Blog

  • Bursaspor zirvede tek başına

    Bursaspor zirvede tek başına

    VOLKAN TEZCAN

    TFF 3. Lig 1. Grup’ta 12. hafta maçlarında 7 karşılaşma oynanırken, Tokat Belediye Plevnespor Muşspor mücadelesi olumsuz hava şartlarından dolayı ertelendi.

    Ligin 12. haftasında 23 Elazığ Futbol Kulübü’ne konuk olan Bursaspor, 10 kişi kaldığı mücadelede sahadan 1-0 galip ayrılmasını başardı. Yeşil beyazlılara galibiyeti getiren golü Bora Yılmaz kaydetti. Bursaspor bu sonuçla birlikte puanını 32’ye yükseltti.

    Lider Bursaspor’un puan sıralamasındaki en yakın takipçisi olan Karşıyaka ise, evinde Kahramanmaraşspor ile 2-2 berabere kaldı. İzmir Temsilcisi son haftalardaki puan kayıplarıyla zirvedeki farkın açılmasına engel olamadı. Bursaspor bu sonuçların ardından Karşıyaka ile arasındaki puan farkını 6’ya yükseltti.

    TFF3. Lig 1. Grup mücadelesinin toplu sonuçları şöyle oldu;

    23 Elazığ FK 0-1 Bursaspor

    Karşıyaka 2-2 Kahramanmaraşspor

    Kemerkent Bulvarspor 2-3 Kırşehir FSK

    Kuşadasıspor 0-0 Ergene Velimeşespor

    Artvin Hopaspor 0-3 Belediye Kütahyaspor

    Bornova 1877 1-1 Silifke Belediyespor

    Düzcespor 1-0 Anadolu Üniversitesi

  • “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Stratcom Youth 2024 Küresel İletişimde Gençlik ve Teknoloji: Yeni Dönem” programına katıldı.

    Stratcom Gençlik Forumunun bu yılki temasının küresel iletişimde gençlik ve teknoloji olduğunu belirten Altun, İletişim Başkanlığı olarak küresel iletişim konusunu farklı boyutlarıyla ele aldıklarını söyledi. Altun, “Mesaj alışverişinden bahsediyoruz. Bu ilişki küresel alanda cereyan eden söz konusu etkileşim aslında eşitler arasında gerçekleşen, göz hizasında cereyan eden bir ilişkide değil bir anlamıyla hiyerarşik bir ilişki, asimetrik bir ilişki. Yani bir tarafta mesaj üreten ve onları dağıtan aktörler var diğer tarafta bu mesajlara muhatap olan onları tüketen geniş toplum kesimleri var. Bir yanda gür bir şekilde bağıra çağıra konuşan aktörler var öte yanda ise suskun, susturulmuş aktörler var. Kelimenin tam anlamıyla sessiz yığınlar var. Ne yazık ki bugün karşımızda küresel bağlamdaki sömürü ilişkileri meşrulaştıran bir küresel iletişim rejimi var. Nasıl ki karşımızda adaletsiz bir küresel düzen varsa aynı şekilde bu düzene dayanak oluşturan bir küresel iletim düzeni var. Biz bu adaletsiz iletim üzerinden gerçek anlamda adil bir iletişim düzenine geçmek için mücadele ediyoruz. Elbette bir yandan ülkemizin küresel itibarını marka değerini arttırmak için çabalıyoruz, daha da güçlendirmek için çabalıyoruz. Öte yanda hakikat odaklı iletişim anlayışını hakim kılmaya çalışıyoruz ve bu doğrultuda ülkemizin sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürdürdüğü küresel adalet mücadelesine katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte bizler gençlerimizin öncü bir rol oynadığına inanıyoruz. Bu nedenle küresel iletişim alanında yaşanan eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, sorunları ve çözüm ödevlerini gençlerimizle birlikte konuşalım, müzakere edelim istiyoruz ve bu toplantıyı da tam da bunun için düzenliyoruz” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhuriyetin 100’ncü yılında ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyon belgesinin yayınlandığını hatırlatan Altun, “Eğer bu belgeye bakacak olursanız bu belgede yer alan hedeflerin tümünde gençlerin genç toplum kesimlerinin gençliğin merkezi bir rolü olduğunu görebilirsiniz. Türkiye Yüzyılı vizyonunun merkezinde gençler yer alır; bilim, kalkınma sanayi, savunma, eğitim, teknoloji ve benzeri alanların tümünde. Gençler nesne değildir, öznedir. Türkiye’nin hem bugününde hem gelecek vizyonunda gençler kurucu aktörleridir. Gençler Türkiye’nin küresel iletişim süreçlerini etki etme bu süreçleri yönlendirme gayretlerinin de önde gelen aktörlerindendir. Gerek teknolojik yeniliklere gerek inovatif girişimlere bilimsel buluşları imza atma noktasında gerekse de yeni teknolojileri kullanmak ve onları dönüştürme süreçlerinde gençler toplumun önündedir. Elbette bu durumun ortaya çıkmasında her şeyden önce gençlerimizin özgüveni etkili gençlerimizin girişimciliği etkili” şeklinde konuştu.

