Blog

  • Korkulan Oldu! Adıyaman’a Uçakla Panzehir Getirildi

    Olay, geçen çarşamba günü Türkiye Petrolleri Ortaokulu’nda meydana geldi. İddiaya göre, ismi henüz öğrenilemeyen lise son sınıf öğrencisi okula cıva dolu kutu getirdi. Sınıftaki öğrenciler merak ettikleri kutuyu ellerine alarak inceledikten sonra arkadaşlarına geri verdi. Öğrenciler evlerine gittikten sonra durumdan haberdar olan okul müdürü velilere mesaj göndererek çocuklarının tedbir amaçlı hastaneye götürülmesini istedi. Ailelerin durumlarını sorduğu öğrencilerden 34’ü, mide bulantısı ve baş ağrısı gibi şikayetleri olduğunu söyleyince Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülerek tedaviye alındı.

    Öğrencilerden alınan kan örnekleri, Ankara’ya gönderildi. Burada yapılan tahlillerde 27 öğrencinin cıva zehirlenmesine maruz kaldığı ve tedavi görmeleri gerektiği belirlendi.

    AMBULANS UÇAKLA ANTİDOT GETİRİLDİ

    Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Fatih Doğan’ın koordinasyonu ile Ankara’dan ambulans uçakla antidot (panzehir) getirilerek öğrencilerin tedavisinde kullanılmaya başlandı. Gözetim altında tutulan 27 öğrencinin eğitimlerinin aksamaması için de İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile de görüşmeler yapıldı. Bu kapsamda görevlendirilen öğretmenler hastanedeki tedavi sürecinde öğrencilere eğitim verecek.

    BAŞHEKİMDEN AÇIKLAMA

    Öğrencilerin genel sağlık durumunun iyi olduğunu belirten Başhekim Doç. Dr. Fatih Doğan, “Ayın 13’ünde Adıyaman’daki bir ortaokulda çocuklardan birinin okula cıva getirmesi sonucu sınıfta 33 öğrencinin cıva ile temas ettiğini öğrendim. Milli Eğitimle görüşüp, çocukların aileleriyle görüşüp, hastaneye getirdik. Çocuklar müşahede altına alındı. Yaptığımız kan tahlillerini Ankara’ya gönderdik, dün sonuçları aldık, çocuklardan 27 tanesinin tedavi edilmesi gerektiği ortaya çıktı. Dün akşam Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Valimiz de iletişimde bulunarak ambulans uçakla antidotları getirdik. Bugün çocukların tedavisi başlandı. 5 günlük bir tedavi alacaklar. Hepsinin genel durumu iyi. Takiplerinde problem olursa hastanemizde gerekli işlemler yapılacak. Bu 5 günlük süreç içerisinde 3’üncü gününde tekrar kan tahlili alıp gönderilecek. Gönderdiğimiz kan sonuçlarına göre tedavileri tekrardan belirlenecek. Şu an genel durumları iyi, aileler ile görüşüldü. Milli Eğitim Müdürümüzle de görüşüldü. Çocuklar hastanede kaldıkları sürede öğretmen görevlendirilecek, çocukların eğitimi hastanede devam edecek. Şu an herhangi bir sıkıntımız yok” diye konuştu.

    OKUL VE EVLERDE TEMİZLİK YAPILDI

    Olayın ardından AFAD ekipleri giydikleri özel kıyafetlerle okul ve öğrencilerin yaşadığı evlerde cıva arayarak inceleme yaptı. Polisin önlem aldığı okulda Adıyaman Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri de dezenfeksiyon işlemi yaptı. Çalışmaların ardından okulda bugün yeniden eğitime başlandı.

  • Bebeğe Kan Donduran İşkence: “Çamaşır Suyunu Şırınga ile Damarından Verdim”

    Doktorların şüphelenmesi üzerine son 6 ayda 2 kez gözaltına alınan ancak suçunu inkar ettiği için serbest bırakılan kadın, 1 hafta önce polis merkezine giderek suçunu itiraf etti. Tutuklanan 29 yaşındaki anne ifadesinde, “Kızıma bir türlü ısınamadım, ölmesi için yaptım” dedi.

