Blog

  • Skolyoz Hastalığı İhmale Gelmiyor

    Karşıdan veya arkadan bakıldığında omurganın yana doğru eğriliğinin 15 derece üzerinde olmasına skolyoz denildiğini ifade eden Doruk Sağlık Grubu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Burak Akesen, “Bu rahatsızlığın çok değişik tipleri var. Bunlardan bir tanesi, konjenital yani doğuştan gelen skolyozdur. Anne karnında meydana gelen bir takım problemler sonrası ortaya çıkmasıdır. İkincisi, sebebi bilinmeyen diye adlandırılan idiopatik skolyozdur. Bu tip skolyoz, her hangi bir hastalığa veya genetik faktöre dayandırılamamıştır. Ancak bu tip skolyoz da en sık görülendir. İdiopatik skolyoz da, yaş aralıklarına göre 3 gruba ayrılmaktadır. İnfantil idiopatik skolyoz, yeni doğan ile 4 yaş arasında görülür. Jüvenil idiopatik skolyoz, 4 ile 9 yaş arasında görülür. Adelösan idiopatik skolyoz, 10 ile 18 yaşları arasında görülür. Bu skolyozun yaşlarına göre sınıflandırılmasının sebebi tedavileri bir birinden farklılık göstermesidir” dedi.


    Bir diğer skolyoz rahatsızlığının ise nöromusküler skolyoz olduğunu belirten Akesen, “Bu da kas ve sinir hastalıkları sonucu ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de sıklığı ikinci sırada yer almaktadır. Erken yaşlarda kendini belli eder, hızlı ilerler ve ameliyat dışı tedavilere pek yanıt vermez. Bu hastalarda yürüme potansiyeli görülmez. Son olarak ise dejeneratif skolyozdur. Bu erişkinlerde, 40-45 yaş üzerinde görülmektedir. Diğer skolyoz tiplerinden ayrılmasının sebebi ise, eğrinin çok yüksek derecelerde olmamasına rağmen ağrı ile kendini ön plana çıkarmaktadır. Skolyoz bu tiplerden herhangi birine bağlı olmakla birlikte, değişik tedavi yöntemleri vardır. Hastanın yaşı çok önemlidir. Hastanın yaşı ne kadar küçük ise cerrahiden o kadar uzak durmaya çalıyoruz. Ya da büyüme dostu cerrahiler tercih ediyoruz” diye konuştu.
    Hastanın skolyoz derecesi 40 derecenin üzerine çıktığında ameliyat ile tedavi yöntemi uygulandığına dikkat çeken Akesen, “Bunun haricinde korse ve bir takım egzersizlerle skolyozu takip edebiliyoruz. İhmal edilen skolyoz çok ciddi şekilde sorunu da beraberinde getirmektedir. 100 derecenin üzerine çıkan skolyozlarda, akciğer ve kalp de etkilenmeye başlar. Bu derecelerde, tabi ki skolyozun tedavisi de oldukça zordur. Tecrübeli ekip ve cerrah tarafından yapılması gerekmektedir. Ameliyatta eğriliğin derecesi ve esnekliği çok önemlidir. Bazen düzeltme düşük derecelerde olurken, esnek eğriliklerde ise yüzde yüze yakın düzelme mümkündür. Skolyozun önleyici bir tedavisi yoktur. Ancak skolyoz teşhis konulduktan sonra kilo kontrolü ile omurga sağlığına, oturma pozisyonundan günlük çalışma şartlarına kadar dikkat edilmesi gereken bir hastalıktır. Skolyozu engellemek mümkün değildir” şeklinde konuştu.

  • Twitter’da Siyasi Reklamlar Yayınlanmayacak!

    Toplantıdan elde edilen bilgiler doğrultusunda Twitter’da siyasi amaçlı ve bir politikaya yönelik reklamlara yer verilmeyecek. Diğer yandan iklim değişikliği gibi ulusal ve evrensel öneme sahip olan konular için herhangi bir kısıtlama yapılmayacak.

    Konuyla ilgili açıklama yapan Twitter CEO’su Jack Dorsey Twitter reklamları ile ilgili belirlenen kuralların ise 15 Kasım’da açıklanacağını dile getirdi.

