Blog

  • “Damacana suyun içinde ne olduğu tespit dahi edilemiyor, musluk suyu daha sağlıklı”

    Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Başkanı Baran Bozoğlu, son dönemde çok tartışılan poşet düzenlemesini, Çevre Yasası’nda yapılan değişiklikleri ve eksiklikleri Ozan Çepni’ye anlattı.

    Çevre meselesinin siyaset üstü bir konu olduğunu belirten Bozoğlu, çok tartışılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesini ve çevre politikalarını değerlendirdi.

    “TESPİT DAHİ EDEMEZSİNİZ”

    Bozoğlu, “İçtiğimiz sular temiz mi?” sorusuna şu yanıtı verdi:

    — Ülkenin yüzey sularının, derelerinin ve göllerinin yüzde 79’u kirlenmiş durumda. Biz musluklarımızdan temiz su içebilmek istiyoruz. Öncelikli hedefimizin bu olması lazım. Damacana su, paket su sağlıksız sudur. Kontrolsüzdür, içerisinde ne olduğunu tespit dahi edemezsiniz. Musluklarımızdan akan suyun damacana suya göre daha sağlıklı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Türkiye’nin dere ve göllerinin kirlenmesine karşı arıtma tesislerimiz yetersiz halde.

    “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeniz çok tartışıldı. Bu süreci anlatabilir misiniz?” sorusu üzerine Bozoğlu, şunları söyledi:

    Biz, bu kanun değişikliği içine çevre mühendisliğinin girmesini sağladık. Bütün siyasi partilerle görüştük. Çünkü bizim 20 bine yakın meslektaşımız var. Artık bu düzenleme ile çevre mühendisleri sınav ve eğitime ihtiyaç duymadan kendi diplomaları ile bu işi yapabilecek hale geldi. Demokratik bir baskı unsuru olduk, eleştiriden de hiç geri durmadık. Cumhurbaşkanı ile görüşmeyi biz AK Parti Genel Merkezi’nde yaptık. Davet edildim ve ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı ile tabii ki tanışırım ve ona mesleki sorunlarımız hakkında bilgi vermek, taleplerimizi iletmek isterim. Bu, bizim görevimiz. Kendisine çevre mühendislerinin istihdam problemi olduğunu, kamuya atanmaları ile ilgili taleplerini ve özel sektörde de desteğe ihtiyaç olduğunu ilettim. Kendisi de bu konuda teşekkür etti. Ben de Çevre Kanunu’ndaki düzenleme için teşekkür ettim. Bizim derdimiz, Çevre Mühendisleri Odası’nı güçlendirmek, meslektaşlarımızın ve Türkiye’nin çevre politikalarında çözüm üretmek. 2010 yılından itibaren bunun için 100’den farklı kurumla görüştük. Herkese derdimizi anlatmaya çalışıyoruz.

  • ‘Emeklilikte yaşa takılanlar’ etkinliği salona sığmadı

    Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EYTSYDD) üyeleri, İzmir’de bir araya geldi. Karşıyaka’da bulunan Deniz Baykal Kültür Merkezi’nde düzenlenen bilgilendirme toplantısına, Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce kişi katıldı. Yoğun katılımın yaşandığı toplantıda, salona giremeyenler etkinliği, kültür merkezinin bahçesine kurulan led ekranlardan takip etti. EYT’liler, ‘Hükümet uyuma, duy sesimizi’, ‘Yalnızca adalet istiyoruz’, ‘EYT burada, Meclis nerede?’ sloganları attı.

     

    MADENCİLER DE GELDİ

    Manisa’nın Soma ilçesinde kömür madenlerinde çalışan EYT’lilerden bazıları ise baret taktı, üzerinde, ‘Somamız, kömürümüz, helvamız, ne olacak halimiz’ pankartları taşıdı. Yine, ‘Şair olduk, yazar olduk, bir tek emekli olamadık’, ‘Emekleri yok sayılan topluluk’ yazılı pankartlar taşındı. ‘Edirne’den Kars’a, Jüpiter’den Mars’a’, sloganına uygun olarak tasarlanan kostümler de yine katılımcılar tarafından giyildi. EYT’lilere CHP İzmir milletvekillerinden Kani Beko ile Atila Sertel’in yanı sıra İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray da destek verdi.

