Blog

  • Telefon, tablet ve bilgisayarın yanlış kullanımı dirsek ağrılarını artıyor

    Doç. Dr. Çift, özellikle dirseğin dış tarafından başlayan ağrının el bileğine kadar ulaştığını, önlem alınmazsa ağrıların şiddetlendiğini belirterek, “Hastalar genelde ağrıların başlamasından 2-3 hafta sonra bize başvuruyor. Hatta bazıları ağrıyla yaşamayı öğreniyor ve hiç hekime başvurmuyor, ağrılar günlük yaşantısını iyice kısıtlayıcı olunca bize geliyor. En bilinen belirtisi ise dirseğin dış tarafında lateral epikondil olarak bilinen çıkıntılı kemik üzerinde artan şiddetli ağrı” ifadelerinde bulundu.

    Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Turan Çift, bununla birlikte salon sporları yaparken kişinin kendini zorlaması, kapasitesinin üstünde ağırlık kaldırması sonucunda da dirsekte ödeme bağlı ağrının yaşanabileceğine dikkat çekti.

    ERKEN MÜDAHALE ÖNEMLİ

    Tedavi yaklaşımında koruyucu tedavilerin ön planda olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Hakan Turan Çift, “Erken müdahale edildiğinde hastaların yüzde 90’dan fazlasını ameliyatsız tedavi edebiliyoruz. Önce konservatif tedavi dediğimiz ilaç, iğne tedavisi ve rehabilitasyon ile en az 9 ay ameliyatsız tedavi seçeneklerini deniyoruz. Bu süre içinde ağrılarda gözle görülür bir azalma olmuyorsa cerrahi tedavi devreye giriyor. Ancak gecikme ameliyatsız tedavinin başarısını düşürüyor” dedi.

    Konservatif tedavi sürecinde hastanın mesleği, günlük yaşantısı gibi faktörler de sonucu etkiliyor. Bu noktada hasta uyumunun önemine işaret eden Doç. Dr. Hakan Turan Çift, sözlerine şöyle devam etti:

    “Hastanın verilen kurallara birebir uyum sağlaması gerekir. Örneğin ağır kaldırmaması ya da mesleği gereği bile olsa tornavida kullanan bir kişinin bu süreçte tornavida kullanmaması, yine ev kadınlarının çamaşır sıkma hareketi yapmaması, hamur açmaması, el işiyle uğraşmaması, dirsek ve el bileğini zorlayıcı ağır spor yapmaması gerekiyor. Bu noktada özellikle cerrahlar, alet kullanmak zorunda olan boyacılar, tesisatçılar, marangozlar ve hatta yoğun ev işi yapan ev hanımları el, kol ve dirseklerini zorlayarak çalıştıkları için riskli grubu oluşturuyor. Bu kişiler mesleklerini bırakamayacağı için problem yaşanabiliyor.”

    HAYAT BOYU DİKKAT ETMEK GEREKİYOR

    Cerrahi sonrasında iyileşme süresinin hastanın ağrı eşiğine, uyumuna ve yaptığı işe göre değiştiğini ifade eden Turan, “ Ameliyattan sonra ağrıdan çok büyük oranda kurtuluyor. Sonrasında fizik tedavi genelde gerekmiyor. Ancak hastaların tedavi sonrasında ağrı geçse dahi yaşam boyunca bazı kurallara dikkat etmesi gerekiyor. Aksi takdirde tekrarlama riski bulunuyor. Dolayısıyla yaşamı boyunca dikkat edeceği kurallar var ve bunlara uyulmazsa tekrarlama riski olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.

  • Libra’da hata veya açık bulana 10 bin dolar ödül

    Sosyal medya devi Facebook, gelecek yıl kullanıma sunmayı planladığı kripto parası Libra üzerinde testlere başladı. Kripto paradan sorumlu Libra Association, ‘Libra Bug Bounty‘ programını başlattıklarını açıkladı. Program kapsamında Libra ekosisteminde herhangi bir hata veya güvenlik açığı bulan katılımcılara ödül verilecek. Bulunan açık veya hatanın önemine göre verilen ödül 10 bin doları bulacak.

