Kayseri’nin Hacılar ilçesine dün meydana gelen olayda, köpeklerin saldırısına uğrayan lise 1. sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Mehmet Özer hayatını kaybetti. Özer’in cenazesi, hastanedeki işlemlerinin ardından namazın kılınacağı Hacılar Cami Kebir Camii’ne getirildi. Öğle namazı öncesinde vaaz veren ilçe müftüsü, vaazında hayvanlara şefkatin önemini anlattı. Bu sırada, Özer’in yakınları müftünün üstüne yürüyerek, ‘Bizi canımız yanıyor, sen neyden bahsediyorsunuz’ diyerek tepki gösterdi. Camiye giren polis ekipleri, tepki gösteren vatandaşları çıkardı.
Blog
-
Ülkü Ocakları Binasında Falaka İddiası
Korkuteli’nde oturan Mehmet Buğra B., 1 Ocak’ta akşam saatlerinde arkadaşı Emin Y. (18) tarafından ‘toplantı var’ denilerek üyesi olduğu Korkuteli Ülkü Ocakları binasına çağırıldığını söyledi. DHA’nın haberine göre, Mehmet Buğra B., burada, Emin Y.’nin otomobille kentte çok gezdiğini söylediğini ve kendisine selam vermediğini iddia ettiğini aktardı. Bu nedenle Emin Y.’nin kendisini azarladığını kaydeden Mehmet Buğra B., “Emin Y.’nin talimatıyla yanındakiler falaka düzenini kurdu. Sonra beyzbol sopasıyla defalarca ayak tabanlarıma vurdu. Yanında başkaları olduğu için karşılık veremedim. Ardından da oradan ayrıldım” dedi.
Durumu babası Bayram B.’ye anlattığını belirten Mehmet Buğra B., darp raporu aldığını, polise şikayette, savcılığa da suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Emin Y. ise falaka iddialarının doğru olmadığını, ancak kavga ettiklerini belirtti. Mehmet Buğra B.’nin kendisini darp ettiğini ileri süren Emin Y., Mehmet Buğra B.’nin babası Bayram B.’nin de kendisini tehdit ettiğini, hakkında polise şikayette bulunduğunu söyledi.
BAŞKAN YURT: ARKADAŞLAR ARASINDAKİ BİR KAVGA
Korkuteli Ülkü Ocakları Başkanı Alper Kaan Yurt ise, “Olaya karışan taraflar çok yakın arkadaş. Aralarındaki bir anlaşmazlık nedeniyle kavga etmişler. İki tarafla da görüştük ve barıştırdık. Kesinlikle kabul etmediğimiz bir olay. Arkadaşlar arasındaki bir kavga” dedi.
-
Eczanede verilen poşetler ücretsiz olacak
Bakan Kurum konuya ilişkin açıklamasında “(Eczanelerde poşet kullanımı) Eczacılar odasıyla Bakanlığımız arasında bu konuda bir çalışması yürütülüyor. 15’e 25 poşet boyutlarında mikronunu da inceliyoruz, 0,15 mikronun altındaki poşetlerimiz ücretsiz. Vatandaşımızın sağlığı söz konusu. O yüzden eczanede verilen bu ölçülerdeki poşetlerin ücretsiz olması noktasında önümüzdeki hafta usul esaslarımızı yayınlayacağız” dedi.
-
Erzurum’da Buzlanma Nedeniyle 20 Araç Birbirine Girdi!
Edinilen bilgiye göre, Erzurum-Tortum karayolu Ahçur mevkiinde buzlanma ve sis nedeniyle bugün öğle saatlerinde meydana gelen trafik kazasında 20 araç birbirine girdi. Kazada ilk belirlemelere göre bir kişi hayatını kaybederken, yaralanan vatandaşlar hastanelere sevk edildi.