    EYTSYDD Genel Başkanı Gönül Boran Özüpark, yaptığı konuşmada siyasi bir gayelerinin olmadığını ifade ederek, “Bu memlekete en fazla emek veren insanlarız. Bizden öncekiler 38 yaşlarında emekli oldukları için bu bir iddia değil, tartışmasız bir gerçektir. Yanlış algı yaratmaya çalışan insanların söylediği gibi bizim, ’38 yaşında emeklilik’ gibi bir hedefimiz yok. Sadece bir yasanın geriye doğru işletilmesinin, hukuki ve mantıksal olarak doğru ve adil olmadığını söylüyoruz” dedi.

    ‘NAMUSLU BİR HAK ARAYIŞI’

    Gönül Boran Özüpark, yasaların geriye dönük işletilemeyeceğini belirterek, “Beklemiş olduğumuz bunca sene boyunca, zaten bir bedel ödedik. Başka bir bedel daha ödemek, adaletsizlik olur. Emeklilikte yaşa takılanlar, kazanılmış hakları gasp edilmiş, 1999’dan beri iktidarda olan bütün hükümetlerce göz ardı edilmiş, oy toplama uğruna oyalanarak mağdur edilen kişilerdir” dedi ve ekledi: “Bugüne kadar sesi çıkmayan, öfkesini dizginleyen, ‘Vatan kutsaldır’ diyerek zenginlerin parayla yaptığı askerliğe evladını gönderen, acı, çile, hasret, yokluk ve sefalet çeken ama bundan asla şikayet etmeyen bir kuşağız. Zenginlerden alınmayan vergiler, haberi bile olmadan kendisinden alınan, olur olmaz zamanlarda cebindeki üç kuruşu bile alınan kişileriz. Derdimiz emekli maaşı olarak bağlanan üç kuruş değil. Davamız, haklılığımızı ispat etmek, ‘Biz buradayız, varız’ diyerek haklı olduğumuzu kanıtlamak.”

    ​EYTSYDD Başkan Yardımcısı Mustafa Avcı ise verdikleri mücadelenin hak mücadelesi olduğunu söyledi. Çıkarılan yasa ile emeklilik yaşının ötelendiğini belirten Avcı, bu durumun acilen düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Avcı, ayrıca kimsenin kendilerini herhangi bir siyasi partinin arka bahçesi olarak görmemesi uyarısında bulunarak, “Emeklilik haklarımızın peşine düştük. Bu mücadele namuslu bir hak arayışıdır” dedi.

    Konuşmaların ardından, toplantı sona erdi.

  • Trump: “Türkiye, Kürtleri vurursa yıkıma uğratırız”

    ABD Başkanı Donald Trump,sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Suriye’den çekilme sürecinin başladığını duyurarak, “Kürtleri vurmaları halinde Türkiye’yi ekonomik açıdan çökerteceğiz. 20 millik (32 kilometre) güvenli bölge yaratacağız”dedi.

    Türkiye’nin Suriye’de Kürtleri vurması durumunda, Türkiye’yi ekonomik yıkıma uğratacaklarını ve bölgede 20 millik (32 kilometre) bir güvenli bölge oluşturacaklarını söyledi. Trump, aynı zamanda Kürtler’in de Türkiye’yi provoke etmesini istemediklerini söyledi.

    ABD Başkanı’nın Twitter’daki açıklamarı şöyle:

    “Suriye’den çok geç kalmış çekilmeye başlarken, IŞİD’in bölgesel halifeliğinden geriye kalan çok az şeyi de, bir çok yönden sert bir şekilde vuruyoruz. Yeniden toparlanırlarsa, yakındaki mevcut üslerimizden yeniden saldıracağız.

    “Kürtleri vurmaları halinde Türkiye’yi ekonomik açıdan çökerteceğiz. 20 millik bir güvenli bölge yaratacağız ve aynı şekilde Kürtler’in Türkiye’yi provoke etmesini istemiyoruz.

    “ABD’nin uzun vadeli Suriye’de IŞİD’i yok etmesi politikasından en çok faydalananlar Rusya, İran ve Suriye oldu. Biz de yarar sağladık ama askerlerimizi eve getirmenin zamanı geldi. SONU GELMEYEN SAVAŞLARI durdurun!”

