Blog

  • 4 Kişilik Bir Aile Haberleşmeye 3 Bin 225 TL Harcadı

    Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), Türkiye’de 2019 yılında evlerinde bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir ailenin aylık ortalama haberleşme giderinin vergiler dahil ortalama 268,83 TL olduğunu açıkladı.

    TELKODER tarafından her yılın sonunda yapılan Elektronik Haberleşmede Aile Giderleri Araştırması’ndan edinilen bilgilere göre, 2019 yılında Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin haberleşme gideri yıllık 3 bin 225 TL’ye ulaşırken, bu rakamın 655 TL’sini devlete ödenen vergiler oluşturdu.

    Telekomünikasyon alanının düzenleyici kuruluşu olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yayınladığı veriler ile TELKODER’in yaptığı genel sektör değerlendirmesi sonucunda; evlerinde bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir ailenin, aldığı haberleşme hizmetleri için, vergiler dahil ayda ortalama 268,83 TL harcadığı belirlendi. Bu rakam yılda 3 bin 225 TL’ye ulaşıyor.

    2018 yılında yapılan analizde 4 kişilik bir ailenin haberleşme giderleri yaklaşık 2 bin 878 TL, devlete ödenen vergi ise 584 TL olmuştu.

    Sabit internet bağlantısı için aylık ortalama 60,9 TL ödeniyor

    TELKODER’in her yılın sonunda yaptığı analiz kapsamında açıkladığı Elektronik Haberleşmede Aile Giderleri Araştırması’na göre sabit telefona vergiler dahil aylık ortalama 38,23 TL ödeniyor.

    Aynı araştırmada, 3 GSM operatörünün abonelerinin ortalama aylık ödemelerinin ise vergiler dahil 42,4 TL’ye ulaştığı belirtiliyor. Sabit internet bağlantısı için ise aylık ortalama vergiler dahil 60,9 TL ödeniyor.

    Bu giderlerin hepsinden yüzde 18 KDV’nin yanı sıra, sabit ve mobil haberleşme hizmetleri ve sabit ve mobil internet hizmetleri için yüzde 7,5 Özel İletişim Vergisi devlete aktarılıyor.

    Evlerinde bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir aile, haberleşme gideri için devlete aylık 54,61 TL vergi ödüyor. Bu rakam yılda yaklaşık 655 TL’yi buluyor.

    2020’de haberleşme giderlerinde artış bekleniyor

    TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata Arıak, iletişim vergilerine ilişkin, 2017 yılı sonuna kadar mobil telefonda yüzde 25, sabit telefonda yüzde 15 ve internet erişiminde yüzde 5 olarak uygulanan Özel İletişim Vergisi’nin (ÖİV), 2018 yılında tüm hizmetlerde yüzde 7,5 olarak değiştirildiğini hatırlatarak, “2019 yılında Adil Kullanım Kotası’nın (AKN) kaldırılmasıyla internet fiyatlarına yapılan zamlar dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda giderlerdeki internet payının ve vergisinin artacağı öngörülüyor. Bu durumun 2020 yılı haberleşme giderlerinde de artışlara neden olacak gibi görünüyor.” diye konuştu.

    Geçen yıl döviz kurlarının hareketliliği ve sektörde yapılan zamların etkisiyle giderlerin arttığını belirten Arıak, yüksek vergilerin kullanıcıları epey zorladığını kaydetti.

    “Telefon değiştirenlerin oranı yüzde 64’ten yüzde 58’e düştü”

    “Özellikle 1999 Gölcük depremiyle hayatımıza geçici olarak giren Özel İletişim Vergisi’nin 20 yıldır alınması büyük bir sorun teşkil ediyor.” diyen Arıak, şöyle devam etti:

    “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir vergi alınmıyor bizde de bir an önce kaldırılması gerekiyor. 2020 yılında hem serbestleşmenin hızlandırılarak rekabetin arttırılması hem de bu vergi yüklerinin hafifletilmesi hususunda devletin gerekli yaklaşımı göstereceğine inanıyoruz.

    TELKODER olarak açıkladığımız giderlere, haberleşme cihazlarının bedelleri dahil değil. Telefon değiştirme sıklığımızın döviz kurlarındaki artış ve taksit düzenlemeleri nedeniyle azaldığı bir gerçek. Bu gelişme aslında aile ekonomileri için umut verici. Son iki yıl içinde telefon değiştirenlerin oranı yüzde 64’ten yüzde 58’e düştü. Bu düşüş, ithal telefonlar üzerindeki fiyat baskısının yeni telefon alma isteğini etkilediğini gösteriyor.”