    “Küresel bir topluluğa ihtiyacımız var”

    Bugüne kadar aralarında MasterCardVisaPayPaleBay ve doğal olarak Facebook gibi dev şirketlerin destek verdiğini açıkladığı Libra Association‘ın Baş Ekosistem Geliştiricisi Michael Engle programın amacının siber güvenlik alanında çalışan kişileri blockchaini dikkatli bir şekilde inceleme konusunda teşvik etmek olduğunu belirtti. Şeffaf ve heyecanlı bir küresel güvenlik uzmanı ağıyla çalışmaktan büyük memnuniyet duyacaklarını ifade eden Engle “Küresel bir kripto para yaratmak için küresel bir topluluğa ihtiyacınız vardır. Bu işi doğru yapmak için ne kadar gerekiyorsa o kadar vakit harcamaya hazırız” açıklamasında bulundu.

    Libra‘nın sitesinde yer alan açıklamada maksimum ödül olarak 10 bin dolardan bahsedilse de Libra Association bulunan açığın veya hatanın büyüklüğüne göre bu rakamın artabileceğini belirtti. Benzer ödül programlarını Facebook uzun süredir diğer mecralarında uygulamaya koymuş durumda. Örneğin Facebook kullanıcı verilerini kurallara uygun olmayan bir şekilde kullanan uygulamaları tespit ve şikayet edenlere, firma 40 bin dolara kadar ödül veriyor.

  • Sosyal medyada günün konusu: Steve Jobs ölmedi mi?

    ABD merkezli teknoloji devi Apple‘ın kurucusu Steve Jobs, 2011 yılında pankreas kansseri nedeniyle hayatını kaybetmişti. Ancak Mısır’da çekilen bu kare sosyal medyada yeni bir tartışma başlattı.

    Steve Jobs’a son derece benzeyen bir kişinin fotoğrafı sosyal medya üzerinde yayılırken Jobs’ın Mısır‘da saklandığı iddia edildi.

    STEVE JOBS KİMDİR?

    Teknoloji dünyasının en önemli isimlerinden, Apple‘ın kurucusu Steve Jobs 2011’de hayatını kaybetmişti.

    Apple’ı zirveye çıkaran fikirleri üreten ve teknoloji dünyasında çığır açan Jobs yaşasaydı bugün 64 yaşında olacaktı.

    Dijital dünya çağı’nı başlatan Steve JobsApple‘daki görevini bıraktıktan 6 hafta sonra; 56 yaşındayken pankreas kanserine yenildi.

    Jobs teknoloji dünyasında 4 büyük devrime öncülük etti…

    iTunes (2001): Walkman devrilince sıra kaset teknolojisini iTunes ile ezmeye geldi. Online şarkı mağazasından şimdiye dek tam 16 milyar şarkı indirildi.

    iPod (2011): Sony, 30 yılda 220 bin Walkman satabilirken, Jobs’un iPod’u 10 yılda 300 milyon adet sattı. MP3 çalarlar arasındaki pazar payı yüzde 78’e ulaştı.

    iPhone (2007): 2000’li yıllarda dünyada Nokia fırtınası esiyordu. Ta ki Steve Jobs sahneye çıkıp, “İşte bu yeni cihazımıza iPhone diyoruz” ifadesini kullanana dek.

     

    iPad (2009): Jobs elinde iPad ile sahneye çıktığında herkes artık laptopların rafa kaldırılacağından emindi. Sonra çıkan tüm bilgisayarlar iPad’e benzemek için uğraştı.

    Jobs son olarak 2011 Haziran’ında sahneye çıkıp Apple’ın yeni servisi iCloud’u (Bulut) tanıtmıştı.

     

  • Huawei yeni nesil yapay zeka destekli işlemcisini duyurdu

    Huawei‘den yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Huawei Üst Yöneticisi (CeoEric Xu, şirketin yapay zeka stratejisini açıkladığı geçen yılın Ekim ayından bu yana istikrarlı bir şekilde ilerleme kaydettiğini belirterek, Ar-Ge‘den ürün lansmanlarına kadar tüm süreçlerin planlamalara göre ilerlediğini ifade etti.