    İbrahim Kalın’dan yanıt: Suriyeli Kürtleri PKK, PYD ve YPG’yle bir tutmak vahim hata

    Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, yine Twitter’da, Trump’ın mesajını alıntılayarak verdiği yanıtta “Suriyeli Kürtleri ABD’nin terör örgütleri listesindeki PKK ve Suriye kolu PYD/YPG’yle bir tutmak vahim bir hata olur. Türkiye teröristlerle savaşıyor, Kürtlerle değil. Kürtleri ve tüm diğer Suriyelileri terör tehditlerine karşı koruyacağız.” dedi.

    Kalın mesajında “Teröristler, ortaklarınız ve müttefikleriniz olamaz. Türkiye ABD’nin stratejik ortaklığına uymasını terörist propagandayla gölgelenmemesini istiyor. DAESH, PKK, PYD ve YPG arasında fark yoktur. Hepsiyle savaşmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

    ABD Başkanı Trump, geçen ay YPG’nin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin denetimindeki bölgelerde bulunan ABD askerlerinin derhal geri çekilmesi emrini verdiğinde müttefikleri şoke olmuş ve Washington’da da sert tepkilerle karşılaşmıştı.

    ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da, Türk mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir telefon görüşmesi yaptığını ve “Türkiye’yle Kürt milisleri koruyacak bir anlaşmaya varılması konusunda iyimser olduğunu” söylemişti.

    Pompeo: Yanımızda savaşanlar korunmayı hak ediyor

    Abu Dhabi’de konuşan Pompeo ABD’nin “Türk halkının haklarını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkesini teröristlerden koruma hakkını tanıdığını” söylemiş, “aynı zamanda tüm bu süreçte yanımızda savaşanların korunmayı hak ettiğini de biliyoruz.” demişti.

    Suriye’nin kuzeyinde iki bin kadar ABD askerinin bulunduğu belirtiliyor.

    İlk olarak eski ABD Başkanı Barack Obama, Suriye’ye 2015 sonbaharında YPG mensuplarının eğitimi için az sayıda özel kuvvet göndermişti. İlerleyen dönemde Amerikan askerlerinin sayısı artırıldı ve Suriye’nin kuzeydoğusunda bir dizi hava ve kada üssü kuruldu.

  • Bez ve file uygulaması marketlerde zorunlu oluyor…

    Balıkesir Valiliğinde basın açıklamasında bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, poşet kullanımındaki azalmaya dikkat çekti.

    Bakan Kurum, “Biliyorsunuz plastik poşetlere ilişkin bir kanun çerçevesinde bir uygulama gerçekleştiriyoruz ve Ocak 2019 itibariyle artık plastik poşetlerimiz ücretli hale geldi. Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan himayelerinde Bakanlığımızca yürütülen ‘Sıfır Atık’ projemiz var. Sıfır Atık projemiz kapsamında 11 bin 800 kamu kurum ve kuruluşlarında uygulamaya geçtik. İkinci 100 günlük eylem planlarımız çerçevesinde 13 bin kuruluşa bu sayıyı çıkaracağız. Bu sayede 2023 yılındaki hedefimiz 100 bin kişiye doğrudan istihdam sağlamak ve yıllık 20 milyar lira tasarruf sağlamak. Bu proje kapsamında poşet uygulaması ile ilgili geçtiğimiz günlerde bir yönetmelik yayınladık. Bu yönetmelik çerçevesinde poşetlerin bir yüzünde çevreci sloganlar olacak diğer yüzünde de yüzün alanının yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde firmalar reklam verebilecekler. Diğer taraftan vatandaşlarımızın bez poşetlere, filelere erişimini kolaylaştırmak adına da tüm marketlerimizde bez ve file uygulamasını zorunlu hale getiriyoruz. Ücreti karşılığında ve kampanyalar kapsamında marketlerimiz vatandaşlarımıza hem bez hem de file uygulamasını sağlayacaklar. Ocak ayının ilk 10 gününe baktığımızda gıda perakendecilerinden aldığımız veriye göre geçen senenin ilk 10 gününe göre yaklaşık yüzde 60-65 oranında azalmış durumda. Bu sayede 3 bin 500 ton plastiği de kullanmamış oluyoruz. Bu bizim için çok sevindirici. Buradan tüm belediye başkanlarımıza uygulamaya destek verdikleri için teşekkür ediyorum” dedi.

  • Bebek arabalı kadınların peşinde!