  • Gereksiz Antibiyotik Kullanımı Fayda Yerine Zarar Veriyor

    Antibiyotik kontrolsüz kullanıldığında; antibiyotik direncine, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına, işitme problemlerine, ekonomik maliyete ve ciddi yan etkilere yol açabilir. Gereksiz antibiyotik kullanımı yetişkinlere oranla çocuklarda daha büyük etkilere neden oluyor. İşte tam da bu noktada Antalya Anadolu Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doktor Hakan Seçkin, çocuklarda antibiyotik kullanımında dikkat edilmesi gerekenleri ve gereksiz kullanıldığı zaman çocuklarda oluşabilecek hasarlar hakkında açıklamalarda bulundu.

    Uzm. Dr. Hakan Seçkin, “Gereksiz antibiyotik kullanımları bize, hastalık süreçlerinin uzamasına, gereksiz tedavi maliyetlerine, ilaç kullanımıyla beraber ortaya çıkabilecek yan etkinin artışına neden olmaktadır. Çocuklarda ise durum daha ciddi. Her hastalıkta çocuklara antibiyotik verilmesi daha sonra önlenemez hastalıklara da davetiye çıkarmaktadır. Karaciğer fonksiyonlarına, böbrek yetmezliğine, alerjik reaksiyonlara, kemiğe ve kıkırdak dokusuna zarar vermektedir. En önemlisi çocukların bakterilere karşı direncini kırmaktadır. Bağışıklık sistemini zayıflatmakta ve bu da hastalıklara karşı direncimizi kırıyor. Bu yüzden ailelere şunu söylemek istiyorum. Çocuklar her hasta olduğunda antibiyotik vermeyiniz. Doktora görünmeden, gerekli muayeneler yapılmadan antibiyotik kullanmıyoruz. Çünkü her hastalığın tedavisinde antibiyotiğe gerek olmuyor” dedi.

    Antibiyotiğin zararları

    “Antibiyotik, reçetelerimizde ikinci sırada yer almaktadır” diyen Uzm. Dr. Hakan Seçkin, “Çok ciddi ve çoğunlukla yanlış ve gereksiz kullanımı söz konusudur. Gereksiz antibiyotik kullanımı çocuğun iyileşme sürecine hiçbir katkısı yok. Hatta hastalığın sürecini uzatmaktadır ki biz bunu hiç istemeyiz. Akut böbrek yetmezliğine neden olmakla birlikte karaciğer fonksiyonlarına da zarar vermektedir. Bununla birlikte çocuklarda alerjik reaksiyonlara, ishale neden olup hatta kemik ve kıkırdak dokusuna da ciddi hasarlar vermektedir. Bununla birlikte, gereksiz tedavi maliyetlerine de neden olmaktadır. Çünkü bu ilaçlar pahalı ilaçlardır” diye konuştu.

    Hekim ve aile ilişkisi

    “Her hastalığa antibiyotik verilmemeli ve aileler çocuk her hasta olduğunda antibiyotik istememeli” diyen Seçkin, “Bazı hastalıklar ilaç kullanmadan iyi beslenerek atlatılabilinir. Bu yüzden reçeteye yazılacak ilaca doktor karar vermeli. Bu yüzden doktor aile ilişkisi bu bağlamda önemlidir. Güven duygusu olmalı. Hastayı, aileyi iyi dinlemek lazım. Aileyle iyi bir iletişim kurmalıyız. Antibiyotiği anlatmalıyız. Antibiyotik kullanımında aileler, ısrarcı olmamalılar. Hekim uygun görmüyorsa bu ilaca gerek yok demektir. Her hastalıkta antibiyotik kullanmamalıyız. Bakteriyel enfeksiyon kanıtlandıktan sonra antibiyotik kullanılmalı. Bir hekim tarafında kanıtlarıyla aileye anlatılarak antibiyotik yazılmalı” ifadelerini kullandı.

    “Yararlı bakterileri yok ediyor”

    Antibiyotiklerin sadece bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanıldığını aktaran Seçkin, “Viral enfeksiyonlarda antibiyotiğin yeri yoktur. Bu nedenle antibiyotik kullanmadan önce enfeksiyonun bakteriyel mi yoksa viral mi olduğu kesinlikle göz önüne alınmalıdır. Çocuk yaş grubunda, kulak iltihapları, sinüzitler, BETA diye adlandırılan enfeksiyonları öncelikli olmak üzere antibiyotik kullanımı tercihleri yapılmaktadır. Bu yüzden iyi bir muayene, tahliller ve tetkikler yapılmalı. Hastanın öyküsü dinlenmeli. İlaç öyle yazılmalı. Vücudumuzda mikrobiyata dediğimiz birtakım bakteri yoğunluğu vardır. Bu bakteriler, aslında bize yarayan bakterilerdir. Bu bakteriler bize yardımcı oluyor. Eğer antibiyotik kullanırsak bu yararlı bakterilerimiz de yok olur. Bu iyi bir şey değil. Çünkü bağışıklık sistemimiz çöker” açıklamasında bulundu.

