Blog

  • “Sıvı tüketimini azaltmak idrar kaçırmaya çare değil”

    İdrar kaçırma ya da aşırı aktif mesaneye bağlı olarak sık idrar ve ani sıkışma hissi sorunu yaşayan bazı hastaların bu sorunları ile sıvı tüketimini azaltarak başa çıkmaya çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Tufan Tarcan, “İdrar kaçırma sorunu yaşayan kişiler, günlük sıvı tüketimine ve özellikle tükettiği sıvı kalitesine dikkat etmelidir. En kaliteli sıvının su olduğu unutulmamalıdır. Aşırı tüketildiğinde çay ve kahve mesane üzerinde uyarıcı etkiye sahiptirler. Bir zararı olmadığı düşünülen siyah çayın içindeki teofilin, kahvenin içindeki kafein idrar torbası üzerinde uyarıcı etkide bulunurlar.  Alkollü içeceklerin de vücutta dehidratasyona yani susuzluğa susuzluğa neden olduğu akılda tutulmalıdır. Aynı şekilde endüstriyel içeceklerin mesane üzerindeki etkilerinin yanında metabolizma üzerindeki zararlı etkileri de bilinmektedir.

    “İÇERİĞİ BİLİNMEYEN BİTKİ ÇAYI KARIŞIMLARINA DİKKAT”

    Son zamanlarda karşımıza çok sık çıkan bir diğer durum ise bitkisel çayları ve bazı tezgah üstü satılan vitamin, mineral ya da bazı diğer maddeleri içeren ürünleri yoğun, bilinçsiz tüketen kişilerin yaşadıkları idrar sorunlarıdır. Farklı bitkilerden hazırlanan çaylar, vücuda çok farklı etkilerde bulunabilir. Özellikle içinde ne olduğunu bilmediğimiz karışımlardan uzak durulmalı ve tüketim miktarına dikkat edilmelidir. Bu tür içeceklerin doktor önerisi olmadan kullanılmasını sakıncalı görüyoruz.

    “SIVI TÜKETİMİNİ AZALTMAK İDRAR KAÇIRMAYA ÇARE DEĞİL”

    İdrar kaçırma sorunu yaşayan kişiler ilk olarak sıvı tüketimini azaltmakta çare buluyorlar ancak sıvı tüketimini azaltmak doktorun önerdiği bazı özel durumlar hariç idrar kaçırma sorununu çözme yöntemi değildir. Sıvı tüketim miktarının azaltılması kişide kısmi bir rahatlık ya da idrar kaçırmadan duyduğu rahatsızlığın derecesini azaltmaya yarayabilir ancak idrar yolu enfeksiyonu, böbrek taşı oluşumu hatta kalp damar hastalıkları ve sinir sistemi hastalıkları gibi farklı patolojik sorunlara yol açabilir. Bu nedenle idrar kaçırma sorunu yaşayan kişilerin en son yapması gereken şey idrar kaçırma miktarını azaltmak amacıyla sıvı tüketimini azaltmaktır.

    GECE İDRARA KALKMA SORUNU YAŞAYAN KİŞİLER İÇİN SIVI ALIMININ ZAMANLAMASI ÖNEMLİDİR

    İdrar kaçırma sorunu yaşayan kişiler için sıvı alımının zamanlaması önemlidir. Özellikle gece uykudan uyanarak tuvalete gitme sıkıntısı yaşayan kişilerin akşam yemeklerinden sonra çok fazla sıvı tüketmemesi gerekir. İnsan biyolojisi gece kesintisiz uyumak üzerine ayarlanmıştır. Ancak, uyumadan önce gerçekleşen aşırı sıvı alımı uykunun bölünmesine, buna bağlı ek tıbbi sorunlara ve yaşam kalitesi düşüklüğüne neden olacaktır. Erkeklerde prostat rahatsızlıkları hem kadınlarda hem erkeklerde mesanenin yaşlanması ile ortaya çıkan mesane depolama bozuklukları ve kardiyovasküler (kalp ve damar) sistem bozuklukları ve hormonlar rahatsızlıklar da gece idrara çıkmanın tedavi edilebilir nedenleri arasındadır.

