Blog

  • Dizinden kamera parçası çıktı!

    Yenişehir Belediyesi’nde temizlik görevlisi Özkan Durucan, sol bacağındaki ağrılar nedeniyle kentteki özel hastaneye başvurdu. Yapılan incelemede Durucan’ın sol dizindeki kıkırdak dokuda yırtık belirlendi ve menisküs ameliyatı olmasına karar verildi. Durucan, 2018 yılının Temmuz ayında özel hastaneye giderek, ameliyat oldu.

    Operasyon sonrası ağrılarının devam etmesi üzerine Durucan, ameliyatı yapan doktora başvurdu. İddiaya göre, doktor, Durucan’ın diz röntgenini çekti ve yaptığı incelemede bir sorun olmadığını belirterek, verilen ilaçları kullanmaya devam etmesini söyledi.

    Geçen sürede ağrıları dinmeyen Özkan Durucan bu kez Batman’daki özel hastaneye başvurdu. Burada çekilen röntgende Durucan’ın dizinde yabancı metal cisim tespit edildi.

    DİZİNDE TIBBİ KAMERA PARÇASI UNUTULMUŞ

    Büyük şaşkınlık yaşayan Özkan Durucan, Diyarbakır’da ameliyat olduğu hastaneye gelerek, doktorla görüşüp, dizindeki cismin çıkarılmasını istedi. Ancak hastane ve doktor böyle bir ameliyatı gerçekleştirmeyeceklerini belirterek, suçlamaları kabul etmedi.

    Bunun üzerine Adana’ya giden Durucan, özel hastanede ameliyata alındı. Operasyonla Durucan’ın bacağındaki metal cisim çıkarıldı. Yapılan ilk incelemede cismin tıbbi kamera parçası olduğu belirlendi.

    ‘AYLARDIR İŞE GİDEMİYORUM’

    Operasyon sonrası Diyarbakır’a dönen Özkan Durucan, menisküs ameliyatı sırasında dizinde tıbbi kamera parçası unutulduğu iddiasıyla doktor ve özel hastane hakkında suç duyurusunda bulunarak, dava açtı. Ağrılarının sürdüğünü belirten Durucan, “Menisküs ameliyatı sonrası bir türlü kendime gelemedim.

    Defalarca doktoruma gittim, ‘Herhangi bir şey yok’ diyerek beni yolladı. Batman’da çekilen röntgende bacağımda bir cisim tespit ettiler. Ben de araştırma yaparak, Adana’da özel bir hastanede ameliyat oldum. Bacağımda unutulan cismi çıkardılar. Cismin tıbbi kamera parçası olduğunu öğrendim. Halen işime gidemiyorum, ayağım aksıyor, yürüyemiyorum.

    Kendi özel ihtiyaçlarımı güçlükle yapıyorum. Aylardır çalışamıyorum. Benim bacağımda cisim unuttuklarını bilmelerine rağmen beni ameliyat etmediler. Ben de onlar hakkında suç duyurusunda bulundum, sonuna kadar hakkımı arayacağım” dedi.

    HASTANE: CİSMİN BİZİMLE ALAKASI YOK

    Diyarbakır’daki ameliyatı gerçekleştiren özel hastane yetkilileri ise Özkan Durucan’ın hastanelerinde kapalı menisküs ameliyatı olduğunu söyledi. Ameliyatta hastanın ön diz kısmından girildiğini ancak cismin arka taraftan çıkarıldığını belirten yetkililer, Durucan’ın dizinden çıkan cismin kendileri ile alakalı olmadığını belirtti.

  • Rasim Ozan Kütahyalı hakkında zorla getirme kararı!

    İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya, tutuksuz sanık Rasim Ozan Kütahyalıkatılmadı. Duruşmaya şikayetçi Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı, Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği avukatları ile çok sayıda şikayetçi katıldı.

    MÜŞTEKİLER KÜTAHYALI HAKKINDA ZORLA GETİRME TALEBİNDE BULUNDULAR

    Şikayetçi avukatları, sanığın duruşmayı uzatmak için duruşmaya katılmadığını belirterek hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasını talep ettiler. Şikayetçiler ayrıca duruşmaya katılma talebinde de bulundular.

