Blog

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti’nin Seçim Manifestosunu Açıkladı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

    “Manifestomuzu sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Önümüzdeki seçimlerde milletimizin tercihini yine hizmet siyasetinden yana kullanarak, AK Parti’yi açık ara birinci parti olarak çıkaracağınıza inanıyorum. 31 Mart seçimlerinde ortaya çıkacak sonucun şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum.

    Şimdi manifesto metnimize geçiyorum:

    İnsan şehirler kurar, yollar, köprüler yapar. Kıtadan kıtaya uzanır. Uzaya çıkar ama gönlü ancak bir gönülde sükuna erer. Bir gönle girdiğinde kendini bulur. Bir genç kızın hayali, bir delikanlının umudu, bir yaşlının yalnızlığı bir çocuğun kucak açışı gönülde karşılık bulur. Kuşa, böceğe, ağaca, çiçeğe gönlünü açıp kim rahmet nazarıyla bakıyorsa eşrefliğinin farkına varır. Gönlünde alemi taşır.

    Şehri emanet görmek, emanet almak ancak gönül sahibiyse olur, gönüllere girerek olur. O zaman gönülden gönüle köprü kurulur. İnsan tüm mahlukata gönlünü açar, gönül şehirleri kurulur. Gönül tevazudur, gayrettir, samimiyettir, Rahman’ın evidir. İnsan tüm evrenin kalbidir, şehir de bunların mekanıdır.

    ŞEHİRLERİN SORUNLARI

    AK Parti olarak şehirlerimize ve belediyelere çok büyük önem veriyoruz. Ülkemizde şehir olarak ifade edebileceğimiz illerde nüfus yüzde 50’yi aştı. Şehirlerde yaşayan insan sayısı artarken, gelir dağılımı da bozuluyor. Yapay zeka gibi yeni teknolojiler kimi belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Ekolojik tahribat dünyayı daha çok tahrip ediyor.

    Son iki asırda çarpık kentleşmeden, çevre kirliliğinden terör olaylarına pek çok olayla boğuşan dünyamız çok ciddi bir yol ayrımına gidiyor. Bu bizi belediye hizmetlerinde daha çok düşünmeye sevk ediyor. Dünyayı ve hayatımızı nasıl idrak ediyorsak, yaşadığımız şehirlere de öyle şekil veririz.

    Nasıl oldu da böylesine zevkli bir medeniyet müktesabatından, böylesine hoyrat bir anlayışa sevk olduk. Bize göre bireysel hırslar elinde şekillendirilmesi yatıyor. Milletin değerlerine sahip çıkmayanın şehircilik mirasına sahip çıkması işin tabiatına aykırı olurdu.

    Türkiye uzun süre yönetimine hakim olan, vizyonsuz, öngörüsüz, kifayetsiz, plansız, istikrarsız, umursuz, hastalıklık zihniyetler elinde oyalanmıştı. Kadim şehirlerimiz dahi bu hastalıktan kendini kurtaramadı. Bizler tüm siyasi hayatı bu çarpıklıklarla geçen AK Parti kadroları olarak ülkemizin hizmetine koştuk. Eksiklerimiz ve hatalarımız elbette olmuştur ama tüm samimiyetimiz ve gücümüzle ülkemizi maddi ve manevi medeniyet değerleriyle buluşturmak için çalıştık.

    “BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKAYESİ”

    Şuna inanıyorum; bizimkisi bir aşk hikayesidir. Sevdiğinizde yok olursanız aşk olur. Belediyelerde başlayan bu büyük yürüyüşümüz sürekli gelişerek sürmüştür. Bu süreçte şehirlerimizi mazisiyle barışık ve geleceğe kucaklayacak hizmetlere kavuşturmak amacıyla hem belediyelerde hem merkezi idari kuruluşlarda ter döktük. Cumhuriyet tarihinde yapılanların katbekat üzerinde hizmet ortaya koyduk.

    AK Parti belediyecilikte çığır açmış kadrolar tarafından kurulmuş bir partidir. AK Parti’nin belediyelerdeki başarılarının gerisinde halka hizmet, Hakk’a hizmet paradigması vardır. Emaneti korumayı ve ehline teslim etmeyi esas olan düşünce 24 saate, 7 güne yayan bir yönetim pratiği sergilenmiştir. Bu kadro belediye çalışanlarının  yetişemediği kimi hizmetlerin aksamadan yürümesini, parti teşkilatlarından şahıslarla gerçekleştiecek kadar kendini işine adamıştır.

