Blog

  • Çocuk parkında inanılmaz görüntüler!

    Olay, Samsun İlkadım ilçesi Anıtpark’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yaşları 10-15 arasında değişen 2 grup arasında henüz belirlenemeyen bir nedenle tartışma çıktı.

     

    Tartışma kısa sürede kavgaya dönüşürken çocuklar birbirlerine yumruk ve uçan tekme attı.

     

    Kavga bir süre daha devam ederken olay yerine gelen sivil zabıta ve polis ekipleri kavga eden 2 grubu ayırarak olay yerinden gönderdi. Ara sokaklara doğru kaçışan çocuklar burada da bir süre tartıştıktan sonra dağıldı.

  • “Berkay’ı Maliye Bakanı yapmalı”

    Yaşadıkları kavga sonrası davalık olan futbolcu Arda Turan ile şarkıcı Berkay Şahin, dün ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada kimlik tespiti yapılan Turan, aylık gelirinin 300 bin euro olduğunu söyledi. Berkay Şahin ise ayda 1000 TL kazandığını ifade etti.

    Şahin’in beyanı, binlerce sosyal medya kullanıcısının eleştiri konusu haline geldi. Konuya dair görüşünü dile getirenlerden biri de, Yazar Fatih Altaylı oldu.

    Altaylı, bugün “Berkay’ı Maliye Bakanı yapmalı” başlığıyla yayımlanan yazısında “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin çok önemli bir avantajı olduğu söylenmişti. Çok önemli, çok değerli, işinin erbabı kişileri milletvekili olmasalar dahi, siyasete pek ilgi duymamış olsalar bile ‘bakan’ olarak değerlendirme ve Türkiye’nin sorunlarını çözecek bir göreve getirme imkânı doğuracaktı” hatırlatmasında bulundu.

    “İşte fırsat kapımıza geldi. Bu sistemin en değerli meyvesini yeme zamanı. Berkay adında bir şarkıcı var biliyorsunuz. Önce Caner Erkin’in eşiyle olan ilişki iddialarıyla gündeme gelmişti. Sonrasında da Arda’dan yediği kafa sonucu burnunun kırılmasıyla” diyen Altaylı, şöyle devam etti:

    – Dün şarkıcı Berkay isimli çocuğun, Arda ile olan davasının duruşması vardı ve duruşma sırasında Hakim, Berkay’a “Aylık gelirin ne kadar?” diye rutin bir soru sordu. Berkay da yanıtladı: “1000 TL” Şaka değil… Bin Türk Lirası. Genç bir şarkıcının, Türk adaleti ile aleni olarak dalga geçmeyeceğini düşünürsek bu yanıt ciddi olmalı. Ve bakın o şarkıcı çocuk aylık 1000 TL’lik geliri ile neler başarıyor: –Bir kere en azından kendisinin ve eşinin cep telefonlarını ödüyor –Evi kendisine mi ait bilmiyorum ama en azından elektrik, su, doğalgaz faturalarını yatırıyor. –Eğlenmeye gittiği bir barda dayak yediğine göre dışarda yemek yiyor, hesap ödüyor. — Kendine kılık kıyafet alıyor, eşinin giyim kuşam masraflarını karşılıyor.

    — Bu asgari harcamaları bir yana bakın daha neler yapıyor: –Medyadan öğrendiğimiz kadarıyla kendine iki sene kadar önce 900 bin TL’ye bir BMW almış. — O otomobili aldığı sırada zaten daha önceden aldığı yaklaşık değeri 300 bin avro yani 1.9 milyon TL olan bir Aston Martin’i varmış. –Geçen yaz eşi Özlem Ada Şahin Hanımefendiye 2.5 milyon TL’ye Mercedes G arazi aracı almış. (Basın da amma abartmış. O otomobil 1.9 milyon TL.) –Beykoz’da oturduğu villanın salonlarından birini gece kulübüne çevirmiş. Ve tüm bunları aylık 1000 TL’lik geliri ile başarıyor. Bence Berkay’ın şahsında Türkiye muazzam bir Maliye Bakanı adayı bulmuştur. 1000 TL ile bunları yapabilen birisi, Türkiye’nin devasa bütçesi ile neler neler yapmaz. Kamudaki asgari ücreti 10 bin dolara çıkaracak kabiliyette olduğu aşikar!