    1 AYLIKKEN HASTALANMAYA BAŞLADI

    Avcılar’da yaşayan Elif K. ile Eray K. 12 yıl önce evlendi. 2 çocukları olan çiftin 1,5 yıl önce de Eylül Miray adını verdikleri üçüncü çocukları dünyaya geldi. Ancak Miray bebek, çiftin diğer çocuklarına göre sürekli hastalanmaya başladı. Henüz 1 aylıkken kulaklarından ve göbek deliğinden kan gelen, vücudunda morluklar oluşan Miray bebeği, babası doktor doktor gezdirdi. Bebeğe teşhis konulamadı. Miray bebeğin, geçtiğimiz yıl Ağustos ayında durumu kötüleşti. O tarihte 9 aylık olan bebek ambulansla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Pediatri Acil Servisi’ne kaldırıldı. Kafatası ve karnındaki çatlaklar ve kanama ile vücudunun çeşitli yerlerinde çizikler ve morluklar olan bebeğin durumundan şüphelenen bir doktor, anne Elif K. ile konuştu. Annenin anlatımlarından şüphelenen doktor, durumu polise bildirdi. Fatih Emniyet Müdürlüğü ekipleri devreye girdi. Savcılık tarafından hakkında ‘eziyet ve işkence’ suçundan soruşturma başlatılan anne, gözaltına alınarak, Avcılar Polis Merkezi’ne teslim edildi. Buradaki ifadesinde suçlamaları kabul etmeyen anne, serbest bırakıldı. Miray bebeğin rahatsızlıkları ise devam etti. Miray bebek, 20 Ağustos günü ise aynı şikayetler ile Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’ne götürüldü. Anne bir kez daha gözaltına alındı ancak ikinci kez serbest bırakıldı.

    YAKALANACAĞINI ANLAYINCA TESLİM OLDU

    Son olarak yine Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi’ne kaldırılan bebek tedavi altına alınırken, bir doktor, annenin odaya girmesini yasakladı. Bebeğin iyileşmeye başladığı görülünce tüm şüpheler yeniden anneye çevrildi. Yakalanacağın anlayan anne de 9 Şubat günü Avcılar Polis Merkezi’ne giderek teslim oldu.

    YAVAŞ YAVAŞ ÖLMESİNİ İSTEMİŞ

    Daha önceki ifadesinde suçlamaları kabul etmediğini ancak vicdan azabına dayanamadığını belirten anne, bebeğine işkenceyi kendisinin yaptığını ancak pişman olduğunu söyledi. Anne, bebeğinin vücuduna, doğduğu günden bu yana şırınga ile çamaşır suyu ve sıvı sabun enjekte ettiğini, kafatası ile vücudunun çeşitli yerlerini jiletle kestiğini böylelikle de yavaş yavaş ölmesini planladığını anlattı. Hatta hastanede yattığı dönemde bile bebeğine sıvı sabun enjekte ettiğini ifade etti.

    “KIZIMA ISINAMADIM, ÖLMESİNİ İSTEDİM”

    Savcılığa sevk edilen anne, buradaki ifadesinde de , “Kızıma bir türlü ısınamadım, ölmesi için yaptım” dedi. Kızının doğduktan sonra solunum sıkıntısı nedeniyle 1 ay hastanede yattığını anlatan kadının “Kızımı sevemedim, ona ısınamadım. İşkence yapmaya karar verdim. Bir aylıktan itibaren düzenli olarak şırınga iğnesi ile ağzının içine, burun içine, kulak içine, göbek deliğine batırarak vücudundan kan gelmesini sağladım. Sonrasında hastaneye götürüp tedavi ettirdim. Taburcu olup eve geldiğinde de aynı şekilde şırınga iğnesi ile vücudunun çeşitli yerlerini kanatarak, kafatasına, gözlerinin ortasına, bacaklarına, kollarına, göğüs kısmına jiletle kesikler atarak eziyet etmeye devam ettim. Hastanede tedavi gördüğü sırada tuvaletten şırıngaya doldurduğum sıvı sabunu damarından enjekte ettim. Evde de çamaşır suyunu yine şırıngayla damarından verdim. Bu süreç kızım bir aylıktan itibaren başladı. Hakkımda soruşturma açılmıştı ama ben inkar etmiştim. Eziyeti ailemdekiler uyuduğu sırada ya da görmedikleri anda yapıyordum” dediği öğrenildi.

