Blog

  • Instagram’daki Gizli Profilleri Gösteren Uygulama, Play Store’dan Kaldırıldı

    Birçoğumuz, hayatını merak ettiği birinin sosyal medya profilini karıştırmıştır. Beğeni, hikaye görüntüleme gibi herhangi bir iz bırakmadan yapılan bu aktivite, modern tabirle stalk yapma olarak adlandırılıyor. Genelde masum bir meraktan dolayı yapılan bu eylem, herhangi bir mahremiyet ihlali teşkil etmiyor çünkü hedef kişinin profili, zaten kendi seçimine bağlı olarak açık ya da kapalı konumda oluyor.

    Mahremiyet ilkelerini altüst eden yeni bir uygulama olan Ghosty, kural tanımaz insanlar için bazı sınırları kaldırırken birçok insanı da sosyal medya hesapları hakkında endişeye sürüklüyor ancak Instagram, bu konuya el attı ve kullanıcılarının tedirgin olmasının önüne geçti.

    Ghosty adlı uygulamaya karşı harekete geçen Instagram, uygulamaya faaliyetlerini durdurma çağrısında bulunulduğunu açıkladı. Kullanıcılarına gizli Instagram hesaplarını gösteren uygulama Ghosty; bu kural ihlalinin dışında başka kuralları da ihlal ediyordu.

    Uygulama, gizli hesapları göstermek için sizden başkalarının verilerini istiyor ve böylelikle kişilerin takip ettiği gizli hesapları bulmak için kullanıcı verilerini topluyor. Yani bu uygulamayı kullanıyorsanız hem kendinizin hem de yakın çevrenizin mahremiyetini ihlal ediyorsunuz.

    Ghosty, yakın zamanda kaldırılana kadar Google Play Store‘da erişime açıktı ve nisanda kullanıma açılışından kapanışına kadar 500.000’den fazla indirme sayısı elde etti.

    Uygulamanın bu kadar kısa ömürlü olması bir sürpriz değil. Faaliyetlerini durdurma çağrısıyla birlikte Instagram, haklarının ihlal edildiğini ve bu konuda yaptırım uygulayacağını açıkça belirtmişti. Asıl sürpriz olan, uygulamanın bu kadar süre boyunca Google Play Store ve Instagram’ın dikkatinden uzak bir şekilde nasıl mağazada kaldığı. Bu büyük bir sorun çünkü bu süre, bazı kişilerin insanları tehdit ya da taciz etmeye yetecek kadar veri toplaması için gayet yeterliydi.

  • PlayStation 5 Oyun Kolu Patentlendi

    Japonya‘nın patent ofisi tarafından yayınlanan görüntülerde yeni PlayStation oyun kolunun tasarım detayları yeterince belli oluyor. Bu tasarım detaylarına göre yeni oyun kolu, DualShock 4 ile neredeyse aynı tasarıma sahip olacak. En büyük benzerlikliklerden biri de simetrik yapıya sahip olmaları. Yeni DualShock da, bir önceki nesil gibi simetrik tuş düzenine sahip olacak.

    Ancak bazı farklılıklar da yok değil. En büyük farklardan biri de yeni oyun kolunun herhangi bir ışığa yer verilmeyecek olması. Bu sayede daha başarılı bir batarya ömrü sunulabilir.

    Tasarımsal olarak çok fazla değişiklik görülmese de PlayStation 5 kollarının özellikle titreşim konusunda daha iyi bir deneyim yaratması beklentiler arasında yer alıyor. Ayrıca yeni oyun kolu, USB Type-C aracılığıyla şarj olacak.

  • Google Stadia Kütüphanesine Eklenecek 10 Oyun Daha Açıklandı

    Resmi olarak kullanıma 19 Kasım 2019 tarihinde sunulacak olacak Google Stadia platformunda yer alan oyunlar daha önce açıklanmıştı. Google yaptığı yeni bir açıklama ile platforma kullanıma sunulmadan önce eklenecek 10 yeni oyunu daha duyurdu.