  • Bursa’da Lise Öğrencisi iPhone’un Kamera Uygulamasının Hatasını Buldu Apple’dan Bakiye Kazandı

    Bursa Nilüfer’de Oğuz Akçay (17), iPhone marka cep telefonunda bulduğu bir açığı firmaya bildirmesi üzerine 100 lira ile ödüllendirildi.

    Bursa’da Ali Osman Sönmez Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Elektrik Elektronik bölümü son sınıf öğrencisi Oğuz Akçay, ABD merkezli teknoloji devi Apple’ın ürettiği iPhone telefonunun yazılım açığını buldu.

    Fotoğraf çekmek isterken fark etti

    Manzara fotoğrafı çekmeyi seven Akçay, arkadaşı ile konuştuğu sırada fotoğraf çekmek istedi. Telefon görüşmesini sürdürdüğü sırada fotoğraf çekmek için telefonun kamerasını açan Oğuz Akçay, hatanın kendi telefonundan kaynaklandığını düşünse de daha sonra başka telefonlardan deneyerek telefonun yazılım hatası olduğunu belirledi.

    Farklı telefonlarda denemiş

    Firmaya mail atarak durumu bildiren Akçay, bir süre sonra kendisine teşekkür maili geldiğini belirterek, “Arkadaşımla telefon görüşmesi yapıyordum. Bu sırada güneşin doğuşunu fotoğraflamak istedim. Telefonumda video sekmesine girerek video kayıt yapmaya başladım. Yaklaşık 5 saniye kayıtın ardından birden telefonum dondu. Daha sonra siyah ekran oldu. Ekranda telefonun logosu çıktı. Ama bu sırada telefon görüşmesi yapmaya devam ediyordum. Bunun benim telefonumdan kaynaklı bir hata olduğunu düşündüm. Farklı telefonlarda denediğimde yine aynı hatayla karşılaşınca durumu firmaya bildirdim. Birkaç gün sonra bana mail attılar. Böyle bir açığı bulduğum için bana teşekkür ettiler. Daha sonra bana küçük bir sürpriz hazırladıklarını belirterek bakiyeme 100 lira yüklediler” diye konuştu.

    Kendisinin sürekli yazılım ve kodlama ile uğraştığını söyleyen Oğuz Akçay, “Böyle büyük bir markanın açığını bulmak beni çok şaşırttı. Bulduğum için de çok mutlu oldum. Çevremdekiler ilk başta bana inanmadılar. Apple’dan mail geldiğini görünce inanmaya başladılar” dedi.

  • ‘Google, milyonlarca hastanın sağlık kayıtlarını gizlice topladı’

    Şimdilik tıbbi kayıtları toplananlar, ABD‘nin iki numaralı sağlık hizmetleri kuruluşu olan, 50 eyaletten 21’i ile Columbia federal bölgesinde faaliyet gösteren, 2600 hastaneli Katolik bir kurum olan Ascension‘da tedavi gören hastalar.

    Ancak Google’ın ‘Project Nightingale‘ adını verdiği sağlık verisi toplama faaliyetinden Ascension’un ne doktorlarının ne de hastalarının haberi var.

    Buna rağmen teknoloji devi her şeyin yasalara uygun olduğunu savunuyor.

    İlkin The Wall Street Journal (WSJ) ardından The New York Times gazetelerinin verdiği haberlere göre, programda yığılan veriler, hastanın adı-soyadı, doğum tarihi eşliğinde laboratuvar sonuçları, doktor teşhisleri, hastane kayıtları dahil tüm sağlık geçmişini içeriyor.

    Google’ın en az 150 çalışanının bu verilere erişimi var. Üstelik bazı Google çalışanlarının bu verileri indirdiğinden endişe ediliyor.

    Ascension’un anlaşmaya vararak paylaştığı verilerin Google tarafından ileri yapay zeka ve makine öğrenme süreçlerini kullanan yeni bir yazılım tasarımlamak için kullanıldığı, bu yazılımla bireysel hasta bakımının yeniden düzenlenmesinin amaçlandığı belirtiliyor.

