Blog

  • Bozcaada ve Gökçeada’ya feribot seferleri iptal edildi

    Bozcaada ve Gökçeada’ya feribot seferleri iptal edildi

    Çanakkale Boğazı ile adalar hattında yolcu ve araç taşımacılığı yapan Gestaş Deniz Ulaşım A.Ş., Kuzey Ege Denizi’ndeki olumsuz hava şartları nedeniyle Bozcaada ve Gökçeada hattında yapılması planlanan bazı feribot seferlerinin iptal edildiğini duyurdu. Buna göre Geyikli-Bozcaada hattında Geyikli’den yapılan saat 15.00 ve 19.00 ile Bozcaada’dan yapılan saat 14.00 ve 18.00 seferleri iptal edildi.

    Kabatepe-Gökçeada hattında ise Kabatepe’de saat 21.00, Gökçeada’da ise saat 19.00 seferleri iptal edildi.

  • Jandarma 2 şahsı 1 kilo uyuşturucuyla yakaladı

    Jandarma 2 şahsı 1 kilo uyuşturucuyla yakaladı

    Edinilen bilgiye göre, uyuşturucuyla mücadele çerçevesinde geniş çaplı çalışmalar yapan İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şubesi ekipleri, 2 şüphelinin uyuşturucu madde bulundurduğu bilgisine ulaştı. Bunun üzerine Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde harekete geçen ekipler, M.İ. (30) ve Y.Ş. (19) isimli 2 şüpheliyi takibe aldı. Bir süre yapılan teknik ve fiziksel takibin ardından yeterli delile ulaşan jandarma ekipleri şüphelilerin bulunduğu merkez ilçedeki ikamete operasyon düzenledi. Sabah erken saatlerde gerçekleştirilen operasyonda 2 şüpheli de yakalanarak gözaltına alınırken, ikamette yapılan aramalarda 1 kilo bonzai maddesi ele geçirildi. Gözaltına alınan şüpheliler, Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra sorgulanmak üzere Merkez İlçe Jandarma Komutanlığına götürüldü.
    Olayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığının tahkikatı devam ediyor.

  • MİT, Gri listedeki teröristi yakaladı

    MİT, Gri listedeki teröristi yakaladı

    Güvenlik kaynaklarından edilen bilgilere göre, Türkiye’ye yönelik sansasyonel bir eylem arayışı içinde olduğu tespit edilen MKP üyesi Çelik, MİT tarafından Türkiye’ye getirilip Emniyet güçlerine teslim edildi.

    PKK kamplarında “Suikast Eğitimi” aldı

    Yapılan istihbari çalışmalar sonucunda terörist Çelik’in, 2011-2016 yılları arasında İstanbul’da MKP’nin illegal yapılanmasında faaliyet yürüttüğü tespit edildi. Bu faaliyetlerden birinin Okmeydanı’nda gerçekleştirilen yol kapama eyleminde molotoflu saldırı olduğu belirlendi. Türkiye’deki illegal faaliyetlerinden sonra terörist Kadir Çelik, 2016’da Irak’ın kuzeyine geçti. Çelik, MKP ile PKK arasındaki işbirliği çerçevesinde Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarında “Suikast Eğitimi” aldı. 2018’de Suriye alanına geçen Çelik, Suriye’nin kuzeyinde PKK unsurları ile koordineli olarak silahlı faaliyet yürüttü.

  • Biyolojik yaş tükürük ile tespit edilecek

    Biyolojik yaş tükürük ile tespit edilecek

    Karabük Üniversitesi’nde görevli akademisyenler biyolojik yaşın tükürük örneklerinden kolaylıkla tespit edilmesini sağlayacak proje hazırladı.
    Karabük Üniversitesi yenilikçi projeleriyle öne çıkmaya devam ediyor. Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hacı Mehmet Kayılı ve Doç. Dr. Hakan Yılmaz tarafından “Tükürükten Biyolojik Yaş Tespiti İçin IgG N-Glikomu Kullanılarak Makine Öğrenmesi Temelli Bir Modelin Geliştirilmesi ve Serum IgG N-Glikozilasyon Profillerine Bağlı Olarak Validasyonu” başlıklı TÜBİTAK COST projesi hazırlandı.

