Blog

  • Rapçi Server Uraz ve Ceg İçin 4 Yıl 2 Ay Hapis Kararı

    Rap şarkılarıyla ünlenen Server Uraz ve ‘Ceg’ lakaplı Volkan Ayvazoğlu 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    İki şarkıcının bazı şarkılarında uyuşturucu kullanımını özendirdiği ve kullanımını kolaylaştırdığı iddasıyla haklarında dava açılmıştı.

    Haklarında açılan dava neticesinde sosyal medya hesabından açıklama yapan Server Uraz açıklamasında, “Az önce duruşmadan çıktık. ‘Ceg’ ile 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldık. İstinafa kadar serbestiz, karar onanırsa hapse gireceğiz.” ifadelerini kullandı.

  • Telefonu Çalmak İsteyen Gaspçı, Berfin’e Dehşeti Yaşattı

    Olay, dün akşam saatlerinde Buluttepe Mahallesi 390 Sokak’ta meydana geldi. İddiaya göre, dershaneden çıkıp evine giden Berfin Özek’in yolu, kimliği belirsiz bir kişi tarafından kesildi. Genç kızın telefonunu gasp etmek isteyen şüpheli, direnişle karşılaşınca Özek’in yüzüne asit benzeri kimyasal sıvı atıp, kaçtı. Özek’in yardım çığlıklarını duyanlar, durumu polise ve sağlık ekiplerine bildirdi.

    Olay yerine sevk edilen ambulans ile İskenderun Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Özek, buradaki ilk müdahalenin ardından Adana’ya sevk edildi. Adana Şehir ve Eğitim Hastanesi’ne kaldırılan Özek’in yüzünde oluşan yanıkların tedavi edildiği bildirildi.

    Şüpheli ise aranıyor.

  • Kadın kuaförü görünümlü kürtaj merkezine baskın

    Hürriyet’ten Çetin Aydın’ın haberine göre Arnavutköy İlçe Sağlık Müdürlüğü ekipleri, Anadolu Mahallesi Nurbanu Sokak 24 numaralı kuaförde kürtaj yapıldığı ihbarı üzerine, Arnavutköy İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri ile birlikte adrese girildi. Kadın kuaförü görünümlü adreste yapılan aramada tıbbi malzeme, çok sayıda ilaç ve ultrason makineleri ile tedavide kullanılan yatak bulundu görüldü.

    Polis, Abdullah O. adlı Suriyeli doktora adreste bulunan Arapça kartvizitleri sordu. Suriyeli doktor kartlarda, “Kadın çocuk polikliniği-Feryal M. gebe izlem merkezi” yazdığını söyledi. Kartvizitlere de el konuldu. Aramalar sürerken işyerinin sahibi olduğunu söyleyen Suriyeli Abdo M. de geldi. Polis, Doktor Abdullah O., Abdo M. ve iş yeri çalışanı Sidra M’yi gözaltına aldı. Adreste tedavi olmayı bekleyen 4 kişinin de bilgisine başvuruldu. İş yeri kapatılarak mühürlendi.

    Emniyette ifadeleri alınan 3 kişi sorgularının ardından serbest bırakıldı.

  • Anayasa Mahkemesi’nden Dilenci Kararı

    İzmir’in Karşıyaka ilçesinde balon sattığını iddia eden bir kişi hakkında Karşıyaka Belediyesi zabıta memurları tarafından dilencilik yaptığına dair tutanak düzenlendi, üzerinden çıkan 26 çeyrek altın, 12 Cumhuriyet altını, bir bilezik ve bin 633 liraya zabıta memurlarınca el konuldu.     

    Belediye Encümeni dilencilik kabahatini işlediği gerekçesiyle başvurucuya 100 lira tutarında idari para cezası verilmesine ve el konulan altın ile nakit paranın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verdi.      

    Başvurucu bu işleme karşı Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itirazda bulundu. Başvurucu itiraz dilekçesinde, dilencilik yapmadığını ve balon satarak geçimini sağladığını savundu. Hakimlik itirazı reddetti.

    Kararın gerekçesinde, yeminli tanık anlatımlarına itibar edildiği belirtilerek başvurucunun dilencilik yaptığı kanaatine varıldığı açıklandı.