    İstanbul’da birçok ilçede aynı yöntemle yapılan hırsızlık polisi alarma geçirdi. Şikayetçi olanlar ise bebek arabalı kadınlar. Yolda bebek arabasıyla yürüyen kadınları takibe alan hırsızlar, adım adım takip ederek uygun zamanını bulunca kadınların ceplerinden cep telefonu yada cüzdanı alarak kayıplara karışıyorlar.

    Hırsızlık mağduru olan kadınlardan birinin cep telefonunun çalınması ise güvenlik kamelarınca saniye saniye görüntülendi. İstanbul polisi, bebekli kadınları soyan hırsızı yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor. 

  • Muhterem Nur’dan Müslüm Filminin Yapımcılarına Dava “Gömlek ve Yüzük Sahte”

    Müslüm Gürses’in eşi Muhterem Nur Akbaş, Müslüm filminde kullanılan yüzük ve gömleğin imitasyon olmasına rağmen gerçekmiş gibi açık arttırmayla satıldığı iddiasıyla savcılığa başvurdu. Engelsiz Yaşam Vakfı ve Müslüm filminin yapımcısı Mustafa Uslu hakkında suç duyurusunda bulunan Akbaş, “Eşimin ismini paramparça ediyorlar. Gerçek yüzük parmağımda. Dünyanın en büyük parasını verseler vermem” dedi.

    MUSTAFA USLU HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU

    Merhum sanatçı Müslüm Gürses’in eşi Muhterem Nur Akbaş, geçtiğimiz günlerde Engelsiz Yaşam Vakfı’nın “9.Yılın En İyileri Ödül Töreni”nde Müslüm Gürses’in gömleği ve zümrüt taşlı yüzünü açık arttırmayla satışa çıkarmasını savcılığa taşıdı. Akbaş, avukatı Bahar Can Milli ile birlikte Çağlayan’daki İstanbulAdalet Sarayına gelerek Engelsiz Yaşam Vakfı ve Müslüm filmi yapımcısı Mustafa Uslu hakkında “nitelikli dolandırıcılık” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

    SATILDIĞI İDDİA EDİLEN GÖMLEK ŞANLIURFA’DA MÜZEDE

    Akbaş, savcılığa verdiği ifadesinde Engelsiz Yaşam Vakfı’nın 8 Ocak 2019’da bir otelde düzenlenen ödül töreninde Müslüm Gürses’e ait olduğu iddia edilen gömlek ve yüzüğün açık arttırmayla satışa çıkarıldığını, hem kamuoyu hem de şahsının dolandırıldığını öne sürdü. Gürses’in yaşamı boyunca parmağından hiç çıkarmadığı iddia edilen ve açık arttırmayla satılan yüzüğün sahte olduğunu, gerçek yüzüğün şu anda parmağında olduğunu dile getiren Akbaş, satıldığı iddia edilen gömleğin ise Şanlıurfa’daki müzede bulunduğu söyledi.

    “HATIRALARIMIN MALZEME OLMASINDAN RAHATSIZIM”

    İfadesinde, sahte eşyaların satışı yapılarak şahsi menfaat sağlandığını kaydeden Akbaş, “Samimi olsalardı amaç gerçekten vakıf yararına yardım olsaydı, yapımcılar kazandıkları parayla şahsi yardım yaparlardı. Hatıralarımın malzeme olmasından ve paraya dönüşmesinden oldukça rahatsız olmaktayım. Vakfın araç olarak kullanılması suretiyle insanları dolandıran şüpheli şahısların tespit edilerek cezalandırılmasını istiyorum. Şikayetçiyim” dedi.

    “EŞİMİN İSMİNİ PARAMPARÇA EDİYORLAR”

    Muhterem Nur Akbaş, suç duyurusu ve ifade işleminin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

    Satıldığı kaydedilen yüzüğün gerçeğinin, parmağındaki yüzük olduğu söyleyerek yüzüğü gösteren Akbaş, “Eşimin imitasyon gömleği ve yüzüğünün gerçekmiş gibi açık arttırmayla satılıp bağışta bulunuluyor. Böyle şeylerden çok zedeleniyorum. Bizi çok fena parçalıyorlar. Sözleşmede böyle bir madde olmadığı halde, bana danışmadan onayımı almadan bu tür bir işe başvurmuşlar. Onları suçlu buluyorum bu nedenle. Filmden oldukça büyük bir para kazandılar. O paranın içinden bağışta bulunsalar daha çok makbule geçerdi. Kırıntı parayla 10 bin liraya 20 bin liraya yüzük, gömlek satılacak. Herkes bunu yapabilir ama milyonlar kazanan bir insan bunu yaparsa benim için çok üzücü olay. Eşimin ismini böyle paramparça ediyorlar, eşimi kullanıyorlar. Artık yeter. Yeter diyorum” ifadelerini kullandı.