    ‘HUAWEI’İN AI STRATEJİSİNDE YENİ BİR AŞAMA’

    Tüm senaryolar için farklı yapay zeka portföyleri üzerinde çalıştıklarını belirten Xu, şunları kaydetti:

    Ascend 910 ve MindSpore ürünleri, Huawei’nin AI stratejisinde yeni bir aşamaya işaret ediyor. Ascend 910 üstün performansı ve dünyadaki diğer AI işlemcilerinden daha fazla olan hesaplama gücüyle öne çıkıyor. MindSpore 2020’nin ilk çeyreğinde açık kaynak kodlu hale gelecek. Daha geniş kapsamlı AI yaklaşımı ile geliştiricilerin de en iyi teknolojileri hayata geçirmelerine yardımcı olmak istiyoruz.”

    DAHA FAZLA İŞLEM GÜCÜ

    Ascend 910, Huawei‘nin AscendMax yonga setleri serisine ait yeni bir AI işlemci olma özelliğine sahip. Huawei, Ascend 910’un planlanan özelliklerini Huawei Connect etkinliğinde duyurmuştu. Lansmanı gerçekleştirilen ürünün test sonuçları, Ascend 910 işlemcisinin performans hedeflerine planlanandan çok daha düşük güç tüketimi ile ulaştığını gösteriyor. Ascend 910 ve MindSpore kombinasyonunun, TensorFlow kullanan diğer kartlardan iki kat daha hızlı olduğu görüldü.

    Huawei bilgi teknolojileri altyapısının, önümüzdeki birkaç yıl içinde bu ivmeyi sürdürmesi bekleniyor. Geleneksel veri merkezleri, işletme harcamaları, güç tüketimi, iş gücü maliyetleri ve ekipman ayak izinden doğrudan etkileniyor. Diğer yandan, AI odaklı bilgi işlem talepleri büyük bir hızla artmaya devam ediyor.

    Huawei ayrıca, tüm senaryolarda AI uygulamaları için uygulama ve içerik geliştirmeyi destekleyen bir AI bilgi işlem sistemi olan MindSpore’i duyurdu. AI hesaplama sistemleri, AI uygulamalarının geliştirilmesini kolaylaştırmak, AI uygulamalarını daha yaygın, erişilebilir hale getirmek ve gizlilik koruması sağlamak açısından büyük önem taşıyor.

    YAPAY ZEKA PORTFÖYÜ TÜM SENARYOLARI KAPSIYOR

    Açıklamada, AI çalışmaları için üç temel geliştirme hedeflerine şu şekilde yer verildi:

    “Kolay gelişim: Eğitim süresini ve maliyetini önemli ölçüde azaltır. Verimli uygulama: Mümkün olan en yüksek OPS / W ile en az miktarda kaynak kullanır. Tüm senaryolara uyarlanabilir: Donanım ve bulut uygulamaları.

    Geçen yıl açıklanan temel AI hedeflerine yönelik bir ürün olarak ortaya çıkan MindSpore, tüm senaryolara uygulanabilir olma özelliğine ve gizlilik korumasına sahip. Bu özellik farklı dağıtım gereksinimlerini yerine getirmesini sağlıyor. MindSpore, verilerin kendisini işlemiyor, bu nedenle özel kullanıcı verileri senaryolar arası ortamlarda da bir şekilde korunabiliyor. MindSpore ayrıca, modellerin güvenilir olmasını sağlamak için yerleşik model koruma teknolojisine de sahip. MindSpore AI mimarisi, tüm senaryolara uyarlanabilir yapısının yanı sıra, tüm cihazlar ve bulut ortamları arasında iş birliği sağlıyor. AI algoritması, geliştiricilerin AI uygulamalarını kolaylıkla ve hızla geliştirmelerini sağlıyor.

    Huawei’nin AI portföyü, genel bulut, özel bulut, uç bilgisayar kullanımı, IoT endüstri cihazları ve tüketici cihazları dahil olmak üzere tüm dağıtım senaryolarını kapsıyor.

  • Kilolu Olmak Bel Fıtığını Tetikler Mi? Bel fıtığı neden olur?