    “Şikayete yönelik ilaç yazılmalı”

    Seçkin, “Antibiyotik kullanımı kararı verildikten sonra ilaç seçiminde mümkün olduğu kadar o bölgede hastalık yapabilecek mikroorganizmalara daha özgün antibiyotikleri, daha kısa sürede kullanıp, daha az yan etki oluşturan ve mümkünse maliyeti düşük olan antibiyotik seçimleri olacaktır. Sorun özellikle çocuk yaş grubuyla ilgili bazı bulgular birbirine giriftir. Bu yüzden iyi bir fizik muayene yapılmalı, iyi bir öykü alınmalı, hastayı iyi dinlemek lazım. Antibiyotik yeri ve zamanında uygun dozda kullanıldığında etkin bir ilaçtır” şeklinde konuştu.

  • VERBİS Kayıt Süresi Hatalı Başvurular Nedeniyle Uzatıldı

    Yıllık çalışan sayısı 50’den veya yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon liradan çok veri sorumlularıyla yurtdışında yerleşik tüm veri sorumlularının VERBİS’e kayıt olmaları için tanınan süre 30 Haziran 2020’ye kadar uzatıldı.

    Yıllık çalışan sayısı 50’den az ve yıllık mali bilanço toplamı 25 milyon liradan az olup ana faaliyet konusu özel nitelikli kişisel veri işleme olan gerçek veya tüzel kişi sorumlularına sicile kayıt ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeleri için verilen süre ise 30 Eylül 2020 tarihine uzatıldı.

    Kamu kurum ve kuruluşu veri sorumlularına Sicile kayıt ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeleri için verilen sürenin de 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzatılmasına karar verildi.

    VERBİS’e beyan edilen bilgilerin doğru ve güncel olması gerektiğinin, bu bilgilerden ilgili veri sorumlusunun sorumlu olduğunun vurgulandığı açıklamada, sürecin sağlıklı işlemesi adına kayıt başvuru sürelerinin uzatıldığı bildirildi.

    Yükümlülüğünü yerine getirmeyene para cezası verilecek

    Kayıt yükümlülüğünü yerine getirmeyen veri sorumluları hakkında Kanunda idari para cezası öngörülüyor.

    Kişisel Verilerin Korunması Kanununa göre; kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan kişiler ‘veri sorumlusu’ olarak adlandırılıyor. Veri sorumlularına bazı yükümlülükler getiren Kanuna göre bu yükümlülüklerden birisi de VERBİS’e kayıt yaptırmak.

    Veri sorumluları, VERBİS’e kayıt olurken kişisel verileri hangi kategorilerde işlediklerine, hangi amaçlarla bu bilgileri kullandıklarına, aktarım yapıp yapmadıklarına, verileri hangi sürelerle sakladıklarına, veri güvenliğini sağlamak amacıyla ne tür tedbirleri aldıklarına yönelik bilgileri beyan etmek zorunda.

    VERBİS’e kayıt yükümlülüğü, kişisel verilerin işlenmesi faaliyetlerinde şeffaflık sağlanması ve veri sorumlarının mevzuata uyumlu hareket etmeleri konusunda daha güvenli bir ortam oluşturulması amacını taşıyor. Bu sayede kişisel verilerin gelişigüzel işlenmesinin önüne geçilerek veri işlemenin disiplin altına alınması sağlanacak.

    Sistemle kişisel veri işleme faaliyetleri bir tür denetime tabi tutuluyor. Bu sayede veri sorumluları, gerçekten de kişisel veri işleme şartı bulunmuyorsa bu verileri işlemekten sakınacak, bu faaliyetlerini şeffaflık içinde yerine getirerek kişisel verisini işlediği kişilere her zaman hesap verebileceğinin bilinci içerisinde hareket edecek.

    Kanun gereği kamuya açık olarak tutulan VERBİS sayesinde kişisel verisi işlenen gerçek kişilere, kendi verileri üzerinde kontrolün sağlanabilmesi imkanı da sunuluyor.

