“Limon ister misin çocuk adam?” söylemiyle bir anda sosyal medyada fenomen haline gelen çiğ köfteci Ali Usta, bu sefer ortaya çıkan başka bir video ile gündeme geldi. Videoda çiğ köftecinin Dükkanının önünde gitar çalıp şarkı söyleyen gençlere sinirlendiği görülüyor. Gençlere sinirlenen fenomen çiğ köfteci, gençlere vurarak dükkanın önünden kovaladı. O anların videosu ise sosyal medyada yayınlanınca fenomen çiğ köfteci büyük tepki topladı. Videoda çiğ köftecinin çocukları hareket ederek kovaladığı görülüyor.
Blog
-
Türk TIR Şoförü İçin İdam Kararı
Remzi Çelik’in kızı Seren Bahçeci, babasının gemi ile gelen gıda maddesi yüklü tırı teslim alarak Riyad kentine tırı boşaltmakla görevli olduğunu ve babasının uyuşturuyla bir ilgisinin olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yardım elini uzatmasını isteyen Bahçeci, suçsuz bir Türk vatandaşının idamının doğru olmadığını ifade etti. Bahçeci, “Babamı yurt dışına gönderdiler. Ardından üç gün sonra aracı deniz yoluyla gemiyle gönderiyorlar. Babamın görevi sadece tırı teslim almak, Riyad’da bir yerde işte o yükü boşaltmak. Benim babam aracı teslim alıyor, belli bir süre sonra ihbar geliyor yakalanıyor. Tırın içinde de yasa dışı hap bulunuyor. Babamın bunda hiçbir suçu yok, hiçbir alakası yok, hiç haberi yok. Babam suçsuzdur. Babam dört yıla yakın cezaevinde yatıyor. Biz babamın beraatını bekliyoruz. Bunu beklerken de şuan idam kararı alınmış. Ben yetkililere sesleniyorum. Cumhurbaşkanımızdan yardım etmesini bekliyoruz. Lütfen bize yardım etsin, biz aile olarak çok mağduruz, çok perişanız. Lütfen, lütfen bize yardımcı olsun” dedi.
“Babamızın meselesi, Türkiye meselesidir”
Remzi Çiçek’in diğer kızı Sezen Çiçek ise şuana kadar kimsenin kendilerine yardımcı olmadığını söyledi. Seslerini duyurmak için ellerinden geleni yapacaklarını ifade eden Çiçek, “Her kapıyı çaldık. Yani bu sadece benim babamın meselesi değil, bu Türk vatandaşı olduğu için Türkiye’nin meselesidir. Biz vicdanlı olan herkese sesleniyoruz, büyüklerimize sesleniyoruz. Yani biz babamızı geri istiyoruz. Biz kendimizden eminiz yani babamın tek suçu şoför olması. Biz babamızı geri istiyoruz ve sesimizi duyurabildiğimiz kadar duyuracağız. Suçsuz bir Türk insanının idam edilmesi doğru değil. Bir günahsızın idam edilmesi göz göre göre öldürülmesi kimsenin vicdanına sığacak bir şey değildir” dedi.
Remzi Çiçek’in yeğenlerinden Sinan Aydınlı, suça dair soruşturma ve Türkiye’ye ulaşmış bir resmi evrakın olmadığını söyledi. Remzi Çiçek’in yargılanması gerekiyorsa Türkiye tarafından yargılanması gerektiğini ifade eden Sinan Aydınlı, idam hükmünün iptali için yetkililerin devreye girmesini istedi. Aydın, “Burada herkesin tepki koymasını bekliyoruz. Sesimizin duyurulmasını bekliyoruz. Yetkililer bizi duysun. Çağ dışı bir olaydır bu. Yani idam aslında dünyanın bir meselesidir. Tıpkı bir Avrupalı veya bir Amerikalının herhangi bir tutuklama veya idam kararında tüm dünya nasıl ayaklanıyorsa bizde Türkiye vatandaşı olarak yani bu bizim akrabamız bizim tanıdığımız veya bizim babamız olmayabilir bizim sesimizi duyurmamız lazım. Bir Türkiye vatandaşı olduğunu düşünerek bizim babamızı sahiplenmemiz gerekiyor. Yetkililerimizin de vatandaşını sahiplenmesini bekliyoruz. Onlardan ricada bulunuyoruz, lütfen sesimizi duyun yardımcı olun. Burada kurtaracağımız bir can veya birçok can var. Gereksiz yere suçlamalar var asılsız suçlamalar var” dedi.
