Blog

  • Yılmaz Özdil’in 2500 TL’lik Kitabı 2,5 Saatte 1400 Adet Satıldı

    Yılmaz Özdil’in 2 bin 500 liraya satılan 1881 adetlik Mustafa Kemal kitabı yaklaşık 2,5 saatte 1400 adet sattı.

    Saat 09.05’te satışa bunulan kitap, yayınevinin internet sitesi üzerinden satışa sunulmuştu. Siteye, kullanıcıların yoğun ziyareti nedeniyle bir süre erişim sağlanamamıştı.

    KİTAPTAN 4 MİLYON 702 BİN 500 TL GELİR ELDE EDİLECEK

    2 bin 500 liralık satış fiyatıyla büyük tartışmalara neden olan kitaptan toplam 4 milyon 702 bin 500 TL gelir elde edilecek.

    YAYINEVİNİN İNTERNET SİTESİ ÇÖKMÜŞTÜ

    Kırmızı Kedi Yayınevi’nin resmi Twitter hesabından yapılan paylaşımda tartışılan kitabın saat 09.05’te satışa sunulduğu duyurulmuştu. Kullanıcıların yapmış olduğu fazla ziyaret nedeniyle yayınevinin internet sitesine bir süre erişim sağlanamamıştı.

    “ALMAK ZORUNDA DEĞİLSİN” DEMİŞTİ

    Hakkında yapılan eleştirilere Sözcü gazetesindeki köşesinde cevap veren Yılmaz Özdil, “Almaya mecbur değilsin” diyerek sitem etmişti. Özdil, yazısından “Bu koleksiyon kitabı, elektrik faturası değil. Doğal gaz faturası değil.Ödemek zorunda değilsin. Almaya mecbur değilsin. Mustafa Kemal’i okumak istiyorsan, aynı içerikteki Mustafa Kemal kitabı zaten her bütçeye uygun fiyatıyla var, özellikle internet üzerinden etiket mümkün. Padişahlara prestij kitap yapınca sorun yok, Atatürk için çaba harcayınca “istismar” öyle mi?” demişti.

  • Tüketicileri Yanıltan Reklamlara Ceza Yağmuru

    Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Yakup Güzel, Adana Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda düzenlenen Zabıta Personeline İyi Uygulama Örnekleri Çalıştayında konuştu. Haksız fiyat artışları, indirimli satışlar, ticari reklam ve ilanlar, elektronik ticaret, ürün güvenliği gibi birçok alanda çalışmalar yürüttüklerini belirten Güzel, “Amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Çalışmalarımızda da önemli olan cezalandırmadan ziyade eğitim. En son çaremiz ceza. Bazen belediyeler esnafla karşı karşıya gelmekten çekiniyorlar. Fakat bu salonda hepimiz tüketiciyiz” diye konuştu.

    500 MİLYON TL

    Kentlerdeki tüketici hakem heyetlerinin en önemli organ olduğunu kaydeden Güzel, yaptıkları çalışmalar hakkında şunları söyledi:

    “Reklam kurulu aracılığıyla tüketicileri aldatan reklamlara para cezası uyguluyoruz. Bu kapsamda geçen yıl 500 milyon TL idari para cezası uyguladık. Ürün güvenliği bizim önem verdiğimiz bir konu. Piyasada denetimler yapıyoruz. Tüketicilerin kullandığı ürünlerin kimyasal içerikleri, kanserojen madde içerip içermediği gibi hususlar var. Bu ürünleri akredite edilmiş laboratuvarlara gönderip inceletiyoruz. Uygunsuz ürünler başlangıçta yüzde 38 civarındayken şu an uygunsuz ürün neredeyse yüzde 1 seviyelerine çekildi. Serbest bıraktığınız zaman Çinden, Uzakdoğu’dan kalitesiz ürünler ithal edilip piyasaya sürülüyor ama bunu gümrükten itibaren iç piyasada denetlediğimiz zaman firmalar da biliyor ki bu ürün denetlenecek, ceza kesilecek. O yüzden daha kaliteli ürün getiriliyor ve tüketiciler daha kaliteli ürün tüketmiş oluyor.”