    KÜTAHYALI’NIN AVUKATI: “DAVAYI UZATMA GAYEMİZ YOK”

    Sanık Rasim Ozan Kütahyalı’nın avukatı ise müvekkilinin Almanya’da gurbetçilerin çağrısı üzerine Hamburg’a gittiğini belirterek “Davayı uzatma gayemiz yoktur. Almanya’ya gittiğine ilişkin belgeleri mahkemenize sunduk” dedi.

    SANIĞIN ZORLA GETİRİLMESİNE KARAR VERİLDİ

    Mahkeme, sanık avukatının müvekkilinin çağrı üzerine Almanya’ya gittiğini, ve bu nedenle duruşmada hazır olamadığını ileri sürerek mazeret bildirmişlerse de duruşma günün sanığa 3 ay önceden çağrı kağıdıyla bildirildiğini, mazeretinin yerinde görülmediğinden sanığın zorla getirilmesine hükmetti. Mahkeme ayrıca gerçek şahıslar ve dernekler ve federasyonlar davaya katılma talebinde bulunduğunu belirterek Yargıtay kararlarına göre, suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma taleplerini reddetti. Bazı müştekilere yazılan talimatların dönüşlerinin beklenmesine karar verilerek duruşma ertelendi.

    “BÜTÜN BOŞNAKLAR OLARAK BUNUN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

    Duruşma sonrasında, Boşnak dernekleri adına mahkeme kapısı önünde açıklama yapan avukat Serap Göksu, “Boşnak halkını aşağılayıcı ifadeleri ve skandal ifadeleri nedeniyle bugün, açılan davada hepimiz müşteki olarak bulunduk. Bugünkü duruşmaya kendisi gelmedi, kaçtı. Dolayısıyla sanığın ihzaren celbine karar verildi. Bütün Boşnaklar olarak bunun takipçisi olacağız.Bu infial uyandırmıştır. Sanığın dosyasını incelediğimizde zaten bunu itiyad haline getirdiğini gördük” dedi.

    İDDİANAME

    İddianamede, sanık Rasim Ozan Kütahyalı’nın 19 Kasım 2017’de Beyaz TV’de yayınlanan “Beyaz Futbol” programında yorumcu olarak bulunurken kendisine yapılan bir şakaya karşı cevaben canlı yayında sarfettiği bir sözün Boşnak kökenli vatandaşları aşağılama niteliğinde olduğu belirtiliyor. Boşnak/ Balkan dernek ve vakıflarının şikayette bulunduğu ifade edilen iddianamede, sanık Kütahyalı’nın suçlamayı kabul etmediği ancak tüm delillere göre üzerine atılı suçu işlediği anlatılıyor. Sanık Kütahyalı’nın “Halkın bir kesimini sosyal sınıf din mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” suçundan 6 aydan 1 yıla kadar hapsi isteniyor.

  • Yayaya çarpan sürücü üzüntüden bayıldı

    Aydın’ın Efeler ilçesinde, yolun karşısına geçerken ticari aracın çarpması sonucu karşı şeride uçan genç kız, üzerinden başka bir otomobilin geçmesi sonucu ağır yaralandı. Kazaya karışan ticari aracın 19 yaşındaki sürücüsü, yaşadığı şok ve üzüntü nedeniyle bayıldı.

    Kaza, saat 10.00 sıralarında Efeler ilçesi Efeler Mahallesi’nde meydana geldi. Aydın-İzmir karayolunun Efeler istikametine seyir halinde olan Furkan B. (19) idaresindeki özel bir firmaya ait 09 DL 861 plakalı su dağıtım aracı, yolun karşısına geçmeye çalışan Neslihan Dere’ye (22) çarptı. Aracın tamponu ve ardından ön camına çarpması sonucu ayakları yerden kesilen genç kız, karşı şeride uçtu. Bu sırada İzmir yönüne seyir halinde olan Ahmet B. idaresindeki 35 DKY 66 plakalı otomobil, altına aldığı Neslihan Dere’yi yaklaşık 50 metre sürükledi.