    “2002 sonrasında, sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ettiği hükümetlerin uyguladığı gençlik politikalarıyla gençlerin özgüveni, girişimci ruhu ve cesareti kökleşmiş ve bu doğrultuda toplumsal, kurumsal ve kültürel ortamlar inşa edildi” diyen Altun, şunları kaydetti: “Bu durumun ortaya çıkması, kıymetli genç kardeşlerimin her şeyden önce bir zihniyet değişimiyle ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki bu ülkede yıllar yılı, biz yapamayız, biz geri kaldık, biz beceremeyiz diyerek bütün bir topluma bir adeta ezilmişlik psikolojisi aşılanarak, bir tür öğrenilmiş çaresizlik zerk edildi. Şükürler olsun ki, Türkiye büyüdükçe, genişlikçe, yeniliklere imza attıkça, bölgesinde ve dünyada iddialı, istikrarlaştırıcı bir güç olarak öne çıktıkça bu psikoloji aşılmaya başlandı. Bugün, Türkiye’nin öncülük ettiği ve gençlerimizin de içinde önemli roller üstlendiği teknolojik yeniliklerin, keşiflerin, inovasyonların arkasında bu öğrenilmiş çaresizliğin terk edilmiş olması gerekiyor. Her ne kadar söz konusu ezilmişlik psikolojisini, öğrenilmiş çaresizlik duygusunu aşamayan kesimler varsa da bunların giderek marjinelleştiğini, sayılarının giderek azaldığını, siyasal temsilcilerinin giderek daraldığını memnuniyetle görüyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır”

    22 yılda zihniyet değişimi yaşadıkları başka bir konu olduğunu da ifade eden Altun, “O da gençliğe, gençlere, genç toplum kesimlerine yönelik egemen bakış açısında yaşanan değişimdir. Modern Türkiye tarihine baktığımızda gençlerin farklı kesimler tarafından ya tepeden inme bir modernleşme anlayışıyla endoktrinasyon nesnesi olarak ele alındığını görüyoruz. Ya bir toplumsal ya da siyasi hareketin ideolojik yakısı yahut bildirilmiş kıtası olarak ele alındığını görebiliriz. Yahut da tüketim toplumunun, tüketimcilik kültürünün bir unsuru, bir bileşimi, bir nesnesi olarak telakki edildiğini görebiliriz. Bu yaklaşım esas itibariyle farklı şekillerde karşımıza çıkmıştır ve buna uygun olarak gençlerimizin ya hedonizmle ya radikalizmle özdeşleştirilmeye çalışıldığını yine görüyoruz. Gençlerin nesneleştirildiği asit tüketimler olarak ele alındığı, toplumda konumlandırıldığı bir paradigmadır bu paradigma. Ne mutlu ki değerli arkadaşlar, yeni Türkiye’de bu paradigmaya yer yok. Yeni Türkiye’de gençler toplumun kurucu aktörleridir. Gençler hiçbir siyasi hareketin bildirilmiş kıtası yahut ideolojik yakıtı değildir olmamalıdır. Gençler endoktrinasyon nesnesi de değildir ve tüketimcilik kültürünün faturasını gençlere yüklemek de en hafif tabirle vicdansızlıktır. Bu nedenle siyasette, bilimde, teknolojide toplumun her alanında önce olmaları gereken bir toplum kesimidir. Biz gençlere, gençliğe, toplumun diğer kesimleri gibi ortak iyi için çalışan ve ferdiyetinin yüceliği anlayışını özümsemiş kesimler olarak bakan bir paradigmanın içinden konuşuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık ettiği mevcut siyasi irade gençlere her zaman ve her koşulda tam da bu inanç ve özgüvenle destekleme sözü vermekte. Gençlerin anlaşılması, sorunlarını çözüme kavuşturması için bu duygu ile çabalamaktadır” değerlendirmelerinde bulundu.

