Blog

  • Sağlık Bakanından Gece Yarısı 112 ve Hastane Teftişi

    Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca gece yarısı İstanbul 112 Avrupa Yakası Komuta Merkezini ziyaret etti. Gece yarısı habersiz olarak komuta merkezine gelen Bakan Koca’yı karşısında gören 112 çalışanları şaşkınlarını gizleyemedi. Bakan Koca komuta merkezinden bulunan çalışanlarla yakından ilgilenerek tek tek konuştu. Komuta merkezinin çalışmaları hakkında bilgi de alan Bakan Koca operatör koltuğuna oturarak bir telefon çağrısına da cevap verdi. Tıpkı bir 112 çalışanı gibi hastanın tüm şikayetlerini soran Bakan Koca ambulansı da bizzat kendisi yönlendirdi. Öte yandan telsizle tüm 112 çalışanlarına anons geçen Bakan Koca, 112’nin 25. yılını kutladı.

    Bakan Koca: “112’nin markalaşması gerekiyor”
    Bakan Koca ziyaretin ardından 112 Komuta Merkezi çalışanlarıyla çay içerek onların sorunlarını dinledi. Burada çalışanların sorularına da cevaplandıran Koca “112 Çağrı merkezinin öneminin net hissedilmediğini düşünüyorum. Eğer hissedilmiş olsaydı. Yüzde 68’lik bir oranla olmadık çağrılar olmazdı. Ne kadar önemli iş yapıldığı bilinse yüz kişiden biri bile gereksiz çağrı için aramıyor olurdu. Burada ne kadar hayati bir iş yapıldığı hayat mücadelesi veren bir kişiye ulaşma noktasında bir gayret içerisinde olan bir ekibi meşgul etmenin neye mal olabileceğini hissedememe bilememe Çünkü sizin neti ne kadar yaptığınızı ve bu mücadelenizin net anlatılmadığı veya bilinmediği kanaatindeyim. Bu hem sağlık çalışanları için kısmen geçerli ama vatandaşımızın da bunu çok net hissetmediği kanaatindeyim. Bizim ilk yardım acil hizmetlerinde 112’nin ne kadar fonksiyonel ve hayati bir iş yaptığını her geçen gün hissettirilen ve 112’de her geçen gün hizmetiyle bir şekilde markalaşması gerektiği kanaatindeyim” diye konuştu.
    Kuruluşundan itibaren 112 Komuta Merkezinde görev yapan Dr. Sema Selvioğlu Türkiye’de ki acil ambulans hizmetlerinin geldiği noktadaki başarıyı anlattı.

    “112’deki değişimi gözlerim dolarak izliyorum”
    Dr. Selvioğlu geçmişte eğitim için gittiği Almanya’da gördüğü 112 çalışmalarını hayranlıkla izlediğini ancak şimdi ülkemizde bunun çok daha ileri seviyede yapıldığını gördüğünde duygulandığını belirterek “Eskiye baktığımızda o kadar büyük bir değişim oldu ki ben gözlerim dolarak izliyorum. Almanya’da 2000 yılında eğitime gittiğimde ilk nöbetimde gittiğim vaka trafik kazasıydı. Çevre yoluna helikopter iniyordu. Ben hayretler içerisinde fotoğraflar çektim. Türkiye’ye döndüğümde sunumlar yaptım. Biz de helikopter başladığından itibaren hemen her gün vaka çıktığında helikopter kaldırıyoruz. Bu benim için çok büyük bir gurur kaynağı ben bunu anlatamam. Ben ilk başladığımda obez vakalarına giderdik. Obeze gittiğimizde sedyeyi çıkartırdık alta battaniye yayardık ondan sonra ancak hastayı alırdık bütün mahalleye taşıtırdık şimdi obez ambulanslarımız var” dedi.
    Bakan Koca yaklaşık 2 saat kaldığı 112 Avrupa Yakası Komuta Merkezinden ayrılarak önce Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisini ardından da Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisini ziyaret etti. Bakan Koca acil servislerde bulunan hemen herkesle konuşarak sorunlarını dinledi. Acil serviste tedavi gören yaşlı bir kadın Bakan Koca’ya “Sen de benim bir oğlumsun” diyerek sevgisini dile getirdi.

