Blog

  • Peak reklamları durduruldu: ‘Karın ağrımızı tarif etmemiz imkansız’

    Yerli oyun şirketi Peak Games, dün gece 41 ulusal televizyon kanalında aynı anda yayınlanan reklamıyla tüm dikkatleri üzerine çekti. Peak’ın bünyesine katmak istediği yeni çalışanlara yönelik başlattığı kampanya için hazırlanan reklam filmi kısa sürede sosyal medyada da gündem oldu.

    Ancak, büyük etki yaratan reklamın Audi’nin 2017 yılında İsveç’te yayınlanan ‘Safety Code’ adlı reklamın bire bir aynısı olduğu belirtildi.

    Peak, konuyla ilgili Twitter hesabından bir açıklama yaparak reklamı hazırlayan Medina Turgul DDB hakkında hukuki süreç başlattıklarını ve kampanyayı durdurduklarını belirtti.

    Reklam ajansına dava açılacağının kaydedildiği açıklamada şu ifadeler yer aldı:

    “Reklam filmimizin özgün olmadığını, hepinizle aynı anda öğrendik. Karın ağrımızı ve üzüntümüzü tarif etmemiz imkansız. Yaratıcı işlerde fikirlerin özgün olması bizim için çok değerli, bu nedenle tüm reklamları durduruyoruz. Ajans’la 3 aylık tüm görüşmelerimiz kayıt altında. Sadece Türkiye değil, Ajans’ın bağlı olduğu network’e Amerika’da da hukuki süreci başlatarak sonucu sizlerle paylaşacağız.”

  • Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Fabrikaları sattın, şimdi domates satıyorsun

    Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerine Zeytin Dalı Harekatı’ndan hayatını kaybeden askere başsağlığı dileyerek başladı.

    Kılıçdaroğlu, “Öteden beri Suriye politikasının doğru olmadığını söyledik. Suriye bataklığına girmeyin dedik. Suriye’de bir şehidimiz var. Zeytin Dalı operasyonunda şehit olan Umut Özlütepe kardeşimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Şehit hepimizin şehididir. Bir eve ateş düştü, sabırlar diliyorum” diye konuştu.

    ‘OZAN ARİF’İN NEŞET ERTAŞ’TAN FARKI YOK, ÂŞIK VEYSEL GİBİ’

    Geçen hafta yaşamını yitiren ‘Ozan Arif’ olarak tanınan Arif Şirin için “Erzurumlu Emrah’tan, Neşet Ertaş’tan bir farkı yok” diyen Kılıçdaroğlu, ülkücü türkücüye rahmet diledi.

    Kılıçdaroğlu, “Her ölüm aslında başka bir başlangıçtır. Mevlana ölümü farklı dillendirir. Şeb-i Arus dediği Düğün Gecesi olarak dillendirir. Bizim Anadolu kültüründe ozanlar vardır, âşıklar vardır. Ozanlar ve âşıklar, halkın sesini sazlarıyla dile getirirler. Onların özelliklerinden bir tanesi zulme karşı baş eğmezler. En büyük silahları sazları ve sözleridir. Bütün mücadeleyi bunun üzerine yaparlar. Sevigiyi, hoşgörüyü, haksızlığa karşı direnmeyi şiirleriyle, sözleriyle, sazlarıyla dile getirirler. Böyle bir ozan hayatını kaybetti. Ozan Arif. Ona da Allah’tan rahmet diliyoruz. Ozan Arif’in diğer ozanlardan bir farkı yok. Âşık Veysel gibi” ifadelerini kullandı.

    Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

    ‘AYDINLARI, GAZETECİLERİ HAPSE ATIP NE YAPACAKSINIZ?’

    – Aydınlarımıza yeni bir tehdit. İstinaf mahkemesi Cumhuriyet gazetesinin cezasını onadı. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarını, kalan cezalarını da yatmaları için tekrar cezaevine gönderecekler. Tekrar hapse atmak, Türkiye’nin itibarını zedelemekten başka ne işe yarayacak?

    — Aydınları, gazetecileri hapse atıp ne yapacaksınız? Türkiye’nin itibarını zedeliyorsunuz. Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu kimse söyleyemiyor. Bu kararın hakka ve hukuka uygun bir karar olduğunu kabul edebilir miyiz? Hayır.

