Blog

  • Suriye’de Oluşturulacak Güvenli Bölgenin Detayları Neler?

    ABD Başkanı Donald Trump, önceki gün Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Suriye’de “20 mil”lik (32 kilometre) bir güvenli bölge kurulmasından söz etmişti.

    Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün telefon görüşmesi yaparak konunun detaylarını değerlendirdi.

    Erdoğan, bugün AK Parti’nin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, söz konusu hat için, “Suriye’de Türkiye sınırı boyunca bizim tarafımızdan oluşturulacak güvenli bölge dahil, hatırlayın Obama döneminden itibaren benim vurguladığım, bu güvenli bölge konusu 20 mil olarak kendisi tarafından da ifade edildi ki bu da 32 kilometre derinlikte bir güvenli bölge.” ifadesini kullandı.

    AA’nın harita alan ölçümlerine göre, Türkiye-Suriye sınırında 32 kilometre derinlikte oluşturulacak bölge, 460 kilometrelik bir hattı kapsıyor.

    Rakka ve Haseke’nin kuzeyindeki yerleşimleri kapsayacak bölge, batıdan doğuya Sırrin, Ayn İsa’nın kuzeyi, Suluk, Resulayn, Tel Temr’in kuzeyi, Derbesiye, Amude, Kamışlı, Verdiyye, Tel Hamis, Kahtaniyye, Yerubiyye ve Malikiye’den geçiyor.

    Şuyuf Tahtani, Aynularab (Kobani), Tel Abyad, Derbesiye, Amude, Kahtaniye, Cevadiye ve Malikiye ilçeleri idari olarak tamamen bu hattın içinde kalıyor.

    Hat, batıda, Münbiç’in doğusundaki Sacur çayı kıyısından başlıyor. Münbiç ilçe merkezi, 32 kilometrenin dışında kalıyor.

    Diğer taraftan, 32 kilometrelik alanın fiziki olarak içinde kalan Haseke ilinin Kamışlı ilçe merkezinde, Beşşar Esed rejimi varlık gösteriyor.

    GÜVENLİ BÖLGE İHTİYACI

    Güvenli bölge, ilk olarak Erdoğan tarafından Mayıs 2013’teki ABD ziyaretinde dile getirilmişti. Erdoğan, dönemin ABD Başkanı Obama’ya; Suriye’de uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, siviller için güvenli bölge oluşturulması ve koalisyon güçleriyle ortak kara operasyonu yapılmasından oluşan 3 aşamalı bir plan sunmuştu. Türk yetkililer, Suriye ile ilgili her aktörle görüşmesinde konuyu dile getirdi.

    Türkiye’nin gündeme getirdiği güvenli bölge, Suriye’deki çatışmalardan kaçan sivil nüfusun can güvenliğinin sağlandığı barınma alanı oluşturulmasını öngörüyor. Türkiye bölgeyi, tüm Suriye’den göç eden sivillerin toplanabileceği ya da Türkiye’ye geçmiş Suriyelilerin arzu etmeleri halinde yerleşebileceği bir bölge olarak tasarlıyor.

    Zira Suriye’de iç savaşın durması halinde dahi Suriye halkının, barınma, iş ve sosyal hizmetlerden mahrum kalmasından ötürü başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dış göçe devam etmesine kesin gözüyle bakılıyor. Bu durum en fazla, Avrupa ülkelerini endişelendiriyor.

  • Tedbir ve Uyarılar Yetersiz Kalıyor! 2018’de Trafik Kazalarında 3 Bin 373 Kişi Hayatını Kaybetti

    Kural tanımaz sürücüler geçen yılda binlerce ocağa ateş düşürdü. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı, 1 Ocak 2018 ile 31 Aralık 2018 tarihleri arasındaki trafik kaza bilançosunu açıkladı. Kaza yerindeki can kayıtlarına göre 2018’de bir önceki yıla oranla düşüş yaşandı. Verilerine göre, 2018’in son ayı olan Aralık’ta ülke genelinde meydana gelen 32 bin 270 trafik kazasında 155 kişi can verdi, 18 bin 665 kişi de yaralandı. 2018’de ülke genelinde meydana gelen 428 bin 74 kazada 3 bin 373 kişi olay yerinde hayatını kaybetti, 310 bin 109 kişi de yaralandı. Geçen yılki kazalardan 11 bin 493’ü karşılıklı çarpışma, 20 bin 932’si ise arkadan çarpma şeklinde vuku buldu. 86 bin 287 kazaya tek araç, 88 bin 690 kazaya ise çift araç karıştı.

