Kategori: Yozgat

  • 49 yıllık taş değirmende buğday üretiyor

    49 yıllık taş değirmende buğday üretiyor

    Çadırardıç köyünde 49 yıl önce babası tarafından kurulan taş değirmende gelişen teknolojiye rağmen geleneksel yöntemlerle tam buğday unu üretimi yapan Şükrü Şahiner, vatandaşlara hizmet vermeyi sürdürüyor. Ekmek teknesinin başından biran dahi olsa ayrılmayan Şahiner, tarladan saf halde gelen temizlenmiş buğdayı değirmende öğüterek tam buğday unu elde ediyor. Hasat mevsimiyle birlikte 4 ay boyunca geleneksel usullerle un öğütülen değirmene Yozgat başta olmak üzere çevre illerdeki vatandaşlar da yoğun ilgi gösteriyor. Vatandaşlar daha sağlıklı olduğu için taş değirmende öğütülen unu tercih ediyor.

    “Benden sonra burası kapanır”

    Babasının yanında 10 yaşındayken değirmende un öğütmeyi öğrenen Şükrü Şahiner, “1974 yılında bu değirmeni babam yaptırdı. Bu değirmende biz un öğütüyoruz, değirmen kara taşla çalışıyor. Öğüttüğümüz unu şeker hastaları çok fazla kullanıyor, kepekli un olarak alıyorlar ve kullanıyorlar. Bu un diğer unlardan daha sağlıklı. Vatandaşlar da onun için tercih ediyor. Biz de baba mesleğini devam ettiriyoruz. Çorum’dan Yozgat’tan ilçelerden un öğütmek için geliyorlar. Benden sonra kimse devam ettiremeyecek çocuklarım da Ankara’ya göçtü, bizden sonra burası kapanır” dedi.

    “Sağlık için tercih ediyoruz”

    Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Balkaya köyünden gelen İsa Gözalan ise her yıl taş değirmende un öğüttüklerini söyleyerek, “Annem için buğday unu çektirmek amacıyla Çadırardıç köyüne geldim, bu un diğerlerinden farklı, yapay değil tam buğday unu. Sağlık açısından kullanıyoruz. Bu değirmenler, çok fazla kalmadı, her sene buraya gelip buğdayımızı öğütüyoruz” şeklinde konuştu.

    “Tamamen doğal”

    Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Bunalan köyü Muhtarı Ahmet Sağlam da, “Bu değirmen taş değirmenidir. Taşla buğday öğütülüyor ve tamamen doğal. Fabrikalarda üretilen unla yapılan ekmekleri çok fazla tercih etmiyoruz. Biz buraya her yıl harman zamanı geliriz. 200 çinik buğdayımızı öğütür, un elde ederiz. Bu da bize bir yıl yeter, yıllık unumuzu burada öğütüp götürüyoruz” ifadelerine yer verdi.

  • Geleceğin aşçıları Yozgat’ta yetişiyor

    Geleceğin aşçıları Yozgat’ta yetişiyor

    Gastronomi ve Mutfak Sanatları Atölyesinde hem teorik hem de uygulamalı eğitimlerini sürdüren 102 öğrenci, başta zengin Türk mutfağı olmak üzere dünya mutfağının lezzetlerini öğreniyor. Öğrenciler, mutfak kültürü, pasta ve tatlı, gıda hijyeni, beslenme ve servis yöntemlerini de öğrenerek geleceğin Türkiye’sinde ve uluslararası düzeyde söz sahibi olacak şef ve aşçılar arasında yer almayı hedefliyor.

    Öğrenciler okuldan mezun olduklarında uluslararası beş yıldızlı otellerin mutfak ekiplerinde, restoranların mutfak ve işletme bölümlerinde, yiyecek-içecek sektöründe eğitim veren kurumlarda kolaylıkla iş bulabiliyor.