    Google Stadia’ya gelecek 10 oyun daha açıklandı

    Daha önce açıklanan 12 oyuna eklenen 10 oyunla beraber bulut oyun platformundaki toplam oyun sayısı 22 olmuş oldu. Buna göre platforma eklenen 10 yeni oyun aşağıdakiler oldu:

    Attack on Titan: Final Battle 2

    Farming Simulator 2019

    Final Fantasy XV

    Football Manager 2020

    Grid 2019

    Metro Exodus

    NBA 2K20

    Rage 2

    Trials Rising

    Wolfenstein: Youngblood

    Daha önce Google Stadia’da yer alacağı belirtilen 10 oyun ise şunlardı:

    Assassin’s Creed Odyssey

    Destiny 2: The Collection (Stadia Pro)

    GYLT

    Just Dance 2020

    Kine

    Mortal Kombat 11

    Red Dead Redemption 2

    Rise of the Tomb Raider

    Samurai Shodown (Stadia Pro)

    Shadow of the Tomb Raider: Definitive Edition

    Thumper

    Tomb Raider: Definitive Edition

  • “KOAH Önlenebilir”

    Türk Toraks Derneği KOAH Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Elif Şen, 20 Kasım Dünya KOAH Günü kapsamında KOAH ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Dünyada 384 milyon KOAH hastası olduğunu ve her yıl yaklaşık 3 milyon kişinin KOAH nedeniyle yaşamını kaybettiğini belirterek dünyadaki ölüm nedenleri içinde 3’üncü sırada KOAH olduğunu kaydetti. Şen, “20 Kasım 2019’da Dünya KOAH Günü’nde, dernek olarak ülkemizin dört bir yanında hasta eğitimleri, solunum fonksiyon testi ölçümleri, bilimsel toplantılar ve KOAH’ı tanımanın, farkındalığın önemine dikkat çekecek çeşitli etkinlikler düzenliyoruz. KOAH, nefes yollarında mikrobik olmayan iltihaba bağlı oluşan, kronik bronşit ve hava keseciklerinin harabiyetine neden olan ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. KOAH’ın belirtileri nefes darlığı, tekrarlayan öksürük, balgam çıkartmadır. Bu yakınmaları olan, sık akciğer enfeksiyonu geçiren, solunum yolu enfeksiyonundan iyileşmesi geciken kişilerde KOAH olabilir. En önemli risk faktörü başta sigara içilmesidir. Bunun yanı sıra dış ve iç ortam hava kirliliği, mesleksel olarak zararlı toz, gaz ve kimyasallara maruz kalmak, sağlıkta eşitsizlik, çocukluk döneminde yeterince beslenememe, yoksulluk, özellikle biyomas (odun, tezek benzeri yakıt) dumanına maruziyet de KOAH’ın diğer risk faktörlerini oluşturur. KOAH tanısı “nefes ölçüm testi-spirometre” ile kolay, basit bir test yapılarak konulur. Erken tanı konulması önemlidir ve böylece hastalığa bağlı ölüm oranı azalacaktır” ifadelerine yer verdi.