    — Gazetecilerin hele hele aylardır hapiste olup iddianamesinin yazılmadığı birçok kişi Türkiye’de demokrasinin kan kaybettiğini anlatıyor aslında. Parti meclisi üyemizin de aylardır haksız yere içeride tutulması ayrı sorundur. Eren Erdem’i serbest bırakan mahkeme tutukluluğuna devam dedi. Bunlar hakim mi? Merak ediyorum. Adalete en büyük zararı adalet mensupları veriyor.

    ‘HERKESE VERİLEN ZAM, SÖZLEŞMELERİ ER-ERBAŞLARA VERİLMEDİ, NEDEN?

    — Şu anda görev yapan sözleşmeli er, erbaşların sorunları var mı? Bu sorunlardan söz edeceğim. Uzman çavuş veya astsubay mesai bitiminde akşam evine gider. Orduda 7 yıl görev yapan sözleşmeli er erbaşlar evlerine gidemiyorlar. 7 yıl evlerine gidemiyorlar. Ancak yılda 30 gün izin var veya 15 gün mazeret izni veya doğum ölüm izni, 7 günlük evlilik izni var. Sonra 7 yıl kışlada bekleyeceksin tıpkı erler gibi. 7 yıl boyunca kışlada er koğuşunda kalmak zorundalar. Neden? Bunlar insan değil mi?

    – Ocak 2018’de uzman çavuş astsubay ve üst kademeye 400 lira iyileştirme zammı yapıldı. Herkese zam sözleşmeli er, erbaşlara bu zam verilmedi. Neden? Sözleşmeli er, erbaşlara aile çocuk yardımı yapılmaz. Askerler bir yerden bir yere görevlendirilebilirler. Giderlerken tayin izni, yol harcırahı alırlar. Sözleşmeli er, erbaşlara bu hak da yok. Bunlar robot değil bunlar da insan. Bunlarda eş durumu tayini de yok. Neden?

    — Şehit olduklarında yakınlarına ayda 4200 lira veriyorlar. Sözleşmeli er, erbaş dışında şehit olursa 5600 lira veriyorlar. Şehit şehittir. Haksızlık değil mi bu? 15 Temmuz şehitleri için soru sormuştum, ‘toplanan paralar nereye gitti’ diye. Şu ana kadar tık yok. Toplanan milyonlar nereye gitti? Şu ana kadar hiçbir haber yok. Şehit yakınlarına, gazilere kira yardımı yapılıyor. Ama şehit sözleşmeli er, erbaşların ailelerine kira yardımı yapılmıyor.

    — Çözüm; uzman er ve uzman onbaşıya verilen haklar bunlara da sağlansın. Uzman er ve uzman onbaşıya verilen haklar bunlara verildiği zaman bu sorun da büyük ölçüde çözülmüş olacak. Ordu milletvekilimiz araştırma önergesi hazırladı Meclis’e verdi.

    ‘BUGÜN ‘ANADOLU KAPLANLARI’NDAN SÖZ EDEN YOK, KAPLAN KALMADI ÇÜNKÜ’

    – İş arayan bütün kardeşlerime sesleniyorum; 17 yıldır iktidardalar, onların çocukları işsiz değil. Sarayda işsizlik yok. Saray çevresinde de işsizlik yok. Fakirin, arkası olmayanın çocuğu işsiz. Ama sen hâlâ gidip oyunu ona vereyim diyorsan yarın ağzındaki lokmayı da alır.

    — Bunlar iktidar olmadan önce ‘Anadolu Kaplanları’ diye bir laf vardı. Bugün ‘Anadolu Kaplanları’ndan söz eden yok, kaplan kalmadı çünkü. Çift dikiş maaş alanlar var. Emeklilikte yaşa takılan, işsiz kalan yüz binlerce kişi var. Bunların derdi ile ilgilenen var mı bizim dışımızda? Hayır yok.

    — Sosyal hukuk devleti ne demek? Sosyal devlet fakirin yanında olan devlet anlamına gelir. Devlet hangi fakirin fukaranın yanında oldu? Kişi başına yıllık milli gelir ortalaması 11 bin dolarmış. Nerede bu para? Kim alıyor bu paraları?

