Blog

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bir Gece Sizi De Arayabilirim

    Siz sahada ne kadar çalışırsanız çalışın seçimin kazanıldığı yer sandıktır. Zaman zaman anlattığım benim meşhur Arslanköy örneği vardır. CHP 1946 seçimlerini; tabi burada genç kardeşlerim bunu bilmezler. Ama CHP’yi tanımak için anlamak için Arslanköyü de iyi tanımak, kadınlarını iyi tanımak anlamak gerekir. CHP 1946 seçimlerini açık oy / gizli tasnif usulüyle kazandıktan sonra yetinmemiş bu defa gözünü 1947’deki muhtarlık seçimlerine gitmiştir.

    Mersin’e bağlı Arslanköy ahalisi, CHP’nin dayattığı zalim muhtarı değil kendilerinin desteklediği Demokrat Partili adayı seçmek için dört gözle sandığı beklemektedir. Seçim sandığı gelir ama halk evine konan sandıkta demokrat partili adaya oy vereceği bilinenler yaklaştırılmaz. Sandık köy odasına götürülür. Ahali oyunu verir, akşam sandık kapanır. Sandığın başındaki görevli CHP adayının kazanamayacağını görünce ‘hastalandım’ diyerek oy sayımını ertesi güne bırakmak ve sandığı karakola götürmek ister.

    Bunun üzerine Arslanköy’ün kadınları sandığın başka yere götürülmesine izin vermez. Müsaade etmeyen bu kahraman kadınlar, Torosların o soğuğunda sabaha kadar jandarmayla birlikte sandığı beklerler. Ertesi günkü sayımda Demokrat Partili muhtar adayı 10 kat farkla kazanır. İl valisi seçimin yenilenmesine karar verir.

    Arslanköylüler demir kapıların ardına atılır. Bu olay isyan havasına büründürülüp sanıklar hakkında; dikkat edin idam cezası istenir. CHP bu. Yargılananlar arasında bulunan Elif isminde kahraman yürekli kadın hakime “Rey demek ırz demektir. Soruyorum reyimizi mi teslim edek, oyumuzu mu teslim edek” diye sorarak parmağıyla boynunu göstererek “idama kadar yolu var” diyerek adeta meydan okumuştur.

    Arslanköylüler bir yıldan fazla süren yargılamanın ardından ya beraat ederler, ya da tahliye edilirler. Tarihimize 47 hadisesi olarak geçen bu olay, milletimizin sandığa ve oradan çıkan iradesine olan bağlılığını göstermesi bakımından çok önemlidir. Şimdi milletime sesleniyorum, gençliğe sesleniyorum. İşte CHP’yi tanımak istiyorsanız, CHP budur. CHP hiçbir zaman sandıktan çıkan iradeye saygı duymamıştır. CHP hiçbir zaman milli iradeye saygı duymamıştır. CHP hep az önce de ifade ettiğim gibi açık oy / gizli tasnif ile seçim yapma yoluna gitmiştir. Şimdi tabi bunları yapamıyorlar o ayrı mesele. Ama fırsatını bulsalar, nasıl ki bölücü terör örgütünün arkasında olduğu parti; oyları aldılar istedikleri gibi kullandılar mı? Kullandılar. Muhtarları tehdit ettiler mi? ettiler. ondan sonra da oyları kendileri istedikleri gibi orada kullanmak suretiyle silme o beldelerde, ilçelerde sandıklardan kendi hesaplarına netice çıkardılar.

    “MİRASÇILARINI BUGÜNLERDE VİTRİNE ÇIKARIYOR”

    Rahmetli Menderes sandıktan çıktığı halde arkasında CHP’lilerin olduğu darbecilerin urganından kendini kurtaramamıştır. Yine aynı CHP, sandıktan çıkan rahmetli Türkeş’i ve arkadaşlarını 12 Eylül’de en ağır işkencelere maruz bırakarak, idamla yargılayanların mirasçılarını bugünlerde yeniden vitrine çıkartmak suretiyle 60 yıldır hiç değişmediğini gösteriyor.

    “PARTİMİZİ KAPATMAYA YELTENDİLER”

    Başbakanlık görevine gelen rahmetli Erbakan’ı alaşağı eden de yine aynı kafadır. Bölücü terör örgütünün güdümündeki siyasi partiyle girdiği yakın ilişki CHP’nin gerçek yüzünün sadece bir kısmıdır. Biz adeta anayasa değiştirebilecek güce sahipken; partimizi biliyorsunuz kapatmaya yeltendiler. Bu CHP’nin başındakiler ne dedi? “Ankara’da da savcılar, hakimler varmış” dediler. Aynı CHP. Değişen bir şey yok. Bu kadar güçlü geleceksin, millet sana böyle bir yetki verecek ve bu CHP zihniyeti partimizi kapatma noktasında adımlarını atacak.

