Blog

  • Palu Ailesi’nin hastalığı belli oldu

    Kocaeli’de yaşayan Palu Ailesi‘nin bazı üyeleri hakkında ortaya atılan çocuk istismarı, cinayet ve aile içi şiddet gibi iddialar gündemden düşmüyor. Her gün yeni bir bilginin ortaya çıktığı ailenin ruhsal durumunu değerlendiren Prof. Dr. Ahmet Ertan Tezcan, ‘büyü psikolojisi’ adı verilen kavram olduğunu ve bunun Türkiye’de zannedildiğinden daha sık görüldüğünü ifade etti.

    “GERÇEĞE UYMAYAN DÜŞÜNCELERİ KARŞIDAKİNE EMPOZE EDEBİLİRLER”

    Palu ailesinde yaşanan olaylarda tüm aileyi etkisi altına alan Tuncer Ustael’in davranışlarının paylaşılmış paranoid bozukluk hastalığına benzeten Ahmet Ertan Tezcan, “Bu hastalıkta baskın denilen bir kişi vardır, bu kişi ağır hastadır ve hezeyanları vardır. Mantıklı tartışmayla değiştirilmeyen, gerçeğe uymayan düşünceleri bir şekilde etkide kalan kişiye empoze eder. ‘MIT beni takip ediyor, CIA beni takip ediyor ‘ der ve en az 20-30 inanan bulabilir. ‘Birileri bana kötülük yapmak istiyor, peşimdeler, uğraşıyor’ der ve yine bir takım taraflar bulabilir. Bunu çeşitli inanç organizasyonlarında da görebilirsiniz. Bazı inanç organizasyonlarında bu intihar boyutuna gidecek şekilde de olabilir” diye konuştu.
    Paranoid Kişilik Bozukluğu Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

    “BU TÜR DURUMLARLA KARŞILAŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

    Palu ailesinde yaşanan durumun pratikte zannedildiğinden fazla görülen bir durum olduğunun altını çizen Tezcan, “Bu vaka, baskın kişinin etkide kalan kişileri etkileyip hezeyanlarını onların üstünden doyurmasından başka bir şey değildir. Cehalet ne kadar artarsa, eğitim seviyesi ne kadar düşerse ve toplum ne kadar kapalı hale gelirse maalesef bu tür durumlarla karşılaşmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    ‘Bu durum hiçbir zaman için son değil’ diyen Tezcan, “Burada etkide kalan kişilerin baskın olan kişiden süratle ayrılması gerekiyor ve etkide kalan kişilerin mutlaka etkin bir tedavi ile mutlaka tedavi altına alınması gerekiyor. Baskın kişinin de mutlaka rahatsızlığının yani bunun anti sosyal kişilik bozukluğu mu? Psikotik bozukluk mu? Ağır borderline kişilik bozukluğu mu? olup olmadığının belirlenip mutlaka ona göre gözlem altında bulundurulması gerekiyor. Yaptığı eylemlerden kanun nazarında ne kadar sorumlu olup olmadığının bilincinde olması gerekiyor” açıklamalarında bulundu.

    “BÜYÜ PSİKOLOJİSİ VAR”

    Büyü psikolojisinin Türkiye’de sıkça görüldüğünü ve bu tip vakalarla çok sık karşılaştıklarını dile getiren Psikiyatri Uzmanı Tezcan, “Günlük hasta uygulamamızda da günde en az 2-3 kere mutlaka karşımıza büyü, muska ile ilgili bir takım söylemler karşımıza çıkıyor. Buna benzer olaylarla çok karşılaşıyoruz. Bir şizofreni vakasında, obsesif kompulsif bozukluk vakasında, panik bozuklukta bile kişi kendisine büyü yapıldığını, muska yapıldığını, bir takım kişilerin kendisiyle uğraştığını düşünerek maalesef tıp dışı seçenekler içerisinde bulunabiliyor. Psikoz, yani gerçeği değerlendirme yetisi bozulan hastaların ‘büyücüye, muskacıya’ başvurmadan bize geldiklerini hiç görmedim” dedi.