    Günümüzün en yaygın sağlık problemleri arasında bel fıtığı da yer almaktadır. Omur, vücudun en fazla yük taşıyan bölgesi olması nedeniyle gün içerisinde yapılan yanlış hareketler ve omurgaya gerekenden fazla yük bindirilmesi bel fıtığına neden olabilmektedir. Özellikle tüm gün hareketsiz olan kişiler, oturarak çalışan kişiler, ağır spor yapanlar, gün içerisinde ağır yük kaldıran kişiler bel fıtığı için risk grupları arasında yer almaktadır. Bel fıtığı her ne kadar 30-60 yaş arasındaki kişilerde daha çok görülmesine rağmen hemen hemen her yaştan kişide ortaya çıkabilmektedir. Omur kemikleri arasında yer alan disklerin yırtılması ya da fıtıklaşması sonucu bel fıtığı ortaya çıkmaktadır.

    AŞIRI KİLO VE BEL FITIĞI

    Çağımızın en önemli hastalıklarından biri olan aşırı kilo yani obezite de bel fıtığı nedenleri arasında yer almaktadır. Omurga vücudun kendi ağırlığını taşıyan ve ağırlığı vücuda eşit bir şekilde dağıtmaya yarayan bölgesidir. Kilonun yüksek olması omurgaya daha fazla yük binmesi anlamına gelmektedir. Zaman içerisinde omur kemikleri arasında yer alan disklerin vücudun aşırı ağırlığı altında ezilmesi deforme olmasına neden olmaktadır. Fıtıklaşan disk omur kemikleri arasında yer alan sinirlere baskı yapar ve bu da vücudun bacak gibi diğer bölgelerinin de fıtıktan etkilenmesinin önünü açar. Başlangıç seviyesinde fıtıklaşmanın olduğu kişilere bu yüzden kilo kontrolü ve zayıflama gibi öneriler verilmektedir.

    BEL FITIĞI TEDAVİSİ

    Bel fıtığı tedavisi, fıtıklaşmanın durumuna göre değişiklik göstermektedir. Aşırı kilo kaynaklı fıtıklarda ilk olarak rahatsızlığı yaşayan kişinin zayıflaması tavsiye edilmektedir. Başarılı bir şekilde kilo veren kişilerde fıtıklaşmanın neden olduğu etkilerin şiddeti zayıflayabilmektedir. Ancak belirtilerin devam ettiği durumlarda ise ilaç tedavisi ya da fizik tedavi gibi konservatif yöntemler uygulanmaktadır. Bel fıtığı rahatsızlığı her ne kadar akla ilk olarak ameliyatı getirse de bel fıtığı rahatsızlığına sahip olan kişilerin sadece az bir kısmı bel fıtığı ameliyatı olmaktadır. Ameliyat son çare olarak tercih edilmektedir ve ilaç tedavisi ya da fizik tedavi gibi yöntemlerin bir yararının olmadığı, yaşam kalitesinin çok düştüğü hastalarda uygulanmaktadır. Rahatsızlığın tuvalet kontrolünün kaybına neden olduğu ve felce doğru gidişin bulunduğu durumlarda acil cerrahi kaçınılmazdır.

  • Çocuklar robotlarla duygusal bağ kuruyor

    Araştırmacılar, yeni neslin robotların rolleriyle insan davranışlarını karıştırmamaları için okul öncesi yaşlardan itibaren çocuklara eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyor. Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan araştırmada, 2010 yılından sonra doğan ‘Alfa kuşağı’ çocukların, diğer kuşakların aksine robotlarla etkileşim içinde büyüyen ilk nesil olduğu belirtildi. Araştırma aynı zamanda alfa kuşağı çocukların, eğitim-teknoloji endüstrisinin geliştirdiği interaktif eğitim öğretim teknolojilerinden büyük ölçüde yararlandığını ancak bunun onlar için kafa karıştırıcı olabileceğini öne sürüyor. Ayrıca araştırmaya göre, birçok çocuk robotların insanlardan daha akıllı olduğunu düşünüyor.

    ‘AİLELER YAPAY ZEKALI CİHAZLARA DİKKAT ETMELİ’

    Gelişim psikolojisi alanında 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre de 9-15 yaş aralığındaki birçok çocuğun robotlara duygusal olarak bağlandığı, insana benzer bir robot ile 15 dakika gibi kısa bir süre zaman harcayan çocukların, üzgün veya yalnız hissettiklerinde robotları teselli edebileceklerini ve onların arkadaşı olabileceklerini düşündüklerini gösterdi.