    “BAŞARILI OLAMAYACAKLAR”

    Şimdi yanlarında yoldaşları var, yandaşları var. Bu yandaş, yoldaşlarıyla beraber şu anda adeta karşımızda cumhur ittifakına karşı bir ittifak oluşturdular. Başarılı olamayacaklar. Ben inanıyorum ki 31 Mart’ta benim vatandaşım gereken dersi verecektir. İş başında bulundukları belediyelerden, kendi partilerindeki uygulamalardan çok iyi biliyoruz ki bu kılıfın altında gücü ele geçirmek için yanıp tutuşan yontulmamış bir faşist zihniyet vardır. Biz sandığın namusunu koruduğumuz sürece, CHP’nin o sandıktan çıkma şansı yoktur.

    AK PARTİ TEŞKİLATINA UYARI

    Burada seçimlerde dikkat etmeniz gereken hususları bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Ne yapacağız? Nelere dikkat edeceğiz? Partimizi temsil eden sandık kurulu üyelerimiz, oy verme işleminden en az 1 saat önce görev yerlerinde hazır bulunmalıdır. Oy verme işlemi devam ettiği müddetçe partimizin aleyhine işlem yapılmasına, haksızlığa yol açılmasına bu arkadaşlarımız engel olacaklardır. Asla sandık, mekanını terk etmeyecek; ayrılacağı zaman da oradaki sandık müşahidiyle paslaşarak ayrılıp ihtiyaç giderecektir, bu o kadar önemli.

    Sandıklar kapandıktan sonra oy torbalarının götürülmesine bu arkadaşlarımız refakat edecektir. Beraberce kurula, oradan onlarla gidecek ve son ana kadar da o teslimatı yapıp öyle dönecek. Ben bunu yaşadım. 89 Beyoğlu mahalli seçimde yaşadım. Kazandığımız seçimi elimizden böyle aldılar. Onda da bir hayır vardı ayrı mesele. Ama işi hafife almayacağız.

    “BİR GECE SİZİ DE ARAYABİLİRİM”

    Geçen gün İstanbul’da il başkanımız dedi ki “Biz sandıklarda, sandık kurulu üyelerini belirledik.” Getir bakalım dedim, getirdi önüme. Ben de tuttum rastgele şöyle bir 10-15 tane sandık kurulu üyesini gece saat yarım bir gibiydi, telefonla aradım. Bir kaç tanesi henüz hangi sandıkta görevli olduğunu bilmiyordu. Bir gece sizi de arayabilirim. Çünkü bu işi sıkı tutacağız, hafife almayacağız. Sıkı tutacağız ki 31 Mart’ta biz çıkalım. Biz söyledik tabi hemen o malum zat da aramaya başlayabilir. Sandık müşahitlerimize de çok önemli görevler düşüyor.

    Binadaki tüm görevlilerimizi koordine etme, yaşanabilecek sorunlara müdahale etme, ilçe teşkilatında yardım alma vazifesi okul sorumlularımızın Nişasta Bazlı Şeker kotalarıyla ilgili bir müjdeyi açıklamak istiyorum.

    NİŞASTA BAZLI ŞEKER KOTASI DÜŞÜYOR

    Nişasta Bazlı Şeker kotalarıyla ilgili bir müjdeyi açıklamak istiyorum.
    NBŞ kotaları yüzde 10 olarak belirlenmişti. Biz bu kotasını geçtiğimiz yıl yüzde 5’e düşürmüştük. Şimdi bir adım daha atıyoruz ve yüzde 2,5’a çekiyoruz.

    KÖMÜR MÜJDESİ

    Enerji Bakanlığımızın da gayretiyle ülkemizin kömür rezervi 20 milyar tona ulaştı. Kurumlarımıza ait 7 sahayı daha işletmeye açarak kömür üretimini 18.5 milyon ton artırdık. Geçtiğimiz yıl kömür üretimiyle cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Bu vesileyle Somalı kardeşlerimize müjde vermek istiyorum. Soma Işıklar Bölgesi’nde çalıştırılan ve yılda 6 milyon ton kömür çıkarılan bölgelerdeki sözleşmeler sona ermek üzeredir.

    Hala bu madenlerde çalışan 2400 işçimizin tamamı da Türkiye Kömür İşletmelerinin şirketlerinde kadrolu olarak ve maden ocaklarında çalışmaya devam edecektir.

    Yine Soma’daki yeni işletmeye açılacak ve 350 milyon ton rezervi bulunan sahalarda yatırımcımızın 10 bin kişiyi istihdam etmesini bekliyoruz. Ülkemizin 81 ilinin tamamına doğal gaz vermeye başladık.

    İzmir Aliağa’dan sonra ülkemizin en büyük yeniden gazlaştırma ünitesini Hatay Dörtyol’da devreye aldık. Azerbaycan gazını Avrupa’ya taşıyacak TANAP’ı hizmete açtık. Türk Akım projesinin deniz kısmını bitirdik. Kendi topraklarımızdaki bölümün inşasına başladık. Bu yıl sonuna kadar onu da yetiştiriyoruz.

    SMA İLAÇLARI GERİ ÖDEME LİSTESİNE ALINDI

    Bir başka müjdemiz de SMA hastaları ve ailelerinedir. Çok pahalı olan ilaç bedelinin geri ödemesine ilişkin sorunu çözmüştük. Şimdi aynı hastalığın diğer tiplerinin de ilaç bedellerini geri ödeme listesine alıyoruz.