    Veri sorumluları tarafından işlenen kişisel verilere ilişkin olarak sadece üst başlıklar halinde kategorik bazdaki bilgiler sisteme girilecek. Dolayısıyla kimsenin kişisel verisi VERBİS’te, dolayısıyla da Kişisel Verileri Koruma Kurumunda tutulmayacak.

    Kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişiler Kurumun internet sitesi (www.kvkk.gov.tr) üzerinde yer alan VERBİS modülü veya e-Devlet platformu üzerinden VERBİS’e kayıt işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirebiliyor.

  • N11 Sitesinde Veri İhlali! Bilgileriniz Çalınmış Olabilir

    Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun (KVKK) internet sitesinde yer alan açıklamada, verilerin kanunsuz şekilde başka yollarla üçüncü kişiler tarafından elde edilmesi halinde, ilgili kurumunun bunu en kısa sürede kurula bildirmesi gerektiği yönündeki kanun hatırlatıldı.
    Açıklamada, ‘veri sorumlusu’ Doğuş Planet Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri A.Ş.’nin KVKK’ya gönderdiği 20 Aralık tarihli yazıdan bahsedildi.

    Yüzlerce e-posta ele geçirilmiş

    n11.com’un yazısında şu bilgilere yer verildi:

    *Şirket ile bağlantısı olmayan üçüncü kişiler tarafından 832 adet n11.com üyesine ait e-posta adresi internet ortamında ele geçirildi.

    *Söz konusu e-posta adresleri kullanılarak şifre deneme yoluyla üyelerin n11.com hesaplarına giriş yapıldı.

    *İhlalden etkilenen kişisel veriler; kimlik, iletişim ve müşteri işlem bilgilerinden oluşuyor.

    Yazıda, ihlalin 17 Aralık’ta yapıldığı, aynı gün tespit edildiği belirtilerek, ‘[email protected]dan bilgi alınabileceği kaydedildi.

    n11.com’a inceleme

    KVKK’nın açıklamasında ise şunlar kaydedildi: “Konuya ilişkin inceleme devam etmekle birlikte, Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 26.12.2019 tarih ve 2019/401 sayılı Kararı ile söz konusu veri ihlali bildiriminin Kurumun internet sayfasında ilan edilmesine karar verilmiştir.”

  • Netflix’ten 2020 Yılında Üç Türk Dizisi Daha Çekecek

    Çevrimiçi dizi ve film platformu olan Netflix, uzunca bir süredir Türkiye‘deki çalışmalarını da sürdürüyor. Platform, bugüne dek iki Türk dizisi çekti. Bunlardan bir tanesi ‘HakanMuhafız‘ olarak isimlendiriliyordu ve büyük bir ses getirmişti. Netflix‘in ikinci Türk dizisi ise ‘Atiye‘ olarak isimlendiriliyor ve 27 Aralık 2019 tarihinde Netflix kullanıcılarıyla buluşacak.

    Atiye yarın, Türkiye de dahil olmak üzere 190 ülkede yayınlanacak. 8 bölümden oluşacak olan Atiye, uzunca bir süredir özellikle de Türkiye’deki Netflix kullanıcılarını heyecanlandırıyor. Ancak görünen o ki Netflix, ilerleyen dönemlerde de yeni Türk dizileriyle kullanıcıların karşısına çıkmaya devam edecek.

    Netflix‘in Türkiye’yle ilgili 2020 yılındaki plan ve stratejilerine değinen Netflix Türkiye ve CEE Bölgesi Uluslararası Yapımlar Direktörü Michael Azzolino, Türkiye’nin Netflix için önemli ve uzun soluklu bir pazar olduğunu ifade etti.

    Türkiye’de 1.5 milyon kullanıcı sınırını aştıklarını söyleyen Azzolino, Netflix’in 2020 yılında 3 yeni Türk dizisine daha sahip olacağını da belirtti. Azzolino, Hakan: Muhafız’ın yeni bölümlerinin, Aşk 101 ve Fatih Sultan Mehmet’in hayatının anlatıldığı bir belgeselin yakın bir gelecekte platforma ekleneceğini söyledi.

  • Türkiye’nin İlk Milli İlacı Japonya ve ABD’den Patent Aldı

    Atatürk Üniversitesi tarafından üretilen Türkiye’nin ilk milli ilacı Japonya ve ABD’den patent aldı. Uluslararası Patent Haklarını elinde bulunduran ilaç Parkinson, Alzheimer ve Depresyon gibi sağlık problemlerinde değerlerini ideal seviyelere düşürecek tek ilaç olacak.
    Atatürk Üniversitesi Tıbbi Farmakoloji anabilim dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ve ekibi tarafından 2013 yılında ilacın araştırmaları ve çalışmalarına başlandı. Ekibin 6 yıllık çalışma sürecinden sonra üretilen ilaç geçtiğimiz yıl Japonya’dan bu yıl ise ABD’den Uluslararası Patent almaya hak kazandı. İlk milli ilaç olma unvanını taşıyan ilacın ismi ise ilerleyen süreçlerde açıklanacak.