    Kazada ağır yaralanan Neslihan Dere, ambulansla Aydın Devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alındı. Kaza sorası büyük bir şok ve üzüntü yaşayan ticari aracın sürücüsü Furkan B., polislerin ifadesini aldığı sırada bir anda fenalaşarak yere yığıldı. İlk müdahaleyi polislerin yaptığı ve ailesinin de kısa sürede yanına geldiği Furkan B., ambulansla hastaneye sevk edildi.

    Polis ekipleri, bölgede yeni bir kaza yaşanmaması için geniş güvenlik önlemi aldı. 2 şeridi trafiğe kapanan yolda ulaşım kontrollü olarak sağlandı. Tedavisi süren Neslihan Dere’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.

  • Sıra dışı müzik aleti! Gören bir daha bakıyor

    İzmir’in Bornova ilçesinde oturan ve yüksek öğrenimini siyaset bilimi üzerine yapan Yeliz Bulgurcu, üniversite yıllarında, müziğe ilgi duydu.

    Bas gitar ve bateri çalan Bulgurcu, aynı zamanda ahşap işçiliğine de merak sardı. Ahşap işçiliği sırasında, makineye kaptırdığı sol elinin yüzük parmağı ucundan koptu.

    Bu nedenle bas gitar ve bateri gibi enstrümanları çalmayı bırakan Bulgurcu, alternatif bir müzik arayışına başladı. O sırada izlediği bir yabancı filmde, testere ile müzik yapıldığını gördü.

    Daha sonra katıldığı bir etkinlikte de enstrümanlara bakarken, Fransız bir konservatuvar hocasının yönlendirmesi ile müzikal testere almaya karar verdi. Türkiye’de bulunmadığı için İngiltere’den aldığını belirttiği testere ile bir yıl önce müzik yapmaya başladı.


    Zaman zaman sokak müzisyenleri grubuna katılarak dışarıda da türküleri testere ile çalmaya başlayan Yeliz Bulgurcu, kendisini görenlerin şaşırdığını, özellikle testereye bakmak için yanına gelenlerin olduğunu söyledi. Müziği sevdiğini ve terapi amacıyla müzik yapmayı istediğini söyleyen Yeliz Bulgurcu, “Her enstrümanın farklı bir frekansı, farklı bir sesi var. Onun da şifalı olduğu farklı alanlar olduğunu düşünüyorum. Testere batıda kullanılıyor, caz grupları çalıyor ama doğu müziğinde testere ile müzik yapılmıyor. Ben makamsal müziği ve halk müziğini ilk kez testere ile çalıyorum. Biraz da daha geleneksel anlayışın dışına çıkarmak, müziğin evrensel boyutunu vurgulamak için farklı bir enstrümanla müzik yapmaya karar verdim” dedi.


    TESTEREYİ GÖRENLER ŞAŞIRIYOR

    Testere ile farklı müzikler de yaptığını anlatan Yeliz Bulgurcu, “Müziğin evrensel boyutuna vurgu yapmak istiyorum, çünkü müzik, milliyetçilik ideolojisinin bir aracı olarak da kullanılıyor. Onun dışına çıkarmayı da hedefliyorum. Halk müziğinin de ayrıca belli bir inancı, duyguyu, kültürler arası aktarma aracı olarak kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Popüler müziğin bizi kalıp duygu, düşünce ve inançlara hapsettiğini düşünüyorum. Bunun dışına çıkmak için bir vesile olarak görüyorum” diye konuştu.

    Henüz beste yapmaya cesaretinin olmadığını da söyleyen Bulgurcu, kendisini testere ile görenlerin şaşırdığını, sesini duyanların bundan etkilendiğini söyledi. Bulgurcu, “Dışarıda müzik yaparken, özellikle çocukların testereye ilgi gösterdiğine tanık oldum. Çünkü Türkiye’de bilinen bir enstrüman değil” dedi.