    Türkiye Yüzyılı vizyonunun sınırlarının uzay vatana ulaştığını vurgulayan Altun, “Her iki astronotumuzun sağladığı bu önemli başarı Türkiye’nin uzay sektörüne dönüp artan ilgisini pekiştirdi ve Türkiye’nin günümüz küresel uzay yarışındaki atılımını kanıtladı. Uzay bugün hem sivil hem de askeri amaçlar için kullanılabilir durumda ve çeşitlenen bu amaçlar bizi bir yol ayrımına getirdi. Ya bu alanda yatırım yapıp yenilikleri fırsatları kavrayacağız, bunların peşinden koşacağız ya da diğer uluslararası aktörlere bağımlı kalacağız. Türkiye bu yol ayrımında kararını verdi ve fırsatları yakalayan öncü ülke olmayı tercih etti” ifadelerini kullandı.

    2018 yılında Türkiye’nin uzay çalışmalarını koordinat etmek üzere Türkiye Uzay Ajansı kurduklarını belirten Altun, “2021 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Milli Uzay Programı, ülkemizin uzay politikaları alanındaki güçlü iddialarını yansıtan bir stratejik çerçeve ortaya koydu. Öte yandan, Türkiye’nin biriktiği uydu projeleri, ülkemizin uluslararası rekabet gücünün arttırılması, yerli ve milli teknoloji kapasitesinin daha da geliştirilmesi ve savunma alanında öncü bir aktör olabilmemiz adına önemli kazananlar sağladı. Yine bu bağlamda ülkemiz uzay çalışmaları alanında pek çok uluslararası iş birliğine imza aldı. Uzay teknolojileri alanında bağımsız, güçlü bir aktör olma hedefimiz çerçevesinde yürüttüğümüz bu çalışmalar içerisinde gençlerin hep önemli bir payı olduğu olmaya da devam ediyor. Gençlerimiz mutlulukla, memnuniyetle görüyoruz ki günden güne uzay çalışmaları alanına daha fazla ilgi gösteriyor, daha fazla varlık gösteriyor bu çalışmalar” diye konuştu.

    “Milli teknoloji hamlemiz genç beyinlerin ülkemize armağanıdır”

    Altun sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Milli teknoloji hamlemiz gençlerimizin, genç beyinlerin ülkemize armağanıdır. Genç mühendislerimiz, genç bilim insanlarımız sayesinde bu hamle başarılı sonuçlar üretmiştir. İnsansız otonom araçlar alanındaki derlemeler ve savunma sanayimizde gelinen yüksek teknolojik düzey, yerli otomobilimizin, yerli uygularımızın imalatı gibi kilometre taşları, az önce de altını çizdiğim uzay yolculuğumuz gibi başarılar ve elbette TÜBİTAK başta olmak üzere kurumlarımızın ilk öğretimden doktora düzeyine kadar verdiği proje destekleri, Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinin somut tezahürleridir.”