    “O KADAR PARA KAZANSAM PARANIN YARISINI YERİM”

    Muhterem Nur, yapımcı Mustafa Uslu’nun bağışta bulunmak için etkinlikte yüzüğü satışa çıkardığını ancak bunun bir reklam olabileceğini ifade etti. Gömleğin Gürses’in değil, filmde giyilen gömlek olabileceğini aktaran Nur, “Yaptıklarını duyduğum gün ofislerine gittim. Bana danışabilirlerdi doğru mu değil mi diye. Ben de o zaman ‘Dünyanın parasını kazandınız, bu paranın içinden veremez miydiniz?’ yani. Ben bunu konuşacağım zaman şehit ailelerinin karşıma çıkar diye söylendi. Ben şehit aileleri için çok üzülüyorum. O kadar para kazansam paranın yarısını veririm” dedi.

    “DÜNYANIN EN BÜYÜK PARASINI VERSELER VERMEM”

    Parmağındaki yüzüğü Müslüm Gürses ile 38 yıl önce aldıklarını söyleyen Akbaş, “Bu yüzüğü 250 liraya yaptırdık. Kendisini kaybedeli 6 sene oldu. Bu yüzük parmağımda. Dünyanın en büyük parasını verseler ben bu yüzüğü vermem” dedi. Akbaş, kendisinde dahi Müslüm Gürses’in gömleği olmadığını, bütün gömleklerini geçmiş yıllarda Şanlıurfa’daki Müslüm Gürses Müzesi’ne bağışladığını söyledi. Müzeden bir tane bile gömlek verilemeyeceğini anlatan Akbaş, Gürses’in balmumu heykeli yapılacağında müzeden ricayla bir gömlek istediğini ancak ‘olmaz’ yanıtı aldığını, bu nedenle o gömleğin de gerçek olmayacağını söyledi.

    “YÜZÜK MUHTEREM HANIMIN PARMAĞINDA”

    Avukat Bahar Can Milli ise yaptığı açıklamada, “Engelsiz Yaşam Vakfı’nın düzenlediği törende açık arttırmada da Müslüm Gürses’e ait olduğu iddia edilen yüzük ve gömlek satılmış. Bu gömlek ve yüzük tamamen sahte. Yüzük, Muhterem Hanım’ın parmağında, gömlek de müzede. Başsavcılığa suç duyurusunda bulunduk. Mustafa Uslu ve söz konusu vakıf hakkında ifade verdik” ifadelerini kullandı.

  • Memurların büyük rezaleti! Paraları gece kulübünde yemişler

    “Arsızlar Çetesi” olarak bilinen suç örgütüne yönelik operasyon İstanbul Emniyetine bağlı Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirildi. Polisi harekete geçiren olay, 6 ay önce polise yapılan bir ihbarla ortaya çıktı. İddiaya göre; polisi arayan kişi, ‘Rent A Car’lardan araç kiralayan bir şebekenin sahte belgelerle bu araçları sattığını ihbar etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla başlayan soruşturmada, çete üylelerinin tespiti için teknik ve fiziki takip çalışması yapıldı.

    3 AŞAMALI İŞLEM: ÖNCE GPS SÖKÜLDÜ

    Sözcü’den Habip Atam’ın haberine göre, polisin yaptığı çalışmada; şebekenin 3 aşamalı işlem yaptığı anlaşıldı. Buna göre, şebeke üyesi önce İstanbul’a yakın yerlerden araç kiraladı. Aracı başka ile götürmeyeceğini söyleyen şebeke üyeleri, otomobillerdeki GPS cihazlarını “Organ nakli” adı verilen bir yöntemle söktü. GPS güç kaynağı kesilmeden çalışır vaziyette bırakıldı.