    ‘MÜZİK TERAPİSTİ OLACAĞIM’

    Testereyi, müzik terapi kapsamında kullanmak gibi bir niyetinin olduğunu da ifade eden Bulgurcu, şunları söyledi:

    “Şu anda mültecilerle ilgili gönüllü çalışmalar yürütüyorum. Savaştan kaçarak buraya gelen, Türkiye’deki ortama uyum sağlamaya çalışan insanlar var. Onun haricinde pek çok şiddet olayına maruz kalan kadın ve kız çocukları, ciddi anlamda travmatize olmuşlar. Bu alanda çalışan gönüllüler de farkında olmadan sekonder travma yaşıyorlar. Çünkü çok ağır hikayeler dinliyoruz. Çok zor koşulları görüyoruz. Ve farkında olmuyoruz genelde ama iki taraflı bir müzik terapi etkinliği düzenlemeyi planladım. Müzik terapisti olmak için yasal bir düzenleme var. Yasal olarak tüm engelleri aştıktan sonra müzik terapisti olacağım. Bunu başardıktan sonra testere ile müzik terapi yapmayı planlıyorum.”

    Çello yayı ile çaldığı testerenin sesinin çıkması için, ona ‘S’ harfi gibi bir açı verdiğini anlatan Yeliz Bulgurcu, “Perdesiz bir enstrüman, notaların yerlerini deneme yanılma yöntemi ile buluyorum. Çaldıkça notaların yeri hafızaya işliyor. Bol bol çalmak ve pratik yapmak gerekiyor. Çok özgün bir sesi var” diye konuştu.

  • Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’dan AP’nin Guaido kararına tepki

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Avrupa Parlamentosu’nun Venezuela’da Guaido’yu tanıma kararına tepki gösterdi. Çavuşoğlu, “Dış müdahale çözüm getirmez. Venezuela’da iç savaşa bile neden olabilir” dedi.

  • Sarıgül seçim sloganını açıkladı: ‘Sevgiliye kırmızı, Şişli’ye Sarıgül’

    Sarıgül, yöneticilerin görevinin CHP Genel Merkezi’nde kendi koltuklarını korumak değil, bulundukları siyasal hareketi iktidar yapmak olması gerektiğini söyledi.

    Sarıgül, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun, belediye seçimlerine en az bir yıl kala bütün adayları tespit edip Türkiye çapında belediyelerin CHP’de olmadıkları yerlerdeki adayların bir yıl önce, CHP’li belediyelerin olduğu yerde ise adayları en az 6 ay önce açıklaması gerekirdi. Çünkü, bu adaylar projelerini, çalışmalarını, kendilerini tanıtmaları için en az 6 ay ve bir yıllık süreye ihtiyaç var. İstanbul ve ilçeleri çok büyük. Türkiye’nin bir çok ilinden daha büyük. Geceleri saymazsak seçimlere 30 gün var. 30 gün de bu adaylar kendilerini kamuoyuna nasıl anlatacaklar? Çalışma arkadaşlarımla birlikte biz Şişli’de tam 48 aydır çalışıyoruz. Kampanyada 600 arkadaşımız görevli. Her arkadaşımız 100 seçmenle ilgileniyor. 60 bin seçmenimizle bire bir görüşüyoruz” ifadesini kullandı.

    ‘VATANDAŞ CHP’DEN ADAY YAPILMAMAMDAN DOLAYI ÜZGÜN’

    Kendisine oy vereceğin esöyleyen yüzde 54-58 arasında bir kesim olduğunu belirten Sarıgül, şöyle konuştu:

    “Şişli’yi bölmek diye bir şey yok. Sarıgül’e oy vereceğini söyleyen yüzde 54-58 arasında. Arada çok büyük fark var. Daha çok şahıs gerekiyor. Ben Şişililerin evladıyım, kardeşiyim. Beni davet etmemiş olsalar ben bu yolculuğa çıkmam. Şişliler umut ve heyecanla bekliyor. CHP-DSP yarışından AKP adayının sıyrılacağı söyleniyor. Ben 2009 seçiminde DSP adayıyken 99 bin 200 oy aldım. CHP adayı Muharrem Sarıgül 31 bin oy aldı. AKP adayı Emin Haberdar 31 bin oy aldı. Bu seçimde de muhtemelen DSP adayı Mustafa Sarıgül 54 ile 58, CHP adayı 19-21, AKP adayı ise 14-17 alır. Dolayısıyla, Şişli’de seçimle ilgili bir problem yok. Ben sosyal demokrat ve demokratik sol çizgimi hep korudum ve korurum. Vatandaş benim CHP’den aday yapılmamdan dolayı son derece üzgün. Şişli halkı her şeyi biliyor.”