    Bununla ilgili karar komisyonda alındı yakında yürürlüğe girecek.

    DEVAMI GELİYOR…

  • Eski eşindeki kızını bu şekilde kaçırdı!

    Ereğli ilçesi Müftü Mahallesi’nde meydana gelen kaçırma olayı iddiaya göre şöyle gelişti; E.D. ve K.G. yaklaşık 4 yıl önce boşandı. Çiftin 4.5 yaşındaki kızları Z.G.’nin velayeti anneye verildi. Ankara’da yaşayan baba K.G., kiralık otomobille dün Ereğli’ye gelip, kızını görmek istedi. Baba ile mahkeme kararına rağmen kızını kendisine göstermediğini ileri sürdüğü eski eşi arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında annenin dalgınlığından yararlanan baba, kızını kucaklayarak, otomobile bindirdi. Babaya, annenin çalıştığı iş yerindekiler ile çevredekiler engel olmak istedi.

    Koşarak otomobilin yanına giden anne de kızını almaya çalıştı. Tüm engellemelere rağmen baba, otomobile binip, çalıştırdı. Annenin çalıştığı iş yerinde görevli güvenlik görevlisi S.C., otomobilin önüne geçerek, gitmesini engellemeye çalıştı. Baba K.G. ise otomobili, güvenlik görevlisinin üzerine sürdü. Otomobilin motor kaputuna tutunan güvenlik görevlisi, yaklaşık 300 metre sürüklendikten sonra düştü. Baba K.G. otomobille hızla uzaklaştı.

    Olayın ardından kalçasından yaralanan güvenlik görevlisi hastaneye kaldırıldı. Anne de polise şikayetçi oldu. Hemen harekete geçen polis, baba K.G.’nin kızı Z.G. ile Ankara’ya gittiğini belirledi. Ankara’da ifadesi alınan baba, mahkeme kararında kızını ayda 2 kez ve tatil dönemlerinde görme hakkı bulunduğunu ancak anlaşmalı olarak boşandığı eski eşi E.D.’nin bu karara uymadığını ileri sürdü. Baba, kızını, kendisine gösterilmediği için aldığını söyledi.

    Sağlık durumu iyi olan güvenlik görevlis S.C. de baba K.G.’den şikayetçi oldu. Olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.

  • Döner ve köftede yağ standardında değişiklik

    Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Türk Gıda Kodeksi Et, Hazırlanmış Et Karışımları ve Et Ürünleri Tebliği” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

    Buna göre, “fermente sucuk” olarak adlandırılan ürünün adı, tüketici tarafından anlaşılamadığı gerekçesiyle “sucuk” olarak güncellendi.

    Türkiye’de et üretiminde kullanımına izin verilmeyen, mekanik yöntemlerle kanatlı hayvanların karkaslarından ayrılan etlerin (MAKE), kalsiyum limitleri çerçevesinde sadece ısıl işlem görmüş emülsifiye kanatlı eti ürünlerinde etikette belirtilmesi kaydıyla kullanımına olanak sağlandı.

    Böylece yıllık üretim miktarı yaklaşık 160 bin tonu bulan MAKE’nin yurt içi üretimde de kullanılmasıyla ciddi bir ekonomik kaybın önüne geçilmesi hedefleniyor.

    Tebliğ kapsamında yer alan, MAKE kullanılmayan ürünlerde kalsiyum miktarı çiğ kanatlı eti ve kanatlı kıymada kilogram başına 150 miligramı, hazırlanmış kanatlı eti karışımlarında 250 miligramı ve ısıl işlem emülsifiye kanatlı eti ürünleri dahil olmak üzere diğer kanatlı eti ürünlerinde 350 miligramı geçemeyecek. Etiketlerinde MAKE kullanıldığı bildirilen kanatlı emülsifiye et ürünlerinde ise kalsiyum miktarı 750 miligramı aşamayacak.

    Emülsifiye et ürünleri, evcil tırnaklı hayvan veya kanatlı hayvan etlerinden özel bir teknik işlem uygulanarak elde edilen karışımın doğal veya yapay kılıflara doldurulup ısıl işlem görmesiyle üretilen salam, sucuk gibi ürünleri kapsıyor.

    Köfte üretim sınırı kaldırıldı

    Kasap, market gibi perakende işletmelerde köfte üretiminde günlük 10 kilogram olarak belirlenen miktar kısıtlaması da kaldırıldı. Hazırlanmış kırmızı et karışımı olarak sadece pişmemiş köfte ve yöresel ürünler (tantuni, Kilis tava, kağıt kebabı gibi), büyükbaş ve/veya küçükbaş hayvan karkas etlerinden günlük olarak üretilip satışa sunulabilecek.

    Soğuk zincirin kırılması halinde gıda güvenliği açısından riskli görülen tavuk kıymanın dondurulmuş olarak piyasaya sunulmasına, uygun teknik ve hijyenik şartların sağlanması şartıyla izin verilecek.

    Pastırma için tuz oranının üst limiti, ürün içinde yer alan mikroorganizma faaliyetini yeterince stabil halde tutamayacağı ve ürünü mikrobiyal bozulmalara açık hale getirebileceği gerekçesiyle kütlece yüzde 7’den yüzde 10’a çıkarıldı.