    Sürücü kusurları kazalara damga vurdu 
    2018 yılında vuku bulan 192 bin 81 kazaya sürücü kusuru damga vururken 18 bin 103 kazaya ise yayalar davetiye çıkardı. Bin 300 kazada yol kusurlu bulunurken bin 571 kazaya da araç içerisindeki yolcuylar sebebiyet verdi. 4 bin 970 kazaya ise kırmızı ışıkta durmayan sürücüler sebebiyet verdi. Alkol alı direksiyona geçen 3 bin 283 sürücü de kazaya karıştı. Geçen yılki kazalardan 8 bin 468 kazaya bisiklet, 86 kazaya at arabası, 157 bin 758 kazaya otomobil karıştı.

    En az can kaybı Siirt’te 
    2018 yılı boyunca meydana gelen trafik kazalarında olay yerindeki kayıpları kapsayan kara listenin son sırasında Siirt, Tunceli ve Batman son sırada bulunuyor. Bu üç ilde bir yıl boyunca vuku bulan kazalarda 5’şer kişi kaza yerinde hayatını kaybetti. Ardahan ve Kilis’te 6 can kaybı yaşanırken Kars’ta 8 kişi öldü.

    Bursa’da ölen kişi sayısı 100’ü geçti 
    Ankara’da 199, İstanbul’da 154, İzmir’de 160, Bursa’da 77 kişi hayatını kaybetti. Bursa’daki 6 bin 598 ölümlü ve yaralamalı kazada 10 bin 229 kişi yaralandı. Hastanedeki ölümlerle birlikte Bursa’da geçen sene trafik kazalarında hayatını kaybedenlerin sayısının 100’ü geçtiği belirtiliyor.

    Kural tanımayanlara 4,3 milyar lira ceza 
    Kural ihlali yapan 14 milyon 524 bin 688 sürücü, yaya ve yolcuya 4 milyar 367 milyon 571 bin 584 lira ceza kesildi. Kural çiğnedikleri MOBESE kameralarınca tesit edilen araçların plakalarına ise 2 milyar 783 milyon 957 bin 592 lira ceza yazıldı. Alkollü araç kullandıkları tespit edilen 146 bin 320 sürücüye ise ceza-i işlem uygulandı. Tam 1 milyon 15 bin 732 araç ise çeşitli kusurlar sebebiyle trafikten men edildi.
    Öte yandan Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği, resmi verilerin sadece kaza yerindeki kayıpları kapsadığını, hastanelerdeki ölümlerle birlikte tablonun daha da karardığını duyurdu. Dernek açıklamasında sürücelere ‘sabır’ ve ‘saygı’ çağrısında bulunuldu.

  • Sırtında Taşıdığı Soba İle İnsanları Isıttı

    Geçtiğimiz aylarda kendisini dolandırdığını iddia ettiği M.K.’nin kimlik fotoğrafını kamyonetinin üzerine asıp ‘Bu şahıs beni dolandırdı’ yazısıyla pankart yaptırmıştı. Yaptığı pankart ile kentte dolaşan Osman Aslan, bu kez sırtına odun sobası bağlayarak insanları şaşırttı. Aslan, tenekeden yapılma küçük odun sobasını sırtına bağlayıp Merkez Otogar içerisinde gezmeye başladı.

    Otogardaki yolcuların sorularını yanıtlayan Aslan, ”Adana, Çukurova yanıyor diyorlardı ya, ne yanması Adana donuyor, donuyor” diye cevap verdiği öğrenildi.

    Sosyal medya üzerinden paylaşılan fotoğraf kısa sürede büyük beğeni topladı.

  • ÖTV alınmayacak ürünler belli oldu

    TBMM Genel Kurulu’nda “temel kanun” olarak ele alınan teklifin görüşmelerine 30. maddeden başlandı.

    Bu bölümde yer alarak kabul edilen maddelere göre, Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kuruluşların, çay ve çay ürünleri için Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünden, faaliyet alanındaki mal ve hizmetler için Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketinden yapacakları alımlar, Kamu İhale Kanunu’ndan istisna olacak.