    ‘FABRİKALARI SATTIN, ŞİMDİ DOMATES SATIYORSUN’

    – Ben işsizliği çözeceğim demekle işsizlik çözülmez. Herkes işçi alsın diyen Erdoğan’dı, çözüldü mü? Üniversiteyi bitirdiğinde iş bulursun, biraz oku… Binlerce ünivesite öğrencisi var iş bulamıyorlar. Plan-program olmazsa işsizlik sorunu çözülmez. 3.5 milyon Suriyeliyi Türkiye’ye getirirsen işsizliği çözemezsin, Hazine’yi damada verirsen işsizliği çözemezsin. Fabrikaları sattın, şimdi domates satıyorsun. Çiftçiyi üretemez hale getirirsen, işsizlik sorununu çözemezsin.

    — Terörist ilan ettikleri hal esnafının kullandığı ürünlerin fiyatlarına ne kadar zam gelmiş? Gübreye yüzde 80, zirai ilaçta yüzde 100’ün üzerinde. Seraların kaplandığı naylona yüzde 80-90. Çiftçi üretemiyor, borç batağı içinde. İşsizlik sorunu akılla, programla çözülür. Devlettte likayak kalmadı, hepsini yok ettiler.

    ‘KİM YAPIYORSA ALLAH BELASINI VERSİN’

    — Ahkam kesmekle işsizlik çözülmez. İşsizlik akılla çözülür, planla çözülür. İşsizlikle mücadelenin temel anahtarı üretmektir. Hayatın her alanında üreteceksin ki işsizlik olmasın.

    — ‘Bu yüksek binaları kim yapıyor’ diyor. Sanki Güney Kore’den gelip yaptılar. Şikayet eden kim, Erdoğan. Kim izin verdi bu yüksek binalara, izin verenin Allah belasını versin diyorum ne diyeyim başka.

  • Peak Reklamı Çalıntı Çıktı, Konu Yargıya Taşındı!

    Yerli oyun şirketi Peak Games, dün gece 41 ulusal televizyon kanalında aynı anda yayınlanan reklamıyla tüm dikkatleri üzerine çekti.

    Peak’in bünyesine katmak istediği yeni çalışanlara yönelik olarak başlattığı reklam kampanyası için hazırlanan reklam filmi kısa sürede sosyal medyada da gündem oldu.

    Ancak, büyük etki yaratan reklamının aslında Audi’nin 2017 yılında İsveç’te yayınlanan “Safety Code” adlı reklamın bire bir aynısı olduğu ortaya çıktı.

    Konuyla ilgili olarak bugün Peak, Twitter hesabından bir açıklama yaparak reklamı hazırlayan Medina Turgul DDB hakkında hukuki süreç başlattıklarını ve kampanyayı durdurduklarını duyurdu. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Reklam filmimizin özgün olmadığını, hepinizle aynı anda öğrendik. Karın ağrımızı ve üzüntümüzü tarif etmemiz imkansız. Yaratıcı işlerde fikirlerin özgün olması bizim için çok değerli, bu nedenle tüm reklamları durduruyoruz. Ajans’la 3 aylık tüm görüşmelerimiz kayıt altında. Sadece Türkiye değil, Ajans’ın bağlı olduğu network’e Amerika’da da hukuki süreci başlatarak sonucu sizlerle paylaşacağız.”

    Peak reklamları durduruldu: “Üzüntümüzü tarif etmemiz imkansız” 

    Peak reklamları durduruldu: ‘Karın ağrımızı tarif etmemiz imkansız’

  • IUCN’nin kırmızı listesinde: Tunceli’de bu kez de kanguru faresi görüntülendi

    Dünyada nesli tükenme tehlikesi altında olduğu için IUCN’nin ‘kırmızı’ listesinde yer alan ve birinci derecede korumaya alınan kanguru faresi, Ovacık’ın Akyayık köyünde oturan Kamuran Gülmez tarafından Mercan Vadisi’nde görüntülendi.

    Su içmeyerek, doğada kalabilen ender hayvanlardan kanguru faresi, dünyanın en ilginç 19 hayvanından biri olarak kabul ediliyor.