  • Yakalanmamak İçin Çekyatın İçine Saklandılar

    Olay, merkez Selçuklu ilçesi Bosna Hersek Mahallesi Elçibey Sokak üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kamyoneti ile gıda malzemesi satan Suriye uyruklu Yusuf N., 42 MC 195 plakalı aracını sokak üzerine park ederek evine gitti. Yusuf N. sabah saatlerinde işe gitmek için evden çıktığında aracını park ettiği yerde bulamayınca durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen Asayiş Şube Müdürlüğü Oto Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri sokak çevresindeki güvenlik kameralarını inceledi. İnceleme sırasından ekipler, 3 zanlının sabah saatlerinde sokak üzerinde gezdiklerini ve yine aynı şahısların gece saatlerinde siyah renkli motosikletle geldikten sonra kamyoneti çaldıklarını tespit etti.

    Hırsızlık olayının ardından İhsaniye Mahallesi’nde bulunan bir otoparkta terk edilmiş kamyonet olduğu ihbarı geldi. Olay yerine sevk edilen polis ekipleri çalınan kamyoneti gıda malzemeleri boşaltılmış vaziyette buldu. Çevredeki görgü tanıkları ve yapılan incelemelerin ardından şüphelilerin kimliğini belirleyen polis ekipleri, şahsıların Orhangazi Mahallesi’nde bulunan bir evde saklandıklarını tespit etti. Şüphelilerin saklandığı eve yapılan baskında Mahmud Beşir El N., Ahmet H. ile Muhammed N. saklandıkları çekyatlarda yakalandı. Çalınan yaklaşık 15 bin lira değerindeki gıda malzemeleri ise evin bir odasında bulundu. Gözaltına alınan 3 zanlı, KonyaNumune Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra ifadeleri alınmak üzere emniyete götürüldü.

    Kamyonet ve ele geçirilen gıda malzemeleri ise polis tarafından Yusuf N.’ye teslim edildi. Malzemelerinin bulunduğuna çok mutlu olduklarını dile getiren Yusuf N.’nin oğlu Muhammed N., “Sabah evden çıktık. Arabamızı bulamadık polise gittik ve anlattık. Arabayı Cuma günü buldular, akşama sonra bu kişileri buldular. Bu kişilerin yanında da bizim malzemeler çıktı” dedi.

  • Kadavradan Karaciğer Nakli İçin Başvuruda Bulundular

    4 yıl önce dünya evine giren 33 yaşındaki Pınar Turgut’un bu evliliğinden bir kız çocuğu oldu. Doğumun ardından evde bir anda rahatsızlanan Turgut, Akdeniz Üniversitesi Hastanesine kaldırıldı. Burada yapılan tahlillerin ardından Portal Ven Trombozu (Karaciğer damar tıkanması) teşhisi konulan Turgut karaciğer nakli için sıraya alındı. İlk tedavilerinin ardından taburcu edilen Turgut, kızı M.B.S.’nin 2.5 yaşına geldiğindeyse onun Tip 1 Diyabet hastalığına yakalandığını öğrenince ikinci kez yıkıldı. Bir yandan kendi hastalığıyla boğuşan Turgut, diğer yandan da her gün insülin kullanmak zorunda olan kızının tedavileriyle de ilgilenmeye başladı. Turgut, geçtiğimiz yılın Aralık ayında eşiyle anlaşmalı olarak boşandı ve mahkeme küçük kızın velayetini ise anneye verdi. Ayakta durabilmek için uygun organ nakli sırasının gelmesini umutla bekleyen Turgut, 2018 Haziran ayında eski eşi tarafından Antalya 1. Aile Mahkemesine açılan velayet davasıyla yeni bir şok yaşadı.
    Bir yandan hastalığıyla boğuşan, diğer yandan da kızını kaybetme korkusuyla karşı karşıya kalan Turgut, 4 yıldır canlı organ nakli bekleyişinden ise etik kurulun uyguladığı prosedürler gerekçesiyle vazgeçti. Şu anda kadavradan karaciğer nakli için kaydını Akdeniz Üniversitesi Hastanesinden aldırıp İstanbul’da özel bir hastaneye başvuran Turgut, kadavra nakli olarak yaşama tutunma umudunu sürdürüyor.

    “TÜRKİYE’DE GERÇEKTEN İYİ İNSANLAR VAR”

    Canlı donör için sosyal medyadan ve telefonla kendisiyle iletişime geçen bir çok insan olduğunu kaydeden Turgut, “Etik kurula saygı duyuyorum ama iyi niyetli insanları da ne yazık ki çağıramıyorum. Onları çağırmak için de bir maddiyat gerekiyor. Şu anda kadavradan yani ölü vericiden A+rh kan grubu bağış bekliyorum. Türkiye’de gerçekten iyi insanlar var. Çok iyi şeyler duyuyorum. Bunlar beni ayakta tutuyor. Kızımdan sonra hayata bağlanma sebebim oluyorlar” diye konuştu.

