Blog

  • Sınırdışı etmeye karşı Tinder’dan Sevgililer Günü mesajı atacaklar

    Aktivistler, robot bir yazılım (bot) aracılığıyla göçmenlerin haklarına dair bilgileri havalimanlarındaki yolcuların cep telefonlarına gönderecek.

    Guardian’ın haberine göre destekçiler Tinder’daki hesaplarını bir günlüğüne bu yazılıma devredecek ve yazılım da olası bir sınırdışı durumunu nasıl tespit edeceklerini ve bunu nasıl durduracaklarını yolculara anlatacak.

    EŞLEŞİNCE SENARYO BAŞLIYOR

    Bir kez kurulduğunda yazılım, kullanıcının lokasyonunu en yakın havalimanına ayarlıyor. Buradaki biriyle eşleştiğinde de interaktif bir senaryo işletiliyor. Karşı tarafa giden mesajda, “Şu an havalimanı ATM’sindeyim ve partnerim bana İngiliz Havayolları’nın insanları zorla sınırdışı ettiğini anlattı. Jimmy Mubenga diye biri vardı, İngiliz Havayolları’nın bir uçuşunda onu zorla sınırdışı etmeye çalışırlarken yaşamını yitirdi. Eğer biri benim uçuşumda sınırdışı edilseydi durdurmaya çalışırdım, ya sen?”

    Karşı taraf eğer ‘oyuna gelirse’, sınırdışı uygulamalarının insan haklarını nasıl ihlal ettiğine ve alelade bir insanın bile bunları nasıl durdurabileceğine dair ayrıntılı bilgi içeren bir link gönderiliyor.

    İNGİLİZ GRUP ÖNCÜLÜK ETTİ

    Bu plan, İngiltere’de faaliyet gösteren Lesbians and Gays Support the Migrants (Lezbiyen ve Gayler Göçmenleri Destekliyor) adlı kampanya grubu tarafından ortaya atıldı. Grup, kendi alışılagelmiş ağlarının dışına da mesajlarını yaymak istedikleri için bunu yaptıklarını söylüyor.

    Grubun Sözcüsü Sam Björn, “Tinder insanları bir araya getiren bir uygulama. İşte biz de bu nedenle sınırdışı kararının toplulukları nasıl ayırdığını göstermek için bu uygulamayı kullanmak istiyoruz. İngiliz Havayolları ve diğer şirketler, insanları, artık çok az bağlantılara sahip oldukları, hatta işkenceyle ve ölümle karşılaşabilecekleri ülkelere sınırdışı eden operasyonlar yürütüyor ” dedi.

    İSVEÇLİ ÖĞRENCİ ENGELLEMİŞTİ

    Grup plan için, İsveçli öğrenci Elin Ersson’dan esinlendi. Ersson, geçen Temmuz’da Göteborg-İstanbul seferini yapan bir THY uçağındaki Afgan asıllı İsmail Khawari’nin sınırdışı edilmesini engellemek için yerine oturmayı reddetmiş, böylece uçağın havalanmasını önlemişti.

     

  • Bakan Selçuk’tan bayram ikramiyesine dair açıklama

    Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan bayram ikramiyesi uygulamasının, evde bakım yardımı alanların gelir şartlarında bir artış görünmesine ve bu nedenle gelir şartının aşılmasına sebep olduğunu belirterek, bu yardımı alanların mağdur olmaması için yeni bir düzenlemeye gidileceğini söyledi.

    Bakan Selçuk, yeni düzenleme ile bu ikramiyelerin hane içinde kişi başına düşen gelir hesaplamasına dahil edilmemesi ve bu suretle evde bakım yardımı alanların mevcut yardım ve hizmetlerden faydalanmaya devam edeceklerini kaydetti.Bu düzenleme ile Sosyal Hizmetler Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında verilen Kanun Teklifi Taslağı’na, “5510 sayılı Kanunun ek 18 inci maddesi uyarınca Ramazan ve Kurban Bayramlarında ödenen bayram ikramiyeleri hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir hesaplamasına dahil edilmez” cümlesi eklenecek.