  • Birbirinden Sağlıklı Kış Çayı Tarifleri

    Bitki çayları kışın soğuk havada daha çok tüketilen sağlıklı seçenekler arasında yer alıyor. Ancak bitki çaylarının miktarı ve yapılışı sağlık açısından oldukça önemli rol oynuyor. İstanbul Cerrahi Hastanesi’nden Diyetisyen Perihan Kılıç, kışın tüketilecek çaylar hakkında açıklamalarda bulundu. Kılıç, kışın tüketilen çaylarının tüketim sıklığı ve pişirme yönteminin sağlık açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, bitkinin odun ve kök kısımlarının pişirildiği zaman kaynatılması gerektiğini söyledi. Kılıç, bitkinin yaprak veya çiçek kısmının kullanıldığı zaman da ise demleyerek yapılmasının daha sağlıklı olduğuna dikkat çekti.

    “Bu çayları günde 1-2 defa tüketmeliyiz”
    Kış mevsiminde daha çok kış çaylarını tüketmeye başladıklarının altını çizen Kılıç, “Aklımıza ıhlamur, kuşburnu, rezene, ada çayı gibi çaylar geliyor. Bu çayları günde 1-2 defa tüketmeliyiz. Genelde ıhlamur ve kuşburnu çayını kaynattıktan sonra 10-15 dakikalık demleme süresi ekleriz. Tedavi amaçlı yapıyorsak eğer şeker eklemememiz gerekiyor. Çünkü çayın etkinliğini azaltıyor. Şeker yerine bal ekleyebiliriz. Ama balı 40 derece ve altında ekleyelim ki kanserojen etki oluşturmasın. Yapılan araştırmalara göre balın, çayın etkinliğini artırdığı belirtiliyor. Çayımıza bir tatlı kaşığı bal da ekleyebiliriz” dedi.


    “İçtiğimiz çay kadar su tüketmemiz gerekiyor”
    İçilen çay kadar su tüketmeye dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Çünkü havaların soğumasıyla beraber su tüketimini azaltıyoruz. Su ihtiyacımız yok sanıyoruz. Çay ve kahve tükettikçe daha sık idrara çıkmaya başlıyoruz. Bu durumda vücudumuzdan su olarak atılıyor. Bu yüzden içtiğimiz çay kadar su tüketmemiz gerekiyor” diye konuştu.
    Kış çayları hakkında birkaç örnekte bulunan Kılıç, kuşburnu çayının tatlı ihtiyacını gidermek isteyenlerin tercih edebildiğini belirterek, “Elma ve tarçını kaynattıktan sonra kaynayan suyu alıyoruz. Kuşburnuna ekleyip 5-10 dakika demliyoruz. Daha sonra tercihe göre bal eklenebilir. Kuşburnu E ve C vitaminlerinden yüksektir ve antioksidan içermektedir. Bağışıklık sistemimiz bu şekilde hastalıklara karşı koruyucu etki sağlar” açıklamalarında bulundu.
    Ihlamur içeren bir diğer çayın öksürüğe iyi geldiğini söyleyen Kılıç, “Bu çayın içinde ıhlamur, limon, karabiber ve bal bulunuyor. Özellikle öksürüğe iyi gelen bu çay, tahrişi engelliyor. Balgam sökücü özelliği de bulunuyor. Bağışıklık sistemini yine güçlendiren bir çay türüdür” şeklinde konuştu.
    İçerisinde rezene, bal, tarçın ve limon bulunan bir diğer çayda ise koruyucu kış meyvelerini daha çok kullanabildiğini dile getiren Kılıç, “Elma ve ayva gibi kış meyveleri kullanabiliriz. C vitamini yüksek olan meyveleri kullanabiliriz. Soğuk algınlığına karşı bize yardımcı olur” ifadelerini kullandı.
    Kışın tüketilmesi sağlıklı olan 3 çayın tarifleri şu şekilde:
    “Rezene çayı
    1 fındık büyüklüğünde zencefil
    1 adet elma
    1 tatlı kaşığı bal, 2-3 çubuk tarçın
    1 litre su
    Elma, zencefil ve tarçını kaynatın. Kaynayan suya 2 gram rezene ekleyip 10-15 dakika demleyin. En son balı da ekleyip servis yapabilirsiniz.
    Karışık kış çayı kuşburnu
    1 adet elma
    2 adet çubuk tarçın
    1 litre su
    Grip, nezle gibi soğuk algınlığı şikayetlerine iyi gelir. C vitamini içerir. İdrar arttırıcı bileşenleri sayesinde böbrek taşı düşürmeye yardımcı olur. Kuşburnu, C vitamininden zengin olduğu için C vitamini eksikliğinde içilebilir. Elma ve tarçını kaynatın. 2 gram parçalanmış kuşburnu üzerine ekleyip 10-15 dakika demleyin. Yemeklerden yarım saat sonra içilmesi önerilir.
    Bağışıklık güçlendiren kış çayı ıhlamur
    1 limon limon
    1 tatlı kaşığı bal
    1 fındık büyüklüğünde zencefil, karabiber
    1 litre su
    Solunum sistemi rahatsızlıklarında etkilidir. Öksürük durumunda balgam söktürücü olarak kullanılabilir. Ağrı gidericidir. İçinde bulunan uçucu bileşenler sayesinde soğuk algınlığı şikayetlerini azaltır. Müsilajlar sayesinde boğaz tahrişini önler. Flavonoitler de enfeksiyon giderici ve ağrı kesici etkisiyle oluşan tahrişin iyileşmesine yardımcı olur. 2 gram ıhlamur üzerine sıcak su ekleyip 10-15 dakika demleyin.”