    Görevlilerin uyarılarına rağmen yedi gündür aynı yerde dilencilik yaptığı belirtilen başvurucunun daha evvel de dilencilik yaptığına ve bu işi meslek haline getirdiğine işaret edilen kararda, bu sebeple söz konusu mal varlığının dilencilikten elde edilen gelirle alındığı kabul edildi.

    Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz da Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hakimliğince aynı gerekçelerle reddedildi.

    Bunun üzerine dilencilik yaptığı belirlenen kişi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

    Meşru yollardan elde ettiğini belirttiği altın ve nakit paranın, dilencilik yaptığı gerekçesiyle mülkiyetinin kamuya geçirilmesinden şikayet eden başvurucu, itirazlarının derece mahkemelerince dikkate alınmadığını, gösterdiği tanıkların dinlenilmediğini ve etraflı bir mali durum araştırması yapılmadığını, bu gerekçelerle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürdü.

    Başvuruyu ele alan Anayasa Mahkemesi, başvurucunun, Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.

    GEREKÇEDEN     

    Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, somut olayda başvurucunun el konularak, mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilen nakit para ve ziynet eşyasının mülk teşkil ettiğinde kuşku bulunmadığı ifade edildi.

    Anayasanın 35. maddesinde mülkiyet hakkının sınırsız bir hak olarak düzenlenmediği, bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörüldüğü hatırlatılan gerekçede, Anayasanın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabildiğine işaret edildi.

    Suçlarla ve kabahatlerle mücadele çerçevesinde el koyma, müsadere veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi gibi tedbirlerin önemli ve gerekli birer araç olduğu vurgulanan gerekçede, somut olayda da dilencilik kabahatiyle mücadele amacıyla bu kabahatten kazanç elde edilmemesi için el koyma ile mülkiyetin kamuya geçirilmesi tedbirlerinin uygulandığı anlatıldı.

    Böylelikle kabahatle mücadelede caydırıcılığın sağlanması ve yeni kabahatlerin işlenmesinin önüne geçilmesinin hedeflendiği ifade edilen gerekçede, “Müdahalenin kamu yararına dayalı, meşru bir amacının olduğu kuşkusuzdur.” denildi.

    Gerekçede, mülkiyet hakkına yapılan bir müdahalenin Anayasanın 13. ve 35. maddelerine göre ölçülü olabilmesi için her şeyden önce öngörülen kamu yararı amacını gerçekleştirmeye elverişli olmasının zorunluluğuna işaret edildi.

    Müdahalede bulunulurken ilgili kamu yararı amacını gerçekleştirmeye en uygun aracın seçilmesi gerektiği, hangi araçların tercih edileceğinin ise öncelikli olarak daha isabetli karar verebilecek konumda olan ilgili kamu makamlarının yetkisinde bulunduğu kaydedildi. Gerekçede, bu nedenle hangi aracın tercih edileceğinin belirlenmesi hususunda idarelerin belli ölçüde takdir yetkisi bulunduğu belirtildi.

    Somut olayda mülkiyetin kamuya geçirilmesi yoluyla yapılan müdahalenin kabahatten gelir veya mal varlığı elde edilmemesi yönündeki amacı gerçekleştirmek için elverişli bir araç olduğunda tereddüt bulunmadığının kaydedildiği gerekçede, mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımının başvurucunun üzerinden çıkan ziynet eşyası ve nakit para yönünden uygulandığı ifade edildi.

    Sulh Ceza Hakimliğince anlatımlarına itibar edilen tanık beyanları ile olay tutanağına göre, başvurucunun kendisini acındırarak para istemek suretiyle dilencilik yaptığının tespit edildiği kanaatine ulaşıldığı anlatılan gerekçede, başvurucunun yaklaşık bir hafta arayla aynı yerde dilencilik yaparak geçimini sağladığı, üzerinde taşıdığı nakit para ve ziynet eşyasının da dilencilikten elde edildiğinin kabul edildiği belirtildi.

    “KARARLARIN KEYFİ OLDUĞU SÖYLENEMEZ” 

    Başvurucunun, kendisine yeterli imkan da tanındığı halde bu kanaatin aksini ispatlayan yeterli ve somut bir delil sunamadığı, derece mahkemelerinin kararlarının keyfi olduğu veya bariz bir takdir hatası içerdiğinin söylenemeyeceği vurgulandı.