    “HİÇBİR ANNE KIZINDAN AYRILMAK İSTEMEZ”

    Kızının velayet davasının devam ettiğini aktaran Turgut, “Hiçbir anne kızından ayrılmak istemez. Şu anda tatilde babasının yanında. Telefonla konuşuyoruz ama kapattıktan sonra içim içimi yiyor. O da babası, saygı duyuyorum ama içim kötü oluyor. Bir haftadan bu yana yok ve kendimi kötü hissediyorum” diyerek duygularını dile getirdi. Turgut, rahatsızlığı yüzünden de çalışamadığını belirtip, kızının sağlık masraflarından dolayı da maddi sıkıntı çektiğini ifade etti.

    “VELAYET DAVASINI KAZANACAĞIMA İNANIYORUM”

    Her an ölüm korkusuyla yaşadığını ifade eden Turgut, buna rağmen hayata sımsıkı sarıldığını ve yüzünün hep güldüğünü söyledi. “4 seneden beri çok şükür ayaktayım” diyen Turgut, “Zaman zaman çöküşlerim oluyor. Yatağa çok gömülüp tek başıma ağladığım zamanlar oluyor ama bir şey oluyor, o an gülmeye başlıyorum. Çoğu insan, ‘sen hasta değilsin’ diyorlar. Bu beni daha çok mutlu ediyor ve hayata daha çok bağlıyor. Hayata bağladığı kadar da o yastığa gömülmenin ağır bedelleri var. Bir gün inşallah nakil gerçekleşip ayağa kalkacağıma, sağlıklı bir şekilde kızımın hayatında olacağıma ve bu velayet davasını kazanacağıma inanıyorum” şeklinde konuştu.

  • Cani anne ve anneanne için kara verildi!

    Olay, geçen 28 Ağustos’ta Pasinler ilçesine bağlı Kurtuluş Mahallesi’nde meydana geldi. Kayseri’de yaşayan Ayten Kağızmanlı(24) , yakınlarının düğünü için Pasinler’e geldi. Doğum sancıları başlayan Ayten Kağızmanlı, misafir olarak bulunduğu evin tuvaletinde doğum yaptı. Ayten Kağızmanlı, durumu annesi Fadime Kağızmanlı’ya anlattı ve evlilik dışı beraberlikten doğurduğu bebeğini çöpe atmaya karar verdi. Anneanne, çöp poşetine koyarak gece yarısı bebeği çöp konteynerine attı.

    Sabah namazı için bölgedeki Hasan Dede Camii’ne giden cemaatten Seyfettin Çiftçi, çöp konteynerinden bebek ağlama sesi duydu. Çöpte poşet içerisinde bebek olduğunu gören Çiftçi, cami imamından yardım istedi. İmam Kamil Turgut ve Seyfettin Çiftçi durumu polise ve sağlık ekiplerine bildirdi. Erkek bebek tedavi için hastaneye kaldırılırken, polis çocuğu kimin çöpe attığını bulmak için araştırma yaptı. Yapılan araştırma sonucu Ayten Kağızmanlı ve annesi Fadime Kağızmanlı gözaltına alındı. Tedavisi tamamlanan bebek, Erzurum Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne teslim edildi.

    ‘BABAM DUYUNCA HUSUMET OLMASINDAN KORKTUM’

    Suçunu kabul eden Ayten Kağızmanlı, Y.M. ile evlilik dışı ilişkisinden hamile kaldığını belirterek, “Sancılarım tutunca tuvalette doğum yaptım. Babamın öğrenmesi halinde taraflar arasında husumet oluşacağından endişe ettim. Durumu anneme anlattım. Annemle fikir birliği yaparak bebeği market poşetine koyup ağzını bağladık ve bebeği çöp konteynırına atmaya karar verdik. Annem 03.00 sıralarında bebeği mahallede cami yakınında bulunan çöpe attı” dedi.

    ‘ÖLEBİLECEĞİNİ BİLDİKLERİ HALDE ÇÖPE ATTILAR’

    Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Ekrem Şakar, hazırladığı iddianamede, anne ile anneanneye ‘alt soya ve çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürmeye teşebbüs etme’ suçundan 13 yıldan 20 yıla kadar hapsini istedi.

