Blog

  • Gökkuşağı ile altın renge büründü

    Gökkuşağı ile altın renge büründü

    Mersin’deki Korikos Antik Kenti içerisindeki dışkale ve karakale olarak da bilinen Korikos Kalesi üzerinde oluşan gökkuşağı eşsiz bir manzara oluşturdu.

    Erdemli ilçesinde Kızkalesi’nde bulunan 2 bin 200 yıllık geçmişe sahip antik Korikos’un simgesi deniz içerisindeki Kız Kalesi’ne karşıdan bakan sahildeki kale üzerinde yağmur sonrası gökkuşağı oluştu.

    Bir ucu Akdeniz’in ufkundan başlayan gökkuşağı yarım daire çizip kaleyi içine alarak kuzeydeki yamaca kadar uzandı. Tam da bu anda güneş ışığının da vurmasıyla tarihi Korikos Antik Kenti’ne adını veren Korikos Kalesi altın bir renge büründü. Doğa olayı eşsiz bir manzara sundu.

  • Gazi ve şehit aileleri için

    Gazi ve şehit aileleri için

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” dedi.

    CHP Lideri Özgür Özel TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Seninle pazar gezemem’ sözüyle ilgili Özel, “Diyor ki, ‘Beni pazara çağırıyor, seninle pazar gezemem.’ Benle gezme, mesulü ben değilim.

    Baktım ne zaman pazara gitmiş? Başbakanlığından beri uğradığı yok. Tarım Kredi’de alışveriş yaparken görülmüş. Erdoğan’ın üç yıl önce Tarım Kredi marketinden 4,5 liraya aldığı gofret, bugün 35 lira. 1 liraya aldığı çikolata, bugün 10 lira. 4,5 liraya aldığı bisküvi, 45 lira olmuş.

    Gidip aynı alışverişi yapsın, fişini görelim. Üç yılda maaşlardan bir sıfır attın, fiyatlara bir sıfır ekledin. 10 kat fark var. Millet daha önce ihtar etti, anlamadın. İlk seçimde Erdoğan gidiyor, halkın iktidarı kuruluyor” dedi.

    “Eğitimden memnuniyetsizlik yüzde 80 oranında”
    Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin, emekli öğretmenlerin, atanmayan öğretmenlerin ve Türkiye’deki eğitim sisteminin bütün sorunlarını konuştuklarını dile getiren Özel, “Milli Eğitim Akademisi’nin gelecek yıldan itibaren yapacağından beteri de bu sene yapılan ve subjektif kriterlerle, söz verildiği halde yapılmayacağına yapılan mülakatla yeni mağdurlar oluşturuldu.

    En düşük öğretmen maaşı bu iktidar geldiğinde 23 çeyrek altın satın alabilirken, bugün 8 çeyrek altın satın alabiliyor. Düşünün ki bu iktidar bir öğretmenin maaşından 15 çeyrek altın, bugünkü parayla 75 bin lira çalmış. Beğenmedikleri, her fırsatta kötüledikleri üçlü koalisyon, Ecevit hükümeti öğretmenleri bu iktidara emanet ederken öğretmenler 23 çeyrek altın, kabataslak bugünün parasıyla 110 bin lira maaş alıyorlardı.

    Bugün 40 bin lira maaş alır hale getirdi bu iktidar onları. Biz tüm sorunları etraflıca konuştuğumuz, değerlendirdiğimiz ve yol haritamızı önümüzde netleştirdiğimiz bir sürecin içindeyiz. Yapılan tüm çalışmalar vatandaşın yüzde 80’inin bu eğitim sisteminden memnun olmadığını, AK Parti’nin en çok oy aldığı seçmen gruplarında bile eğitimden memnuniyetsizliğin yüzde 80’lere yakın olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

    “Yerinde dönüşüm desteği en az iki katı artırılmalı”
    Rezerv alan sorununun bütün deprem bölgesinde sürdüğünü savunan Özel, “Belirsizlik sürüyor. ‘Az hasarlı yapıları onarıp içine geçebilirsin’ dediler. Kredi çekildi, borç alındı.

    Şimdi ‘Biz orayı rezerv alan ilan ettik. Senin evini de yıkacağız’ diyorlar. Bu soruların derhal ortadan kaldırılması gerekiyor. Ayrıca yerinde dönüşüm için 750 bin lirası hibe, 750 bin lirası kredi bir destek vardı. Ama bu 21 ay öncesinin rakamıydı. Şimdi geldiğimiz noktada bu para ile yani 750 bin lira hibe, 750 bin lira kredi ile ev yapmak bugünkü fiyatlarla mümkün değil.

    Bunun en az 1,5 milyon hibe, 1,5 milyon lira krediye dönüştürülmesini talep ediyor örgütler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten bu evlerin ücretsiz yapılmasını, bir evin ücretsiz verilmesini savunuyorduk.

    Bu çok haklı talebi de buradan dile getiriyoruz ve sonuna kadar destekliyoruz. Hatta keşke 2 milyonu hibe olsun, 1 milyon lirası kredi olsun, çok daha doğru olur. Bunu da bütçe görüşmelerinden önce deprem bölgesinin en önemli meselelerinden bir tanesi olarak kayda geçirmek isteriz” dedi.

    “Oradaki mücadele çok önemli, anlamlı
    Nallıhan’daki işçi eylemleri hakkında konuşan Özel, “Nallıhan’da, Meclis’e 2 saatlik mesafede Çayırhan Termik Santrali ve Maden İşletmesi’nde madenciler haklarını arıyorlar.