“Devlet olarak vatandaşımızın tüm haklarını savunacağız”
Sosyal medya hesaplarından konuyla ilgili yazılı açıklamalarda bulunan CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal’da “Hemşehrimiz Remzi Çiçek ile ilgili olarak, tutuklandığı 2016 yılından beri birçok defa Suudi Arabistan nezdinde girişimlerde bulunduk, ancak idam cezası verilebileceğini asla ön görmedik. Geldiğimiz son nokta ne yazık ki, bizleri çok üzmüştür. Bu konuda devletlerarası hukuku da göz önüne alarak birçok girişimde bulunuyoruz. AK Parti Hatay Milletvekili Sayın Abdülkadir Özel ile bu idam kararını ortadan kaldırmak adına neler yapılabileceği konusunda istişarede bulunduk. Remzi Çiçek’in ailesi ile birlikte, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu yurt dışında olması nedeniyle, Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ile görüştük. Kıran’da devlet olarak vatandaşımızın haklarını mutlaka savunacağız, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın, gerekli girişimleri derhal yapacağız bu konuda aileyi de bilgilendireceğiz dedi. Bizlerde Bakan Yardımcımız Kıran’a ve Milletvekili arkadaşımız Abdülkadir Özel’e gösterdikleri hassasiyet için çok teşekkür ediyoruz. Konuyu yakından takip etmeye devam edeceğiz” ifadelerinde bulundu. -
BDDK: Cep telefonu taksit sınırı 6 ay olacak
BDDK tarafından yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Bilindiği üzere, 1 Kasım 2006 tarihli ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmeliğin Geçici 4’üncü maddesi ile 24 Nisan 2013 tarihli ve 28627 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin Geçici 5’inci maddesinde fiyatı 3 bin 500 liranın üzerinde olan cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerde altı ay olan vade sınırı 31 Ocak 2019 tarihine kadar 12 ay olarak uygulanacağı düzenlenmektedir.
Bununla birlikte, 31 Ocak 2019 tarihinde Kurumumuz resmi internet sitesinde ‘Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı’ ile ‘Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı’ (Yönetmelik Taslakları) yayımlanmış olup, Yönetmelik Taslakları ile anılan Yönetmeliklerin yukarıda belirtilen Geçici Maddelerinin ‘fiyatı 3 bin beş yüz Türk lirasının üzerinde olan cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerde altı ay olan vade sınırı 30 Nisan 2019 tarihine kadar 12 ay olarak uygulanacağı’ şeklinde değiştirilmesinin öngörüldüğü hususu kamuoyunun bilgilerine sunulmuştur. Ancak, söz konusu Yönetmelik Taslakları ile yapılması planlanan süre uzatımına ilişkin düzenlemelerden vazgeçildiğinden, 1 Şubat 2019 tarihi itibarıyla fiyatı 3 bin 500 liranın üzerinde olan cep telefonu alımı amacıyla kullandırılan kredilerin vade sınırının altı ay olarak uygulanacağı hususunun belirtilmesi gerekliliği hasıl olmuştur.”
-
Canan Karatay: Kışın patlıcan yemeyin
Sağlıklı yeme içme konusunda kamuoyuyla paylaştığı görüşleri ve kaleme aldığı kitaplarla yankı uyandıran Prof. Dr. Canan Karatay, Habertürk TV’nin konuğu oldu. Hülya Hülya Hökenek’in sorularını yanıtlayan Prof. Karatay, insanların doğal besinleri tüketmesiyle olası hastalıkların önüne geçebileceğini kaydetti.
Karatay, mevsiminde yetişen sebzelerin tüketilmesi gerektiğine işaret edekek “Kışın patlıcan tüketmeyin” diye konuştu.