    TUTUKLANDI

    Anne Elif K., şu an 1,5 yaşında olan bebeği Ezgi Miray’a sistematik olarak işkence ve eziyet yaptığı gerekçesiyle tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Babası Eray K. ile yaşayan Miray bebek sağlığına kavuşmaya başladı.

  • Polisin şehit olduğu rehine krizinde şok detaylar ortaya çıktı!

    Edinilen bilgilere göre, Uşak’taki Banaz ilçesi Dilek Mahallesi’nde bir apartman dairesinin ikinci katında yaşanan olayda eğlence mekanlarında çalıştığı öğrenilen Gülay A. isimli kadının evine eskiden birlikte yaşadığı öğrenilen Çetin Kaplan isimli bir şahıs balkondan tırmanarak içeri girdi. Evde yaşanan arbede üzerine komşular durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen Banaz İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri ikamete girmek isterken Kaplan, Gülay A.’yı yanında bulunan pompalı tüfekle rehin alarak polis memurlarına ateş açtı. Açılan ateşte polis memuru Mehmet Aksoy (37) göğsünden vurularak ağır yaralandı.

    Aksoy’un yanında bulunan diğer polis memuru çatışmada Kaplan’a vurarak etkisiz hale getirdi.

    Ağır yaralanan polis memuru, ambulansla Uşak Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilirken yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.

     

    4 SEFER GÖZALTINA ALINIP SERBEST BIRAKILMIŞ!

    Aksoy’u şehit eden Kaplan’ın daha önceden de Gülay A.’yı rahatsız ederek gözaltına alındığı ve uzaklaştırma kararı olduğu öğrenildi. 4 sefer gözaltına alınan Kaplan’ın savcılık tarafından serbest bırakıldığı iddia edildi.

    “SİLAH VE BAĞRIŞMA SESLERİNİ DUYUNCA OLAYA MÜDAHALE EDEMEDİK”

    Olayın ardından yaşanan korku dolu anları muhabirine anlatan bina yöneticisi Fethi Demirtaş, olayın sabahın erken saatlerinde yaşandığını kaydetti. Silah seslerini duyunca polis memurlarının evin kapısının önünde olduğunu gördüklerini söyledi. Demirtaş, “Silah ve bağrışma seslerini duyunca olaya müdahale edemedik. Daha sonra aşağı indiğimizde arkadaşlardan polis memurumuzun ve diğer şahsın vurulduğunu öğrendik. Sonrasında ise polisimizin şehit olduğunu öğrendik, yaşanan olaydan dolayı üzgünüz” dedi.

    ŞEHİT POLİS İÇİN UŞAK’TA CENAZE TÖRENİ DÜZENLENECEK

    Olayda şehit düşen ve 2 çocuk babası olduğu öğrenilen Mehmet Aksoy’un Konya ili Doğanhisar ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğu öğrenildi. Şehidin otopsi işlemlerinin ardından Uşak İl Emniyet Müdürlüğünde bugün ikindi namazı sonrası düzenlenecek resmi tören sonrası ebediyete uğurlanmak için memleketine gönderileceği kaydedildi.

  • Akşener: Bu, iktidar değişikliğine sebep olacak bir seçim değil

    Akşener, Mersin’in Silifke ilçesinde partisinin ilçe başkanlığını ziyaret etti. Ziyaret sonrasına balkondan vatandaşlara konuşan Akşener, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı ve İYİ Parti’nin adayı Burhanettin Kocamaz’a ve İYİ Parti Silifke Belediye Başkan adayı Özer Özel’e, 31 Mart’taki yerel seçim için destek istedi.