    Çocuklarda gece idrar kaçırma (enürezis noktürna) ya da aşırı aktif mesane gibi hastalıkların tedavisinde sıvı alımının düzenlenme yöntemi kullanılmaktadır. Sıvı alımının düzenlenmesi su tüketiminin azaltılması olarak algılanmamalıdır. Sadece miktar değil, zamanlama ve içilen sıvı kalitesi de önemlidir. Örneğin, tekrarlayan sistit ve ağrılı mesane sendromunda ve elbette böbrek taş hastalığında tam tersi içilen su miktarının artırılması önerilir. Sıvı tüketiminin azaltılması ve susuzluk özellikle yaşlı kişilerde birçok ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle idrar kaçırma gibi üroloji ile ilgili bir sorun yaşandığında bir hekime başvurulmalı ve sorunun nedeni araştırılarak nedene göre bir tedavi yolu çizilmelidir. Unutulmamalıdır ki, idrar kaçırma sorununun zihinsel gerilemesi olan hastalarımız dışında tedavisi mümkündür. Zihinsel gerileme nedeniyle zaman ve yer bilincini kaybeden ya da tedavisi devam eden hastalarda ise mesane pedleri kullanılarak hijyen sağlanabilir.” dedi.

  • Facebook, Türkiye’nin kestiği cezayı ödedi!

    Facebook’un, Kişisel Verileri Koruma Kurulunun, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında veri ihlali gerekçesiyle verdiği toplam 1 milyon 650 bin liralık idari para cezasını ödediği öğrenildi.

    Oluşan bir hata nedeniyle bazı üçüncü uygulamaların kullanıcıların fotoğraflarına erişimine izin verilmesinde veri ihlali tespit eden Kişisel Verileri Kurulu inceleme başlatmıştı.

    İnceleme sonucunda Kurul, yaşanan veri ihlalinin oluşmaması için kanunda öngörülen gerekli idari ve teknik tedbirlerin alınmadığını belirlemiş, veri güvenliliğine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmediği gerekçesiyle Facebook’a 1 milyon 100 bin lira idari para cezası vermişti. Kurul ayrıca veri ihlali nedeniyle gerekli bildirimde bulunmayan Facebook’a 550 bin lira idari para cezası verilmesine de hükmetmişti.

  • CEO’ların 2019 yatırım gündeminde yapay zekâ var

    Dünyanın lider danışmanlık ve denetim şirketlerinden EY, (Ernst & Young) ABD’li 500 CEO ve iş dünyası lideri ile yapılan görüşmeler sonucu oluşturulan Yapay Zekâ Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre; ABD’li üst düzey yöneticilerin %85’i teknolojiye duyduğu güvenin yükseldiğini ve yapay zekâ konusunda iyimser olduğunu ifade ediyor. Katılımcıların %87’si ise şirketinin 2019 yılında yapay zekâya yatırım yapacağını belirtiyor.

    CEO’lar ABD’nin yapay zekâ yarışında Çin’in gerisinde kalacağından endişeli

    Araştırma sonuçları, ABD’li CEO’ların yapay zekâ konusunda iyimser bir tutum sergilemelerine rağmen ABD’nin küresel yapay zekâ yarışında Çin’in gerisinde kalacağından endişe duyduklarına işaret ediyor. Yöneticilerin yarısından fazlası (%52) ABD’nin küresel yapay zekâ yarışını önde götürdüğünü belirtirken, %50’si en iyi uzun vadeli yapay zekâ stratejisine ABD’nin sahip olduğunu ifade ediyor. Öte yandan yöneticilerin %47’si ise Çin’i ABD’de yapay zekânın gelişimi karşısındaki en büyük engel olarak gördüğünü dile getiriyor.

    Kamu-özel sektör işbirlikleri yapay zekânın büyümeyi teşvik etmesini sağlayacak

    EY Orta, Doğu, Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya (CESA) Gelişmekte Olan Teknolojiler Danışmanlık Hizmetleri Lideri Alper Karaçar, konu ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “CEO’lar ve yönetim kurullarının teknolojinin şirketler üzerindeki gerçek etkisini görmesiyle birlikte yapay zekâya ilginin yükseldiğini gözlemliyoruz. Büyüme ve verimlilik odaklı bu ilgi, şirketlerin yapay zekânın benimsenmesinde küresel bir yarışa girmesine neden oldu. Önümüzdeki dönemde yapay zekâ konusunda rekabet avantajına sahip olmayı hedefleyen şirketlerin yapay zekâ odaklı eğitim programları hayata geçirmeleri önem taşıyor. Bununla birlikte kamu ve özel sektör arasında gerçekleştirilecek işbirlikleri de yapay zekânın büyümeyi teşvik etmesini sağlayacaktır.”

    Yapay zekâ dönüşümünde gelecek 3 yıl kritik

    Araştırmaya katılan yöneticilerin %82’si yapay zekânın şirketlerini gelecek üç yıl içerisinde önemli bir ölçüde dönüştüreceğini öngörüyor. Yapay zekânın güvenirlik, tutarlılık ve süreklilik alanlarında şirketlerin ve çalışanların performansını yükseltmesi bekleniyor.