  • 11 Yıllık Çocuk Hasreti Glutatyon Tedavisiyle Bitti

    Nurhan Satılmış, eşiyle birlikte 11 yıllık çocuk hasretiyle gitmedik hastane, başvurmadıkları klinik, yapmadık tedavi bırakmadı. Satılmış çiftinin gittikleri merkezlerde yapılan tedaviler olumsuz sonuç verdi. Satılmış ailesi arkadaş tavsiyesi üzerine Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Hakan Çoksüer’e başvurdu. Prof. Dr. Çoksüer, hastayı detaylı değerlendikten sonra yumurta rezervinin zayıf olduğunu tespit etti. Glutatyon tedavisi uygulanan Nurhan Satılmış’ın 11 yıllık çocuk özlemi, gebelik kesesinin görünmesi ile sona erdi.

    Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Hakan Çoksüer, Satılmış çiftinin 11 yıldan beri çocuk isteğiyle kliniklerine başvurduklarını söyledi. Hastasının 39 yaşında olduğunu, birçok yerde tedavi aldığını fakat tedavilerden sonuç alamadığını belirten Prof. Dr. Çoksüer, arkadaşlarının tavsiyesi üzerine kliniklerine geldiğini ifade etti. Prof. Dr. Çoksüer, “Tabi daha önce yumurta rezervinin çok zayıf olduğu söylenmiş hastaya. Biz de hastayı detaylı değerlendirdik gerçekten de düşük over rezerve, yani yumurta rezervinin zayıf olduğunu gördük ve biz bu hastaya glutatyon tedavisi uygulamaya kara verdik. Glutatyon antioksidan tedavidir. Vücudumuzda çevresel faktörlere bağlı aldığımız zararlı maddeler vücutta toksit etkiler oluşturuyor. Bunlarda vücudun hormon yapısını bozarak böylece hem yumurtaların kalitesini bozabiliyor hem de gebelik açısında gebelik oluşumunu önleyebiliyor. Hastalarda özellikle sigara içenlerde, hava kirliliğine maruz kalanlarda ya da beslenme bozuklukları olan kişilerde bu toksitler vücutta daha fazla birikebiliyor. Bunlar çok toksit etki oluşturarak hormon bozucu maddelere dönüşebiliyor. Biz bu glutatyon tedavisiyle ne yaptık, hormon bozucu maddeleri vücuttan atmaya çalıştık. Yani bir nevi vücuda detoks tedavisi yaptık. Detoks tedavisiyle vücudun bu tür vücuttaki serbest oksijen radikalleri, yani vücutta zarar veren toksit maddeleri vücuttan atmayı hedefliyor bu tür tedaviler. O yüzden glutatyon tedavisiyle aynı zamanda dokuyu gençleştirebiliyor. Çünkü toksit etkiler vücuttan uzaklaştığı zaman yumurtalardaki o zararlı maddeler de atılınca yumurtaların daha aktif bir şekilde çalışmasına, yumurtaların daha iyi bir şekilde güçlenmesine neden olabiliyor. Bu hastamızda glutatyon tedavisi sonrasında mutlu haberi aldı” dedi.