    Oradaki mücadele çok önemli, anlamlı ve aslında bugünkü saray rejiminin gerçek yüzünü göstermek açısından da çok anlamlı. 1987’de devlet kurdu oraya; hem santrali, hem madeni açtı ve 13 sene işletti. 2000-2020 yılları arasında da rödovans yoluyla özel sektöre kiralandı. 2020’de sözleşme bitti, tekrar devlete geçti.

    2020 öncesi 20 yılda, yılda 100 milyon dolarlık oradan kömür çıkarılıp yakılarak, elektrik satılmış. 100 milyon dolar yıllık. 20 yılda 2 milyar dolar. Ne yapmışız? O özelleştirme furyasında, ne yapmışız? Altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. Alan çok kârlı bir iş yapmış, parasına para katmış. 2020’de de usulüne uygun devlete devretmiş.

    4 yıldır orayı TKİ’nin bir şirketi yönetiyor ve şimdi yeniden özelleştirme kapsamına alıyorlar. 4 Aralık tarihinde yeniden özelleştirecekler” ifadelerini kullandı.

    “Şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz”
    MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” çağrısına ilişkin Özel, “Bahçeli geçen ay bir açıklama yaptı. O açıklamasının arkasında durduğunu defalarca söyledi. Bugün de söyledi. O konuda da bizimle ilgili söyledikleri konusunda da konuşmanın sonunda bir şeyler söyleyeceğim ama ben geçen hafta şöyle bir şey yaptım.

    Bu Bahçeli’nin söyledikleri var, bizim de bir hattımız var. Biz ne diyoruz? ‘Şehit gelmeyecekse, annelerin gözyaşı dinecekse, Meclis odaklı, samimi, şeffaf ve toplumsal mutabakata dayalı bir iş olacak, bütün partiler içinde olacak, biz de oluruz’ diyoruz. Ama ‘Toplumsal mutabakatta bir kırmızı çizgimiz var’ diyoruz. O da şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakarız. Onlar ‘olur’ diyorsa ‘olur’ deriz. Böyle yapıyorlarsa ‘olmaz’ deriz. Onların rızası olmayan hiçbir iş yapmayız diyoruz.

    Geçen hafta daha önce Sayın Genel Başkan Yardımcım, gölge Milli Savunma Bakanımız Yankı Bağcıoğlu, 34 şehit ailesine ve Gazi Derneği’ne gitti. Geçen hafta Ankara’daki ikisi dernek biri vakıf, polislerin, terörle mücadelenin ve muharip gazilerin derneklerine ve vakıflarına gittik. Üçünün özelliği, kamu yararına çalıştığı için devlet tarafından belge verilen ve devlet tarafından Milli Savunma Bakanlığı’nın verdiği binada oturan, devletten yaptıkları hizmetler için katkı alan, ödenek alan üç derneği ziyaret ettim, canlı yayında basın toplantısı yaptım, başkanları yanlarımdaydı ve gazetecilerin önünde de başkanlar konuştu.

    Dedikleri şu, ‘’Meclis’te şeffaf, hesap verebilir, toplumsal mutabakata dayalı deyip şehit aileleri de bu sürecin içinde olursa’ diyorsunuz biz Cumhuriyet Halk Partisi’ne teşekkür ediyoruz, bu süreçte tek güvencemiz sizsiniz’ dediler. Dernekler orada, başkanlar orada ve dedi ki başkan, kayıt altında. ‘Biz huzur gelsin isteriz ama süreç siyasi bekaya malzeme edilirse haklarımızı da helal etmeyiz’. Ben de kendilerine söyledim, buradan bir kez daha söylüyorum: Biz şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların ‘evet’ demediği hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” açıklamasında bulundu.

    “Hiç kreş açmadık’ diyeceklerine ‘kreşleri kapatırız’ diyorlar”
    Özel konuşmasına şöyle devam etti:
    “Şimdi sizlere siyasi hırsların, siyasi hazımsızlığın eseri olan bir iktidarın nasıl suçüstü yakalandığı anlatacağım, nasıl suçüstü yakalandığını. Mevzu şu: Herkes kamuoyu araştırmalarına bakıyor, seçmen davranışlarını anlamaya çalışıyor. Bir çalışma var, kendileri yaptırmışlar. 2019’da birinci seçimde AK Parti’ye oy vermiş.

    Mazbata iptal olmuş, YSK darbe yapmış. İkinci seçimi Ekrem Başkan 806 bin farkla kazanmış ya. Orada da Tayyip Bey’e inanmış, yine AK Parti’ye oy vermiş kadın seçmenleri çalışıyorlar. İki seçimde de AK Parti’ye vermiş, bu seçimde dönmüş İmamoğlu’na oy vermiş. Niye diye soruyorlar? Niye? Oy değiştirme davranışında ne etkili? Birinci sıra; Anne Kart. 0-5 yaş arası kadınlara Ekrem Başkan’ın yolladığı, işte doğumdan itibaren Hoş geldin Bebek paketiyle başlayan, esas olarak da ücretsiz ulaşım sağlayan çocuklarıyla annesine, bir yakınına gitmeye.

    Parası yok ki çocuğu bir yere bıraksın. Bir yakınına ücretsiz gidiyor, oraya bırakıyor, işini görüyor. Ücretsiz Anne Kart. Ben gözümle gördüm. Çocuğu bir eliyle tutuyor, çantadan çıkarıyor Anne Kart’ı. Ekrem Bey’e, kartı tutarak kalp yapıyorlardı seçim otobüsüne.