  • Yandex Navigasyon bayram trafiği haritasını çıkardı

    Yandex, geçtiğimiz yıl da 9 gün olan Kurban Bayramı tatilinin trafik verilerini ele alarak, İstanbul’dan çıkışta ve sonrasında trafikte en çok beklemenin yaşandığı noktaları ve trafikteki bekleme zaman artışlarını derledi.

    31 Mayıs Cuma ve 1 Haziran Cumartesi günlerine dikkat!

    İstanbul’dan tatil için en çok yola çıkılacak günün bayramdan önceki 31 Mayıs Cuma günü akşam ve 1 Haziran Cumartesi günü sabah saatleri olması bekleniyor. Yola çıkacak kullanıcıların 31 Mayıs Cuma günü öğleden önce veya 1 Haziran Cumartesi öğleden sonra hareket etmeleri trafik açısından en doğru çözüm olarak gözüküyor.

    Yandex, İstanbul’dan sonra trafiğin en çok arttığı rotaları da mercek altına aldı. Buna göre geçen bayramda, TEM üzerinden Gebze – Kocaeli – Düzce – Bolu – Çerkeş hattında trafiğin cuma günü başlayarak cumartesi günü öğlene kadar devam ettiği ortaya çıktı.

    Cuma günü yola çıkanları bekleyen tahmini yol durumu

    Geçtiğimiz yıl Kurban Bayramı’nın başladığı hafta sonu gerçekleşen verileri dikkate alan Yandex Navigasyon, günlere göre yol durumunu ve yolculuk sürelerindeki artışları belirlerdi. 31 Mayıs Cuma günü sabah saatlerinden aynı gün iş çıkışına kadar İstanbul’dan hareket eden kullanıcıları şöyle bir trafik manzarası bekliyor:

    * TEM Ümraniye’den Dilovası’na kadar olan yoğunluk geçtiğimiz yıl cuma sabah 10.00’da başlayarak cumartesi 09.00’a kadar devam etti. Yolculuk süresi normal bir zamanda 35 dakika iken bu ortalama yüzde 103 artarak 71 dakikaya yükseldi.

    * TEM’den devam edenleri Düzce – Bolu arasında muhtemel bir yoğunluk bekliyor olacak. Burada da yolculuk süresi geçen yıl, 31 dakikadan ortalama yüzde 97 artarak 61 dakikaya çıkmıştı.

    * D-100’de ise Gebze’den sonra İzmit’e kadar, cuma saat 14.00’ten itibaren normalde 37 dakika süren yol, ortalama yüzde 65 artarak 61 dakikaya çıktı. Yoğunluk pazar günü 02.00’ye kadar devam etti.

    Cuma akşamı ve cumartesi sabahı arasında yola çıkanları bekleyen tahmini yol durumu

    * Geçen yıl Kurban Bayramı tatilinin başladığı hafta sonu cuma akşamı 18.00 sonrası TEM üzerinde yaşanan tıkanıklık, Sapanca’ya kadar 2,5 saat sürdü. Normal bir günde bu yol 60 dakikada katediliyordu. Bu güzergah yüzde 150 artış ile ortalama yolculuk süresinin en çok arttığı 2. kesim oldu.

    * D-100 Karayolu’ndan devam edenler ise Gebze’den İzmit’e kadar 35 dakikada gidecekleri yolu yüzde 71 oranında artışla 60 dakikada tamamlayabildi.

    * Cuma akşamı 21.30 sonrası yola çıkanlar, cumartesi sabahına kadar Gerede’ye 7 saatte varabildi. Bu sürenin 4,5 saati Dilovası – Bolu arasında geçerken, Ümraniye – Dilovası ve Bolu – Gerede arasındaki artışlar ise yüzde 180’i bularak uzun kuyruklara neden oldu. En büyük artışın olduğu bölgede normal bir günde bu süre 3 saat 15 dakika oluyordu.

    Cumartesi sabahtan pazar gecesine kadar olan aralıkta yola çıkanları bekleyen tahmini yol durumu

    * Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nın başladığı hafta sonunda cumartesi sabahtan pazar gecesine kadar Ümraniye ile Dilovası arasında bir tıkanıklığa rastlanmadı. Fakat yine 2018 verilerine göre Sapanca’dan Düzce’ye kadar olan hatta yoğunluk yaşanma ihtimali yüksek gözüküyor. Bu hatta 2 saatlik yolun 3 saate çıktığı kaydedildi. Sonrasında Bolu’ya kadar rahatlama yaşandı. Fakat Bolu ve Gerede arasında yine tıkanıklık kendini gösterdi. Söz konusu hatta normalde 35 dakika olan ortalama yolculuk süresi yüzde 129 artarak 80 dakikaya çıktı.