    Kanguru faresini cep telefonunun kamerasıyla görüntüleyen Kamuran Gülmez, “Elimizdeki fenerlerle ışık tutarak, bir süre izledik. Baktık, normal bir fare değil. Bizimle oynamak istiyor gibi duruyordu. Hatta benim ayakkabılarımı kemirmeye çalıştı. Farklı bir tür olduğundan ben de bunu kayda almak için cep telefonumla kameraya kaydettim. Bizim yörede bu fareye ilk kez rastladık” dedi

  • Çevre Bakanlığı’ndan 81 ile genelge: 3 ay içinde bildirilecek

    İstanbul Kartal’da 21 kişinin hayatını kaybettiği, 14 kişinin yaralı kurtarıldığı Yeşilyurt apartmanının çökmesinin ardından gözler riskli binalara çevrilirken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kentsel dönüşüm sürecini hızlandıracak, riskli binaları öncelikli olarak dönüştürecek yeni bir adım attı.

    Konuyla ilgili genelge, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum imzasıyla tüm illere gönderildi. Tüm il ve ilçelerde riskli binaları ortaya çıkaracak ve buna göre Kentsel Dönüşüm planlamasını yapacak olan Bakanlık, genelgeyle en riskli alanların 3 ay içerisinde bildirilmesini istedi.

    Genelgede şu ifadelere yer verildi:

    “Kentsel dönüşüm uygulamalarında karşılaşılan sorunların çözümü, dönüşüm sürecinin iyileştirilmesi ile yerleşim ölçeğindeki kentsel dönüşümün bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlamak amacıyla yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyaca binaen kentsel dönüşüme yeni bir çerçeve çizilerek dönüşüm hedefleri belirlenmiş olup bu hedeflerin hayata geçirilmesi amacıyla dönüşüm uygulamalarını yönlendirecek ‘Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’nin il ve ilçe bazında hazırlanması gerekmektedir.

    Bu kapsamda ‘Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesinin Hazırlanmasına Yönelik İlke ve Esaslar’ çerçevesinde iliniz sınırları içerisinde bulunan büyükşehir, il ve ilçe belediye başkanlıklarınca kentsel dönüşüm strateji belgesinin hazırlanması ve yetki sınırları dahilinde bulunan en riskli alanların 3 ay içerisinde Bakanlığımıza bildirilmesi gerektiğinin ilgili belediyelere iletilmesi hususunda gereğini rica ederim.”

  • ‘Zenci’ diyene ‘kırmızı kart’

    ‘Olumsuz Afrika imajına kırmızı kart çıkarıyoruz’ kampanyası kapsamında, İstanbul’un tarihi ve turistik semti Sultanahmet’te vatandaşa ve yabancı turistlere Afrika ile ilgili sorular soran Türkiye’de eğitim gören Afrikalı öğrenciler, yanlış bilgiye sahip olanlara ‘kırmızı kart’ çıkararak, Afrika’yı tanıttı.

    Zengin petrol ve maden yataklarına, verimli tarım alanlarına, geniş iş gücüne sahip olan Afrika’daki ülkeler, yoksulluk, kıtlık, kuraklık ve siyasal istikrarsızlık gibi çelişkilerle karşı karşıya… Bu saydıklarımız aslında Afrika’nın neden yoksul olduğuna dair ipuçlarını da içeriyor. Sömürgecilerin iştahını kabartan bu zenginlikler, kıtanın asırlardır işgal edilmesine ve yağmalanmasına neden oldu.‘TÜRKİYE’DE İNSANLARIN ÇOĞU EN TEMEL BİLGİLERDEN BİLE YOKSUN DURUMDA’

    Ancak Türkiye’de insanların çoğu bir zamanlar Osmanlı’nın “Bilad-ı Mağrib” vilayetleri olan Afrika hakkında en temel bilgilerden bile yoksun durumda. Afrika denilince akla açlık, kuraklık, sefalet ve iç çatışmalardan başka bir şey gelmiyor. Kuraklık, fakirlik ve çatışmalar dünyanın birçok yerinde de yaşanırken neden özellikle Afrika ön plana çıkarılıyor? Örneğin kaç kişi Afrika ülkelerini haritada doğru gösterebilir ya da kaç kişi tek seferde beş Afrika ülkesinin başkentini sayabilir?

