Blog

  • Uber’e erişim engellendi

    İstanbul Otomobilciler Esnaf Odası ile Birleşik Taksiciler Derneği, haksız rekabete yol açtığı iddiasıyla Uber’e erişim engellenmesini istemişti.

    İstanbul 10’uncu Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada bugün karar çıktı. Mahkeme, ‘haksız rekabet’ iddiasını kabul ederek taksicileri haklı buldu.

  • Yanlış beslenme alışkanlıkları sağlık faturasını kabartıyor

    Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu, dünya genelinde 670 milyondan fazla yetişkin ile 120 milyon çocuğun obeziteyle mücadele ettiğini belirterek, “Sağlıksız beslenmenin neden olduğu sağlık problemlerinin tedavisi için yılda yaklaşık 2 trilyon dolar harcandığı tahmin ediliyor.” dedi.

    FAO tarafından 16 Ekim’de kutlanan Dünya Gıda Günü’nün bu yılki sloganı “Eylemlerimiz geleceğimizdir. Sağlıklı beslenme ile açlığa son verilmiş bir dünya.” olarak belirlendi.

    Gutu, yaptığı açıklamada, açlık ve her türlü yetersiz beslenmeye karşı mücadelede son 20 yılda önemli ilerlemeler kaydedildiğini söyledi.

    Söz konusu gelişmenin cesaret verici olduğunu aktaran Gutu, ancak bu ilerlemenin ülkeler ve bölgelerde eşit şekilde sağlanması için hala yapılması gerekenler olduğunu dile getirdi.

    “Kentleşme ve gelir artışı yeme alışkanlıklarını değiştirdi”

    Gutu, gıda güvenliği olmayan insanların yetersiz beslenme biçimleriyle karşı karşıya kaldığına dikkati çekerek, “Her 9 kişiden 1’i açlık çekerken, yaklaşık 2 milyar insan besin yetersizliği yaşıyor. Aynı zamanda obezite ve beslenme biçimiyle alakalı hastalıklar hemen hemen her ülkede artış gösteriyor ve dünya genelinde endişe yaratıyor. Bu yıl insanları ne yediğimiz üzerinde düşünmeye çağırıyoruz.” diye konuştu.

    Küreselleşme, kentleşme ve gelir artışı sonucu beslenme ve yeme alışkanlarında değişiklikler yaşandığını anlatan Gutu, artık mevsimlik sebze ve meyve gibi ürünler yerine rafine nişasta, şeker, yağ, tuz, işlenmiş gıda ve hayvansal kaynaklı ürünlerin tüketildiği ifade etti.

    Gutu, insanların artık evde yemek hazırlamak için daha az zaman harcadığına işaret ederek, şunları kaydetti:

    “Özellikle kentlerdeki tüketiciler, süpermarketler, fast-food ve paket servis yapan restoranlarla, sokakta satılan yiyecekleri tercih ediyor. Sağlıksız yeme alışkanlığı masa başı ve hareketsiz yaşamla birleşince obezite oranlarında çarpıcı bir artış gözlemleniyor. Obezite sadece gelişmiş ülkelerde değil aynı zamanda düşük gelirli ülkelerde de kendini gösteriyor. Bugün dünya genelinde 670 milyondan fazla yetişkin ile 120 milyon çocuk obeziteyle mücadele ederken, 800 milyonu aşkın insan ise açlık çekiyor.”

    “Besleyici gıdalar erişilebilir ve uygun fiyatlı olmalı”

    Sağlıksız beslenmenin kalp damar, diyabet ve bazı kanser hastalıklarına neden olduğunu belirten Gutu, şöyle konuştu:

    “Dünya genelindeki ölümlerin 5’te 1’i sağlıksız beslenme alışkanlıkları sonucu oluşan hastalıklardan kaynaklanıyor. Sağlıksız beslenmenin neden olduğu sağlık problemlerinin tedavisi için yılda yaklaşık 2 trilyon dolar harcandığı tahmin ediliyor. Bu nedenle hükümetleri besleyici gıdaların erişilebilir ve uygun fiyatlı hale gelmesi için düzenlemeler yapmaya, tarım politikalarını meyve, sebze ve baklagiller gibi besleyici ürünlere ilişkin araştırma ve yatırımlarını artıracak şekilde genişletmeye davet ediyoruz.”