    “Teknofest markasının bu yıl 1 milyon 630 bin yarışmacının başvurusuna kucak açmış olması da Türkiye’nin gelecek nesillere verdiği değeri, gençlerimizin dinamizminin somut göstergeleridir” diyen Altun, “Evet sizler karşımızdaki gençlik çok şükür özgüvenlidir ve sınırlarının aşılabildiği nedeni farkındalığa sahiptir. Bu ülkenin gençliği için gökyüzü artık sınır değil sadece başlangıçtır. Ülkemiz merkezinde gençlerin olduğu 21. yüzyıl Türkiye’sini bilim ve teknolojiyle inşa etmenin gayreti içerisindedir. Bunların yanında uzay çalışmaları ve Milli Teknoloji hamlesi yanında bir diğer başlık da günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen, dünyamızı ve bütün sektörleri hızla dönüştüren yapay zeka araçlarıdır. Bugün yapay zeka kaynaklı algoritmaların siyaset, bilim, finans, iletişim ve benzeri pek çok alanda kullanıldığına hepimiz şahitlik ediyoruz. Yapay zeka araçları bir yandan yeni imkanları sunarken öte yandan ciddi meydan okumaları da elbette beraberinde geçiliyor. Biz bu meydan okumalarının farkında olarak ihtiyatlı ve fakat cesur bir yaklaşımla yapay zeka teknolojilerine yaklaşıyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Milli Teknoloji ve Dijital Türkiye hedefleri doğrultusunda ulusal yapay zeka stratejisini oluşturmuş durumdadır. Bu çerçevede ulusal yapay zeka stratejisi eylem planı ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.
    Gençlerin bugün insanlığı ilgilendiren vicdani tutumu olduğunu aktaran Altun, “Gençlerimizin vicdani tutumu, gençlerimizin, ülkemizin, bölgemizin, insanlığın bugünle ve geleceğine ilişkin sahici tavırlarıdır. Biz bu tavrı çok farklı şekillerde görüyoruz. Fakat bu tavrı özellikle nerede gördük? 15 Temmuz 2016 tarihinde gördük. Gençlerimiz 15 Temmuz’da hain bir terör örgütü aracılığıyla hayatı geçirmeye çalışılan darbe görünümlü işgal planına karşı şanlı bir direniş ortaya koydu. Birçok genç kardeşimiz şehit düştü. Tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Birçok kardeşimiz gazi oldu. Gazilerimize de sıhhat içerisinde, afiyet içerisinde, uzun ömürler diliyoruz. Gençlerimiz darbecilere, işgalcilere ağır bir ders verdi. Dünya tarihine geçecek nitelikte ağır bir ders verdi” dedi.

    Gazze’de İsrail hükümetinin yürüttüğü soykırım girişimlerine karşı gençlerin sadece Türkiye’de değil, küresel alanda mücadele verdiğini bildiren Altun, “Küresel iletişim platformlarında bütün engellemelere, sansür girişimlerine rağmen gençlerimizin Filistinli mazlumlarla nasıl dayanıştığını görüyoruz. Onlara ses olmaya çalıştıklarını görüyoruz ve her biriyle gerçekten gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Bitlis’te 78 köy yolu ulaşıma açıldı

    Bitlis’te 78 köy yolu ulaşıma açıldı

    Bitlis’te dün gece etkili olan kar yağışı nedeniyle kapanan 84 köy yolundan 78’i yeniden ulaşıma açıldı. İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetleri Şube Müdürü Ümit Kurtkan, kar yağışı sonrası 10 ayrı şantiyede bulunan 71 iş makinesi ve 75 personelle karla mücadele çalışmasını aralıksız sürdürdüklerini, kapalı olan 84 köy yolundan 78’ini ulaşıma açtıklarını söyledi. Kurtkan, kapalı olan 6 köy yolu içinde çalışmaların devam ettiğini, en kısa sürede onların da yeniden ulaşıma açılacağını bildirdi.

    Meteoroloji yetkilileri ise kent merkezinde kar kalınlığının 25, yüksek kesimlerde 50 santimetreyi bulduğunu söyledi. Kar yağışının bölgeyi terk ettiğini ancak birkaç gün boyunca da soğuk havanın etkili olacağını ifade eden yetkililer, özellikle gece saatlerinde eksi derecelere düşen hava sıcaklıkları nedeniyle buzlanma ve don uyarısında bulundu.

    Bitlis Belediyesi ekipleri de kar yağışı ile birlikte mahalle yollarını açık tutmak için karla mücadele çalışması yaptı.