    Kaç Anne Kartlı annenin Ekrem Başkan’a minnet gösterdiğini gördüm. AK Parti de çalışmada görmüş. Bir Anne Kart, iki ücretsiz kreş; çok uygun fiyatlı kreşler. Bunu görünce, ‘Kardeşim biz yanlış yapmışız. Biz İstanbul’da hiç kreş açmadık. Bunlar geldiler, İstanbul’da bir yıl içinde 105 tane kreşi açtılar. Milletin gönlüne girdiler.”

    “11 aydır asgari ücrete zam yok, neden hala yüksek enflasyon?”
    Yılın son ayına girdiklerini ve Aralık‘ta 2025 asgari ücretinin belirleneceğini hatırlatan Özel, “Geçen hafta sendikalar geldi. DİSK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ. Verdikleri, üzerinde mutabık oldukları veriye göre Türkiye’de işçilerin yüzde 57’si asgari ücret alıyor. Bu rakam Avrupa’da, Avrupa Birliği ülkeleri arasında yüzde 9. Bir tarafta 100 kişiden 9’u asgari ücret alıyor, asgari ücretleri çok yüksek.

    Ama hızla işçi kıdem aldıkça altı ay, bir yıl içinde asgari ücretten kurtuluyor, kopuyor, daha yukarılara gidiyor. Bizde her sene asgari ücret alanların sayısı artıyor çünkü gitgide emek daha çok sömürülüyor. Türkiye’deki oran yüzde 57. Beş işçiden üçü asgari ücretle çalışıyor ve bu iktidar asgari ücretin nasıl artırılacağına çalışacağına, ‘Asgari ücretle ilgili nasıl algı operasyonları yapabilirim, nasıl insanları kandırabilirim’ ona çalışıyor.

    Diyor ki, ‘Enflasyonu düşürmek için gerçekleşen enflasyona göre değil hedeflenen enflasyona göre zam vermeliyiz.’ Türkçesi, 17 bin lira olan, seçimden önce ‘Yılda dört kez enflasyon ayarlaması yaparız’ deyip, 11 aydır enflasyona mahkûm edilen, bir yıl boyunca zam yapılmayan 17 bin 2 liralık asgari ücret, verildiği güne kadar alım gücü 9 bin liraya düşmüş olan asgari ücret.

    Bugün o asgari ücrete enflasyon kadar, yüzde 49, yüzde 50, yüzde 49 zam yapmak yerine ‘Biz yüzde 22 enflasyon hedefliyorduk, o zammı yapalım. Sonra yüzde 22 diyelim, son gün 30’a çıkaralım, bu işi yüzde 30’a bağlayalım’ diye düşünüyorlar. Yani ‘17 bin liralık asgari ücreti 22 bin lira yapıp, bir sene boyunca insanlara bu asgari ücrete mahkûm edelim’. Bütün hesap bu.

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yaptığı hesaplamaya göre asgari ücrete yapılan yüzde 1’lik zam, enflasyonu 10 binde 7 etkiliyor. Geri kalanı bu hükümetin yaptığı diğer işlerden etkileniyor ama bir laf yaymaya çalışıyorlar, ‘Asgari ücrete zam verirsek fiyatlar fırlar’. 11 aydır zam vermiyorsun asgari ücrete. Neden fırladı bu fiyatlar? Neden hala yüzde 50 enflasyon” diye konuştu.

  • Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele

    Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele

    Beylikdüzü Belediyesi, 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nde sivil toplum gönüllüsü ve girişimci Selen Okay Akçalı ile gazeteci Hacer Foggo’yu ağırladı. Beylikdüzü Belediyesi ile İBB Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenlediği söyleşide kadına yönelik şiddet ve yoksullaşma konuları tartışıldı

    Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, kadınların hayata eşit katılımını sağlamak ve şiddete karşı destek sunmak adına pek çok projeyi hayata geçirdiklerini belirterek, “Kadınların eşit, özgür ve güven içinde yaşadığı bir ülke için var gücümüzle çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

    Beylikdüzü Belediyesi Kadın Aile Hizmetleri Müdürlüğü, İBB Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü ile birlikte 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’ne özel, müşterek bir program düzenledi.

    Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi (BAKSM) Trakya Salonu’nda düzenlenen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleden Kesitler Söyleşi Programı”nın konukları arasında Yanındayız Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selen Okay Akçalı ve Derin Yoksulluk Ağı’nın kurucusu Hacer Foggo vardı. Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ile Zehra Çalık’ın da katıldığı söyleşide, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine erkeklerin katılımı ve yoksulluğun kadın hayatı üzerindeki etkileri ele alındı.

    “Eşit bir ülke için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz”
    “Beylikdüzü Belediyesi olarak kadınların hayata eşit katılımını sağlamak ve şiddete karşı destek sunmak adına pek çok projeyi hayata geçirdik” diyen Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık; ayrıca barınma, maddi yardımlar ve sosyal desteklerle kadınların ve çocukların travmalarını aşmaları için neler yapıldığını başlıklar ve rakamlarla açıkladı. Özgecan Aslan Kültür Merkezi ve Zübeyde Ana Sosyal Yaşam Merkezi’ndeki çalışmalardan söz eden başkan Çalık, “Kadınların eşit, özgür ve güven içinde yaşadığı bir ülke için var gücümüzle çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

    “Yan yana durarak engelleri aşacağız”
    Sözlerine Beylikdüzü Belediyesi’ne teşekkür ederek başlayan Selen Okay Akçalı, “Burada olmaktan mutluyuz, çünkü söylemini eyleme dönüştüren bir belediyeyle çalışıyoruz” dedi.