    “Hasta gebelik kesesini görünceye kadar gözlerine inanamadı”
    Bu haberi aldıklarında hastanın ilk önce gözlerine inanamadığını ifade eden Prof. Dr. Çoksüer, “Özellikle gebelik kesesini görünceye kadar. Gebelik kesesini görünce o mutluluk çığlıkları bizim için gerçekten de müthiş bir mutluluğa dönüştü. Bu da bizim mesleğimizin en güzel anlarından bir tanesi. Tabi hasta bize ilk geldiği başta umutsuzdu. Çünkü her şekilde her zaman yumurta rezervlerinin zayıf olduğu, yumurta kalitesinin düşük olduğu ve yumurtaların az çalıştığı söylenmiş. Bu da hastada ciddi bir umutsuzluğa neden olmuş. Bizde bu hastaya spesifik tedaviler, hastaya özgü tedaviler verdik. Glutatyon tedavisi verdik. Gerçekten hiçbir hastanın umutsuzluğa kapılmamasını öneriyoruz. Doğru hekim, doğru merkez ve doğru tedavi gerçekten çocuk sahibi olmak için en önemli tedavilerden bir tanesidir. Rabbim çocuk sahibi olmak isteyen herkese bu mutluluğu tattırmasını diliyorum” diye konuştu.

    Nurhan Satılmış, 11 senedir evli olduğunu birçok tedavi gördüğünü ve tedavilerden sonuçlar alamadığını belirterek arkadaşının tavsiyesi üzerine Hakan hocanın yanına geldiğini söyledi. Satılmış, “Burada bana glutatyon tedavisi önerdi hocamız ve şuan gebeyim. Yumurta rezervim iyi çalışmıyordu, glutatyon tedavisi önerdiler ve başarıda elde edildi. Şuan mutluyum, mutluluğumu nasıl anlatayım, nasıl tarif edeyim bilemiyorum. Tüm hastaları Hakan hocaya öneriyorum. Hakan hoca gerçekten kendi dalında, kendi başarısında çok çok iyi, 11 seneden sonra inanamadım. Şuan mutluluğumu herkesle paylaşmak isterim. Güzel bir haber bu, Allah herkese nasip etsin hayırlısını. Kucağına almayı da nasip etsin” şeklinde konuştu.

  • Ucuz Dönerde Yeni Hile ile İnsanların Sağlığıyla Oynuyorlar

    Prof. Dr. Canan Karatay dönerde çeşitli hilelerin olduğunu belirterek, “Anadolu’da bir laf vardır; Ucuz etin yahnisi olmaz. Onun için eğer bir şey ucuzsa mutlaka içerisinde katkı maddesi vardır. Dönerde ve hazır köftelerde soya ve katı yağlar çok fazla kullanılıyor. Hayvansal yağlar tehlikeli değildir” dedi.

    Karatay şöyle devam etti:

    “Çünkü hayvansal yağlar, katı yağ değildir. İnsan vücudunda ve hayvan vücudunda katı yağ olmaz. Hayvansal yağ kullandıklarını sanmıyorum çünkü çok değerli bir yağdır. Ancak ucuz diye de bunların kullanılması doğru değil. Başından beri tavuk dönere karşıyım. Tavuk döner olan büfelerin önünden geçerken bile midem bulanıyor. Tavuk, zaten tavuk değil. Bildiğiniz bir yerden pahalı da olsa istediğiniz kadar döner yiyebilirsiniz.”

    ‘Mezbahalarda çöpe atılan yağ’

    Döner ustası Yusuf Yaka dönerde nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlattı. Yaka, “İlk olarak dönere bakmanız gerekiyor. Zaten baktığınız zaman anlaşılıyor. Bir de fiyatına bakacaksınız. Fiyat da çok önemli. Dönere baktığınız zaman kendini belli eder. Dönerde gömlek yağı kullanılır. Bu asırlardır böyledir. Hayvanın derisinin üstünden çıkan yağdır. Maliyetten kaçmak için böbrek yağı dediğimiz hayvanın alt tarafından olan yağı alıyorlar. O yağ kalitesiz bir yağ. Normalde mezbahalarda çöpe atılan yağdır. O yağı sosluyorlar dönere takıyorlar” ifadelerini kullandı.