Karatay’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“MISIR ŞURUBU TOZ ŞEKERDEN 7 KAT DAHA FAZLA ZARARLI”
Şekerli ve gazlı içecekler alkol kadar değil; alkolden daha zararlı. Çünkü 3 yaşındaki, 5 yaşındaki çocuklara verildiği için bunu söylüyorum. Kota falan değil tamamen yasaklanması lazım. Beyaz şekerin bütün hücrelere etkisi var. Mısır şurubu şekerin vücuda normal şekerden 7 kat daha fazla zararı var. Anneler çocuklara şekeri kesinlikle vermemeli. Madem çocuklara tatlı bir şey verecek, biraz meyve suyu verebilir.
“HAMİLEYKEN ŞEKERLİ SU TESTİ YAPMAK KESİNLİKLE YASAKLANMALI”
Gebelik şekerini tespit etmek için şekerli su veriyorlar, hatta kutularla mısır şurubu veriyorlar. Bu yanlıştır ve yasaklanması lazımdır. Doğru olan hamileliği anladığımız andan itibaren, açlık bir kan tahliliyle ortaya çıkabiliyor zaten. Teşhis koyulabiliyor. Bu da erken doğumlar, sakat doğumlar, 3 aylık bebekte yetişkin diyabet hastalıkları çıkıyor. Anne de mahvoluyor, çocuk da mahvoluyor.
“HAMİLELİK ANNE VE BABANIN YAŞADIĞI ORTAK SÜREÇTİR”
Anne ve babalarının 6 aylık hamilelikte kendilerini toparlamaları lazım. 6 ay en erken. Yurt dışında 3 ay diyorlar. Anne baba idrarda iyot baktıracaklar, şeker baktıracaklar. Birlikte baktıracaklar.
“ÇOCUKLARINIZA KÖY YUMURTASI BULUN”
İnsan vücudunun yüzde 60’ı sudur, yüzde 20’si hayvansal proteindir, yüzde 19’u yağdır. Yüzde 1’den aşağısı karbonhidrattır. Siz karbonhidrat yükleyeceksiniz. Çocuklarımıza yumurta vereceğiz. Köy yumurtası bulacaksınız. Serbest gezen tavukların yumurtalarını bulacaksınız. Yumurtayı haşlayıp, çocuklarınıza vereceksiniz.Milli Eğitim Bakanlığı okullardaki kantinleri yasaklamalıdır.
“BENİM HAYATIM YAĞ YEMEKLE GEÇTİ! DÖNERDE TRANS YAĞ OLMAMALI”
Dönerde yağ kısıtlaması olmaz. Yalnız trans yağ kullanılmayacak. Benim hayatım yağ yemekle geçti. Bütün yemeklerin lezzeti yağdan gelir. O uzun yaşayan insanlar hayatları boyunca Trabzon yağı yemişler. Tavuk döner diye bir şey olmaz. Çünkü tavuklar süni yemle besleniyorlar. Yağlar bozulmamış, işlenmemiş, tahşiş edilmemiş olarak vücuda girecektir.
“YÜKSEK KOLESTROLDAN KORKMA! KAN ŞEKERİNDEN KORK!”
Kolestrol diye bir hastalık yok. Kollestrolu çıkaran hekimler değil ilaç firmalarıdır. İyi kolestrol, kötü kolestrol diye bir şey yok. Kolestroldan korkmayın. Kolestrolu olan hanımlar ve beyler daha uzun yaşıyorlar. Çok büyük bir tıp yalanı uyduruldu. Yüksek kolestrolden korkmayın. Karaciğeri yağlandıran kan şekerinden kork! Kolestrol yağ değil hormondur.
“KOLESTROL VÜCUTTAKİ YANGINI SÖNDÜRMEYE GİDEN HORMONDUR”
İtfayie arabaları giderler. Yangını onlar mı çıkarırlar? Hayır. Onlar yangını söndürmeye giderler. İşte vücutta da çıkan yangını söndürmeye giden kolestrollerdir. Kötü şeker vücutta trigliseriti yükseltir. Beyaz şekerden, tatlılardan, gazlı içecekleri ağzımıza koyduğumuz anda kan şekeri yükselir. Bu dolaşıma karıştığı anda bütün hücreleri bozar.
“TANSİYON YÜKSEKLİĞİNDEN ÇEŞİTLİ KANSERLERE KADAR”
Trigliseritler 22 tür hastalık üretiyor. Tansiyon yüksekliği, kan yağlarının altüst olması, damar tıkanıklığı, damar sertliği ve kanserler. O halde tehlikeli olan kolestrol falan değil trigliserittir.