    Türkiye’nin İlk Bitkisel Kaynaklı Olmayan Orijinal Molekülü Olma Özelliği de Taşıyor

    Tıp Fakültesi, Fen Faküktesi ve Veterinerlik Fakültesi öğretim üyeleri tarafından yürütülen çok sayıda çalıma ve deney sonucu, ortaya çıkan ürünün, glutamat nörotransmitterin yüksek olduğu beyin hücreleri üzerinde koruyucu etkisinin olduğu saptandı. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler ürünün Parkinson, Alzheimer ve Depresyon gibi sağlık problemlerin de değerleri ideal seviyelere düşürdüğü kanıtlandı. Bu aşamadan sora klinik aşamalar tamamlanacak ve ilaç hizmete sunulacak. Öte yanda ilaç Türkiye’nin ilk bitkisel kaynaklı olmayan orijinal molekülü olma özelliği de taşıyor.
    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, amaçlarının en kısa sürede ilacı insanlığın hizmetine sunmaları olduğunu ifade ederek“ Beklentimiz, maddi olarak zor görülmesine rağmen bazı kısa yollarla çözülebilecek adımların atılması suretiyle Klinik İlaç Araştırmalarının tamamlanması, en kısa sürede ilacın dünya piyasasına çıkması ve ülkemizin ve insanlığın bu ilaçtan faydalanabilmesidir. 62 yıllık köklü bir geçmişi olan ve Farmakoloji alanında da son 5 yıllık ortalamalara göre bilimsel olarak Dünya sıralamasında Türkiye birincisi olan Atatürk Üniversitesi, milli ilaç konusunda öncülüğünü ortaya koymuştur” dedi.

    İlacın üretiminde ki doktorlardan Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise ilacın Dünya da Parkinson, Alzheimer ve Depresyon hastalıklarının değerini aşağı çeken tek ilaç olduğunu belirterek ” Uzun yıllardan berri süre gelen bir çalışmamız var. Bizim çalışmalarımız beyin hücreleri arasında iletimi sağlayan bazı 5-6 tane önemli madde var bu maddelerin değerlerinin yükselmesi veya azalması bazı hastalıklarla ilgilidir. Örnek olarak Dopamin seviyesi düştüğü zaman Parkinson hastalığına sebep olur yükseldiği zaman şizofreni hastalığına. Diğer bir örnek ise Serotonin düştüğü zaman ise depresyon meydana gelir. Glutamat seviyesinin yükselmesi ise Parkinson ve Alzheimer hastalığının erken dönemde beyin hücrelerinin ölümüne yol açıyor. Ve bu durumlarla ilgili Dünya üzerinde herhangi bir ilaç mevcut değil. Yani bu hastalıklardan dolayı yükselen düzeyi aşağıya çekecek her hangi bir madde söz konusu değil. Bizim ilacımız bu maddenin yükselen düzeyini aşağı çekecek” ifadelerini kullandı.

  • Türkiye, Twitter ve Instagram Kullanımında Birinci Sırada

    Deloitte tarafından 7 yıldır yapılan Global Mobil Kullanıcı Araştırması‘nın 2019 yılı sonuçları açıklandı. Türklerin mobil cihaz kullanımına dair verilerin de paylaşıldığı araştırmada en dikkat çeken durum ise şu oldu; sosyal medya kullanımında Türkiye birinci sırada yer alıyor ve telefonda en çok oyunu yine Türkiye’deki kullanıcılar oynuyor.

    Türkiye’de bin kişinin katılımıyla düzenlenen online anketin sonuçları şu şekilde paylaşıldı:

    “SOSYAL MEDYA KULLANIMINDA TÜRKİYE YİNE BİRİNCİ SIRADA”
    “Sosyal medyayı diğer ülkelere göre daha çok seviyor ve kullanıyoruz. Cep telefonunda bulunan haberleşme uygulamaları incelendiğinde; Facebook, WhatsApp, Facebook Messenger ve Instagram en sık kullanılan uygulamalar. Türkiye’deki kullanıcılar analiz edildiğinde günlük sosyal medya kullanımında 2017 yılına göre 6 puan artış olduğu ve bu artışın da tüm yaş gruplarında olduğu gözleniyor. Cinsiyete göre sosyal medya ve haberleşme uygulamalarının kullanımı incelendiğinde ise; kadınlar ve erkeklerin kullanım sıklığının farklılaştığı uygulamaların Instagram, Snapchat ve TikTok olduğu görülüyor. Kadınların kullanım sıklığı oranları, erkeklere göre Snapchat’te 14 puan, Instagram ve TikTok’ta 12 puan daha fazla. Erkeklerin kullanımda kadınları geçtiği uygulamalar ise Twitter ve tanışma platformları.