    Gutu, sağlıklı bir beslenme biçiminde kişinin aktif bir yaşam sürdürebilmesi ve hastalık riskini azaltmak için çeşitli, yeterli, güvenli ve besleyici gıdaları alması gerektiğini vurgulayarak, söz konusu beslenme biçiminin meyve, sebze, baklagiller, kuruyemiş, tohumlar, tam tahıllı ve düşük yağ, şeker ve tuz oranına sahip yiyecekleri içerdiğini dile getirdi.

    FAO’nun Dünya Gıda Günü‘nü çeşitli etkinlikler kutlayacağını anlatan Gutu, söz konusu etkinliklerle toplumun çeşitli kesimlerine ulaşarak, sağlıklı beslenme ve doğru gıda seçimi yapmaları konusunda insanları bilgilendirmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi.

  • Tarım Bakanlığı, Performans Arttırıcı Çikolata ve İçecekleri Kara Listesine Aldı!

    Tarım ve Orman Bakanlığı, hileli ürün listesini açıkladı. “Performans artırıcı enerji yüklü” diye satılan çikolatalarda ve kahvelerde sildenafil, tadalafil gibi birçok ilaç hammaddesi tespit edildiği belirtildi.

    Bu maddeyi içeren ürünlere ulaşmak ise çok kolay. Bunları üreten firmalara verilen ceza bu yıl 22 bin 742 lira. Firmaların elde ettikleri kazançların ise bu cezanın çok çok üzerinde olduğu , caydırıcı olması için hapis ya da  ticaretten men  gibi önlemlerin etkili olabileceği bildiriliyor. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Şenyurt, “Listede bulunan ilaç etken maddelerinden biri de Sildenafil. Bunlar enerji içeceklerinde, çikolatalarda yine performans artırıcı ürün olarak sunulmakta ve halkın çok rahat ulaşabileceği satış noktalarında yer alıyor. Son derece tehlikeli” dedi.

    “GIDA DENETİMLERİ YETERLİ DEĞİL”

    Üretici firmaların yeterince denetlenmediğini ifade eden Şenyurt, şunları söyledi:

    “5996 sayılı kanun kapsamında gıda denetimi, Kamu denetimi gıda hilelerinin önüne geçmek için çok önemli. Bunların frekanslarının artırılmasını biz öneriyoruz. Şu anda 675 bin civarındaki kayıtlı onaylı işletmeleri, 6 bin 800 civarında teknik personel denetliyor. Ve ortalama yılda 1 kez bir işletmenin denetleniyor olması bu sayının yetersiz olduğunu gösteriyor. Yapılan tespitlerde farklı gıda ürünlerinde taklit ve tağşiş yapılan firmalar, belli aralıklarla bakanlıkça yayınlanıyor. Bu bir parça caydırıcı etki yapabiliyor ancak yapılan incelemeler gösteriyor ki aynı firmalar isim değiştirerek bu hatayı, bu yanlışı yapmaya devam ediyorlar. Bu da gösteriyor ki uygulanan cezai yaptırımlar yeterli değil. Cezai yaptırımların da artırılması son derece önemli” şeklinde konuştu.

    “SİLDENAFİL MADDESİ ÖLÜME GÖTÜREBİLİR”

    “Hile yapılan, taklit tağşiş yapılan ürün gruplarından bir tanesi de içecek grubunda tespit edilen ilaç etken maddesi.” diyen Şenyurt, “Son derece tehlikeli, insanları ölüme götürebilecek, kalp krizlerine yol açabilecek, doktor kontrolünde verilmesi gereken ilaç etken maddeleri. “Sildenafilö örneğin tespit edilmiş. Bunlar enerji içeceklerinde, çikolatalarda yine performans artırıcı ürün olarak sunulmakta ve halkın çok rahat ulaşabileceği satış noktalarında yer alıyor. Son derece tehlikeli. Bu tür ürünler üreten firmalar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu ve kovuşturma yapılıyor. Ama bu konuda halkımızın da dikkatli ve duyarlı olması lazım.  Bu kadar ucuz olmamalı, bu ürünlere ulaşım bu kadar kolay olmamalı. Zaten bu yüzden yasaklı” dedi.