    Akademisyenler proje çerçevesinde insan sağlığına ilişkin önemli biyobelirteçlerden biri olan IgG glikozilasyon profillerinin incelenmesiyle biyolojik yaşın tespiti için bir model geliştirecek. Bu modelin özellikle tükürük örnekleri kullanılarak geliştirilmesi yaş tespitinin mümkün hale gelmesini sağlayacak. Ayrıca, serum örnekleri üzerinden yapılacak doğrulama çalışmaları, modelin güvenilirliğini ve geçerliliğini artıracak.

    Tükürükteki IgG N-glikozilasyon profillerinin analizinde makine öğrenmesi algoritmalarını kullanacak olan modelle geleneksel analizlere kıyasla daha hızlı ve kesin sonuçlar sunmak hedefleniyor. Geliştirilecek model, biyolojik yaş ile kronolojik yaş arasındaki farkları tespit ederek bireylerin sağlık durumlarına dair önemli veriler sunacak.

    Hazırladıkları projeyle tükürükten biyolojik yaş tespitine yönelik analitik bir yöntem geliştirmeyi ve bu yöntemi kan örneklerinden elde edilen verilerle kıyaslamayı hedeflediklerini belirten Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Öğretim Üyesi ve proje yürütücüsü Doç. Dr. Hacı Mehmet Kayılı, “Bu projenin temel amacı, kişilerin yaşlanma durumu hakkında bilgi vermek, yaşlanmasının ne düzeyde olduğunu kişilere göstermek ve böylelikle kişilerin yaşlanma dereceleri hakkında fikir sahibi olmasını sağlamaktır. Bu projede, ilk olarak sağlıklı bireylerden kan ve tükürük örnekleri alıyoruz.

    Çok küçük miktar hacimde kan örneği bizim için yeterli oluyor. Vücudumuzda bulunan antikorlara bakarak, antikorlardaki modifikasyonlarını takip ederek, özellikle yaşlanmayla alakalı biyobelirteç seyrini Türkiye popülasyonuna özgü olarak inceliyoruz” dedi.

    Proje bünyesinde sağlıklı bireylerden kan ve tükürük örnekleri toplandığını ifade eden Kayılı, “Bu sayede, kişilerden bir biyolojik bir damla kan veya tükürük örneği alarak, kişilerin biyolojik yaşının, normal yaşlarından ileride olup olmadığını tespit edeceğiz. Biliyorsunuz ki insanların bir yaşı var. Kronolojik yaş diyoruz bu yaşa. Bu, doğumdan itibaren geçen bir süreç. Bir de vücudumuzun çevresel etkilerden ne kadar etkilendiğini gösteren biyolojik yaşımız var.

    Biz, bu biyolojik yaşımızı, moleküler düzeyde analizlerle gerçekleştiriyoruz. Moleküler düzeyde yaptığımız analizlerde, hücrelerinizin yaşlanma derecesini söyleyerek sizin yaşlanmanızı ve dolayısıyla hastalıklara olan yatkınlığınızı ne düzeyde olduğunu belirtiyoruz. Eğer biyolojik yaşınız yüksek çıkarsa, siz kendinizi ve hayat tarzınızı ona göre değiştirerek örneğin diyet yaparak veya spor aktivitelerinizi artırarak yaşlanma düzeyinizi geriletebilirsiniz. Böylelikle de hastalıklara daha geç maruz kalabilirsiniz” diye konuştu.

    Kayılı, projede iki bursiyerin ve iki araştırmacı hocanın görev aldığını ve projenin TÜBİTAK tarafından desteklendiğini aktararak bu yenilikçi çalışmanın, sağlıklı bir yaşlanma sürecine katkıda bulunmayı ve hastalıkların erken teşhisine yönelik önemli bir adım atmayı amaçladığını vurguladı.
    Proje Araştırmacısı Doç. Dr. Hakan Yılmaz, makine öğrenmesinin sağlık alanındaki etkinliğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:

    “Makine öğrenmesi, artık günümüzde oldukça popüler, girmediği alan yok diyebiliriz. Bu alanların en başında sağlık geliyor. Biz de makine öğrenmesi yöntemlerini sağlıkta etkin ve efektif olarak kullanmaya çalışıyoruz. Burada da kişinin normal demografik yaşı ile kronolojik ve biyolojik yaşı arasındaki bağıntıyı ortaya koyarak bir yaş tahmini yapmaya çalışıyoruz. Özellikle sağlık alanında ön tanı çalışmalarında, makine öğrenmesi uygulamalarını oldukça fazla kullanıyoruz.