    HER GÜN TELEFONDA OYUN OYNUYORUZ
    Türkiye’deki kullanıcıların yüzde 55’i oyun oynamak için cep telefonunu tercih ediyor. Bu oran ile Türkiye’deki kullanıcılar anketin yapıldığı ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. Oyun oynamak için cep telefonunu tercih edenlerin yaş grupları incelendiğinde ise en yüksek oranın yüzde 61 ile 35-44 yaş grubunda olduğu görülüyor. Kullanıcıların oyun oynama sıklığı incelendiğinde her 2 akıllı telefon sahibinden 1’i her gün telefonda oyun oynuyor. Türkiye, bu oyun oynama sıklığı oranıyla da anketin yapıldığı ülkeler arasında ilk sırada. Türkiye’de kullanıcılar, oyunları belirgin bir oranla (yüzde 67) evde dinlenirken rahatlama amacıyla oynuyor. En çok oynanan oyun türünün yüzde 40 oranla gündelik/puzzle tarzı oyunlar olduğu görülüyor. Kullanıcılar oyun oynarken yüzde 78 gibi açık bir farkla tek oyunculu oyunları tercih ediyor.

    MARKET ALIŞVERİŞLERİ ARTIK AKILLI TELEFONLARLA YAPILIYOR
    Araştırmaya göre market alışverişleri dijital ortama taşınıyor. Kullanıcıların yüzde 31’i ayda en az 1 kere market ve temel ihtiyaç alışverişlerini cep telefonlarından yaptığını belirtti. Türkiye’deki kullanıcıların, en fazla alışveriş yaptıkları kategoriyle uyumlu olarak market ihtiyaçları ve yemek dağıtımı hizmetleri gün içinde en sık kullanılan kategoriler. Kullanıcıların yüzde 68’i şimdiye kadar en az 1 defa market ve yemek dağıtımı hizmetlerini kullandığını belirtti. Taksi hizmetlerini sağlayan uygulamalar kullanıcıların yüzde 42’si, kurye hizmetleri ise kullanıcıların yüzde 33’ü tarafından en az 1 defa kullanılarak tecrübe edildi.

    ARTIK DAHA SEYREK TELEFON DEĞİŞTİRİYORUZ
    Telefon değiştirme sıklığımız dövizdeki artış ve taksit düzenlemeleri nedeniyle 2017 yılına kıyasla azaldı. 2017 yılında son iki yıl içinde telefon değiştirenlerin oranı yüzde 64’ten yüzde 58’e düştü. Türkiye özelinde telefon değiştirme sıklığının azalmasında bazı ilave faktörlerin öne çıktığı düşünülüyor. 2017 yılından sonra döviz kurlarındaki dalgalanmaların ithal telefonlar üzerinde fiyat baskısı oluşturması tüketicilerin yeni telefon alma isteğini azalttı.

    TELEFON BAĞIMLILIĞIMIZ MENTAL VE FİZİKSEL PROBLEMLER OLUŞTURUYOR
    Türkiye’deki telefon kullanıcıları, bağımlılıktan dolayı Avrupalılara göre daha fazla mental ve fiziksel sorun yaşadığını belirtiyor. Kullanıcıların yüzde 46’sı telefonunu devamlı kontrol etme ihtiyacı hissettiğini söylerken, bu oran Avrupa’da yüzde 21. Kullanıcıların yüzde 32’si çok fazla telefon kullanımı yüzünden, aile veya arkadaşlarıyla bir arada olduklarında ‘yüz yüze’ iletişim kuramadıklarını ifade ediyor. Türkiye’de kullanıcıların yüzde 26’sı çok fazla telefon kullanımından dolayı fiziksel problemlerle karşılaştığını belirtirken bu oran Avrupalı kullanıcılar arasında yüzde 7.