  • Tilkiler ilçe merkezine indi

    Tilkiler ilçe merkezine indi

    Erzurum’un Tekman ilçesinde ilçe merkezine inen tilkiler önce karınlarını doyurdu, andından kar keyfi yaptı. Erzurum ve ilçelerde aniden bastıran yoğun kar yağışı yaban hayatı da olumsuz olarak etkiledi. İlçe merkezine gelen iki tilki bahçe içerisinde karınlarını doyurduktan sonra oynamaya başladılar.

    Tekman Vatan Mahallesi Muhtarı Kalender Karaer’in bahçesine gelen tilkiler bahçede bulunan yemlerini yedikten sonra karın tokluğu ile yine aynı bahçede oynaya başladılar. Yaklaşık yarım saat oynayan tilkiler daha sonra gözlerden kayboldular.

  • Kırklareli’nde minibüs alev alev yandı

    Kırklareli’nde minibüs alev alev yandı

    Alınan bilgiye göre, Pınar Mahallesinde park halinde bulunan minibüs biranda alev aldı. Haber verilmesi üzerine bölgeye itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi.
    Bölgeye gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile yangın söndürüldü.

    Yangında araç kullanılmaz hale geldi.

  • Kartpostallık görüntüler

    Kartpostallık görüntüler

    Kayseri yağan karla beraber beyaza bürünürken; kartpostallık görüntüler ortaya çıktı. Kayseri’de etkisini gösteren kar yağışı kenti beyaza bürüdü. Ekipler yolları açmak için çalışma yürütürken; yağan kar ile beraber kentte beyaza büründü. Kocasinan ilçesinde bulunan Mimarsinan Parkı’nda da yağan kar ile beraber kartpostallık görüntüler oluştu. Sonbahar renklerinin üzerine yağan kar, görenleri büyüledi.

  • Mardin’de mevsimin ilk karı yağdı

    Mardin’de mevsimin ilk karı yağdı

    Mardin’in Mazıdağı ilçesinde mevsimin ilk kar yağışı başladı. Türkiye’nin bir çok kentini etkisi altına alan kar yağışı Mardin’de de başladı. Mazıdağı ilçe merkezi ve kırsal alanlarda etkili olan kar yağışı ilçeyi beyaza bürüdü. Kar yağışı ile birlikte trafikte seyreden sürücüler kontrollü bir şekilde ilerlerken, yetkililer de yola çıkacak sürücüleri dikkatli olmaları konusunda uyardı.

  • Antalya’da hasar tespiti sürüyor

    Antalya’da hasar tespiti sürüyor

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, hafta sonu şiddetli yağmur, fırtına, hortum ve dolu nedeniyle birçok üreticinin zarar gördüğü alanlarda hasar tespit çalışmalarını sürdürüyor.

    Antalya’da hafta sonu etkili olan olumsuz hava şartları üretim alanlarında zarara yol açtı. Hortumun vurduğu bölgelerde seralar ve tarım arazileri zarar gördü.

    Afetin yaşandığı ilk andan itibaren üreticileri yalnız bırakmayan Antalya Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ekipleri, Manavgat, Serik, Aksu, Alanya ve Kepez’de kapsamlı incelemelerini sürdürüyor.

    Çiftçilerin zarar gördüğü bölgelerde hasar tespit çalışması yapan Büyükşehir ekipleri, hasarın boyutlarını ve üreticilerin zararlarını yerinde tespit etmek için saha çalışmaları gerçekleştiriyor.

    İlk etapta sera naylonu yardımı
    Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Serik’te de hasarın boyutlarını tespit etmek için harekete geçti. Abdurrahmanlar, Hacıosmanlar, Yanköy, Kürüş ve Belkıs mahallelerinde kapsamlı bir inceleme yapan ekipler, mağdur çiftçilerin zararlarını en kısa sürede gidermek için çalışma yapıyor.

    İlk etapta, hasar gören seralar için sera naylonu desteği sağlanacağı açıklandı. Çiftçilerin yaralarının sarılması ve üretimlerine devam edebilmeleri adına büyükşehirden gerekli tüm adımların atılacağı belirtildi.