  • Tediye ödemeleri bugün hesaba yatıyor!

    Kamu kurumlarında çalışan işçilere ödenecek tediyeye ilişkin Cumhurbaşkanı kararı dün Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayınlanan karara göre, ilave tediyenin birinci yarısı bugün hesaplara yatıyor. İkinci yarısı ise 31 Mayıs 2019 tarihinde ödenecek. 

    Maden işletmelerinde çalışan işçilere ayrıca yapılacak ilave tediyenin tamamı ise 23 Aralık’ta ödenecek.

    Ödemeler net ücret üzerinden

    İlave tediye, net ücret üzerinden yapılıyor.İlave tediyeden, geçen yıl dört taksitte ödeme yapılan kadroya alınan taşeron işçiler de yararlanacak. Ancak, belediyelerin kurduğu şirketlerde kadroya alınan taşeron işçiler ilave tediyeden yararlanamıyor.

    Kim ne kadar alacak?

    Ödenecek ikramiyelerin miktarı da belli oldu. Tediye ödemesinin çalışanın maaşına göre 820 ile 1300 lira arasında arasında değişeceği belirtiliyor.

    İlave tediye tutarı ne kadardır? Kaç kez ödenir? 

    İlave tediye işçinin bir ayda çalıştığı gün sayısı kadardır. Hafta tatilleri sayılmadığı için bir ayda çalışan sayısı 26 gün kabul edilir. İlave tediye işçinin 26 günlük ücreti üzerinden hesaplanır.

    İlave tediye 6772 sayılı Kanun gereğince işçilere en az yılda 1 kez ödenir.

    6772 sayılı Kanun uyarınca Bakanlar Kurulu kararı ile ilave tediye ödemesinin yılda 2 kez yapılması mümkündür.İlave tediye yani toplamda 52 günlük ücretleri kadar ödeme yapılır.

    İlave tediyeden, geçen yıl kadroya alınan taşeron işçileri de yararlanacak.

    İlave tediye ödemesinden kimler faydalanır?  İlave tediye ödemesi, devlete bağlı kurum ve kuruluşlarda, İş Kanununa tabii olarak çalışan tüm kamu işçilerine ödenir.

  • Korkunç olay! Traktörlü eğlence ölümle bitti

    Kaza, dün akşam saatlerinde Ulucanlar Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Hüseyin Alkan ile ismi henüz öğrenilemeyen bir arkadaşı traktörle tarla sürerken eğlenmek istedi. Sürücü koltuğunu boş bırakarak rolentiye aldıkları traktör tarlada ilerlerken Alkan ve arkadaşı ise aracın arka tarafında oturarak sohbet etti.

    Daha sonra ayağa kalkarak sürücü koltuğuna atlamaya çalışan Alkan dengesini kaybederek traktörün altına düştü. Lastiğin altında kalarak yaralanan genç adam olayı görenlerin haberverdiği ambulansla Şanlıurfa Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Acil serviste tedaviye alınan Alkan doktorların tüm çabasına rağmen yaşamını yitirdi. Alkan’ın cansız bedeni Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı.

    OLAY ANI CEP TELEFONU KAMERASINDA

    Yaşananlar ise o sırada bir vatandaşın çekim yaptığı cep telefonu ile görüntülendi. Görüntülerde Alkan’ın traktörün arkasında otururken sürücü koltuğuna geçmeye çalışması ve yere düşmesi yer alıyor. Kazayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.

  • Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile YÖK’ten tarihi adım

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve Yükseköğretim Kurumu (YÖK) arasında bilimsel çalışmalar ve araştırmalarda iş birliğine yönelik protokoller YÖK Konferans Salonu’nda imzalandı.

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, burada yaptığı konuşmada, sanayi ve teknoloji alanında Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak yapısal reformlara odaklandıklarını söyledi.

    Akademiyle yürüttükleri ortak projelerin önemine işaret eden Varank, “Ekonomik yarışta geri kalmamak için yüksek katma değer, verimlilik artışları, dijitalleşme ve bölgesel kalkınma eksenlerinde bir dizi önceliğimiz bulunuyor. Nihai amacımız, üretimde yapısal dönüşümü gerçekleştirmek. Bu sayede dışa bağımlılık ve dış finansman ihtiyacı azalacak, büyüme ve istihdam sağlam bir rotaya oturacak.” diye konuştu.