    Araştırmalar, çocukların kendileri ve teknoloji arasında bir sınır çizmesi ve kendi becerileri ile ilgili güven kazanmaları gerektiğini gösteriyor. ABD’deki Massachusetts Institute of Technology (MIT) den araştırmacılar dört yaşındaki çocuklara robotları programlamalarını öğretirken çocukların sürpriz bir şekilde başarılı olduklarını gördüler. 2018 yılından bir araştırmada da 4-10 yaş aralığındaki çocukların robotları kapasitelerini olduğundan fazla gördüklerini ortaya koydu.

    Araştırmacılar, ebeveynlere çocuklarına yapay zekâlı cihazları kullandırırken bu cihazların tasarlanabileceğini, programlanabileceğini ve yapılandırılabileceğini tavsiye etmeleri ve çocukların bu cihazları kontrol edebileceğini anlamalarına yardımcı olmaları gerektiğini tavsiye ediyor.

  • Nargile, Enfeksiyon Riski Taşıyor

    İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, kapalı alanlarda sigara kullanımının yasaklanmasının ardından tüketimi hızla artan nargilenin zararlarını anlatarak, nargile kullanımının küresel bir halk sağlığı problemine dönüştüğünü söyledi.

    Gümürdülü, Türkiye’de sigaranın hastalık yapıcı ve öldürücü etkilerinin sıkça duyurulmasına ve farkındalığın günden güne artmasına rağmen, sigaranın zararsız bir alternatifi gibi sunulan nargilenin çok daha zararlı olduğunu vurguladı.

    Ortak kullanımlı nargile hastalık saçıyor

    Nargilenin ortak kullanımlı bir tütün mamulü olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gümürdülü, “Nargile temel olarak baş, gövde, su haznesi ve hortumdan oluşur. Ortak kullanılan bu parçalarını ucuna eklenen ve her kullanıcıda değiştirilen ‘sipsi’ adı verilen ağızlıklarla hijyen sağlanmaya çalışılsa da bu pek mümkün değildir” dedi.

    Nargilenin, hortumdan yani marpuçtan solunduğunu, marpucun içinde ve duvarında ise zamanla mikrop ve bakteri tabakası oluştuğunu kaydeden Gümürdülü, “Onlarca kişinin nefes alıp verdiği marpuç, birçok virüs ve bakteri için yaşam alanı oluşturuyor. Hijyeni sağlanamayan nargile, solunum yoluyla bir kişiden diğerine birçok hastalığı taşıyabiliyor” şeklinde konuştu.

    “Masum görünen nargile aromaları ölüm saçıyor”

    1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’de oldukça yaygınlaşan ve genç, yaşlı birçok insanın bağımlısı olduğu nargilenin toplum sağlığını tehdit eden bir salgın oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, “Bu salgının yayılmasında nargile içimini kolaylaştırmak için eklenen aromatik katkı maddelerinin rolü büyüktür ve özellikle gençleri etkilemektedir” dedi.
    Nargilenin de bir tütün ürünü olduğunu ve bütün tütün ürünleri gibi kanser, kalp ve damar hastalıkları, serebrovasküler hastalıklar, solunum yolu hastalıkları gibi pek çok öldürücü hastalığa neden olduğunu belirten Gümürdülü şunları kaydetti:

    “Bin bir çeşit aroma ve tatla sunulan yaş nargile tütünü, sigaranın aksine yaydığı cezbedici koku ve ağızda bıraktığı tatla birçok insanı özellikle gençleri kendine çekiyor. Masum görünen aromatik tütünler, yüksek oranda zehirli maddeler içeriyor ve akciğer kanseri, mesane kanseri, ağız kanserleri gibi hastalıklara yol açıyor.”

    1 nargile 50 sigara

    Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir araştırmaya göre bir nargile seansında çekilen duman hacminin 50 sigaraya eşit olduğunun kanıtlandığını dile getiren Gümürdülü, nargileyi içen kadar yanında bulunanın da etkilendiğini söyledi. Nargilenin piyasada, sigaranın sağlıklı bir alternatifi gibi sunulmasının yanıltıcı olduğunu bildiren Gümürdülü, nargile tütününde bulunan arsenik, nikel, kobalt, krom ve kurşun gibi maddelerin miktarının sigaraya oranla çok daha fazla olduğunun altını çizdi.