    ‘Vatandaşın ne yediğini bilmesi lazım’

    Bir başka döner ustası Hayri Taş ise şunları kaydetti:

    “Kavram yağı dönerde kullanılmaz. Bazı dönerciler piyasanın altında satmak, daha fazla sirkülasyon sağlamak için bunları kullanıyor. Bu da insan sağlığına çok zararlı ve tehlikelidir. Kuyruk yağı ya da kuzu döşü dediğimiz yağ kullanılır. Bunun dışında kesinlikle başka yağ kullanılmaz. Olursa da ucuz olur. Piyasada 5 liraya 8 liraya satılır. Bunlar da yenilmez. Vatandaşın ne yediğini bilmesi lazım. Piyasaya baktığın zaman ekmek 1.5 lira, döner nasıl 8 liraya satılsın. Karşıdan baktığınız zaman döner canlı olacak. Kavram dediğimiz yağ, sürekli aşağı akar zaten. Gerçekten çok sağlıksız. Dönerin fiyatının 15 liradan aşağı olmaması lazım.”

  • Ucuz Dönerde ”Yağ Hilesi” Tartışması

    Yemek kültürümüzde önemli bir yere sahip olan et döner kimi yerlerde 100 gramı 8 ile 10 lira arasında satılıyor. Ucuza satılan et dönerlerde yağ hilesi olduğunu iddia edildi.

    “HAYVANSAL YAĞLAR TEHLİKELİ DEĞİLDİR”

    İç hastalıkları ve kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay dönerde çeşitli hilelerin olduğunu belirterek, “Anadolu’da bir laf vardır; Ucuz etin yahnisi olmaz. Onun için eğer bir şey ucuzsa mutlaka içerisinde katkı maddesi vardır. Dönerde ve hazır köftelerde soya ve katı yağlar çok fazla kullanılıyor. Hayvansal yağlar tehlikeli değildir. Çünkü hayvansal yağlar, katı yağ değildir. İnsan vücudunda ve hayvan vücudunda katı yağ olmaz. Hayvansal yağ kullandıklarını sanmıyorum çünkü çok değerli bir yağdır. Ancak ucuz diye de bunların kullanılması doğru değil. Başından beri tavuk dönere karşıyım. Tavuk döner olan büfelerin önünden geçerken bile midem bulanıyor. Tavuk, zaten tavuk değil. Bildiğiniz bir yerden pahalı da olsa istediğiniz kadar döner yiyebilirsiniz” diye konuştu.

    “MEZBAHALARDA ÇÖPE ATILAN YAĞ”

    Döner ustası Yusuf Yaka dönerde nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlattı. Yaka, “İlk olarak dönere bakmanız gerekiyor. Zaten baktığınız zaman anlaşılıyor. Bir de fiyatına bakacaksınız. Fiyat da çok önemli. Dönere baktığınız zaman kendini belli eder. Dönerde gömlek yağı kullanılır. Bu asırlardır böyledir. Hayvanın derisinin üstünden çıkan yağdır. Maliyetten kaçmak için böbrek yağı dediğimiz hayvanın alt tarafından olan yağı alıyorlar. O yağ kalitesiz bir yağ. Normalde mezbahalarda çöpe atılan yağdır. O yağı sosluyorlar dönere takıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “DÖNERİN FİYATININ 15 LİRADAN AŞAĞI OLMAMASI LAZIM”

    Bir başka döner ustası Hayri Taş ise, “Kavram yağı dönerde kullanılmaz. Bazı dönerciler piyasanın altında satmak, daha fazla sirkülasyon sağlamak için bunları kullanıyor. Bu da insan sağlığına çok zararlı ve tehlikelidir. Kuyruk yağı ya da kuzu döşü dediğimiz yağ kullanılır. Bunun dışında kesinlikle başka yağ kullanılmaz. Olursa da ucuz olur. Piyasada 5 liraya 8 liraya satılır. Bunlar da yenilmez. Vatandaşın ne yediğini bilmesi lazım. Piyasaya baktığın zaman ekmek 1.5 lira, döner nasıl 8 liraya satılsın. Karşıdan baktığınız zaman döner canlı olacak. Kavram dediğimiz yağ, sürekli aşağı akar zaten. Gerçekten çok sağlıksız. Dönerin fiyatının 15 liradan aşağı olmaması lazım” diye konuştu.