    Başvurucunun yalnızca dilencilik kabahatini işlendiğinin kamu makamlarınca tespit edildiği sırada yanında taşıdığı ziynet eşyası ve nakit parasına el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verildiği ifade edilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

    “Buna göre başvurucunun başkaca bir geliri veya mal varlığı olup olmadığı araştırılarak ayrıca bir yaptırım veya tedbir uygulanması yoluna da gidilmemiştir. Bu durumda başvurucu, dilencilikten elde ettiği gelirin üzerinde bir mülke el konulduğunu gösteren somut bir delil de sunamadığından şikayete konu mülkiyetin kamuya geçirilmesi yönündeki müdahalenin, korunan hukuki menfaat ile karşılaştırıldığında açık bir orantısızlık içermediği anlaşılmıştır. Başvurucunun işlediği kabul edilen kabahatin sonuçlarını öngörebilecek durumda olduğu ve şikayet ettiği müdahaleye ise kendi ağır kusuruyla yol açtığı dikkate alınmalıdır.

    Bu itibarla dilencilik kabahatinden elde edildiği gerekçesiyle başvurucunun yanında taşıdığı ziynet eşyasının ve nakit parasının mülkiyetinin kamuya geçirilmesi şeklindeki mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin, Anayasanın 13. ve 35. maddelerinde öngörülen güvencelerin somut olayda gerçekleştirilmiş olması nedeniyle içerdiği kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkı ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.”

  • İstanbul Teknik Üniversitesi ile Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi İş Birliği Protokolü İmzaladı

    Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2023 eğitim vizyonu kapsamında İstanbul Teknik Üniversitesi ile, “Mesleki Ve Teknik Eğitimde İşbirliği Protokolü” imzaladı. İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca ile imzalanan protokol ile İstanbul’da bulunan Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Kampüsünde, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kurulacak. 2023 Eğitim Vizyonu kapsamında hazırlanan bu model Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İstanbul Teknik Üniversitesi rehberliğinde Artırılmış Sanal Gerçeklik Laboratuvarının (AVR) kurulması da planlanıyor. Okullarda görev yapan öğretmenlerin ve yöneticilerinin hizmet içi eğitimleri, İTÜ’lü akademisyenlerin koordinasyonunda yapılırken, öğrencilerin eğitimi de akademisyenler tarafından verilecek.

    “BURADAKİ MODEL TÜRKİYE’DE BİR İLK OLACAK”

    Programda konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Gerçekten tarihi bir günü yaşıyoruz. Ortaöğretimin bir üniversitenin içine taşınması ve bu bağlamda da üniversitenin bütün birikimini sanki orta öğretim öğrencileri birden üniversiteye başlamış gibi, sanki orta öğretim üniversite öğrencileri birdenbire işe başlamış gibi bir pozisyonda bulunacaklar burada. Ve bu tarihsel birlikteliği İnşallah çok daha fazla arttıracağız. Bu çerçevede şunu söyleyebiliriz; buradaki modelin Türkiye’de bir ilk olduğunu da ifade etmek lazım. Çünkü bu tür ilkler gelecekte ortaya çıkacak olan gelişmelerde zincirin ilk halkasını teşkil ediyor. İlk olmasının biraz önce saydığım hususiyetlerinin dışında bir başka açıklaması da şu olabilir; eğer biz orta öğretim öğrencilerini yüksek öğretimdeki akademisyenlerin birikimiyle, yüksek öğretimdeki hazırlık okulunun birikimiyle ve uluslararası literatürün muhtevası ile doğrudan doğruya karşılaştırırsak ve işbaşı üretim ile ilgili bir yaklaşımı ortaya getirirsek tarihsel olarak bir lise ile üniversitenin iç içe olduğu nadir eserlerden birisini mesleki ve teknik alanda ilk olmak üzere ortaya koymuş bulunuyoruz. Bunun düşünsel olarak çok güçlü bir arka planı var. Bunu düşünmek, tasarlamak, ortaya koymak ve gerçek kılmak tüm aşamalar açısından çok değerli. Ben bu değeri ortaya çıkaran üniversitemiz, sayın rektörümüz ve özellikle bu işi başından sonuna kadar tümüyle kucaklayan, tümüyle takip eden Milli Eğitim Bakanlığı adına bu meseleyi omuzlayan bakan yardımcımız Mahmut Özer’e teşekkür etmek isterim. Üniversitemizin çok değerli katkı sağlayan çalışanlarına, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğümüzün çalışanlarına, merkez binamızda mesleki teknik eğitim genel müdürlüğü çalışanlarımıza özel olarak teşekkür etmek isterim” diye konuştu.