    Milletimizin karşısına 1994 seçimlerinde bu ülkenin, CHP’den tevarüs ettiği, çöp, çukur ve çamurla mücadele diyerek yola çıktık. Çünkü CHP çöptür, çukurdur, çamurdur. Öyle devraldık İstanbul. 2004’te ‘Yerel kalkıma başlıyor’ sloganını kullandık ve o günden bugüne belediye başkanlarımızın önüne çok büyük hedefler koyduk. Şehirlerimizi çok ileri hizmet standartına kavuşturduk. 2009’da ‘İşimiz hizmet, gücümüz millet’ diyerek marka şehirler hedefledik. İstanbul’da Habitat-2 toplantısı düzenlendi ve İstanbul dünyanın en temiz şehri olarak kayıtlara geçti. Potansiyeli olan her ilimizi marka şehre dönüşmesine destek verdik.

    “STRATEJİ BELGELERİ HAZIRLAYACAĞIZ”

    Türkiye’nin hedefleri değiştikçe belediyeciliklte hedeflerimizi daha ileriye taşıdık. Her türlü vesayet, darbeye karşı milletiiz önünde hizmet vermeye karar verdik. 15 Temmuz’da olduğu gibi milletimizle birlikte mücadele ederken, hizmet yarışında yine en önde olduk. Şimdi de tevazu, samimiyet ve gayretle memleket işi gönüş işi diyerek gönül belediyeciliği sözüyle millletimizin huzuruna çıkıyoruz. Halkımıza yeni bir vizyonla şehirlerimizi daha ileriye taşımanın sözünü veriyoruz.

    Hedefimiz önce milletimizin gönlünü kazanmak, ardından oyunu almaktır. Her seçimin bir imtihan olduğunu biliyoruz. 31 Mart’tan başarıyla çıkmak için geçmişte yaptıklarımızla yetinmiyoruz. Yeni projeler geliştiriyoruz. Tıpkı ülkemizin diğer projeleri gibi şehirlerimiz için de kısa, orta ve uzun vadeli strateji belgeleri hazırlayacağız.

    Kısa vadeli hedefleri her yıl, orta vadeli hedefleri belediye başkanlarımızla, uzun vadeli hedefleri de 2023, 2053 ve 2071 vizyonlarıyla takip edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde izleme merkezi kuruyoruz. Tasarruf ve şeffaflığa kadar pek çok faydasını göreceğimiz bu sisteme belediyelerimizi de entegre edeceğiz. Benzer bir sistemi genel merkezimide hizmete geçireceğiz. İlkesiz, işlevsiz ve denetimsiz planlamayı da ortadan kaldıracağız.

    Türkiye’yi bugüne kadar olan uygulamaların ötesinde yeni bir şehircilik vizyonuyla hazırlıyoruz. Belediye başkanlarımız hizmetkar olmaya geliyoruz anlayışıyla görevlerini sürdürecekler. Selçuk mimarisinin sadeliğini, Osmanlı zarafetini ve günümüzün anlayışını yaygınlaştıracağız.

    İnsanlarıyla birlikte ağacından hayvanlarına kadar herkesin huzur içinde yaşadığı belediyecilğie AK Parti ile ulaşacağız. Klasik belediye hizmetleri belediyecilik anlayışından çıkmıştır. Bunların üzerine ne koyabildiğiniz önemlidir. AK Parti belediyleri her insana adaletle hürmet edecek, maddi manevi varlıklarına sahip çıkacak, herhangi bir kesime değil sadece milletine ve devletine sadakat gösterecek başkanlarla yönetilecektir. Bunun için memlekt işi gönül işi diyerek çıkıyoruz.

    11 MADDEDE BELEDİYECİLİK

    Milletimize taahhütlerimizi 11 başlık altında özetliyoruz.

    * Şehir planları: Uzun planları gözeten hakkaniyete uygun projeleri gözeteceğiz. Şehir planlarını ve imar uygulamalarını şeffaf bir şekilde hazırlayacağız. Zorunlu halde yapılması gereken plan değişiklikleriyle ilgi düzenlemeleri milletimizin önünde ilan edeceğiz. Yapılan çalışmalar konusunda ilgili tüm kamu, özel sektör ve STK temsilcilerine başvurup, en geniş uzlaşmayla alacağız. Milletimizin hayat kalitesini artıramayan hiçbir işe vakit ve kaynak ayırmayacağız. Şehirlerimizi çekim merkezi haline getirecek projeler önem vereceğiz.