    Erzurum 1’nci Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanıkların alınan ifadelerinde bebeğin poşete konulduğunda canlı olduğunu ve ölebileceğini bildikleri halde bu durumu göze alarak bebeği çöpe attıklarını kabul ettiklerine dikkat çekildi. Cumhuriyet Savcısı Ekrem Şakar, iddianamede, yeni doğan bir bebeğin ilk saatlerinin hayati açıdan önem arz etmesi, beslenme ve sıvı ihtiyacının olduğu, bebeğin bırakıldığı yerin çöp konteyneri olması ve burada başkaları tarafından bulunma ihtimalinin tamamen tesadüfî olması hususları değerlendirildiğinde sanıkların, eylemlerinin öldürmeye elverişli olduğu kaydedildi.

    Bebeğin hayatını kaybetmemesi nedeniyle sanıkların eylemlerinin teşebbüs aşamasında kaldığının bildirildiği iddianamede, sonuç olarak sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde Ayten Kağızmanlı tarafından dünyaya getirilen bebeği öldürmek kastı ile hareket etmek suretiyle atılı suçu işlediklerinin anlaşıldığına yer verildi.

  • FETÖ’cülerin Tic Toc Üzerinden Haberleştiği Ortaya Çıktı

    Van Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY’nin mahrem yapılanmasının ortaya çıkarılmasına yönelik soruşturmalar sürüyor. Bu kapsamda, Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli bir üsteğmen, sabit/voip ankesörlü telefon aramalarıyla ilgili başlatılan soruşturmada, mahrem yapının imamları tarafından arandığı gerekçesiyle “FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan gözaltına alındı.

    Adliyede etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan ve hakkında adli kontrol kararı verilen üsteğmen, ifadesinde görev yaptığı yerlerde kendisiyle ilgilenen FETÖ/PDY mensuplarının son zamanlarda tehdit içeren söylemlerde bulunduklarını anlattı. Örgütün şifreli haberleşme yöntemlerini de anlatan muvazzaf üsteğmen, ifadesinde şu bilgileri verdi:

    “Hakkari ve Kıbrıs’ta benimle ilgilenen şahıslar, ‘Bizden ayrılırsanız başınıza sıkıntılı durumlar gelir.’ şeklinde söylemlerde bulunuyordu. Ben bu örgütün hiçbir zaman şifreli programlarını kullanmadım. Sadece ‘Tic Toc’ isimli internetten indirdiğim şifreli bir programı kullandım. Bu program ile Hakkari’de irtibatlı olduğum ve ismini bilmediğim şahısla yazıştım.”

  • Celal Şengör: “Türkiye Gördüğüm En İlkel Ülkelerden Biri”

    Organ bağışı karşıtı sözler söylediği iddiasıyla tepki çeken Prof. Dr. Celal Şengör, hem sözlerine açıklık getirdi hem de yeni çarpıcı ifadeler kullandı.
    BÜYÜK TEPKİ ÇEKMİŞTİ

    Halk TV’de Gürkan Hacır’ın sunduğu Şimdiki Zaman programına konuk olan Şengör’ün organ bağışı ile ilgili, “Taraftar değilim. Elin dangalağına verip onu yaşatmanın anlamı yok ama araştırma yapacaklarsa istedikleri gibi kullansınlar. Araştırma çok mühim. Ben duyuyorum osteoloji dersi için iskelet bulamıyorlar” sözleri organ bağışına karşıtı olduğu iddiasıyla basında yer almış ve büyük tepki çekmişti.

    “ORGAN BAĞIŞINA TARAFTARIM”
    RS FM’de yayınlanan Yavuz Oğhan’dan Bidebunudinle programına konuk olan Prof. Şengör, sözlerinin tamamının dinlendiğinde organ bağışı karşıtlığını içermediğini belirtti.

    “Ben organ bağışına taraftarım, çok hoş bir şey, buna mukabil cesetlerin gömülmesi aptalca bir şey” diyen Şengör, “Benim vüducum, parazit halinde yaşayan bir insana verilmesindense araştırma için kullanılması daha doğru olur. Biz her insanı kutsal addediyoruz, ben öyle addetmiyorum kardeşim” diye konuştu.