“KIZARTMA YİYORSANIZ, SİGARA İÇİYORSANIZ BİTTİ ZATEN!”
Yağlar margarin olduğu anda trans yağ olur. Zeytinyalğ çok sağlıklıdır, ama işlem gördüğü zaman trans yağdır. İşlenmemiş, doğal gıdalara yönelinmelidir. İnsan vücudunu okyanus ve uzay gibi düşünün. Bir tek kolestrol tek başına zararlı olamaz. Sigara içiyorsanız, kızartma yiyorsanız, fabrikadan çıkan her şeyi yiyorsanız bitti zaten… Ev yoğurdu, köy yumurtası hakiki besinlerdir. Ekmek besin değildir, sizi kandırıyor. Ekmek yediğiniz için acıkıyorsunuz.
“GÜNÜMÜZDEKİ EKMEKLER HİBRİT BUĞDAYDAN İMAL EDİLİYOR”
Şimdiki buğday eski buğday değil. Un fabrikalarına gönderilen buğday cüce buğdaydır. Bunlar hibrittir. Fazla ürün alalım diye hibrit yapılmışlar. O yüzden çok tehlikelidir. Buğdayda bulunan glutenin antikoru var. Fabrikadan gelen buğdayda çok büyük katkı maddeleri var. Pankreasa insülün salgılatıyor. Sizi acıktıran o. Acıktırdıkça yiyorsunuz, yedikçe acıkıyorsunuz. Bu ekmek firmaları için bulunmaz bir pazar.
“YUMURTA, KIRMIZI ET, YAĞ, YOĞURT VÜCUDA FAYDALIDIR”
Mısır şurubu şekeri ekmekte de var. Nişasta bazlı şeker. Karaciğeri 7 kat daha fazla yağlandırıyor. Şeker uyuşturucuur, kokain gibi bağımlılıktır. Benim söylediğim yeni şeyler değil. Büyüklerimizin uyguladığı şeylerdir. Yumurta sağlıklıdır, yasaklayamazsınız. Kırmızı et, tam yağlı peynir, tam yağlı yoğurt vücudumuzun ihtiyacıdır.
“GÜNDE İKİ ÖĞÜN SAĞLIKLIDIR ÜÇ ÖĞÜN HASTALIKTIR”
24 saat içinde ilk yediğimiz öğün kahvaltıdır. Sık sık yemek değil, acıkınca yiyeceksiniz. Acıkmayı bekleyceksiniz. İbn-i Sina söylemiş, iki öğün sağlıklı, üç öğün hastalıktır. Hz. Muhammet de aynı şeyi söylüyor. Çünkü insan vücudu ona göre programlanmıştır. Siz sürekli yerseniz hormonlar şaşırır. Siz mutlu olacağım diye ona buna saldırıyorsunuz.
“İDEAL BİR SABAH KAHVALTISI NASIL OLMALADIR?”
Kaçta kalkarsanız kalkın doğal yağ, doğal fındık fıstık, doğal yumurta yerseniz açıkmayacaksınız. Arada çok bol su içeceksiniz, Türk kahvesi de içebilirsiniz. Sonra acıkınca vücut ‘artık ben hazırım bana besin gönder’ diyecektir. Yumurta yiyin, az pişmiş olacak. Bir gün omlet, bir gün rafadan, bir gün kayısı gibi yiyeceksiniz. Kalori hesabı yapılmayacak. Kalori hesabı tehlikelidir. Tereyağında kırılmış yumurta, doğal peynir. Turp yiyebilirsiniz.
“YEMEKTEN SONRA İÇİLEN SEBEP KRONİK KANSIZLIK SEBEBİDİR”
Yumurta, yoğurt, süt, fındık, fıstık çok önemli. İlle marketten bir şey almak mecburiyetinde değiliz. Çay yeni çıkmış bir alışkanlıktır. Geçmişte böyle bir şey yoktu. Seneler önce kahve içilirdi. Ben çaya karşı değilim. Ama yemek yedikten sonra hemen içilmemelidir. 4 saat sonra içilmelidir. Hemen içilmeli kronik kansızlık sebebidir. Demir eksikliğine yol açar.