    Tebliğ kapsamında yer alan çiğ et, kıyma, kanatlı kıyma, hazırlanmış et karışımları, mekanik ayrılmış kanatlı eti ve et ürünlerinin üretiminde, “ürün” ismi “tür” ismiyle birlikte ifade edilebilecek.

    Dönerin yağ oranı

    Dönerin içerdiği yağ oranı kütlece en çok yüzde 25, kanatlı eti dönerinin içerdiği yağ oranı ise kütlece en çok yüzde 20 olarak belirlendi.

    Et ürünleri için belirlenmiş ürün özelliklerinde, toplam et proteinindeki kolajen bağ doku proteini oranı esas alınacak. Kurutulmuş jambonda nem miktarı kütlece en çok yüzde 50 olacak.

    Baş eti, ilgili mevzuatta belirtilen şartları sağlaması halinde sadece emülsifiye et ürünlerinin üretiminde kullanılabilecek.

    Gıda işletmecilerine bu hükümlere uyum sağlayabilmeleri için 31 Aralık’a kadar süre tanındı.

  • Cinayeti cezaevinden gönderdiği mektupla itiraf etti

    Olay, 9 Kasım 2018’de Ören Yeni Mahallesi Kavucaktaş Mevkii’nde meydana geldi. Metin Şahin ile arkadaşı Cafer Korkmaz, dağ evinin balkonunda birlikte alkol aldı. Şahin, gece eve dönmeyince 2 torunu dağ evine gitti. Torunlar, dedelerinin cesediyle karşılaştı. Polis, Metin Şahin’in 4 kurşunla vurularak, öldüğünü tespit etti. Çevrede araştırma yapan polis, eve 500 metre mesafedeki ırmağın kenarında Cafer Korkmaz’ı yatarken buldu. Gözaltına alınan Cafer Korkmaz, ifadesinde daha önceden aralarında husumet bulunan köylüsü F.K.’nın gelip, kendilerine ateş ettiğini öne sürerek, “Küfür ederek, ateş açtı. Metin’in kafasından kan geldi. Ayağa kalkıp Metin’e sarılacakken bir el daha ateş etti. Sonra köye doğru kaçtı. Peşinden giderken merdivenlerden düştüm. Sonra olanları hatırlamıyorum. Uyandığımda eşim ve köylüm İ.S. yüzüme su serpiyordu. Metin’i, F. öldürdü. Benim cinayetle alakam yok” dedi.  F.K. ise olay gece iş yerinde olduğunu güvenlik kamerası görüntüleri ve tanık ifadeleriyle kanıtladı. Beraberinde bir tabanca da bulunan Cafer Korkmaz tutuklandı.

    CEZAEVİNDEN MEKTUP GÖNDERDİ

    Bir süre sonra ise, tutuklu bulunduğu Beycuma M Tipi Kapalı İnfaz Kurumu’ndan Cumhuriyet Başsavcılığı’na mektup göndererek, cinayeti kendisinin işlediğini itiraf etti. Bu gelişme üzerine SEGBİS ile ifadesi alınan Cafer Korkmaz, Metin Şahin’in, birlikte alkol aldıkları sırada daha önceden satın aldığı bir araziye aracılık etmesinden dolayı kendisinden para istediğini ileri sürdü. Korkmaz, “Metin Şahin bu sırada masadaki silahı almak istedi. Ben de masada duran diğer silahı alarak, ateş ettim. Olayın şokuyla kaçtım. Sonrasını hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda eşim ve arkadaşım beni uyandırmaya çalışıyordu. ‘Bunları F. vurmuştur’ diye konuşmalar duydum. Hapse girmekten korktuğum için ‘Bizi F. vurdu’ diyerek iftira attım” diye konuştu.

    SAVCI MÜEBBET HAPİS TALEP ETTİ

    Cinayetle ilgili yürütülen soruşturmda tamamlandı ve Cafer Korkmaz hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açıldı. Hazırlanan idddianamede tutuklu sanığın ‘iftira nedeniyle mağdurun gözaltına alınmasına neden olma’, ‘kişi hürriyetini yoksun kılma’ ve ‘ruhsatsız mermileri satın alma veya taşıma’ suçlarından da yargılanması istendi. Cafer K. önümüzdeki günlerde Zonguldak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.

  • Kızına işkence yapıp, ‘Bu daha fragman’ diyen anne hakkında flaş gelişme

    Manavgat’ta, 2013 yılında tanışan M.K.Y. ve B.B., bir süre sonra birlikte yaşamaya başladı. Nikahsız çiftin birlikteliklerinden 2014’te R.A.Y. adını verdikleri kız çocukları dünyaya geldi. Bir süre sonra ayrılan çiftten M.K.Y., kızı R.A.Y.’nin bakımı için kadına her ay 1500 lira vermeyi kabul etti. Çalıştığı dönemde kızının annesi B.B.’ye her ay para gönderen M.K.Y., işsiz kaldığı dönemde ise gönderemedi.