    “Çok iyi bir şef olmak istiyorum”

    Aşçılık bölümü öğrencilerinden Buse Kızıltan, işini severek yaptığını belirterek, gelecekte iyi bir şef olmak istediğini söyledi. Kızıltan, “Mutfakta zaman geçirmeyi ve iş yapmayı çok seviyorum. Yemek ve tatlı yapmak benim için çok büyük bir zevk onun için bu bölümü seçtim. Buradan çıktığımda birçok iş imkanım olacak ve o yüzden işimi severek yapıyorum. Hocalarımız burada bize Türk ve dünya mutfaklarından birçok ürün öğretiyor. Buradan mezun olduğumda çok iyi bir şef olmak istiyorum. Diplomalı aşçı olarak bizim iş imkanımız çok fazla. Yemek pişirilmesinden, hazırlanmasına, süsleme ve tabak sunumuna kadar her şeyi burada öğreniyoruz” dedi.

    “İş imkanlarımız fazla”

    Öğrencilerden İrem Nur Üstünoğlu da, Türk mutfağını dünyaya tanıtmak istediğini söyleyerek, “Bölümümüzün önü açık. O yüzden ben de severek yapıyorum kendi mesleğimi. Türk mutfağını, dünyaya tanıtmak istiyorum. Biz burada Türk ve dünya mutfaklarını, yemek yapmanın tüm püf noktalarını öğreniyoruz. İş imkanlarımız çok yüksek, istediğimiz her yerde iş bulma imkanımız var. Bu konu da çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    “Önceden alaylıydım şimdi diplomalı aşçıyım”

    53 yaşındaki öğrencilerden Ender Karadere de, “2001 yılına kadar alaylı olarak aşçılık yaptım. Kriz nedeniyle sektör değiştirdim, emekli olana kadar başka sektörde çalıştım. İçim de uhde kalmıştı, emekli olduktan sonra üniversite sınavına girdim. Burayı kazandım, isteyerek geldim tek tercihimdi. Buradan mezun olduktan sonra sektöre geri döneceğim. Eskiden alaylıydım şimdi hem alaylı hem de diplomalı aşçı olarak bu mesleği yapacağım. Burada Türk ve dünya mutfağından daha önce bilmediklerimi öğrenerek gastronomi alanına katkıda bulunmak istiyorum” ifadelerine yer verdi.

    “Amacımız kalifiye eleman yetiştirmek”

    Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uğur Eren Taşkesen, maksatlarının kalifiyeli eleman yetiştirmek olduğunu ifade ederek, “Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü Aşçılık Programında toplamda 102 öğrencimiz var. Öğrencilerimiz teorik derslerin yanı sıra Türk ve dünya mutfaklarını, yöresel yemekler, pastacılık teknikleri derslerini de uygulamalı olarak alarak sektöre hazırlanıyorlar. Bizim amacımız turizm sektörüne yiyecek içecek bölümünde kalifiyeli elaman yetiştirmek. Bu bölümden mezun olan arkadaşlarımız özel sektörde, lokanta, restoran, otel gibi yerlerde iş bulabildiği gibi yine KPSS ile kamu kurumlarında da görev alabiliyorlar” diye konuştu.

  • Öğrencilerin harçlıkları Gazze’ye

    Öğrencilerin harçlıkları Gazze’ye

    İsrail’in saldırısı altındaki Gazzeliler için Türkiye’nin dört bir yanında yardım faaliyetleri hız kesmeden devam ederken, kimileri kampanyaları düzenliyor, kimileri yardım kolileri hazırlarlarken, Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde ise Kaymakam Mehmet Tahir İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri harçlıklarını Gazze halkı için kurdukları kumbaraya attılar. ‘Bende Harçlığımı Gazze’ye gönderiyorum’ sloganı ile yola çıkan Ortaokul öğrencileri okul koridoruna kurdukları kumbaralar ile Gazze için para topluyorlar.

    Kaymakam Mehmet Tahir İmam Hatip Ortaokulu Müdür Yardımcısı Barış Ünal, okullarında Din Kültürü Öğretmeni Mehmet Karataş, kendisi ve Okul müdür yardımcısı Ahmet Akdoğan önderliğinde Okul Müdürü Emin Şahan’ın destekleri ile “Bende Harçlığımı Gazze’ye gönderiyorum” Projesi yaptıklarını söyledi. Okul koridoruna kurulan kumbara ile öğrencilerin harçlıklarını Gazze için bu kumbaraya attıklarını dile getiren Ünal, toplanan paralarınKızalay’ın hesaplarına yatırılacağını ifade etti. Şimdiye kadar 6 bin lira civarında bir para toplandığının altını çizen Ünal, projenin devam ettiğini paralar toplandıkça Kızılay hesaplarına yatırılacağını sözlerine ekledi.