    KULLANIM ŞARTLARI VE KOŞULLARINI OKUMADAN KABUL EDİYORUZ
    Kişisel bilgilerimizin şirketler tarafından kullanıldığını düşünüyoruz ancak yine de çoğumuz kullanım şartları ve koşullarını okumadan kabul ediyoruz. Türkiye’deki katılımcılar, yüzde 76 oranında kişisel bilgilerinin şirketler tarafından kullanıldığını, yüzde 69 oranında ise kişisel bilgilerinin üçüncü taraflarla paylaşıldığını düşünüyor. Bu iki oranda da Türkiye, Avrupa ortalamasına yakın. Türkiye’deki katılımcılar yüzde 55 oranla en fazla e-posta bilgilerini online olarak paylaştıklarını belirtirken, bunu telefon numarası, konum bilgisi ve fotoğraflar izliyor. Türkiye’deki kullanıcıların bu konudaki farkındalığının çalışmanın yapıldığı diğer ülkelerdeki kullanıcılara göre daha yüksek olduğu görülüyor. Türkiye’deki kullanıcıların yüzde 12’si kullanım şartları ve koşullarını okumadan asla kabul etmeyeceğini belirtirken bu oran Avrupa’da ortalama yüzde 7. (Araştırmanın tüm katılımcılarına baktığımızda; bir uygulama yüklerken, Wi-Fi hotspot’larına erişirken, uygulama güncellemelerinde vb. sorulan ‘Kullanım Şartları ve Koşulları’nı yüzde 45 oranında neredeyse hiç okumadan kabul ettiklerini belirtiyor.)

    5G’Yİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ
    Raporda 2017 yılına göre en çok artış gösteren haberleşme yöntemleri olan internet üzerinden sesli ve görüntülü konuşmanın 5G’ye karşı duyulan ilgiyi de artırdığı değerlendirildi. Türkiye’deki kullanıcıların yüzde 43’ü 5G altyapısına mümkün olan en kısa sürede geçmek istediklerini belirtirken, Avrupalı kullanıcıların sadece yüzde 16’sı mümkün olan en kısa sürede 5G’ye geçmek istediklerini ifade etti.”

    RAKAMLARLA TÜRKİYE
    Telefonunu devamlı kontrol etme ihtiyacı hissedenler: yüzde 46
    Aşırı telefon kullanımından dolayı fiziksel acı çekenler: yüzde 26
    Günde en az bir kere Instagram’da vakit geçirenler: yüzde 49
    Günde en az bir kere Twitter’da vakit geçirenler: yüzde 23
    Oyun oynamak için cep telefonunu tercih edenler: yüzde 55
    Akıllı telefondan her gün oyun oynayanlar: yüzde 50

  • Oyuncaklardaki Kimyasal Limitlerine Düzenleme

    Ticaret Bakanlığınca, oyuncaklarda kullanılan kimyasalların limit değerleri yeniden belirlendi.

    Bakanlığın, Oyuncak Güvenliği Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Yönetmelikle, oyuncak veya oyuncak bileşenlerinde migrasyon limitleri belirlendi.

    AB DİREKTİFİ DÜZENLEMELERİ

    Değişiklikle, son bilimsel gelişmelere göre bazı kimyasal kısıtlamalarındaki limit değerlere ilişkin Avrupa Birliği (AB) direktifi düzenlemelerinin mevzuata aktarılması amaçlandı.

    Bu kapsamda, AB direktifine uygun şekilde, kurşuna ilişkin sınır değerler ile kazınabilir oyuncak materyalinde krom VI elementine ilişkin limit değer düşürüldü.

    Buna göre, 36 aydan küçük çocuklar tarafından kullanıma yönelik veya ağza alınan oyuncaklarda kullanılabilen Bisfenol A için mevcut spesifik sınır, AB direktifindeki değişikliğe paralel indirildi.

    Ayrıca fenolün kullanımının kısıtlanmasına ilişkin olarak da düzenlemeye gidildi.

    HOBİ BOYALARINA YENİ TANIM

    Öte yandan, hobi boyaları, parmak boyaları, cam boyaları, yapıştırıcılar ve sabun köpüğü gibi su bazlı oyuncaklar kastedilerek yapılan kısıtlamanın, diğer oyuncak türleriyle karıştırılmaması açısından, limit değere ilişkin açıklama metnindeki “su oyuncağı” ifadesi “su bazlı oyuncak” olarak değiştirildi. Bu kapsamda düzenlemenin tanımlar kısmına “su bazlı oyuncak” eklendi.

    Yönetmelikle düzenlenen kimyasal kısıtlamalara ilişkin değişiklikler bir yıl sonra yürürlüğe girecek.

  • Spotify Premium 2020 Ücreti Ne Kadar Olacak?