    Evde bakım yardımında gelir ölçütü, hane içinde kişi başına düşen gelirin net asgari ücretin 2/3’ünden az olması gerekiyor. Geçen yıl, 513 bin 276 faydalanıcı için yaklaşık 6,8 milyar-TL kaynak aktarıldı.

  • 13 Yaşındaki Kadir Kara, Hayatını Geri İstiyor

    26 Aralık 2017’de Kemalpaşa Mahallesi 5. Sanayi Sitesi’ndeki iş yerinin yakınlarında yanan ateşi söndürmek için üzerine su yerine tiner döken Kadir Kara, bir anda yayılan alevlerin arasında kaldı.

    Yüzü, elleri, kolları ve vücudunun yüzde 70’i yanan Kadir, hemen Ege Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Buradan da Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Kara, üst üste geçirdiği 7 ameliyatın ardından hayati tehlikeyi atlattı. Ancak gözleri hariç, yüzü tamamen yanan, elleri, kolları ve göğsü de eski haline döndürülmeyen Kara’nın düzelmesi için estetik ameliyat olması gerekiyor. Kara Ailesi, tedavi masraflarının yüksek olduğunu, maddi imkanlarının bu masrafları karşılayacak güçte olmadığını belirtti.

    Oğlunun geçirdiği kazadan önce şöförlük yapan Eray Kara (43), oğlunun yaralanmasının ardından tedavi için sürekli Ankara’ya gidip gelmek zorunda kaldığı için işi bıraktı. Kadir’in yalnızca sırtının yanmadığını söyleyen Kara, o yüzden sırtından deri alarak göğsüne, kollarına ve yüzüne yama yapıldığını anlattı. Eray Kara, “Oğlum 7’nci sınıfta okuyordu. Okul yönetimi cam kırılsa Kadir’i suçlamaya başladı. Her olumsuz olayın oğlum tarafından yapıldığını söylediler. Sonra uzaklaştırma verdiler. O sırada Kadir de sanayide işe başlamış. Benim haberim yoktu. Zaten çok kısa bir süre çalıştı, sonra bu olay oldu” dedi.

    Oğlu yandıktan sonra, hastanede yanmayan tek yeri olan sırtından deri alınarak göğsüne yama yapıldığını kaydeden Eray Kara, Kadir’in kendini düz tutamadığını, nefesinin kesildiğini, merdivenden dahi inip çıkamadığını söyledi.

    4 çocuğundan biri olan Kadir’in yüzü için de estetik ameliyat olması gerektiğini vurgulayan Eray Kara, “Doktorlar Kadir’in kaburgalarından parça alarak kulaklarının yeniden şekillendirilmesi gerektiğini söylediler. Estetik gerekiyor. Saçları, burnu, kulakları için tedavi gerekiyor. Tedavi masrafları çok yüksek. Bize kimse sahip çıkmadı” diye konuştu.

    Kadir Kara’nın babaannesi Rabia Kara (60) ise şunları söyledi:

    “O olaydan sonra ne yaşamadık ki? Öldük öldük dirildik. Çok kötü günler yaşadık. Biz ondan beter öldük bittik. Koca delikanlı ne hallere düştü, bizi mahvetti. Çok zor günler yaşadık. Çocuğumuz için ne yapılması gerekiyorsa onu istiyoruz. Yeter ki çocuğumuzun hayatı kurtulsun. Yaşıtları top oynuyor, o burada ağlıyor.”

    Akciğer kanseri hastası olan Kadir Kara’nın dedesi Hasan Kara (71) da kendisinin emekli maaşı ile geçimlerini sağlamaya çalıştıklarını söyledi. Kara, “Bizim çocuğumuza yardımcı olsunlar, başka bir şey istemiyoruz. Oğlum çalışıyordu, biz ondan geçimimizi sağlıyorduk. Şimdi o da çalışmıyor. Bakanlarımızdan, Cumhurbaşkanımızdan, yardımseverlerden yardım bekliyoruz. Belki çocuğa estetik yaparlar, okuluna devam eder” diye konuştu.

