Blog

  • İnsanlık dışı olay! Yavru köpeği diri diri yaktılar

    Edinilen bilgiye göre olay Tavşantepe Mahallesi Uyuzpınarı mevkiinde meydana geldi. İddiaya göre, yavru bir köpeği kovalayan kalabalık bir çocuk grubu çalılıkların arasına kaçan köpeği çıkarmak istediler. Yine iddiaya göre, çocuklardan birinin çalıyı ateşe vermesi sonrası giderek büyüyen alevlerin arasında kalan yavru köpek diri diri yanarak telef oldu. Çocukların ise olay sonrası kaçtığı belirtildi.

    ‘HA BİR YAVRU KÖPEĞİ YAKMIŞSIN HA DA BİR İNSAN YAVRUSUNU’

    Olayı fark eden ancak alevlerin oldukça büyük olması nedeniyle müdahalenin imkansız olduğunu ifade eden Mustafa Gelebek adlı vatandaş, “Bu nasıl bir vicdan, ha bu yavru köpeği yakmışsın ha da bir insan yavrusunu yakmışsınız, bu olay gözlerimin önünden hiç gitmiyor. Bu gece nasıl uyuyabileceğim onu düşünüyorum?” dedi. Gelebek, “Akşam saatlerinde çocukları okuldan aldım eve dönerken burada bir ateş yandığını fark ettim. Yani normalde herhalde çalılıkları yakmışlar diye düşünmüştüm sonra dolmuşun burada durduğunu fark ettim ve arkadaşların bu tarafa doğru koşarak geldiğini görünce Allah korusun çocuklara filan mı bir şey oldu diye düşündüm. Sonra arabamı park ettim bende koştum. Arkadaşlarla hep beraber geldik ve burada bir köpek yavrusunun olduğunu gördük. İçimiz parçalandı, yardım etmeye çalıştık ama çok alevlenmişti yapabilecek bir şey yoktu. Elimizden bir şey gelmedi. Durum bu” dedi.

    ‘ATEŞİ YAKMIŞLAR VE KAÇMIŞLAR’

    Gelebek, sözlerine şöyle devam etti: “Duyduğumuz kadarıyla çocuklar ateşi yakmışlar ve kaçmışlar. Benim duyduğum kadarıyla galiba çocuklar köpeği kovalamışlar, köpek çalılıkların içine saklanmış. O arada çocuklar çalılığı ateşe vermişler. İçimiz parçalandı. Bunlarda bir canlı. Bende iki çocuk babasıyım. Bu da bir canlı benim çocuklarımda canlı. Gerçekten bu görüntüyü gördükten sonra ben bu gece nasıl uyurum bilmiyorum. Gözümün önünden gitmiyor. Burada yoğun bir şekilde sokak köpekleri var buna da bir önlem alınması gerektiğini düşünüyorum. Ne kadar biz bir şey yapmaya çalışsak ta böyle olaylar meydana geliyor. Bu çocuklar nasıl bir şartlarda yetiştiriliyor da böyle olaylar meydana geliyor. Yani nasıl bir canilik diye düşünüyorum bu insanlar nasıl bir eğitim alıyorlar? Aile eğitimi mi okul eğitimi mi yani her şey göz önünde çocukların böyle bir şey yapmış olabileceklerine söyleyecek bir söz bulamıyoruz. Ha şurada yatan yavru bir köpek ya da bizim çocuklarımız yani bunlarında doğadaki diğer canlılardan bir farkı yok sonuçta. Yeni nesillere gerekli eğitimin verilmesi lazım. Bunlara bir çözüm bulmamız lazım. Biz öncelikle anne baba olarak çocuklarımızı nasıl yetiştireceğiz bunu düşünmemiz lazım.”
  • Bornova’da heyelan nedeniyle 12 ev boşaltıldı