    “Artık erkekleri de meydanlarda görmek istiyoruz” diyen Akçalı, bu amaçla kurulan Yanındayız Derneği’nin çalışmalarını anlatırken ise şunları söyledi:

    “6.5 yıllık geniş bir hareketiz. Başta iş dünyasından, yerel yönetimlerden, kamudan, spor dünyasından, akademisyenlerden, gazetecilerden, farklı disiplinlerden erkekleri bir çatı altında toplayıp kadın hareketi için çalıştırmak amacıyla kurulduk. Üyelerimizin yüzde 80’i erkek. Kadın hakları için hep kadınların efor sarf ettiğini görüyoruz. Bu iş nasıl değişecek? Sevgili başkanımız çok güzel anlattı. Umuyorum yan yana durarak bu engeli aşacağız.”

    “Yoksulluk ve kadın sorunları iç içe”
    Yoksulluk sorunuyla, kadınların sorunlarının iç içe olduğunu vurgulayan Hacer Foggo ise gündemdeki konulara değinmeyi de ihmal etmedi: “Burada olmaktan dolayı mutluyum.

    Beslenme saati projesinde de çok heyecanlanmıştım. Yoksulluktan en çok etkilenenler kadınlar. Afetlerden, depremlerden en çok etkilenenler onlar. Ama yoksulluğun tanımı da değişti.

    Çünkü çalışanlar da yoksul. Açlık sınırı asgari ücretin altında. 1.5 milyon çocuk okul dışında. O nedenle çocukların sorunlarıyla kadın yoksulluğunu ayırmak mümkün değil. Ama biz ne yapıyoruz? Kreşleri kapatıyoruz, tasarruf nedeniyle okul servislerini kapatıyoruz. Bu yüzden ne oluyor, mesela Van’daki çocuklar okula gidemiyor.”

  • Erdoğan’dan açıklama

    Erdoğan’dan açıklama

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Dijital hareket, yeryüzündeki tüm semavi dinleri, özellikle de İslam’ı hedef alıp yıpratmak suretiyle yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri temasıyla düzenlenen 7. Din Şurası’nda konuştu.

    Şura’nın hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7. Din Şurasının açılışında Diyanet İşleri Başkanlığı Külliyemizde sizlerle bir araya gelmenin bahtiyarlığını yaşıyorum. Şuranın aramızdaki birliği, beraberliği, muhabbet ve kardeşlik ruhunu tazelemesini, güçlendirmesini Allah’tan temenni ediyorum.

    Şura kapsamında üç gün boyunca beş ayrı çalışma komisyonu bünyesinde düzenlenecek oturumların sunulacak tebliğlerin yapılacak tartışmaların ve müştereken alınacak şura kararlarının ülkemiz milletimiz ve alemi İslam için hayırlar getirmesini Rabb’imden niyaz ediyorum. Bu önemli toplantıyı tertip eden Diyanet İşleri Başkanlığımıza Din İşleri Yüksek Kurulumuza programın başarılı bir şekilde geçmesi için emek sarf eden tüm kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında şu hususu samimiyetle ifade etmek istiyorum” dedi.

    “Bizler beş yılda bir toplanan din şuralarını temiz ve imanlı ellerin muhlis bir kalple hazırladığı bereketli bir ilim ve tefekkür sofrası olarak görüyoruz“ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sözü, fikri, eseri, müktesebatı ve tavsiyeleriyle bu sofrayı zenginleştiren ilim ve fikir insanlarına, yani sizlere İslam’ın çizdiği o emin istikamette ebedi saadete giden bu muazzez yolda birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımız olarak bakıyoruz. Rabbim bu sofrayı daha da büyütmeyi, daha da bereketlendirmeyi, sizlere de, bizlere de nasip eylesin diyorum.

    Yalnızca ülkemiz için değil, gönül coğrafyamız, yurt dışındaki vatandaşlarımız ve dünyanın farklı köşelerindeki tüm kardeşlerimiz için fayda sağlamasını ümit ettiğimiz 7. din şurası kararlarının titizlikle uygulamaya konulmasının ehemmiyetini şimdiden hatırlatmak isterim” diye konuştu.
    Bugüne kadar şuralarda alınan kararların takibini bizzat yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan,”2019’da düzenlediğimiz 6. din şurasının kapanış programında Sayın Başkanımıza kararların tatbikiyle ilgili hassasiyetimizi ifade etmiştim.

    Bir önceki şurada alınan kararların 5 yıllık bir süre zarfında yüzde 95’lik bir oranla hayata geçirilmesini takdirle karşılıyor, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve kıymetli mensuplarını yürekten tebrik ediyorum. Diyanet teşkilatımız bünyesinde yurt içi ve yurt dışında ila-yi kelimetullah yolunda büyük bir gayretle çalışan, aşkla atan kalpleri İslam’la buluşturan tüm kardeşlerimize tüm hocalarımıza, tüm büyüklerimize çalışmalarında iyilikler, güzellikler, hayırlar temenni ediyorum.