    BU TÜR ÜRÜNLERE ULAŞIM ÇOK KOLAY

    Taklit, tağşiş  yapan firmalara verilen cezaların caydırıcı olmadığını dile getiren Şenyurt, şöyle konuştu:

    “Bu  konuda çok titiz davranmak lazım. Gelişi güzel, her yerden ulaşabiliyor insanlar bu tür ürünlere. Kamu denetimi bu konuda belli ki sıklaştırılmış. Daha da sıkılaştırılmalı ve bunlar zaten halkın sağlığını tehdit ettiği için, bu ve benzer ürünlerde yapılan tespitlerde, üretici firmalar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunularak bunlarla ilgili yasal işlem yapılmakta. Diğer taklit tağşiş ürünlerde ceza sadece para cezası olarak karşımıza çıkıyor. Bu yıl enflasyon oranının da artırılmış haliyle 22 bin 742 lira şu anda uygulanan ceza. Zaten kötü niyetli olan, haksız kazanç elde eden bu cezayı göze alarak bu işe giriyor. Çünkü elde ettiği kazanç zaten bu cezanın çok çok üzerinde. Dolayısıyla bu cezayı göze alarak üretime devam eden firmalar var. Bunlarla mücadele etmek lazım. Cezaları caydırıcı hale getirmek lazım. Belki hapis cezası, belki ticaretten men cezası gibi farklı seçenekler olabilir. Şu anki cezaların caydırıcı olmadığını açıkça söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

    YILDA 320 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBEDİYOR

    Gıdaya bağlı hastalıkların önüne geçmenin önemini vurgulayan Şenyurt, “Yılda 600 milyon insan dünya genelinde gıdaya bağlı hastalıklarla karşılaşıyor. 200’ün üzerinde tanımlanmış gıdaya bağlı hastalık var. Bunların bir kısmının ölümle sonuçlanan etkileri olduğu gibi hafif atlatılan sağlık sorunları da bunların içersinde ve yılda 320 bin kişi hayatını kaybediyor. Ülkemizde de geçtiğimiz yılda hatta bu yıl, sahte içkiden ve yedikleri yemekten zehirlenerek ölen insanlar hala duyuyoruz. Bu tür olayların önüne geçmek için bilinçli olmak zorundayız” dedi.

    “ÜRÜNLERİN İÇERİKLERİNE BAKMIYORUZ”

    Bazı vatandaşlar da aldıkları ürünlerde denetimlerin yetersiz olduğunu dile getirdiler. Murat Akın, “Yeterli denetim de yok. Biz de dikkat etmiyoruz zaten. Bakmıyoruz. Ezbere alıyoruz” şeklinde konuştu.

    Özellikle enerji içeceklerini kalp rahatsızlıklarına yol açması nedeniyle tüketmediğini dile getiren 10 yıldır İstanbul’da yaşayan Ukraynalı Viktor Cherepakha, “Açıkçası ben alışveriş yaparken ürünlerin içeriklerine bakmıyorum ama tahmini hangi ürünün nasıl işe yaradığını biliyorum. Şahsen enerji içeceği mesela almıyorum. Çünkü enerji artırıcı bir şey yani, kalbin çalışma hızını artırıyor ve bu sağlıklı bir şey değil. O yüzden pek tüketmemeye bakıyorum. Çikolata pek düşündürmedi açıkçası daha önce bunu” ifadelerini kullandı.

    Satın aldığı gıda ürünlerinin içeriğini incelemediğini ifade eden Nihat Eren ise, “Genelde onlara bakmıyoruz. Ben Türk malı olup olmadığına bakıyorum açıkçası. O bahsettiğiniz konulardan da pek fazla bilgimiz yok. İçeriğine de bakmıyoruz. Baktığımızda da çok fazla bir şey anlamıyoruz” dedi.

  • Cep Telefonu ve Bilgisayarlarda Yanlış Kullanım Omurga Sorunlarına Neden Oluyor

    Tayland’da akıllı cep telefonu kullanan 779 üniversite öğrencisi arasında gerçekleştirilen bir çalışmada, kullanıcıların yüzde 32’sinde boyun ağrısı, yüzde 26’sında omuz ağrısı, yüzde 20’sinde sırt ağrısı ve yüzde 19’unde el bileği ağrısı olduğu tespit edilmiş. Peki omurga sorunlarından korunmak için elimizden düşüremediğimiz teknolojik cihazları kullanırken neler yapmalı, nelerden kaçınmalıyız? Acıbadem Kadıköy Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Hayta en başta cep telefonu olmak üzere teknolojik cihazları kullanırken dikkat etmemiz gereken noktaları anlattı, önemli uyarılarda bulundu.