    Afrika’nın bu şekilde kötü bir imajla tanınması kendisini ‘dünyanın jandarması’ olarak gören güçlere büyük bir fırsatı da altın tepside sunuyor. Batılı sömürgeciler açısından Afrika ile ilgili ne kadar az ve yanlış bilgi edinirsek o kadar iyi. Çünkü az bilinirliğin oranı arttıkça kıtanın birileri tarafından istismar edilmesinin önü açılıyor.

    Afrika’nın iç işlerine karışmak ve kıtayı istedikleri ölçüde dizayn etmek, elbette büyük bir sorunu beraberinde getiriyor. Kaynağını ister Doğu’dan, ister Batı’dan alsın, kıtaya yönelik emperyalist müdahalelerin ve uluslararası sistemin başat aktörlerinin Afrika’daki nüfuz mücadelesinin meşrulaştırılması, Afrika’nın yüz yıllarca işgal edilmesine ve yağmalanmasına neden oldu.

    ‘ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK SENDROMU’NA DAVETİYE ÇIKARMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMIYOR’

    Türkiye’de ve dünyada kıta ile ilgili konuşan ve yazan gazeteci, akademisyen veya politikacı kim varsa öncelikle Afrika’nın geçmişte sömürüldüğü vurgusundan yola çıkarak oluşturuyor taslağını. Bunu, bazen kıta insanını dost olarak görüp sahip çıkmak için bazen de kıta insanına yukarıdan bakıp tahkir etmek için yapıyor. Bu vurgu kıtada ”öğrenilmiş çaresizlik sendromu”na davetiye çıkarmaktan ve kıta üzerinde ikircikli planları olan güçlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramıyor.

    Afrika’nın ekonomik potansiyeli, zengin kaynakları, insani ve kültürel çeşitliliği, sosyal hayatının canlılığı, verimli arazileri, hem uluslararası ticari teşkilatlarda hem de BM gibi kurumlardaki etkinliğini artırdı. Afrika’nın her geçen gün daha da artan öneminin insanlara aktarılması bu açıdan önem taşıyor. Artık dünyanın kırk yıl önceki dünya gibi olmadığı, Afrika’nın da uygarlaşma yolunda benzer süreçleri önemli ölçüde geçtiği, devlet tecrübesi, kalkınma, haberleşme, ulaşım ve sanayileşme alanlarında yeni, farklı ve görece daha kuvvetli bir Afrika’nın mevzubahis olduğu ortaya konulmalı.

    Bu doğrultuda yola çıkan Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) Kurucu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kavas ve Dr. Muhammet Tandoğan’ın desteğiyle başlatılan ‘Olumsuz Afrika imajına kırmızı kart çıkarıyoruz’ kampanyası çerçevesinde, AA muhabiri ve Türkiye’de eğitim gören Afrikalı öğrenciler, İstanbul’un tarihi ve turistik semti Sultanahmet’te, vatandaşa ve yabancı turistlere Afrika’yı sordu.

    Türkiye’de bir nevi gönüllü kültür elçiliği yapan Afrikalı öğrenciler, ülkeleri hakkında olumsuz bilgiye sahip olanlara ‘kırmızı kart’ gösterdikten sonra doğru bilgiler aktardı.

    ‘HARİTA ÜZERİNDE BİR AFRİKA ÜLKESİNİ GÖSTERMEKTE ZORLANDILAR’

    Bilgi yarışmasına katılanlara “Harita üzerinde bir Afrika ülkesi gösterebilir misiniz?” sorusu yöneltildi. Katılımcıların çoğu harita üzerinde bir Afrika ülkesini göstermekte zorlandı.

    Sokak röportajına katılan Türklerin ekserisi, “5 Afrika ülkesi başkenti sayabilir misiniz?” sorusunu yanıtlarken, Kuzey Afrika başkentlerini başarıyla saydı. Orta ve güney Afrika harita bilgisinden ise sınıfta kaldı. Yabancı turistlerin Afrika konusunda daha bilgili olduğu gözlendi.