“PATLICAN HABERİ YAPMAYIN! PATLICAN YERİNE YUMURTA YİYİN”
Mevsiminde ne varsa onu yiyin diyorum. Oturup da ocak ayında patlıcan yemeyin diyorum. Doğal olduktan sonra aşırıya kaçmamak kaydıyla meyve yenebilir. Elma, portakalın kurtlusu, organik, doğal olanını yiyebilirsiniz. Diğerlerinde tarım zehri var. Medya kışın patlıcan haberi yapmasın. Peki ne yiyeceğiz derseniz. Yumurta yiyin. Yaz ayında güneşin en dik, gölgenin en kısa olduğu zamanında 20 dakika durursanız faydası çok fazla.
“HAYVANSAL YAĞLAR TÜKETMEDEN İNSAN BEYNİ ÇALIŞMAZ”
Suç duyurusunda bulunurken bana hakaret ediliyor. Suç duyurusu savcılığa yapılır. Tabipler Birliği savcı olarak çalışıyor. Tabipler Birliği demesi gerekir ki, “Bu bizi ilgilendirmez savcılığa başvurun” demesi lazım. Veganlık, vejetaryenlik aynı değil. Veganlar tamamen insan doğasına aykırı oluyor. Yalnız baklagillerle, kuruyumeşle besleniyorlar. Doğal sağlıklı hayvansal yağların ve hayvansal proteine ihtiyacı var insanın. Hayvansal yağ olmadan beyin çalışmaz.
-
İşte Türkiye’de nüfusu azalan tek şehir…
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), açıkladığı verilere göre; nüfus 2018’de bir önceki yıla göre 1 milyon 193 bin 357 kişi (yüzde 1.47) artarak 80 milyon 810 bin 525 kişiden 82 milyon 3 bin 882 kişiye çıktı. Erkek nüfus 41 milyon 139 bin 980 kişiye, kadın nüfus 40 milyon 863 bin 902 kişiye çıktı. Yaş gruplarındaki nüfus incelenince 40 ve üzeri yaştaki nüfusun 958 bin, 50 ve üzeri yaştaki nüfusun 597 bin, 60 ve üzeri yaştaki nüfusun da 365 bin kişi arttığı görülüyor.
7.2 MİLYONU 65 YAŞ ÜSTÜ
Özellikle 290 bin kişilik artışla 6.9 milyondan 7.2 milyona çıkan 65 yaş ve üstü grup dikkat çekiyor. 65 yaş üstü vatandaşlardan 3.5 milyonu kadın, 2.7 milyonu ise erkeklerden oluşuyor. 65 yaş üstü kişilerin 1.4 milyonu köy ve beldelerde yaşıyor. 85 yaş üstü nüfus 65 bin 436 kişi arttı. Bu da ömrün uzadığını gösteriyor. Öte yandan yeni doğan (0-4 yaş) çocuk sayısı ise sadece 3 bin 137 kişi arttı.
İSTANBUL FRENE BASTI
Veriler incelendiğinde 2018 yılında İstanbul’un nüfusundaki artış bıçak gibi kesildi. 2017 yılında 225 bin insan İstanbul’a gelirken, 2018 yılında bu rakam 38 bine düştü. Son 10 yıla bakıldığında İstanbul’un nüfusu ortalama 200-250 bin kişi artıyordu. İstanbul’da türkiye nüfusunun yüzde 18’i yani 15 milyon 67 bin 724 kişi ikamet ediyor.
NÜFUSU AZALAN TEK İL İSE GÜMÜŞHANE
Türkiye genelinde tüm illerde nüfus artarken, 1 sene içerisinde Gümüşhane’nin nüfusundan 7425 kişi azalmış…
-
91 bin kişi yerel seçimlerde oy kullanamayacak
Hürriyet’ten Nuray Babacan’ın haberine göre seçmen taşıma, boş binada seçmen kaydı yapılması gibi çok sayıda itiraz ve şikâyet dosyası incelendi. Birbirinden ilginç örneklere rastlandı. Dosyaların birinde, ‘kaydırma seçmen’ diye itiraz edilen kişinin, 20 yıldan beri o mahallede yaşayan muhtar olduğu saptandı. Bu kişinin yeniden muhtar adayı olduğu ve rakibinin şikâyeti üzerine incelemeye alındığı ortaya çıktı, itiraz reddedildi.