    Başarılı bir yapısal dönüşümde, kamu kadar özel sektör ve akademinin de adımlar atması gerektiğini vurgulayan Varank, imzalanan protokolle mevcut entegrasyonu bir üst seviyeye taşıyacaklarını, üniversiteler, sanayi kuruluşları, araştırma merkezleri, enstitülerle Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerinde ortak program ve projeler geliştireceklerini dile getirdi.

    Varank, YÖK ile imzalanan protokol kapsamında, sanayide duyulan insan kaynağı ihtiyacının karşılanmasına yönelik çalışma yürüteceklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

    “Üniversitelerin bünyesindeki zengin insan kaynağımız, enstitü ve sanayi kuruluşlarındaki altyapılarda çalışma imkanına kavuşacak. İş gücü piyasasındaki yetenek setlerini çeşitlendirip, kabiliyet eksikliklerini gidermemiz gerekiyor. Üretim değer zincirini bir bütün olarak ele alıyoruz. Bilimsel araştırma, uygulamalı bilim, ürün geliştirme ve ticarileşme katmanlarından oluşan her bir aşama bizim için eşit öneme sahip. TÜBİTAK aracılığıyla tüm bu katmanlarda nitelikli bilginin işlenmesini ve paylaşımını mümkün kılan ‘Yüksek Teknoloji İşbirliği Platformları’nı desteklemeye başladık. Bu platformlarda araştırma üniversitelerimize merkezi bir rol verdik.”

    Araştırma üniversitelerinin geliştirdiği kritik teknolojilerdeki ürünlerin, “Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Belgesi” verilen firmalar başta olmak üzere özel sektöre aktarımını hedeflediklerini ifade eden Varank, üniversiteler ile sanayi arasındaki araştırma altyapılarını desteklediklerini hatırlattı.

    Bölgesel kalkınmada üniversitelerle iş birliği

    Protokolle bölgesel kalkınma alanında da iş birliği öngördüklerini belirten Varank, “Bu kapsamda, sektör ve ürün bazlı yerel analizlerin yapılması konusunda üniversitelerimizin tecrübe ve yetkinliğinden faydalanacağız. İl yenilik planlarının hazırlanması, yakında detaylarını açıklayacağımız ‘Yerlileşme Politikası’nın önemli bir unsuru olacaktır. Üniversitelerin ‘Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi’ kapsamında yürüteceği çalışmalarda iş birliğine hazırız. Kalkınma ajanslarımız, üniversitelerimizin projelerini mali ve teknik destekler aracılığıyla teşvike devam edecekler.” değerlendirmesinde bulundu.

    TÜBİTAK enstitülerinin, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu stratejik alanlarda yüksek katma değerli ürün ve hizmetleri özgün Ar-Ge çalışmalarıyla geliştirdiğine işaret eden Varank, protokol kapsamında akıllı ve yenilikçi malzemelerden yenilenebilir enerjiye, lazer teknolojilerinden uydu ve uzay aracı kontrol sistemlerine kadar pek çok alandaki TÜBİTAK projelerinde doktora öğrencilerinin çalışmasını istediklerini bildirdi.

    Financial Times’da dün yayımlanan bir makalede, Eskişehir Osmangazi Üniversitesindeki akrep ve yılan zehirlenmelerine karşı antiserum üretim tesisinden bahsedilerek bu projeye melek yatırımcı ilgisinin vurgulandığına dikkati çeken Varank, şunları kaydetti:

    “Türkiye, start-up olarak adlandırılan yenilikçi girişimlerdeki sıçramayı, sadece perakende ticaret tabanlı işler yerine, bilimsel tabanlı faaliyetlerde de gerçekleştirebilir. Nitekim TÜBİTAK enstitüleri ve buralarda yapılan çalışmalar beklentilerimizi giderek yükseltiyor.”

    Varank, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezinde 3 bin 750’den fazla endemik bitkiden faydalanarak yenilikçi ilaçların bilimsel yöntemlerle geliştirildiğini ve bu sayede yüksek katma değerli bitkisel ilaçların üretilmesinin yolunun açıldığını anlattı.

    “Üniversiteler istekli ve yapıcı olmalı”

    Üniversitelerin kurumsal taassuptan uzak bir yaklaşımla istekli ve yapıcı olması gerektiğini vurgulayan Varank, yıkıcı teknolojiler olarak adlandırılan teknolojik kırılımlara sanayi ve sektörlerin hazırlanmasının büyük önem taşıdığını söyledi.