    ‘CHP GENEL MERKEZİ’Nİ YÖNETENLER BAŞARILI İNSANLARI İSTEMİYOR’

    CHP Genel Merkezi’ni yönetenlerin başarılı insanları istemediğini ileri süren Sarıgül, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun her zaman yanında olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:

    “CHP’nin kurumsal kimliğine ve seçmenine saygım sonsuzdur. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun her zaman yanındayım. Ama şu anda genel merkezi yöneten bazı yöneticilerin bilgi, beceri ve yetenekleri CHP’yi ileriye taşımaktan uzaktır. Daha önce dediğim gibi Şişli’de seçim şimdiden bitti sayılır. Mustafa Sarıgül başkan olacak. Elbette her adaya başarılar diliyorum. Güler yüzlü, sevgi dolu, hoşgörü içinde geçen bir seçim kampanyası yürüteceğiz. Ana sloganımız ‘Gözünaydın Şişli ak güvercin geliyor’ ve ‘Sevgi kazanacak.’ Şişlilerin sevgisi için de çalışa çalışa kazanacağız. Saygıyla sevgiyle kazanacağız. ‘Sevgiliye kırmızı, Şişli’ye Sarıgül’ diyeceğiz. 5 yılda 5 bin 114 ev toplantısı yaptım. Ortalama evlerde 30-40 kişiyle görüşme yaptım. Kampanya süresincede her eve DSP’nin görüşünü içeren yerel yönetimler kitapçığı, her eve bir DSP kalemi vereceğim.”

    Sol Parti’den (DSP) aday olan Mustafa Sarıgül, CHP Parti Meclisi içinde partinin büyümesinden, güçlenmesinden daha çok kendilerinin iktidarını düşünen bir grup tarafından partinin önünün tıkandığını öne sürdü.

  • FETÖ’cülerin işletmelerini parlatıp motivasyonu artırmış… Maceracı için istenen ceza belli oldu!

    Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Murat Yeni “sanık” sıfatıyla yer aldı.

    FETÖ/PDY’nin genel yapısı, medya yapılanması ve medyayı kullanma yöntemlerine işaret edilen iddianamede, söz konusu terör örgütünün medya-propaganda aracı niteliğinde faaliyet gösteren Samanyolu televizyonunun kapatıldığı hatırlatıldı.

    ÖRGÜT, “MACERACI” İLE HİMMET GELİRİNİ ARTIRMIŞ

    İddianamede, örgütün, bu televizyon kanalında “Maceracı” isimli programla ünlenen Yeni’nin medyatik yönünden istifa edip organizasyonlara katılımını sağlayarak himmet gelirini artırdığı aktarıldı.

    Yeni’nin de örgütün kuruluş amaçlarını, faaliyet ve eylemlerini benimsediği, televizyon programı yaptığı iş yerlerinin terör örgütü ile iltisakı bulunduğu belirtilen iddianamede, bu işletmelerin sahiplerinin tamamı hakkında yurt çapında örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle adli işlemlerin bulunuyor olmasının tesadüfi gerekçelerle izah edilemeyeceği vurgulandı.

    İddianamede, Yeni’nin söz konusu televizyon programıyla örgütün üst düzey yönetiminden aldığı talimat doğrultusunda bir yandan örgüte yakın lokanta gibi işletmeleri parlatılıp diğer yandan bu işletme sahiplerinin örgüt içerisindeki motivasyonlarını artırdığı bildirildi.