    Proje, Google’ın bulut departmanı altında geliştiriliyor. 

    Bulut sunucular kullanılması, Ascension sağlık hizmeti sağlayıcılarının ‘hasta arama’ denilen bir aracı kullanmasını sağlayacak, bununla her hastanın tüm sağlık geçmişinin birarada bulunduğu bireysel sayfasına pat diye erişilebilecek.

    ‘Project Nightingale’ haberi teknoloji devlerinin mahremiyet ihlallerine dair yeni bir skandal şeklinde patlasa da, Google, projenin Federal Sağlık Yasası’na tamamen uygun olduğunu ve kurdukları sistemin hasta verileri için sağlam korumalar içerdiğini söyledi.

    The Verge’in sorularını yanıtlayan Google sözcüsü, kendilerinin vardığı gibi bir anlaşma sözkonusuysa bir sağlık hizmetleri kuruluşunun çok hassas sağlık kayıtlarını teknoloji çalışanlarıyla paylaşmasının sektörün standart pratiği olduğunu anlattı.

    Hastalarının özel tıbbi verilerini kullanarak bu sağlık hizmetleri kuruluşunun işine yarayacak araçlar kurduklarını söyleyen Google sözcüsü, bu yüzden hastaları haberdar etmelerinin gerekmediğini iddia etti.

    Milyonlarca Amerikalının sağlık kayıtlarını gizlice toplamadıklarını savunan Google sözcüsü, tek amaçlarının kendileriyle veri paylaşan sağlık kuruluşuna bunu hizmet olarak geri vermek olduğunu, daha önce konuyla ilgili açıklama yapmamalarının projenin erken aşamalarda olmasından kaynaklandığını öne sürdü.

    ABD’nin Sağlık Sigortası Taşınabilirlik ve Sorumluluk Yasası (HIPAA), hastanelerin sağlık hizmeti sağlamasına yardımcı olmak için kullanılacaksa iş ortaklarıyla hastaların verilerini paylaşmaya izin veriyor.

    Silikon Vadisi’nin diğer devlerinden Amazon, Apple ve Microsoft da sağlık sistemine müdahil olup hasta verilerini ele geçirmek yönünde çalışmalar yürütüyor, ama henüz Google’ınki gibi muazzam çapta bir anlaşmaya ya henüz varamadı ya da vardığı henüz ortaya çıkmadı.

  • Uzm. Dr. Aziz Uluışık: “Zatürre Ölüme Kadar Götürüyor”

    Zatürre konusunda uyarılardan bulunan Uzm. Dr. Aziz Uluışık, “Zatürre hastalığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla ölüme neden olan hastalıkların başında geliyor” dedi.
    Göğüs Hastalıkları Kliniğinden Uzm. Dr. Aziz Uluışık zatürre hastalığının bulaşıcı olduğu konusunda önemli açıklamalarda ve uyarılarda bulundu.
    Kronik hastalığı olanlar dikkat etmesi gerektiğini belirten Dr. Aziz Uluışık, “Zatürre (pnömoni) akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. En sık görülen, hekime başvurmaya neden olan, en fazla ölüme yol açabilen hastalıklar arasındadır. Özellikle çocuklarda, 65 yaş üstü yaşlılarda, kronik bir hastalığa sahip olanlarda (böbrek, şeker, kalp veya akciğer hastalığı gibi), sigara kullananlarda, bağışıklık sistemini baskılayan bir hastalık veya ilaç kullanımı varlığında daha sık görülür” diye konuştu.

    “Vücut zayıf düşünce ortaya çıkıyor”
    Zatürrenin bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Aziz Uluışık, “Bakteriler başta olmak üzere virüs, mantar gibi çeşitli çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak meydana gelir. Bazı zatürre türlerinde hasta kişiden sağlıklı kişilere doğrudan bulaşma riski vardır. Ancak hastalık çoğunlukla, hastanın kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana gelmektedir. Normal durumlarda hastalığa neden olmayan bu mikroplar, vücut savunması zayıf düşmüş kişilerde zatürre oluşturur. Dolayısıyla zatürrenin ortaya çıkmasında bulaşmadan çok, kişinin vücut direncini kıran risk faktörleri rol oynar. Zatürreye zemin hazırlayan grip ve benzeri viral solunum yolu enfeksiyonları ise çok bulaşıcıdır. Hapşırık ve öksürükle yayılabildikleri gibi, ağız ve burun sıvılarının bulaştığı bardak, mendil, çatal-kaşık, kapı kolu gibi eşyalar aracılığıyla diğer kişilere geçebilirler” şeklinde konuştu.