    Prof. Dr. Bayram: “Önlenebilir”
    KOAH’ın kronik bir hastalık olduğunu ancak hem önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu dile getiren Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Bayram ise, “KOAH tanısı konulan hastaların bu hastalığa neden olan, kötüleşmesi ve ilerlemesine yol açan sigarayı bırakmaları, sigara dumanı, zararlı toz, gaz duman ve hava kirliliğinden uzak durmaları gereklidir. Hava kirliliği dünyanın olduğu kadar ülkemizin de ciddi bir sorunudur. Akciğer sağlığını tehdit eden hava kirliliği KOAH’lı hastaların hastalıklarının kötüleşmesine, atak geçirmelerine, hastaneye yatış ve ölümlere neden olabilmektedir. KOAH tedavisinde nefes açıcı özellikte inhaler olarak adlandırılan solunum yolu ile uygulanan ilaçlar ile hava yollarındaki daralmanın açılması, mikrobik olmayan iltihaplanmanın azaltılması ile hastaların nefes darlığının azaltılması, hastalığın alevlenme riskinin düşürülmesi sağlanmaktadır. Solunum yetmezliği olan KOAH’lı hastaların evde oksijen tedavisi ve yine gereken hastalarımızda evde solunum cihazı tedavisi gibi tedavilere ihtiyaç olabilmektedir. Solunum yolu enfeksiyonları hastalık belirtilerinin artması ile kendini gösteren, hastalığın kötüleşmesi ve seyrini etkileyen hatta ölümlere neden olan ataklardan, zatürreden korunmak için grip ve zatürre aşılarının yapılması ve nefes yoluyla alınan ilaç tedavilerinin düzgün uygulanması gerekir. Bunların yanı sıra fiziksel aktivitenin önerilmesi ve gerekirse akciğer rehabilitasyonu uygulanması hastaların günlük yaşamlarının daha kaliteli hale gelmesini sağlar. Dünya KOAH Günü’nde ciddi ve önemli bir sağlık sorunu olan KOAH’a dikkatinizi çekmeyi istemekteyiz. KOAH’ın doğru ve erken tanısı, uygun ve yeterli tedavisi ile hastalarımızın kaliteli bir yaşam sürdürmelerini hedefliyoruz. Hastalığın oluşmasına yola açan sigara kullanımı, iç ortam ve dış ortamda hava kirliliği gibi faktörlerin aynı zamanda hastalığın ilerlemesine de neden oldukları hakkında toplumu bilgilendirmenin önemini vurgulamayı önemsiyoruz. Ciddi bir sağlık sorunu ve en öldürücü hastalıklardan birisi olan KOAH’ın ve bu hastalıkla ilişkili risk faktörlerinin bilinirliğinin artması hastalık gelişimin önlenmesi ve daha erken tanı alabilmesi için hayati öneme sahiptir. Tekrarlayıcı öksürük, balgam çıkartma, nefes darlığı gibi kronik solunum yakınmalarınız varsa, KOAH gelişmesi için sigara içmek, dış ve iç ortamlarda hava kirliliğine, mesleksel olarak zararlı toz, gazlara, kimyasallara maruz kalma durumunuz varsa göğüs hastalıkları uzmanına başvurunuz. KOAH’a son vermek için doktorlar ve hastalar olarak hep birlikte olalım” dedi.

  • WhatsApp Filistinli Gazetecilerin Hesaplarını Engelliyor

    Dünyanın popüler anlık mesajlaşma uygulamalarından biri olan WhatsApp, son günlerde onlarca Filistinli gazetecinin hesaplarını engelledi.

    Yerel kaynaklardan alınan bilgiye göre, sosyal medya devi Facebook’un bünyesinde bulunan WhatsApp, Filistinli gazetecilere ait telefon numaralarının engellenme gerekçesini “hesap etkinlikleri ve hizmet koşullarını ihlal etmek” olarak açıkladı.

    Facebook’un da bir ayı aşkın süredir Filistinli gazetecilere veya yerel basın kuruluşlarına ait yüzlerce hesabı engellediği belirtildi.

    “Ultra Palestine” sitesi editörü Mücahid Beni Muflih, yaptığı açıklamada, 4 senedir kullandığı kişisel WhatsApp hesabının geçen cuma günü engellediğini söyledi.

    İsrail’in geçen hafta düzenlediği Gazze saldırılarının son gününde WhatsApp’tan “telefon numarasının hizmet politikalarını ihlal ettiği gerekçesiyle kullanıma yasaklandığı” mesajı aldığını aktaran Beni Muflih, WhatsApp yetkilileriyle iletişime geçtiğinde kendisine “hesabıyla ilgili birçok şikayet olduğu ancak tarafların gizliliğini korumak için bu şikayetlerin niteliğini açıklayamayacakları” cevabı verildiğini anlattı.

    Son İsrail saldırıları sırasında kişisel hesabını basın çalışmaları için kullandığına dikkati çeken Filistinli gazeteci, “Her zaman olduğu gibi, bilgileri habercilerin olduğu gruplarla paylaşmak ve olayların takibi konusunda meslektaşlarımızla iletişim kurmak için çalıştık.” dedi.