    ‘BU DAHA FRAGMAN, FİLMİN SONUNDA CENAZESİNİ ALIRSIN’

    Çift arasında, iddiaya göre, para yüzünden tartışmalar çıktı. M.K.Y.’nin işsiz olması ve para gönderememesi nedeniyle B.B., çocuğunun babasına sürekli hakaret ve tehdit içerikli cep telefonu mesajları gönderdi. Geçen yılın Temmuz ayında B.B., M.K.Y.’ye çocuğunun ağzını eliyle kapatıp, ona eziyet ettiği ve altına ‘Bu daha fragman, yakında filmin sonunda cenazesini alırsın’ yazdığı 3 video gönderdi. B.B.’nin video ile mesajını alan M.K.Y., polise giderek, şikayetçi oldu. Bunun üzerine gözaltına alınan B.B., sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. R.A.Y. ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nce alınarak, babaya verildi.

    10 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ

    Olayla ilgili Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Manavgat 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Tutuklu sanık B.B. hakkında, ‘Altsoya karşı eziyet’, ‘çocuğa karşı eziyet’, ‘akrabaya karşı yaralama, tehdit, hakaret’ suçlarından 3 yıl 9 aydan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

    ‘SENİN YÜZÜNDEN BU ÇOCUK HER GÜN İŞKENCE GÖRÜYOR’

    Başsavcılıkça hazırlanan iddianamede, B.B.’nin, M.K.Y.’ye gönderdiği ‘R. her gün işkence çekiyor. Senin yüzünden bu çocuk her gün burada işkence görüyor, bir gün elimde kalacak. cesedini alırsın, yarına kadar o para hazır olmazsa çocuğu öldürürüm, en son önüne atacağım. Senin başına daha neler gelecek’ mesajlarıyla mağdura işkence yaptığının ve müştekiye karşı tehditle hakaret içerikli mesajlar gönderdiğinin tespit edildiği kaydedildi.

    AĞZINI, BOĞAZINI SIKIP, TOKAT ATMIŞ

    İddianamede ayrıca kolluk kuvvetleri tarafından B.B.’den, M.K.Y.’ye gönderilen videolara ilişkin yapılan çözüm tutanağında; kız çocuğu R.A.Y.’nin, annesi tarafından ağzının ve boğazının sıkıldığı, ağzının ve burnunun kapatıldığı, mağdurun “Yapma” diyerek ağladığı; şüphelinin, mağdurun sol kulağına doğru eliyle baskı uyguladığı ve mağdurun yüzüne 3- 4 kez tokat attığının belirlendiği kaydedildi.

    ‘İŞKENCE YAPILDIĞI İZLENİMİ VERDİĞİM VİDEOLARI ÇEKTİM’

    Olaya ilişkin davanın ilk duruşması, Manavgat 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık B.B. ve şikayetçi M.K.Y. ile avukatları katıldı. Antalya Barosu’nun duruşmaya katılma talebi de mahkemece kabul edildi.

    Duruşmada ifade veren B.B., M.K.Y ile birlikte yaşadıkları dönemde kız çocukları R.A.Y.’nin dünyaya geldiğini, ayrılırken, çocuğa bakmak için M.K.Y. ile aralarında anlaşma yaptıklarını ve her ay kendisine 1500 lira ödemeyi kabul ettiğini söyledi. Bir süre sonra M.K.Y.’nin para ödemeyi kestiğini ve çocuğuyla ilgilenmediğini savunan B.B., çok zor günler geçirdiğini ve psikolojisinin çok bozuk olduğunu öne sürdü. Sanık B.B., ifadesinde şunları söyledi:

    “Bu sırada M.K.Y.’nin de aynı acıları çekmesi için çocuğa işkence yapıldığı izlenimi verdiğim videoları ben çektim, ona gönderdim. ‘Bu daha fragman, yakında cenazesini alırsın’ diye ben yazdım. O dönemde psikolojim çok bozuktu. Bana ve R.’ye yaşattıklarının aynısını ona yaşatmak istedim. M.K.Y., 6 senedir beni hiç duymadı. Kendimi ona küfrederek, duyurmaya çalıştım. Suçlamayı kabul etmiyorum.”

    ‘HER ZAMAN TEHDİT MESAJLARI ATIYORDU’

    Şikayetçi M.K.Y. de B.B. ile çocuğu R.A.Y.’nin bakımı konusunda anlaşma yaptıklarını, işi olduğu zaman her ay para gönderdiğini, işsiz kaldığı dönemlerde de telefonu satıp, borç para bularak, ödeme yaptığını kaydetti. B.B.’nin, çocuğunu kullanarak, sürekli kendisinden para istediğini ve tehdit mesajları attığını öne süren M.K.Y., “Çocuğumun işkence videosunu atınca şikayetçi oldum” diye konuştu.

    Duruşma, dosyadaki eksiklerin giderilmesi için ertelendi.

  • Osmangazi Köprüsü satışa çıkarıldı

    Bloomberg’e konuşan Osmangazi Köprüsü ortak girişiminin yüzde 27 hisseli üyesi Nurol Holding Mali İşler Müdürü Kerim Kemahlı, köprünün bir bölümünün veya tamamının satışının gündemde olduğunu söyledi.