    Omurga rahatsızlıklarından kifoza

    Omurga, tüm vücut ağırlığının 2/3’ünü taşımasının yanı sıra ayakta durmayı, hareket etmeyi, postürü ve sağlıklı nefes almayı sağlaması nedeniyle çok önemli bir yapımız. Vücudumuzda ‘çatı’ görevini üstlendiği için omurgada meydana gelen patolojik değişiklikler vücutta yük dağılımını bozuyor, bunun sonucunda boyun kaslarına, omurga eklemlerine ve yumuşak dokulara daha çok yük binmesine yol açıyor. Bu olumsuz etkiler de sağlığımızı ciddi boyutlarda tehdit edebiliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Hayta son yıllarda omurga rahatsızlıkları arasında en sık boyun ve omuz problemleri görüldüğüne dikkat çekiyor. Bunun nedeni ise akıllı telefon veya tablet kullanımı sırasında boynumuzu öne veya yana eğmemiz, gövdemizi ve bacaklarımızı ergonomik olmayan bir duruşta tutmamız sonucu omurga kaslarına ve diskine binen yük artması. Örneğin erişkin bir birey tam karşıya baktığında kafa ağrılığı diske 4,5-5 kiloluk yük uygularken, klavye kullanımı sırasında disklere 12 kilo, cep telefonu kullanımı sırasında 27 kilo yük uyguluyor. Bunun sonucunda da disklerde dejenerasyona, skolyoz ve kifoz gibi postur bozukluklarından vücutta uyuşma ve karıncalanma gibi nöropatik şikayetlere, bazı durumlarda da depresyona kadar pek çok önemli sağlık problemleri gelişebiliyor.

    Bu hataları sakın yapmayın!

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Hayta en başta akıllı telefon ve tablet olmak üzere teknoloji cihazları kullanırken kaçınmanız gereken hataları şöyle sıraladı:

    Mesajlaşırken boynunuzu öne eğmeyin

    Masaüstü bilgisayar kullanımı sırasında boynumuz 30 derece öne eğiliyor. Ancak cep telefonu kullanırken boynumuzu genelde 45 ile 60 derece arasında öne eğiyoruz, bu da daha fazla yük binmesine yol açıyor. Akıllı cep telefonunda mesajlaşma uygulamaları nedeniyle süre daha da uzuyor. Bu nedenle özellikle mesajlaşma sırasında boynunuzu öne eğecek postürden mutlaka kaçının. Cihazın ekranı tam karşınızda ve yüksekliği mutlaka göz hizanızda olmalı.

    Yazı boyutu küçük olmasın

    Mesajlaşma sırasında yazı boyutunu göz ve omurga sağlığınız için küçük tutmayınYazı karakteri büyük olursa ekrandan daha uzak kalır ve boynunuzu daha dik bir pozisyonda tutmuş olursunuz.

    Mesajlaşma süresini uzun tutmayın

    Uzun süre mesajlaşmayın. 20 dakikadan daha uzun süre mesajlaşmanın boyun kasları ve omuz kaslarında çabuk yorulmaya ve ağrıya neden olduğu elektromyografi çalışmalarında gösterildi. Süreyi mümkün olduğu kadar minimum sürede tutun. Her gün 20/20/20 kuralını uygulayın: Öne eğik postürde tablet ve telefon kullanım süresini 20 dakika ile sınırlandırın ve her 20 dakikada bir 20 saniye boyunca 20 fit (5-6 metre) uzağa bakın. Günde 2 kez 10 tekrar halinde boyun, omuz ve sırt kaslarına yönelik germe ve güçlendirme egzersizi yapın.

    2 elinizi birden kullanmayın

    Telefon ve tabletlerde 2 elinizi birden kullanmayın, bunun yerine tek elinizin işaret parmağını tercih edin. Çünkü bu sayede teknolojik cihaz kullanırken hem el başparmak eklemine ve tendonlarına daha az yük vereceksiniz, hem de boynunuzu daha az öne eğeceksiniz.