     

  • Cari açık 27 milyar 633 milyon dolar

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından aralık 2018 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verileri açıklandı.

    Ödemeler dengesi aralıkta 1 milyar 437 milyon dolar açık verirken, 2018’de cari açık 27 milyar 633 milyon dolar oldu.

    Böylece cari işlemler hesabı 4 ay sonra açık vermiş oldu.

    Cari işlemler hesabı; ağustosta 2 milyar 592 milyon, eylülde 1 milyar 830 milyon, ekimde 2 milyar 770 milyon dolar, kasımda 986 milyon dolar fazla vermişti.

  • Zeybekci’den şarap üretimi açıklaması: Diyanet İşleri Başkanı değilim, beni ilgilendirmez

    AK Parti’nin İzmir adayı Nihat Zeybekci, CNN Türk’te yayınlanan 40 programına konuk oldu. Zeybekci, burada gazeteci Buket Aydın’ın sorularını yanıtladı.

    Zeybekci, Aydın’ın “‘Şarap üretiminde bizim Denizli’de çok güçlüdür. Zamanında bunları destekleyerek geldik. Yerli üretim şarap ve alkollü içki üretimini destekledik diyorsunuz’ diyorsunuz. Neden İzmirlilerde içki ruhsatı almayı zorlaştıracakmışsınız algısı var? İzmir’de şarap üretimini desteklediğiniz söylemi yerini buluyor mu?” sorusuna “Ben bugüne kadar böyle bir soru ile karşılaşmadım. İzmir, Denizli veya geldiğim her yerde geçmişimde böyle bir şey de yok. Denizli’nin her yerinde içki de verebilen restoranlar vardır. Bunun birçoğunun ruhsatında da imzamız vardır” yanıtını verdi.Zeybekci, şöyle devam etti:

    — Ama İzmir’de şarap üretiminin desteklenmesi ile ilgili bu bir ekonomidir, bu bir üründür, bir sanayidir, bir ticarettir, bu bir ekonomidir. Sonuçta ben dini kimliği, kişiliği olan bir müftü değilim. Diyanet İşleri Başkanı değilim. Orası beni hiç ilgilendirmez. Fetva verecek de değilim. Ama bu bir tarımsal üretim, incir ve zeytinimiz neyse, pamuğumuz neyse, üzümümüz de bizim işçimizin alın teridir, işçimizin emeğidir, çiftçimizin emeğidir.

    – Ülkemizin de en önemli katma değerlerinden, katma değer yaratabileceğimiz fırsatlarından birisidir. Türkiye şaraplarında da yıllarca binlerce yıldan beri markadır zaten. Bizim üzüm üretimini de desteklememiz, bağcılığı desteklememiz, üzüm, bağcılık, hatta pekmez artı şarabı gibi tüm üretimlerde destekçi olmamız son derece normaldir. Yerel yönetim olarak da bunların marka olması, ihracata dönüşmesi ve dünya pazarlarına çıkması da bizim en önemli destek alanlarımızdan olmalı. Diğer taraftan da şöyle ki Ekonomi Bakanlığı dönemimde de bunu yaptım. Türkiye’deki yerli şarap üretimi, rakı ve şarap üreticilerinin haksız rekabetten korunması ile ilgili, onlara daha geniş bir alan yaratmak, korumak ve gelişmelerini sağlamak amacıyla da ithalatına da en yüksek vergileri koymuş olan birisiyim. İthalatına, yerli üretimini korumak için. Bunun için bizim herhangi bir sorunumuz yok, problemimiz yok. İzmir’de de kimsenin böyle bir algısı veya korkusu da yok.

    Buket Aydın’ın Nihat Zeybekci’ye yönelttiği bazı sorular ve aldığı yanıtlar şöyle:

    ‘VICTOR HUGO, İZMİR’İ ÜZERİNDE ÇİÇEKLERDEN TAÇ OLAN BİR PRENSESE BENZETMİŞ’

    – Neden İzmir’i anlatırken mahallenin en güzel kızı tanımını yapıyorsunuz?