    Bornova ilçesinin dağlık bölgesinde yeralan Eğridere Mahallesi Ardıç Sokak’ta 4 gündür toprak yüzeyinde hareketlilik yaşandı, kaymalar oldu. Mahalle halkının durumu bildirmesi üzerine inceleme yapan Bornova Kaymakamlığı, 12 evin boşaltılmasına karar verdi. Vatandaşların başka evlere taşınmaları durumunda da kira yardımında bulunacağı açıklandı. Evlerini boşaltmak için çalışmalara başlayan mahalleli, gece yarısı toprak hareketliliğinin heyelana dönüşmesi üzerine büyük korku yaşadı. Heyelan sonrasında bazı evlerin duvarlarında çatlak oluştu. Ayrıca toprakta da yine büyük çatlaklar meydana geldi. Korkuya kapılan mahalleli, sabah saatlerinde evlerindeki eşyaların bazılarını dışarıya çıkarıp, güvenli alanlara çekildi.

    AFAD ÖNLEM ALDI

    Heyelanın bildirilmesi üzerine bir süredir bölgede araştırma yapan, önlemler alan  AFAD ekipleri, bu bölgeyi güvenlik şeridiyle kapattı, kimsenin girmesine izin verilmedi. Jandarma ekipleri de güvenlik önlemi aldı. Kaymakamlığın ve uzmanların incelemesinden sonra, bu 12 evin yanı sıra 27 ev için daha boşaltma kararının verilebileceği ifade edildi.

    MAHALLELİ TEPKİLİ

    Heyelan sonrasında korku yaşayan mahalle halkı, evlerin hemen yukarısındaki arazi üzerinde hobi alanları oluşturmak üzere çalışma yapan firmayı suçladı. Mahalle Muhtarı Hüseyin Şeker, “Yağmurlardan sonra 4 gündür toprakta kayma vardı. Yetkililer yardımda bulunacaklarını söyleyip bizlerden evleri boşaltmamızı istedi. Biz de bunu yaptığımız sırada daha büyük toprak kayması oldu. Ancak bu olayın, evlerin üzerindeki alandaki çalışmadan kaynaklandığına inanıyoruz. Bu bölgede 60 dönümlük arazi hobi bahçesi olarak yeniden düzenlenmeye başlandı. Bu sırada tarım arazisi üzerindeki ağaçlar ve bitki örtüsü kesildi, tıraşlandı. Hatta arazi yüzeyinden de toprak alındı. Heyelanın da bundan dolayı meydana geldiğini düşünüyoruz. Ancak uzmanlar da inceleme yapıyor” dedi.

    Bu arada gerek köylüler gerekse de jandarma ekipleri, arazi üzerinde düzenleme yapan firmayı bilmediklerini, araştırdıklarını ifade etti.

  • Jokey Halis Karataş, Dubai’de mahsur kaldı

    Perşembe akşamı Good Curry isimli atla start alan ve Dubai Meydan yarışında 4. Olan ‘Sihirbaz’ lakaplı şampiyon jokey Halis Karataş ilgililerin yanlış vize alması nedeniyle Dubai’de mahsur kaldı.

    Dubai’ye çalışma vizesi yerine çalışma izini alarak girdiği için havalimanında uçağa binemeyen Karataş, büyükelçiliğin çabalarına rağmen hafta sonu tatiline denk geldiği için sorun çözülemedi.

    Ünlü jokeyin üst düzey bir müdahale gerçekleşmezse ancak pazartesi günü Türkiye’ye dönmesi bekleniyor.

    Cumartesi günü İstanbul’da üç yarışta at binmek için deklere olan usta jokeyin yerine komiserler kurulunun belirlediği jokeyler at binecek.

    Aynı gün Dubai World Cuo Karnavalı’da Perilina isimli dişi ata binen ve yarışta üçüncü olan diğer jokey Selim Kaya ise sorunsuz bir şekilde İstanbul’a döndü.

  • Boşanmak istediği eşinin evinden eşyalarını almaya gelince dehşeti yaşadı!