    WhatsApp’ın engellemeleri keyfi

    AFP’nin Gazze’deki foto muhabiri Said el-Hatib de WhatsApp’ın kişisel hesabını herhangi bir gerekçe göstermeden engellediğini belirtti.

    Hesapların kapatılma nedenine ilişkin WhatsApp’ın sunduğu iddiaların gerçeği yansıtmadığını kaydeden Hatib, “Uygulamanın hizmet koşullarını ihlal etmedim. Gazetecilerin hesapları keyfi şekilde kapatılıyor.” ifadelerini kullandı.

    AA’nın Gazze’deki muhabirlerinden Mustafa Habbuş da İsrail’in son saldırıları sırasında kişisel hesabının engellendiğini ifade etti.

    Habbuş, “Şirket yetkilileri, gazetecilerin hesaplarına ilişkin kimliğini vermedikleri kişiler tarafından bazı bildirimler aldıklarını belirterek, hesapların bu yüzden engellendiğini söylüyor.” diye konuştu.

    “Engellemeler Facebook politikasının bir uzantısı”

    Yasağın Filistinlilerin sesinin duyurulmasını engellemeye çalışan “Facebook politikası”nın bir uzantısı olduğunu dile getiren Habbuş, “Politik bir faaliyetim yok. WhatsApp aracılığıyla insanları yönlendirmiyorum. Uygulamayı Gazze’de tansiyonun yükseldiği son olaylarda bölgedeki AA ekibiyle bilgi paylaşımında bulunmak ve iletişim kurmak için kullandım.” dedi.

    Habbuş ayrıca bu durumu Gazze’de yaşanan olayları dünyaya duyurmaya çalışan Filistinli gazetecilere karşı “tehlikeli bir ihlal” olarak nitelendirdi.

    “İsrail, Filistin içerikli haber ve paylaşımlara kısıtlama getirmeye çalışıyor”

    Batı Şeria merkezli Sada Social Merkezi Müdürü İyad Rufai, Gazze’de tansiyonun yükseldiği geçen haftaki İsrail saldırıları sırasında onlarca gazetecinin hesabının engellendiğini söyledi.

    Merkezin yasakla ilgili WhatsApp yönetimi ile iletişime geçtiğini kaydeden Rufai, “Şirket, engellenen numaraları yeniden inceleme ve araştırmaya hazır olduğunu iletti.” diye konuştu.

    Rufai ayrıca hesapları yasaklanan gazetecilerin bir listesini WhatsApp yönetimine göndereceklerini belirterek, “İşgalci İsrail, internette ve tüm sosyal medyada Filistin içerikli haber ve paylaşımlara kısıtlama getirmeye çalışıyor.” dedi.

  • Antibiyotik Kullanımına Dikkat

    Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hüseyin Bolten, 18 Kasım Antibiyotik Farkındalık Günü sebebiyle açıklamada bulundu. Hüseyin Bolten ”İnsanların ve hayvanların enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan antibiyotikler sağlığa kavuşmanın önemli bir parçası, aynı zamanda hayvan ve insan sağlığında bir dönüm noktasıdır. Zamanla antibiyotiklere karşı gelişen direnç, gelecekte antibiyotiklerin etkinliğinin sürdürebilmesi için bir dizi önlemler almayı gerektirmektedir. İnsan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevre sağlığının ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olması Tek sağlık anlayışını ortaya çıkarmış ve sağlık için antibiyotik direnci konusunda disiplinler arası çalışmanın yanı sıra antibiyotik kullanan herkesin işbirliğine ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur” dedi.
    Antibiyotiklerin hekim kontrol ve gözetiminde olmadan, gerekmedikçe ve uygun olmayan dozlarda, uygun olmayan sürelerde kullanılması sonucu fayda yerine zarar getireceğini ve mikroorganizmalara direnç kazandıracağını belirten Bolten, “İnsanlarda olduğu gibi hayvanlarda da rastgele antibiyotik kullanılmaz, mutlaka hekimin belirlediği doz ve tedavi süresinde kullanılmalıdır. Veteriner hekim reçetesi ve aynı zamanda hayvan sağlığı ilaçlarında karekod uygulaması ile antibiyotik hareketleri ve gıdadaki kalıntı izlenerek kontrolsüz antibiyotik kullanımının önüne geçilebilir. Ayrıca aşılama gibi koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması antibiyotiklere ihtiyacı azaltmaktadır” şeklinde konuştu.