    * D-100 kullanımında ise Gebze’den Hendek’e kadar 1 saatlik yol yüzde 100 artışla, 2 saati buldu. Bu yoğunluk, cuma sabahı 14.00’te Gebze’den başladı. İzmit sonrasında ise cumartesi sabahı 04.00’te kendini gösterdi. Her iki yoldaki yoğunluk pazar günü 02.00’ye kadar devam etti.

    İstanbul’dan İzmir’e giderken hangi bölgeler tıkanıyor?

    Bayram tatili yolculuğunda, İstanbul – İzmir arası ya da çevre illere seyahat edecek sürücüleri Bursa – Susurluk ve Akhisar – Manisa arasında trafik yoğunluğu ihtimali bekliyor. Geçtiğimiz yıl Kurban Bayramı tatilinin başladığı hafta sonunda Bursa – Susurluk arasındaki trafik yoğunluğu, cumartesi günü sabah 6.00’da başlayarak aynı gün akşam 17.00’ye kadar devam etti. Bu hattaki yoğunluk nedeniyle, normalde 66 dakika olan yolculuk süresi yüzde 59 artarak 105 dakikaya çıktı. Rotanın devamında Manisa – Akhisar arasında ise cumartesi sabahı 7.00’de başlayan trafik aynı gün akşam 18.00’e kadar kendini hissettirdi. Yoğunluk süresince normalde 36 dakika olan yolculuk süresi yüzde 31 artarak 47 dakikaya ulaştı.

    Karadeniz Bölgesi’nde yoğunluk yaşanan rotalar

    Bayram tatili süresince trafikte yoğun artışın olduğu Karadeniz Bölgesi’ndeki güzergâhlar ise Osmancık – Çorum arası ile Samsun – Ordu arasındaki Çarşamba – Fatsa hattı olarak belirlendi. Osmancık – Çorum arasındaki trafik 2018’deki Kurban Bayramı’nın başladığı hafta sonunda pazar günü sabah 6.00’da başlayarak aynı gün gece 22.00’ye kadar devam etti. Yoğunluk toplamda 16 saat sürdü. Normalde 36 dakika olan sürüş süresi yüzde 72 artarak 62 dakika oldu.

    Samsun – Ordu karayolunun Çarşamba – Fatsa arasındaki bölümünde trafik yoğunluğu cumartesi günü sabah 9.00’da başlayarak akşam 23.00’e kadar devam etti. Bu bölgede trafik pazar günü 12.00’de tekrar başladı ve akşam 22.00’ye kadar sürdü. Trafik süresince normalde 30 dakika olan sürüş süresi, ortalama yüzde 85 artarak 56 dakika oldu.

  • Android Pie Güncellemesi Gelecek Telefonlar, Sıralı Liste

    Hemen şimdi kontrol edin! Bugün 08:00 itibariyle yeni güncellemeyi alacak ve değişime uğrayacak telefonlar arasında sizinki de var mı?

    SAMSUNG

    Samsung Galaxy S9 ve S9 Plus, Samsung Galaxy S8+ ve S8 Plus, Samsung Galaxy Note 8 , Samsung Galaxy Note 9, Samsung Galaxy A9 (2018), Samsung Galaxy A8 Plus 2018, Samsung Galaxy A6 Plus, Samsung Galaxy A7 (2018)

    HUAWEİ

    Huawei P10, Huawei P20, Huawei P20 Pro, Xiaomi Mi 8, Xiaomi Mi 8 Lite, Huawei Mate 10, Huawei Mate 10 Pro

    ASUS

    ASUS Zenfone 4 Max , ASUS Zenfone 4 Selfie

    NOKIA

    Nokia 7 Plus, Nokia 6.1, Nokia 6.1 Plus, Nokia 2.1, Nokia 3.1 Plus, Nokia 3.1, Nokia 5.1, Nokia 8 Sirocco, Nokia 5 (2017), Nokia 6 (2017), Nokia 7.1, Nokia 8, Nokia 5.1 Plus

    LG

    LG G7 ThinQ

    HTC

    HTC U12+ , HTC 11

    SONY

    Sony Xperia XZ1, Sony Xperia XZ Premium, Sony Xperia XZ2, Sony Xperia XZ2 Compact, Sony Xperia XA2, Sony Xperia XA2 Ultra