    “TEDAVİ EDİLEBİLİR”

    Paylaşılmış paranoid bozukluk yaşayan bu tür vakaların birçoğunun etkilendikleri kişiden ayrıldıkları zaman süratle normale dönmeye başladığını söyleyen Psikiyatri Uzmanı Ahmet Ertan Tezcan, “Bir kısmı dönmeyebilir onlarda da ciddi tedaviler gerekebilir. Burada tedavide ana unsur etkilenen kişilerin baskın kişiden ayrılmasıdır” diye konuştu.

    Sağlıklı bireylerin de neredeyse günde ortalama 6-7 defa yalan söylediğini belirten Tezcan, “Yalan söyleme hastalığına mitomani denir. Burada yalan söylemek, bir çeşit hayal kurmak gibidir. Bizim için kişinin kendi söylediği yalana ne kadar inandığı önemlidir. Bahsedilen olayda kişilerin söylenilen yalana da inanması söz konusu. Bu da ayrı bir hastalık ama bu etkilenmenin içinde bir tanı ölçütü olarak da var. Dolayısıyla baskın kişiden ayrıldığı zaman gerçekleri ve doğruları karşıdaki kişilerin anlayacağı biçimde anlatıp, sorunu halletmek gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

    “HERKES BİREYSEL TEDBİR ALMALI”

    Yaşanan bu tür olaylara karşı herkesi bireysel tedbir alması gerektiği konusunda uyaran Tezcan, “Bazen hepimiz bir şekilde kandırılabilir hale gelebiliriz. Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Mutlaka sorgulamak ve eğitim gerekiyor. Bilmediklerimizi araştırmak, araştırdıklarımızı öğrenmek, öğrendiklerimizi de yaymak gerekiyor” diye konuştu.

  • Paranoid Kişilik Bozukluğu Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

    Paranoid Kişilik Bozukluğu (Paranoya) Nedir?

    Paranoid kişilik bozukluğu ( Paranoya ) Saçma olmayan bir kurgu ve iyi düzenlenmiş bir düşünme biçimiyle, herkesten şüphelenmektir.  Sanrılı bozukluklar, paranoid bozukluklar olarak eskiden beridir kullanılmaktadır. Paranoia teriminin kökeni oldukça eskidir. Bu terim, Yunanca para (yan, dış) ve nous (akıl) kelimelerinden türetilmiştir. Antik Yunan döneminden beri paranoya “delilik” veya“çılgınlık” olarak tanımlanmıştır. Paranoid kişilik bozukluğu, diğer insanların hareketlerini küçültücü ve tehdit edici olarak algılayan aşırı duyarlılıktır. Paranoyalar sağlıklı insanların da zaman zaman şüpheci yaklaşımlarından kaynaklı sahip olabileceği düşünce kalıplarıyken, paranoid kişilik bozukluğu olan bireylerin paranoyaları, günlük hayatın işlevini ve kalitesini bozacak derecede yoğundur.


    Paranoid Kişilik Bozukluğunun (Paranoya)
      Belirtileri Nelerdir?

    Paranoid kişilik bozukluğuna sahip hastalar;  diğer ruhsal rahatsızlıklara sahip olan hastalardan daha farklı bir tablo sergilerler. Genelde savunmacı kişilikte  insanlar oldukları için dışarıdan birinin, bu kişilerinin bir ruhsal rahatsızlığı olduğunun farkına varmaları ancak  çok detaylı muayene ile mümkün olur.  Genelde paranoid kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler farklı sebeplerle bir şüphe geliştirirler ve dışarıya bu şüphelerinin anlattıklarında bu şüphelerini belirli bir mantık çerçevesinde anlatabilme kabiliyetine sahiptirler. Örn; Hasta eşinin kendisini aldattığına inanır ve bunu nasıl anladığı sorulduğunda bağlantısız yorumlarla açıklamaya çalışır.