  • Sünnet İçin En Doğru Zaman 2 Yaş Öncesi

    Yozgat Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi uzmanı Opr. Dr. Necip Fazıl Aras, sünnetin her yaşta yapılmakla birlikte en doğru zamanın 2 yaşından önce olduğunu belirterek, aileleri doğru bilinen yanlışlar konusunda uyardı. Opr. Dr. Necip Fazıl Aras, sünnetin 2014 yılından bu yana sadece doktorlar tarafından hastane ya da klinik ortamında yapılan, doktor olmayan kişilerin yapmasının yasaklandığı bir işlem olduğunu bildirdi.

    Her mevsim yapılabilir
    Halk arasında yaygın anlayışın aksine sünnet sadece yaz aylarında değil her mevsim yapılabildiğini belirten Opr. Dr. Aras, “Sıcak aylarda altı bezli çocuklarda pişik ve ödem daha fazla olduğu için kışın sünnet yaptırmanın iyileşme açısından pozitif yanlarının olduğu bile söylenebilir” dedi. 2 yaş öncesi ya da 6 yaş sonrasının sünnet için uygun dönemler olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Necip Fazıl Aras, bu dönemlerde psikolojik açıdan etkilenmenin en az düzeyde görüldüğünü belirterek, “Bizim önerimiz yeni doğan dönemi, yani ilk 298 gün geçtikten sonra, 1 yaşını geçmeden yaptırmanızdır” şeklinde konuştu.

    Erken sünnetin faydaları
    Erken Sünnetin faydalarına da dikkati çeken Aras, şunları söyledi:
    “Erken sünnetin faydalarının başında daha hızlı iyileşme süreci gelir. Ağrı hissinin yaşamın ileri dönemlerine göre daha az olması, genel anestezi ihtiyacının olmaması, potansiyel psikolojik travmanın bulunmaması diğer avantajlardır. Yaşamın ilk yıllarında olan idrar yolu enfeksiyonlarında azalma sağlanması da bir başka avantajdır. Çünkü 2 yaşından küçük çocuklarda yapılan bir çalışmada idrar yolu enfeksiyonlarının, üç ile on kat arasında azaldığı görülmüştür. İdrar yolunda enfeksiyon riski artmış erkek çocukların, idrar yollarında darlık veya kaçak gibi ilk bir yılda geçirebileceği enfeksiyonları azaltarak muhtemel böbrek hasarına engel olmaktadır”

    Hangi yöntem?
    Her ne şekilde olursa olsun sünnet işlemi için öncelikle lokal anestezi (bölgesel uyuşturma) fırsatının değerlendirilmesini öneren Aras, “Çünkü genel anestezi (narkoz) lokal anesteziye göre oldukça riskli bir girişimdir” dedi.
    Opr. Dr. Necip Fazıl Aras, Yozgat Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahisi Kliniğinde tek kullanımlık sünnet aleti yardımıyla kotersiz, lazersiz, dikişsiz ve estetik bir sünnet yapıldığını belirterek, “İşlem öncesi herhangi bir kan tahlili ya da aç kalma durumu istenmediği gibi oğlunuz işlem sonrası da bekletilmeden taburcu edilmektedir. Sünnet operasyonları öncesinde hastanemizden muayene için Alo 182’den Çocuk Cerrahisi Polikliniğine randevu alınabilir” dedi.

  • Almanya’dan Vatandaşlarına Uyarı: Türkiye VPN Ağlarını Denetleniyor

    DW Türkçe’den Değer Akal’ın haberine göre sitesinde Türkiye bölümünü güncelleyen bakanlık, “Türkiye’de doğrulanmamış VPN ağı kullanımı cezalandırılabilir” dedi.