    * Altyapı ve ulaşım: Bu konu çözülmeden şehirlerimizi şehir haline getirebileceğimize inanmıyoruz. Temel altyapı sorunları çözülmemiş hiçbir şehrimizi bırakmayacağız. AK Partili olmayan belediyelerde de çalışmaları tkaip edeceğiz. Toplu taşıma projelerini hızlandırarark, vatandaşlarımızı trafikten boğulmaktan kurtaracağız. Otopark konusunu öncelik haline getireceğiz.

    *Kentsel dönüşüm:  Bu projelerimzi hem deprem hem çarpık yapılaşmadan kurtarmak için geliştireceğiz. Alan bazlı kentsel dönüşümü teşvik edeceğiz. Bölgenin ve vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını gözeten çözümler üreteceğiz. Yepyeni bir şehircilik hamlesi başlatacağız. Millet Kıraathanleerini yaygınlaştıracağız.

    * Benzersiz şehirler: Her şehrin kendi coğrafyası, tabiatına uygun gelişme modelleri haızlayacağız. Her birinin kendi hikayesi olan siluetini bozan projelere izin vermeyeceğiz. Tarihi yapıları ve mekanları gelecek nesillere miras bırakacağız. Şehirlerimizin herkese dokunacak mekanlarla donatılmasını sağlayacğaız.

    * Akıllı şehirler: Şehircilikte yeni ufuklar açacağız. İnsanlarımızın günlük hayatını kolaylaştıracak tüm akıllık şehir uygulamalarını destekleyeceğiz. Türkiye’yi bu büyük yarışta geri bırakmayacağız.

    * Çevreye saygılı şehirler: Tabiat içinde canlı veya cansız varlıklarla uyum içinde hayat sürdürmeyi sağlayacağız. Millet bahçelerini her şehrimizde yaygınlaştıracağız. Şehirlerimizi yeşil alanlarla güzelleştirirken, atıkların çevreyi kirletmesine engel olacağız. 0 atık projesi ile insan, şehir, tabiat dengesini gözeterek şehirlerimizi inşa ve ihya edeceğiz.

    * Sosyal belediyecilik: Erişilemeyen, yardım eli uzatılmayan hiçbir kesim bırakamayacak, kimsesizlerin kimsesi olacağız, sessiz yığınların sesi olacağız. Toplumun temeli olarak gördüğümüz aile kurumunu güçlendirecek çalışmaları önceliklerimizin başına alacağız. Şehirlerimizi imar ederken, nesilleri ihmal etmeyeceğiz. Spor merkezleri, kültür merkezleri, engelli ve yaşlı merkezleri gibi en küçük yerleşim yerlerine götüreceğiz. Sporu her kesimin ayrılmaz bir parçası haline geitreceğiz. Bu çalışmaların kalite standartlarını oluşturarak, ülkenin her yerinde belirli seviyenin stüne çıkaracağız.

    * Yatay şehirleşme: Şehirlerimiz toprakla daha çok buluşan, toprağa daha yakın bir yaşamı yatay mimari ile geliştireceğiz. Böylece pek çok sorunu aynı anda çözebileceğiz. Her şehrmizide pilot uyuglamayla başlayarak ülkemizin her yerine yaygınlaştıracağız. Yeni imara açılan bölgelerde buna öncelik vereceğiz.

    * Halkla birlikte yönetim: Şehir sakinlerinin en üst seviyede katılıomını temin edeceğiz. Belediyemizden hizmet alan vatandaşlarımız için şehirli hakları bildirgesi hazırlayacağız. Şehir meclislerinde ortak akıl ile alacağız.

    * Tasarruf ve şeffaflık: Hangi kaynaktan gelirse gelsin belediye bütçesine giren her kuruşta herkesin hakkı olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız. Her faaliyetimizi en başından en sonuna kadar milletimizin gözü önünde bilgiye, belgeye açık bir şekilde yürüteceğiz. Hakka, adalete, vicdana aykırı davranan kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.

    * Değer üreten şehirler: Bugün şehirlerimizde yaşayan insanların talepleri çeyrek asır öncesine göre çok değişti. Bugün, şehirlerdeki insanlarımızın temel beklentilerini her alanda hayat kalitesinin yükseltilmesi olarak özetleyebiliriz. İnsanın kültürel ve ekonomik üretiminde kalkınan mekanlar haline getireceğiz. Şehirlerimizin geleceğe medeniyet mirasımızı olarak bırakabilecğeimiz iyilik, kültür, sanat ürünleriyle değerlenmesini sağlayacağız.