  • “Akciğer Kanserinin Görülme Sıklığı Gittikçe Artıyor”

    Dünya genelinde 2018 yılında akciğer kanseri tanısı alan hasta sayısını 3 milyona yaklaştığını, aynı yıl 1 milyon 76 bin kişinin yaşamını yitirdiğini belirten  Göğüs Cerrahisi Uzmanı, Dr. Öğretim Üyesi Cüneyt Aydemir, Dünya’da en ölümcül kanser türleri arasında görülen akciğer kanseri hakkında açıklama yaptı. Dr. Aydemir, “Akciğer kanseri, Türkiye’de en çok erkeklerde görülmesine rağmen, kadın kanserleri arasında da hızla artıyor. Aktif sigara içicisi olmak kadar, pasif sigara içiciliği de akciğer kanserinin ortaya çıkmasındaki en önemli nedenlerdir. Ayrıca günümüzde sigara dışında çevresel ve mesleki etkenler, hava kirliliği de önemli risk faktörleri arasındadır” dedi.
    Akciğer kanserinin, akciğer dokusundaki hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucu oluştuğunu ve küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan olarak iki büyük gruba ayrıldığını belirten Dr. Aydemir, tüm dünyada hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölümlerin başında gelen akciğer kanserinin sinsice ilerlediğini ne yazık ki ileri evreye gelinceye kadar anlaşılamayabileceğini söyledi.

    “Üç haftadan uzun devam eden öksürüğü dikkate alın”
    Akciğer kanserinin en genel belirtisinin inatçı ve geçmeyen öksürük olduğunu söyleyen Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Aydemir, öksürüğün sigara gibi nedenlerden dolayı olduğunu düşünüp hafife alınmaması gerektiğini önemle vurguladı.
    Dr. Aydemir, “Öksürük 3 haftadan fazla sürüyorsa, öksürüğün şeklinde bir değişiklik olduysa, öksürükle birlikte kanlı balgam geliyorsa akciğer kanseri belirtisi olabileceği mutlaka öngörülmeli ve derhal bir uzmana başvurulmalıdır. Ayrıca; nefes darlığı, hırıltılı solunum, iştah kaybı, kilo kaybı, ateş, ses kısıklığı, göğüs ağrısı, yüz ve boyunda şişme, omuz ve kol ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü, baş ve kemik ağrısı, yorgunluk ve halsizlik de akciğer kanseri belirtileri arasında sayılır. Bu belirtiler birçok hastalıkta görülebildiği için ihmal edilebilmektedir” dedi ve akciğer kanserinin sıklıkla kemik, karaciğer, beyin ve böbrek üstü bezlerinde hızlı yayılım gösterebildiği için erken tanının çok önemli olduğunu ifade etti.
    Akciğer kanserinin belirtilerinin oldukça sinsi olabileceğine de değinen Dr. Cüneyt Aydemir, hastaların ortalama dörtte birinde kanserin hiçbir belirti vermeden oluştuğunu, çoğu kişinin kanser olduğunu başka sebeplerle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrendiğini, bu nedenle rutin kontrollerin çok önemli olduğunu söyledi.