    Polisi alarma geçiren olay, dün 15.30 sıralarında Muratpaşa ilçesi Meydankavağı Mahallesinde bir sitede meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, bir sene önce M. S. İle evlenen M. S., eşiyle yaşadığı sorunlardan dolayı boşanmak istedi. Bir gün önce kız kardeşinin yanına giden M. S.’yi öğlen saatlerinde kocası eşyalarını alması konusunda evine davet etti. Ablasıyla birlikte eve gelen kadın, bir süre sonra eşiyle tartışmaya başladı.

    İddiaya göre, kadının kocası, ‘Öldüreceğim seni, ‘ diyerek silahı ateşledi. Kurşun duvara isabet ederken, sesi duyan M. S.’nin ablası eli silahlı kocayı tutmaya çalıştı. Bu sırada M. S. ise çantasından çıkardığı göz yaşartıcı spreyi eşinin yüzüne sıkarak ablasıyla birlikte evden kaçtı.

    Durumun polise bildirilmesi üzerine olay yerine çok sayıda ekip sevk edildi. Bölgede araştırma yapan polis, silah sıktığı iddia edilen M. S.’yi bulmak için çalışma başlattı. Çevredeki güvenlik kameralarını inceleyen ekipler, olayın hemen ardından M.S.’nin siteden uzaklaştığını belirledi. Evin içerisine çilingir yardımıyla girildi, yerde boş kovan ve duvarda delik tespit edildi.

    İfadesi alınan kadının oldukça korktuğu gözlenirken, polisin M. S.’yi arama çalışmaları sürüyor.

  • Havalimanlarında Aranmalara Engel Olanlara Para Cezası Uygulanacak

    Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından verilen idari para cezalarında 2019 yılı için yüzde 23,73 artış uygulandı. Artış kapsamında havalimanlarında güvenlik aranmasına engel olanlara da uygulanan para cezaları artırıldı. Buna göre havalimanlarında güvenlik kontrol noktalarında uyarılmasına rağmen taranmaya, elle aranmaya mukavamet gösterilmesi, güvenlik personelinin işini yapmasına engel olunması halinde 2 bin 832 TL idari para cezası uygulanacak.

    ZAMANINDA ÖDENMEZSE VERGİ DAİRELERİ TAHSİL EDİYOR

    İdari para cezalarına karşı, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde idari yaptırım kararlarına itiraz edilebiliyor.Bunun için sulh ceza mahkemesine başvurulabiliyor. Bu süre içerisinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari para cezaları kesinleşiyor. İdari para cezası, idari yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir ay içinde SHGM’ye ödenmesi gerekiyor. Kesinleşen idari para cezalarının ödeme süresi içinde ödenmemesi halinde para cezaları ilgili vergi dairesince takip ve tahsil ediliyor. İdari para cezası ile ilgili kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden cezanın dörte üçü tahsil ediliyor.Peşin ödemede, kişinin karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemiyor.

    VERGİ DAİRELERİ CEZAYI TAKSİTLENDİREBİLİR

    İdari para cezası alanın ekonomik durumunun müsait olmaması halinde idari para cezasının ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir ay içersinde vergi dairesine müracaat edilmesi halinde, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenebileceğine ilgili vergi dairesince karar veriliyor. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil ediliyor.

  • 21 kişi hayatını kaybetmişti… Çöken binadaki ihmaller bilirkişi raporunda!

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı‘nca Kartal Orhantepe Mahallesi  Bankalar Caddesi Sema Sokak‘ta bulunan Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesine ilişkin  yürütülen soruşturma kapsamında, inşaat mühendisi, makine yüksek mühendisi ve iş  güvenliği uzmanından oluşan bilirkişilerce hazırlanarak soruşturma dosyasına  sunulan ön inceleme raporunun detayları belli oldu.