    “YENİ BİR SÜREÇ BAŞLATACAĞIZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biraz sonra inşallah 31 Mart yerel seçimlerinin manifestosunu açıklayacağız. Bu manifestoyla birlikte bu yerel seçimlerin çerçevesini çizmiş olacağız. Yerel seçimlere, partimiz MKYK, MYK yoğun bir çalışmayla hazırlandı. Şu anda da bu hazırlıkların neticesinde bu yerel seçimlerde hangi çerçevede neler yapacağız bunlarını hazırlıklarını bitirdik” dedi.

    “Bizi zaten özellikle merkezi yönetimde neler yaptığımızı biliyorsunuz. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, dış politikada neler yaptık, neler yapıyoruz bunları zaten biliyorsunuz” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

  • Avrasya Tüneli Geçiş Ücretlerine Zam Yapıldı

    Yapılan açıklamada, “1 Şubat 2019 saat 00.00 itibarıyla geçerli olmak üzere Avrasya Tüneli tek yön geçiş ücretleri otomobiller için 32,10 TL, minibüsler için ise 48,10 TL olarak belirlenmiştir” denildi.

    Avrasya Tüneli’nden geçiş ücreti otomobiller için 23,30 TL, minibüsler için ise 34,90 TL’ydi.

  • Kan donduran olay! Cesedi köpeklere yedirmişler

    Müge Anlı’nın  programında yine kan donduran bir olay gündemde. Sık sık kocasını terk edip evden kaçan ve son olarak kayınbiraderiyle yasak ilişki yaşayınca 2007 yılında eşinden boşanan Seher Okusal’dan 4 yıldır hiçbir haber alınamıyor. 34 yaşındaki Seher Okusal’ın başına ne geldiği henüz bilinmezken ortaya atılan iddialar ise izleyenleri dehşete düşürmeye yetti.

    İddiaya göre Seher Okusal, kardeşi Mevlüt tarafından öldürüldü. Ancak Okusal’ın cesedine hiçbir şekilde ulaşılamadı. Seher Okusal’ın 18 yaşındaki kızı Sevilay Aha ise dayısı Mevlüt Okusal’a bu iddiayı sorduğunda “İnsan hiç ablasına nasıl kıyar mı?” diyerek kendisine iftira atıldığını ileri sürdü. Annesinden 2015 yılından beri haber alamadığını söyleyen Sevilay, canlı yayında “Kimisi diyor ki anneni boğdular, kimisi diyor ki boğazını kestiler, Ben annemin bulunmasını istiyorum. En azından mezarını yaptırırım.” diye konuştu.

    “ANNEMLE AMCAM YASAK İLİŞKİ YAŞAMIŞ”

    Sevilay Aha, annesiyle babasının neden boşandığı sorulduğunda şunları dile getirdi; “Annem babamı defalarca terk etmiş. Babam da her seferinde geri getirmiş. Ancak 2007 yılında amcanla annemin bir ilişkisi olmuş. Ondan sonra babamdan ayrılmışlar. Aynı sene içerisinde babam bir evlilik daha yapmış. Annem babamla evliyken yaşlı bir adama kaçarmış. Babam annemi o adamla görünce ise annem onu akrabam diye tanıtmış.”

    “CİNAYET OLMASA NEDEN BU KADAR DEĞİŞSİN”

    Sevilay Aha’nın bu ifadelerinin ardından dikkat çeken bir açıklama da Seher Okusal’ın kız kardeşinden geldi. Programa telefonla bağlanan kadın, “Mevlüt ağabeyimin ablamı öldürdüğünü düşünüyorum. Hatta ağabeyim, ablam kaybolduktan sonra uyuşturucuya da bulaşmış ve tavırları değişmiş. Ben ağabeyimle görüşmüyorum ama cinayetten sonra olmuş bu değişiklikler cinayet olmasa ağabeyim neden bu kadar değişsin” dedi.

    Yine Seher Okusal’ın halası Güllü de cinayetin Mevlüt tarafından işlediğini ileri sürdü. Halanın fadesine göre; Seher Okusal, abisi Mevlüt Okusal’dan para istediği. Mevlüt Okusal’ın da ‘Para kolay kazanılmıyor’ dediği ve iki kardeş arasında bu yüzden kavga yaşandığını dile getirdi.

    “CESEDİNİ KÖPEKLERE YEDİRMİŞ”

    İddiaya göre Mevlüt Okusal bu kavga sırasında kardeşini öldürdüğü ve cesedini bir halıya sararak attığı belirtiliyor. Başka bir iddiaya göre ise abi Mevlüt kardeşi Seher’in cesedini köpeklere yedirdi.