    Dünya defterini kapatıp ebedi aleme irtihal eden hocalarımıza da bu vesileyle Allah rahmet diliyor, aziz hatıralarını şükranla yad ediyorum. Muhterem hocalarım, saygıdeğer katılımcılar, Allah azze ve celle Kuranı Kerim’de Hicr suresinin 9. ayetinde on dört asır önce müminlere şöyle buyuruyor. Muhakkak ki bu kitabı bu vahyi biz indirdik ve muhakkak ki onu koruyan da biziz. Mukaddes kitabımız Kur’an’ı, vahiy, yani dinimizi muhafaza edecek olan, ebedi koruyacak olan Allah Teala’dır” açıklamasını yaptı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam Dinine yönelik saldırılara karşı güven ve sorumluluk vurgusu yaparak,” Şurası bir gerçek ki bu ayeti kerime dinimize yönelik saldırılar konusunda bizlere sonsuz bir özgüven aşılıyor. Hiç şüphesiz dinimiz emin ellerdedir. Dinimiz Yüce Rabbimizin muhafazası, koruması altındadır.

    Ancak bu garanti bizim yani kulların üzerinden mesuliyeti çekip almasın. Müslümanlar olarak bizler de dini yaşamak ve yaşatmakla mükellefiz. Dinimize yönelik saldırılarda her ne kadar sınırsız bir emniyet içindeysek dindarlara yönelik saldırılarda ise tedbir alacak, bu saldırıları göğüsleyip püskürtecek olan bizden başkası değildir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarih boyunca İslam medeniyetinin dünya genelinde inşa ettiği büyük ilim ve medeniyet merkezlerine dikkat çekerek, Batı’nın geçici üstünlüğünün er ya da geç sona ereceğini belirtti. Yapmış olduğu açıklamada, tarihimize baktığımızda şunu görüyoruz. Dinimiz İslam, Mekke ve Medine’den başlayarak asırlar boyunca çok geniş bir coğrafyada eşsiz güzellikte medeniyetler inşa etmiştir.

    Bağdat, Şam, Kahire, Buhara, Semerkant, Gırnata, Kurtuba, Konya, Bursa ve İstanbul asırlar boyunca dünyaya istikamet çizen ilim ve medeniyet merkezleri olmuştur. Batının kan, gözyaşı katliam, soykırım ve sömürüye dayanan ilerlemesi Doğu’nun ilahi ve insani medeniyetini boğmak için, altını çizerek söylüyorum, geçici bir dönem üstünlüğü eline geçirmiştir” açıklamasını yaptı.

    İslam medeniyetlerini inşa eden ruh ve özün ilk günkü gibi tazeliğini muhafaza etmekte olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların ruh kökleriyle olan bağlantısının, uygar dünyayı rahatsız ettiğini belirterek,” Gün gelecek kutsalı ve insanı dışlayan ilerleme dönemlerinin parantezi er ya da geç kapanacak, Batı uygarlığı Büyük bir gürültüyle çökerken sahip olduğumuz öz ve ruh ile bizim ilahi, insani aşk medeniyetimiz hem de daha güçlü olarak Allah’ın izniyle tekrar inkişaf edecek, şaha kalkacaktır.Şu hususu özellikle vurgulamak istiyorum.

    Biz kendi kodlarımızla, kendi medeniyetimizin yeniden inşasına ne kadar inanıyorsak medeniyetimizin tekrar dirileceğine de o derece inanıyoruz. Müslümanların kendi ruh kökleriyle olan irtibatı uygar dünyayı rahatsız etmekte, o ruh kökünü yıpratmak, o ruh kökünü koparmak için asırlardır Müslümanlara sadece fiilen değil, manen ve fikren de saldırılmaktadır. Bu saldırıların son asırda büyük ivme kazandığını, son yıllarda ise adeta zirve noktasına ulaştığını burada hatırlatmak durumundayım” değerlendirmesini yaptı.

    “13. yüzyıldaki Moğol istilasının İslam dünyasını harabeye çevirdiğini ancak İslam’ın özünü ve ruhunu yok edemediğini belirten Erdoğan, ”20. yüzyılda Osmanlı Devleti başta olmak üzere İslam topraklarına saldırılar Müslümanları zayıflatmış, güçten düşürmüş, hatta parçalamış, ama İslam’ın nurunu söndürememiştir. Bugün ise işte o nura, o aydınlığa, imanımıza, değerlerimize, yani bizi biz yapan kodlarımıza, ruhumuza, özümüze yönelik çok yoğun, çok kapsamlı, her zamankinden daha planlı ve sinsi bir saldırı söz konusudur.

    Filistin’de, Gazze’de, Lübnan’da ve diğer İslam beldelerinde katliam yaparak, Müslümanların soyunu kurutmaya çalışanlar apaçık ortadadır. Oysa küresel ölçekte Müslümanlara ve İslami değerlere saldıran gizli, sinsi düşman Gazze’dekinden çok daha fazla etki ve hasar bırakmaktadır. O gizli ve sinsi düşman, her yolu ve yöntemi kullanmakla birlikte en çok da medya ve son dönemde sosyal medya ile savaşını yürütmektedir” diye konuştu.

    Dijital dünyanın küresel ölçekte tüm değerleri tahrip ederken, Müslümanları ve özellikle de ehli sünnet akaidini doğrudan hedef tahtasına koyduğun vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bugün çocuklar anne babalarının, ailenin, öğretmenin, mahallenin talim ve terbiyesinden ziyade, üzülerek ifade ediyorum, dijital medyanın talim ve terbiyesine daha fazla maruz kalıyor. Dijital alemin sadece bir kapitalist araç olmadığını sadece para kazanma sadece eğlence amacı gütmediğini fark etmemiz gerekiyor.