    Projenin yüzde 18’ine sahip olan İtalyan Astaldi şirketinin nakit sıkıntı yaşadığını bu sebeple uluslararası banka ve finans kuruluşlarıyla temasa geçildiğini ifade eden Kemahlı kısa sürede bir geri dönüş beklediklerini duyurdu.

    Bilindiği üzere Osmangazi Köprüsü‘nde Makyol ve Özaltın İnşaat ile Nurol Holding’İn yüzde 27’şer ortaklığı bulunuyor.

    Astaldi şirketiyle birlikte diğer firmaların da ekonomik olarak zorlandıkları ancak hisse satışı talep etmedikleri ifade ediliyor.

    Söz konusu ekonomik zorluğun sebebi ise bankalardan çekilen döviz bazlı krediler.

    İTALYAN ORTAK KONKORDATO İLAN ETMİŞTİ

    Astaldi, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde sahibi olduğu yüzde 33 hissenin satışını geciktiren Türkiye’deki finansal gelişmelerden dolayı şirketin geçici bir maddi darboğaz yaşadığını belirterek Roma’da konkordato başvurusunda bulunmuştu.

  • Bordan ilk soğutma özellikli yangın söndürücü toz Türkiye’de üretildi

    Birçok özelliği olan ve çok çeşitli alanlarda kullanılan bor madeni, bu kez de çok yüksek ısılı ve metal yangınlar dahil her tür yangının söndürülmesinde ortaya çıktı. Merkezi İzmir’deki İYTE Teknopark’ta bulunan bir firma, bordan yangın söndürücü toz üretti. Yangını kısa sürede söndürmenin yanı sıra anında soğutma özelliğiyle de öne çıkan borlu yangın söndürme tozu, tamamen doğal mineralden, insan ve çevre dostu olmasıyla da dikkat çekiyor.

    Bordan yangın söndürücü toz üreten firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Hale Demircan ve firma yetkilileri, ürünün önemini ve özelliklerini anlatmak amacıyla resmi kurumlardan alınan izin doğrultusunda Mersin’de özel bir yangın testi gerçekleştirdi. Kent merkezinin dışında boş bir alanda yapılan ‘ABC tozlu 113 b yangın testi’, büyük bir metal tank içerisine üç bidon benzin dökülüp tutuşturularak gerçekleştirildi. Alevlerin yükselmesiyle bir görevli, ABC tipi yangın söndürücü ile ateşe müdahale ederek, yangını çok kısa sürede söndürdü ve hemen ardından tankın içine eliyle dokundu.

    “Dünyada ilk soğutma özelliği olan yangın söndürücü tozdur”

    Testin ardından açıklama yapan Hale Demircan, bordan mamul ABC ve D sınıfı olmak üzere iki tip yangın söndürücü toz ürettiklerini söyledi. Özellikle metal yangınlarında kullanılabilecek ve Türkiye’de hiç üretilmeyen, standardı olmayan yangın söndürücü tozu ürettiklerini belirten Demircan, “Az önce ABC tipi yangın söndürücümüzü gördük. Dünyada ilk soğutma özelliği olan yangın söndürücü tozdur. Zaten hemen tatbikatın akabinde de elimizi tavaya değdirebildik” dedi.

    Türkiye’de yüksek ısılı yangınlarla ilgili yangın söndürücü tozların genellikle ithal edildiğine işaret eden Demircan, “Bu tozlar oldukça pahalı ve sağlığı etkileyen tozlar. Şu anda yerli, milli, kanserojen olmayan, bor madeninden mamul yangın söndürücü tozumuzu 8 aydır piyasaya arz ettik. Mineraldir, soğutma özelliği vardır. En önemlisi kanserojen değildir, insan sağlığına zararlı değildir. Hızlı söndürmesiyle ve anında soğutmasıyla da ‘Yangını kontrol altına aldık’ değil, ‘Soğuttuk, söndürdük’ diyebileceğiz artık” diye konuştu.

    “3 milyar dolarlık söndürücü ithalatının önünü kesecek”

    Söz konusu tozun Türkiye ekonomisi açısından önemli olduğunu dile getiren Demircan, şu anda Türkiye’de kullanılan yangın söndürücü tozun yüzde 95’inin ithal olduğuna dikkat çekti. Demircan, “Ürettiğimiz ürün, resmi verilere göre, 3 milyar dolar civarında olan bu ithalatın önünü kesebilir. Çünkü ithal gelen tozların performans olarak en az iki kat üzerine çıktık ve daha uygun fiyata yaptık. Bor madeninden olması da bora kazandırdığımız çok ciddi bir katma değerdir. Katma değeri yüksek, ülke ekonomisine katkı sağlayacak, kanserojen olmadığı için de gelişmiş ülkelerin dikkatini çekip ihracatı söz konusudur. Gelecekte tüm dünyanın bunu kullanacağını öngörüyoruz. Çünkü patent araştırmalarımızda; Almanya’nın, Japonya’nın ve Amerika’nın bordan yangın söndürücü toz yapma gayreti içerisinde olduklarını, başaramadıklarını resmi olarak gördük. Biz, yangın söndürücü tozumuz için şunu söylüyoruz; bir odanın içinde 5 tane tüpü sıkıp bir kenarda yemek yiyebilirsiniz, mineraldir. Solunum olarak olumsuz bir etkisi yok. Bu anlamda da önem arz ediyor” şeklinde konuştu.