    “Akciğer kanserinde erken tanı ile kanser önlenebilir”
    Akciğer kanserinde belirtilerin oluşumunun birkaç yıl sürebildiğini ve bazen de hiç belirti vermeden sinsice ilerleyebildiğini bu yüzden tarama programları içinde değerlendirilemeyen bir kanser türü olduğunu söyleyen Dr. Aydemir, ailesinde kanser öyküsü olsun olmasın, sigara kullanmayan, herhangi bir şikayeti olmayan 50 yaş üstü herkesin yılda bir sefer rutin kontrolden geçmesi gerektiğinin önemine değindi.
    Dr. Aydemir, “Sigaraya bağlı ve sigaraya bağlı olmayan akciğer kanseri birbirinden farklılık gösterir. Hava kirliliği, kömür ateşi, radon gazı, asbest gibi çevresel etkiler de akciğer kanserine neden olabilmektedir. O yüzden sadece sigara içenler akciğer kanseri olur gibi net bir kanıdan hareket edip olası belirtileri görmezden gelmemek gerektir.” dedi.

    Akciğer kanserinde tanı ve tedavi yöntemleri
    Akciğer kanserinin küçük hücreli ve küçük hücreli olmayan olarak iki ana gruba ayrıldığını ve bu kanserlerin farklı genetik özellikleri olduğunu söyleyen Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Cüneyt Aydemir, farklı genetik özellikleri bulunduğu için teşhis sonrası tedavinin ona göre belirlendiğini söyledi.
    Dr. Aydemir, “Akciğer kanseri şüphesi ile gelen hastalarda öncelikle hastanın şikâyetleri detaylı olarak dinlenir; kendisindeki ve ailesinde sağlık öyküsü öğrenilir. Ardından röntgen, tomografi, MR, PET Tomografi görüntüleme yöntemleri ile değerlendirilir. Eğer kanser şüphesi varsa akciğer ve/veya lenf bezi için doku biyopsisi yapılır. Eğer akciğer kanserinden şüpheleniliyorsa balgam tetkiki (balgam sitolojisi; akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi) de doktor tarafından istenebilir. Bu tetkik, akciğer kanserini tespit etmek için basit ve yararlı bir testtir. Akciğer kanseri tedavisi, diğer kanser türlerinde olduğu gibi hastanın genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve kanser tipi gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir, farklı tedavi kombinasyonları ve kişiye özel tedavi uygulanır. Cerrahi müdahalenin tipi kanserin akciğerdeki yerleşimine bağlıdır. 1’inci evre akciğer kanseri dediğimiz grup erken teşhis edilen akciğer kanseridir ve tedavi oranı yüksektir. Lenflere sıçramadığı ve metastaz yapmadığı için de cerrahi en uygun tedavi seçeneğidir. Tüm incelemeler sonun da cerrahi tedavi uygulanabilen hasta grubunda hastalıksız sağ kalımın diğer tedavi yöntemlerine göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Ancak; tümörün yerleşim yeri, büyüklüğü, yayılma alanı ya da hastaya bağlı faktörler nedeni ile cerrahi uygulanamayan hasta grubunda da kemoterapi, radyoterapi gibi yöntemler de uygulanmaktadır. Bu tedavi yöntemleri tek başına ya da diğer tedavi seçenekleri ile beraber uygulanabilmektedir. Tümörün hücresel yapısı ve mikroskobik bazı özelliklerine göre ise akıllı ilaçlar, hedefe yönelik ilaç uygulamaları da güncel tedavi yöntemleri arasındaki yerini almıştır. Akciğer kanserinde aşı uygulaması ise özellikle medikal tedaviden fayda gören ileri evre akciğer kanserli hastalarda uygulanmaya başlanmıştır.” şeklinde konuştu.

    Tüm bu sıkıntılı süreçlerden kurtulmak için en kolay olanı yapmak kişilerin elinde olduğunun altını çizen Dr. Aydemir, “Önce bu hastalığa en çok neden olan etmenden uzak durarak bu ihtimali en aza indirmeye çalışılmalıdır. Sigara içmeyin, içiyorsanız şimdi bırakın, yanınızda sigara içilmesine müsaade etmeyin ve içenleri de bırakmaya teşvik edin. Sağlıklı beslenin, bol su için ve düzenli spor yapın. Bu birkaç basit ve doğru adımla hayatınızdaki akciğer kanseri dâhil birçok hastalık riskinden uzaklaşın” ifadelerini kullandı.