    “ETLERİNİN DE KALİTELİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM”

    Vatandaşlar da ucuz et dönerle ilgili şunları söylediler. Nergis Gedik  “Ucuz dönerleri yememeye çalışıyorum. 10 liradan düşük fiyatta döner yenilmemesi gerektiği ile ilgili bir haber okumuştum. Ondan sonra daha yüksek fiyatlı ve kaliteli yerlerden yemeye özen gösteriyorum” dedi. Şahin Keskin ise  “Et zaten normalde pahalı bir şey. Ucuz et bulamazsınız dönerin 15-20 lira olması lazım. Bu da normaldir” diye konuştu. Nazlı Açık da ucuz olan dönerlere güvenemediğini belirterek “8-10 liralık dönerli yemiyorum. 15 lira ve üzeri dönerleri yiyorum. Yağlı oluyor zaten ucuz olan dönerler. Etlerinin de kaliteli olduğunu düşünmüyorum” dedi.

    Muhammed Akyol ise “Yeni çıkan dönerciler kurumsal dönerciler var. Onları daha çok tercih ediyorum. Nerede yapıldığı genelde belli oluyor. Kalitesi de belli. Fiyatı da daha uygun. O yüzden kurumsal yerleri tercih ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Oyunun Yıldızları 2019 Ödüllerini Kimler Aldı?

    Oyunun Yıldızları Ödülleri sahiplerine kavuştu. 15 farklı kategoride 64 adayın yarıştığı, 30.000’den fazla kişinin canlı olarak izlediği Oyunun Yıldızları Ödülleri sahiplerini buldu. İşte ödül alan isimler… Oyunun Yıldızları 2018 ve 2019 Ödülleri Kimler Aldı?
    Karşınızda Oyunun Yıldızları;

    2018 Oyunun Yıldızları Ödüllerini Kazananlar

    Yılın Espor Takımı: Royal Bandits
    Yılın Esporcusu: Berkay “Zeitnot” Aşıkuzun
    Yılın Gizli Kahramanı: Gazi Üniversitesi Espor Topluluğu
    Yılın Espor Sunucusu: Can “Scarlet” Çaldıran
    Yılın Oyun İçerikli Youtube Kanalı: PintiPanda
    Yılın Battle Royale Yayıncısı: Mithrain
    Yılın FPS Yayıncısı: Ferit “Wtcnn” Karakaya
    Yılın Moba Yayıncısı: Furkan “Immortoru” Tekeş
    Yılın Yükselen Yayıncısı: Can Sungur
    Yılın Yaratıcı Yayıncısı: BossLayf Kanalı
    Yılın IRL Yayıncısı: KendineMüzisyen
    Yılın Farklı Oyunlar Yayıncısı: Grimnax
    Yılın Kadın Yayıncısı: Gözde Demiral
    Yılın Erkek Yayıncısı: Jahrein

    2019 Oyunun Yıldızları Ödüllerini Kazananlar

    Yılın FPS Yayıncısı: Ferit “Wtcnn” Karakaya
    Yılın Moba Yayıncısı: Kaan ‘Elwind’ Atıcı
    Yılın IRL Yayıncısı: Pelin ‘pquenn’ Baynazoğlu
    Yılın Erkek Yayıncısı: Tuğkan ‘Elraen’ Gönültaş
    Yılın Battle Royale Yayıncısı: Cem ‘Mithrain’ Karakoç
    Yılın Auto Battler Yayıncısı: Şükrü ‘Uthenera’ Şentürk
    Yılın Yaratıcı İçerik Yayıncısı: Eren Aktan

     

  • Sanaldaki Kelimeler Türkçeleşti: Re-Tweet’in Yerini ‘Sektirme’ Alacak

    İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin, Yeni İletişim Ortamları’nda Türkçe: “Güncel Sorunlar ve Terim Önerileri Çalıştayı” ‘Dijital İtibar, Endüstri 4.0 ve Yapay Zekâ, Dijital Medya, Siber Güvenlik ve Toplum 5.0’ konularıyla beş farklı masada Türkçe terimlere geçiş konunun uzmanlarıyla tartışıldı. Çalıştay Türk Dil Kurumu, İstanbul Gelişim Üniversitesi, İstanbul Okan Üniversitesi ve Türkiye Bilişim Derneği iş birliğiyle gerçekleşti. TDK uzmanları, dilbilimciler, iletişimciler ve pek çok ilgili alandan uzmanın bir araya gelerek beyin fırtınası yaptığı çalıştayda, yabancı kelimelere karşılık Türkçe kelimeler ortaya çıktı.