    Raporda, tapuda 185 pafta, 12580 ada, 101 parsel sayı ile kayıtlı arsa  üzerinde bulunan “bodrum kat   zemin kat   7 normal katlı” olmak üzere toplam 9  katlı yapılan Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesi sonucunda 21 kişinin vefat ettiği,  14 kişinin de yaralandığı belirtildi.

    Bahse konu olan apartmanda toplam 47 kişinin ikamet ettiği anlatılan  raporda, 1 ve 7 numaralı dairelerde oturan şahıs olmadığı, binanın zemin katının  büyük bir bölümünün tekstil deposu olduğu ifade edildi.

    Binanın zemin kata bağlı bodrum katının küçük bir bölümünün de ofis  şeklinde kullanılan eski marangoz atölyesi olduğu aktarılan raporda, ancak bu  bölümlerin aktif kullanılmadığı ve faaliyet göstermediği için çalışan  bulunmadığının tespit edildiği bildirildi.

    Raporda, yapı sahibi Hikmet Yeşilyurt’un 21 Mayıs 1992’de Kartal  Belediyesi İmar Şefliği‘ne adresteki binanın yıkılarak yenisinin yapılması  hususunda müracaat ettiği ve 17 Haziran 1992’de de “Yapı Yıkma Belgesi”  alındığının görüldüğü kaydedildi.

    Kartal Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğünce de 16 Ekim 1992 tarihinde  mimari ve statik projelerin onaylandığı aktarılan raporda, onaylı bu projelerde  binanın “bodrum   zemin   5 normal kat” olmak üzere toplam 7 kat olarak dizayn  edildiği bilgisi verildi.

    İNŞAATTA DENİZ KUMU KULLANILMIŞ

    Bilirkişilerce hazırlanan ön inceleme raporunda, binanın çöktüğü 6  Şubat’tan, arama kurtarma ve enkaz kaldırma çalışmalarına son verildiği 10  Şubat’a kadar, heyetçe olay yerinde inceleme ve numune alma çalışmaları yapıldığı  kaydedildi.

    Çalışmalar sırasındaki gözlem ve tespitlere de yer verilen raporda,  çöken binanın inşaatında kullanılan betonun, yıkanmamış ve elenmemiş deniz  kumundan yapıldığı belirtildi.

    Deniz kumunun usulüne uygun elenip yıkanmamasından dolayı midye  kabuklarına rastlandığı, demirlerde korozyon oluştuğu bildirilen raporda, enkaz  kaldırma çalışmalarının binanın taban alanının yüzde 75’inde bodrum kat döşeme  kotuna kadar tamamlandığı, yandaki binanın yıkılma riski nedeniyle sol aksın  bulunduğu alanın şimdilik temizlenemediği aktarıldı.

    Raporda, bazı kolonlarda güçlendirme yapıldığının görüldüğü ancak  bunlarla ilgili herhangi bir proje bulunamadığı ve hangi hesaplamaya göre  yapıldığının tespit edilemediği vurgulandı.

     

    İNŞAAT DEMİRLERİ KOROZYONA UĞRAMIŞ

    Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında, enkazın her katmanından karot  numuneleri alındığı belirtilen raporda ancak bazı karot numunelerinin çıkarma  aşamasında dağıldığı bildirildi.

    Raporda, korozyona uğramış muhtelif demirlerin et kalınlıklarının  ölçümlerinin yapıldığı, 12’lik inşaat demirlerinin 9,5’a kadar düştüğünün  görüldüğü, 19 karot numunesinde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığına akredite bir  laboratuvarda beton basınç dayanımı testi yapıldığı kaydedildi.

    Proje statik hesaplarında inşaatta kullanılacak beton sınıfının BS 16  (C16) olarak öngörüldüğü belirtilen raporda, beton basınç dayanım testi  sonuçlarına göre, 19 numuneden 10 adedinin dayanım değerinin (16N/mm²) altında  olduğunun tespit edildiği vurgulandı.