    Cumhurbaşkanınca belirlenen, Türkiye tarafından düzenlenecek uluslararası organizasyonlar ve toplantıların yürütülmesine yönelik olarak sorumlu idarece yapılacak mal ve hizmet alımları, Kamu İhale Kanunu hükümlerinden istisna tutulacak.

    Belge sahiplerinin kuracakları veya ortak olacakları tüzel kişilerin ihaleye girebilmesi için en az 1 yıldır tüzel kişiliğin yarısından fazla hissesine sahip olması ve bu sürede bu kanuna göre yapılacak ihalelere ilişkin sözleşmelerin yürütülmesi konusunda temsile ve yönetime yetkili olması, bu şartların her ihalede aranması ve teminat süresi sonuna kadar korunması zorunlu olacak.

    Bir sözleşme kapsamında gerçekleştirilen iş dolayısıyla düzenlenecek iş deneyim belgelerinin toplam tutarına ve belge verilecek kişilere yönelik sınırlamalar getirmeye Kamu İhale Kurumu yetkili olacak.

    Kanun kapsamındaki idarelere gerçekleştirilen işler için düzenlenen belgeler hariç yurt dışında gerçekleştirilen işler için düzenlenen belgelerden sadece iş bitirme belgeleri, belge sahipleri tarafından ve bunların bünyesinde bulundukları şirketler topluluğu veya benzeri ortaklık ilişkisi içerisinde kullanılabilecek. Ortak girişim olarak ihaleye teklif verilmesi halinde yurt dışında gerçekleştirilen işlerden alınan iş bitirme belgesini kullanan belge sahibinin ortak girişimdeki hissesi oranında geçici ve kesin teminat vermesi zorunlu olacak.

    31 Ağustos 2018’den önce ihalesi yapılan ve bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden sözleşmeler, imalat girdilerinin fiyatlarında beklenmeyen artışlar meydana gelmesi nedeniyle düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki 60 gün içinde yüklenicinin idareye yazılı olarak başvurması kaydıyla Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak feshedilip tasfiye edilebilecek veya devredilebilecek.

    Bu kapsamda devredilen sözleşmeler ile bu kapsama girmekle birlikte devredilmeyen sözleşmelerde bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki 60 gün içinde yüklenicinin idareye yazılı başvurması kaydıyla süre uzatımına ilişkin kısıtlama ve şartlara tabi olunmaksızın Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak, idare tarafından süre uzatılabilecek.

    Bu durumda, devir alacaklarda ilk ihaledeki şartlar devir tarihi itibariyle aranacak, devirden kaynaklanan kısıtlama ve yaptırımlar uygulanmayacak. Sözleşmesi feshedilen veya sözleşmeyi devreden yüklenicinin teminatı iade edilecek.

    Sözleşmenin bu madde kapsamında feshedilerek tasfiye edilmesi veya devredilmesi durumunda yüklenici, fesih veya devir tarihine kadar gerçekleştirdiği imalatlar dışında idareden herhangi bir hak talebinde bulunamayacak. Yüklenici, işin idarece uygun görülecek can ve mal güvenliği ile yapı güvenliğine yönelik tedbirleri alacak.

    Sermayesinin tamamı Hazine ve Maliye Bakanlığına ait olan varlık kiralama şirketleri, kendilerine devredilen varlıkların, ihraç amacına uygun olarak değerlendirilmesini teminen bu düzenleme kapsamında sayılan varlıkları yüklenici sıfatıyla inşa ettirebilecek, alt yükleniciler ile inşa anlaşması yapabilecek, bu varlıklara ilişkin imtiyaz haklarını devralabilecek, bu varlıkları geliştirebilecek, yönetici sıfatıyla yönetebilecek ve söz konusu varlıkları devralmış oldukları veya diğer kurum ve kuruluşlara devredebilecek.

    Kamu kurum ve kuruluşlarına ulaşan konvertibl olmayan yabancı banknotlar Merkez Bankasına, madeni paralar ise Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğüne haftalık dönemler itibarıyla gönderilecek. Merkez Bankası ile Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü, bu paralarla ilgili her türlü tasarrufta bulunabilecek.

    Şalgam suyu, Türk Gıda Kodeksine göre çeşnili ve aromalı/aromalandırılmış içme sütleri ile bebek ve devam sütü sayılan içeceklerden ÖTV alınmayacak.

    Bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten önce ithal veya teslim edilen şalgam suları, çeşnili ve aromalı/aromalandırılmış içme sütleri, bebek ve devam sütü sayılan içeceklerle ilgili olarak ÖTV ve bu vergiye isabet eden KDV bakımından vergi tarhiyatı yapılmayacak, vergi cezası kesilmeyecek. Daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan ve kesilmiş cezalardan, varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilecek, tahakkuk eden tutarlar terkin edilecek, tahsil edilen tutarlar ret ve iade edilmeyecek.

    Er ve erbaşların genel sağlık sigortalısı sayılmayan eş ve çocukları ile anne ve babaları, bakmakla yükümlü olunan kişi kapsamında sayılacak.

    Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan sigortalılara ilişkin matrah, oran ve esaslar üzerinden, bankalar, sigorta şirketleri, ticaret ve sanayi odaları ve borsaların sandık statülerine tabi personel için verilen teşvik uygulaması kaldırılacak.

    Malullük ve yaşlılık sigortasından ödenen aylıklar ile her ay itibarıyla yapılan ödemeler toplamı, dosya bazında yapılacak ek ödeme dahil bin liradan az olamayacak.

    Ölüm sigortasından yapılan ödemeler toplamı ise bu tutarın hak sahiplerinin hisseleri oranı esas alınarak tespit olunacak tutarından az olamayacak. Bu düzenleme kapsamında hesaplanan aylıklar, belirlenen tutardan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilecek. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmi aylıklar için bu hüküm uygulanmayacak.

    Teklifin 43. maddesinin kabul edilmesinin ardından verilen aradan sonra komisyonun yerinde olmaması üzerine TBMM Başkanvekili Mithat Sancar, birleşimi saat 14.00’te toplanmak üzere kapattı.

  • Osmangazi Köprüsü Maliyeti Ne Kadar?

    CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, Osmangazi Köprüsü’ne ilişkin 2017 yılının bilançosunu açıkladı. Günlük 40 bin araç garantisinin verildiği Osmangazi Köprüsü’nde hedefin tutturulamadığını belirten Haydar Akar, Hazine’nin 1 yılda 1.3 milyar lira işletmeci firmaya ödeme ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Akar, 2017’de köprüden geçen araç sayısının toplam 8.5 milyon, planlananın aksine geçmeyen araç sayısının ise 6.1 milyon olduğunu ifade etti. Akar, işletmeci firmayla yapılan anlaşmaya göre köprüden geçen her araç için 35 dolar artı yüzde 8 KDV ödenmesi gerektiğini belirtti.

    ‘GEÇİŞ ÜCRETİNDE YAPILAN İNDİRİM FARKI DA HAZİNEDEN ÇIKIYOR’

    Akar, köprü geçiş ücretinde yapılan indirim nedeniyle Hazine’nin geçen araçlar için de ücret ödediğini hatırlatarak, şu açıklamada bulundu: “Geçiş ücretinde yapılan indirim farkı da Hazine’den çıktığı için, geçen araçlar için de para ödeniyor. Hazine’nin geçen araçlar için 578 milyon lira, araç garantisi nedeniyle geçmeyen araçlar için ise ödeyeceği tutar 811 milyon 300 bin lira olacak. Toplamda Hazine’nin 2017 yılı için işletmeci firmaya ödeyeceği tutar 1 milyar 389 milyon 300 bin lira.”

    CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar, sözleşme gereği 35 dolar artı KDV olan geçiş ücretinin 2 Ocak 2017 itibari ile dolar kurunun 3.53 olduğunu, bunun da 133 liraya denk geldiğini, 2 Ocak 2018 itibari ile 3.76 olan dolar kurunun 141 lirayı bulduğunu belirtti. 2018 yılında tablonun daha da karanlık olduğunu söyleyen Akar, sözleşmeden kaynaklanan ve garanti edilen araç sayısının yarısının yakalanmasının millete fatura edildiğini, geçen geçmeyen 80 milyon Türk vatandaşından geçiş bedeli alındığını söyledi. İktidarın çözüm olarak bütçeden köprü, otoyol ve şehir hastaneleri için 6.2 milyar ayırdığını belirten Akar, “Başbakan her yerde ‘Yap- İşlet- Devret- projeleri’ için devletin cebinden 1 kuruş çıkmıyor diyor. Ödenen para belli” dedi.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Levent Gök Gafı! Son Harfini Yanlış Söyleyince…

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Ankara aday tanıtım toplantısında konuştu.