    Dijital tekno kültürü yönetenler ve yayanların, bir taraftan ciddi paralar kazanırken diğer taraftan da kendi fikir, inanç ve yaşam tarzlarını yeni nesillere zerk ettiğini görüyoruz. Bugün şunu çok net biçimde söylemek isterim. Dijital hareket yeryüzündeki tüm semavi dinleri özellikle de İslam’ı hedef alıp yıpratmak suretiyle yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir.

    Ne yazık ki bu yapay dinin müntesipleri de küresel ölçekte gittikçe artmaktadır. Yapılması gereken çok açıktır. İlk olarak 7. din şurasının da ana temasını oluşturan dijitalleşen dünyada diyanet hizmetleri yeniden değerlendirilmelidir. İkincisi dijital inanç sistemleri karşısında Müslümanların tüm değerleriyle korunabilmesi için acil önlemler alınmalı ve hayata geçirilmelidir.

    Gerek din hizmetlerinde dijital dünyadan istifade ederken gerekse dijital saldırılara karşı değerlerimizi savunurken özümüz, ruhumuz bizi var eden köklerimiz büyük bir itinayla korunmalıdır. Ümmeti Muhammed önce yapay haritalarla bölünmüş, ardından ırkçılığın körüklenmesiyle birbirlerine hasım yapılmıştır. İslam aleminin bugünkü vahdetten uzak görüntüsünün altında 19. yüzyılda Müslümanların içine enjekte edilen mikro milliyetçilik fikri vardır. Bugün de medya ve sosyal medya üzerinden lümpen ırkçı hareketler rahatça örgütlenebilmekte ve propaganda yapabilmektedir” dedi.

  • Yeni aile hekimi yönetmeliği açıklandı

    Yeni aile hekimi yönetmeliği açıklandı

    Van İl Sağlık Müdürü Operatör Dr. Muhammet Tosun, hasta olmasa bile her vatandaşın yılda en az iki kez aile hekimlerini ziyaret etmesi gerektiğini söyledi.
    Van İl Sağlık Müdürü Operatör Dr. Muhammet Tosun, yeni aile hekimi yönetmeliği ve aile hekimi sistemi ile ilgili açıklamalarda bulunmak üzere kentteki ulusal ve yerel basın mensuplarıyla bir araya geldi.

    Yeni aile hekimi yönetmeliğinin kasım ayı itibariyle hem Resmi Gazete’de yayınlandığını hem de Sağlık Bakanlığı tarafından tüm illere duyuruların yapıldığını aktaran Tosun, “Bu yönetmelikte amaçlanan şey; aile hekimiyle aile hekimine kayıtlı nüfusu daha sık bir araya getirip, bunları bir aile şemasında buluşturmak. Böylece daha sık temaslarını sağlayıp; insanların aile hekimlerini daha fazla kullanması, hastalanmadan önce de aile hekiminde tüm tetkik ve tedavilerini yaptırabilmesidir.

    Bu yönetmelikle birlikte daha önce ülkemizde bir aile hekimi maksimum 4 bin nüfusa sahip olup bunların takip tedavilerini yapmaktaydı. Bu yönetmelikten sonra bu sayı 3 bin 500’e düşürüldü.

    Biz de ilimizde 3 bin 500 üzerindeki aile hekimleri birimlerinin nüfuslarını düşürmek için çok sıkı bir çalışma içerisindeyiz. İnşallah tüm aile hekimliği birimlerimizin nüfuslarını 3 bin 500’den daha aşağıya çekip, aile hekimlerinin daha kaliteli zamanda halkla beraber temas etmesini sağlamayı amaçlamaktayız” dedi.

    “Hastalar, hastanelere gitmeden belli testlerini aile hekimliğinde yapabilecekler”
    Yeni aile hekimliği birimleri açma, yatırımlarla yeni binalar inşa etme veya kiralık binalarla ya da satın alınabilecek binalarla yeni aile hekimi birimleri oluşturmak için sıkı bir çalışma içerisinde olduklarının altını çizen Tosun, “Bu yönetmelikle beraber aile hekimleri nüfusları azaldığında aile hekimleri kendi nüfuslarını daha sık görebilecek ve hem koruyucu sağlık hizmetlerini daha kaliteli bir şekilde gerçekleştirecek hem de tedavi edildiği sağlık hizmetlerinde hastalar hastanelere gitmeden aile hekimliği merkezlerinde belli testlerini, belli tahlillerini yaptırıp, tedavilerini olabilecek” ifadelerini kullandı.

    “Bu yönetmelik ile kesinlikle bir aile hekiminin ilaç yazma özgürlüğüne engelleme söz konusu değildir”
    Yeni aile hekimi yönetmeliğinin ardından kamuoyunda bazı yanlış algılamaların olduğuna vurgu yapan Tosun, “Bunlardan biri aile hekimlerinin özellikle antibiyotik olmak üzere bazı ilaç yazma yetkilerinin alındığına dair spekülasyonlar oldu. Kesinlikle bu yönetmelikle beraber herhangi bir doktorun ilaç yazma özgürlüğüne bir engelleme kesinlikle söz konusu değil.

    Malumunuz ülkemizde antibiyotik kullanımı artık son yıllarda çok yaygınlaştı. Ülkemizde antibiyotik kullanımı Avrupa ülkelerinin ve OECD ülkelerinin iki buçuk katı. Bu yönetmelikle beraber uygun endikasyonda antibiyotik yazma hedeflenmekte.