    Yüksel Gümürdülü, açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:

    “Nargile dumanı, çok yüksek oranda zehirli ve uçucu kimyasallar içerir. Nargile içerken çok daha uzun sürelere dumana maruz kalınır ve bu da KOAH (kronik obstruktif akciğer hastalığı) olma riskini arttırır. Aromatik tütünlerde bulunan şekerin yanmasıyla ortaya çıkan toksik maddeler ve bunların nikotinle olan etkileşimi nargilenin bağımlılık yapıcı etkisini arttırır.”

    “Duman sudan geçerek temizlenmez”

    Nargilenin gövdesinde bulunan su haznesinin, zehirli dumanı temizlediği iddiasının tamamen asılsız olduğu uyarısında bulunan İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, “Sudan geçerek soğuyan dumanın içimi kolaylaşır fakat genel kanının aksine sudan geçmesi dumanın zararlı etkilerini kesinlikle yok etmez” dedi.
    Gümürdülü, genellikle iki veya daha fazla kişi tarafından paylaşılarak içilen nargilenin dumanında ciddi oranlarda karbonmonoksit, ağır metaller ve kanser yapıcı kimyasallar bulunduğunu aktardı.

    Nargile dumanının başta KOAH olmak üzere akciğer hastalıkları, kalp hastalıkları ve akciğer kanserine yakalanma riskini ciddi ölçüde yükselttiğini ifade eden Prof. Dr. Gümürdülü, “Tıpkı sigara gibi gebelerin nargile kullanması da bebeklerin düşük kilo ile doğumuna yol açmaktadır. Özellikle gençler arasında nargile kullanımının yaygın olması ve zararsız, hatta eğlenceli bir aktivite olarak değerlendirilmesi nedeniyle gelecek nesillerde sigaradan daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır” diye konuştu.

    Gümürdülü, nargilenin gastrointestinal sistemde de sigaranın verdiği tüm zararlara neden olabileceğini sözlerine ekledi.

  • Türkiye’nin ilk sivil zırhlı midibüsü ‘Adba’ görücüye çıktı

    Türkiye‘de yerli imkanlarla üretilen ilk sivil zırhlı midibüs olma özelliğini taşıyan “Adba”göreve hazır hale geldi.
    Akdeniz Güvenlik Hizmetleri A.Ş. iştiraki Mai Grup Genel Müdürü Bülent Özkan, basın mensuplarına yaptığı açıklamalarda, yaklaşık 2,5 yıllık Ar-Ge çalışmalarının ardından tamamen yerli ve milli olan Adba‘yı geliştirdiklerini dile getirdi.
    Geliştirilen midibüsün sınıfında dünyada ve Türkiye‘de benzerinin olmadığını aktaran Özkan, şöyle devam etti:
    “Neden diyeceksiniz? Özellikle koruma seviyesi çok çok yüksek. Aslında bu tip otobüsler kullanımda var hali hazırda ama bu kadar koruma seviyesi yüksek bir otobüs kullanımda değil. Balistik korumamız çok yüksek, B-7 tabir ettiğimiz zırh delici mermilere karşı koruma sağlayabiliyoruz. Buna ilave olarak aynı zamanda otobüsün tabanında mayın koruması sağlayabiliyoruz. Bunu yapabilen bu sınıfta midibüs sınıfında sivil görünümlü olup içi tamamen askeri olan bir aracımız henüz yok.”

    Özkan, mayına karşı midibüsün koruma kabiliyetinin yüksek seviyede olduğuna değinerek, “Bunu hem aracımızın tabanının şekliyle hem de aracın içerisindeki koltukların dizaynı ile sağlıyoruz. Tamamen mayın koruma koltuğu, ağır askeri araçta olan koltuklar var içerisinde.”diye konuştu.
    Aracın 23 ve 25 kişilik tasarlandığını, camlarının tamamıyla “polikarbon” cam ile kaplandığını aktaran Özkan“Taşlı, sopalı ve molotoflu saldırılara karşı bu cam mukavemet sağlıyor. Tamamen kırılmaz ve yanmaz bir camdır. Bunun asıl amacı camların içerideki zırhlı cama isabet etmemesini sağlamak çünkü herhangi bir taş parçası zırhlı cama gelirse zaman içerisinde en ufak bir çatlak bile özelliğini kaybetmesini sağlayabilir. Bu camları kapladığımız için tamamen bu riski ortadan kaldırmış oluyoruz.” dedi.