-
Helikopterle Yarıştı, Ceza Yedi! “Kenan Sofuoğlu’dan Esinlendim”
Olay 2018 yılının son günü 31 Aralık’ta yaşandı. Tekirdağ’dan otomobili ile İstanbul yönüne ilerleyen Alper Vurar, E-80 Kınalı mevkiinde üstünde uçan helikopteri görünce helikopterle yarışmaya başladı. Helikopteri geçtiğini düşünen 155 km hızla giden Vurar, birkaç kilometre sonra arkasından gelen polis ekipleri tarafından durduruldu. Kendisini durduran polislerin, trafik denetimi yapan helikopterden çekilen fotoğrafını cep telefonundan göstermesiyle şaşkına dönen Alper Vurar, yarıştığı helikopterin polis helikopteri olduğunu öğrendi. Alper Vurar’a hız sınırını aşmak ve trafiği tehlikeye düşürmekten 470 TL cezası uygulandı.
“KENAN SOFUOĞLU F-16 İLE YARIŞMIŞTI, ONDAN ESİNLENDİM”
Alper Vurar “Ben 31 Aralık akşamı Tekirdağ’dan dönerken Kınalı otobanda üstümde bir helikopter gördüm. Helikopter yolu takip ettiğinden dolayı açıkçası yarışıyordum, ‘Acaba geçebilir miyim?’ diyordum . Kenan Sofuoğlu F-16 ile yarışmıştı ben de ondan esinlenerek ‘Geçebilir miyim?’ diye düşündüm, geçtim ancak geçtikten sonra arkamdan benden daha hızlı bir ekip otosu geldi ve aracımı sağa çekti. Uygulama helikopteriymiş hızdan dolayı ceza yedim. Polis helikopteriymiş ben o kadar dikkat edemedim tabii ki sadece helikopteri görünce aklıma F-16 ile Kenan Sofuoğlu’nu ilişkilendirdim. Ben de acaba ‘helikopterle aynı durumu yapabilir miyim?’ dedim. Geçtim helikopteri ama cezası varmış, polis helikopteriymiş, uygulamaya takılmışım. Ekip otosu beni durdurdu, polis memurunun cep telefonunda polis helikopterinden çekilmiş benim aracımın fotoğrafı vardı. Hızımı da tespit etmişler, radar kontrolü yapılıyormuş ama radar kontrolü yapılan yerlerde bir uyarı levhası olması gerekiyor. ”
“BANA BU CEZA GÖKYÜZÜNDEN İNDİ, UYARI LEVHASI GÖRMEDİM”
“Bana bu ceza gökyüzünden indi. Ben herhangi bir uyarı levhası görmedim. Gökyüzünde radarlı hız kontrolü yapılıyor tarzı herhangi bir şey görmedim” diyen Alper Vurar, ” Ben sadece helikopteri görünce heyecanlandım ve yarıştım. Geçtim de açıkçası ama bir bedeli oldu bana. 470 TL ceza yedim. Hız cezası var ayrıca tehlikeli şerit ihlali diyor ama ben açıkçası altyapısı hazırlanmamış, herhangi bir uyarı olmayan gökyüzündeki bir radardan dolayı yediğim ceza, mutlu olmadım açıkçası. Ödedim ancak doğru olduğunu düşünmüyorum. Benim tarafımdan bir trafik ihlali var ama uygulama tarafından da altyapısı oluşturulmamış, şartlar gerçekleşmemiş bir uygulama var. İki tarafta da bence aksaklık var” diye konuştu.
-
Gül: ABD’deki FETÖ soruşturması farklı gelişmelere gebe
Gül açıklamasında “Soruşturmanın gizli olduğunu belirtiyorlar. İki savcı geldi. Hem New York hem Washington’dan 2 savcı geldi. Elimizden gelen hukuki desteği vermek, süreci Türkiye adına takip etmek istiyoruz. Delil niteliği önemli. Soruşturma bizimki gibi terör örgütü değil kara para gibi boyutuyla önemli. Sunulan belgeler, sorulara alınan cevaplar, deliller bir hukuk çerçevesinde daha farklı. Bu soruşturma çerçevesinde Türkiye’den bazı konularla ilgili bilgiler istendi” dedi.