    “Dünyada ilk ve tektir”

    Ürettikleri ürünü, “Dünyada ilk ve tektir. Katı soğutma teknolojisinde zaten ilk üründür” şeklinde tanımlayan Demircan, bunun başka teknolojilerin de önünü açacağını dile getirerek, “Türk mühendisleri bununla ilgilenirlerse daha farklı teknolojilerde de kullanabilirler. Bunun için de ekibimiz olarak cevap vermeye hazırız” dedi.

    Ürünün Ar-Ge çalışmalarının 8 yıl sürdüğünü aktaran Demircan, sadece bu çalışmalar sırasında devlet desteği aldıklarını, üretim aşamasında tamamen kendi öz kaynaklarını kullandıklarını vurguladı. Şu anda 3 ton/gün kapasiteli üretim yaptıklarını kaydeden Demircan, kapasite artırılırsa ülke ekonomisine katkısının çok daha büyük olacağının ve Türkiye’nin ihtiyacının karşılanacağının altını çizdi. Demircan, kapasite büyüdükçe uluslararası pazarın da artacağına işaret etti.

    “Türkiye’de hiç üretilmeyen, standardı olmayan yangın söndürücü tozu ürettik”

    Türkiye’de hiç üretilmeyen ve standardı olmayan, D sınıfı olarak tanımlanan yüksek ısılı yangınlarda kullanılan yangın söndürücünün de Ar-Ge çalışmasını tamamlayarak üretimini gerçekleştirdikleri bilgisini veren Demircan, “Standart çalışmasını tamamladık. Geçen ay itibariyle de standardı yayınlandı. D klas yangın söndürücü tozumuz da şu da üretime hazır. D klas yangın söndürücü tozu üretmeden önce ülkemizde 200 santigrat derecenin üzerinde hiçbir söndürme ajanı yoktu, üretilmiyordu. D klasla birlikte bin 500 santigrat dereceye kadar olan yangınlara mukavemet edebilme şansımız var” ifadelerini kullandı.

  • 1.63’lük Onur, 1.70 olmak için zorlu ameliyatı göze aldı

    Antalya’nın Serik ilçesinde oturan Mustafa Onur Akyel, boy uzatma ameliyatı olmak için MedicalPark Antalya Hastane Kompleksi’ne başvurdu. Hastanenin Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Opr. Dr. Burak Germen, Akyel’e sürecin cerrah için olduğu kadar hasta için de zor olduğunu söylediğini belirterek, ameliyata Akyel ile birlikte karar verdiklerini kaydetti.

    İKİ UYLUK KEMİĞİ SİMETRİK OLARAK KIRILDI

    Meslek hayatında 20 kadar boy uzatma ameliyatı yaptığını aktaran Opr. Dr. Germen, ameliyatın temel prensibinin günlük 1 mm uzama olduğunu ifade etti. Opr. Dr. Germen, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ameliyatta her iki uyluk kemiğinin alt uç bölümünden 4 santimlik kesiyle girerek, uyluk kemiklerini kontrollü ve simetrik olarak kırdık. Bacakların yan dışlarında ciltten kemiklerin üst ve altlarına 4’er çivi yerleştirip bunları da fiksatör dediğimiz aparata monte ettik. Onu da bacaklara sabitledik. Tabii kemik uzayınca diğer dokuların da buna adapte olması lazım. Kemiğin yanı sıra, kas, yumuşak dokular, damar ve sinir yapıları da günde 1 mm uzamaya olumlu yanıt veriyor.”

    Ameliyatın ardından Onur’un 2’nci gün ayağa kalktığını, 3’üncü gün yürüdüğünü belirten Op.Dr. Germen, “Onur şu an komplikasyonları önlemek adına yardımcı bir yürüme cihazı olan yürüteç dediğimiz cihazla yürüyor. Kendi işini kendi görebiliyor. Her hafta da kontrolünü gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

     

    APARATI GÜNDE 4 KEZ 90 DERECE ÇEVİREREK 1 MM UZAMA SAĞLIYOR

    Onur’un 1,63 olan boyunun 1,70 olmasını istediğini vurgulayan Op.Dr. Germen, “Tabii bu teorik olarak mümkün. Ancak Onur’a anlattığım gibi zorlu bir dönem. Geç kaynama, erken kaynama, kaynamama, enfeksiyon gibi komplikasyonlara açık ameliyatlardır bu tip ameliyatlar” dedi. Onur’un iki bacağının yanlarına sabitlenen aparatı temiz tutması, pansumanlarını düzenli yapması gerektiğini de sözlerine ekleyen Op.Dr. Germen, “Onur günde 6’şar saat aralıklarla cihazın, tel ve çivilerin diplerinin bakımını yapıyor. Çünkü temiz tutulması gerekiyor. Diz ve eklem egzersizlerini yapıyor. Günde 4 defa da bu aparatı 90 derece çevirmek suretiyle 1 mm uzamayı sağlıyor” ifadelerini kullandı.