    SEKTİRMEK, MERAKLANDIRICI VİDEO İZLEMEK

    Gerek günlük yaşamda, gerekse iş yaşamımızda sıklıkla karşımıza çıkan Re-Tweet, influencer, stalk, start-up, podcast, QR kod gibi pek çok terimin yerini Türkçe kelimeler aldı.

    Toplam 100’den fazla terimin tartışılması gerektiği konusunda uzlaşılan çalıştayda, 40’a yakın çözüm önerisinde bulunuldu.

    Türkçe karşılıkları önerilen kelimelerden bazıları ise şöyle:

    Re-Tweet (RT)/ Sektirme

    Binge Watch / Dizibitiren, Aralıksız İzlemek, Duraksız İzlemek

    Diss Atmak / Cevap Yollamak

    Stalker / Sanal Casusluk

    Influencer / Deneyimleyici

    Caps / Yazılı Resim, Resim Yorum

    Cyber Bot / Siber Can

    Teaser / Meraklandırıcı Video

    Caption / Resim Altı

  • PUBG Mobile İndirilme Sayısı Açıklandı

    Call of Duty Mobile’ın da piyasaya sürülmesi ile rekabetin kızıştığı mobil Battle Royale oyunları dünyasından yeni bir haber geldi. PUBG Mobile Twitter üzerinden yaptığı açıklama ile tüm dünyadaki indirilme sayısını açıkladı.

    PUBG Mobile indirilme sayısı 600 milyonu geçti.

    Ücretsiz olması ile öne çıkan oyun özellikle Hindistan gibi yoğun nüfuslu ülkelerde büyük ilgi görüyor.

    Temmuz 2019’da yapılan açıklamada oyunun 400 milyondan fazla indirildiği duyurulmuştu. Yaklaşık 5 ay gibi bir sürede 200 milyon indirmeye daha ulaşan PUBG Mobile, yükselişini sürdürüyor diyebiliriz.

    PUBG’nin PC ve konsol versiyonlarında ise 50 milyon adetlik indirme söz konusu.

    Mobil oyunlar arasında rekabete baktığımızda 1 milyardan fazla indirmeye ulaşan Pokemon Go‘nun liderliğinin devam ettiğini görüyoruz.

  • Instagram’a Titreşim Özelliği Geliyor

    İsabetli sızıntıları ile bilinen tersine mühendislik uzmanı Jane Manchun Wong, bu kez Instagram titreşim özelliği ile ilgili bir açıklama yaptı. Sürekli olarak sosyal medya platformlarının yaptığı geliştirmeleri ortaya çıkan Wong‘un sızıntılarının genellikle doğru çıktığını belirtelim.

    Wong attığı bir tweet ile Instagram’ın titreşim özelliği üzerinde çalıştığını duyurdu. Bu titreşim, kullanıcı birine ‘beğeni‘ attığı zaman gelecek. Wong buradaki titreşimin dokunsal geri bildirim seviyesinde olduğunu da söyledi. Yani, iPhone’larda alıştığımız Haptic Touch özelliğinin titreşimi ilerleyen zamanda Instagram’da da karşımıza çıkacak.

    Haptic Touch özelliği bildiğiniz gibi, iPhone‘larda ekrana uzun basma süresini algılayan bir teknoloji olarak karşımıza çıkıyor. 3D Touch‘ın yerine gelen Haptic Touch; iPhone 11, iPhone 11 Pro, iPhone 11 Pro Max ve iPhone XR modellerinde kullanılıyor.  iPhone 6s, iPhone 6s Plus, iPhone 7, iPhone 7 Plus, iPhone 8, iPhone 8 Plus, iPhone X, iPhone XS ve iPhone XS Max modelleri ise 3D Touch teknolojisini kullanmaya devam ediyor.