    PARANOİD BOZUKLUK YAŞAYAN KİŞİLERDE GÖRÜLEN ÖZELLİKLER

    Paranoid kişilik bozukluğunun temel özellikleri aşırı şüphecilik ve diğer insanların davranışlarını kasten alçaltıcı, kötü niyetli, kötüye kullanıcı veya aldatıcı şeklinde yaygın bir yorumlama eğiliminde olma ve bu yorumlara güvenmedir. Bu nedenle aşağıdaki tutumları sergileyebilir;

    1. Bir kanıt gösteremese de başkalarının kendisini sömürdüğünden , aldattığından ya da kendisine zarar verdiğinden kuşkulanır.
    2. Çevresindeki insanların bağlılığı ya da güvenilirliği üzerine kuşkular yaşar.
    3. Kendisi hakkındaki bilgilerin kullanılacağı düşüncesiyle sır paylaşımında bulunmaz.
    4. Görmez gelinmeye ya da onur kırıcı davranışlara karşı kin besler
    5. Haksız yere, eşinin ya da arkadaşının sadakatsizliğiyle ilgili kuşkulara kapılır.

    Paranoid Bozukluk (Paranoya)  Tedavi Edilebilir Bir Hastalık Mıdır?

    Paranoid Kişilik Bozukluğu kesinlikle tedavi edilebilir bir hastalıktır. Fakat paranoid kişilik bozukluğunda hastanın iç görüsünü geliştirmek oldukça zordur yani kişinin hasta olduğuna inanması ve kabul edebilmesi gerekmektedir. Bunun için biyolojik kanıt çalışmak çok önemlidir. Özellikle hastanemizde Kantitatif EEG ve Fonksiyonel MR ‘la beyindeki fonksiyonel bozukluğu hastaya göstererek ikna edilmesi ve iç görü kazandırılması bir miktar daha mümkün olmaktadır. Ayrıca bazı psikoterapi metodları da hastanın hasta olduğunu kabul etmesi için kullandığımız yöntemlerdendir. Hasta, hasta olduğunu kabul ettikten sonra kullandığımız tedavi metotlarımız vardır. Bunlar; Farmakolojik Tedavi (İlaçlı Tedavi), Nöromodülasyon, Transmanyetik Uyarım Tedavisi (TMU), Deep TMU,  EKT tedavisiyle iyileştirilmesi mümkün rahatsızlıklardandır.

  • Halkbank, esnaf kredisi detaylarını açıkladı!

    Halkbank, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı 22 milyar liralık esnaf kredisine ilişkin detayları duyurdu.

    Buna göre Halkbank, esnaf ve sanatkarlara yılın ilk 3 ayında 10 milyar TL, yılın tamamında ise toplam 22 milyar TL kredi desteği verecek. Bu kapsamda yaklaşık 350 bin esnafa ulaşılacak.

    Programın detaylarını açıklayan Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, “Yeni umutlarla başladığımız 2019 yılına özel geliştirdiğimiz Esnaf Kredi Programı ile bu yıl yaklaşık 350 bin esnafa daha ulaşacağız. Bugün sayıları bine ulaşmış olan Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği’ne (TESKOMB) bağlı Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (ESKKK) kefaletiyle, kooperatiflerin bulunmadığı yerlerde ise Bankamızca doğrudan kredi kullandırmak suretiyle tüm esnaf ve sanatkarlarımıza ulaşarak, artan kredi desteklerimizle bu yıl da esnafın yüzünü güldürmeye devam edeceğiz” dedi.

    PORGRAM BUGÜN BAŞLADI

    Yeni Esnaf Kredi Programı kapsamında toplam 22 milyar TL kredi kullandıracaklarını belirten Arslan, “Şubelerimize kredi plasman tahsisleri yapılmış olup yeni programa ilişkin kredi kullandırımları 9 Ocak itibarı ile başlamıştır. Tahsis edilen tutarın 10 milyar TL’lik kısmının, Bankamızın likidite durumu ve kredi geri dönüşlerinin yoğunlaşma dönemleri dikkate alınarak 2019 yılının ilk 3 ayında kullandırılması kararlaştırılmıştır. Esnaf kredisi kullandırımlarında, mevcut uygulamada olduğu gibi, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın faiz desteği devam edecektir” diye konuştu.