    Müge Anlı ekibinin yaptığı araştırmaya göre; Seher Okusal’ın kimliği ile son 7 yıldır hiçbir sağlık kuruluşundan tedavi talep edilmedi ve hiçbir devlet kurumundan da işlem yapılmadı. Yine bu durum da Mevlüt Okusal’ın öldüğü iddiasını güçlendiriyor.

  • Hamile kadın dehşeti yaşadı! Sağlık Bakanlığından geldiklerini söylediler…

    Olay, Adıyaman merkez Yeşilyurt Mahallesi 2146 Sokak’ta önceki gün yaşandı. Hamile Şükran U.’nun kapısını çalarak içeri giren 1’i kadın 4 şahıs, Sağlık Bakanlığından geldiklerini ve bilgilendirmede bulunacaklarını söyleyerek içeri girdi.

    Şahıslar, ellerindeki bıçakla hamile kadını tehdit edip ellerini bantladı, ardından evde bulunan 8 adet yarım altın ile 4 adet bileziği alarak kaçtı.

    Yaşanan olay sonrası harekete geçen Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, G.K. (17), İbrahim E., Fatih Ü. ve Ejder Ç. isimli şüphelileri kameralardan tespit ederek yakaladı. Yaşı küçük olan G.K. çocuk şubede, diğer şahıslar ise asayiş şubede sorgulandıktan sonra adliyeye sevk edildi.

    Şahıslar adliyeye sevki esnasında bir zanlı yakını, diğer zanlılara küfürler savurdu. Zanlıların çaldıkları altınları kuyumcuya sattıkları tespit edilirken, şahısların ev aramasında 1 adet kol saati bulunduğu öğrenildi.

  • Hamza Dağ: Seçim çalışmalarında yapay zekadan faydalanacağız

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, 31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçime dair açıklamalarda bulundu.

    CHP’den daha yeni bir parti olmalarına rağmen kurumsal kimliği daha oturmuş bir parti olduklarını, aday belirleme sürecini başarıyla yürüttüklerini söyleyen Dağ, tüm dünyada propaganda süreçlerinin ciddi bir değişim gösterdiğine işaret etti. Dağ, Türkiye’de klasik yönetimlerle beraber teknolojik yöntemlerin de kullanılmaya başlandığını dile getirdi.

    Teknolojik yöntemlerin daha farklı şekilde kullanılması mecburiyetinin bulunduğunu vurgulayan Dağ, “Bundan sonra klasik yöntemler iyice kaybolmaya doğru gidecek. Bayrak, afiş… Zaten bu sefer vazgeçiyoruz. Şu an mitingler devam ediyor ama 1-2 seçim sonra belki mitingler de azalmaya başlayacak. Kitlelere ulaşma imkanı çok arttı. Sosyal medya yoluyla özellikle kitlelere ulaşma imkanı çok arttı. Sosyal medyayı herkes kullanıyor ama nasıl, ne şekilde kullandığınız önemli” diye konuştu.

    ‘FARKLI ŞEYLER YAPTIK’

    Hamza Dağ, sosyal medyanın ezber bozan bir şekilde kullanılması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

    — Bir anda insanların, gençlerin “Aa çok güzel, çok farklı, çok değişik bir şey” deyip o sisteme girmesi lazım. Sosyal medya konusunda referandumdan bu yana çok farklı şeyler yaptık. Referandumda maddeleri videolarla anlattık. Klasik yöntemde gezerken benim 18 maddeyi anlatabilme ihtimalim yok. Vakit yetmez. Bölümlere, metinlere ayırdık, anlattık. Eğlenceli olması için birtakım işaretlerle bunu yaptık.

    AK Parti’de Ar-Ge Başkanlığı yaptığı dönemde bir hesap oluşturduklarını belirten Dağ, “Burada yaptığımız iyi işleri anlatma imkanı bulduk” dedi.

    Dağ, yerel seçimlerde yapay zekaya ilişkin çalışma yapacaklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

    — Artık sistem Big Data dedikleri Büyük Veri’ye ve yapay zekaya kayıyor. Bu seçimde Büyük Veri ve yapay zekayı 1-2 ilçede pilot olarak uygulayacağız. Yapay zekadan faydalanacağız. Yani mutfak görevi. Verileri topluyorsun, oradan harmanlıyorsun, o harmana göre sen propaganda, yol haritası ortaya koyuyorsun. Birkaç seçim sonra bunun artık ciddi anlamda ülkemizde uygulanacağı kanaatindeyim. Önümüzdeki süreçte bunları tüm siyasi partiler denemek zorunda olacak. Kim öncü olursa yine önde gidecek. Yine öncü olan AK Parti oldu.

  • Merakından aldığı fotokapan hırsızlık sayılmadı!