İki yıl önce bugün İzmir Adliyesine yönelik menfur saldırıyı anımsatan Gül, olayda şehit olan polis memuru Fethi Sekin ile adliye mübaşiri Musa Can’ı, dün Iğdır’da şehit olanları da minnetle andı.
Adalet hizmetini sunan yargının önemli bir teşkilatının yapılan hizmetleri ve yapılacakları genel çerçevede konuşacaklarını belirten Gül, “Yargı ve medya ilişkileri anlamında her ikisine bakıldığında, toplumun bu konudaki hassasiyetlerini, toplumdaki bir arada olmanın getirdiği uyuşmazlıklar, uzlaşma tüm bunların vatandaşlara duyurulması anlamında çok önemli bir hizmet sürdürülüyor.” ifadesini kullandı.
Gül, yargının da tüm bu faaliyetini kamunun denetimine açık bir şekilde yaptığını vurgulayarak, bu yüzden duruşmaların aleni olduğunun altını çizdi.
Kural olarak soruşturmaların gizli olduğuna dikkati çeken Gül, “Kovuşturmalar, davalar bütün toplumun denetimine açıktır. İşte bu iletişim, aleniyetin sağlanmasında da medya organlarının çok büyük bir rolü var.” dedi.
Gül, 81 ilde basın merkezlerinin ileriki dönemde iletişim fakültesi mezunları ya da bu meslekten olanların da ayrıca bu iletişimi sağlamak üzere birtakım projelerin sürdürüldüğünü bildirerek, “Bu konuda da gazetecilerimizin doğru bilgiye, doğru zamanda hızlı ulaşmaları hususunda da önümüzdeki dönemde arkadaşlarımızın çalışmaları söz konusu.” diye konuştu.
Mahkeme kararlarının, toplumun eleştirisine açık olduğuna değinen Gül, şunları söyledi:
“Bu da gazete ve televizyonların, medya organlarının Türkiye kamuoyuna taşımasıyla ortaya çıkan bir durum. Bu nedenle de bizim temel beklentimiz ve herkesin beklentisi verilen kararların, toplumun vicdanını tatmin etmesi. Çünkü Türk milleti adına karar veren yargının en temel meşruiyeti, toplumun mahşeri vicdanındaki meşruiyetidir, desteğidir. Bu konudaki hakimlerin gerekçeleriyle konuştuğu ve toplumu, tarafları ikna ettiği bir süreçte elbette eksiklikleri inkar etmiyoruz.
Çok önemli işlerin yapıldığını ama daha yapılacak işlerin olduğunun da farkındayız. Bunu da hem yargı mensuplarımız hem adliye çalışanlarımız hep birlikte bunu sürdürmenin, gerçekleştirmenin çabası içerisinde olacağız.”
“TEMEL YAKLAŞIMIMIZ ‘GÜVEN VEREN ADALET SİSTEMİNİ İNŞA ETMEK”
Hepimizin en üstün tutması gereken bu adalet ideali. Adalet idealini yaşatmak. Burada hepimizin en büyük temel amacı da bu konuda yargının kararlarını, toplumun mahşeri vicdanında yer bulacak şekilde hakkı ve adaleti tesis etmek. Bu konuda büyük bir çaba var.” değerlendirmesinde bulundu.
Temel yaklaşımın, Türkiye’de daha adil bir yargılamanın olacağı bir süreci, eksiklerin giderilerek tamamlamanın sürdürüleceğini ve bunu hedeflediklerini belirten Gül, şu ifadeleri kullandı:
“Temel yaklaşımımız da ‘güven veren adalet sistemini inşa etmek’. Önümüzdeki dönemde yargı reformu belgemizin de temel mottosu ‘güven veren adalet yaklaşımı’. Birtakım bakanlıkların, hizmet sektörü, müşteri memnuniyeti gibi bir konu değil. Yani ‘yargıya, adliyeye işi düşen şu kadar kişi var, memnun oldu, olmadı’ ayrı bir kriter.