    ÇÖKME NEDENİ BETON KALİTESİ

    Bilirkişi raporunda, “Bina inşaatı sırasında kullanılan beton  kalitesinin, projede öngörülen beton sınıfını karşılamadığı, öngörülenin yaklaşık  yarı dayanımında olduğu, kullanılan betonun TSE standartlarına uygun olmadığı  görülmektedir. Yapı iznine göre 7 katlı olan ancak 9 katlı yapılan Yeşilyurt  Apartmanı’nın çökmesinin nedeni, bina inşaatı sırasında kullanılan beton  kalitesinin TSE standartlarına uygun olmadığı, projede öngörülen beton sınıfı  dayanımını karşılamadığı değerlendirilmiştir.” ifadelerine yer verildi.

    Raporda, Yeşilyurt Apartmanı’nın yapım sürecinde rol alan kişilerin,  olayda kusurlu olabileceği kanaatine varıldığı vurgulandı.

    Kazanın oluşumunda kasıt unsurunun bulunmadığı ancak öngörülebilir ve  alınacak tedbirlerle önlenebilir nitelikte olduğuna vurgu yapılan raporda, proje  müellifi, teknik uygulama sorumlusu, sorumlu sürveyan, bina inşaatının yapımını  üstlenen müteahhit veya yapı sahibi ile inşaatın yapımı sırasında denetleme  sorumluluğu bulunan ilgililerin meydana gelen olayda kusurlu olabileceği  kaydedildi.

  • Acılı baba: ‘Kızımı, eski eşim yeni eşiyle kaçırdı’

    Kızının kaçırıldığı iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulunan Kulaklıoğlu, “Kızımı eski eşim, yeni eşiyle birlikte kaçırdı. Bir kez telefonla görüştüm ve evi onların üstüne yaparsam kızımı vereceklerini söylediler” dedi.

    Merkez Yüreğir ilçesi Ulubatlı Hasan Mahallesi’nde oturan belediye işçisi Cem Kulaklıoğlu, 2010 yılında boşandığı P.Ç.’nin, velayeti kendisinde olan kızını kaçırdığını iddia etti. 28 Ocak günü eski eşinin kendisini aradığını, kızını özlediğini ve 2 günlüğüne görmek istediğini söylediğini belirten Kulaklıoğlu, “Velayeti bende olan çocuğumu özlediğini söyleyerek 2 günlüğüne aldı. Daha sonra bir daha geri getirmedi. Çocuğum 2 haftadır okuluna dahi gidemiyor. Eğitiminden geri kaldı. Çocuğumun bulunması için savcılığa suç duyurusunda bulundum” diye konuştu.

    P.Ç. ve yeni eşinin kızını kaçırdığını öne süren Cem Kulaklıoğlu, çocuğunu 20 gündür görmediğini belirtti. Bu süre içinde sadece bir kez eski eşine telefonla ulaşabildiğini belirten Kulakoğlu, aralarında geçen konuşmada ise P.Ç.’nin çocuğu geri vermek için evi üstüne yapmasını istediğini öne sürerek şöyle konuştu:

    “ÇOCUĞU ALMAK İSTİYORSAN EVİ ÜSTÜME YAPACAKSIN”

    “Çocuğu almak istiyorsan evi üstüme yapacaksın, dedi. Yeni eşiyle birlikte hareket ediyorlar. 2010’da boşandık. Mahkeme ilk önce velayeti annesine verdi ama daha sonra velayeti bana geçirdi. 28 Ocak günü çocuğumu aldı ve o günden beri ortada yoklar. Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde olabileceklerine dair bilgiler aldım. Yetkililere sesleniyorum, çocuğumu bana teslim etsinler, onu bulsunlar.”

  • Yargıtay ”Devrim” otomobilleri için kararını verdi

    Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel‘in talimatıyla 1961’de Devlet Demiryollarının teknik imkanlarıyla yapılan Türkiye’nin ilk yerli otomobili Devrim davalık oldu.