    Bu işlemlerin ardından, başka bir kente götürülen araç, sahte belgelerle bir şebeke üyesine devredildi. Daha sonra ise piyasa değerinin 5 bin lira altında fiyatlara internetten satışa çıkarılan araç, üçüncü şahıslara satıldı. Polis ekipleri şebekenin satış işlemlerini kolay bir şekilde yaptığını belirleyince soruşturma derinleştirildi.

    NOTER KATİBİ İLE SATIŞ

    Polisin çalışması ‘satış işleminin neden kolay yapıldığını’ da ortaya koydu. İddiaya göre şebeke üyeleri, araç sahipleriyle ilgili bilgilerini almak için bir asker bir polis ve 6 noter katibi ile ortak çalışıyordu. Araç sahibinin bilgilerleriyle Avcılar’daki bir adreste sahte kimlik üretiliyordu. Bu kimliklerle şebeke üyesi noter katipleri vasıtasıyla satış işlemleri yapılıyordu. Noter katiplerine bu işleme karşılık 10 bin lira ödeniyordu.

    Polisin takibi sırasında Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde araç kiralayan çete üyeleri, Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bir noter katibi üzerinden işlem yaptı. Araç şebeke üyesine devredildi. Takip sırasında durumu belirleyen ekipler bir plan yaptı. Araç, satışının engellenmesi için gizlice bir çekiciye yüklendi. Daha sonra ise Emniyet Müdürlüğünün otoparkına götürüldü.

    “ARACIMIZ ÇALINDI”

    “Arsızlar Çetesi”nin üyeleri bu olayın ardından “Aracımız çalındı” diyerek Kağıthane’de polis merkezine giderek şikayetçi oldu. Polis takip sırasında benzer yöntemle 6 aracı kurtardı.

    PARALARI SEVGİLİ DAĞITMIŞ

    Çalışmalarda şebekenin elebaşının Mustafa ve Serdar B. kardeşler olduğu anlaşıldı. Şebekenin rüşvet işlerini ise Mustafa B.’nin sevgilisi Serpil D.’nin organize ettiği belirlendi. Araştırmalarda, aralarında 6 noter katibi, 1 uzman jandarma ve 1 polisin de aralarında bulunduğu toplam 33 şüpheli belirlendi.

    EVLERİ YÜZLERCE KİŞİYE KİRALADI

    Şebekenin, araç kiralama dolandırıcılığıyla birlikte sahte belgelerle ev kiraladığı da tespit edildi. Bu yöntemde şebeke önce günlük ev kiraladı. Daha sonra ise sahte belgelerle ev sahibi gibi davranan çete üyeleri, bu daireleri 3 aylık peşinat ve 1 depozito karşılığında onlarca kişiye kiraladı.

    GECE HAYATINDA HARCAMIŞLAR

    Yaklaşık 500 kişiyi dolandıran şebekenin, 5 milyon lira vurgun yaptığı tespit edildi. Şebeke elebaşlarının vurgun yaptıkları paraları gece hayatında harcadıkları belirtildi.

    SEKİZ İLDE OPERASYON

    Araştırmaların tamamlanmasının ardından operasyon kararı alındı. İstanbul, Balıkesir, İzmir, Şanlıurfa, Kocaeli, Burdur, Mersin ve Bolu’daki adreslere eş zamanlı baskın düzenlendi. Operasyonda haklarında yakalama kararı bulunan şüphelilerden aralarında şebeke elebaşları noter katipleri ve kamu görevlilerin de aralarında bulunduğu 28 şüpheli gözaltına alındı.

    Emniyete götürülen şüpheliler hakkında “Resmi Belgede Sahtecilik” “Nitelikli Dolandırıcılık” “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak ve Yönetmek” “Kurulan Örgüte Üye Olmak” “Kurulan Örgüte Üye Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşlemek” “Rüşvet” suçlarından işlem yapıldı.

    Emniyetteki işlemleri tamamlanan şüpheliler, adliyeye sevk edildi. Aralarında noter katibi ve kamu görevlilerinin de bulunduğu 20 şüpheli tutuklandı. Diğer 8 şüpheli hakkında ise adli kontrol hükmü uygulandı.

     

    Kaynak: Sözcü
  • Hakkarili çoban kardan F-35 savaş uçağı yaptı

    Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan ve 30 metre uzunluğundaki F-35 savaş uçağını tek başına 23 günde yapan Karahan, daha önce de helikopter, ev ve değişik figürler yaparak ilçede popüler hale gelmişti.