Ama adliyeye işi düşmeyen bir vatandaş, ‘benim adliyeye işim düşerse, orada adil bir şekilde yargılanacağım, güveniyorum’ algısını oluşturmak temel paradigmamız. Bu konuda önemli gelişmeler var, sorunlarımız da var elbette. Bu konularda önümüzdeki dönemde en fazla önem verdiğimiz başlıklardan birisi. Çünkü 80 milyonun diyelim ki çok az bir kesimi adliyeye düşüyor ama kişi akşam yatağa yattığında ya da sabah kalktığında ‘ben hukukun öngörülebilir olduğu bir toplumda huzur ve güven içerisindeyim, yaşıyorum, yaşayacağım’ şeklindeki bir öz güven, yargıya güven temel yaklaşımımız.”
“YARGININ APARAT OLARAK KULLANILDIĞI DÖNEMLERDE ÇOK ACI OLAYLARA ŞAHİT OLDUK”
Bakan Gül, bu konuda çok önemli mesafelerin bulunduğuna vurgu yaparak, “Özellikle FETÖ yargısının bir gece kumpaslarla yaptığı tahribatlar, oluşturduğu deliller, gözaltılar, haksız tutuklamalar dönemlerinde, çok ciddi anlamda yargının aparat olarak kullanıldığı dönemlerde çok acı olaylara şahit olduk. Ama bunları da tahribatı ortadan kaldırıcı şekilde telafi etmek, yargıya güveni artırmak hepimizin görevi. Bu hususta da hep beraber elbette gerçekleştirmek zorundayız.” diye konuştu.
Adalet Bakanlığı olarak bu konuda yasal ve yapısal sorunlar üzerine yoğunlaştıklarını, teknik sorunları aşmaya çalıştıklarını söyleyen Gül, “Onun ötesinde yargı elbette bağımsız, tarafsız kendi işlevini sürdürüyor. Ben 2019’un yargıya güvenin tüm vatandaşlarımız, toplumun her kesimi nezdinde artarak, bu güvenin artmaya devam edeceği bir yıl olmasını diliyorum.” dedi.
“Yargı reformu sadece hukukçulara bırakılacak bir konu değil” diyen Gül, şunları kaydetti:
“Hepimizin yani o ki tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir reform ya da hukuk, adalet her kesimi ilgilendiriyor. Sadece yüzde 20’inin, 30’un, 50’inin ‘ben böyle bir reform size layık gördüm, yapıyorum’ değil; toplumun her kesimin muhatap olduğu bu konuyu hep birlikte oluşturmak bizim ortak sorumluluğumuz. Bu konuda inşallah 2019 daha ümit veren bir yıl olur diye düşünüyorum.
Yaklaşık 10 milyonun üzerinde, 11 milyona yakın bir dosyanın yargı mensuplarının önünden geçtiği bir yargılama sürecinden bahsediyoruz. Bu konuda hem iş yükünün azaldığı hem yargıya güvenin arttığı bir yıl olmasını diliyorum.”
-
40 dairelik sitede akıllara durgunluk veren olay! Bombanın üzerinde yaşadık
Borç nedeniyle dağıtım şirektince aboneliğin iptal edildiğini site sakinlerinden saklamak isteyen yönetici, önce görevliler tarafından mühürlenen vanayı açtı. Ardından da sökülen hortumun yerine bahçe hortumu bağlayıp, dairelere kaçak doğal gaz akışı sağladı. Yaklaşık 7 ay boyunca adeta patlamaya hazır bomba üzerinde yaşayan site sakinleri, durumdan, yöneticinin görevinden ayrılıp, taşınmasıyla haberdar oldu.