  • Dünyada sadece 2 tane bulunuyor

    Dünyada sadece 2 tane bulunuyor

    Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinde, 2018 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan ve “Kral Kızı” adıyla bilinen Basilica Therma Roma Hamamı´nın ülke turizmine ve ziyarete açılması amacıyla 2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce başlatılan çevre düzenlemesi çalışmaları sona erdi.

    Günümüze kadar mimari özelliğini kaybetmeden görselliğini koruyan ve 50 derece sıcaklıktaki termal suyuyla öne çıkan Basilica Therma Roma Hamamında çalışmalar çerçevesinde turist karşılama merkezi, kafeterya, gezinti yolları, fotoğraf çekim alanları yapıldı. Dünyanın en eski termal tedavi merkezi olarak bilimsel çevrelerce kabul edilen Basilica Therma Roma Hamamının, yerli ve yabancı turistlere kısa süre içerisinde kapılarını açması bekleniyor.

    Roma Hamamının hem ülke hem de Yozgat turizmine önemli katkılarının olacağını söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, “Yozgat coğrafyamızda geçmiş dönemlerimizi yansıtan birçok eserimiz var. Bunlardan bir tanesi de Sarıkaya’daki tarihi Roma Hamamımız. Kültür ve Turizm Bakanlığımız bünyesinde hamamımızın restorasyon çalışmaları ve çevre düzenleme çalışmaları bitti. İnşallah çok kısa bir zaman sonra da turizme, insanımızın istifadesine sunacağız. Gerçekten çok güzel bir eser. Yozgat ve ülke turizmine çok büyük katkısı olacak. Tabi bunun yanı sıra sadece Roma Hamamı değil geçmiş dönemlere ait birçok eserimiz var, onları da Roma Hamamıyla bütünleştirerek insanımıza ve turizme kazandırılabilirsek Yozgat bir açık hava müzesine haline dönüşecek ve Yozgat ta turizmde hak ettiği noktaya gelecektir” dedi.

    Sarıkaya ilçesinde esnaflık yapan Abdullah Karataş ise, “Tarihi 2 bin yıla dayanan Dünya’da iki tane olan Roma Hamamı’nda çalışmalar bitti. Biz de esnaf olarak turistlerin buraya gelip ziyaret etmesini istiyoruz. onların için de elimizden gelen gayreti esnaf olarak göstereceğiz” şeklinde konuştu.

  • Umreciler dualarla kutsal topraklara uğurlandı

    Umreciler dualarla kutsal topraklara uğurlandı

    Umre ibadetini yerine getirmek isteyen 139 vatandaş, Çekerek Tevhid Camii önünde düzenlenen programda bir araya geldi. İlçe Müftüsü İsmail Çelik tarafından edilen duaların ardından yakınları ile vedalaşan vatandaşlar, kutsal topraklara gitmek üzere yola çıktı.

    Umreye giden Kadir Çakır, “Umreye gidiyoruz, çok mutluyuz. Bugün inşallah bir de müjdemiz olacak. Hac kuraları da bugün çekilecek. İnşallah oradan da çıkarız. Rabbim herkese nasip etsin” dedi.

    Duran Ceylan da çok mutlu ve heyecanlı olduklarını ifade ederek, kutsal topraklara gitmenin herkese nasip olmasını diledi.

  • Yozgatlı çift, ata tohumu üretiyor

    Yozgatlı çift, ata tohumu üretiyor

    Yozgat’ın Sarıhacılı Mahallesi’nde yaşayan Yasin ve Filiz Yoldaş çifti, 2 dönümlük arazilerinde ata tohumlarıyla domates, fasulye, mısır, patlıcan, bamya, kavun, kabak, biber ve salatalık gibi sebzelerin üretimini gerçekleştiriyor. Yoldaş çifti, bu ürünleri belli aşamalardan geçirerek atalık tohum elde ediyor. Gönüllülük esasına dayanarak ürettikleri atalık tohumları Türkiye’nin dört bir yanına ücretsiz olarak dağıtan Yoldaş çifti, gelecek nesillerin doğal ve sağlıklı ürünler tüketmelerini amaçlıyor. Yoldaş çifti, herhangi bir katkı maddesi ve kimyasal kullanmadan tamamen doğal bir şekilde atalık tohumlarından üretim gerçekleştiriyor.