    Malkoçlar Otomotiv Sanayi, ürettiği bir otomobile Devrim adını vererek 2007’de bu ismi marka olarak tescil ettirdi.

    Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayii AŞ (TÜLOMSAŞ) ise bu ismi ilk kez kendilerinin kullandığını, Malkoçlar Otomotiv’in bu ismi kullanamayacağını öne sürerek, tescilin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkine karar verilmesi istemiyle dava açtı.

    Malkoçlar Otomotiv, şirketin “İlk yerli Ferrari” adı altında Etox markalı araçlar ürettiğini, Devrim ibaresinin bu aracın modellerinden biri olduğunu savunarak, davanın reddini istedi.

    Yerel mahkeme kararı

    Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi, davayı reddetti. Yerel mahkeme, Devrim sözcüğünün doğrudan doğruya tarihi, kültürel bir değer veya bu nitelikte nesne ile özdeşleşmiş olmadığı gerekçesiyle “Devrim” marka tescilinin kanuna aykırı olmadığına hükmetti.
    Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesine geldi. Daire, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu.

    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma kararı

    Dairenin kararında, uyuşmazlık konusu markayı oluşturan Devrim ibaresinin ilk kez 1961’de resmi mercilerin verdiği görev doğrultusunda davacı tarafından imal edilip ilk Türk malı otomobil olarak topluma tanıtıldığı vurgulandı.

    Bu bakımdan, Türk otomotiv endüstrisi tarihinde önemli bir yere sahip olan Devrim otomobillerinin ifade ettiği özellikli yapısı itibarıyla da kültürel bir değer kazandığı belirtilen kararda, davacı TÜLOMSAŞ Genel Müdürlüğünün Devrim otomobilini halen muhafaza ettiği, bu kültürel ve endüstriyel simgenin çeşitli etkinliklerde sergilenmesi suretiyle Devrim’in Türk tarihi ve kültürü için önemli ve topluma mal olmuş bir değer haline geldiğinin anlaşıldığı anlatıldı.

    Kararda, Devrim ibaresinin, Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin, “Marka tescilinde red için mutlak nedenler” başlıklı 7. maddesinin, “kamuyu ilgilendiren tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş markaların tescilinin reddedileceği”ne ilişkin hükmü kapsamında kaldığının kabul edilerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği tespiti yapıldı.

    Yerel mahkeme ilk kararında direndi

    Yerel mahkeme ise ilk kararında direndi. Direnme kararında, Devrim sözcüğünün, toplumda yaygın bilinen ilk anlamının “belirli bir alanda veya toplumsal olarak hızlı ve köklü değişimlere verilen bir addan ibaret olduğu belirtildi.

    Direnme kararında, “Bir ibarenin toplumun bir bölümünü ilgilendiren, belirli bir süre gündem oluşturan bir ad olması, bu adın veya ibarenin kamuyu, yani toplumun önemli kısmını ilgilendiren tarihi veya kültürel bir değer olarak kabulü için yeterli değildir. Dönemsel ve sektörel önemi haiz bulunan, bunun dışında genel bir kavramı da ifade eden ‘Devrim’ kelimesinin tarihi veya kültürel bir ada dönüşmesini sağlayacak bir değerinin olduğunu kabule imkan bulunmamaktadır.” ifadeleri kullanıldı.

    Davacı TÜLOMSAŞ tarafından direnme kararı temyiz edildi. Temyiz dilekçesinde, adına sinema filmleri çekilen, her yıl on binlerce insanın ziyaret ettiği, ülkenin çeşitli yerlerinde sergilenen Devrim markasının toplumun tamamına mal olduğu kaydedildi. Dilekçede, Türk sanayisinin en önemli kilometre taşlarından biri olan Devrim’in topluma mal olmuş kamusal bir ibare olmaktan çıkarılarak bir kimsenin veya şirketin tekeline verilmesini sağlamak sonucunu doğuran yerel mahkeme kararının bozulması istendi.