    MUHARREM İNCE DE ORADAYDI

    Toplantıya CHP’nin 24 Haziran seçimlerindeki cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de katıldı. Siyasilerin eşleri de toplantı da yer aldı. Ancak CHP Ankara milletvekili Meclis Başkanvekili Levent Gök, toplantıya mazaret bildirerek katılmadı.

    “GÖK” YERİNE “G.T” DEDİ

    Kılıçdaroğlu da kürsüye çıktığında bunu dile getirmek isterken, bir gafın altına imza attı. Kılıçdaroğlu, “Bu toplantıda bir eksiğimiz var, sayın Levent g.t” ifadesini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus basınına yazdı: Müsaade isteyecek değiliz

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Kommersant için ‘Türkiye-Rusya işbirliği, Suriye krizinin çözümü için kritik önemde’ başlıklı bir makale kaleme aldı.

    Erdoğan’ın makalesi şöyle:

    “Suriye’de 2011 yılından beri devam eden ve yüzbinlerce insanın hayatına mal olan iç savaş, Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgede bulunan askerlerini geri çekme kararıyla birlikte yeni bir aşamaya geçiyor.

    ABD Başkanı Sayın Donald Trump ile Aralık ayında yaptığım görüşmelerde Türkiye’nin bu yeni süreçte Ortadoğu’da barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesi için gereken adımları atmaya kararlı olduğunu ifade ettim.

    Bu itibarla Astana sürecini birlikte başlattığımız Rusya Federasyonu ile yakın işbirliğimizi sürdürmek arzusundayız.

    Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’den çekilmesi, doğru yönde atılmış bir adımdır. Zira Suriye’de yaşanan kriz, ancak Suriye’nin yaralarının iyileşmesinden fayda, derinleşmesinden ise zarar görecek ülkeler tarafından çözülebilir.

    Bu anlamda Türkiye olarak komşumuzun toprak bütünlüğünü muhafaza edecek, Suriye toplumunun tamamının siyasi temsilini sağlayacak ve şiddet nedeniyle yerlerinden edilen insanların ülkelerine dönmesini sağlayacak bir siyasi çözümden yanayız.

    Bu hedeflere ulaşılması için Türkiye ve Rusya Federasyonu’nun işbirliği ve eşgüdüm içerisinde olmaya devam etmesi gerekmektedir.

    Nitekim geçen yıl müzakere ettiğimiz İdlib mutabakatı, birlikte çalışmamızın hem ülkelerimizin hem de Suriye halkının çıkarlarının korunması açısından büyük bir önemi haiz olduğunun en açık göstergesidir.

    Öte yandan son haftalarda Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyet gösteren bazı yapıların, Suriye krizinin sona erdirilmesine katkıda bulunacak çekilme kararını engelleme gayreti içerisinde olduğuna şahit olduk.

    Türkiye açısından bu sürecin referans noktası, Sayın Trump ile gerçekleştirdiğim görüşmelerde ortaya çıkan anlaşma zeminidir.

    Öte yandan ‘Türkiye Kürtleri katledecek’ veya ‘Kürt müttefiklerimizi yüzüstü bırakmayalım’ gibi birtakım söylemlerin, Trump yönetimine baskı yapmak amacıyla dolaşıma sokulduğunu görüyoruz.

    Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye Kürtleriyle veya komşumuzun sınırları içerisinde yaşayan hiçbir kesimle sorunu olmadığını ifade etmek isterim.

    Amerika merkezli olarak dolaşıma sokulan mesnetsiz iddialar, gerçekleri değil, birtakım çıkar gruplarının bakış açısını yansıtmaktadır.

    Öte yandan ne ülkemizin ulusal güvenliğine tehdit oluşturan ne de Suriye’nin toprak bütünlüğüne tehdit oluşturan hiçbir unsurun varlığına tahammül etmeyeceğimizi açıkça ifade ettik, ediyoruz.

    SDG Amerika Birleşik Devletleri, son yıllarda PKK terör örgütünün Suriye uzantısı olan PYD/YPG teröristlerine silah ve eğitim desteği verdi. Bu stratejik açıdan ve ahlâken sorunlu adımlar, DEAŞ terör örgütüyle mücadele adı altında atıldı.