    Büyükşehir yetkilileri, tarımsal üretimin sürekliliği için çiftçilere destek vermenin öncelikli görevleri arasında olduğunu vurgulayarak, “Serik’teki üreticilerimizin yanındayız. Ekiplerimiz hasar tespit çalışmalarını tamamlar tamamlamaz gerekli yardımlar hızla ulaştırılacak” açıklamasında bulundu.

    Çiftçilere destek sözü
    Antalya Büyükşehir Belediyesi, Manavgat’ta yaşanan fırtınadan zarar gören mahallerde de hasar tespitine başladı. Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ekipleri Manavgat ilçesi Yalçıdibi, Örenşehir, Çenger, Boztepe, Karakaya ve Belenobası Mahallesinde bulunan muz, ejder meyvesi ve sebze seralarında incelemelerde bulundu. Fırtınadan zarar gören çiftçilere destek sözü verildi.

    Kepez Varsak bölgesinde de Altıayak ve Şelale Mahallelerinde seraları zarar gören vatandaşlar ve muhtarlar Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden yardım talep etti. Bölgeye giden Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı ekipleri seralarda hasar tespiti yaptı.

  • Emekli madenci cinayetinde 9 sanığa ağırlaştırılmış müebbet talebi

    Emekli madenci cinayetinde 9 sanığa ağırlaştırılmış müebbet talebi

    Çaycuma ilçesine bağlı Dursunlar köyünde 2021 yılında; köyde ikamet eden emekli maden işçisi Mustafa Keleş’in ormanlık alanda cesedi bulundu. Ancak Keleş’in başının baltayla kesildiği tespit edildi. Yapılan araştırmalarda Keleş’in başının cesedin uzağındaki çukura gömüldüğü tespit edildi. Jandarma; yaşlı adamın vahşice öldürüldüğü olayın failini tespit etmek için çok sayıda kişiden parmak izi ve DNA örnekleri aldı.

    Ekipler ormanda ve Keleş’in yakınlarına ait ikametlerde de soruşturmayı derinleştirdi. Mustafa Keleş’in kardeşi İbrahim K.’nin evine ait fosseptik çukurda aramalar yaptı. Termal cihazlarla da yapılan aramalarda cinayette kullanılan baltaya ulaşılamadı.

    Adliyeye sevk edilen erkek kardeş İbrahim K. ile 11 şüpheli sorgularının ardından serbest bırakıldı.

    Jandarmaya “Mustafa Keleş’i öldürdük” notu

    Ekiplerin olayın failini tespit etme çalışmaları sürerken Sedat A.’nın adının yer aldığı “Mustafa Keleş’i öldürdük” yazılı jandarma karakoluna bırakıldı. Notları İbrahim K.’nin yazdığı ve hedef şaşırtmak için böyle bir yola başvurduğu ortaya çıktı. İbrahim K. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Cinayetle bağlantılı olduğu iddiasıyla İbrahim K., İbrahim K.’nin eşi Fatma K., köy sakinlerinden 7 şüpheli hakkında “Canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme” suçlamasıyla dava açıldı. Sanıklar hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası istenirken tutuklu sanık İbrahim K. ise sağlık durumu gerekçesiyle tahliye edildi.

    Cumhuriyet savcısı ağırlaştırılmış müebbet istedi

    9 sanık hakkında yargılama süreci devam ederken Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşma gerçekleştirildi. Duruşmaya tutuksuz sanıklardan M.T. ile başı gövdesinden kesilerek öldürülen Mustafa Keleş’in çocukları katıldı. Duruşmada Cumhuriyet Savcısı mütalaa sundu. Mütalaada cinayeti Fatma K.’nın azmettirdiği iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası; diğer sanıklar hakkında da “tasarlayarak canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edildi.
    Mütalaa sonrası Mustafa Keleş’in çocukları olayı gerçekleştirenlerin en ağır cezayı almalarını istedi. Tutuksuz sanık M.T. ise mahkemede beraatini talep etti. Duruşma, mütalaaya karşı savunma hazırlanmasına yönelik süre verilmesi için ileri tarihe ertelendi.