  • Akılalmaz olay! Çiğ köfte paketlerinden mermi çıktı

    Valilikten yapılan yazılı açıklamaya göre, bir ihbarı değerlendiren İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Kahta ilçesi otogarında plakası belirtilmeyen yolcu otobüsünü durdurdu.

    Otobüste bomba arama köpeği “Badem” ile arama yapan ekipler, çiğ köfte paketlerine gizlenmiş 343 tabanca fişeği, 50 av fişeği dip kapsülü ve 1 kilogram av tüfeği saçması ele geçirdi.

    Olayla ilgili 1 şüpheli gözaltına alındı.

  • Yerel Seçim Günü Hangi Yasaklar Uygulanacak?

    Yerel seçimlerde oy verme günü saat 06.00’dan 24.00’e kadar alkollü içki satılamayacak, içkili ve umumi yerlerde alkollü içki verilmesi ve içilmesi yasak olacak, eğlence yerleri oy verme süresince kapalı kalacak, eğlence yeri niteliğindeki lokantalarda yalnızca yemek verilebilecek.

    Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) 31 Mart Pazar günü yapılacak Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde oy verme günü uygulayacağı seçim yasakları Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.

    Buna göre, oy verme günü olan 31 Mart Pazar günü sabah saat 06.00’dan gece saat 24.00’e kadar, her ne suretle olursa olsun alkollü içki satılması, içkili yerlerde ve umumi mahallerde her çeşit alkollü içki verilmesi ve içilmesi yasak olacak.

    Oy verme süresince bütün kahvehane, kıraathane ve internet kafeler gibi bütün umumi eğlence yerleri kapalı olacak, eğlence yeri niteliğindeki lokantalarda yalnız yemek verilebilecek.Düğünler saat 18.00’den sonra yapılabilecek.

    Oy verme günü düğünler seçim yasaklarına ve belirtilen kurallara uyulmak şartıyla saat 18.00’den sonra yapılabilecek.

    Emniyet ve asayişi korumakla görevli olanlardan başka hiçbir kimse 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinde belirtilen silahları köy, kasaba ve şehirlerde taşıyamayacak.

    Oy verme günü radyolar ve her türlü yayın organlarınca saat 18.00’e kadar seçim ve seçim sonuçlarıyla ilgili haber, tahmin ve yorum yapılamayacak.

    Radyolarda ve her türlü yayın organlarında 18.00-21.00 saatleri arasında ancak YSK tarafından seçim ile ilgili verilecek haber ve tebliğler yayımlanabilecek.

    Bütün yayınlar saat 21.00’den sonra serbest olacak ancak YSK tarafından gerek görülmesi halinde saat 21.00’den önce de yayınların serbest bırakılmasına karar verilebilecek.

  • Bakanlık, Ahmet Kural-Sıla davasına müdahil olmak için dilekçe verdi

    Sanatçı Sıla Gençoğlu, geçtiğimiz aylarda avukatı ile adliyeye gelerek beraberlik yaşadığı oyuncu Ahmet Kural tarafından darp, cebir ve psikolojik şiddet gördüğü gerekçesiyle şikâyetçi olmuştu. İstanbul Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Bürosu tarafından Sıla’nın şikâyeti sonrası başlatılan soruşturma kapsamında Ahmet Kural’ın ifadesi alınmıştı. Kural ifadesinde yaşanan darp olayını doğrulayarak birbirlerini hırpaladıklarını ileri sürmüştü. Dosya ‘uzlaştırma’ bürosuna gönderilmiş fakat taraflar uzlaşmayı reddetmişti. Savcı tarafından oyuncu Ahmet Kural hakkında “hakaret, tehdit ve basit yaralama suçlarından 1 yıl 4 aydan 5 yıla kadar hapis talep edildi.

    İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak olan yargılamaya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı müdahil olmak için dilekçe verdi. Bakanlık avukatı tarafından dosyaya sunulan müdahil dilekçesinde, “Sıla gibi mağdur her kadın ve çocuğa yönelik şiddet eylemleri nedeniyle açılan kamu davlarına Devlet adına mağdur olanların yanında bulunmak Bakanlığımızın görev yetki ve sorumluluğumuzdur. Bu davada Sıla’nın yanında olmak için davaya müdahil olmak istiyoruz” denildi.

  • “İnanmıyorsan 155’i Ara” Dedi, Karşısına Bakın Kim Çıktı

    Edinilen bilgiye göre Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde N.Ş. isimli vatandaşı telefonla arayan dolandırıcılar, N.Ş. ve eşinin kimlik bilgilerini söyledi. Daha sonra telefondaki dolandırıcı telefon açıkken N.Ş.’den 155’i tuşlamasını isteyerek kendisinin kim olduğunu öğreneceğini söyledi. Bunun üzerine telefon açıkken 155 dahili numarayı tuşlayan N.Ş.’nin karşısına başka bir dolandırıcı çıktı.

    ” FETÖ ÇEKECEK” DEDİLER

    Bunun üzerine 155 dahili numaradan N.Ş. isimli şahsın karşısına çıkan dolandırıcı, ziynet ve paralarının olup olmadığını sordu. Mağdur N.Ş. ise telefondaki dolandırıcıya bankada 700 bin TL parasının olduğunu söyledi.

    İHA’nın haberine göre, telefondaki dolandırıcı şahıs, bu parayı FETÖ’nün çekeceğini onlar çekmeden N.Ş.’den kendilerinin parayı çekmesi gerektiğini söyleyerek, evine kimlerin gelip gittiğini, kimseye bir şey söylememesini ve evine kimseyi almamasını söyledi. Daha sonra yanında avukat olduğunu söyleyen dolandırıcı telefonu sözde avukata vererek N.Ş. ile görüşmelerini istedi.

    700 BİN LİRAYI EURO OLARAK İSTEDİLER

    Bunun üzerine N.Ş. ile telefondan görüşün sözde avukat, paralarını euro olarak çekmesini söyledi. Avukatla konuşan N.Ş. eşi ile birlikte bankaya giderek 100 bin euro çektikten sonra ve ikametine geri geldi. Eve geldikten sonra bu sefer de N.Ş.’nin eşini arayan şahıslar, dışarıda bir yere çağırarak fotoğraf göstereceklerini söyledi. Eşi dışarıya çıktıktan sonra ev telefonundan N.Ş.’yi arayan şahıslar, bir şahsın eve geleceğini ve parayı ona vermesini istedi. N.Ş. 20’li yaşlarda bir erkek şahsa parayı verdikten sonraki gün dolandırıldığını anlayarak, polise gidip şikayetçi oldu. Bunun üzerine olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Savcılıktan ‘Palu Ailesi’ Açıklaması

    Başsavcı Habib Korkmaz imzalı açıklamada, bir televizyon kanalında yayınlanan programa konu “Palu Ailesi Olayı” hakkında basın yayın organlarında farklı değerlendirmelerin yapılması nedeniyle kamuoyunun doğru şekilde bilgilendirilmesi amacıyla basın açıklaması yapılması gereğinin hasıl olduğu belirtildi.

    Kayıp olduğu iddia edilen Meryem Tahnal’ın, Kasım 2008’de Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat ettiği aktarılan açıklamada, “Eşi Ahmet T. ve eşinin akrabaları olan E.T, E.T, H.T, U.T ve Y.Ş’nin kendisini uyuşturucu haplar ve iğnelerle etkisiz hale getirip başka kişilere pazarladıkları, organ ticareti yaptıkları, kendisinin bu duruma dayanamayarak küçük kızı Melike’yi de alarak Körfez’de yaşayan ailesinin yanına taşındığı, eşi olan Ahmet T’nin kendisini İstanbul’a geri götürmek için Körfez’e geldiği, bu esnada babası Harun P. ile eşi Ahmet T. arasında kavga çıktığı ve babasının eşini öldürdüğü, bu olay üzerine eşinin ailesinin kendisini tehdit etmesi sebebiyle eniştesi Tuncer U’ya ait bir aracın içerisinde ailece yaşamaya başladıkları” şeklinde şikayetçi olması üzerine soruşturma başlatıldığı aktarıldı.