    “TÜRKİYE GÖRDÜĞÜM EN İLKEL ÜLKELERDEN BİRİ”
    Sözlerinin medya tarafından çarpıtıldığına değinen Şengör, “Kızmıyorum, sokakta yürürken köpek gelip sizi ısırsa ne yapabilirsiniz?” derken, Türkiye’de büyük bir cehaletin hüküm sürdüğüne vurgu yaptı.
    “Türkiye, benim gördüğüm en ilkel, üst düzey cehalet düzeyinde, en gayrı medeni ülkelerden biri” ifadelerini kullanan Şengör, şunları da söyledi: “Türkiye’de bikini giyilmesi, Mercedes’e binilmesi burayı ileri bir ülke yapmıyor. Türkiye Afganistan’dır, Türkiye benim gördüğüm en ilkel ülkelerden biridir, 1000 senedir adam gibi eğitim yok.”

    “ORGANIMI STALİN’E VERMEK İSTEMEM, HERİF 20 MİLYON ADAM ÖLDÜRMÜŞ”

    Şengör, “Ben, bir organımı Stalin’e vermek istemem, herif 20 milyon adam öldürmüş” ifadelerini de kullanırken, eşine “Öldüğümde vücudumu araştırma kurumuna hediye edin, istedikleri gibi kullansınlar” dediğini de belirtti. “Elin dangalağını yaşatmanın anlamı yok” sözlerini yineleyen Şengör, “Sadece kendimden bahsediyordum. Elin dangalağını yaşatmaktansa bilimsel araştırma daha önemlidir” diye konuştu.

     

  • 1.2 milyon kişi iflas sınırında

    Türkiye’de tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı 1.2 milyon kişiye ulaştı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Türkiye Ekonomisinde Haftalık Gelişmeler ve Genel Görünüm Raporu’nu yayımladı.

    Rapora göre, geçen yılın ocak-kasım aylarını kapsayan 11 aylık dönemde tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 215 bin 842 kişiden, 1 milyon 284 bin 261 kişiye çıktı. Ekonomik krizin derinden hissedildiği bu dönemde vatandaşlar kredi kartlarından çok tüketici kredilerini geri ödemekte zorlandı.

    Rapora göre 11 aylık dönemde tüketici kredilerini ödeyemeyenlerin sayısı 137 bin 391 kişi birden artarak 826 bin 899 kişiye fırladı. Buna karşılık kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı aynı dönemde yaklaşık 76 bin kişi azalarak 744 bin 865 kişiye düştü.

    4.6 MİLYON KİŞİ TAKİPTE

    Raporda, kriz yılı olan 2018 ile 2017 yıllarının kasım ayları da karşılaştırıldı. Ekonomide toparlanma ve dengelenmenin yaşandığı iddia edilen 2018’in Kasım ayında hem tüketici hem de kart borçlarını ödeyemeyenlerin sayısında net artış yaşandı. 2018’in Kasım ayında, bir öneki yılın Kasım ayına göre tüketici kredisini ödeyemeyenlerin sayısı yüzde 34.1 artarak, 79 bin 813 kişiden, 107 bin 37 kişiye, kredi kartı borcunu ödeyemez duruma düşenlerin sayısı da yüzde 9.7 artışla 70 bin 887’den, 77 bin 749 kişiye çıktı. Kasım ayında kart ve tüketici borcunu ödeyemeyenlerin toplam sayısı ise 133 binden 164 bine yükseldi.

    Borcunu ödeyemez duruma düşen bu vatandaşların yanı sıra 2018 yılı Kasım ayı itibarıyla 2 milyon 227 bin kişi tüketici kredisini, 2 milyon 408 bin kişi de kredi kartı ödemelerini aksattığı için bankaların takibine düştü. Kart ve tüketici kredi borçları nedeniyle takibe düşen kişi sayısı toplamda 4 milyon 635 bini aşarken, hem tüketici hem de kredi kartı borcu olanların sayısı 3 milyon 373 bin kişiye dayandı.

    KRİZ FRENE BASTIRDI

    Ekonomik gelişmeler ve genel görünüm raporu, geçen yıl ağustos ayında ekonomik krizin başlamasıyla birlikte vatandaşın harcamalarda bir anda frene bastığını da ortaya koydu. Rapora göre tüketici kredileri geçen yılın temmuz ayına kadar sürekli artarak 421.5 milyar liraya kadar tırmandı.