    “Afrika denilince aklınıza ne geliyor?” sorusuna, ”Açlık, yoksulluk, kuraklık, zenci, vahşi hayvanlar, terör ve kara kıta” cevabını veren katılımcılara ‘kırmızı kart’ gösterildi.

    ‘FRANSA VE SÖMÜRGECİLİK’ CEVABINI VEREN KATILIMCILAR İSE ‘KIRMIZI KART’ YEMEKTEN KURTULDU

    Bu soruya ‘Fransa ve sömürgecilik’ cevabını veren katılımcılar ise “kırmızı kart” yemekten kurtuldu. Afrika denilince aklına “Osmanlı toprakları” gelenler de oldu.

    Afrikalı öğrenciler, siyahileri aşağılamak için kullanılan “zenci” kelimesinin Zanzibar bölgesine verilen bir ad olduğunu, “Diyar-i Zenc” veya “siyahilerin diyarı” olarak anılan Hindistan, Sudan, Umman gibi bölgelerde Arap karışımı ortaya çıkan bir ırka zenci denildiğini anlattı. Daha sonra asıl anlamını kaybeden ‘zenci’ kelimesinin ABD’de kullanılan ‘negro’ kelimesi ile yer değiştirdiğini belirtti.

    SAFARİYİ DUYUNCA FİKRİ DEĞİŞTİ

    “Afrika’da tatil yapmak ister misiniz? sorusuna çoğu katılımcı, ‘sıcak’ ve ‘vahşi hayvanları’ gerekçe göstererek gitmek istemediğini söyledi.

    Tatil için Afrika’da gidilecek yer olmadığını, açlık ve yoksulluğu ileri sürerek Avrupa’yı tercih ettiğini söyleyen katılımcılara ‘kırmızı kart’ gösteren doktora öğrencisi Senegalli Muhammed Guaye, Zanzibar’ın en az Maldivler kadar güzel olduğunu ayrıca Fildişi Sahili, Tunus, Mısır’ın Şarm El Şeyh şehrinin çok önemli turistik bölgeleri bulunduğunu anlattı.

    Guaye, 9 yaşındaki bir çocuğa “Babanla Afrika’ya tatile gider misin?” sorusunu yöneltti. Çocuğun “İstemem, orada vahşi hayvanlar var” demesi üzerine Guaye, “Safariye çıkmak, aslanları yakından görmek istemez misin?” diye sordu. Bu kez fikrini değiştiren küçük çocuk, kırmızı kart yemekten kurtuldu.

    ‘TÜRKLER, KITAYA ÖZELLİKLE SAFARİ YAPMAK İÇİN GİTMEK İSTİYOR’

    Tüm olumsuz söylem ve imajlara rağmen Afrika’yı görmek isteyenler de var. AA’nin acemi muhabirine Sudanlı Yunus Yahya’nın sorusuna yanıtlayan Türkler, kıtaya özellikle safari yapmak için gitmek istediklerini söyledi.

    GANA, KAHİRE, DAKKAR, İSKENDERİYE’DEKİ ÜNİVERSİTELER HATIRLATILDI

    Afrika’nın ekonomik durumu hakkında yorum yapan katılımcılar, kıta zenginliği konusunda hemfikir fakat eğitimli ve yetişmiş uzmanlardan yoksun olduğu için geri kaldığını düşünüyor.

    Gönüllü muhabir Guaye, bu görüşte olan katılımcılara ‘kırmızı kart’ göstererek Gana, Kahire, Dakkar, İskenderiye’deki ünlü üniversiteleri anlattı.

    ‘Afrika ülkelerinde demokrasi var mı?’ sorusunu ‘hayır’ şeklinde yanıtlayan Arap turistler ve Türkler, Guaye’den “tüm Afrika ülkelerinde demokratik bir şekilde halkın seçimlere gittiği” açıklamasını alarak “kırmızı kartı” yedi.

    Fildişi Sahili’den gönüllü muhabir Kmagate Soualiho da “Sizce Afrika’da demokrasi var mı?” sorusuna “Sadece Ruanda ve Güney Afrika’da var.” yanıtını veren Fransız turiste ‘kırmızı kart’ı çıkardı.

  • İlaçta zamlı tarife başladı

    Sözcü’den Derin Gökçe’nin haberine göre, geçen günlerde ilaç fiyatlarına yapılan yüzde 26 oranındaki zam fiyatlara bugün yansıdı.