    ABD’nin bu yanılgısı, DEAŞ baskısı altında yaşayan Suriyelilerin bir başka terör örgütünün kontrolü altına girmesine neden oldu. Bir başka deyişle ABD, kuzuyu kurda emanet etti. Hatta uygulanan politikanın sorunlu olması sebebiyle önce PKK-PYD bağlantısını kabul eden resmi internet siteleri sansürlendi, sonra da Suriye Demokratik Güçleri adı altında yeni bir sanal yapı kuruldu.

    Bu yol haritasını oluşturan kesimler, bugün PYD/YPG ile ilgili gerçekleri uluslararası kamuoyundan gizlemeye devam ediyor.

    Öncelikle PKK’nın Suriye uzantısı, hiçbir zaman terörle mücadele konusunda samimi olmadı. Tam aksine, bazı ABD’li yetkilileri ikna ederek Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurma hedeflerini DEAŞ ile mücadele bahanesiyle gerçekleştirmeye kalkıştılar.

    Biz bu projeye cevabımızı, Zeytin Dalı Harekatı’nı düzenleyip, örgütü Afrin bölgesinden çıkararak verdik. Önümüzdeki dönemde dost ve müttefiklerimizle birlikte komşumuzun toprak bütünlüğünü muhafaza etmek için gereken adımları atacağız.

    Bugün Amerika’da bazı kesimlerin ısrarla gözardı ettiği husus, bu örgütün Suriyeli Kürtleri temsil etmediği; tam aksine Kürt kökenli Suriye vatandaşlarına birçok kötülük yaptığıdır. Nitekim örgütün baskısından kaçan on binlerce Suriyeli Kürdün senelerdir Türkiye’de yaşamaları, bu durumun en somut göstergesidir.

    Dolayısıyla son haftalarda dolaşıma sokulan iddiaların, gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

    Öte yandan otuz yılı aşkın süredir vatandaşlarımızı hedef alan bir terör örgütüyle ilgili ne yapılacağını kimseden öğrenecek, terörle mücadele etmek için kimsenin müsaadesini isteyecek değiliz.

    Koşullar olgunlaştığında Suriye topraklarından ülkemizi tehdit eden teröristleri hedef alma hakkımızı saklı tutuyoruz.

    Son olarak Rusya Federasyonu ile birlikte Astana Süreci kapsamında elde ettiğimiz kazanımların ve siyasi çözüm yönünde kaydettiğimiz ilerlemenin bu süreçte akamete uğramasını istemiyoruz. Suriye’nin yeniden güven ve istikrara kavuşturulması ve yeniden inşası noktasında el birliğiyle çalışmak durumundayız.

    Terörün sona erdirilmesi, DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerinin yeniden ayağa kalkmasının engellenmesi ve dolayısıyla Suriye’nin dış müdahalelere kapatılmasının tek yolu budur.

    Suriye konusunda Türkiye’nin pozisyonu çok açıktır. Güney sınırımızda yaşanan istikrarsızlığın ortadan kaldırılması, ancak dost ve müttefiklerimizle işbirliği ve eşgüdüm içerisinde olmamızla mümkündür. Bu çerçevede hem DEAŞ hem de PKK terör örgütünün Suriye uzantısıyla kararlı bir mücadele etmek zorundayız.

    Bölgemizde yaşanan sorunlar, ancak kaderi bu coğrafyanın kaderine bağlı olan milletler tarafından kalıcı olarak çözülebilir. Artık gazete manşetlerine, sosyal medya kampanyalarına göre politika belirlemenin zamanı geçmiştir. Suriye iç savaşının başlamasından itibaren Türkiye, bölgedeki insani kriz ve istikrarsızlıkla başa çıkmak için ne yapmayı düşündüğünü açıklayan tek ülke oldu.

    Aynı şekilde sözlerini tutan tek ülke olduk. Krizin başından itibaren bir yandan insani yardımlarımızı sürdürürken, diğer yandan meselenin ancak siyasi bir çözümü olabileceğini vurguladık. Bu çerçevede dost ve müttefiklerimizle birlikte terörle mücadeleyi destekleyecek, istikrarı tesis edecek ve barışı sağlayacak işbirliklerine hazırız.”

  • YÖK’ten üniversitelerde güvenliği artırma kararı

    YÖK’teki “Üniversitelerde Huzur ve Güveni Artırma Komisyonu”nda, üniversitelerde şiddet ve huzursuzluğa sebep olan nedenlere ilişkin bilimsel çalışmaların teşvik edilmesi kararı alındı.