    “BİRÇOK ÜNİVERSİTE VE KURUM TARAFINDAN TAKİP EDİLECEK”

    Şimdiye kadar yapılanları çok değerli buluyorum diyerek konuşmasını sürdüren Selçuk, “Bu çalışmamızın, bu projemizin, bu protokolümüzün önümüzdeki süreçte neler getireceği, nasıl yeşereceği, nasıl gelişeceği benim açımdan çok çok daha önemli. Ve eminim Türkiye’den dünyadan bir çok üniversite ya da bir çok kurum bu üniversitenin içerisindeki bu projenin nasıl hayata geçtiği, nasıl yürütüldüğü ve başka yerlerde de nasıl çoğaltılabileceği konusunda buradan destek istemeye gelecekler. Bunu şuanda bir temenni olarak söylemiyorum. Çok inanarak ve bilerek söylüyorum. İnşallah bu projenin derinleşmesi, genişlemesi ama kendi tekamülüne de saygı göstererek ilerlemesi bizim dileğimizdir” dedi.

    “HEM MESLEKİ HEM TEKNİK DERSLER VERECEKLER”

    İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca ise, “Bugün, bir üniversitenin özünü “anlama ve açıklama” çabasıyla birlikte oluşturan “öğretme”ye, yeni bir aşama ve derinlik katma yolunda adım atıyoruz. Merakın ve eleştirel aklın beşiği İTÜ olarak, Milli Eğitim Bakanlığımızın “Mesleki ve Teknik Eğitim” alanında geliştirdiği projelerden birini birlikte üstleniyoruz. Mesleki ve Teknik Eğitim İş Birliği Protokolüyle birlikte üniversitemiz, ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınma hedefli “eğitimde inovasyon” projesinin ortağı oluyor. İstanbul Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kampüsü içerisinde Üniversite olarak “İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”ni kuruyoruz. Yeni kurulan lisede Bilişim Teknolojisi, Biyomedikal Cihaz Teknolojileri, Elektrik-Elektronik Teknolojisi ve Denizcilik alanlarında öğretmenler ile öğrencilerin yeterliliklerinin artırılması için mesleki ve teknik eğitimin içeriğini oluşturup yürütülmesine destek olacağız. Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile eş güdümlü çalışarak okulda kurulacak olan Sanal Gerçeklik Laboratuvarının (AVR) kurulumuna rehberlik edip verilecek eğitimleri tasarlayacağız. Uluslararası arenada gerekli olan mesleki İngilizce öğretim programlarının, eğitim materyallerinin ve ders içeriklerinin hazırlanmasında Yabancı Diller Yüksek Okulumuz aracılığıyla roller üstleniyoruz. Üniversitemizin en güçlü bileşenlerinden olan akademisyenlerimiz daha lise sıralarındaki pırıl pırıl öğrencilere ve onların öğretmenlerine hem mesleki hem teknik dersler verecekler Bu iş birliğiyle öğrenciler İTÜ’nün dünya standartlarındaki laboratuvarlarında çalışma imkanı, teknoloji geliştirme bölgesi İTÜ ARI Teknokent’te yer alan firmalarda da staj imkanı yakalayacaklar” şeklinde konuştu.

  • Merkez Bankası faizi yüzde 24’te sabit tuttu

    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Para Politikası Kurulu’nun 2019 yılı ilk toplantısı sonuçlarını açıklandı. Buna göre Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 24 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi.

    Son dönemde açıklanan veriler ekonomideki dengelenme eğiliminin belirginleştiğini gösterdiğini belirten Kurul, dış talep gücünü korurken finansal koşullardaki sıkılığın da etkisiyle iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam ettiğini belirtti. Cari dengedeki iyileşme eğiliminin sürmesi beklendiği açıklandı.
    İthal girdi maliyetleri ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak enflasyon görünümünde bir miktar iyileşme gözlenmekle birlikte fiyat istikrarına yönelik riskler devam ettiğinin altını çizen Merkez, bu çerçevede Kurul’un enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı parasal duruşun korunmasına karar verdi. Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceğini vurgulayan Kurul; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları, para politikası kararlarının gecikmeli etkileri, maliye politikasının dengelenme sürecine vereceği katkı ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabileceğinin bilgisini verdi.
    Ayrıca; açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulandı.