    Eksik ilaçların tamamlanma süresinin bir haftayı bulacağını söyleyen İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz. Zafer Cenap Sarıalioğlu, “Bir fiyat artışı yapıldı. Ancak bazı ithal ilaç firmalarının yapılan bu zamdan memnun olmadığını sağdan soldan duyuyoruz. Ayrıca ‘eczacılar stok yapıyor’ iddiası asla doğru değil. Süreç şöyle işliyor: Firmalardan depolara, depolardan da eczacılara” ifadesini kullandı.

    İstanbul’daki eczanelerden alınan bilgilere göre daha önce büyük boy kaşıntı ilacı 45 TL’den alıcı bulurken bugün bu rakam 49.90 TL’ye çıktı. Ağrı kesicinin fiyatı 9.94 TL’den 12.27 TL’ye yükseldi.

    ‘SAĞLIK HARCAMALARININ ARTACAĞI KAYGISINI TAŞIYORUZ’

    Geçen günlerde Türk Eczacıları Birliği’nden (TEB) yapılan açıklamada, “Sahadan aldığımız veriler, zam oranının açıklanmasıyla birlikte ilaç depolarından ilaç akışının neredeyse durma noktasına geldiğini, eczacılarımızın depolardan ilaç temin etmekte zorlandığını gösteriyor” denilmişti. Açıklamada ayrıca, “Olası uygulamalarla vatandaşın cebinden çıkacak sağlık harcamalarının artacağı kaygısını da taşıyoruz” denmişti.

  • Gece kulübünde 2 kadın polisi yaraladı sözleri şaşkına çevirdi!

    Ataşehir Barbaros Mahallesi’nde 23 Aralık 2018 gecesi 03.30 sıralarında bir gece kulübüne  ateş açılmış, açılan ateş sonucu kulübün kapısında bekleyen 2’si polis 3’ü koruma olmak üzere 5 kişi yaralanmıştı. Olaydan sonra İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 3 kişi gözaltına alındı. 5 kişinin yaralanması ile sonuçlanan saldırıyı tek başına gerçekleştirdiğini söyleyen bir kişi tutuklanırken, diğer iki kişi serbest bırakıldı.

    KADIN YÜZÜNDEN ÇIKAN TARTIŞMA 2’Sİ POLİS 5 KİŞİNİN YARALANMASI İLE SONUÇLANDI

    Gözaltına alınanlardan Ali C., 26 Aralık 2018 tarihli savcılık sorgusunda arkadaşları Anıl C.E. ve Ercan B. ile eğlenmek için olayın gerçekleştiği gece kulübüne gittiklerini, Ercan B.’nin önceden tanıdığı bir kadının yanına gitmesi üzerine barın müdürünün Ercan B.’ye küfür ettiğini söyledi. Yaklaşık 10 kişinin kendilerini darp ettiğini öne süren Ali C., Ercan B.’nin kendilerini araç ile eve bıraktığını, sonradan gerçekleşen silahlı saldırı olayını görmediğini iddia etti.

    Gözaltı işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Ercan B., 26 Aralık 2018 tarihli mahkeme sorgusunda arkadaşları ile eğlenmek için olayın gerçekleştiği gece kulübüne gittiklerini, gece kulübünün yetkilileri ile kadın yüzünden aralarında tartışma çıktığını söyledi. Barda darp edildiklerini daha sonra da dışarıya çıkarıldıklarını söyleyen Ercan B., “Karakol yakın olduğu için ekipler koşarak geldi.  Emniyet müdürü olduğunu öğrendiğim bu kişi ile aramızda tartışma çıktı. Emniyet müdürü bana, ‘seninle sonradan görüşürüz’ dedi” iddialarında bulundu.

    OLAYI TEK BAŞINA YAPTIĞINI İDDİA ETTİ

    Arkadaşları Ali C ve Anıl C.E.’yi evlerine bıraktıktan sonra olayın meydana geldiği bara tek başına geri geldiğini söyleyen Ercan B., “Araçta silahım  vardı. Aracımla iş yerinin önünden geçerken hafif gaza bastım. Sağ ön camı indirdim, solak olmamdan dolayı sağ elim direksiyonda sol elimle belden aşağılarına ateş ettim. İki erkek şahıs da bana ateş etmeye başladı” dedi.