  • Bel Fıtığı Hakkında Yanlış Bilinenler

    Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op.Dr.İbrahim Rızvanoğlu konu hakkında önemli bilgiler verdi.
    Op.Dr.İbrahim Rızvanoğlu, bel fıtığı hakkında bilinen yanlış ve doğruları şöyle sıraladı;
    Yanlış; Bel fıtığı olan kişilerde bel ağrısı bulunmalıdır, bel ağrısı yoksa bel fıtığı yoktur.
    Doğru; Bel ağrısı, kişilerin günlük aktivitesini kısıtlayan önemli bir sorundur. Ancak bilinenin aksine bel fıtığı olan kişilerin çoğunda bel ağrısı olmaz. Her bel ağrısı da bel fıtığı belirtisi olmayabilir.
    Yanlış; Bel fıtığının yeri cilt-altında elle dokunularak bulunabilir, ele gelen topaklar fıtıktır.
    Doğru; Bel omurları arasında destek görevi yapan kıkırdak dokunun çeşitli nedenlerle yırtılarak omurilikten çıkan kalçaya ve bacağa yayılan sinirlere baskı yapmasına bel fıtığı denir. Bu nedenle fıtığa elle dokunabilmek mümkün değildir. Ayrıca bel fıtığı kendini bazı belirtilerle gösterebilir. Akut ve kronik olarak olmak üzere 2’ye ayrılır.
    Yanlış; Bel fıtığı için doktora başvurulursa mutlaka ameliyat önerilir.
    Doğru; Bilakis hastaların yaklaşık %95’i ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilir.
    Yanlış; Bel fıtığı oluşunca mutlaka ya yerde yatmalı ya da yatağın altına tahta koyarak yatmalıdır.
    Doğru; Sert yerde yatmak sırt ve bel kaslarının tutulmasına sebep olabilir yani yarar yerine zarar verebilir. Yarı ortopedik bir yatakta yatmak iyi bir seçim olabilir. Ama en önemlisi hangi pozisyonda rahat ediliyorsa o pozisyonda durulabilir.
    Yanlış; Yürüyüşte, merdiven çıkıp inilmemelidir, kişiler daha çok oturmayı tercih edilmelidir.
    Doğru; Oturmak bele binen yükün artmasına neden olur. Bu nedenle uzun süre aynı pozisyonda oturmaktan kaçınılmalıdır. 20 dakikadan fazla sürekli oturulmamalı, sık sık vücudun duruş pozisyonu değiştirilmelidir.
    Yanlış; Yüzmeyle bel fıtığı tamamen düzelir.
    Doğru; Yüzme çoğunlukla iyi gelir ve önerilir ama her zaman tamamen çözmez. Bel fıtığı sorununa karşı yani bel fıtığından korunmak adına daha etkilidir.
    Yanlış; Beli ağrıyan kadınlar topuklu ayakkabı giymemeli.
    Doğru; Burada ayakkabının topuk boyu önemlidir. Ayakkabının topuğu 6 santimi geçmediği sürece herhangi bir sorun oluşturmaz. Aslında tamamen düz olan ayakkabılar kadınların beli için daha zararlıdır. Ayrıca tamamen düz olan babet tarzı ayakkabılar ayak sağlığında da içinde sorunların oluşmasına neden olabilir.
    Yanlış; Kilo vermek bel fıtığını sorununu tamamen çözer.
    Doğru; Fazla kilo eklem sağlığı içinde bir çok probleme zemin hazırlayabilir. Ancak bu kilolar dizler ve kalça için zararlıdır, bel için o kadar fazla etki oluşturmaz. Bu nedenle kilo vermek bel fıtığı semptomlarını önemli ölçüde azaltsa da ama tamamen çözmez.
    Yanlış; Bel fıtığı ameliyatlarında hasta mutlaka genel anestezi ile yapılmak zorundadır.
    Doğru; Günümüzde epidural anestezi yöntemi ile hasta uyumadan da ameliyat yapılabilmektedir. İlla genel anestezi uygulamasına gereklilik yoktur.
    Yanlış; Bel fıtığı ameliyat edilse dahi mutlaka nüks eder.
    Doğru; Bel fıtığı ameliyatı olmaya karar veren ve olan hastaların en tedirgin olduğu konuların başında ”Acaba ameliyat sonrası bel fıtığım tekrar olur mu ? ” Bel fıtığı ameliyatları sonrasında fıtığın tekrarlama sıklığı, mikro cerrahi ameliyatlarda oldukça düşüktür.”