    Açıklamada, soruşturma kapsamında müşteki Meryem Tahnal’ın ağabeyi İsa P’nin de 2008 yılının aralık ayında Körfez Cumhuriyet Başsavcılığına “Eniştesi Tuncer U’nun aracında yaşadıkları dönemde bir gece saat 02.00 sularında kız kardeşi Meryem Tahnal’ın arabada olmadığını, öldürülen Ahmet T’nin ailesinin kız kardeşini kaçırdığını” beyan ederek şikayetçi olduğu ifade edildi.

    Kayıp Meryem’in annesi Hava P’nin ilk ifadesinde, “Kızı Meryem’in ölen eşinin ailesine bilgi sızdırdığı iddiasıyla damadı Tuncer U. tarafından yemek verilmeyerek ve darbedilerek cezalandırıldığını, bu nedenle kızının hastalandığı ve arabanın içerisinde vefat ettiğini” beyan ettiği belirtilen açıklamada, “Ancak daha sonra alınan ifadesinde kızı Meryem’in kaybolduğunu, torunu Melike’nin ise annesinin kaybolmasından bir yıl sonra içine cin girdiği gerekçesiyle damadı Tuncay U. tarafından ispirto ve sirke içirilerek öldürüldüğünü, Sakarya ili Kuşça köyüne gömüldüğünü belirtmiştir.” ifadesi yer aldı.

    Meryem Tahnal’ın kızı Melike ile ilgili soruşturmanın ayrılarak Karasu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği bilgisine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
    “Kayıp Meryem hakkında yürütülen soruşturmanın delil elde edilememesi sebebiyle 2014 yılında takipsizlik kararıyla sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır. Kayıp Meryem’in ‘Müge Anlı ile Tatlı Sert’ isimli programda gündeme gelmesi üzerine bir izleyicinin ‘Kayıp Meryem’in ailesiyle eniştesinin aracında kaldığı dönemde, Meryem’i bir ağaca bağlanmış şekilde gördüğünü’ belirtmesi sebebiyle Körfez Cumhuriyet Başsavcılığımızca takipsizlik kararı kaldırılarak yeniden soruşturma başlatılmıştır. Televizyon programındaki beyanlar delil kabul edilerek 9 Ocak 2019 tarihinde kasten adam öldürme ve bu suça yardım suçlarından şüpheliler Emine U, Harun P, Ayşe P, İsa P, Hava P, Fatih P. ile kasten adam öldürme ve cinsel istismar suçlarından şüpheli Tuncay U. gözaltına alınmıştır.”
    Kayıp Meryem’in cesedinin bulunabileceği yerlerde yapılan kazı çalışmalarından sonuç alınamadığı anımsatılan açıklamada, soruşturmanın devam ettiği ve gerekli görülmesi halinde kamuoyunun bilgilendirileceği belirtildi.

    PALU AİLESİ OLAYINA YAYIN YASAĞI GETİRİLDİ

    Gözaltına alınan şahısların emniyetteki işlemleri sürerken, Körfez Cumhuriyeti Başsavcılığı’nın talebi ile Kocaeli Sulh ve Ceza Hakimliği tarafından soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi amacıyla olayla ilgili yazılı, görsel ve sosyal medyada ile internet ortamında faaliyet gösteren medya kuruluşlarının konu ile ilgili her türlü haber, röportaj, eleştiri ve benzeri yayınları yapmasının yasaklanmasına karar verildi.
  • Ukrayna’daki Türk kızları cinayeti soruşturmasında yeni gelişme