    Ücretsiz dağıtım gerçekleştiriyoruz

    GDO’lu ve hibrit ürünlerin bütün hastalıkların kaynağı olduğuna değinen Filiz Yoldaş, son 5 yıldır atalık tohumu ürettiğini söyledi.

    Türkiye genelinde 25 ilde Birlik ve Dayanışma Bahçeleri tarafından atalık tohum üretildiğini ve Yozgat’ta da kendisinin ürettiğini belirten Yoldaş, “Bizler hibrit ve GDO’lu ürünlerin ve tohumların, vatanımızı, toprağımızı, geleceğimizi zehirlediğini düşünerek daha sağlıklı nesiller için hibrit ve GDO’lu ürünlere savaş açmış bulunmaktayız. Tüm hastaların başı bu tohumlardan çıkıyor. Bizler ata tohumunu tanıtıp anlatarak topraklarımızı ve gelecek nesillerimizi hasta olmaktan kurtarmayı amaçlıyoruz. Bunu biz insanlığımıza ve vatanımıza olan borcumuz olarak düşünüyoruz. Bunun için de ata tohumu üretiyoruz. Ülke geneline de ücretsiz bir şekilde dağıtımını yapıyoruz.” dedi.

    150 çeşit ürün elde ediyoruz

    2 dönüm alanda birçok sebzenin 150 türünü ata tohumuyla ürettiklerini de belirten Yoldaş, “Bu ürünlerin kasım ayında hasadını yapıp tohumlarını alarak ülke geneli olduğu gibi Yozgat ta da ücretsiz bir şekilde dağıtımını yapıyoruz. 90 çeşit domates, 10 çeşit fasulye, 12 çeşit mısır, 10 çeşit patlıcan, 5 çeşit bamya, kavun, kabak, biber ve salatalık şeklinde bu yıl 150 çeşit ektim. Bunların tamamen tohumlarını alıp kontrollünü ve kodlamasını yaparak tohumlarını aldım ve paketleyerek hazır hale getirdim. Daha sonra da dağıtımını yapacağız. Bu süreçte benim en büyük destekçim eşim ve ailem oldu. Her şeyi kendi imkanlarımızla ve gönüllülük esasına göre yapıyoruz. Bizim amacımız sadece hastalıklı tohumlardan kurtulmak” şeklinde konuştu.


    Tohumları gönüllülük esasına göre üretiyoruz

    Yasin Yoldaş ise eşiyle birlikte atalık tohumu ürettiklerini söyleyerek, “Bu tohumlar tamamen organik. Türkiye’nin 4 bir yanına atalık tohumları ücretsiz dağıtıyoruz. Amacımız insanlarımızın hormonlu ürünlerden uzak durması. Domates, biber, patlıcan, kabak, mısır gibi ürünleri 2 dönüm alanda eşimle üretiyoruz. İnsanlara tamamen doğal, hastalıksız ürünler sunmaya çalışıyoruz. Tamamen gönüllük esasına göre bu tohumları dağıtıyoruz” ifadelerine yer verdi.

  • Yeşilçam’ın ünlü isimlerinden İsrail’e kınama

    Yeşilçam’ın ünlü isimlerinden İsrail’e kınama

    Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteğiyle Yozgat Valiliği himayesinde Bozok Üniversitesi Rektörlüğü, Oran Kalkınma Ajansı paydaşlığında ve Sinema Okuryazarları Derneği yürütücülüğünde 25-28 Ekim günleri arasında düzenlenecek olan “2. Bozok Film Festivali” başladı. Bozok Film Festivali’nin açılış programı Erdoğan Akdağ Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Açılış programı öncesi Yeşilçam’ın usta isimlerinden Perihan Savaş ve Ediz Hun, öğrencilerle söyleşi programında bir araya geldi.

    Programda Bozok Film Festivali’nde değerlendirilmeye hak kazanan filmlerden ve Yeşilçam’ın unutulmaz isimleri Perihan Savaş ve Ediz Hun’un rol aldığı filmlerden kısa kesitlere yer verildi. Ayrıca programda Yozgat’ı anlatan tanıtım filmi de yayınlandı. Programın sonunda Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan ve Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar, Yeşilçam’ın usta isimlerine plaket ve hediye verdi.