    HONOR

    Honor 9, Honor 8X

    XIAOMI

    Xiaomi Pocophone F1, Xiaomi Mi Mix 2S, Xiaomi Mi A2, Xiaomi Mi A2 Lite, Xiaomi Mi A1

    ZENFONE

    Zenfone Max (M1), Zenfone 5, Zenfone 5Z

    ONEPLUS

    OnePlus 5 /OnePlus 5T, OnePlus 6

    MOTOROLA

    Motorola Moto G6 Play, Moto X4, Moto G6 Plus, Moto G6

    GENERAL MOBILE

    General Mobile GM 9 Pro (Android One), General Mobile GM 8 (Android One)

  • Huawei: Kısıtlamalar teknolojiye zarar veriyor

    Huawei CEO’su Ken Hu yaptığı konuşmada, bu sürecin küresel tedarik zincirine verdiği zararın adil rekabeti tehlikeye attığını söyledi. Bunun ortak bir problem olarak görülmesi gerektiğinin altını çizen Ken Hu, gelecekte başka şirketlerin de zarar görebileceğini söyledi.

    Sektör olarak teknolojik inovasyonu ve daha güçlü bir ekonomik büyümeyi teşvik edecek bir ekosisteme ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Ken Hu, “Avrupa’da, akıllı telefon kullanıcılarının yaklaşık dörtte üçü Android tabanlı akıllı telefonları tercih ediyor. Huawei bu pazarın yaklaşık %20’sini oluşturuyor. Dikkatsizce alındığını düşündüğümüz bu kararlar, Avrupa’daki tüketicilere ve işletmelere büyük ölçüde zarar verebilir” dedi.

    Ticarette ve teknoloji duvarlar olmamalı

    Konferansın gerçekleştiği alanda daha önce Berlin Duvarı’nın bulunduğunu söyleyen Ken Hu, “Artık başka duvarlar görmek, başka kötü deneyimler yaşamak istemiyoruz. Ticaret açısından da teknoloji açısından da yeni bir duvar inşa etmek istemiyoruz.

    ARM sorununun çözüleceğine inanıyoruz

    Huawei, ARM iş birliğinin askıya alınmasına dair de bir açıklama yaptı. Huawei’nin çip tasarımı ve üretimindeki iş ortaklarından ARM ile olan sorunun kısa süre içinde çözüleceğine inandığını açıklayan şirketten yapılan bildirimde şu ifadelere yer verildi. “Ortaklarımızla olan yakın ilişkilerimize değer veriyoruz, ancak politik kararların bir sonucu olarak bazı kararların sağlıklı şekilde alınamadığını görüyoruz. Bu üzücü durumun çözülebileceğinden eminiz. Bizim önceliğimiz, küresel teknolojiyi müşterilerimize ulaştırmak ve bu bakış açısıyla yolumuza devam edeceğiz.”

  • Instagram’da şifre şoku! Milyonlarca kullanıcının…

    Sosyal paylaşım sitesi Facebook, sahibi olduğu Instagram uygulamasına ait milyonlarca kullanıcının parola bilgilerinin şifrelenmeden saklandığını ve bu bilgilerin şirket çalışanlarının erişimine açık olduğunu tespit ettiklerini duyurdu.

    Teknoloji haberleri sitesi The Verge’de yer alan habere göre, Instagram kullanıcılarının şifrelenerek saklanması gereken parola bilgileri, şirket tarafından düz metin olarak ve 20 binden fazla çalışanın erişimine açık bir şekilde depolandı.

  • Türkiye ile Küba’dan kanser aşısı ve ilaçları için işbirliği

    Sağlık Bakanlığı, yerlileşme ve millileşme hedefleri doğrultusunda ikili iş birliklerine hız verdi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 2’inci Dünya Sağlık Asamblesi’ne katılmak üzere Cenevre’ye giderek, Küba, Portekiz, Irak, Azerbaycan, İran, Kırgızistan, Endonezya ve Çekya Sağlık Bakanları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Bu çerçevede Endonezya Sağlık Bakanı Nila Moeloe ile iki ülke arasında “Sağlık Alanında İş Birliği Anlaşması”, Kırgızistan Sağlık Bakanı Kosmosbek Çolpanbayev ile “2014 tarihli İş Birliği Anlaşması’nın Ek Protokolü” imzalandı. Bu anlaşmalarla sağlık hizmetleri, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi ve kontrolü, ilaç, aşı ve tıbbi cihazlar, insan kaynağı kapasite gelişimi konularında teknoloji paylaşımı, uzman ziyaretleri, eğitim-seminer ve çalıştaylar ile sağlık sektöründeki yatırımların karşılıklı teşvik edilmesi gibi çalışmalar yürütülecek.