Bir başka dosyada, bir şehirden 5 ayrı evden aynı ilçeye 20 kişinin kaydının alındığı ve bu 20 kişi için aynı ikamet adresinin gösterildiği ortaya çıktı. Muhtar seçimleri nedeniyle yapılan akraba transferi iptal edildi ve oy kullanmaları donduruldu. Başka bir dosyada ise “Tek evde 30 kişi kalıyorlar” diye yapılan itiraz incelendi. Tek ev olarak görülen binanın, 6 dairelik bir apartman olduğu ve kat mülkiyetine geçilmediği için tek ev görüldüğü belirlendi. Seçmenlerin de uzun yıllardan beri orada yaşayan kat malikleri olduğu saptandı ve itiraz kabul edilmedi.
Jandarma ve polislerin durumu
YSK’ya muhalefet tarafından yapılan en büyük itiraz ise başta Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’ne görevli gönderilen polis ve jandarmayla ilgili oldu. Bu kişilerin ‘seçim güvenliği’ için bölgeye sevk edildiklerine ilişkin İçişleri Bakanlığı’nın yazısına rağmen muhalefet ‘tek günlük’ yapılan görevlendirmenin, seçmen kaydırma olarak nitelendirilmesini istedi. Küçük yerleşim yerlerinde sayıları toplamda 10 bine varan polis ve jandarma transferinin, seçim sonuçlarını etkileyeceğini dile getiren muhalefet temsilcileri, bu güvenlik görevlilerinin ikamet adresleri dışında oy kullanmamasını istedi. İçişleri Bakanlığı, YSK’ya gönderdiği itiraz yazısında, bunların büyük bölümünün sürekli görev yapacak jandarmalar olduğunu, polislerin görevlendirmelerinin ise daha uzun süreli yapılacağını bildirdi. Foça’ya eğitim için giden jandarmanın, seçimde ilçede oy kullanmaları da itiraza konu olmuştu. CHP’nin itirazlarına rağmen sonuç değişmedi. Eğitim sürecini tamamlayan 800 askerin bölgeden ayrıldığı, kalan askerlerin ise orada oy kullanacağı belirtiliyor. Eğitimi süren askerlerin sayısının ise 3 bini bulduğu ifade ediliyor.
-
Babasıyla tartıştı, hastaneye böyle geldi
Kahramanmaraş’ta babasıyla tartıştıktan sonra yaralanan 15 yaşındaki genç, sırtındaki makasla hastaneye kaldırıldı.
Olay, Dulkadiroğlu ilçesi Sütçü İmam Mahallesi 7. sokakta müstakil bir evde meydana geldi. İHA’nın haberine göre, Adem Ü. (47) ile oğlu Ş.Ü. (15) arasında tartışma çıktı. Çıkan tartışmada Ş.Ü.’nün sırtına makas saplandı. Sırtındaki makasla Necip Fazıl Şehir Hastanesi ek binasına kaldırılan Ş.Ü.’nün sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Oğlunun yaralanmasına neden olan baba Adem Ü. ise, polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
-
Banka Soygununa Ait Görüntüler Ortaya Çıktı
28 Ocak’ta merkez Seyhan ilçesi Çınarlı Mahallesinde meydana gelen olayda, Turhan Cemal Beriker Bulvarındaki bir bankaya sabah saatlerinde müşteri kimliğinde gelen Şehmuz A.(28), görevli kadının yanına gelerek bıçağını çıkartıp boğazına dayayarak para istemiş daha sonrada 100 bin lira parayı almış, parayı da kadına verip kadının boğazına bıçak dayayarak bankadan çıkmıştı.
Gülhan G.’nin boğazına bıçak dayayarak sokağa çıkan zanlıyı gören güven timler hemen olaya müdahale etmiş ve zanlıyı etkisiz hale getirmişti. İşte bu anların bir vatandaş tarafından cep telefonu kamerasıyla fotoğraflandığı ortaya çıktı.
Fotoğraflarda zanlının kadının boğazına bıçak dayamış halde bankadan çıkarken, daha sonra kadınla birlikte giderken ve polislerin yakalama anları yer alıyor.