    Ayrıntılar geliyor…

  • Okul müdürü hakkında skandal iddia! ‘Mahrem görüntüler WhatsApp grubunda’

    Barış Yarkadaş “Kadıköy Anadolu Lisesi Müdürü Ali Fuat Güney, öğrencilerin odalarında çekilen görüntüleri arşivliyor. Yetmiyor; WhatsApp gruplarında paylaşıyor” iddiasında bulundu.

    “MÜDÜRDE BAŞKA GÖRÜNTÜLERİN OLDUĞU DA ORTAYA ÇIKMIŞ”

    Yarkadaş’ın iddiası şu şekilde;

    “Proje Okul olarak dönüştürülen Kadıköy Anadolu Lisesi’nin Müdürü Ali Fuat Güney‘in desteklediği bir grup öğrenci, ‘Hadis Halkası’ adını verdikleri bir oluşumla, öğrencileri zorla dini sohbetlere götürmeye çalışıyordu. Bunu deşifre etmenizin ardından, zorlama şimdilik sona erdi.

    Ancak bu kez de başka bir skandal patlak verdi. Okul Müdürü Ali Fuat Güney, 11. Sınıf velilerinin ve öğrencilerinin de olduğu WhatsApp grubunda, öğrencilerin pansiyondaki odalarında çekilmiş görüntülerini yayınladı. Bu görüntü, odanın dışından çekilmiş. Görüntüde erkek öğrenciler şakalaşıyor ve kahkaha atıyor. Tamamen mahrem olan bu görüntüyü kimin çektiği bilinmiyor. Ancak müdürde başka görüntülerin olduğu da ortaya çıkmış.”

    MÜFETTİŞLER OKULA GELİYOR

    Yaklaşık 300 kız ve erkek öğrencinin öğrenim gördüğü okulun pansiyonunda çekilen bu görüntülerin ailelerde büyük endişe yarattığını ifade eden Yarkadaş, iddiasını şöyle sürdürdü;

    “Okul Müdürü Güney, bu görüntüyü grupta paylaşınca aileler gece Kadıköy Kaymakamı ile Milli Eğitim Müdürü’nü arıyor. Bunun üzerine ertesi gün okula müfettiş geliyor. Müdür Güney, müfettişlerin ailelerle görüştüğü odaya okulun güvenlik görevlileri ile girerek ‘Burada toplantı yapamazsınız’ diye tepki gösteriyor. Müfettişler Azem Tüfek ile Bahtiyar Kuruoğlu ise kanuna vurgu yaparak ‘Sizden izin almamıza gerek yok, teftişteyiz’ karşılığını veriyor. Müfettişler Tüfek ve Kuruoğlu, müdürün odadan çıkmasını istiyor. Yaklaşık 2.5 saat süren müfettiş – aile görüşmesi sonrası, görüntüsü yayınlanan öğrencinin ailesinin şikayeti tutanak altına alınıyor.”

    “OKUL MÜDÜRÜ GÜNEY, DERHAL GÖREVDEN ALINMALI”

    11’inci sınıf öğrencisinin ailesinin İstanbul Valiliği’ne suç duyurusu dilekçesi verdiğini de belirten Yarkadaş, sözlerine şöyle devam etti:

    “Aileler ve öğrenciler haklı bir tedirginlik yaşıyor. Belli ki; müdürün bir görüntü arşivi var ve bunu şantaj malzemesi olarak kullanıyor.

    Okul Müdürü, izinsiz görüntü çekerek ve paylaşarak, Anayasanın 20. Maddesinin yanı sıra; Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun Genel Amaçlar başlıklı 2’nci maddesinin ikinci fıkrasına ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 134, 135, 136,137. inci maddelerine göre suç işliyor.

    Okul Müdürü Güney, derhal görevden alınmalı, elindeki görüntü arşivi imha edilmeli ve hakkında derhal soruşturma başlatılmalıdır. Bu zihniyetteki bir okul müdürünün o okulda bir saniye bile görevde kalmaması gerekir.”

  • Münbiç Bölgesinde Hareketlilik! SAT Komandoları Münbiç’e Gönderiliyor

    Öğle saatlerinde Gaziantep üzerinden gelen ve içerisinde SAT Komandoları ile mühimmat bulunan askeri araçlar, güvenlik önlemleri altında Kilis’e ulaştı. Buradan devam eden askeri araçlar, Elbeyli ilçesi üzerinden Suriye’ye geçerek Münbiç bölgesine hareket etti.