    Her sene olduğu gibi bu sene de tüm imkanlarını kullanarak F-35 savaş uçağı için gerekli tüm malzemeleri alan Karahan, evinin önünde 23 günlük bir uğraşın ardından kardan yaptığı uçağı görücüye çıkarttı.

    Karahan, herkesi yaptığı F-35 savaş uçağını görmeye davet etti.

  • MHP’li aday Refik Kurukız, Erdoğan’dan izin isteyip sahnede bozkurt işareti yaptı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Trabzon belediye başkan adaylarını tanıttı.Törene, Şalpazarı’ndan MHP adına aday gösterilen Refik Kurukız’ın, “Bozkurt” işareti yapmak için Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’dan izin istemesi damga vurdu.

    İLGİNÇ DİYALOG KAMERALARA YANSIDI

    Recep Tayyip Erdoğan, adayların isimlerini teker teker okuyup sahneye çağırdı. Sıra Şalpazarı Belediye Başkan Adayı Refik Kurukız’a geldiğinde ikili arasında ilginç bir diyalog yaşandı.

    “BOZKURT İŞARETİ YAPABİLİR MİYİM?”

    Cumhurbaşkanı’yla tokalaşan Kurukız, “Bozkurt işareti yapabilir miyim sayın Cumhurbaşkanım?” dedi… Erdoğan da tebessüm ederek, “Hadi yap bakalım” dedi.

    MHP adayı Refik Kurukız’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan izin çıkınca, ‘Bozkurt’ işareti yaptı. O sırada Erdoğan da Rabia işareti yaptı.

  • ‘Pes’ dedirten görüntülerin ardından ilk kez konuştu! ‘Aptal mıyım’

    Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde muayene sırasında çekilen fotoğrafları, Rusya merkezli arkadaşlık sitesinde paylaştığı iddiası ile gözaltına alınan ve adli kontrol şartı ile serbest bırakılan Genel Cerrahi servisinde görevli doktor Engin Barış Çeşmeli, serbest kaldıktan sonra ilk kez konuştu.

    Yeniasır gazetesinden Fatih Şendil’in haberine göre, kesinlikle sosyal medyada hastaların görüntülerini paylaşmadığını belirten Çeşmeli, söz konusu Rus video paylaşım sitesinde çektiği görüntüleri depolayarak üstleri olan profesörlere gösterdiğini söyledi. Ancak kendi şifresinin hackerler tarafından kırılarak ele geçirildiğini ileri süren Çeşmeli, tüm görüntülerin hackerler tarafından yayınlandığını belirtti. Bu hasta görüntülerinin kesinlikle sosyal medyada paylaşılmak için çekilmediğini belirten Çeşmeli, “Ben sapık falan değilim, insan öyle resimleri paylaşsa, kendi resmini de koyar mı? Ben kendimi yakacak kadar akılsız mıyım?” dedi.

    1,5 YILLIK EŞİ: HAKSIZ YERE LİNÇ EDİLİYOR

    Olayın perde arkasını ortaya çıkaracaklarını belirten Çeşmeli’nin avukatı Mustafa Kılıç ise “Görüntülerin yayınlandığı gün gazetecinin fark etmesi, o hastanın bu yayını görmesi ve hemen aynı gün şikayetçi olması normal değil. Bu görüntüleri müvekkilim vermiş olsa bile, niye kendi görüntüsü olan bölümü versin. Neden binlerce görüntü varken, sadece şikayetçi olan bayanın görüntüsü V.K.’da yayınlanmış olsun? Bu soruların cevabını bulacağız” diye konuştu.

    Doktor Engin Barış Çeşmeli’nin bir buçuk yıllık eşi Deniz Çeşmeli de kocasının haksız yere linç edildiğini belirterek, sonuna kadar arkasında olduğunu söyledi. Bir buçuk yıl önce Deniz Çeşmeli ile evlendiğini ve mutlu bir evlilikleri olduğunu belirten Engin Barış Çeşmeli yaşadığı sıkıntı sürecin ayrıntlarını anlattı.