    Festival gelecek yıl daha geniş çapta yapılacak

    Bozok Film Festivali’nin ilerleyen senelerde daha geniş çerçevede yapılacağını söyleyen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, “Bu güzelim coğrafyamızda zaman zaman acılarla, sevinçlerle yaşamaya ve al bayrağımızı dalgalandırmaya devam ediyoruz. Tabii bu güzelliklerin bu yaşanmışlıkların baki kalması, anlatılması hem de kuşaktan kuşağa aktarılması için en önemli unsurlardan birisi Türk sinemasıdır. Geçen yıl da arkadaşlarımız ilimizi, coğrafyamızı hem de insanımızın özünü anlatmak için Bozok Film Festivalini başlatmışlar. Bizler de bu vesile ile bugünkü programda emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu programı önümüzdeki yıllarda hem sinema hem türkü hem de tiyatro festivali olarak devam ettireceğiz” dedi.

    “Televizyon ve sinema kanunu bir an önce çıkmalı”

    Sinema ve tiyatroya en önemli desteğin ancak film festivalleriyle sağlanacağını söyleyen Perihan Savaş ise, her ilin bir festivalinin olması gerektiğine değindi. Televizyon ve sinema kanunun bir an önce çıkması gerektiğini de belirten Savaş, “Biz televizyonlarda filmlerimiz oynadığı zaman telif haklarımızı alamıyoruz. Bazen birçok kanal bizim yapmış olduğumuz filmlerimizi, dizilerimizi oynatıyor ama telif haklarımız yok. Bu hala çıkmamış durumda. Bir ülke kendini, kendi adetlerini örflerini ancak sanatla anlatabilir. Ancak sanatla diğer ülkelere ulaşabilir. Bunun için de sanatın ne kadar çok arkasında durulursa o kadar iyi” diye konuştu.

    “Çok feci bir savaş suçudur”

    İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını da kınayan Savaş, “Bu bir soykırım, ben bunu bir soykırım olarak görüyorum. Daha önce bu soykırımı yaşamış millet olarak İsrail’in bu soykırımı başlatmaları ve devam ettirmeleri çok feci bir savaş suçudur. Bu saldırıların bir an önce durdurulmasını istiyorum. İnsanlar ve çocuklar orada çok kötü durumdalar. Artık İsrail’in durması gerekiyor, bütün ülkeler elini taşın altına koymalı” ifadelerine yer verdi.

    “İnsanlık dışı bir davranış”

    Festivale katılmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Ediz Hun da İsrail’in saldırılarının insanlık dışı bir davranış olduğunu vurgulayarak, “İsrail’in bu davranışı kabul edilemez. İnsanlar yok ediliyor, insanın doğumu için 9 ay 10 gün gerekiyor ama o insanı bir an da yok ediyorsunuz. Böyle bir şeyin olmasını istemiyoruz. Biz Almanların Hitler mezalimini kınıyoruz, 6 milyon Yahudi’yi katletti diye. O ölenlerin hürmetine bu katliamı Netanyahu’nun yapmaması gerekiyor. Ben kınıyorum. Bir an evvel barışın sağlanması gerekiyor. Mutafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğü de ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ sözünden geliyor, çok önemli bir söz. İnsan çok değerli bir varlıktır. Ona kıymet vereceğiz, onu yok etmek değil yaşatmak için çalışacağız. Bunun için şiddetle İsrail’i kınıyorum, saldırıların kabul edilir yanı yok. Ayrıca ABD’nin de tutumunu kınıyorum” diye konuştu.

  • Şeker pancarında imece usulü hasat

    Şeker pancarında imece usulü hasat

    Yozgat’ta çiftçinin önemli gelir kaynaklarından olan şeker pancarının hasadı devam ediyor. Çekerek ilçesine bağlı Özüveran köyünde pancar üreticileri, bir araya gelerek geleneksel yöntemlerle hasat yapıyor. Sabahın erken saatlerinde hasat yapılacak tarlaya giden köylüler, ilerleyen saatlere kadar el birliğiyle yoğun mesai harcıyor. Kış öncesi şeker pancarı hasadını tamamlamak için hummalı bir şekilde çalışan köylüler, büyük bir dayanışma örneği sergiliyor. Bu yıl verimden memnun olan üreticiler, traktörlere yükledikleri ürünleri Sorgun Şeker Fabrikası’na gönderiyor.