    Son sözü Hukuk Genel Kurulu söyledi

    Temyiz üzerine dosya, Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi. Kurul, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin kararını oy birliğiyle bozdu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin gerekçesini hukuka uygun buldu.

    Böylece Eskişehir’de TÜLOMSAŞ ait tesislerde yapılan ilk otomobil Devrim, Yargıtay kararıyla Türk tarihi ve kültürü için önemli ve topluma mal olmuş bir değer olarak kabul edildi ve bu ismin başka markada kullanılamayacağına karar verildi.

    Devrim’in hikayesi

    O zamanki adı Eskişehir Demiryolu Fabrikaları olan TÜLOMSAŞ’ta Cemal Gürsel’in talimatıyla 1961’de Devrim isimli otomobil üretildi.
    Talimatı veren Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda tanıtılan ilk milli ve yerli otomobil Devrim, üretildiği yıl, yine Gürsel’in talimatıyla trenle Ankara’ya götürüldü.

    Demiryolu kanunları gereği deposuna az akaryakıt konulan Devrim, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Gürsel’in test amacıyla kullandığı sırada benzini bitip durdu. Bunun ardından trenle Ankara’dan Eskişehir’e getirilen Devrim, bir süre fabrika içinde kullanıldı.

    Dönemin zor koşullarına rağmen 4,5 ay gibi kısa bir sürede yaklaşık 200 Türk mühendis ve işçisinin emeğiyle “siyah”, “beyaz”, “mavi boncuk” ve “gecekondu” isimleri verilerek 4 adet imal edilen otomobillerden günümüze kadar gelen Devrim, TÜLOMSAŞ’ta sergileniyor.

    Ziyaretçilerin ilgi gösterdiği Devrim’in sergilendiği müzede, otomobilin yapımında kullanılan kaynak motoru, matkap ve torna tezgahları, yapım aşamalarının çekildiği fotoğraf makinesi, kumpas, pergel, cetvel, çizim masası, kireç taşından maketi, yedek parçalar, Sivas’ta demiryollarında dökülmüş orijinal motor bloku ve çalışmaların görselleri yer alıyor.

    Uzun ve kısa farları ayakla kumanda edilen, kontak anahtarıyla ve manuel olarak da çalıştırılabilen Devrim, bu özellikleriyle de dikkati çekiyor.

  • YSK Başkanı Güven’den seçim uyarısı: Vatandaşlarımız mutlaka kontrol etsin

    Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Sadi Güven, seçim süreciyle ilgili bilgi verdi.

    Seçim iş ve işlemlerini yürütmek üzere 16 Şubat 1950 tarihli Milletvekilleri Seçimi Kanunu ile kurulan YSK’nin bugün 69. yaşını kutladığını anımsatan Güven, kurumun 69 yıldır seçimlerin düzen içinde yapılması amacıyla çalıştığını kaydetti.

    Sadi Güven, 31 Mart’ta yapılacak mahalli idareler seçimlerinin ön hazırlıklarını tamamladıklarını, bugün itibarıyla Türkiye’de mevcut seçmen sayısının 57 milyon 58 bin 636 olduğunu bildirdi.

    Seçmenlerin 28 milyon 929 bin 732’sinin kadın, 28 milyon 128 bin 904’ünün erkek olduğunu ifade eden Güven, bu seçimde ilk defa oy kullanacakların sayısının da 1 milyon 156 olduğunu kaydetti.

    Güven, cezaevlerinde kurulacak sandıklar hariç, 30 büyükşehirde 44 milyon 212 bin 704 seçmenin, 142 bin 777 sandıkta, 51 ilde ise 12 milyon 837 bin 77 seçmenin, 51 bin 851 sandıkta oy kullanacağını açıkladı.