    Varank, üniversitelerden, bilginin akademik çerçeveye hapsedilmemesi ve ekonomik değer üretmesi hedefleri doğrultusundaki işlere öncülük etmelerini beklediklerini dile getirdi.

    Konuşmaların ardından YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Bakan Varank’a, kendisinin yayına hazırladığı Mehmet Tahir’in Osmanlı Müellifleri isimli 3 ciltlik eserini hediye etti.

    Daha sonra, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ve YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Rahmi Er, kurumlar arasındaki “Doktora Burs Programlarında İşbirliği” ve “Doktora Programı Projesine İlişkin İşbirliği” protokollerini imzaladı.

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile YÖK arasında “İş Birliğine İlişkin Çerçeve Protokolü”ne de Bakan Varank ile Saraç imza attı.

    Söz konusu protokolle üniversitelerde üretilen nitelikli bilgi birikiminin toplumsal ekonomik faydaya ve kazanıma dönüştürülmesi hedefleniyor.

  • Aman dikkat! Fatura öderken paranızı kaptırmayın

    Mağdurlar ay sonunda elektrikleri kesilince faturalarının ödenmediğini anladı. Merkezin yolunu tutanlar, kapalı olduğunu görünce şikayetçi oldu. Açma bedeli ile birlikte faturalarını da ikinci kez ödemek zorunda kalanlar yaşananlara tepki gösterdi.

    Küçükçekmece Atakent Mahallesi‘nde bulunan fatura ödeme merkezi uzun süredir faaliyet gösteriyordu. Ancak son aylarda buradan faturalarını yatıranlar kesintiler nedeniyle şok yaşadı. Fatura merkezine gelenler önce “sistemde sorun var, düzelecek” bahanesiyle karşılaştı bir süre sonra ise merkezin kapandığını gördü.

    Mağdurlardan Süleyman Arslan, “Faturamı ödemeye geldiğimde, kapalı olduğunu gördüm. 58 TL olan faturam 179 TL geliyordu ve bu durum aylarca devam etti. Nedenini sorduğumda ‘sistem yavaş işliyor, daha düşmemiştir’ diyerek beni gönderiyorlardı. Ben de en son geldiğimde ‘Sular İdaresine gidip tespit ettireceğim, bu sorun çözülmezse polise gideceğim, resmi yollardan hakkımı arayacağım’ dedim. ‘Hallederiz sen haftaya gel’ dedi. 24 Ocak’ta geldiğimde de hiç kimse yoktu” şeklinde konuştu.

    GÜNLERCE ELEKTRİKSİZ KALDILAR

    Fatura ödeme merkezi mağduru olan Sevim Opuz da, “Ayın 3’ünde faturamı ödememe rağmen, 15 gün sonra sürekli faturalarımın yatmadığı üzerine mail geldi. Fatura ödeme merkezine geldiğimde ana merkeze mail atmayı unuttuklarını söylediler, ben de sorunu çözebileceklerini düşündüm. Ertesi gün elektriğim kesildi ve ben 3 gün elektriksiz kaldım. Yaşadığım mağduriyet bu” dedi.

    Bahar Temel ise, “11 yıldır burada 6 daire tüm faturalarımızı sorunsuz ödüyorduk. 12. ay faturalarımız yatırılmadığı için, sorun yaşadık. Biz bütün faturalarımızı ödedik, elimizde makbuzlarımız var. Fatura ödeme merkezine geldik ve kapalı olduğunu gördük. Karşıdaki market bize buranın dolandırıcı olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.

    Ziya Temel de, “Yetkililere sesleniyoruz, bize sahip çıksınlar. Vatandaş olarak mağduruz. Aile binasında yaşıyoruz, 6 dairemiz var. Bizim de 11. ay ve bu ay elektrik ve su ödememizi yatırmamış. Neyin nesidir anlamadık, biz de şaşırdık. Hem kapalı burası, cezamızı da ödedik. Ne yapacağız” dedi.

    Atakent Mahalle Muhtarı Halime Totkanlı ise “Benim olaydan 18 Aralık’ta haberim oldu, şikayetler de artmaya devam ediyor. Elektrik, su, telefon konusunda mağdurlar bize ulaşıyor” ifadelerini kullandı.