    “Yüksek verim bekliyoruz”

    Özüveran köyünde 25 dönüm alana bu yıl pancar ettiğini söyleyen Savaş Şenyüz, 200 tona yakın ürün beklediğini belirtti. Bu sene verimden memnun kaldıklarını ifade eden Şenyüz, “Şeker pancarından arta kalan ürünleri hayvancılıkta yem olarak değerlendiriyorum. Pancarlarımızı kamyonlara yükleyip Sorgun Şeker Fabrikası’na gönderiyoruz” dedi.

    “Birlik beraberlik içinde çalışıyoruz”

    Nafiye Şenyüz ise pancar hasadında eşine yardım ettiğini belirterek, “Köyümüzde hasat yapıyoruz. Şeker pancarının dalından kışın turşu yapıyoruz. Komşularımız geldi bize yardım ediyorlar, beraber çalışıyoruz. Birlik beraberlik içinde çalışıyoruz. Köy hayatını seviyoruz. Biz onlara yardım ettik, onlar da bize yardıma geldi. Çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
    Çekerek’in Sarıkaya köyünden pancar hasadı için akrabalarına yardıma geldiğini söyleyen Bekir Karabulut da, “Burada komşularıma, akrabalarıma yardım ediyorum. İmece usulü çalışıyoruz, gelip yardım ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Vali Özkan, muhtarların gününü kutladı

    Vali Özkan, muhtarların gününü kutladı

    İl Özel İdaresi Sosyal Tesisleri’nde muhtarlarla bir araya gelen Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, muhtarların, zor ve meşakkatli bir görev icra ettiklerini söyledi. Vali Özkan, “Sizler köylerimizde, mahallelerimizde bizim elimiz kolumuzsunuz. Sizler bizim oralarda mülki amirlerimizsiniz. Muhtarlık zor bir meslek, görevlerinizde başarılar diliyorum.” dedi.

    Vali Özkan konuşmasında İsrail saldırılarını da kınayarak Filistin’de hayatını kaybedenlere rahmet yakınlarına baş sağlığı diledi.
    Düzenlenen programa Yozgat Belediye Başkanı Celal Köse, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Nazif Yılmaz ve muhtarlar katıldı.

  • Şifa deposu alıça rağbet arttı

    Şifa deposu alıça rağbet arttı

    Sonbahar meyvesi olarak tanımlanan ve doğada kendiliğinden yetişen koyu sarı veya kırmızı meyveleri olan alıç, yöre halkı tarafından ilgi görüyor. Kentin yüksek kesimlerinde ve ormanlık alanlarda yetişen alıç meyvesi, vatandaşlar tarafından toplanarak marmelat ve sirke şeklinde tüketiliyor.

    Özellikle alıç sirkesi, bağışıklık sistemini destekleyici özelliğiyle son yıllarda sıklıkla tercih ediliyor. Kalp sağlığının yanı sıra kolesterol, şeker, tansiyon gibi rahatsızlıklar üzerindeki olumlu etkileri, yöre halkının bu meyveye olan talebini artırıyor. Ticaretini yapanlar da dağlardan topladığı alıçları, kent meydanında meraklıları ile buluşturuyor. Doğadan toplanan alıcın kilogramı da pazarda 30 ila 50 lira arasında satışa sunuluyor.

    Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Araplı beldesinde yaşayan Lokman Atıl, sonbahar mevsimi ile alıçların olgunlaştığını ve yöre halkı tarafından toplanmaya başlandığını söyleyerek, “Alıç meyvesi çalılık arazilerde ve dik yamaçlarda kendiliğinden yetişir, kalp rahatsızlıklarına oldukça faydalıdır. Birçok vitamini içinde barındırır. Biz buralarda topladığımız alıçları sirkesi ve marmelatını yaparız. Soğuk kış günlerinde bağışıklık sistemini güçlendirmek için birebirdir” dedi.