    Telefonu kulak ile omuz arasında sıkıştırmayın

    Cep telefonunu kulak ile omuz arasında sıkıştırarak uzun süreli konuşma yapmak boyun kaslarına, yumuşak dokuya ve disklere anormal yük binmesine neden oluyor. Dolayısıyla omurga sağlığınız için telefonla konuşurken kulaklık kullanmaya özen gösterin.

    Sırtınız eğik bir şekilde oturmayın

    “Cihazları kullanırken sırtınız dik pozisyonda ve bir yastıkla desteklenmiş halde oturmaya özen gösterin” uyarısında bulunan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Emrullah Hayta sözlerine şöyle devam ediyor:” Tablet veya laptop kullanımı sırasında monitör mutlaka mümkün olduğu kadar göz hizasında olmalı. Göz ile ekran arasındaki mesafe en az 60 olacak şekilde ayarlanmalı, omuzlar geride, kollar rahat bir pozisyonda olmalı. Oturma süresi 30 dakika altında tutulmalı, mola verilmeli. Molalar sırasında omuz silkelenerek ve baş yavaşça yana doğru kaydırılarak duruş ayarlanmalı. Oturmanın olumsuz etkinlerini azaltmak için en az 3 dakika yürüyüş yapılmalı”

    Cihazları kullanırken yüzüstü yatmayın

    Cep telefonları ve tabletleri yüzüstü kullanmak diğer pozisyonlardaki kullanıma göre boyun kaslarına (boynu dik tutmak için) daha fazla yük bindiriyor. Cihazları yan yatarak kullanmak, yük verilen, yani yatılan taraf omuz eklemine daha fazla yük vereceği için omuz ekleminde kasların sıkışmasına ve omurga ağrısına neden oluyor. Yatarak laptop kullanımından mümkün olduğu kadar kaçınmalı ya da kullanım sırasında mutlaka özel aparatlar (Laptop yükselticiler, boyun desteği) tercih etmelisiniz.

  • Yavaş yürüyenler hasta olmaya daha yatkın

    Yavaş yürümenin yaşlılıkta hastalığa daha yatkınlığın bir işareti olduğunu gösteren yeni bir araştırma yayımlandı.

    Araştırmacılar genelde yavaş yürüyen 45 yaşındaki kişilerin vücut ve beyinlerinin, 19 yaşlanma ölçütü üzerinden yapılan değerlendirmede “hızlanan yaşlanma” belirtileri gösterdiğini keşfetti. Bu kişilerin akciğer, diş ve bağışıklık sistemleri aynı yaşta olup daha hızlı yürüyenlere kıyasla daha kötü durumda.

    Aynı zamanda yavaş yürüyenlerin toplam beyin hacmi daha küçük, daha az beyin yüzey alanına ve beyinde daha küçük lezyonara sahipler ki bu da normalde daha yaşlı birinin göstergesi.

    Dahası katılımcıların “yüz yaşını” fotoğraflara bakarak tahmin eden 8 kişilik bir heyet yavaş yürüyenlerin daha yaşlı göründüğü değerlendirmesinde bulundu.

    Bilim insanları bunun nedeninin yürüme kabiliyetinin birçok organ sisteminin etkileşimine bağlı olmasından kaynaklandığına inanıyor. Ayrıca bellek ve yürüme hızı gibi bilişsel işlevlerin de ilişkili olabileceğine inanıyorlar.

  • Mac bilgisayar satışları düşüyor

    Araştırma şirketi Gartner’ın verilerine göre 2019 yılının üçüncü çeyreğinde Apple’ın Mac bilgisayar satışlarında önemli bir düşüş yaşandı. Gartner’ın 2019 üçüncü çeyrek verilerine göre Mac bilgisayar satışları bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3.7 düşüş gösterdi.

    Gartner’ın rakamlarına göre Apple, üçüncü çeyrekte 5.1 milyon adet Mac bilgisayar sevkiyatı yaptı. Bu rakam ise geçen yılın aynı çeyreğinde 5.299 milyon olmuştu. Bu da yıllık bazta yüzde 3,7 oranında .bir düşüş anlamına geliyor. Markanın pazar payı da bu düşüş oranında azaldı. Buna göre geçen yıl üçüncü çeyrekte yüzde 7.9 olan Apple’ın pazar payı 2019 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 7.5’e düştü. hem adetsel hem de pazar payı anlamında düşüşe geçen Apple her şeye rağmen dünyanın dördüncü en büyük bilgisayar üreticisi olmaya devam ediyor.