Pamukkale ilçesi Ulus Caddesi’nde bulunan 40 daireden oluşan 4 bloklu sitede akıllara durgunluk veren bir olay yaşandı. İddiaya göre, dönemin site yöneticisi Y.V. daire sakinlerinden aidat toplamasına rağmen geçtiğimiz yıl şubat ayından itibaren, doğal gaz faturalarını ödemedi. Doğalgaz dağıtım şirketi, 17 Nisan günü sitedeki sayaçları söktü. Buna rağmen borç ödenmeyince de 26 Haziran günü, sitenin doğal gaz aboneliği iptal edildi. Doğal gazın kullanıldığı merkezi sistem, Nisan ayında kapatıldığı için site sakinleri yaşananlardan habersiz kaldı. Bu süreçte ödenmeyen fatura tutarı ise faizleriyle birlikte 54 bin TL’yi buldu.
KAÇAK BAĞLANTIYLA DOĞAL GAZ KULLANMIŞLAR
İddiaya göre, site sakinlerinin durumdan haberdar olmasını engellemek isteyen Y.V. geçtiğimiz yıl Ekim ayı başında, mühürlü olan sayaçtaki vanaları açtı. Vanalara, dağıtım şirketi görevlileri tarafından sökülen hortumun yerine bahçe hortumu bağlayarak, dairelere kaçak gaz akışı sağladı. Y.V. Aralık ayında görevinden ayrılarak, siteden taşındı. Durum, siteye doğal gaz faturası gelmemesi üzerine ortaya çıktı. Site sakinleri durumu hemen doğal gaz dağıtım şirketine bildirdi. Siteye gelen görevliler kaçak bağlantıyı söktü. Yaklaşık 15 gün boyunca evlerini ısıtamayan site sakinleri, Namık Kemal Aydoğan’ı yeni yönetici olarak seçti. Aydoğan da site sakinlerinden 1500’er TL toplayarak cezayı ödedi. Siteye yeni doğal gaz aboneliği alındı ve dairelerin tekrar ısınması sağlandı.“173 KİŞİ BOMBANIN ÜZERİNDE YAŞADIK”
Aydoğan, eski site yöneticisi Y.V’den savcılığa şikayetçi olduklarını belirterek, şunları anlattı;
“Site sakinleri 15 gün boyunca, bu soğuk havada evlerinde titrediler. Elektrik sobalarının başında, yeni yıla üşüyerek, girdiler. Sebebi ise eski yöneticimizin merkezi sistem doğal gaz paralarını cebe indirmesi. Kendisine tebligat yapıldığı halde bize bilgi vermedi. Aramızda para toplayıp doğal gazımızı yeniden açtırdık. Kaçak bağlantının üzerinde bu kadar insan, deyim yerindeyse bombanın üzerinde yaşamış. Sayaca amatörce, telle bağlanan plastik bahçe hortumuyla, doğal gazı kullanmışız. Bu yaşananlardan, çok sonra haberimiz oldu. Kırk daire sakini mağdur oldu. Eski yöneticisiyle görüştük. Parayı ödeyeceğini söylemesine rağmen ödemedi. Kendisine ulaşamıyoruz, kayıplara karıştı.”
Site sakinlerinden Hacer Çetinöz, “Doğal gazsız kaldığımız süre boyunca su torbası ve iki elektrikli sobayla yaşadık. Eski yöneticimiz paraları ödememiş. Mağdur olduk” diye konuştu. Hüseyin Yıldan da eksi site yöneticisinin ödedikleri fatura bedellerini zimmetine geçirdiğini ileri sürerek, mağdur olduklarını kaydetti.
-
Çene estetiği için Türkiye’ye geldi, hayatı kabusa döndü
Shoq Khlalid Alharbi’ye iddiaya göre ameliyatta bakteri bulaştı ve vücudunda deri kaybı oluşmaya başladı. Bir türlü tedavi edilemeyen enfeksiyon nedeniyle organ yetmezliği yaşamaya başlayan Alharbi, 3 yıl içerisinde tedavi olabilmek için 56 operasyon daha geçirdi. Genç kız daha sonra operasyonu gerçekleştiren doktor ve hastaneden şikayetçi oldu.