  • DPÜ’de Yeni Nesil Mikroskop ve Sensör Üretilecek

    Fakültenin Biyokimya bölümünde görev yapan Doç. Dr. Fatih Şen’in yürütücüsü olduğu ve kanser başta olmak üzere çeşitli hastalıkların tanı ve tedavisini kolaylaştıracak “Yeni Nesil Görünür ve Yakın İnfrared Bölge Mikroskop ve Sensör Dizaynı ve Hedef Moleküllerin Seçici Olarak Tespitinde Kullanılması” başlıklı projesi, TÜBİTAK’ın 1001 kodlu Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı kapsamında desteklenmeye layık görülen projeler arasında yer aldı.
    Proje kapsamında, tek bir molekülü hem görünür bölgede hem de yakın infrared (kızılötesi) bölgede belirleyebilen yeni mikroskopun tasarımı ve özellikle kanser hücrelerinin belirlenmesine kullanılmak üzere bu mikroskopla eş güdümlü çalışan yeni nesil DNA / polimer / peptit karbon nanotüp bazlı biyosensörlerin geliştirilmesi hedefleniyor.
    Proje kapsamında geliştirilecek olan sensör ve mikroskop teknolojisi ile çeşitli hastalıklara özgün hedef molekül probları geliştirilerek, erken tanı ve tedavi konusundaki çalışmaların geliştirilmesi bekleniyor. Proje hayata geçtiğinde, hastalıkların temeline yönelik araştırmalardaki moleküler veya sinyal yolakları üzerindeki açıklanamamış sorunların araştırılması da olanaklı olacak.
    Kazanılan destek programı hakkında açıklama yapan Doç. Dr. Fatih Şen, projeye ilişkin makalenin ön çalışmaları etki faktörü 33.407 olan Nature Nanotechnology dergisinde basıldığını ifade ederek, “36 ay sürecek projede yapacağımız çalışmalarla kanser başta olmak üzere pek çok hastalığın tanı ve tedavisinde çok erken sonuca ulaşmayı hedefliyoruz” dedi.

    “Nikon firması projenin tamamlanmasını bekliyor”

    Proje kapsamında geliştirilecek, dünyada az sayıda bulunan, ülkemizde ise bir örneği olmayan tek molekül seviyesinde belirleme yapabilen bir sensör ve bu sensörü görüntüleyebilecek bir mikroskopla ilgili Japonya merkezli Nikon firmasının ilgisinden söz eden Şen,” Nikon firması, ticari olarak var olmayan bu yeni nesil mikroskop tasarımı konusundaki çalışmaları yakında izlediklerini ve projeden memnuniyet duyduklarını ifade ettiler. Firma yetkilileri, projenin başarı ile tamamlanıp bir an önce ticarileşmesini beklediklerini de tarafımıza bildirdiler. Elde edilen bu başarıya ilişkin olarak, başta Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal olmak üzere tüm üniversite yönetimine ve çalışanlarına, destekleri ve çalışma olanağı sağlamalarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Bunun yanında projenin görünmez kahramanları olan Sen Araştırma Grubu’nun (SRG) çalışma üyelerine ayrı ayrı teşekkürü bir borç bilirim” diye konuştu.

    “Rektör Uysal’dan tebrik mesajı”

    Fatih Şen’in başında olduğu projenin aldığı destekle ilgili bir değerlendirmede bulunan Rektör Kazım Uysal, Şen’in başarısının bu şekilde ödüllendirilmesi nedeniyle kendisini ve çalışma arkadaşlarını tebrik ederek, istikrarlı, gayretli ve başarılı çalışmalarının devamını diledi.