    PC dünyasında işler nasıl?

    Öte yandan Apple’da düşüş yaşanmasına rağmen Lenovo, HP, Dell ve Acer pazar paylarını artırdı. PC bilgisayar üreticilerinden sadece Asus yüzde 4.4 oranında bir pazar kaybı yaşadı. Bunun dışında diğer PC üreticilerinde ise yüzde 9.3 oranında bir düşüş yaşandığı görülüyor.

  • ‘Papatya Çayı’ Panik Atağa İyi Geliyor

    Göğüs ağrısı, çarpıntı, terleme ve nefes darlığı gibi belirtiler yüzünden kalp krizi ile karıştırılabilen panik atağın şiddetinin 10 dakika içinde en yoğun düzeye geldiğini belirten Dr. Erdem Önder, atağın kişiye göre 30-45 dakikada içinde kendiliğinden geçtiğini kaydetti. Dr. Sönmez, “Toplumda yüzde 3-4 oranında görülen panik bozukluk, genellikle 20-35 yaş arasında başlamaktadır” dedi.

    GÜNDE 3 FİNCAN İÇİLMELİ

    Panik atağın tedavi yöntemlerinden bahseden Dr. Sönmez, şunları söyledi:

    “Panik bozuklukta ilaç tedavisi ve psikoterapi birlikte uygulanmaktadır. İlaç kullanmak istemeyen hastalarımız, bitkisel yöntemlere de başvurabilir. Psikoterapiyle birlikte uygulanacak bitkisel tedavi yöntemleriyle olumlu sonuçlar alınabilir. Papatya çayı, rahatlatıcı etkisi sayesinde panik atak sorununun en az seviyeye çekilmesine yardımcı olacaktır. Yüksek düzeyde etki seviyesi bulunan papatya çayı günde üç fincan içilmeli.”

  • Tükenmişlik Sendromu Siber Güvenliği Tehdit Ediyor

    Çalışanların fiziksel veya duygusal gücünü, uzun süreli stres veya hayal kırıklığı sonunda tüketmesi, şirket performanslarını etkiliyor. IT yöneticilerine yönelik yapılan son ankete göre IT liderlerinin %44’ü, stres altında çalışanların yapacağı hataların içeriden gelen tehditleri doğrudan artıracağına inanıyor. İçeriden gelen tehditlerin sadece ayrıcalıklı erişimlere sahip olan yönetici ve çalışanlardan gelmediğini hatırlatan Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun, yoğun tempoda çalışan stresli çalışanların siber güvenliği tehdit ettiğine dikkat çekiyor.

    Tükenmişlik Sendromu Performansı Düşürüyor

    TUC şirketinin Birleşik Krallık ve AB ülkelerindeki çalışma saatleri ve çalışanların performansına yönelik araştırmasının sonuçları açıklandı. AB ortalamasına göre 2 saat daha fazla çalışan İngiliz çalışanların şirket performansları düşük kaldı. Bunun nedenleri arasında ise tükenmişlik sendromu ön plana çıktı. Çalışanların fiziksel veya duygusal gücünü, stresli ve uzun mesai şartlarında kaybetmesine dayanan tükenmişlik sendromu, şirketlerde performans düşüşüne sebep oluyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tükenmişliği yorgunluk, işten çıkarma, birinin işine olan olumsuzluk ve azalan verimlilik ile karakterize bir sendrom olarak sınıflandırsa da şirketler için daha fazlasını da ifade edebiliyor.

    Siber Güvenliği Tehdit Ediyor

    Tükenmişlik sendromu, sadece çalışanların refahına ve verimliliğine zarar vererek iş performansını aşağıya çeken bir unsur olarak kalmıyor. Veri güvenliği söz konusu olduğunda tükenmişlik sendromu, içeriden gelebilecek bir tehdit riskini de artırabiliyor. Geçmişte şirketlerin, ayrıcalıklı ağ erişimine sahip olan sistem yöneticilerini ve diğer çalışanları en büyük içeriden gelen tehditler olarak algıladığını belirten Gürsel Tursun, günümüzde çalışanların bazı hassas verilere erişebildiğini, istemeden veya kötü amaçlı olarak bir veri ihlaline veya iş kesintisine neden olabileceğini ifade ediyor. Tükenmişlik sendromunun çalışanda yarattığı yorgunluk, ilgisizlik ve odaklanma problemlerinin, şirketlerin siber güvenliğine tehdit olarak yansıyabileceğine dikkat çeken Tursun, tükenmişlik sendromunun barındırdığı tehditlerle boğuşan bir çalışanın hatalar yaparak şirketin siber güvenliğinde açıklar yaratacağını ve siber saldırganların hedefi haline gelebileceğini dile getiriyor.