    ‘Sınır bölgesine seyahat etmeyin’

    Vatandaşlarını Türkiye’nin Suriye ve Irak ile sınır bölgesine seyahat etmemeleri konusunda uyaran Almanya, “Diyarbakır, Cizre, Silopi, İdil, Yüksekova, Nusaybin, Batman, Siirt, Mardin, Şırnak ve Hakkari’ye gitmekten kaçınılması elzem” ifadelerine yer verdi.

    ‘Metropoller hedef alınabilir’

    “Türkiye genelinde saldırı tehlikesinin arttığı göz önünde bulundurulmalı” denilen son güncellemede, ‘Terör’ alt başlığı altında şu uyarı yapıldı: “Türkiye’nin Suriye’deki askeri operasyonları da dikkate alındığında, terör gruplarının, özellikle büyük metropollerde, saldırı düzenleme çabalarını sürdürecek olmaları hiç bir şekilde dışlanamaz. Bu saldırılarda doğrudan yabancılar hedef alınabilir.”

    Alman Dışişleri Bakanlığı, Türkiye genelinde güvenlik önlemlerinin arttırıldığına, özellikle büyük kentlerde polis ve güvenlik güçlerinin gözle görülür şekilde mevcudiyet gösterdiğine dikkat çekmekle birlikte, “Terör gruplarının askeri olmayan hedeflere de saldırı düzenlemiş olması nedeniyle tüm Türkiye genelinde terör tehlikesi olduğundan yola çıkılmalı” ifadelerine yer verdi.

  • GUHEM, Gençleri Havacılığa ve Uzaya Yönlendirecek

    Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ile birlikte Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteği ve TÜBİTAK koordinasyonunda Bursa Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle Bursa’ya kazandırılan GUHEM’de incelemelerde bulundu. Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye’nin ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ yolculuğunda bakanlık olarak en fazla önem verdikleri alanların başında uzay ve havacılığın yer aldığını söyledi.
    Uzay ve havacılık sektörlerinde son dönemde önemli başarılar elde ettiklerini ifade eden Bakan Yardımcısı Kacır, “Türkiye, uzay ve havacılıkta yerli ve milli ürünlerini geliştiren bir ülke konumuna geldi. Bununla birlikte biz, bu yolculuğu özellikle gençlerimiz ve çocuklarımızın da dahil olduğu bir yolculuğa dönüştürmek adına büyük bir gayret gösteriyoruz. Bu doğrultuda iki yıldır TEKNOFEST’i düzenliyoruz. TEKNOFEST ikinci yılında bir milyon 720 bin ziyaretçi ağırlayarak dünyanın en büyük havacılık ve uzay etkinliği olmayı başardı” dedi.
    GUHEM’in de gençlerin ve çocukların uzay havacılık alanına olan ilgisini güçlendirecek önemli bir merkez olacağını kaydeden Bakan Yardımcısı Kacır, “BTSO öncülüğünde hayata geçirilen bu projeye diğer tüm bilim merkezlerimizde olduğu gibi TÜBİTAK da destek veriyor. Ancak GUHEM’in çok özgün yanları var. Hem mimarisi çok özgün hem de özellikle uzay ve havacılık alanlarında tematik bir bilim merkezi. GUHEM inşallah 23 Nisan 2020’de açılmış olacak. Her yıl on binlerce misafiri ağırlayacak. Burası uçak mühendisleri, uzay mühendisleri, pilotlar ve inşallah astronotlar yetişmesine vesîle olacak. Özellikle erken yaşlarda çocukların bilim merkezlerine gelmelerini, bu merkezlerde bilim atölyelerine katılmalarını ve buralarda yenilikçi ürünlerle tanışmaları çok değerli. Bu önemli proje dolayısıyla BTSO, TÜBİTAK ve tüm paydaşları tebrik etmek istiyorum. GUHEM, inşallah başarıyla hayata geçireceğimiz bir proje olacak” ifadelerini kullandı.
    Bursa’nın vizyon projesi
    GUHEM’e ilişkin bilgiler paylaşan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, 2018 yılının Ağustos ayında temeli atılan merkezin uzay ve havacılık alanında Avrupa’nın en iyi, dünyada ise en iyi 5 merkez arasında yer alma hedefinin bulunduğunu söyledi. Merkezin 13 bin metrekarelik kapalı alana sahip olduğunu belirten Başkan Burkay, “Türkiye’nin millî teknoloji hamlesi doğrultusunda genç nesillerin uzay ve havacılığa ilgisini artırmak amacıyla hayata geçirdiğimiz GUHEM’de farklı nitelikte 154 adet interaktif düzenek bulunuyor. Burası gerek interaktif düzenekleri ve içerik zenginliği gerekse de şehir kimliğine değer katan ödüllü mimarisi ile dünyanın sayılı merkezleri arasındaki yerini almaya hazırlanıyor. Bursa’mızın ve ülkemizin vizyonunu ortaya koyan GUHEM’in hayata geçirilmesine destek veren Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, TÜBİTAK’a ve Büyükşehir Belediyemize teşekkürlerimizi sunuyorum.” dedi.
    Bakan Yardımcısı Kacır, GUHEM programının ardından BTSO’nun DOSAB’taki projeleri olan BUTEKOM, Bursa Model Fabrika, EVM ve BUTGEM’i de ziyaret etti.