    Sağlık Bakanlığı’ndan üst düzey heyetler; aşı yerlileştirme ve teknoloji transferi çalışmaları kapsamında son iki ayda Küba, Güney Kore, Bangladeş ve Endonezya’da önemli çalışmalar yürütüyor. Karşılıklı ziyaretlerle aşı, ilaç, tıbbi sarf ve cihaz konusunda iş birliği imkanları geliştiriliyor.

    KÜBA İLE İŞBİRLİĞİ

    Küba ile 27 Ekim 2018’de Ankara’da imzalanan mutabakat zaptının ardından irtibatlar hız kazandı. Cenevre’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Küba Sağlık Bakanı Jose Angel Portal Miranda ile gerçekleştirdiği ikili görüşmede, enfeksiyonlara karşı aşılar, kanser aşısı ve ilaçlarının birlikte üretimi konusunda iki ülke arasında Çalışma Grubu oluşturulması kararı alındı. Özellikle inovatif molekül geliştirme ve onkoloji çalışmalarında önemli tecrübeye sahip olan Küba’dan üst düzey bir heyet bu hafta Türkiye’ye gelecek. Küba ilaç kurumu BioCubaPharma Başkanı ve kurum temsilcileri, Sağlık Bakanlığı yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirecek.
    Ayrıca ülkemizde biyoteknolojik ürünlerin Ar-Ge’sini yürütecek insan gücünün yetiştirilmesine yönelik araştırma ve eğitim merkezinin TÜSEB bünyesinde kurulması planlanıyor. Sağlık Bakanlığı yetkilileri bu konuda inceleme yapmak üzere, geçen hafta İrlanda Ulusal Biyoproses Araştırma ve Eğitim Enstitüsü’nü ziyaret etti.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, söz konusu çalışmalara yönelik şunları kaydetti:

    “İlaç alanında başlattığımız millileşme çalışmalarını, tüm sağlık ürünlerine yaygınlaştıracağız. Nihai amacımız ilaçta, aşıda, kan ürünlerinde, tıbbi cihazda kendi kendine yetebilen bir ülke olmaktır. Bir diğer hedefimiz de global pazarlarda rekabet edebilen bir üretim yapısına kavuşmaktır. Kişi başına düşen gelirimizin 10 bin dolar seviyesinin üstüne çıkabilmesi için ülke olarak yüksek teknolojili ürünlerin üretimine ihtiyacımız var.

    İlaçta yerelleşme çalışmalarımıza başlarken 3 temel hedefimiz vardı: İthalatı azaltarak cari açığı düşürmek, ilaç sanayimizin kapasite kullanım oranını geliştirmek ve buna bağlı olarak nitelikli iş gücü istihdamını arttırmak. Bugün, tükettiğimiz her 100 kutu ilacın 80’ini ülkemizde üretiyor hale geldik. Ancak bu rakam, değer bazında yüzde 46 seviyesinde kalmıştır. Bu da katma değeri daha yüksek ürünleri yerelleştirmemiz gerekliliğinin bir göstergesidir. Sanayimizin kapasite kullanım oranı yüzde 65’lerden yüzde 75’lere çıktı. İstihdamda da 35 binler seviyesini yakaladık. Burada yakaladığımız ivme ile daha fazla sayıda ‘yüksek katma değerli ürün üretme’ ve ‘bu ürünleri dünya pazarlarına ihraç etme’ hedefimize ulaşacağız.

    Ülkemizde 13 hastalığa karşı rutin bağışıklama programı yürütülüyor. Türkiye, zorunlu aşıların ücretsiz uygulandığı nadir ülkelerden biri. Nüfusun büyüklüğü ve bağışıklama programının genişliği sebebiyle aşılama maliyeti de oldukça yüksek. Bu kapsamda aşı için ayrılan bütçe, 2017 yılında 820 milyon, 2018 yılında ise yaklaşık 930 milyon TL olarak gerçekleşti. 2023 yılına kadar aşıların tamamının yerlileştirilmesini hedefliyoruz. Bu çerçevede difteri-tetanos, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, 5’li karma aşı, hepatit, suçiçeği aşılarının yerli üretimi için çalışmalarımız devam ediyor.”

  • Lezzet ve Şifa Deposu Zahter’in Faydaları Nelerdir?

    Zahteriyle meşhur Altınözü ilçesine bağlı Kozkalesi Mahallesi’nde yaşayanlar, kahvaltıda salata olarak tüketilen, çay olarak içilebilen, salamurası yapılan, kurusu yemeklerin her türlüsünü süsleyen lezzetli ve şifa deposu zahter hasadını sürdürüyor.