    Olay, 3 Nisan 2018 günü merkez Yakutiye ilçesinde meydana geldi. Temizlik işçisi Taner Akkuş, havalimanı güzergâhında temizlik işi yaparken yoruldu ve dinlenmek için yol kenarındaki toprak alana oturdu. Bu sırada yerde ucunda anten bulunan bir cihaz olduğunu fark etti. Anten kısmından tutarak toprak altından çıkardığı cihazı alıp, kurcalamaya başladı. Daha sonra da evine götürdü.

    Erzurum Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ekipleri ise devlet büyüklerinin kente giriş çıkış yaptıkları zamanlarda güvenliği ve kontrolü sağlamak için yerleştirilen 3 fotokapandan birinin eksik olduğunu fark edip harekete geçti. Polis ekiplerinin her yerde aradığı fotokapanın içindeki SIM kart, sinyal vermeye başladı. Polis, SIM kartının bir cep telefonuna takıldığını belirleyip, iz sürdü. Fotokapanın Taner Akkuş’ta olduğu tespit edildi. Polis, temizlik işçisini gözaltına aldı.

    Sorgusunun ardında serbest bırakılan Akkuş hakkında Erzurum 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘kamu hizmetine veya yararına tahsis edilen eşya hakkında hırsızlık’ suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

    ‘NE OLDUĞUNU ÇÖZEMEDİM’

    Taner Akkuş, tutuksuz yargılandığı davanın 15 Ocak günü görülen ilk duruşmasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

    “Dinlenmek için oturduğum yerde, ucunda anten olan bir şey gördüm. Merak ettim çektim. Afganların düşürdüğü walkman ya da telefon sandım. Önce alıp kurcaladım hatta ‘pili bitmiş’ diye otogardan pil aldım. Böyle şeyleri kurcalamaya çok meraklıyım. Yanıma alıp, evime götürüp kurcaladım. İçerisinde bir sim kart buldum. Telefonuma takıp kime ait olduğunu bulmak için baktım ancak hiçbir ses gelmedi. Cihazı, ne olduğunu çözemeyince dolabın üzerine koydum. İşe gittim, ertesi gün polisler aradı. Ben de bir bomba olduğunu söyledi. Çok korktum ‘ne bombası’ dedim. Polislerle eve gittik, cihazı teslim ettim. Meğerse fotokapanmış. O günlerde Cumhurbaşkanı gelecekti, o nedenle yerleştirilmiş. Üzerine oturduğum bomba da çıkabilirdi. Anten ucunda kamera takılıymış, beni de çekmiş. Bir daha görsem asla almam. Ne olduğunu bilmiyordum. Devlet malı olduğunu bilsem elimi sürer miyim?”

    GEREKÇELİ KARAR: MERAK SAİKİYLE ALDI

    Mahkeme, Taner Akkuş’u yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat ettirdi. 4’üncü Asliye Ceza Hakimi Aydın Başar, hazırladığı gerekçeli kararında, emniyet güçleri tarafından güvenlik amacıyla yol üzerindeki bölgenin çeşitli yerlerine fotokapan kameralar yerleştirildiğini anlattı. Sanığın tesadüfen dinlenmek istediği yerde fotokapanı gördüğünü kaydederek, şöyle dedi:

    “Sanığın söz konusu fotokapanın emniyet güçlerine ait bir cihaz olduğunu bilmeden merak saikiyle ve ayrıca Afganlılara ait olduğunu düşünerek, alıp evine götürdüğü ve yine söz konusu cihazı kurcaladığı, daha sonra cihaz içerisinde SIM kartı bulup yine merak saikiyle telefonuna taktığı ve söz konusu SIM kartın telefona takılması nedeniyle vermiş olduğu sinyal sonucu kolluk görevlilerince sanığa ulaşıldığı, olayın bu şekilde gerçekleştiği, sanığın duruşmadaki savunması, gözlenen sosyal ve kültürel durumu, tüm dosya kapsamı ve duruşmada edinilen vicdani kanaatle sabittir. Sanığın söz konusu fotokapanı tesadüfen ve ıssız bir yerde bulmuş olması, bu fotokapanın ne işe yaradığını bilmeden eve götürüp, yakalanacağını bilmesi gerektiği halde içerisindeki SIM kartını telefonuna takmış olması göz önüne alındığında iddia edildiği gibi sanığın hırsızlık kastıyla hareket etmediği ve zaten söz konusu fotokapan cihazını herhangi bir yere satmayıp ve bozmaksızın, emniyet görevlilerine teslim etmesi göz önüne alındığında sanığın suç işleme kastıyla hareket etmediği yönünde vicdani kanaate ulaşıldığından atılı suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, salon dışında toplananlara konuştu