    Milyonlarca kullanıcısına sunduğu hizmetle dünyanın her yerinde dinlenebilen Spotify, ücret değişikliğine gitti. Zamlı tarifelerini açıklayan teknoloji devi; öğrenci, bireysel ve aile üyeliklerinin yeni fiyatlarını duyurdu.
    Apple Music, Tidal ve Deezer gibi alternatiflere rağmen müzik uygulamaları pazarında zirveyi koruyan Spotify, ücretli yani ‘premium‘ üyelik paketlerine zam yaptı.
    Spotify Premium’un yeni fiyatları, Ocak 2020’den itibaren geçerli olacak.
    Yaşanacak fiyat artışını mevcut abonelerine e-posta yoluyla bildiren Spotify, resmi internet sitesinde henüz güncel fiyatları açıklamadı.
    Yaşanan zamla birlikte öğrenci üyelikleri 2 TL, bireysel üyelikler 4 TL, aile üyelikleri ise 6 TL yükselecek.

    2020 Spotify Premium Fiyatları Ne Kadar?

    • Öğrenci: 8,99 TL/ay (Eski fiyat 6.99 TL)
    • Bireysel: 17,99 TL/ay (Eski fiyat 13.99 TL)
    • Aile: 26,99 TL/ay (Eski fiyat 20.99 TL)
    • Yıllık: 215,85 TL (Eski fiyat 167,85 TL)

    Eğer önümüzdeki yıl yükselen fiyatlarla aboneliğinizi sürdürmek istemiyorusanız, zamlar gelmeden 48 TL daha uyguna fiyatlı olacak yıllık abonelik paketini alabilirsiniz.

    Spotify Premium’da yaşanan fiyat artışının olası nedeni:

    Geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren Dijital Hizmet Vergisi, ülkemizde dijital hizmet sunan hemen hemen her şirketin ödemeye başladığı bir vergi oldu. Bu vergi nedeniyle şirketlerin kasasından daha fazla para çıktığı için tüketiciye yansıyan hizmet bedelleri, abonelik ücretlerinde artışlar yaşanabilir.

    Spotify, muhtemelen uzun zamandır değişmeyen fiyatlarını vergi düzenlemesinden sonra değiştirme kararı aldı. Firmadan firmaya bu inisiyatif değişebilse de Netflix ve benzeri ücretli hizmet sunan platformların fiyatlarını yakın zamanda yükselmesi oldukça doğal görünüyor.

  • Anne Sütüne En Yakın Zeytin Yağının Bile Isıl İşlemden Geçince Zararı Var

    Bütün sıvı yağların vazgeçilmez yağlar olduğunu ifade eden Rommer International Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi Dahiliye Uz. Dr. Sedat Aksın, “Biz sağlıklı yağları tavsiye ediyoruz. Fındık yağı ve zeytin yağı ateşe dayanıklı yağlardır. Ama çok fazla yüksek ısıda bunları yaktığımız zaman trans yağı ortaya çıkıyor. Yani kimyasal yapısı değişmiş yağlar ortaya çıkıyor. Bu yağlar yakıldıktan sonra A, D, E ve K vitaminlerinin yapısı bozuluyor. A, D, E ve K vitaminleri eğer çatır çatır yakılmış yani aşırı yüksek ısıda yemeğimize katılmışsa bunun da bir faydası yoktur. Hatta zararı var. Trans yağlar kötü kolesterolü yükselterek kalp krizi, felç, damar tıkanıklığı gibi pek çok ciddi hastalığa sebep olmaktadır. Özellikle günümüzde hazır yiyeceklerin artmasıyla beraber trans yağ tüketimi de oldukça artmıştır” dedi.

    Zeytin yağı seçiminde de soğuk sıkım veya taş baskı zeytinyağları kullanılmasını tavsiye eden Aksın, “Anne sütüne en yakın şey zeytin yağlarıdır. Zeytin yağını çok yiyenlerin ömrünün uzadığı da söylenebilir. Yanı aşırı değil tabii ihtiyacımız kadar yiyeceğiz. 1940-1950’li yıllara kadar hep zeytin yağı kullanıyorduk. Daha sonra katı yağlar ve margarinler kullanıma geçti. Ondan sonra kanser ve enfaktüsler, damar tıkanıklıkları başladı. Sıvı sanayi yağlarının ortaya çıkmasından sonra bu hastalıklar da artmaya başladı. Sonra farkına varıldı. Zeytin yağı öne geçti. Hangi yağ olursa olsun, soğuk tüketmekte her zaman yarar var” diye konuştu.