    20 MİLYON LİRA KORSANA GİDİYOR

    Ödeme merkezlerinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu(BDDK)’dan lisanslı olması gerekiyor. Bazı ödeme merkezleri lisanslı olmalarına rağmen elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödemek için kurumlar ile anlaşmadığı için tüketici mağdur edilebiliyor. Anlaşmalı olmayan ödeme merkezlerinden fatura başına 1,5-2 TL alınırken, kredi kartı ile ödemede de yüzde 3 komisyon alınıyor. Bu da haksız kazanca neden oluyor. Anlaşmalı yasal kurumlarda fatura ödeme işlem ücreti alınmıyor, kredi kartı ödemelerinde ise anlaşmalı banka ne kadar yasal komisyon uyguluyorsa o kadar uygulanıyor.

    CK Boğaziçi’nin yaptığı en son yazılı açıklamada, “Müşterilerimizin yaklaşık 1,5 milyonu 238 sayıları 238 olan Müşteri İşlem Merkezleri (MİM) üzerinden ödeme yapıyor. 860 bin müşterinin ortak ödeme talimatı var. 230 bin müşteri de PTT’de ödüyor. Yaklaşık 700 bin müşterini ise korsan olarak ifade edilen ve sayıları 950’yi aşan noktalardan ödeme gerçekleştiriyor. Bu sırada fatura başına 1,5-2 lira işlem ücreti ödüyor. Bu da vatandaşın cebinden yılda yaklaşık 20 milyon liranın korsana gittiğini gösteriyor. Güvenli olmayan bu noktalarsa vatandaşın parasını alıp hiç ödeme yapmayan ya da geç ödeyerek tüketiciyi mağdur edenler de var. Kredi kartı ve kimlik bilgileri bu yetkisiz kurumların ellerine geçerek başla bir tehlike oluşturuyor” denildi.

  • Pakdemirli: “Vatandaş Mevsimine Göre Tüketim Yaparsa Fiyatlar Dengelenir”

    Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sebze ve meyve fiyatlarındaki yükselişle ilgili olarak “Vatandaş bakacak, mevsimi olmayan meyve sebze pahalıysa mevsime göre tüketim yaparsa ürünlerde dengeleme oluşacaktır. Hangi market ucuzsa ürünleri oradan almaya yönelirse fiyatlar dengeye ulaşır” dedi.

    Kamuoyunda tepki çeken yüksek sebze-meyve fiyatlarıyla ilgili konuşan Pakdemirli, “Fiyatlar mevsim normallerinde değil. Piyasalarda her gün daha fazla denetim yapıyoruz. Özellikle en güzel denetim vatandaşın denetimidir” dedi.

    “Vatandaş bakacak, mevsimi olmayan meyve sebze pahalıysa mevsime göre tüketim yaparsa ürünlerde dengeleme oluşacaktır” ifadesini kullanan Pakdemirli, şöyle devam etti:

    — Hangi market ucuzsa ürünleri oradan almaya yönelirse fiyatlar dengeye ulaşır. Fahiş fiyat varsa gerekli cezaları kesiyoruz. Sebze meyve gıda artışları düşük olur. Yıl içerisinde birbirini dengeliyor. Enflasyona olan olumsuz katkıları şu an için öyledir, ancak geçen yıl, ondan önceki yıl, ondan önceki yıl da öyleydi.

    — Gıda komitesi özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile çok ciddi çalışmaya başladı. 3 bakan anlık kararları alıyoruz. Birbirimize dokunduğumuz noktalarda çok hızlı kararlar alıyoruz. Birçok konuda geç kalmamış oluyoruz. Hal yasası tabii ki yüzde 30-40. Aynı zamanda perakende yasasını da ele almamız lazım.

  • Bursa’da da Mağazası Vardı… Forever New, Türkiye’den Ayrılıyor

    Avustralyalı giyim ve aksesuar markası Forever New, 2009 yılında girdiği Türkiye’deki operasyonlarını kapatıyor. 2006 yılında Avustralya’da kurulan marka 7 ülkede 250’den fazla mağazaya ulaşmıştı.