    31 Mart 2019 Yerel Seçimleri Aday Tanıtım Toplantısı öncesinde Ankara Spor Salonu önünde AK Partililere seslenen Erdoğan şunları söyledi:

    Biraz sonra manifestomuzu açıklayacağız. Ve bu manifestoyla birlikte bu yerel seçimlerinin çerçevesini çizmiş olacağız. Gerçekten yerel seçimlere partimiz, Merkez Karar Yönetim Kurulu, Merkez Yönetme Kurulu yoğun bir çalışmayla hazırlandı. Ve şu anda da bu hazırlıkların neticesinde bu yerel seçimlerde hangi çerçevede, neler yapacağız bunların hazırlıklarını bitirdik.

    Bizi zaten özellikle merkezi yönetimde neler yaptığımızı biliyorsunuz. Eğitimde neler yaptık? Neler yapıyoruz? Sağlıkta neler yaptık? Neler yapıyoruz?

    3Ç demiştik. Çöp, çukur, çamur… Niye? Çünkü CHP demek çöp demektir, çukur demektir, çamur demektir. Biz geldik bunları yok ettik, tertemiz hale getirdik. Ve modern şehirler meydana getirdik.

    Ve İstanbul’da Binali bey ile bu yola devam ediyoruz, edeceğiz. Ankara’da Mehmet Özhaseki kardeşimizle bu yola devam ediyoruz, edeceğiz. İnşallah İzmir’de de Nihat Zeybekci kardeşimizle İzmir’i, inşallah İzmirli kardeşlerimiz bize emanet edecekler.

    Ve bütün büyükşehirlerde, illerde, Cumhur İttifakı olarak inşallah yeni bir süreç başlatacağız. Bir tarafta zıllet ittifakı, bir tarafta cumhur ittifakı.

    Ve Cumhur İttifakı ile, terör örgütünün kol kola girdiği CHP’ye; öbür tarafta malum partilere artık söz söylememe gerek yok. İnşallah 31 Mart’ta gereken dersi vermeye hazır mıyız? Sandıkları patlatmaya hazır mıyız?

  • Azeri Grupların İşlediği Cinayet Zinciri Ortaya Çıktı

    Gaziosmanpaşa Hürriyet Mahallesi, 260 sokak üzerinde 8 Ağustos 2018 tarihinde saat 10.30 sıralarında meydana gelen olayda Azerbaycan uyruklu Ganjali Aliyev, uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Şüpheli olaydan sonra kaçarken polis soruşturma başlattı.

    DİZİ CİNAYETLER ORTAYA ÇIKARILDI

    Cinayet Büro Amirliği tarafından yapılan çalışmalarda cinayetin meydana geldiği yerde yaşayan Azerbaycan uyruklu kişiler arasında bir süredir cinayet ve saldırı olaylarının yaşandığı tespit edildi.

    ŞÜPHELİ HASTANEDE GÖZALTINA ALINDI

    Polis, Ganjali Aliyev’i öldürdüğü iddia edilen şüphelinin izini Bezimalem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde buldu. Çocuğunu hastaneye tedavi için getirdiği öğrenilen şüpheli Sahip M.(31)çıkışta gözaltına alındı. Polis ekipleri şüphelinin yanında bulunan Turan M.(39) ile Rishal H.(39)’yi de yakaladı.

    5 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ CİNAYETLER ZİNCİRİ

    Asayiş şube müdürlüğünde yapılan soruşturmada sonucu polis kayıtlarına göre yaşanan olaylar şöyle;

    9 Aralık 2015’te 23.30 sıralarında Sultangazi 50. Yıl Mahallesi 2203 sokakta Sahip M’nin ağabeyi Ramil M. ile aralarında husumet bulunan Natik G. ve babası Yapon G. tarafından silahla vurularak öldürüldü.

    15 Ocak 2017 tarihinde Sahip M. ağabeyinin öldürülmesinden sorumlu tuttuğu Misirxan Aliyev’i Gaziosmanpaşa’da yanındaki iki arkadaşıyla düzenlediği silahlı saldırıda öldürdü.

    8 Ağustos 2018 tarihinde Sahip M. bu kez Ganjali Aliyev’i Gaziosmanpaşa’da düzenlediği silahlı saldırı sonucu öldürdü.

    22 Ağustos 2018 tarihinde Gaziosmanpaşa’da Sahip M.’nin akrabası olduğu öğrenilen Ramil Mamadov öldürüldü. Bu olayın faili Asıf A. olaydan sonra yakalanıp tutuklandı.