    10 yıl öncesine kadar dağlarda kendiliğinden yetişen zahteri toplayarak kendi ihtiyaçlarını karşılayan mahalle sakinleri, ürünleri ticari olarak da değerlendiriyor.

    Dağda tohumlarını topladıkları zahterleri bahçelerine veya tarlalarına eken mahalleliler, sulamasından bakımına, toplamasından temizlenmesine kadar tüm zahmetini çektikleri üründen geçimini sağlıyor.

    Özellikle kadınlarının yetiştirdiği, erken saatte makasla “biçme yöntemi” ile toplanan, Doğu Akdeniz mutfaklarının vazgeçilmezi zahter, mahalle meydanındaki ambarda toplanıp tüccarlara hasat dönemine göre kilogramı 25 liraya kadar ulaşan fiyatlardan satılıyor.

    “Müşteri sıkıntısı yaşamıyorlar”

    Kozkalesi Muhtarı Ersoy Çıldam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mahalle nüfusunun bin 300 olduğunu ve hemen hemen her ailenin geçimini zahterle sağladığını anlattı.

    İlk başlarda kadınların kendi mutfakları için dağda zahter topladığını ve zamanla bunun bir ekmek kapısı olabileceğini düşünmeye başladıklarını ifade eden Çıldam, şunları söyledi:

    “Dağdan tohumunu aldık, geldik tarlamıza, bahçelerimize ektik. Şu anda mahalleli iyi para kazanıyor. Mahallede zahterle uğraşmayan aile yok. ilk hasat ettiğimizde kilogramı 25 liraydı. Şu anda da 6 lira.” ifadesini kullandı.

    Mahallede günlük 2 veya 3 ton zahter toplandığını ve satışa hazır hale getirildiğini aktaran muhtar Çıldam, kooperatifleşmek istediklerini dile getirdi.

    “Kazancı bol”

    Zahter ekimi ve ticareti yapan Mehmet Ali Yılmaz , ürünün yetiştirilmesinin zahmetli ama bir o kadar da kazançlı olduğunu vurgulayarak, “Devletten zahteri korumasını, tüccarların eline bırakmamasını istiyoruz. Bizim mahallede yetişen zahter Avrupa piyasasına gidecek bir üründür.” dedi.

    Ev hanımı Gülay İnce, yılda 4 defa toplanan zahterin kazançlı olduğunu söyledi.

    Ürünün geçim kaynakları olduğunu belirten İnce, “Günde ortalama 35-40 kilogram topluyorum, ilk başta kilogramı 25 liradan satılıyordu şu anda 6-7 liraya kadar düştü, zahterin güzel olursa, çok ekersen, güzel para kazanırsın. Ben her yıl 5 dönüm ekip 10 bin lira kazanırım. ” diye konuştu.

    Ganime Elmas da gecenin bir vakti uyanıp gün boyu zahter topladıklarını anlattı.

    Toplanan zahterleri akşam ıslak bezin arasına koyup muhafaza ettiklerini belirten Elmas, “Sabah da mahallenin meydanında satışımızı yaparız. Elimizde ürün hiç kalmaz, belli müşterilerimiz var. Ailecek geçim kaynağımız zahter, yılda ortalama 20-25 bin lira gelir elde ederiz.” ifadesini kullandı.

  • Fazla şekerli gıdalar kanseri tetikliyor

    Yapılan çalışmalarda, kanser hücrelerinde şekerin kullanımının normal hücrelerden farklı olduğunu belirledi. Kanser hücrelerinin oksidatif glikoliz denilen bir işlemle şekeri yakarak enerji oluşturma mekanizmasında normal hücrelerden farklılık meydana geliyor. Dolayısıyla kanser ile şeker arasında bir bağlantı olduğu biliniyor.

    Kanser hücrelerinin şekere olan aşırı talebinin, kişilerin aşırı şeker tüketimi ile ilgili olmadığını bunun tamamen kansere özgü bir durum olduğunu ifade eden Emsey Hospital Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Ancak fazla miktarda şeker veya şekere dönüşen karbonhidrat tüketilir ve ortamda fazla miktarda şeker bulunur ise, bunu kullanmayı çok seven kanser hücrelerinin bundan faydalanması kaçınılmaz olacaktır” dedi.