DHA’ya konuşan estetik cerrahı Ö.E, genç kızın operasyondan 1-2 gün sonra taburcu olduğunu olaydan sonra hep birlikte dışarıda yemek yediklerini bu sürede hiçbir sağlık sorununun olmadığını söyledi.
SADECE ÇENE AMELİYATI OLACAKTI
Londra’da bir üniversitede okuyan Shouq Khalid Alhabri , sosyal medyada paylaşılan estetik operasyonlardan etkilenerek İstanbul’da özel muayenehanesi olan estetik cerrahı Ö.E ile iletişime geçti. Daha sonra 27 Temmuz 2015’te annesi ve kız kardeşi ile İstanbul’a gelen Alharbi, başlangıçta sadece çene ameliyatı olmak üzere cerrahla görüştü. Görüşmede genç kızın, doktorun da yönlendirmesi ile belden yağ aldırma ve kalça silikon estetiği yaptırmaya karar verdiği iddia edildi. Toplam 10 bin dolara anlaşan Alharbi, 4 Ağustos 2015’de cerrahın anlaşması olduğu ileri sürülen özel bir hastanede gerekli tahliller ve tespitlerin yapılmasının ardından ameliyata girdi. Çene ve diğer ameliyatların ardından genç kızın sağlık durumu kötüleşmeye başladı. Narkozun etkisinden çıktıktan sonra durumu ağırlaşan Alharbi’nin operasyon geçirdiği bölgelerde koyu renkli yumru büyüklüğünde morarmalar ve çürümeler oluştu.
KONSOLOSLUĞUN GİRİŞİMİYLE BAŞKA HASTANEYE YATIRILDI
Dava dosyasında yer alan bilgilere göre, aile sağlık durumu giderek kötüleşen genç kızın tam teşekküllü bir hastaneye nakil edilmesini istedi. Ancak hastane yönetimi hastanın yüzde 80 hayati tehlikesinin olduğunu belirterek ailenin talebini geri çevirdi. Bunun üzerine aile, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu ile görüştü ve kızlarının hastaneye nakil edilmesi yardım istedi. Başkonsolosluğun da girişimi ile Alharbi’nin hastaneye yatışı yapıldı. Burada 1 ay içinde 21 ayrı ameliyata giren genç kızın tedavi masrafları toplam 519 bin 814 lira tuttu. Daha sonra hastanenin de yönlendirmesi ile genç kızın tedavisinin Almanya’da devam ettirilmesi kararlaştırıldı. 11 Eylül 2015’te Alharbi’nin nakli özel bir ambulans uçakla Almanya’daki hastaneye yapıldı.
TEDAVİSİ ALMANYA’DA SÜRÜYOR
Almanya’da da 36 kez ameliyat masasına yatan Shouq Khalid Alhabri’nin tedavi masrafları yaklaşık 60 bin Euro tuttu. Baba Alharbi’nin bu süreçte kızının tedavi masraflarını ödeyebilmek için Suudi Arabistan’da bulunan villa tipi 2 gayrimenkul ve 2 lüks aracını sattığı, üzerine bir de 2 milyon 500 bin riyal borç aldığı iddia edildi. Shouq Khalid Alhabri’nin halen tek başına hayatını idame ettiremiyor. Devam eden tedavi kapsamında birkaç operasyona daha girmesi gereken Alharbi’nin maddi imkansızlıklar nedeniyle ameliyat olamadığı ileri sürüldü.
TAZMİNAT DAVASI AÇTI
Genç kız, 3 yılın ardından mahkemeye başvurarak maddi ve manevi tazminat davası açtı. Davacı, haksız eylem nedeniyle uğradığı zararın giderilmesi için şimdilik, 539 bin 814 Türk Lirası 75 kuruş, 59 bin 114 Euro 32 sent ve 28 bin dolar maddi tazminat ile 200 bin lira olan manevi tazminatın davalılar tarafından ödenmesini istedi.