    7 Ekim 2018 Gaziosmanpaşa Fevzi Çakmak Mahallesi’nde Ruhil Agoyev’in yine Sahip M.’nin akrabaları Kasım M. ve kardeşi Mubarız M. tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldü.

    Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüpheliler Sahip M. suçlamaları kabul etmedi. Adliyeye çıkarılan şüpheli tutuklandı. Şüphelinin yanında gözaltına alınan Turan M. ve Rishal H. serbest kaldı.

  • Rusya’ya domates ihracatı arttı

    Türkiye’den Rusya Federasyonu’na yapılan domates ihracatı, geçen yıl önceki yıla göre yaklaşık 14 kat artarak 30 milyon 634 bin dolara çıktı.

    Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerinden yapılan derlemeye göre, Türkiye’den Rusya’ya 2018 yılında 37 bin 107 ton domates gönderildi ve karşılığında 30 milyon 634 bin 892 dolar gelir sağlandı. Rusya’ya önceki yıl 2 milyon 197 bin 208 dolar tutarında 2 bin 75 ton domates ihraç edildi. Böylece Türkiye’den Rusya’ya geçen yıl yapılan domates ihracatı tutarı, önceki yıla göre yaklaşık 14 kat arttı.

    DKİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Sektör Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Rusya’nın Türkiye için önemli bir pazar olduğunu söyledi.

    Rusya’nın bir dönem domates ithalatına kısıtlamalar getirdiğini anımsatan Gürdoğan, buna bağlı olarak ihracatta düşüşler yaşandığını ifade etti.

    Kısıtlamaların kalkmasıyla domates ihracatının arttığına dikkati çeken Gürdoğan, şöyle devam etti:

    “Domateste 2017 yılında ihraç yasağının devam etmesi, 2018 yılı ilk 4 ayında Rusya Federasyonu’nun kısıtlı sayıdaki firmaya ihraç izni vermesi nedeniyle 2017 yılı ve 2018 yılı ilk üç ayında ihracatımız düşük kalmıştır. Rusya’nın 2018 Nisan ayından sonra domates ihracatını serbest bırakmasına bağlı ihracatımız artış trendine girmiştir. Rusya Federasyonu’na ihracatta yaşanan sorunların çözüme kavuşması, limanlarda Türk ürünlerine uygulanan tarife dışı engellerin düzelmesiyle ihracattaki bu artışın 2019 sezonunda çok daha iyi noktalara geleceğine inanıyoruz.”

    Gürdoğan, ihracat rakamlarının daha da üst düzeye ulaşması gerektiğini vurgulayarak, DKİB olarak bunun için çaba sarf ettiklerini belirtti.

  • Ünlü isimler Serdar İnan’a dava açtı

    Türkiye’de yaklaşık 220 proje gerçekleştiren İnanlar İnşaat’ın sahibi Serdar İnan FETÖ’ye üye olduğu iddiası ile mal varlıklarına el konulunca yurt dışına kaçmıştı. Sabah’tan Atakan Irmak’ın haberine göre şirketin sadece bankalara olan 215 milyon lira borcundan dolayı yapımı devam eden inşaatlara el konulunca aralarında birçok ünlü sanatçı ve iş adamının da bulunduğu 169 mağdur çareyi mahkemelerde aramaya başladı.

    SAYGINER VE DOĞAN’DA MAĞDURLAR ARASINDA

    İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne dava açanlar arasında ünlü şarkıcı Nihat Doğan ve Dünya Bilardo Şampiyonu Semih Saygıner’de bulunuyor. İnanlar İnşaat’ın Sarıyer’deki konut projesinden daire satın alan ünlüler satış bedelini ödemelerine rağmen dairelerini alamadı. Bunun üzerine adli makamlara başvuran mağdurlar söz konusu dairelerin üzerinde bulunan hacizlerinin kaldırılarak kendilerine tescillenmesini aksi takdirde ödenen bedelin faizi ile teslim edilmesini talep etti.

    BANKALAR İPOTEK KOYDU, TAPULAR REHİN KALDI

    Serdar İnan yurt dışına kaçtıktan sonra şirketin kapısına kilit vurulduğunu açıklamış ve şirketinin iflasını istediğini söylemişti. İflasın ardından alacaklarını tahsil edemeyen bankalar İnanlar İnşaat’a ait olan evleri ipotek altına aldı. Parasını ödedikleri halde dairelerini alamayan mağdurlar ise hem bankalara hem de Serdar İnan’a karşı hukuk mücadelesi veriyor.