  • Bacağı Kopan Afrin Gazisi Özgür Ocak’tan Anlamlı Mesaj

    9 şehit verdiğimiz Afrin’in Raco kırsalındaki saldırıda, ağır yaralı olarak tedavi altına alınan Piyade Üsteğmen Özgür Ocak, yaşam savaşını kazandı.

    37 ŞARAPNEL, KOPUK SAĞ BACAK…

    Ocak, “Ben Piyade Üsteğmen Özgür Ocak, 10 Şubat 2018 Afrin Harekatı’nda yaralandım. 3 kez kalbim durdu. 27 tüp kan, 37 şarapnel, kopuk sağ bacak… 10 Şubat’tan bu zamana 10 ayda koşar vaziyete geldim. Devletimden, milletimden, sevenlerimden Allah razı olsun…” sözleriyle tedavi sürecinde yaşadıklarını anlattı.

  • İlgi isteyen sokak köpeği gülümsetti

    Silivri’de matbaacılık yaptığı öğrenilen Adnan Baş, hafta sonu yürüyüşe çıktığında sokak köpeğiyle ilginç bir bağ kurdu. Yürüyüş sırasında bir sokak köpeği Adnan Baş’ı takip etmeye başladı. Dinlenme tesisinde eli cebinde bekleyen Adnan Baş’ın yanına gelen sokak köpeği ilgi istedi. Kafasını kaldırıp, ayaklarıyla Baş’ın bacağına dokunmaya başlayan köpeğin bu isteğine  Adnan Baş kayıtsız kalmadı. Sevgi isteyen köpeğin başını bir süre okşayan Baş, tekrar elini cebine koyduğunda köpek yine ayaklarıyla dokunarak devam etmesini istedi. Bu hareketin sürekli olması çevrede görenleri gülümsetirken, Adnan Baş, köpeği bir süre daha sevdi.

  • İçişleri Bakanlığı’ndan ‘Kuyumcu Soygunu’ Açıklaması

    Ankara’nın Mamak ilçesinde yüzleri maskeli 2 kişi, soygun için girdikleri kuyumcu dükkanında kendilerine direnen iş yeri sahibi Nurettin Güzel’i pompalı tüfekle vurarak öldürdü. Polis, soygun girişiminin ardından kaçan şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.

    SOYGUN GİRİŞİMİ GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

    Olay yerine gelen polis ekipleri, iş yerinde inceleme yaparken, soyguncuların Güzel’e ateş ettikten sonra bir şey alamadan kaçtıklarını belirledi. Soygun girişimi, iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntüde, soyguncuların içeriye girişi ve Nurettin Güzel’e tüfekle ateş etmeleri saniye saniye yer aldı. Görüntüye el koyan polisler, eşkal ve kimliklerini belirlemeye çalıştığı şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı.

  • Adnan Oktar’ın en gözde kediciklerinden Beril Koncagül de itirafçı oldu

    Adnan Oktar soruşturmasında tutuklanan Beril Koncagül Bursa cezaevinden etkin pişmanlık kapsamında 8 gün savcılık ifade verdikten sonra tahliye olduğu öğrenildi.

    Adnan Oktar suç örgütünü topa tuttu

    Yaklaşık 100 sayfa ifade veren Koncagül, Adnan Oktar’a çok yakın olduğu bilinen “bacılar grubu” üyesi olduğu ifade edildi. Daha önce iki defa etkin pişmanlık yasasından faydalanmak için başvuruda bulunan Beril Koncagül, örgüt avukatları tarafından tehdit edilmesini ve örgüt içinde bulunduğu, 10 yıl boyunca şahit olduğu olayları savcılık ifadesinde bir bir anlattı.

    Örgütün faaliyetlerini bir bir sıraladı

    Dayak, zorla televizyonlarda dans, vücüdunun 3’te ikisine zorla dövme yapılması, kilitlenerek evde tutulması, iletişim araçlarından yoksun bırakılması, kara para aklama, turnike sistemi, hürriyetten yoksun bırakma, tehdit ve şantaj suçlamaları ile ilgili şok eden açıklamalarda bulundu.

    İtirafçı sayısı 31’e yükseldi

    Örgütte itirafçı sayısı 31’e yükselirken 4 örgüt yöneticisinin etkin pişmanlık yasasından yararlanmak için başvuruda bulunduğu öğrenildi.