    ‘MESLEĞİME AŞIĞIM’

    Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Artvin Hopa’da bir buçuk yıl zorunlu hizmet yaptığını ve TUS sınavlarındaki başarısı sonrası Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yapmaya başladığını anlatan Dr. Çeşmeli, “Bir buçuk yıldır Genel Cerrahi Servisi’nde asistan doktor olarak görev yapmaktayım. Hiçbir hastamın izni ve bilgisi olmadan asla kayıt, gizli kayıt… Ne derseniz deyin yapmadım. Hepsinin izinleri dahilinde yaptım. Bunları yaparken, hiç bu durumu yaşayacağım aklımın ucundan bile geçmedi. Ben o görüntüleri hocalarıma göstermek için çektim. Ben mesleğine ve hasta haklarına saygılı bir doktorum. Ben mesleğine aşık bir insanım, of bile demeden bazen 40 saat görev yaptığım oluyor” dedi.

    ‘BU KADAR MI AKILSIZ VE APTALIM’

    Hakkındaki iddialara cevap veren Çeşmeli, “Genel Cerrahi Servisi’nde asistan doktorun kendisinin de yer aldığı görüntülerin, Rusya merkezli bir arkadaş bulma sitesinde paylaşması sizce normal mi? Hadi ben açık açık bunları paylaştım. Peki kendi görüntümü niye koyayım? Bir doktor olarak bu kadar mı akılsız ve aptalım? Öyle bir şey mümkün olabilir mi? Bu görüntülerden sadece bir hastanın görüntüsü var. Ama bende görüntüleri bulunan yüzlerce hastam var. Ancak sadece bir kişinin görüntüsü paylaşılmış ve o da hemen aynı gün şikayetçi olmuş. Bu çok ilginç” dedi.

    ‘ÜYEYİM VE EŞİM BİLİR’

    Depolama alanı çok geniş olduğu için Rus sitesini kullandıklarını belirten Çeşmeli, “Burada sınırsız bir depo hakkı var. Buraya üye olduğumu eşim de bilir, kendi ailem de. Bu sitedeki şifreli bölümde resimleri depoluyorum. Bu depoda bulunan resimlerin olduğu şifreli bölümü hackerler kırmış. Zaten ben bile şu anda kendi hesabıma giremiyorum. Benim yaptığım gibi birçok asistan arkadaşımız da muayne sırasında görüntü çeker. Bu görüntüleri hocalarımıza gösteririz. Ayrıca ben ve diğer arkadaşlarım da mutlaka izinsiz görüntü çekmeyiz. Tamamen sözlü izinli olarak çekeriz” dedi.

    ‘EŞİM NEDEN PAYLAŞSIN’

    Bu zor günlerde eşinden bir an bile şüphelenmediğini belirten Deniz Çeşmeli de, “Böyle bir linç girişimi olamaz.
    Bir doktor hiç bile bile kendini yakar mı? O görüntüleri eşim neden paylaşsın? Sorgulamadılar bile. En çok canımızı acıtan da bu oldu. Karanlık noktalar en kısa sürede aydınlığa kavuşacak ve Engin’in suçsuzluğu anlaşılacak” diye konuştu. Deniz Çeşmeli, hem kendi ailesinin hem de eşinin ailesinin her zaman arkalarında durduklarını söyledi. Çeşmeli, “Ben eşimin masumiyetine inanıyorum. Bunu kanıtlamak için de ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

    REKTÖRLÜĞÜN KARARINA İTİRAZ ETTİLER

    Doktor Çeşmeli’nin avukatı Mustafa Kılıç da müvekillinin suçsuzluğunun ispatlanacağını ve merak edilen soruların cevaplanacağını dile getirdi. Olayla ilgili ilginç detayları gündeme getiren Avukat Kılıç, “Eğer doktorumuz bu görüntüleri gizli çektiyse kendi görüntüsünü verir mi? Bu görüntünün yayınlandığı günden itibaren aynı gün içinde iplik söküğü gibi olayın çözülmesi, doktorun kimliği, hasta kimliği şikayet adına çıkması ve gözaltına alınmasının hepsi aynı gün olması ilginç değil mi? Rus V.K. sosyal medya arkadaşlık sitesindeki hesap nasıl kırıldı, onlarca hastanın görüntü kaydı varken neden tek bir hastanın resmi yayınlandı. Bu sorulara cevap bulacağız ve konuyu aydınlatacağız” dedi.

    Öte yandan Avukat Kılıç, skandalın ortaya çıkmasının ardından görüntüleri çeken doktor Çeşmeli’nin açığa alınması ile ilgili itiraz dilekçesini mahkemeye verdiklerini belirtti.