  • “26 Bilgisayar Oyununda İslamofobik Mesajlar Keşfettik”

    Süzen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, siber saldırıların  önlenmesine yönelik çalışmalar yaptıklarını söyledi.

    Siber saldırılara karşı alınabilecek önlemler kadar siber güvenlikte  eğitimin de önemli olduğunu vurgulayan Süzen, siber saldırı anında yapılacak  hamlelere ilişkin eğitim verdiklerini dile getirdi.

    Günümüz dijital çağında çocuklarda bilgi zehirlenmesi oluştuğunu  aktaran Süzen, bu durumun çocuklara dijital oyunlar ve sosyal medya tarafından  aşılandığını aktardı.

    Dijital oyunlarda bilinçaltına gönderilen gizli mesajlara ilişkin  çalışmalarla halkı bilinçlendirmeye çalıştıklarını ifade eden Süzen, şu  değerlendirmede bulundu:

    “26 oyunda hem dinimize hem de Peygamber Efendimize hakaretler içeren  subliminal mesajlar tespit ettik. Subliminal mesajlarla çocuklarımız  dinsizleştirilmeye çalışılıyor. Bu tür oyunları merkezimizce tespit edip,  toplumla paylaşmaya çalışıyoruz. Çocuklarımız dijital hayatta bilgi  zehirlenmesinin farkında değil. Ellerine tablet, telefon ya da televizyon  verdiğimiz de her şeyi açabiliyorlar. İslamofobi üzerinden birçok dijital oyunda,  çocukların bilinçaltına farkına varmadan gizli mesajlar verilmeye çalışılıyor.”

    DİJİTAL HAYATA KADEMELİ GEÇİŞ ÖNERİSİ

    Bu konuda ailelere çok sorumluluk düştüğünü anlatan Süzen, çocuğun  dijital hayata kademeli geçmesi halinde zararı en az şekilde atlatacağına dikkati  çekti.

    Dijital hayattan uzak durmanın mümkün olmadığına değinen Süzen,  “Çocuklara dijital hayatta 25 yaşına kadar kademeli geçiş yapmasını öneriyoruz.  Çocuklarımıza dijital hayatın faydalarını öğretmemiz gerekiyor.” dedi.

    Süzen, tespit etikleri bu oyunları delillerle emniyete sunacaklarını,  kamuoyuyla da paylaşacaklarını sözlerine ekledi.

     

    Kaynak: Anadolu Ajansı

  • Gıda satışlarında çocuklara yönelik hediye yasağına yeni düzenleme!

    Ticaret Bakanlığının Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik“i Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

    Buna göre, ürünle hediye edilen promosyonun tüketicilerce kolay şekilde edinilebilmesi amacıyla promosyonu düzenleyen tarafından her türlü etkin yöntem sağlanacak.

    Aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıdaların satışını artırmaya yönelik uygulamalar kapsamında, çocuklar hedef alınarak, asıl ürünün dışındaki çocukların ilgi alanlarına ve beğenilerine yönelik ürünler, ürünün yanında hediye olarak verilemeyecek.

    Öte yandan düzenlemeyle yetkili makamlardan izin alarak faaliyet gösteren silah üreticisi ve satıcıları, ilgili mevzuatta yer alan hükümlere aykırı olmamak koşuluyla, kendilerine ait kurumsal internet sitelerinde, fuarlara katılım için hazırladıkları materyaller aracılığıyla ve özel olarak avcılık ve atıcılık üzerine tematik yayın yapan mecralarda reklamlarını yapabilecekler.

    Bunun dışında, her türlü ateşli veya ateşsiz silah ile bunların üreticisi ve satıcısının reklamı yasak olacak.