  • Akciğerde Dumanlı Tablo

    Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ‘17 Kasım Akciğer Farkındalık Günü’, erken tanıya ve yakalanma riskine karşı tütün ürünlerinden uzaklaşmanın önemine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Zira başta sigara, pipo, nargile gibi tütün ürünleri ve hava kirliliği akciğer kanserine yakalanma oranlarının her geçen gün biraz daha yükselmesine neden oldu. Bu nedenle sigaraya yönelik farkındalığın ve erken teşhis ile tedavi şansının artırılması hayati değer taşıyor.
    17 Kasım Akciğer Farkındalık Günü kapsamında yürüttüğü bilinçlendirme ve erken tanı çalışmalarıyla dikkat çeken Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altuğ Koşar, akciğer kanserinin önüne geçmek için tütün ürünlerinden tamamen uzak durmanın önemine ve erken tanıyla ömür süresini arttığına dikkat çekti.
    Kadınlarda yükseldi, yaş düştü
    Akciğer kanseri görülme oranının eskiden erkeklerde yüksek olduğunu ancak kadınlarda sigara içme oranının artmasıyla artık durumun eşitlendiğini vurgulayan Koşar, “Kansere yakalanma yaşı da gerilemeye başladı. Eskiden 50 üzerinde, 60’lı yaşlarda görülen akciğer kanserine günümüzde 40-50 yaş arası daha sık rastlanmaya başlandı” dedi.
    Akciğer kanserinin yüzde 90 oranında sigara ve tütün ürünlerinden kaynaklandığının altını çizen Koşar, “Pipo, nargile, elektronik sigaralar akciğer kanserine sebep oluyor. Bunun yanında büyük şehirlerdeki çevre kirliliği, hava kirliliği de akciğer kanseri nedenleri arasında. Ayrıca, KOAH, tüberküloz da akciğer kanseri oluşumuna neden olan diğer risk faktörleri” dedi. Prof. Koşar, şöyle devam etti:
    “Günde ne kadar sigaranın içildiği, içindeki katran ve nikotin oranları, içe çekme miktarı ya da sadece dudak tiryakisi olmak gibi değişkenlerin hepsi akciğer kanserinde etkili. Sigara içmeyen hastanın akciğer kanserine yakalanma oranı yüzde bir ise, günde bir paket içen hastanın yakalanma oranı yüzde 10-12 civarındadır. Günde iki paket sigara içiyorsa bu oran yüzde 20-25’e çıkıyor. Yani hiç içmeyene göre, iki paket içen kişinin 20-25 kat fazla akciğer kanserine yakalanma riski var”
    “Dumana maruz kalmayın”
    Akciğer kanserinden korunmada en etkili yönteminin sigara başta olmak üzere tütün ve tütün ürünlerini kullanmamak olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Koşar, “Aile içinde içen biri varsa ne yazık ki dumanından yanında bulunan eşi, çocuğu etkileniyorlar. Nerdeyse sigara içmiş kadar oluyorlar. Türkiye’de günümüzde kapalı yerlerde sigara içilmemesi büyük avantaj. En azından insanlar başkalarının içtiği sigaradan zarar görmemiş, etkilenmemiş oluyor” dedi.
    “Öksürük, kilo kalbı ve nefes darlığına dikkat”