Olayın ardından, emniyete götürülen şüpheli, paraya ihtiyacı olduğunu ve soygunu bu yüzden gerçekleştirdiğini söylemiş ve çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanmıştı. -
YÖK’ten dikkat çeken uyarı: Geçerli değil
YÖK tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemelerin Anayasa’nın 130’uncu maddesi ile belirlendiği, kamu tüzel kişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin ancak devlet tarafından kanunla ve devletin gözetim ve denetimine tabi olarak kurulabileceği anımsatıldı.
Üniversiteler ve bağlı birimlerinin kuruluş ve işleyişlerinin de kanunla düzenlendiğine işaret edilen açıklamada, yurt dışındaki üniversitelerden alınan diplomaların denklik işlemlerinde Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Tanıma ve Denklik Yönetmeliği’nin yükseköğretim kurumları ve programlarının tanınmasıyla ilgili maddelerinin öncelikli olarak göz önünde bulundurulduğu kaydedildi.
Söz konusu yönetmelikte bir yükseköğretim kurumunun tanınması için “Bir ülkenin yükseköğretim kurumuna bağlı olarak başka bir ülkede faaliyet gösteren kurumların menşe ülke ve faaliyet gösterdiği ülke tarafından yasal olarak tanınıyor olması gerekir.” düzenlemesine işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Son günlerde kurulumuza yapılan başvuru ve ihbarlardan, merkezi yurt dışında bulunan yabancı üniversitelerin ülkemizde sözde şubeler açtığı ve mezunlar verdiği anlaşılmaktadır. Asıl merkezleri Ortadoğu ve Balkan ülkelerinde olan ve ülkemizde Gaziantep, Mersin, Antakya, Şanlıurfa, Bursa, İstanbul, Ankara gibi şehirlerde ‘üniversite kampüsü ya da şubesi’ adı altında apartman dairelerinde gayriresmi olarak faaliyet gösteren sözde üniversite şubelerinin, sosyal medya aracılığıyla öğrenci toplamaya çalıştığı tespit edilmiştir.
Kuruluş ve işleyişine dair hiçbir yasal dayanağı olmayan, resmi statüsü bulunmayan, eğitim ve öğretim açısından ülkemizdeki hiçbir usul ve esasa uymayan bu yapılanmalara itibar edilmemesi gerekmektedir.”
“DİPLOMALAR REDDEDİLECEK” UYARISI
Açıklamada, “Sözde üniversite eğitiminin, apartman dairelerinde ya da uzaktan eğitim yolu ile yükseköğrenimin gerektirdiği nicelik ve nitelikten yoksun olarak, gerekli akademik ve mesleki kazanımlar sağlanmadan, kısa sürede ve özellikle ülkemizdeki sığınmacılara yönelik olarak verildiği ve öğrencilerin orijinal diplomalarla mezun edildiği anlaşılmaktadır.” tespiti paylaşıldı.
Söz konusu diplomalarla ilgili uyarının yapıldığı açıklamada, “Ülkemizin gelişmekte olan yükseköğretim sistemini ve kalitesini bu tür yıkıcı etkilerden korumak için tanınmayan ve ülkemizde yasal olmayan bir başka ülkede bulunan üniversiteye ait yükseköğretim kurumlarından alınan diplomaların ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurularak reddedileceği hususu kamuoyumuzun bilgisine saygıyla sunulur.” ifadeleri kullanıldı.
-
Kan donduran olay! Çocuklarını metro raylarına bıraktı
Bayrampaşa Kocatepe Metro İstasyonu‘nda meydana geldi. 3 küçük kızıyla istasyona gelen bir kişi, çocuklarını raylara bıraktı. Psikolojik sorunları olduğu belirtilen kişi, kimsenin çocukların yanına yaklaşmasına izin vermedi.
İstasyondaki görevliler metro gelmeden enerjiyi kesti. Güvenlik görevlileri müdahale ederek çocukları raydan aldı.
Olay yerine gelen polis ekipleri de bu kişiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan kişi, 3 çocuğu ile birlikte polis aracına bindirileceği sırada, “Beni gelin götürün, konuşturun” dedi.
Gözaltına alınan kişi emniyet müdürlüğüne götürülürken çocukların da koruma altına alındığı öğrenildi.