    “Bereketli geldin dediler. İnşallah bir daha buraya güneşle geleceğim” diyen Akşener, “Biz çok kısa sürede yola çıkan siyasi bir partiyiz. Sizlerle birlikte kurduk. Çok zorluklar çektik. Siz her biriniz tek tek cesur insanlarınsınız. Allah hepinizden razı olsun. Kurucu il ve ilçe başkanlarımızdan şu anki tüm başkanlarımıza kadar yaşamadığımız eziyet kalmadı. Edilmedik eziyet kalmadı. Ama başta gençler, sonra kadınlarımızın direnci ile hep beraber üstesinden geldik. Erkekler işinden oldu. Aşından oldu ama direndiniz. Bu bir Kuvay-i Milliye hareketine döndü. Ama mutfak yanıyor. Gençler işsiz. Son dönemde bir milyon genç işsizler kervanına katıldı. Bunun neticesinde işsiz sayısı 4 milyona çıktı. Anneler çocuklarının cebine sabah koyacağı harçlığı düşünüyor. Rahmetli Demirel’in bir sözü var. ‘Tencere her hükümeti sallar’ diye. Dolayısı ile bu yerel seçim iktidar değişikliğine sebep olacak bir seçim değil. Sayın Cumhurbaşkanı 4 yıl daha koltuğunda oturup ülkeyi yönetmeye devam edecek. Dolayısı ile hiç kimsenin sandalyesi tehdit altında değil. Türkiye’nin bekası mekası diyerek bir tahterevalliyi ortaya koyup bir tarafına kendilerini, bir tarafına da şeytanlaştırılmış başka yapıyı koyup seçime götürüyorlar sizi” diye konuştu.

    Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
    “Şimdi yapacağınız iş hani anneler zamanında bir kulak çekerdi ya, işte o kulağı anne eli gibi kulağı çekip hafif kıvratmak, 31 Mart’tan sonra sizin ihtiyaçlarınıza bakmalarını sağlamaktadır. Siz ne yapacaksınız muhtar seçeceksiniz. Yani muhtarın kim olduğunun hangi görüşte olduğu Türkiye’nin bekası ile ne alakası var. Yani Mersin’de seçtiğiniz bir muhtar kardeşinizin Türkiye’nin bekasına olumlu ya da olumsuz ne etkisi olabilir. Ben alışkınım elektrik kesilmesine, bomba tehdidine, alışkınım çöp kamyonlarının miting alanlarını kapatmasına, arada böyle test oluyoruz. AK Parti’den, İYİ Parti’den MHP’den ya da Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilen bir muhtarın Türkiye’nin bekasına hangi etkisinin olduğunu bana birilerinin anlatması gerekir. Ama tencere yangını, mutfak yangınını kapatmak üzere yapılan bir iş bu.”

    Akşener, konuşmasını tamamladıktan sonra esnafı gezdi, partisinin seçim ofisini açtı.

  • Alo Fetva Hattı’na soruldu: Elmayı soyarak mı yiyelim?

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yoğun talebe daha hızlı cevap verilebilmesi için ‘Dini Danışma Hattı’ yenilenerek, hem cep telefonlarından hem de sabit telefonlardan ulaşılabilir hale getirildi. ‘Alo Fetva Hattı’ olarak da bilinen ‘Dini Danışma Hattı’nın yeni numarası ise ‘190’ olarak belirlendi. Dini konularda sorular sorup, bilgi almak isteyenler bu numarayı aradıktan sonra bağlı bulundukları şehrin il müftülüğüne bağlanıyor. Antalya İl Müftülüğü’ne bağlananları ise burada görev yapan yaklaşık 20 vaiz karşılıyor. Kadınlara kadın vaiz, erkeklere ise erkek vaiz hizmet veriyor. Vaizler, ramazan ayı dışında, mesai saatlerinde bu hizmeti sunuyor.

    İl Müftüsü Orman Artan, yoğunluğun, önemli gün ve gecelerin yanı sıra ramazan ayında yaşandığını söyledi. Gelen her soruya ciddiyetle yaklaşıldığını belirten Artan, vatandaşın ilgisinden memnun olduklarını söyledi. Gün içinde vaizlerin yaklaşık 50 soruya yanıt verdiğini kaydeden Artan, bazen çok ilginç sorular da geldiğini aktardı.‘YÜZÜ AÇILAN ÖLÜNÜN ABDESTİ BOZULUR MU?’

    Müftülükte 6 yıldır il vaizi olarak görev yapan Saffet Sevim, vatandaşın zaman zaman yanıtını bildiği soruları kendilerine sorduğunu, teyit ettirdiğini söyledi. Bazen yanıtını bilmedikleri ya da karmaşık bir konu olduğu zaman vaizlerin aralarında görüşüp, araştırma yaptıktan sonra vatandaşa yanıt verdiklerini belirten Sevim, bazen de ilginç sorularla karşılaştıklarını kaydetti. Bu tür sorulara da ciddiyetle cevap verdiklerini anlatan Sevim, ilginç sorulara örnek vererek, şöyle konuştu:

    – Vatandaş, kefenlenen ölünün yüzü açıldığında ölünün abdestinin bozulup, bozulmayacağını soruyor. Böyle bir durum söz konusu değil. Bazen ölünün yakınları kefenlenene kadar yetişemeyebiliyor. İnsanlar yaşamını yitiren bir yakınının yüzünü bu anlayış nedeniyle son defa göremiyor. Bu yanlıştır. Yaygın yapılan bir hatadır. Bir başka soru ise vatandaş adak olarak deve adamış. Ancak her yeri aramasına rağmen deve bulamamış ne yapacağını sordu. Bu durumda büyük bir hayvan adak olarak adamış olduğu için başka bir büyük havyan keserek adağını yerine getirebilir. Bir vatandaş ise elmanın soyulup mu yoksa soyulmadan mı yenmesi gerektiğini sordu. Bunlar çok önemli konular değildir. İstenilen şekilde tüketilebilir. Merak edip sormuşlar.

    Görevli vaizlerden Ziya Gökalp de ilginç sorulardan örnek verdi. “Düğünü mevlitli mi yoksa eğlenceli mi yapayım?” sorusunun kendisine sorulduğunu dile getiren Gökalp, “Burada önemli olan nikahtır. Düğün de nikahın ilanıdır. Mevlit de olabilir eğlence de. Önemli olan harama düşmemektir. Başka bir vatandaş, oğlunun üniversitede öğrenci olduğunu ve bir an önce evlenmek istediğini buna karşılık ne yapması gerektiğini sordu. Eğer rızkını kazanabilecek ehliyete sahipse evlenebilir. Ancak evinin geçimini sağlayabilecek zamana kadar sabretmesi lazımdır” dedi.

  • Kılıçdaroğlu: Türkiye sosyal devlet kavramını unuttu

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ankara’da düzenlenen ‘Sokak Ekonomisi ve Güvencesizler Çalıştayı’nda konuştu.

    “Biz bugün bu toplantıyı yaparak ‘görünmüyoruz’ denilen kesimi görünür kılmaya çalışıyoruz” diyen Kılıçdaroğlu, hak arayanların terörist ilan edildiğini söyledi.

    Kılıçdaroğlu, “Gelirler arasında uçurumlar var. Sosyal devlet nedir? İnsan haklarına dayanan, kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kuran, çalışanları koruyan, milli gelirin adalete uygun bir biçimde dağılması için gerekli önlemleri alan, sosyal adalet ve dengeleri gözeten devlete sosyal devlet denir. Bugün hak arayanların terörist ilan edildiği bir dönemde yaşıyoruz” diye konuştu.

    ‘SİMİT SATAN DA 754 LİRA YATIRACAK, DOLARLA GEÇİMİNİ SAĞLAYAN DA’
    Herkesin emekli olma hakkı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Emekli olmak için SGK’ya prim yatırması gerekir. Bunun en az rakamı 754 liradır. 754 liranın sokakta para kazanan birisi için ne kadar büyük bir para olduğuna dikkatinizi çekerim. Simit satan da 754 lira yatıracak, dolarla geçimini sağlayan da. Şu gerçeği de herkesin bilmesi lazım. Sokaktan para kazananın 754 lira vermesi çok güçtür. Türkiye sosyal devlet kavramını unuttu. Türkiye sosyal bir devlet değil. Sosyal devletin ne olduğunu vatandaşımıza anlatamadık” diye konuştu.