    KAYDI DONDURULAN SEÇMEN SAYISI

    Yapılan tahkikat sonucu beyan edilen yerleşim yerinde oturmadığı belirlenen seçmenlerin kayıtlarının dondurulduğunu hatırlatan Güven, bu durumda olup kaydı dondurulan seçmen sayısının 91 bin 93 olduğunu bildirdi.

    SEÇİM GÜVENLİĞİ İÇİN ISLAK İMZALI TUTANAKLARIN KONTROLÜ

    Anayasa’nın 79. maddesinin YSK’ye seçimlerin düzen içinde yönetimiyle ilgili görev verdiğini söyleyen Güven, seçim güvenliğinde ise en önemli konunun, oy kullanılan sandıklardaki ıslak imzalı tutanakların eş zamanlı olarak YSK’nin internet sitesinde görüntülenebilmesi olduğunu vurguladı.

    “Seçimlerde yarışan da seçimleri yapan da siyasi partiler.” diyen Güven, partilerin sandığa sahip çıkmasını istedi.

    Sandık başında memur üye ile başkan dışında, o seçim bölgesinde son milletvekili seçiminde en çok oyu alan beş siyasi parti temsilcisinin görev aldığını anımsatan Güven, vatandaşların oylarını kullandıkları sandıkta seçim sonunda tutulan sayım döküm cetvelinin, kare kodlu olarak ilçe seçim kurulu tarafından tarandıktan sonra ilçe birleştirme tutanaklarıyla siyasi partilerle eş zamanlı olarak YSK’ye gönderildiğini anlattı.

    Seçim güvenliği açısından ayrıca, seçimlerdeki tüm sandıkların siyasi partili üyelerinin imzaladığı sandık sonuç tutanaklarının, YSK’nin internet sitesinden görülebildiğini ifade eden Güven, bunu 2014’teki mahalli idareler seçiminden bugüne kadar uyguladıklarını aktardı.

    Vatandaşların daha kolay erişebilmesi için sistemi daha da basitleştirdiklerini kaydeden Güven, bu ıslak imzalı tutanakların, PDF resim formatında, yani değiştirilmesi mümkün bulunmayan belgeler olduğunu vurguladı.

    Bu belgelerin değiştirildiği yönünde bugüne kadar hiçbir itirazın gelmediğini belirten Güven, “Vatandaşlarımızın, kendi oy kullandığı sandığın tutanağını, bu sandığın ilçe, il birleştirmesini Türkiye geneline kadar bizim sitemizden görme imkanları var. Vatandaşlarımız bunları kontrol etsin. Herkes kolay erişebilsin diye sistem basitleşti, şimdi daha kolay görülüyor. Herkes kendi oy kullandığı sandıktan çıkan sonuca baksa spekülasyonlar ortadan kalkar. YSK bu tutanakları alt alta koyarak açıklıyor.” diye konuştu.

    Seçmenlerin, YSK’nin internet sitesinde TC kimlik numaralarını girerek, kayıtlı oldukları sandıklara ait seçim sonuçlarını çok rahatlıkla görüntüleyebileceklerini söyleyen Güven, bu sorgulamanın, seçim türüne göre, yerleşim bilgileri ve seçim adı girilerek de yapılacağını kaydetti.

  • 2 metre uzunluğundaki ölü yunus sahile vurdu

    Pamucak sahilinde dün akşam saatlerinde çevredekiler, kıyıya vurmuş ölü bir yunus gördü, durumu yetkililere bildirdi. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü ve ekibi olay yerine gelerek inceleme yaptı.

    Sürücü, “Son günlerde sıkça sahile vuran yunuslar için üzülüyoruz. Birçoğu denizdeki naylonları yutuyor ve boğuluyorlar. Daha sonra da sahile vuruyorlar. Bu olay deniz kaplumbağalarında da sıkça yaşanıyor. Vatandaşların haber vermesiyle geldik. İşlemleri yapıldıktan sonra yunusu kaldırarak gerekli yere gömülmesini sağlayacağız” dedi.