    “Seri üretime hazırız”

    Özkan, zırh seviyesine göre çok farklı görevlerde ve tutuklu mahkumları taşıma gibi amaçlarla da kullanılabileceğini kaydetti.
    Midibüse, yurt içinden ve yurt dışından çok büyük bir ilgi olduğunu belirten Özkan“Tamamen seri üretime hazırız şu anda. Rakamdan korkumuz yok çünkü bizim kendi kapasitemiz hali hazırda çok yüksek. Gelecek ek siparişlere veya taleplere göre kapasite yaratmak bizim için hiç problem değil.” şeklinde konuştu.

    Midibüs, girilmesi zor ve tehlikeli yerlerde, silahlı kuvvetler ve emniyet teşkilatı için yardım amaçlı asker ile sivil görevlerde risk olmaksızın kullanılabilecek.

  • PUBG’ye Savaş Aracı ve Helikopter Geliyor

    PUBG‘de yer alan silahlar ve araçlar yayınlanan güncellemelerle birlikte çoğalıyor. PUBG araçları arasında şimdi de bir helikopter eklenecekmiş gibi duruyor. Bilgi bir YouTube kanalından geldi. Oyuncuların hava saldırısı gerçekleştirebilmesi için PUBG helikopter ile zenginleşiyor. Bu yenilik oyunun mobil versiyonu için yapılacağı belirtiliyor.

    HAVADAN SALDIRI İÇİN HELİKOPTER

    PUBG araçları bildiğiniz gibi suda ve karada gidebiliyor. Ancak havada giden bir araç yoktu. PUBG helikopter ile birlikte bu sorun çözülüyor. Oyuncularoyuna eklenen helikopter ile birlikte havadan saldırı yapabilecekMr Ghost Gaming kanalında yayınlanan bir videoda Erangel haritasının Schrool mevkiinde bir helikopter dikkat çekiyor. Tüm takımın Boeing AH-6 isimli helikopterde ilerlediği görülüyor.

    BİR SAVAŞ ARACI GELİYOR

    Oyuna eklenecek araçlar arasında bir de savaş aracı yer alıyor. Silaha karşı yüksek dayanıklılığa sahip araçta bir silah bulunmuyor ancak karada ve suda sürülebilmesi dikkat çekiyor. Aynı zamanda füze fırlatıcı, el bombası fırlatı ve RPG tarzı ağır bir silah da oyuna eklenecekler arasında yer alıyor.

  • Almanya’daki Eğlence Fuarı Gamescom’da Türk Firması Monster’a Hırsızlık Şoku!

    Almanya’nın Köln şehrinde düzenlenen Gamescom fuarında akıl almaz bir şekilde hırsızlık olayı yaşandı! B2B alanında bulunan Monster standında ki Laptoplar çalındı.

    Enis Kirazoğlu paylaştığı gönderiler ile B2B alanında bulunan Monster standında ki laptopların çalındığı duyuruldu. Kirazoğlu, “B2B alanı herkese açık bir alan değil, basın kartı veya firma yetkilisi olmayanların giremediği bir alan. Ayrıca Monster laptopların ortalıkta duran standlardan birinde değil, kilitli bir odadan çalındığı belirtiliyor. Hırsızlık yapan kişiler odanın kapısını kırarak içeriye girmiş ve standlarda bulunan Monster Laptopların tamamını çalmış.” dedi.

    Ayrıca B2B alanının gizliliği kapsamında bu alanda kamera bulunmadığı ve her firmanın kendi standını koruması gerektiği belirtilmiş. Anlaşılan o ki Monster ekibi, kilitli bir odada standları bulunduğu için oraya ekstra bir güvenlik elemanı koymayı düşünmemiş. Zaten Gamescom’da yaşanan hırsızlık olayı da gerçekten beklenilir cinsten değil! Monster ekibi olayın kasıtlı olarak yapıldığını düşünüyor.

    Monster Ekibi Standlarının Neden Boş Olduğunu Açıklamak İçin Almanca Duyuru Yapıştırmak Zorunda Kaldı