    Akciğer kanserinin belirtileri arasında başta geçmeyen öksürük, nefes darlığı, kanla karışık balgam çıkarma ve göğüs ağrısı geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Koşar, bir ayda vücut ağırlığının yüzde beşinden fazlasının ani kaybı, iştahsızlık, ani ses kısıklıklarının da önemli belirtiler olduğunu anlattı. Koşar, şunları söyledi:
    “Balgamla karışık kan gelmesi bazen verem olarak düşünülebilir. Akciğer kanserinde de atlanmaması gereken belirtilerden biridir. Öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı genellikle ‘üşüttüm’, ‘soğukta kaldım’ gibi gerekçelerle geçiştiriliyor. Ama bunlar uzun süre devam ediyorsa mutlaka göğüs cerrahisine başvurulmalı. Genetik geçiş de bir risk faktörü, ailesinde bu hastalıktan olan hastaların daha dikkatli olması, kontrollerini yaptırması gerekiyor”
    “Erken tanı hayat kurtarır”
    Pek çok hastalıkta olduğu gibi akciğer kanserinde de erken tanının hayati önemine dikkat çeken Prof. Dr. Koşar ileri evrelerde tedavinin başarı oranının yüksek olmadığını, erken tanı alan hastalarda ise ameliyat sonrası beş yıllık sağ kalım oranının yüzde 80’lere çıkabildiğini söyledi. Ancak hastaların genelde geç dönemde hastanelere başvuruda bulunduğuna dikkat çeken Koşar, “Ne yazık ki bize başvuran hastaların ancak dörtte birini ameliyat edebiliyoruz. Çünkü, başvurduklarında akciğer kanseri ileri evrelere gelmiş oluyor. Ameliyat yapamıyoruz. Diğer tedavi yöntemleri olan kemoterapi ve radyoterapi uyguluyoruz” dedi.
    “Tek akciğerle yaşanabiliyor”
    Akciğer kanserinde ilk tercih edilmesi gereken yöntemin cerrahi olduğunu belirten Prof. Dr. Koşar, bazı hastalarda sadece cerrahinin yeterli olduğunu, bazılarında ise ameliyat sonrası kemoterapi ve radyoterapinin tedaviye eklenebildiğini belirtti. Bazı durumlarda ise önce radyoterapi ve kemoterapiyle tümör boyutunu küçültüp ardından ameliyat yaptıklarını anlatan Koşar, gelişen teknolojiyle birlikte komplikasyon oranı çok düşük başarılı ameliyatlar yaptıklarını, akciğerinin birisi alınan hastaların tek akciğerle rahatlıkla yaşayabildiğine dikkat çekti.
    “Çare: Sigaradan uzak durmak”
    Prof. Dr. Koşar, akciğer kanserinde önleyici tedavinin tütün ve tütün ürünleri kullanımının önüne geçmekle mümkün olabileceğini söyledi. Tütün kullanımına engel olmak gerektiğini anlatan Koşar, sigaranın sadece akciğer kanseri değil içeriğindeki dört bini aşkın kanserojen madde nedeniyle neredeyse tüm kanserlerde etkili olduğuna dikkat çekti. Koşar, akciğer kanserinin engellenmesi için çocukların, gençlerin sigaraya başlamasının önlenmesi, içenlerin sigarayı bırakması, toplumda farkındalığın oluşturulması gerektiğini ekledi.