    Devletin polisine bile bile ateş etmediğini söyleyen Ercan B., “Ben bile bile devletin polisine kurşun sıkmadım. Vale kulübesine ateş ettim, onlar da ateşle karşılık verdiler. O esnada orada polis varmış. Ben korkutmak amacıyla ateş ettim. Pişmanım” dedi. Ercan B., işyerine ortak olma isteğinin reddedilmesi üzerine olayı gerçekleştirdiği iddiasını ise kabul etmedi.

    YARALADIĞI POLİSLERDEN ÖZÜR DİLEDİ

    Ercan B, mahkeme öncesi polise verdiği ifadede de, “Yaralanan polislerden özür diliyorum” dedi. Ercan B., “Ben devletimizi koruyan polisimize değil silah, el kaldıracak güçte bir insan değilim. Vale ve bodyguardlara bel altı korkutmak amaçlı ateş ettim. Pişmanım, uzlaşmak isterlerse ben de uzlaşmak isterim” dedi.

    BİR KİŞİ TUTUKLANDI

    26 Aralık 2018 tarihinde adliyeye sevk edilen şüphelilerden Ercan B., “Kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan tutuklanırken, diğer şüpheliler Ali C. ve Anıl C.E., haklarında adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı.

    YARALANAN POLİS İFADE VERDİ

    Olayda yaralanan U.Ö., mağdur sıfatıyla verdiği ifadede, spor şubede görevli polis memuru olduğunu söyledi. Olay gecesi olayın gerçekleştiği gece kulübüne ziyaret amacıyla gittiğini söyleyen U.Ö., “Emniyet Müdürü ile birlikte o yeri önceden de ziyaret etmişliğimiz vardır” dedi. U.Ö. ifadesinde, kendilerine yönelik ateş açan araçta üç kişi bulunduğunu öne sürdü.

  • Çukur’dan etkilenip soyadlarını değiştirdiler

    Samyeli Mahallesi’nde ikamet eden evli ve 2 çocuk babası 56 yaşındaki servis şoförü Mehmet Koçovalı, bir televizyon kanalında yayınlanan Çukur dizisi karakterlerini canlandıran ‘Koçovalı’ ailesinden etkilenerek soyadlarını değiştirme kararı aldı.
    Nüfus Hizmetleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun kapsamında yaklaşık 6 ay önce ‘Verir’ olan soyadını, ‘Koçovalı’ olarak değiştiren aile torunlarına da ‘Yamaç’ adını vermeye hazırlanıyor.

    Oğlunun kendini arayarak nüfus idaresine çağırarak sürpriz yaptığını ifade eden Koçovalı, “Çukur dizisini ailecek çok seviyor ve izliyoruz. Ondan etkilenmiş oğlum. Beni de nüfus idaresine çağırdılar, imza attım soyadımız değişti. Soyadımızın değiştiğini duyanlar şaşırıyor” dedi.

    TORUNUNA ‘YAMAÇ’ İSMİNİ VERECEK

    Koçovalı, oğlunun dizinin hayranı olduğunu ifade ederek, “Oğlumun yeni doğacak bir çocuğu var. Adını da Yamaç koyacak. Yamaç Koçovalı olarak koymayı düşünüyor. Kız mı olur erkek mi olur onu henüz bilmiyoruz” diye konuştu.

  • Öğretmen, erkek öğrencilere cinsel istismardan tutuklandı

    Adana’nın Sarıçam ilçesindeki bir okulda daha önce hakkında cinsel istismar suçlaması olan ancak kanıtlanamadığı için aynı okulda görev yapmaya devam eden Türkçe öğretmeni A.T.’nin bu kez de erkek öğrencilere cinsel istismarda bulunduğu ileri sürüldü.

    Polisin yaptığı çalışma sonucunda ifadesi alınan erkek öğrenciler, öğretmenin cinsel istismarına maruz kaldıklarını anlattı. İfadeler doğrultusunda öğretmen gözaltına alındı.

    Suçlamaları kabul etmeyen öğretmen çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.