    Örgütün insanları etkileme yöntemine de işaret edilen iddianamede, örgütün, himmet toplantılarında ve genel olarak kişileri etkilemek için yapılan toplantılarda metafizik gerilim etkisi oluşturup bu ortamda iyice kıvama getirilen kişilerin açık artırma usulüyle himmet arttırmasını sağladığı kaydedildi.Sanığın hakkındaki suçlamaları reddettiği belirtilen iddianamede, sanığın ifadesine de yer verildi. Murat Yeni’nin soruşturma aşamasında verdiği ifadede, sanık “Maceracı” isimli programdan dolayı ülke genelinde tanınan ve sevilen simaya sahip olduğunu anlattı.

    ÖRGÜT “MACERACI”YI VİTRİN OLARAK KULLANMIŞ 

    Bu nedenle örgütün kendisini vitrin olarak kullandığını belirten Yeni, “Düzenlenen etkinliklerde şahsımın seçilmiş olmasını vitrin pozisyonuma bağlıyorum. Örgüt söz konusu etkinlikleri düzenlemekle, örgüte mensup olanlar ile halkı kaynaştırmada bizi de vitrin pozisyonunda kullanıyordu. Etkinliklerden bekledikleri fayda da bundan ibaret.” şeklinde ifade verdi.

    Yeni, ifadesinde profesyonel sunuculuk yaptığını belirterek, “Çekim yapacağım iller ve o ildeki esnafı Samanyolu televizyonunda konu araştırmacısı olarak görev yapan İlyaz Nayir belirlerdi. Biz de o ile gittiğimizde bu kişinin sağladığı irtibatla görüşür çekim yapardık.” ifadesini kullandı.

    TANINMIŞ KİŞİLER TELEVİZYON KANALINDA SOHBET TOPLANTISI YAPMIŞ 

    Örgütün medya yapılanmasına ilişkin bilgiler veren Yeni, şunları kaydetti:

    “Hatırladığım kadarıyla iki ya da üç kez televizyon kanalında cemaat sohbet toplantısına katıldım. Bu sohbetlerin büyük kısmı kanalda gerçekleşirdi. Katıldığım sohbet toplantılarına benim dışımda yemek programı sunucu Oktay Usta, Sır Kapısı programını sunan Reha Yeprem, tarihçi Talha Uğurluer, sanatçı Gökmen Ürü, programcı Asım Yıldırım ve radyocu Asım Bozkuş gibi şahıslar katılırdı. Sohbet grubumuz benim gibi medya önünde olan ve sunuculuk yapanlardan oluşuyordu.”

    Yeni, geçmişte bir röportajında örgüt yöneticileri hakkında söylediği övücü sözlerin hatırlatılması üzerine de “O gün itibarıyla örgütün gerçek yüzünü görememiştim. O döneme kadar tanıdığım bu yapıya mensup insanları hep Anadolu’da börek açan anneler, temiz yüzlü çocuklar, eğitim gönüllüsü insanlar olarak bilirdim. Bu şok ortamında birden bu insanlardan kopup farklı ve daha sağlıklı analiz yapabilme imkanımız bulunmamaktaydı.” cevabını verdi.

    FETÖ SANIĞI “MACERACI”YA 15 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ 

    İddianamede, Yeni’nin sosyal medyadaki “muratyeniMillet” isimli hesabında örgütü övücü ve amacına uygun paylaşımlarda bulunduğu belirtildi.

    Murat Yeni’nin örgütle organik bağ kurarak örgüt adına sürekli, çeşitli ve yoğun faaliyette bulunduğu aktarılan iddianamede, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olduğu ve hakkında kamu davası açılması için yeterli şüphenin yer aldığı değerlendirmesinde bulunuldu.

    İddianamede, örgüt üyesi olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediği belirtilen Yeni’nin “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

    Savcılıkça davanın İstanbul’da görülmesi gerektiği işaret edilerek “yetkisizlik” talebiyle Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamenin bu mahkemece kabul edildiği belirtildi.

    İstanbul’da yakalanıp Erzincan’a getirilen Murat Yeni, 29 Kasım 2018’de tutuklanıp cezaevine konulmuştu.