    Aile hekimlerinin kesinlikle antibiyotik yazmasına bir engel konulmamakta olup, antibiyotik yazanlara bir cezalandırma kesinlikle olmamaktadır. Antibiyotik oranı dünya standartlarında il standartlarında belli bir düzeyden daha iyiyse bu aile hekimlerine tamamen teşvik edici şekilde bir yönetmelik hazırlanmış durumdadır.

    Aile hekimleri antibiyotik yazma oranlarını, endikasyonlar dahilinde kendilerini geliştirerek düşürdükleri takdirde bir cezalandırma değil, tamamen maaşlarında ya da ellerine geçen kazançlarda bir teşvikle artma söz konusu. Yine aynı şekilde kamuoyundaki yanlış algılardan biri de aile hekimlerinin halk tarafından oylanması ve oylandıktan sonra da maaşlarının uygun görülmediği takdirde düşürüleceği yönünde. Bu da tamamen yanlış.

    Bir aile hekimi halk tarafından zaten gerek hak memnuniyeti gerek personel memnuniyeti tarafından tüm kurumlarda olduğu gibi bir değerlendirmeye tabi tutulmakta. Burada da herhangi olumsuz bir cezalandırıcı yön yok. Beğenilen aile hekimleri il ortalamasının üzerinde olan aile hekimleri de yine bir teşvik uygulama ile beraber kendilerine bir katkı bakanlığımız tarafından sunulmaktadır. Bu iki algıyı sizlere de açıklamak istedik” diye konuştu.

    “Her bir kişi yılda en az iki kez aile hekimini ziyaret etmelidir”
    Her bir bireyin aile hekimini yılda en az iki defa görmesi gerektiğine dikkat çeken Tosun, sözlerine şöyle devam etti:
    “Yine bu yönetmelik ile bir kişinin aile hekimini yılda en az iki kere görmesini, aile hekimine iki kere başvurmasını hedefliyoruz. Buradan da halkımıza öncelikle şunu iletmek istiyoruz.

    Lütfen aile hekimlerinizle altı ayda bir hasta olsanız da olmasanız da herhangi bir tedaviye ihtiyacınız olmasa da başvurunuz. Gerekli taramalarınızı yaptırınız. Bu şekilde biz hastalıkları daha önceden tespit edip önlem alabilecek duruma geleceğiz ve ilerleyen zamanda çıkacak hastalıkların hem tedavi maliyetlerinden hem de kişisel maliyet ve eziyetlerinden halkımızı koruyacağız. Bunun yanında ülkemizde artık kronik hastalıklar ciddi anlamda artmış seviyede.

    Biz bu kronik hastalıklara yakalanmadan, aile hekimliğinin yaptığı taramalarla tamamen korumaya ve hastalandırmadan halkımızı korumayı hedeflemekteyiz. Yine bu yönetmelikle beraber koruyucu sağlık hizmetlerini ülkemizde daha da geliştirilmesi hedeflenmektedir.

    Ayrıca aile hekimlerinin isteyebileceği kan tahlili, röntgen ve ultrason gibi tetkiklerin hastaneyle entegrasyonu şu an çalışılmakta. Halkımız kendi aile hekiminde belli başlı tetkikleri hastane hekimine başvurmadan ya da hastaneye başvurmadan direkt onun istemiyle gidip hastanede yaptırıp tekrar aile hekimine bunları görüştürebilme özgürlüğüne sahip olacaktır.”

  • Kışın cilt daha fazla kurur

    Kışın cilt daha fazla kurur

    Mevsim geçişlerinde yaşanan sıcaklık farkları ve olumsuz hava şartları, cildi de önemli ölçüde etkiliyor. Retinoik asidin kış aylarında cilt bakımında altın değeri taşıdığını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Işıl Turan, bu etken maddenin ince kırışıklıklar, lekeler ve sivilcelerle mücadelede etkili olduğunu vurguladı. Kış aylarının, retinoik asidin cildin üst katmanını hafifçe soyarak, alt katmanında sağlıklı kollajen sentezi oluşmasına imkan tanıdığını ifade eden Uzman Doktor Işıl Turan, kış mevsimiyle birlikte nem oranının azaldığını, bu durumun ellerde egzama, yüzde hassasiyet ve ciltte matlaşmaya yol açtığını söyledi. Bu sebeple hyaluronik asidin kış aylarında daha çok ihtiyaç duyulduğunu belirten Uzm. Dr.Işıl Turan, temiz bir yüze hyaluronik asit serum veya krem uygulanmasının önemine değindi.

    Ellerde kuruma ve çatlamanın başladığını fark edenlere seslenen Dr. Işıl Turan, bu durumun nemlendirici kullanımının ihmal edildiğini gösterebileceğini belirtti. Ellerin kötüleşmeden ve kortizon ihtiyacı olmadan bakıma başlanmasını öneren Turan, özellikle cica içerikli nemlendiricilere ihtiyaç duyanların, mevsim geçişlerinde bu ürünleri kullanmalarını tavsiye etti. Uzm. Dr. Işıl Turan, kış aylarında birlikte profesyonel cilt bakımlarının glikolik veya salisilik asitlerle yapılmasını önerdi.