    FAZLA ŞEKER TÜKETEKENLER RİSK ALTINDA

    Şekerli gıdaların kanser gelişimindeki etkileri hakkında konuşan Prof. Dr. Hakan Karagöl, “Yapılan araştırmalarda, özellikle şekerli gıda ve hazır içeceklerin fazla tüketilmesinin pankreas kanseri gelişim riskini arttırdığı belirlendi. Örneğin, İsveç’te 80 bine yakın kişinin incelendiği bir çalışmada, fazla şekerli beslenmenin (Günde 5 veya daha fazla şekerli içecek veya yiyecek tüketenler ile tüketmeyenler karşılaştırıldığında) pankreas kanseri gelişme riskini 1,5 kat arttırdığı ortaya çıktı. 70 bin kişinin değerlendirmeye alındığı bir başka çalışmada ise günde 2 veya daha fazla şekerli içecek içenler ile içmeyenler karşılaştırıldığında, safra kesesi kanserinin fazla şeker tüketenlerde daha fazla görüldüğü belirlendi” dedi.

    FAZLA ŞEKERLİ GIDALAR KANSER TEKRARINI ARTTIRIYOR

    Kanser tedavisi görmüş hastalarda tekrarlama olasılığı hakkında yapılan araştırmalarla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Karagöl, “Erken evre kalın barsak kanseri nedeniyle ameliyat olan ve düzelen bin 11 hasta ile bir araştırma yapıldı. İyileşme sonrası hastalık tekrarı açısından şekerin zararlı etkisi olup olmadığı; günde 2 veya daha fazla şekerli içecek tüketenler ile ayda 2’den az tüketenler karşılaştırıldı. Hastalık tekrarına, şekerli gıdaları fazla tüketenlerde daha sık rastlandı. Bu durum özellikle kilolu ve az hareketli olanlarda daha da kötüydü” diye konuştu.

    Şekerli gıdaların, kanser oluşumu üzerinde nasıl bir etki yarattığının henüz belirlenemediğini belirten Prof. Dr. Karagöl, “Özellikle direkt etkiden ziyade şekerli gıdaları da içeren karbonhidrattan aşırı zengin beslenmenin tetiklediği insülin düzeylerinde yükselme, bu duruma vücudun reaksiyon olarak geliştirdiği insülin direnci ve bu beslenme tarzı ile gelişen İnsülin Benzeri Büyüme Faktörü (IGF) düzeylerindeki artışın özellikle kanser gelişimini tetiklediği düşünülüyor” dedi.

    Prof. Dr. Karagöl, “İnsülin direnci ve kanda insülin yüksekliği ile kalın barsak, pankreas, rahim ve meme kanseri gelişimi arasında kötü yönde ilişki olduğu, IGF ve IGF bağlayan protein-3 düzeylerindeki yükselme ile prostat, kalın barsak ve menapoza girmemiş kadınlarda meme kanseri gelişimi açısından olumsuz yönde ilişki olduğu belirlendi” dedi.

    EKMEK VE MAKARNADAN UZAK DURUN

    “Beynin temel enerji kaynağı olan glikoza, beyin kadar olmasa bile kalp, çizgili kas gibi dokular da ihtiyaç duyar” diyen Prof. Dr. Karagöl, “Kanser hastalarının, şekeri tamamen sıfırlamak yerine miktarını çok azaltıp normal hücrelerin zorunlu ihtiyacı olan kadar alması hatta fazla kullanmaması gerekir. Örneğin ekmek, makarna, börek gibi hamurlu gıdalar, pirinç, patates, mısır gibi glisemik indeksi yüksek gıdaları az tüketmek katkı sağlayabilir” ifadelerini kullandı.

    “GÜNDE BİR TATLI KAŞIĞI BAL TÜKETEBİLİRSİNİZ”

    Şeker oranı yüksek olmasına rağmen balın içeriğindeki olumlu diğer maddeler nedeniyle, günde bir tatlı kaşığını geçmemek koşuluyla tüketmek gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Karagöl, “İstanbul Üniversitesi’nde meme kanser hücrelerinde yapılan bir çalışmada, ülkemizdeki bal türlerinden meme kanser hücrelerini öldürücü etkisi en fazla olan türün kestane balı, daha sonra çam balı olduğu belirtiliyor” dedi.

    Kanser hastalarında lifli yapıya sahip meyve ve sebzelerin bol tüketilmesinin çok faydalı olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Karagöl, “Meyvelerden lifi bol ancak tatlı yapısı daha az, organik yeşil elma gibi, olanları bol olarak tercih edilmesini öneririz. Karpuz, kavun, şeftali, tatlı elma, çilek, incir gibi tatlı meyvelerde tüketilebilir ancak günlük tüketim miktarı çok fazla olmamalıdır” diye konuştu.