    Bir kere bunu sadece ben yapmış değilim. Tarihe bakalım. Tarihte de İzmir, Smyrna. Amazon kraliçesinden ismini almış. Smyrna’nın anlamına bakacak olursa çok güzel demek. Victor Hugo, İzmir’i üzerinde çiçeklerden taç olan bir prensese benzetmiş. Anadolu kültürüne dönecek olursak orada bir şeyi tarif ederken de kullanılan şeylerdir bunlar. Son derece masumhanedir. İnsanlar beğendikleri, çok güzel buldukları bir şeyi takdir etmek için kullandıkları bir şeydir. Ben İzmirlinin buna negatif yaklaştığı görüşüne kesinlikle katılmıyorum. İzmir’de tabii ki iş dünyasında kadınlarla, sokaktaki kadınlarla, kardeşlerimizle bir araya geliyorum. Kimseyi rahatsız eden bir şey değil. Orada niyetle ilgili bir şüphemiz de yoktur. Oradaki kastımız şu; başka bir boyuta gitmemek anlamında veya cinsiyetçi bir yaklaşım gibi görünmek belki isteyenler için çıkartılmış bir şey. Ben böyle bir şey görmedim, bu niyetle de söylemedim. Son derece masum bir şekilde adaylığım henüz açıklanmamışken 8-10 gün öncesinde sorulan bir soruydu. Bir gazeteci kardeşimizin ‘İzmir’de büyükşehir belediye başkan adaylığı için adınız geçiyor, ister misiniz?’ diye sorduğunda benim de verdiğim son derece doğal ‘İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez ki’ diye bir cevaptır. Kaldı ki bunu ondan sonra geliştirenler de oldu. İzmir’i uyuyan güzele benzetmek ve İzmir’i illaki öpeceğim diyenler çıktı. Onları da eleştirmiyorum. Ama bizim söylediğimiz son derece masumdu. Takdir ve güzelliği tespit etmek anlamında kullandığımız bir şeydi.

    ‘HER ALANDA BÜYÜK BİR BOŞLUK VAR’

    – “İzmir hayallerimi süsleyen bir yer. Çünkü İzmir’de ne yaparsanız görülecek. Tarih yazma imkanı veriyor, İzmir beni heyecanlandırıyor” diyorsunuz. Seçilirseniz İzmir’de nasıl bir tarih yazmayı amaçlıyorsunuz?

    İzmir’de her alanda büyük bir boşluk var. Ulaşımda, trafikte, otoparkta, yeşil alanda, spor alanlarında, arıtmada, kanalizasyonda, körfezde, kültürde, turizmde, sanayide, bilim teknolojide büyük boşluklar var. Dolayısı ile İzmir siyasette ne olmak istersiniz, siyaseti nasıl yapmak istersiniz, nasıl millete hizmet etmek isterseniz derseniz kesinlikle belediye başkanlığını tercih ederim. Bir belediye başkanı olarak da İzmir gibi hemen hemen hiçbir şeyin olmadığı, tabii var. Olanlardan Allah razı olsun, yapanlara da teşekkür etmek lazım. Ama o kadar çok boşluk alan var ki. İzmir patinaj yapmış hatta 21. yüzyılın dünyasında o muasır medeniyetler yarışında geri kalmış. Neye dokunursanız orada tarih yazabilirsiniz. Neye proje geliştirirseniz en olur, bir olur, en harikası olur. Bu da insanı tarih yazma anlamında heyecanlandırıyor. Asıl tarihi tabii ki şöyle yazacağız; bir gün gelip de 5 sene sonra vatandaşlarımız ‘Yaşanacak şehir İzmir’ derse, ‘Şampiyonlar İzmir’den çıkar’ derse, ‘İzmir’de yaşamak güzel’ derse, ‘İzmir’in her şeyiyle gurur duyuyoruz’ derse o anda o tarihi birlikte yazmışız demektir. İzmirlilerle birlikte o İzmir Büyükşehir Belediyesi merdivenlerinden 1 Nisan günü çıktığımızda tarih yazmaya başlayacağız. 5’inci yılın sonunda da tabii ki arkamızda tarih yazacak birçok eseri birlikte yapacağız, birlikte başaracağız. Bana diyorlar işte bazı yerlerde sıkıntı, projeler ve İzmir’i kurtarmakla ilgili, ben de ‘İzmir’i ben kurtarmayacağım. İzmir’i siz kurtaracaksınız. İzmir’i İzmirliler kurtaracak’ diyorum. İzmirlilerle o karar verme günü geldiğinde kurtararak, ben İzmir’e hizmetkar olacağım, hizmet edeceğim. İzmir’de tarih yazmakla ilgili bölümünde önce İzmirliler 31 Mart günü akşamı tarih yazacak. 1 Nisan’dan itibaren de birlikte tarih yazmaya, birlikte tarihe not düşecek eserleri beraber yapmaya başlayacağız.