    Epilasyon mevsiminin açıldığını belirten Turan, güneşlenme ve solaryumun epilasyon etkinliğini azaltıp yan etki riskini arttırdığını söyledi. Turan, kış mevsiminin , epilasyon öncesi daha güvenli ve etkili olduğunu kaydeden Turan, “Ayrıca lekelerden muzdarip olanlara leke tedavisi öneriyoruz. Güneş mevsiminde tedaviyi alevlendirecek uygulamalardan kaçınılmalı” diye konuştu

  • Okulda kapsamlı yenileme çalışması

    Okulda kapsamlı yenileme çalışması

    Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Nijerya’nın Kano kentinde eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren “Kano Capital School” adlı okulda kapsamlı yenileme çalışması gerçekleştirdi.

    Nijerya, Afrika’nın en büyük ekonomilerinden biri olmasının yanı sıra, hızla artan genç nüfusuyla dikkat çekiyor. Nüfusunun neredeyse yarısı 18 yaş altında olan ülkede öğrenim gören gençler sağlıklı, modern ve güncel pedagojik ögeleri içeren eğitim ortamlarına erişmekte oldukça zorlanıyor.

    Nüfusunun önemli bir bölümü Müslüman Haussalardan oluşan ve aynı zamanda ülke tarihi ve kültürü açısından da önemli birçok mirasa ev sahipliği yapan Kano, 4 milyona yakın nüfusuyla Nijerya’nın en büyük ikinci şehri Kano’da yer alan “Kano Capital School” TİKA tarafından yenilendi.

    Kapsamlı yenileme
    Uzun yıllardır kısıtlı imkanlarla eğitim veren okulun 6 sınıflı ana binası ve bilgisayar bloğu kapsamlı bir yenileme sürecinden geçti.

    Çalışmalar kapsamında, okulun çatısı yeniden inşa edildi; iç ve dış duvarlar onarılarak boyandı; kapı ve pencereler yenilendi; zeminlere fayans ve mozaik döşendi; elektrik ve su tesisatları değiştirildi; LED aydınlatma sistemleri kuruldu; tuvaletler onarıldı ve paratoner sistemleri kurularak okulun güvenlik altyapısı güçlendirildi.

    Ayrıca okul, akıllı tahtalar, projeksiyon cihazları, güvenlik kameraları, öğretmen masaları, öğrenci sıraları, klima ve vantilatörlerle donatıldı.

    Enerji ve su altyapısı güçlendirildi
    Okulun enerji altyapısı da güneş enerjisi sistemleriyle desteklenirken, açılan yeni bir su kuyusu ile öğrencilerin temiz suya erişimi sağlandı. Bu yeniliklerle birlikte okulda, 4-18 yaş arası 600 öğrenciye daha sağlıklı ve modern bir eğitim ortamı oluşturuldu.

    Modern Eğitim teknolojilerine erişim hedefleniyor
    Yenilenen Kano Capital School, 22 Kasım 2024 tarihinde düzenlenen bir törenle Nijerya Milli Eğitim Bakanlığına teslim edildi. Törene, yerel yetkililer, TİKA temsilcileri ve öğrenciler katıldı. TİKA’nın gerçekleştirdiği bu proje, Nijerya’nın eğitim altyapısını güçlendirmeyi, öğrencilerin modern eğitim teknolojilerine erişimini artırmayı ve eğitimde fırsat eşitliğini desteklemeyi hedefliyor.

  • Günün önemli gelişmelerini Line TV’den izleyin

    Günün önemli gelişmelerini Line TV’den izleyin

    Bursa, Türkiye ve Dünyada öne çıkan günün gelişmelerini Line TV Ana Haber bülteninde izleyebilirsiniz.

  • Şırnak’ta kayboldu, Suriye’de cesedi bulundu

    Şırnak’ta kayboldu, Suriye’de cesedi bulundu

    17 Kasım’dan bu yana haber alınamayan Hüsamettin Yalgettekin’in (22) en son Cizre ilçesinde Dicle Nehrine atladığı şüphesiyle Şırnak AFAD İl Müdürlüğü koordinesinde itfaiye, Van Emniyet Müdürlüğü, Bitlis Emniyet Müdürlüğü, Diyarbakır AFAD ve Jandarma SAS komando ekiplerinin katılımıyla, sualtı, su üstü, hava ve karadan arama çalışmaları yürütülmüştü.

    AFAD’dan yapılan açıklamada, “Suriye-Irak sınırlarına kadar kıyı taramaları yapıldı. Suriye’nin Derik bölgesinden gelen bir cesede ait fotoğrafın güvenlik birimlerine geldiğini ve ailesine teşhis edilen fotoğraftaki kişinin kayıp çocuklarına ait olduğu beyan edilmesi üzerine arama çalışmaları sona erdi” denildi.
    Yalgettekin’in ailesi, cenazeyi almak için Suriye’nin Derik kentine geçeceği kaydedildi.

  • Yaylalarda mahsur kalan 7 kişi kurtarıldı

    Yaylalarda mahsur kalan 7 kişi kurtarıldı

    Dörtdivan’da 3 gündür etkili olan kar yağışı sebebiyle kar kalınlığı 1 metreye ulaştı. Yağış nedeniyle Dörtdivan ilçesinin 3 yaylasında 7 kişi mahsur kaldı. Dörtdivan Orman işletme Müdürlüğüne gelen ihbar üzerine greyder ve pikabın bulunduğu ekip söz konusu yaylalara yönlendirildi.

    Uzun uğraşlar sonunda Göynükören Yaylası’nda 1, Gücükler Yaylası’nda 1, Seyricek Yaylası’nda 2 ve Yaşçataş mevkisinde 3 kişi olmak üzere toplam 7 kişi mahsur kaldıkları yerden kurtarıldı. Dörtdivan’a getirilen 7 kişinin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi.