor. ”

    polis-helikopteri-ile-yaristi-hiz-asimindan-cezayi-yedi_1967_dhaphoto2 (1)

    “BANA BU CEZA GÖKYÜZÜNDEN İNDİ, UYARI LEVHASI GÖRMEDİM”

    “Bana bu ceza gökyüzünden indi. Ben herhangi bir uyarı levhası görmedim. Gökyüzünde radarlı hız kontrolü yapılıyor tarzı herhangi bir şey görmedim” diyen Alper Vurar, ” Ben sadece helikopteri görünce heyecanlandım ve yarıştım. Geçtim de açıkçası ama bir bedeli oldu bana. 470 TL ceza yedim. Hız cezası var ayrıca tehlikeli şerit ihlali diyor ama ben açıkçası altyapısı hazırlanmamış, herhangi bir uyarı olmayan gökyüzündeki bir radardan dolayı yediğim ceza, mutlu olmadım açıkçası. Ödedim ancak doğru olduğunu düşünmüyorum. Benim tarafımdan bir trafik ihlali var ama uygulama tarafından da altyapısı oluşturulmamış, şartlar gerçekleşmemiş bir uygulama var. İki tarafta da bence aksaklık var” diye konuştu.

  • Fethi Sekin Şehit Edilişinin 2. Yılında Anılıyor

    Fethi Sekin gösterdiği büyük kahramanlıkla halkın gönlünde taht kurdu. Teröristlerin hain planını bozan kahraman polis Fethi Sekin, 1973 yılında Elazığ’ın Baskil ilçesi Doğancık köyünde dünyaya geldi. Türk milletinin gönlünde taht kuran Fethi Sekin, şehadetinin 2. yılında anılıyor. Gösterdiği kahramanlıkla çok sayıda insanın hayatını kurtaran şehit polis Fethi Sekin’in hayatı şu şekilde…

    FETHİ SEKİN KİMDİR? FETHİ SEKİN’İN HAYATI…

    Teröristlerin hain planını bozan kahraman polis Fethi Sekin, 1973 yılında Elazığ’ın Baskil ilçesi Doğancık köyünde dünyaya geldi. Eğitimini memleketinde tamamladıktan sonra Polis Meslek Yüksekokulu’nu kazandı. Samsun 19 Mayıs Polis Meslek Yüksekokulu’ndan 1995 yılında mezun olan Sekin’in ilk görev yeri Kilis oldu. Daha sonra Bingöl’e atanan Sekin, 1999-2002 yıllarında bu kentte görev yaptı. Bingöl’den sonra İzmir’e tayin olan Sekin, yaklaşık 9 yıl adliye önünde görev aldı.

    FETHİ SEKİN FACİAYI ÖNLEDİ

    Teröristlerin C kapısına yaklaşarak saldırıyı planladıkları gibi yapmalarını engelleyen Sekin, yanlarında 2 kalaşnikof, RPG-7 roketatar ve 8 mühimmatı, el bombaları bulunan teröristleri püskürterek olası faciayı önledi.Kahramanlığıyla canı pahasına çok sayıda insanın yaşamını kurtaran evli ve 3 çocuk babası Fethi Sekin, memleketi Elazığ’da son yolculuğuna uğurlandı.Hain saldırıda Sekin ile adliye personeli Musa Can da hayatını kaybetti, 3 avukat, 2 polis memuru, 2 adliye memuru ve 2 sivil olmak üzere 9 kişi yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren 2 terörist ise olay yerinde öldürüldü.

    GİZLENEN TERÖRİSTLERİN HEDEFİ OLDU

    Şüphelendiği aracı durduran ve içindeki silahlı kişileri fark eden Sekin, hemen silahını çekerek müdahalede bulundu. Kahraman polis, araçtan inen silahlı teröristleri bir süre kovaladı. Kaçan teröristler o sırada yanlarında getirdiği bombayı patlattı. Sekin, peşine düştüğü teröristlerden birini kovalamaca sonucu etkisiz hale getirdi. Diğerinin peşine düşen ve mermisi bitene kadar çatışan Sekin, bir aracın arkasına gizlenen teröristin açtığı ateş sonucu şehit oldu.