  • İşsiz sayısı 4 milyona çıktı

    TÜİK, kasım ayı işgücü istatistiklerini açıkladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2018 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 706 bin kişi artarak 3 milyon 981 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 2 puanlık artış ile yüzde 12.3 seviyesinde gerçekleşti.

    Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2.1 puanlık artış ile yüzde 14.3 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 4.3 puanlık artış ile yüzde 23.6 olurken 15-64 yaş grubunda bu oran 2.1 puanlık artış ile yüzde 12.6 olarak gerçekleşti.

    İSTİHDAM ORANI GERİLEDİ

    İstihdam edilenlerin sayısı 2018 yılı Kasım döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 201 bin kişi azalarak 28 milyon 314 bin kişi, istihdam oranı ise 0.8 puanlık azalış ile yüzde 46.5 oldu.

    Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 274 bin kişi azalırken, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 72 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 17.7’si tarım, yüzde 20’si sanayi, yüzde 6.5’i inşaat, yüzde 55.8’i ise hizmet sektöründe yer aldı.

    Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0.9 puan ve inşaat sektörünün payı 1.1 puan azalırken; sanayi sektörünün payı 0.8 puan, hizmet sektörünün payı 1.2 puan arttı.

    İŞGÜCÜNE KATILMA ORANI

    İşgücü 2018 yılı Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 505 bin kişi artarak 32 milyon 295 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0.2 puan artarak yüzde 53 olarak gerçekleşti.

    Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0.3 puanlık artışla yüzde 72.4, kadınlarda da 0.3 puanlık artışla yüzde 34.1 olarak gerçekleşti.

    Kasım 2018 döneminde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı dönemine göre değişim göstermeyerek yüzde 33,6 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 0.8 puan artarak yüzde 22.8 oldu.

    MEVSİM ETKİSİNDEN ARINDIRILMIŞ RAKAMLAR

    Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam bir önceki döneme göre 228 bin kişi azalarak 28 milyon 591 bin kişi olarak tahmin edildi. İstihdam oranı 0.4 puan azalarak yüzde 47 oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işsiz sayısı ise bir önceki döneme göre 144 bin kişi artarak 3 milyon 907 bin kişi olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı 0.4 puan artarak yüzde 12 oldu.

    Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı 0.2 puan azalarak yüzde 53.4 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı, tarım sektöründe 54 bin, sanayi sektöründe 40 bin, inşaat sektöründe 47 bin, hizmet sektöründe ise 87 bin kişi azaldı.

  • Yol ortasında tekme tokatlı kavga!

    Kent merkezinde yolcu taşımacılığı yapan minibüs şoförü ile bir otomobil sürücüsü, 1’inci Cadde ile 16’ncı Cadde’nin kesiştiği noktada yol verme meselesi yüzünden tartıştı. iki sürücüaraçlarından inerek, tartışmaya yol ortasında devam etti. Ancak kısa sürede birbirlerine tekme ve yumuk ile saldırdı. Kavga diğer sürücülerin de karışmasıyla büyüdü. Tarafların birbirlerini tekme tokat dövdüğü anlar bir yolcu tarafından kaydedildi. Minibüsteki kadın yolcuların büyük panik yaşadığı kavga esnafın araya girmesi ile son buldu.

  • Vahşet! Öldürdükten sonra tandırda yaktı

    Sultandağı ilçesinde Yeni Mahalle’de oturan Kıymet A., 28 Ocak’ta ilçe emniyet amirliğine giderek bir süre önce boşandığı, ancak dini nikahla birlikte yaşamaya devam ettikleri Abdullah Gazi A.’nın (37) 10 gündür kayıp olduğu ihbarında bulundu. İhbar üzerine polis soruşturma başlattı. Abdullah Gazi A.’nın izine rastlanamazken, Kıymet A. ise dini nikahlı eşinin bulunması için İstanbul’da özel bir televizyon kanalından yardım istedi.

    KÜÇÜK KIZI İHBAR ETTİ

    Arama çalışmaları sürerken, küçük kızı A.A. (14) dün emniyet amirliğine giderek, babasını annesinin öldürdüğünü söyledi. Olayla ilgili inceleme başlatan polis ekipleri, Kıymet A.’nın bir televizyon programına katılmak için İstanbul’da olduğunu belirledi.