  • Türk enerji devi Ulusoy Elektrik İrlandalılara satıldı!

    Enerji yönetim şirketi Eaton Corp., Ulusoy Elektrik’in yüzde 82’sini yaklaşık 214 milyon dolar bedelle satın aldı.

    ANLAŞMAYA VARDIĞINI AÇIKLADI

    New York’da halka açık olan İrlanda merkezli enerji yönetim şirketi Eaton Corp., Ulusoy Elektrik’in ana ortaklarına ait yüzde 82,2 hissesini satın almak için nihai anlaşmaya vardığını açıkladı.

    SATIŞ FİYATI 214 MİLYON DOLAR

    Eaton Corp. satış fiyatının nakit ve borçsuz olarak yaklaşık 214 milyon dolar değerinde olduğunu belirtti. İşlem, normal anlaşma şartlarına ve yasal onaylara tabi ve 2019’un ilk yarısında tamamlanması bekleniyor.

  • Elektrik, doğal gaz ve GSM abonelikleri e-Devlet’ten yapılabilecek

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında, tüm bakanlıkların ve ilgili kurumların katılımıyla yapılan Bürokrasinin Azaltılması ve e-Devlet Toplantısı‘nda gelinen son durum değerlendirildi.

    Oktay, toplantıya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yapısal bir dönüşüm gerçekleştirildiğini, stratejik kararların hızla alınıp uygulandığını belirtti.

    Yeni sistemle beraber başlayan stratejik dönüşümün sahada vatandaşa yansıdığı alanlardan birinin de e-devlet olduğunu anlatan Oktay, uzun süredir üzerinde çalıştıkları bürokrasinin azaltılması ve kamuda işlerin şeffaf hale getirilmesini sağlayacak e-Devlet sistemini iyi bir noktaya taşıdıklarını vurguladı.

    Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla “obez devletten” kurtulmak için önemli bir adım attıklarını bildiren Oktay, çok daha dinamik bir devlet yapısına dönüşmek adına kamunun sunduğu hizmetlerde önemli bir sadeleştirme yaptıklarını kaydetti.

    Kamunun vatandaşlara, özel sektöre ve kendisine verdiği hizmetlerin çok büyük bir bölümünü e-Devlet’e entegre ettiklerini vurgulayan Oktay, “2019 sonuna kadar e-Devlet entegrasyon çalışmalarını Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin koordinasyonunda tüm bakanlık ve kurumlarda tamamlayacağız. e-Devlet hayata geçtikçe bürokrasi de azalacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Oktay, bundan sonraki aşamada, sistemi akıllılaştırarak, kamuda dijital dönüşümü tamamlamaya yönelik adımlar atacaklarını aktardı.

    Amaçlarının vatandaşın işini kolaylaştırmak, kamunun iş yükünü hafifletmek olduğuna değinen Fuat Oktay, “Vatandaşlarımızın en çok vaktini alan işlemlerden birisi de abonelik işlemleri. Bu konuya özellikle önem veriyoruz. Bir süredir bu alanda önemli bir çalışma yürütüyoruz. Mart ayı itibarıyla elektrik, doğalgaz ve GSM operatörlerine abonelik işlemleri e-devlet üzerinden yapılmaya başlanacak. Aynı şekilde aboneliklerin sona erdirilmesi de sistem üzerinden yapılacak. Bu konuda mevzuat değişikliklerine ihtiyaç var. Değişikliklerin tamamlanmasıyla bu hizmet verilecek. e-Devlet üzerinden işlem yapamayan vatandaşlarımız ise ilgili noktaya giderek aboneliğini yüz yüze yapabilecek.” ifadelerini kullandı.