    Ancak dövizin patlama yaptığı ağustos ayından itibaren tüketici kredileri birden bire inişe geçti. Tüketiciler harcamalarını kısıp kredi kullanmayı azaltınca, bankaların bireysel kredi bakiyesi 23.1 milyar lira birden düşerek 11 Ocak 2019 tarihi itibarıyla 398.4 milyar liraya kadar geriledi. Buna karşılık, aylık gelirleriyle geçinmekte zorlanan bireyler, krize rağmen kredi kartı harcamalarında aynı düşüşü sağlayamadı. Kart harcamaları eylülde hız kesip ekimde düşüş gösterse de bu yılın ocak ayı ortalarına kadar hemen hemen aynı seviyelerde tutundu.

    KREDİDE KONUTTAN VE TAŞITTAN VAZGEÇİLDİ

    Ekonomik krizle birlikte adeta harcamalarını askıya alan vatandaş, tüketici kredileri ve kredi kartlarının yanı sıra konut, taşıt ve diğer ihtiyaçları için banka kredisi kullanmaktan da büyük ölçüde vazgeçti. Geçen yılın temmuz ayına kadar sürekli yukarı tırmanış göstererek 201.2 milyar liraya kadar çıkan konut kredileri ağustos krizinin başlamasıyla inişe geçti ve 11 Ocak 2019 kadar 13.6 milyar lira birden azalarak 187.6 milyar liraya düştü. Taşıt kredileri de aynı şekilde 7.2 milyar liraya kadar tırmanmasına rağmen ağustostan itibaren inişe geçti, yeni yılda 6.5 milyar liraya geriledi.

    Kriz öncesinde 214.4 milyar liraya kadar çıkan diğer tüketici kredileri de bu aya kadar 10.1 milyar liralık kayıp yaşadı. Rapora göre, geçen yılın ilk 11 aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre protestolu senet sayısı yüzde 1.9 azaldı, ancak ödenemeyen çek tutarı yüzde 45.5 oranında artarak 11.5 milyar liradan 16.8 milyar liraya çıktı. Aynı dönemde karşılıksız çek miktarı yüzde 22 artarken, karşılıksız çıkan çek tutarı yüzde 60’a yakın artarak 15.8 milyar liradan 25.3 milyar liraya yükseldi.

  • 15 yaşındaki öğrencisiyle pikniğe giden Müdür Yardımcısı kayboldu

    Mersin’de öğrencisi ile pikniğe gidilen öğretmenden haber alınamaıyor. Bunun üzerine arama ekipleri arama çalışması başlattı.

    Olay, öğle saatlerinde Kulak Mahallesi’nde meydana geldi. Mersin’in merkez Akdeniz ilçesindeki Reşit Can Ortaokulu’nda müdür yardımcılığı yapan Nihat Kaylı, 15 yaşındaki eski erkek öğrencisiyle piknik yapmak için bağlı Kulak Mahallesi’ndeki yeşillik alana geldi. Burada henüz bilinmeyen nedenle sulama kanalına düşen Kaylı, akıntıya kapılıp, gözden kayboldu.

    Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sevk edilen Emniyet Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik’e bağlı sualtı ekipleri, kanal içerisinde arama çalışması başlattı. Yaklaşık 6 saat süren çalışmada Kaylı’yı bulamayan ekipler, havanın kararması nedeniyle çalışmalara ara verdi. Arama çalışmalarına yarın sabahın ilk saatlerinde yeniden başlanacağı bildirildi.

  • ‘Bağımsızlığına müdahale etmeden, onlara yardım ediyoruz’

    Albayrak, büyümenin yavaşlayacağı ve ardından önümüzdeki üç yıl içinde yeniden yüzde 5’lik potansiyel büyüme seviyesine yakınlaşacağı bir süreçte olduğumuzu belirterek, “Büyüme kaynağı iç tüketimden dış talebe dönecek” diye konuştu.

    Albayrak, bu yıl enflasyonu yüzde 15 seviyesine indireceklerini belirtti.

    Hazine ve Maliye Bakanı, cari açıkta azalma eğiliminin devam edeceğini, net dış talebin büyümeye güçlü bir pozitif kattı sağlayacağını ifade ederek, “Bu yıl cari açık GSYH’nin yüzde 3’ü civarında olacak. Böylece Yeni Ekonomi Program’ındaki hedefe ulaşacağız.” dedi.

    Yeni Ekonomi Program’da bu yıl için cari açık/GSYH oranı -%3,3 seviyesinde bulunuyor.