  • Kartal’da çöken bina ile ilgili 3 kişi gözaltına alındı

    İstanbul Kartal‘da 6 Şubat Perşembe günü 7 katlı Yeşilyurt Apartmanı büyük bir gürültüyle çöktü. Binadaki 35 kişiden 21’i hayatını kaybetti. 14 kişi ise enkaz altından yaralı olarak kurtarıldı. İki katı kaçak olduğu ortaya çıkan binanın giriş katında bulunan konfeksiyon atölyesinin de ruhsatsız olduğu ortaya çıkmıştı. Binanın çökme sebebi olarak bodrum kattaki eski marangoz atölyesindeki kolonların kesilmesi ve inşaat yapımında deniz kumu kullanıldığı iddia edildi.

    TAKSİRLE ÖLÜME SEBEP OLMAK SUÇUNDAN GÖZALTI

    Yeşilyurt Apartmanı’nın çökmesi ile ilgili soruşturma başlatan Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı ortaya çıkan iddiaları araştırmaya başladı. Yaklaşık bir haftadır devam eden soruşturma kapsamında 3 kişi gözaltına alındı. Binanın projesini oluşturan Suzan Çayır ve inşaatın teknik uygulama sorumlusu Uğur Mısırlıoğlu gözaltına alındı. Yapı ruhsat sürveyanı Arzu Keleş Boran da gözaltına alındı.

    “Taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak” suçundan gözaltına alınan şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.

    Savcılık bina yapımında deniz kumu kullanılıp kullanılmadığını ve bodrum katta bulunan eski marangoz atölyesinde kolonların kesilmesi iddiasını da araştırıyor. Soruşturma devam ediyor.

  • Google, YouTube, Facebook ve Twitter… Telif hakları konusunda anlaşma sağlandı!

    Ansip, sosyal medya  hesabından yaptığı açıklamada, “Telif hakları  konusunda anlaşma sağlandı. Avrupalılar artık dijital döneme uygun modern telif hakkı kurallarına sahip olacak.” ifadesini kullandı.

    Yeni telif hakları düzenlemesinin internet kullanıcılarının haklarını  koruyacağına işaret eden Ansip, düzenlemenin internet platformlarına yönelik  kurallara da açıklık getireceğini belirtti.

    Ansip, eserlerin maddi karşılığının adil bir şekilde alınacağını,  dijital platformların itiraz halinde yasal olmayan içerikleri  hızlı bir şekilde  kaldırmalarının sağlanacağını bildirdi.

    Telif hakkı düzenlemesinin ifade özgürlüğünü güvence altına aldığını  vurgulayan Ansip, esprili biçimde değiştirilerek internet üzerinden yayılan video ve fotoğrafların ise yasaklanmayacağını belirtti.

    Düzenlemeyle, Google gibi internet platformlarının arama sonuçlarında  haberleri yayınlayabilmek için içerik üreticilerinden ücret karşılığında lisans alması gerekecek.

    YouTube gibi platformların fikri mülkiyet haklarına aykırı içerikleri  kaldırması ve  içerik sağlayanlara daha fazla ödeme yapması sağlanacak.

    Google, Facebook ve Twitter gibi dijital platformlar, çeşitli  tedbirlerle kullanıcıların telif hakları yasalarıyla korunan ürünleri  yüklemelerine engel olacak.