    Ukrayna’nın Harkov kentinde tıp okuyan Buket Yıldız ve Zeynep Hüsünbeyin’i öldürdüğü iddiasıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Hüsnü Can Çökmez’le ilgili soruşturma devam ederken, soruşturmayı yürüten Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Adalet Bakanlığı aracılığıyla Ukrayna’daki adli makamlardan istinabe yoluyla delil ve belgelerin istenmesi için girişimlerin başlatıldığı öğrenildi. Ayrıca şüpheli Hüsnü Can Çökmez’in, cinayetin işlendiği evden aldığı ve Türkiye’ye getirip sattığı belirtilen 4 bilgisayara el konularak adli makamlarca incelendiği öğrenildi. Şüpheli Hüsnü Can Çökmez, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre Türk vatandaşı olduğu için iade edilemeyeceğinden de yargılamasının Anadolu Adliyesi’nde yapılacağı öğrenildi.

    Öte yandan şüpheli Hüsnü Can Çökmez’in  Türkiyeye girişinden itibaren temasta bulunduğu kişiler de araştırılırken,  soruşturma kapsamında hayatını kaybeden Buket Yıldız ve Zeynep Hüsünbeyi’nin ailelerinin beyanlarının alınması için bulundukları illere talimat yazıldığı kaydedildi. Ailelere kızlarının daha önceden Hüsnü Can Çökmez ilgili herhangi bir şikayetinin olup olmadığının sorulacağı bilgisine ulaşıldı.

    OLAYIN GEÇMİŞİ

    Ukrayna’da şüpheli Çökmez’in, tıp okuyan Buket Yıldız ve Zeynep Hüsünbeyi’ni öldürdükten sonra  Türkiye’ye kaçtığı belirlenmişti. Geçtiğimiz cumartesi günü Pendik Kurtköy Mezarlığı’nda yakalanan Çökmez’in sevk edildiği Anadolu Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından, “tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

  • TÜİK’ten TÜFE açıklaması

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) internet sitesinden, TÜFE hesaplamalarına ilişkin kamuoyunda yer alan bazı iddialara yönelik açıklama yapıldı.

    Açıklamada, kurumun, ürettiği tüm istatistiklerde olduğu gibi TÜFE’yi uluslararası normlarda, mesleki bağımsızlık, şeffaflık, karşılaştırılabilirlik, tarafsızlık ve doğruluk ilkelerine bağlı olarak, Avrupa Birliği (AB) ve dünya genelinde geçerli olan, uluslararası kurumlar tarafından tavsiye edilen yöntem, tanım ve kavramları kullanarak hesapladığı bildirildi.

    Söz konusu kavram ve yöntemlerle uygulama sonuçlarının yerli, yabancı kurum ve kuruluşlardaki uzmanların değerlendirmelerine açık olduğu, en ayrıntılı düzeyde kamuoyu ile paylaşıldığına işaret edildi.

    TÜFE hesaplamalarında kullanılan ağırlık, madde sepeti ve fiyatların şeffaflık politikası gereği kurumun internet sayfasında da yayımlandığı vurgulanan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:

    “TÜFE hesaplamaları, tüketici fiyat endeksi tüketim sepeti oluşturulması, ağırlıkların belirlenmesi ve fiyatların derlenmesi olmak üzere üç aşamada yürütülmektedir. Her yıl endeks sepeti güncellenmekte, sepette yer alan ürünlerin ağırlıkları yeniden tespit edilmekte, fiyat derlenen yerleşim yerleri ve iş yerleri (örneklem yapısı) yeniden gözden geçirilmektedir. TÜFE hesaplamalarında hane halklarının yoğunlukla tercih ettiği iş yerlerinin seçilmesi ve fiyatların bu iş yerlerinden derlenmesi gerekmektedir.”

    TÜFE tüketim sepetinde yer alacak mal ve hizmetlerin belirlenmesinde, hanehalkı bütçe anketi ve idari kayıtların da kullanıldığı belirtildi.