    80 GÜNDE 8 SANTİM UZAYACAK

    Bir ay önce ameliyat olan Mustafa Onur Akyel’in şu anda sol ve sağ bacağının 27 mm uzamasının sağlandığını vurgulayan Opr. Dr. Germen, “Yapılan tetkiklerde şimdilik kaynama dokuları oluştuğunu gördük. Zaman içinde bu dokular kemikleşecek. Ve kemikleşme başlayınca bizim uzatma işimiz sonlanmış olacak. Normalde her şey yolunda giderse günde 1 mm uzayarak 80 günde 8 santim uzayacak. 80 günlük boy uzamanın ardından yaklaşık 3 ay süresince de uzatılan kemik dokusunun sertleşmesi beklenecek” dedi.

    ‘HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM’

    Akdeniz Üniversitesi’nin radyoloji bölümünden mezun olan Mustafa Onur Akyel ise, 1.63’lük boyunu kısa bulduğunu belirterek bu ameliyata karar verdiğini söyledi. Boyunun kendisine göre kısa olduğunu kaydeden Akyel, zor bir ameliyata girdiğini ama hiç pişman olmadığını söyledi. Onur Akyel, “Artık çekeceğim sıkıntısını. 1.70 olmak varken 1.63 olmam yani” dedi. Uzun boylu olduğunda özgüvenini kazanacağına inanan Akyel, “Boyum uzadığında ortamlarda kendime güvenim artar. Tabii bunu görmeden bilemiyorum” diye konuştu.

     

    ‘3 YILDIR BİZİ İKNA ETMEYE ÇALIŞIYORDU’

    Onur’un ablası Ayşenur Akyel (24) de, kardeşinin 3 yıldır boy uzatma ameliyatı olmak istediğini ve aile olarak buna karşı çıktıklarını belirtti. Kardeşinin boyu ortalamanın altında olmasına rağmen kısa olmadığını ifade eden Ayşenur Akyel, “Kardeşim 3 yıldır bizi ikna etmeye çalışıyordu. Biz istemedik. En çok da babam istemedi. Babam istemeyince biz hepimiz istesek bile bir şey fark etmiyordu. En sonunda babamız da ikna oldu. Aile olarak en büyük isteğimiz Onur’un mutlu olması. Yoksa biz ameliyat olmasını desteklememiştik” dedi.

    Her ameliyatın riskli olduğunu kaydeden abla Akyel, şunları söyledi:

    “Bize bu ameliyat daha da riskli gibi geliyordu. Ablamız doktor olduğu için o da iyi biliyor neler olabileceğini. Ben Kilis’te öğretmenim. Kardeşim ameliyata girdiğinde çok telaş yaptık, ameliyata girdiği gün elimden telefonu bırakamadım. Ancak biz ameliyatı gözümüzde çok büyütmüşüz. Doktorumuz çok ilgili ve başarılı. O yüzden ameliyat sürecini rahat atlattık. Onur şu anda evde. Gayet rahat. Bize bağımlı değil her işini kendisi yapabiliyor. Sadece ufak tefek yardımcı oluyoruz” diye konuştu

  • Nuri Alço: Ayşen Gruda’nın cenazesinde 5 bin liramı çaldılar

    Sanat camiasında hayatını kaybeden ünlü isimlerin cenaze törenlerine katılarak vefasını gösteren Nuri Alço, son olarak pankreas kanserinden hayatını kaybeden Ayşen Gruda’nın cenaze törenine katıldı. Alço, cenazedeki kargaşada cebindeki 5 bin TL parasının çalındığını söyledi. ‘Elimden geldiği kadar cenazelere gitmeye çalışıyorum. Ayşen Gruda’nın cenazesinde de cebimdeki 5 bin TL çaldılar.’

  • Ellerinde sopalarla Pakistanlı aradılar

    Sultangazi Esentepe Mahallesi’nde dün akşam elleri sopalı kalabalık bir grubu gören mahalle sakinleri, polisi aradı. Elleri sopalı grubun mahallede sokak aralarında dolaşarak çevreyi rahatsız ettiği, başka bir grup ile kavga edeceği ihbarı üzerine çok sayıda polis ekibi buraya sevk edildi.

    ‘GASPA UĞRADIK’ İDDİASI

    Mahalle sakinlerini tedirgin eden 15 kişiyi polis, Esentepe Mahallesi Mimar Sinan Bulvarı’nda durdurdu. Pakistan uyruklu kişiler tarafından gaspa uğradıklarını iddia eden Afganlar polise, kendilerini gasp edenleri aradıklarını söyledi.

    Ekipler, yaptığı incelemede Afgan gruptan bazılarının ülkeye yasak yollarla girdiğini, bazılarının da oturma ve çalışma izni bulunmadığını belirledi. 15 Afganistan uyruklu şahıs sınır dışı edilmek üzere polis tarafından gözaltına alındı.  Polisin, gasp iddiasına yönelik çalışmalarını da sürdürdüğü öğrenildi.