  • Milli Yazılım Projesi “GoArt”, Singapur’da

    Türkiye’nin önde gelen yazılım firmalarından ASTAV’ın artırılmış gerçeklik “GoArt” projesi Singapur’da dünyanın en büyük Finansal Teknolojileri Festivali’nde (FinTech) yer aldı.
    Singapur’da 4 gün sürecek olan FinTech kapılarını açtı.Dünyanın en iyi teknoloji firmalarının bir araya geldiği festivalde, Türkiye’den aralarında ASTAV Yazılım’ın da bulunduğu 12 firma katılım sağladı. Finans ve bilişim teknolojileri alanında faaliyet gösteren öncü ve yenilikçi Türk firmalarının arasında Singapur’da bulunan ASTAV Yazılım tarafından geliştirilen artırılmış gerçeklik projesi “GoArt” tanıtıldı. Türkiye’nin milli yazılımı olarak yer alan proje ile ilgili Har Holding Yönetim Kurulu Başkanı İş Adamı Avukat Burak Soylu’da festivale katıldı.
    Bir çok ülkeden çok sayıda davetlinin yer aldığı festivalin ilk gününde Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan’da, ASTAV Yazılım standını ziyaret etti. Yönetim Kurulu Başkanı Soylu’dan bilgiler alan Aşan, firmaya başarılar diledi.
    135 Ülkenin katıldığı festivale Türkiye’den Türk Teknoloji Pavilyonu adı altında 12 firmanın katılım gösterdiği kaydedildi.

  • Twitter’da ‘Konu Başlıkları’ Dönemi

    Twitter geçtiğimiz dönemde Instagram’da gördüğümüz özelliğe benzeyen ‘Konu Başlıkları‘ (Topics) isimli özelliğini kullanıma sunmaya hazırlanıyor.

    The Verge‘de yer alan habere göre, geçtiğimiz aylarda test edilmeye başlanan özellik sayesinde kullanıcılar 300’ün üzerinde konu arasından seçim yapıp bu konuları takip edebilecek.

    Spor, eğlence, oyun gibi başlıklardan Seçilen konu hakkında atılan  tweet’ler bu sayede tek ekranda toplanmış olacak. Ancak bilgi kirliliğini önlemek adına Twitter’ın söz konusu konu hakkında atılan tweet’leri filtreleyecek.

    Gelen ilk bilgilere göre, Twitter bu filtrelemeyi hesapların bu konu hakkında daha önce yaptığı paylaşımların etkileşimlerini değerlendirerek yapacak.

    13 kasımda dünya genelinde kullanıma sunulması beklenen özellik ile bir hesabı takip etmenize benzer şekilde herhangi bir konu hakkındaki sohbetleri de takip edebileceksiniz.

    Konu başlık önerileri ana sayfanızda yer alacak ve halihazırda Twitter’da takip ettikleriniz ve aramaya meyilli olduğunuz konulara bağlı olarak arama çubuğunuzda belirecek.

  • Death Stranding’in PC Fiyatı Belli Oldu

    Yılın en heyecanla beklenen oyunu Death Stranding, 8 Kasım Cuma günü itibarıyla PlayStation 4 kullanıcılarıyla buluştu. Şu anda birçok oyunsever Death Stranding’in ilginç dünyasını keşfetmekle meşgul. PC oyuncularıysa bildiğiniz gibi bir süre daha beklemek zorunda kalacak. Yaz aylarında piyasaya sürülecek olan PC versiyonunun şimdi fiyatı da resmen belli oldu.

    Steam ve Epic Games Store platformları üzerinden ön siparişe açılan Death Stranding’in fiyatı 399 TL olarak belirlenmiş. Oyunun Türkiye’ye özel fiyatlandırmayla çıkmasını beklerken maalesef tam tersi bir durumla karşı karşıya kaldık. Death Stranding ülkemizde ABD’den bile daha yüksek bir fiyat etiketiyle piyasaya sürülecek.

    Death Stranding, şu ana kadar hem eleştirmenlerden hem de genel anlamıyla tüm oyunseverlerden epey ihtilaflı yorumlar aldı. Bazıları Death Stranding’i son 10 yılın en önemli oyularından birisi olarak gösterirken bazılarıysa oyunun inanılmaz sıkıcı olduğunu ve Death Stranding’in bir oyundan çok bir filme benzediğini söylüyor. Death Stranding ayrıca Kojima’nın Konami’den ayrılışının ardından geliştirdiği ilk oyun olarak da dikkat çekiyordu.

    Türkçe altyazı desteğiyle piyasaya sürülen Death Stranding’in PlayStation Store fiyatı 429 TL’ydi. Death Stranding’in PC versiyonu 2020’nin yaz aylarının başında yayınlanacak.