    ‘TANDIRDA YAKTIM’ İTİRAFI

    Müge Anlı’nın sunduğu ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ programı sonrası İstanbul’da polis ekiplerince gözaltına alınan Kıymet A., eşini öldürdüğünü itiraf etti. Kıymet A., cesedi evin arkasındaki tandırda yaktığını söyledi. Kıymet A.’nın verdiği bilgiler üzerine polis ekipleri yaptıkları aramada, ev ve tandırda buldukları battaniye, koltuk parçaları, halı, örtü ve paketleri incelemek üzere emniyete götürdü.

    ANNE VE KIZI ADLİYEYE SEVK EDİLDİ

    Polis, Kıymet A.’nın büyük kızı Gizem A.’yı (17) da gözaltına aldı. İstanbul’daki ilk sorgusunun ardından dün gece Afyonkarahisar’a getirilen Kıymet A., işlemlerinin ardından sabah saatlerinde kızı Gizem ile Çay Adliyesi’ne sevk edildi.

    MÜGE ANLI’NIN PROGRAMINDA ŞOK İTİRAF

    Müge Anlı, “Hayatımın en zor programı” dedi ve cinayetle ilgili çarpıcı gerçekleri şu sözlerle anlattı:

    “Yayından sonra Kıymet hanım ‘sizinle görüşmek istiyorum’ dedi. Görüştük ve hiç beklenmedik bir şey ortaya çıktı. Kıymet hanım ve geldiği günden beri yanında bulunan büyük kızı benimle konuşurken; ortaya çıktı ki Abdullah Gazi’yi 18 Ocak gecesi büyük kızı öldürmüş…

    Hayatının en zor programı, en çok etkileyen konu neydi diye sorarlardı. Artık onun cevabı var. Güzeller güzeli bir kız çocuğu üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Gerçekten çok güzel. 18 Ocak gecesi bir yere kadar anlatılanlar doğru. Eve alkollü şekilde geliyor baba, annesine senedi imzalatmak istiyor. Ve genç kızın anlattığına göre; annesinin öldürüleceğini düşünen genç kız o silahla babasını öldürüyor istemeden de olsa…

    Kendi aralarında anlaşıyorlar. Evin yakınında bir ocak var, onu oraya atıyorlar. Ve cesetten de bu şekilde kurtuluyorlar. Evde 15 yaşında bir kız çocuğu daha var. Diyorlar ki “Eğer her şey ortaya çıkarsa annem üstlenecek.
    Dün Kıymet hanım yayından sonra konuşacağım dediğinde 14 yaşındaki çocuğun da ifadesi alınıyor. Çocuk, anlaştıkları gibi annesinin öldürdüklerini ifade ediyor. Ama aslında olayı iç yüzünde kızını korumaya çalışan bir anne var. Kız her şeyin ifadelerde ortaya çıkacağını düşündü.”

    CİNAYET GECESİ NELER YAŞANDI?

    Abdullah Gazi’yi öldürdüğünü itiraf eden büyük kızı Gizem A. cinayet gecesini şu sözlerle anlattı:

    “Alkollü şekilde eve geldi. Sonra bir senet çıkarttı, annem ‘imzalamayacağım’ dedi. Sonra vurdu, annem imzalamak zorunda kaldı. Sonra kavga etti, dövmeye başladı. Sonra ben araya girdim, silah patladı. Kime geldiğini anlayamadım, silah babamın elindeydi. Baktım, babam birden yığıldı o vurulmuş sonra öldü.

    Annem ile birlikte aldık, kardeşimi de çağırdık. Götürdük evin arkasında. Orada ekmek yaptıkları bir yer var, orada yaktık. Küçük kardeşime “olay çıktı vuruldu” dedim. Ona biz tembihledik, eğer bir gün ortaya çıkarsa annem yaptı diyelim dedik.

    Annem bize annelik yaptı, babalık yaptı. Anneme bir şey olsun istemedim ben. Eğer anneme vurmasaydı, dövmeseydi, silah zoruyla bir şeyler yaptırmaya çalışmasaydı böyle olmazdı.