    SIFIR BELGE HEDEFİ

    Devlet olarak vatandaşın beyanını esas alan, belgesiz ve hızlı hizmet sunumuna odaklandıklarına işaret eden Oktay, şunları kaydetti:

    “Dijital dönüşümle birlikte kamunun ürettiği ve tuttuğu hiçbir bilgiyi, belge olarak vatandaşımızdan talep etmeden sadece vatandaşımızın beyanını esas alarak hizmet vereceğiz. Bu kapsamda özellikle kurumlar arası verinin paylaşılmasına yönelik süreçleri belirleyerek gerekli hukuki altyapının oluşturulmasına yönelik çalışmalara da başlamış bulunmaktayız. Sistemi akıllılaştırarak, kamunun önemli ölçüde tasarruf etmesinin önünü açacağız. Bunlar için de öncelikle kamudaki sistemlerin birbirleriyle tam olarak entegrasyonunu tamamlayıp, yapay zeka dahil ileri teknolojileri etkili bir şekilde uygulayacağız.”

  • EPDK’den elektrik dağıtım bedeli açıklaması

    EPDK’dan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’de elektrik faturalarındaki dağıtım bedelinin Avrupa Birliği ülkelerindekinden daha düşük olduğu aktarıldı.

    Elektrik faturalarındaki ana unsurların enerji bedelidağıtım bedeli ile vergi, fon ve payları olduğu ifade edilen açıklamada, yaklaşık 60 bin personelin çalıştığı santrallerde elektrik üreten şirketlerin rekabetçi bir ortamda ürünlerini piyasaya sundukları vurgulandı.

    Açıklamada, “Kaynağın bulunduğu bölgedeki santrallerde üretilen enerjinin öncelikle kilometrelerce uzakta bulunan yerleşim alanlarına kadar iletilmesi, daha sonra da her türlü olumsuz hava ve zorlu coğrafi şartlara rağmen ülkemizin en ücra noktalarına kadar yaklaşık 42 milyon aboneye kapıda teslim edilmesi için yerleşim alanlarında dağıtılması gerekir. Ülkemizde iletim ve dağıtım faaliyetleri için her yıl ortalama 9,5 milyar lira şebeke tesisi ve diğer yatırımlar yapılmakta ve yaklaşık 120 bin personelle 206 bin adet trafo ve dünyanın etrafını 37 kez dolaşabilecek büyüklükte, 1 milyon 460 bin kilometre hat uzunluğundaki şebekenin işletilebilmesi için her yıl ortalama 17,5 milyar lira olmak üzere toplam 27 milyar lira harcama yapılmaktadır. Santrallerde üretilen enerjinin tüketicilere kapıda teslimi için oluşan bu maliyetler de dağıtım bedelini oluşturmaktadır.” değerlendirmesinde bulunuldu.

    – “Dağıtım bedelini EPDK belirliyor”

    Dağıtım bedelinin belirlenmesinin elektrik dağıtım veya perakende satış şirketlerinin yetkisinde olmadığına belirtilen açıklamada, dağıtım bedelinin bazı maliyetlerden hareketle hizmetin kaliteli bir şekilde karşılanması için EPDK tarafından belirlendiği ve ilgili şirketlerin de bu tarifeyi uyguladığına işaret edildi.

    Açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Elektrik faturalarında yer alan dağıtım bedeli yalnızca faturanın dağıtımı veya sayacın okunması bedeli değil, elektriğin üretiminden tüketicilere teslimatına kadar oluşan tüm maliyetler bu rakamı oluşturuyor. Benzer şekilde, tarlada üretilen bir ürünü tarladaki çıkış fiyatıyla pazarda veya markette satın alamıyoruz. Çünkü o ürünün kullanıcıya teslim noktasına getirilmesinin bir maliyeti var ve tüketici olarak bu maliyeti de ödemekteyiz. Dağıtım bedeli sadece Türkiye’ye has bir bedel değil. Elektrik faaliyetinin yapıldığı her ülkede maliyet bir unsurudur. AB’deki 38 ülke ortalamasına bakıldığında enerji bedeli ortalama 9 avro/cent iken ülkemizde 5 avro/cent, dağıtım bedeli ortalama 9,9 avro/cent iken bizde 2,7 avro/cent olarak gerçekleşmiştir. Dağıtım bedelinin AB’deki toplam oranına bakıldığında ortalama yüzde 51 iken Türkiye’de bu oran yüzde 35 olmuştur.”