    AB Komisyonu, telif hakları kurallarının dijital çağa uygun biçimde  güncellenmesini 2016 yılında teklif etmişti.

    Uzlaşının yasalaşması için Avrupa Parlamentosunun ve AB Konseyinin  resmi onayı gerekiyor.

  • Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nda 4 genel müdür görevden alındı

    Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Funda Ocak’ın dün emeliliğini duyurmasıyla başlayan değişim, Altyapı ve Yatırımlar Genel Müdürü Erol Çıtlak’la devam etti. Aynı saatlerde TCDD Taşımacılık Genel Müdürü Veysi Kurt ile TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın’ın da istifaları istendi.

    Hürriyet gazetesinden Eray Görgülü’nün haberinde ‘Erdoğan uyarmıştı’ denildi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sivas ‘taki, “Hattın yapımı devam ediyor. Bu hatla Ankara-Sivas yolculuğu 2 saate düşüyor. Ulaştırma Bakanı da burada. İşi takip etmez, bitirmezse eyvallah, güle güle” konuşması hatırlatıldı.

    Erdoğan’ın, mitingin ardından hızlı tren projesindeki ve İstanbul Havalimanı’nın taşınmasındaki sarkmaları, Çorlu ve Ankara‘daki tren kazalarında ortaya çıkan ihmalleri dile getirdiği, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın da, bazı bürokratlarla uyum sorunu yaşadığını söylediği ve ilgili müdürlerin başka birimlerde  görevlendirilmesini ya da emekli edilmesini istediği belirtildi.

    Bunun üzerine, başka görev teklif edilen Funda Ocak’ın emekliliği tercih ettiği, görevden ayrılmaları istenen Veysi Kurt’un ve İsa Apaydın’ın da emekliliklerini isteyecekleri kaydedildi. Emekliliği kabul etmeyen Erol Çıtlak ise Bakanlık Özel Kalem Müdürlüğünde görevlendirildi.

     

  • 21 yaşındaki Özlem’in ölümündeki sır perdesi aralandı!

    Kütahya’da Özlem Göçer, kocası Tolga Göçer tarafından katledildi. Eşinin, “Seni, anne ve babanı öldüreceğim” diye tehdit edince kendini feda ettiği öğrenildi.

    Olay geçen hafta Kütahya’da yaşandı. Özlem Göçer, eşi Tolga Göçer tarafından 25 bıçak darbesi ile öldürüldü. Koca, tutuklandı.

    Göçer’in ailesini ziyaret eden Kütahya Kadın ve Aileyi Koruma Derneği Başkanı Op. Dr. Zeliha Aksaz, “Eğer Özlem evden çıkmasaydı, saldırgan anne-babasını da katledecekti. Özlem kendini feda etti. Cinayet sonrası şoka giren anne-baba bir hafta geçmesine rağmen halen şokta. Bir psikolog sağladık” diye konuştu.

  • Geçici vergide beyan süresi uzatıldı

    Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Hazine ve Maliye Bakanlığına gelen yoğun talep nedeniyle beyannamelerin verilmesine ilişkin süre uzatımına gidildi.

    Bu kapsamda beyanname verme süresi 18 Şubat gün sonu olarak yeniden belirlendi. Beyanname verme süresinin uzatılmasının ödeme süresini etkilemeyeceğinden, mükelleflerin beyan ettikleri vergileri kanuni süresinde söz konusu tarihe kadar ödemeleri gerekiyor.

    Vergi iadesi takibi

    Öte yandan GİB, Gelir-Kurumlar Vergisi İade Takip Sistemi’nin 16 Ekim 2018 tarihi itibarıyla iade işlemlerini gerçekleştirecek birimler tarafından kullanılmaya başlandığını da duyurdu.

    Buna göre, Gelir-Kurumlar Vergisi mükelleflerinin, anılan tarihten sonra vermiş oldukları 1A ve 1B iade talep dilekçelerinin aşamalarını İnternet Vergi Dairesi üzerinden elektronik ortamda takip edebilmeleri için “İadem Nerede?” ekranlarında güncelleme yapıldı.