    Her yıl aralık ayında yeni önem kazanan madde ve madde çeşitlerinin endekse dahil edildiği, önemini kaybedenlerin ise endeks sepetinden çıkartıldığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “2018’de endeks sepetinde yer alacak ürünler ve ağırlıklara ilişkin çalışmalar Ocak 2018’de tamamlanmıştır. 2018 sepetinde takip edilen iş yerlerinin ekimde kurum başkanlığı tarafından değiştirilmesi ve iki firmaya kaydırılması gibi bir durum kesinlikle söz konusu değildir. Ocak 2018’de belirlenen sepet, ağırlıklar ve iş yeri seçimine yönelik metodolojide herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. TÜFE hesaplamalarında iş yerlerinin tespitinde yoğun alışveriş yapılma kriteri esastır. 2019’a kadar iş yeri tespiti Bölge Müdürlüklerimizin gözlemlerine dayanmaktaydı, ancak 2019 TÜFE hesaplamalarında kullanılacak iş yerlerinin belirlenmesinde perakende sektöründe yer alan marketler ve giyim mağazalarının Gelir İdaresi Başkanlığından (GİB) alınan ciro payları kullanılmış, bu şekilde en çok satış yapan iş yerlerinden fiyat derlenmesi planlanmıştır. Böylece tüketicilerin yoğunlukla tercih ettiği iş yerleri uluslararası normlara daha uygun bir şekilde ciro büyüklükleri dikkate alınarak belirlenmiştir. Bu kapsamda 2019’da fiyat derlenecek iş yeri sayılarının ciro tabakalaması belirlenmiş, iş yeri sayısı ve fiyat sayısı artırılmıştır.”

    Söz konusu iş yerlerinden 2019 sepetine temel oluşturacak şekilde aralık ayında fiyat derlenmeye başlandığı belirtilerek, “TÜFE kapsamında fiyat derleme sıklığı piyasadaki fiyat gelişimini yansıtacak şekilde yapılmaktadır. Fiyat hareketliliği yüksek olan ürünlerde daha sık aralıklarla fiyat derlenmektedir. Buradaki amaç, düşük fiyatı değil yükselen ya da düşen bütün fiyatları kaydetmektir. Uygulama zorlukları olmazsa ayın tüm günlerinin ve işlemlerinin (alışverişlerin) kapsanması hedeflenmektedir. TÜFE hesaplamalarının modernleştirilmesi çalışmaları kapsamında fiyat hareketliliğini daha duyarlı bir şekilde verebilmek için ayın tüm günlerini ve tüm satışları içeren barkod verisi kullanılarak işlem hacmine göre ağırlıklandırılmış fiyatlarının hesaplamalarda kullanımı TÜİK tarafından bir Ar-Ge projesi olarak yürütülmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.

     TÜFE sepetinde 2003 yılından bu yana otomobil ve elektronik eşyaların da kapsandığına işaret edilen açıklamada, şu bilgiler verildi:

    “2018 ve öncesinde sadece Ankara’dan derlenen bu ürünlerin, bölgesel fiyat farklılığını yansıtmak amacıyla 2019’da tüm bölge müdürlükleri tarafından derlenmesi planlanmıştır. Bu kapsamda 2019 endeks hesaplamalarına baz oluşturmak üzere aralık ayı fiyatları derlenmiştir. 2019 çalışmaları kapsamında yapılan yenilikler, ciro büyüklükleri gibi daha objektif kriterler kullanılarak iş yeri seçiminin yapılması, otomobil ve elektronik eşya gibi sadece Ankara’dan derlenen maddelerin fiyatlarının bölge müdürlüklerinin tamamına dağıtılması, iş yeri sayısının ve fiyat sayısının bu çerçevede artırılmasıdır. 2019’da kullanılacak sepet için aralık ayında fiyat derleme çalışmaları da bu kapsamda yürütülmüştür.”

    TÜFE verisinin bu alanda dünyada yayımlanan en şeffaf veriler arasında yer aldığı vurgulanarak, kasım ve aralıkta enflasyonun ana belirleyicisinin döviz kurundaki iyileşme ve vergi düzenlemeleri olduğu bildirildi.