  • Yeni aile hekimliği yönetmeliğinin hekim ve hastalara faydaları

    Yeni aile hekimliği yönetmeliğinin hekim ve hastalara faydaları

    Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım, geçtiğimiz ay Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ndeki değişiklikler hakkında açıklamalarda bulundu. Aile hekimliğinin, sağlık sisteminin temel yapı taşlarından biri olduğunu dile getiren Dr. Yıldırım, Sağlık Bakanlığı’nca yapılan yeni düzenlemenin hem vatandaşlar hem de sağlık çalışanları açısından önemli değişiklikler ve iyileştirmeler sunduğunun altını çizdi.

    Aile hekimliklerinin vatandaşların sağlıkla ilgili durumlarında ilk başvurmaları gereken yer olduğunu hatırlatan Dr. Yıldırım, “Aile hekimleri hastayı; mevcut diğer sağlık sorunları ile birlikte dış şartlar ve hastalık risk yönetimini bir bütün olarak değerlendirir. Sorumluluğunu üstlendiği kişinin hastalıklardan korunması için gerekli tedbirleri alır. Hastalık halinde ise tedaviyi gerçekleştirir ya da ihtiyaçlara yönelik rehberlik yapar. Her durumda düzenli kontrolleriniz için aile hekiminizle iletişim halinde olmanız önemlidir. Yeni düzenleme, bu kontrollerin daha sistemli yapılmasını teşvik etmektedir. Bu sayede, muhtemel riskler önceden fark edilip müdahale edilebilir. Aile hekimleri, vatandaşlarımızın hastalık durumlarında ilk tercihi olmalıdır” dedi.
    Yeni düzenleme ile aile hekimlerinin orta vadede her bireye daha fazla zaman ayırmasının hedeflendiğini vurgulayan Dr. Yıldırım, “Bu düzenlemelerin en dikkat çeken noktası, her bir aile hekimine kayıtlı kişi sayısının 4 binden 3 bin 500’e düşürülmesidir. Kayıtlı kişi sayısının azalması, hekimlerimizin size ayırdığı süreyi artıracaktır. Böylece görüşmelerinizde daha fazla detaylı konuşma imkânı bulabileceksiniz. Ayrıca düzenli takiplerle sağlık ihtiyaçlarınız proaktif şekilde ele alınacaktır” şeklinde konuştu.

    Yönetmelikteki yeni değişiklikler ile kronik hastalara, anne ve çocuklara yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinin çok daha etkin bir şekilde sunulacağını öne süren Dr. Yıldırım, “Özellikle doğum sonrası anne ve bebek sağlığı takibini içeren lohusa izlemlerine daha fazla dikkat çekilmiştir. Doğum sonrası dönemde aile hekimleri düzenli olarak anne ve bebeğini takip edecek, ihtiyaç duyduğu tüm sağlık hizmetleri için yönlendirecektir. Düzenleme, kronik hastaların özellikle de 65 yaş üstü hastaların etkin takibiyle hastalığın seyrindeki problemlerin azaltılmasını ve akılcı ilaç kullanımının özendirilmesini amaçlamaktadır. Ayrıca kronik hastalıklar ve kanserlerin erken teşhisi için aile hekimlerimiz, kayıtlı bireylerle düzenli iletişim kuracak ve sağlık durumlarını takip edecektir. Bu yaklaşım toplum sağlığının korunması ve hastalıkların erken teşhis edilmesi açısından büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.

    Yönetmelikle aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının çalışma şartlarında da düzenlemeye gidildiğini ifade eden Dr. Yıldırım, “Yeni yönetmelik ile; gebelik takibi, bağışıklama, çocuk izlemleri gibi koruyucu sağlık hizmetlerinde belirlenen hedeflere ulaşan ve ayrıca kronik hastalık takibi yapan hekimlerimize yönelik teşvik ödemeleri de arttırılacak şekilde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerin, sağlık hizmetlerimizin kalitesini yükselteceğine ve sağlık çalışanlarımızın mesleki tatmin ve memnuniyetini arttıracağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.