    POLİSİ NEDEN ARAMADILAR?

    Anne Kıymet A:

    “Ne söyleyeceğimizi şaşırdık. Polisi aramak korkumuzdan… O yüzden götürüp yaktık zaten, demeyelim bizden bilinmesin diye. Saklayamıyoruz ki, biz yalanı söylerken belli ediyoruz.”

    Büyük kızı Gizem A.:

    “Polisi çağırmayı düşünmedim. Zaten olan olmuş, annemi alıp götürürler, bizi ayırırlar diye korktum. O yüzden saklamak istedik biz. Zaten annem üzerine alacaktı ‘Senin üniversite sınavın var. Hayatını karartma’ dedi. Ben kabul etmedim.”

  • Bir annenin çığlığı: Tedavi için kobay olmaya razıyım

    Selçuk’ta yaşayan Özlem Malkoç, küçük yaşlardan itibaren nesneleri tutmakta zorlanma ve koşma problemi yaşamaya başladı. Yaşı ilerledikçe şikayetleri artan Malkoç’a farklı teşhisler konuldu. DHA’nın haberine göre, hastalığına rağmen yaşama tutunan Malkoç, 12 yaşında halı dokumacılığı yapmaya başladı. 21 yaşında evlenerek, çocuk sahibi oldu. Malkoç’a 2012 yılında Ege Üniversitesi Hastanesi’nde miyopati teşhisi konuldu. Rahatsızlığı giderek ilerleyen Malkoç, kendi başına hareket edemez hale geldi, kasları giderek güçsüzleşti. Eşinden de ayrılan Malkoç’a şu anda 18 yaşında olan kızı Buse Kocatürk bakıyor. Genç kız annesine bakabilmek için okulu bırakarak lise eğitimine açık öğretimden devam etmeye başladı. Birkaç ay öncesine kadar miyopati hastası olduğunu düşünen Malkoç, çevresinden yaklaşık 10 bin TL toplayarak, Ankara’daki bir gen laboratuvarında genetik testi yaptırdı ve LGMD hastası olduğunu öğrendi. Şimdi ise, ABD ve İngiltere’de geliştirilmekte olan gen tedavisini olabilmek için yardım bekliyor.

    Çocukluğundan beri hastalıkla mücadele eden Özlem Malkoç, “Ben her ne olursa olsun genetik tedavisini olmak istiyorum. Bunun için kobay olmaya bile razıyım. Bu tedavi Türkiye’de de uygulanmalı. Burada da çok iyi profesörler, bilim adamları var. Artık insanlar kas hastalığından ölmesin. Çaresi varken uygulansın. Kızımı yalnız bırakmak istemiyorum lütfen sesim duyulsun” dedi.

    ‘GEN TESTLERİ ÜCRETSİZ OLMALI’

    Hastalığına yaklaşık 3 ay öncesine kadar teşhis konulamadığını söyleyen Malkoç, “Çocukluğumdan beri bir nesneyi tutmakta zorlanıyorum. Yemek yerken kafamı tutamıyorum, tabağın içine giriyor. Kızım olmadan yürüyemiyor, hareket edemiyorum. Aşırı güçsüzlük ve eklemlerde incelme var. 16 yaşımdan beri hiç koştuğumu bilmiyorum. 12 yaşına kadar koşuyordum ama çok çabuk yoruluyordum. 2012 yılında Ege Üniversitesi’nde kas erimesi olduğumu öğrendim. Her defasında farklı tanılar konuldu. Yaklaşık 3 ay önce Ankara’da bir gen labarotuvarında genetik testi yaptırdım. Bu testin ücreti yaklaşık 10 bin lira. Akrabalardan eşten dostan para toplayarak bu testi yaptırdım ve sonucunda LGMD olduğumu öğrendim. Bu kasları, solunum yolunu ve kalbi etkileyen bir hastalık. Türkiye’de bu genetik testlerin ücretsiz hale gelmesi gerekiyor. Çalışamıyorum kızım da okuyamıyor. Engelli maaşım haricinde hiçbir gelirimiz yok” diye konuştu.