    Çok üzgünüz. Forever New Türkiye operasyonunu sonlandıracağımızı duyurmak bizim için çok zor. Markamızın tüm müşteri, tedarikçi ve takipçilerine yıllar içinde gösterdikleri bağlılık ve destek için terşekkür ederiz.Forever New Türkiye

    Markanın Türkiye temsilciliği tarafından Instagram aracılığıyla İngilizce olarak yapılan açıklamada, 30 Ocak’tan önce verilen siparişlerin teslim edileceği veya ücretlerinin tamamen iade edilebileceği belirtildi. Şirket, müşterilerin Forever New ürünlerinin uluslararası site üzerinden satın alınabileceğini da duyurdu.

    Açıklama sonrası, Forever New Türkiye temsilciliğinin internet sitesi uluslararası siteye yönlendirildi. 2006 yılında kurulan Avustralya merkezli giyim markası, Türkiye’nin yanı sıra Yeni Zelanda, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Singapur ve Endonezya gibi ülkelerde faaliyet gösteriyor.

    Forever New, Türkiye’ye 2009 yılında Saide Grup bünyesinde kurulan ve farklı hedef kitlelere hitap eden birden çok yabancı markayı barındıran Retail Platform tarafından getirilmişti. Birkaç yıl önce Saide Tekstil ile yolları ayrılan Forever New, Retail Two Mağazacılık tarafından işletiliyordu.

    İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi Türkiye’de pek çok il ve AVM’de hizmet veren Forever New Türkiye’nin operasyonlarına son verme kararının gerekçesi ve mevcut mağazaları ile çalışanlarının durumuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Konuyla ilgili görüşüne başvurmak için ulaştığımız Retail Two yetkilileri yorumda bulunmadı.

  • Rüzgar türbini alev alev yandı

    Samandağ ilçesine bağlı Sebenoba Mahallesi yakınlarında bulunan, bir enerji şirketine ait olan rüzgar türbininde bilinmeyen bir nedenden dolayı yangın çıktı.

    Yanan rüzgar türbini, olayı gören vatandaşlarca cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.

    Vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Ekipler uzun uğraşlar sonucu alev alan rüzgar türbinini söndürdü. 

    Firma görevlileri olay yerinde incelemelerde bulunurken yangının çıkış nedeni araştırılıyor.

  • Akılalmaz olay! Doktora gitti döndüğünde evi yıkılmıştı…

    Olay, dün Arsin İlçesi Yeniköy Mahallesi’nde meydana geldi. Anne ve babasından kalan evde 2 çocuğu ve torunu ile yaşayan Gülsen Paslı, ilçeye indi. Hasta torununu doktora götüren kadın geri döndüğünde tek katlı evinin yerle bir olduğunu görünce hayatının şokunu yaşadı. Tüm eşyaları yıkılan evin enkazı altında kalan kadın, suç duyurusunda bulundu. Jandarma ekipleri, yıkılan evin enkazında inceleme yaptı. Evin dozerle yıkıldığı belirlendi. Görgü tanıklarının ifadesine başvurulan olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Gülsen Paslı geçici olarak ilçede kızının evine yerleşti.

    ‘KARDEŞİMİN YIKTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM’

    Evi anlaşmazlık yaşadığı kardeşleri N.S. ve Z.S.’nin dozerle yıktırdığını öne süren Gülsen Paslı, “İki kızım ve torunum ile bu evde yaşıyorduk. Ev anadan, babadan kalma müşterek bir ev. 9 kardeşiz fakat diğer kardeşlerim gelip geçmezler. Biz burada hem hayvancılık yapıyoruz hem de bağ bahçe işleriyle uğraşıyoruz. Torunum rahatsızlandığı için ilçeye doktora gittik. Doktordan döndüğümüzde evin olmadığını gördük. İlk başta heyelan mı oldu diye düşündüm. Fakat dozerle yıkılmış, teker izleri var. Evi kardeşlerimin yıktığını düşünüyorum” dedi.

    Kardeşi ile annelerinin bakımı konusunda anlaşmazlık yaşadığını anlatan Paslı, “Onlar istiyor ki hep ben bakayım. Fakat onlar şehirde kaloriferli evde yaşıyorlar ve durumları çok iyi. Ben zaten fındık zamanı annemi alıp bakıyorum. Bu yüzden kardeşlerim tarafından evimin yıkıldığını düşünüyorum.  Bütün eşyalarım enkaz altında kaldı. Bir tavuğum da enkazda öldü. Maddi manevi çok zor durumdayım, kış günü bu yapılan hangi insanlığa sığar?” diye konuştu.