Shouq Khalid S. Alhabri’nin avukatı Madona Movsesyan yargı süreci hakkında DHA’ya bilgi verdi. Movsesyan, “Müvekkilimiz Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye gelerek bir takım estetik operasyonları geçirmiştir. Bu operasyon sırasında vücudu bakteri kapmış ve sağlığına geri dönebilme adına 1 milyon Türk Lirası’na yakın bir tedavi masrafı yapmıştır. Şu an sağlığına henüz kavuşabilmiş değil. Her iki kalça lop ve bel bölgesinden et parçaları alınarak yerine suni deriler takılmış. Biz de bu operasyonu yapan ilgili hekime ve hastaneye karşı dava açmış bulunmaktayız. Yargılama sürecimiz devam etmektedir.” dedi.
CERRAH Ö.E: TABURCU OLDUĞUNDA SAĞLIK SORUNU YOKTU
Öte yandan DHA’ya konuşan estetik cerrahı Ö.E, genç kızın operasyondan 1-2 gün sonra taburcu olduğunu olaydan sonra hep birlikte dışarıda yemek yediklerini bu sürede hiçbir sağlık sorununun olmadığını belirtti. Aynı ameliyatı Alharbi’nin diğer kız kardeşine de yaptığını belirten Ö.E, operasyondan yaklaşık 8 gün sonra Shouq Khalid Alhabr’ın şikayetlerinin başladığını söyledi. Söz konusu rahatsızlığın kalça bölgesindeki hijyen sorunlarından dolayı yaşanmış olabileceğini kaydeden Ö.E, ayrıca olaydan sonra ailenin kendisiyle irtibata da geçmediğini söyledi.
İLK DURUŞMA 5 MART’TA
Dava dosyasını inceleyen mahkeme, ön inceleme duruşmasının 5 Mart 2019 görülmesine karar verdi.
-
İYİ Parti 7’si il toplam 99 belediye başkanını açıkladı.
İYİ Parti 7’si il olmak üzere toplam 99 belediye başkanını açıkladı.
İYİ Parti, Aksaray’dan Özhan Türemiş, Ardahan’dan Mete Özdemir, Bayburt’tan Yunus Özyılmaz, Düzce’den Ömer Küçük, Karaman’dan Zühtü Bahadır Bayraç, Kilis’ten Ahmet Nalçacıoğlu, Siirt’ten Ahmet Özgür’ü aday gösterdi.
İşte İYİ Parti’nin aday gösterdiği 99 ismin tamamı:
-
Alacaklılar adresi şaşırınca ortalık kan gölüne döndü
Olay, geçen yıl 26 Aralık’ta Sarıçam ilçesi Buruk Mahallesi’nde meydana geldi. Erkan K., Bilal K. ve Soner D., alacakları olduğu Abdülmecit Cop’un evi yerine yanlışlıkla bitişikteki Ali Özgören’in evine gitti. Bahçeye girip bağırmaya başlayan şüpheliler, paralarını istedi. Evinin penceresine çıkıp, kimseye borcu olmadığını söyleyen Özgören, bu kişilere gitmelerini söyledi.
Çıkan tartışmada Özgören, ruhsatsız tabancasıyla pencereden ateş açtı. Erkan K. olay yerinde öldü, Bilal K. ile Soner D. ise yaralandı. Olaya tanıklık eden Abdülmecit Cop ile katil zanlısı Ali Özgören kaçtı.
İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar, ambulansla hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı.
Olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri, katil zanlısı Özgören’in kaçmasına ve gizlenmesine yardım eden Abdülmecit Cop’u olaydan kısa süre sonra yakalayarak gözaltına alındı. Cop, yardım ve yataklık suçundan tutuklandı.
Polis ekipleri, dün de belirlenen adreslere baskın yapıp, katil zanlısı Ali Özgören’i yakaladı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Özgören de çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine kondu.