    Farklı projelerde de yine bu yöntemleri kullanmaya devam ediyoruz.”
    Projenin iki temel aşamadan oluştuğunu anlatan Yılmaz, “Bu proje aslında iki tane aşamadan oluşuyor: Birinci aşamada örneklerin toplanması, ikinci aşamada ise bu örneklerin analiz edilmesi ve makine öğrenmesi teknikleriyle aradaki bağlantının ortaya koyulması. İlk etaptaki sonuçlarımız umut vaat edici. Tabi şu an net bir rakam veremiyoruz. Özellikle sağlıkta belirli bir aşamaya ulaşmadan rakam vermek çok doğru olmuyor ama burada da güzel sonuçlar elde edeceğimizi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Asgari ücret ne kadar olacak?

    Asgari ücret ne kadar olacak?

    Yeni yıla sayılı günler kalırken, milyonların gözü belirlenecek olan asgari ücrete çevrildi. Yaklaşık 7 milyondan fazla insanı ve dolaylı olarak da ülkedeki hemen hemen her vatandaşı ilgilendiren yeni asgari ücretle ilgili süreç aralık ayında Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanması ile başlayacak. Yeni yılda geçerli olacak asgari ücret, işçi tarafından 5, işveren tarafından 5 ve hükümet temsilcilerinden 5 kişi olmak üzere toplam 15 kişilik heyet tarafından belirleniyor. Görüşmelerde işçi tarafını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil edecek.

    Asgari ücret zam tahminlerine ilişkin farklı senaryolar konuşulurken, yeni asgari ücret için pazarlığın başlayacağı oran da belirginleşiyor. Kamuoyunun beklentisi üzerine pazarlığın minimum yüzde 25-35 artış talebi ile başlaması bekleniyor. Asgari ücrete ilişkin muhtemel senaryolara göre ise ücretler şu şekilde şekillenecek:

    “Yüzde 20 zam yapılması halinde asgari ücret 20 bin 402 lira olacak.
    Yüzde 25 zam yapılması halinde asgari ücret 21 bin 252 lira olacak.
    Yüzde 30 zam yapılması halinde asgari ücret 22 bin 102 lira olacak.
    Yüzde 35 zam yapılması halinde asgari ücret 22 bin 502 lira olacak.
    Yüzde 40 zam yapılması halinde asgari ücret 23 bin 802 lira olacak.”

  • Rize’deki şiddetli yağıştan tarım arazileri de nasibini aldı

    Rize’deki şiddetli yağıştan tarım arazileri de nasibini aldı

    Rize’de 1 kişinin hayatını kaybettiği, 4 kişinin yaralandığı heyelanın yaşandığı Çayeli’nde şiddetli yağışlar sonrasında tarım arazileri de göle döndü.
    Kentte dün sabah saatlerinde etkisini gösteren şiddetli sağanak Çayeli ilçesine bağlı Eskipazar Mahallesinde heyelana neden oldu. Yakup Ali Bayraktar’ın hayatını kaybettiği heyelanda 4 kişi de yaralandı.

    Yaralılardan 2’si ayakta tedavi edilirken, hastaneye kaldırılan Özlem Y. ve Zeki A.’nın ise tedavileri devam ediyor. Heyelandan etkilenen 6 binada toplamda 64 daire tedbir amaçlı boşaltıldı, bölgede güvenlik tedbirleri alındı.

    İlçede şiddetli yağış nedeniyle tarım arazileri de zarar gördü. Eskipazar Mahallesinde çay bitkileri suyun içerisinde kalırken Yalı Mahallesinde kivi, portakal, greyfurt ve mandalina ağaçlarının bulunduğu tarım arazisi balçıkla doldu, derin su birikintileri oluştu. Bahçedeki su yağmurun azalmasıyla kendiliğinden çekilmeye başlasa da ağaçlar sudan tamamen kurtulamadı.

  • İstanbul’da deniz anaları kıyıya vurdu

    İstanbul’da deniz anaları kıyıya vurdu

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarılarının ardından İstanbul Büyükçekmece sahilinde sabah saatlerinde lodos etkili oldu. Sahilde dalgaların metrelerce yükseldiği anları vatandaşlar cep telefonlarıyla görüntüledi. Metrelerce dalgaların yükseldiği Albatros sahilinde çok sayıda deniz anasının kıyıya vurduğu görüldü.

  • Nesli tükenmekte olan ‘semender’

    Nesli tükenmekte olan ‘semender’

    Adana’nın Pozantı ilçesinde “Türk semenderi” olarak bilinen ve nesli tükenme tehdidi altında olan “sarı benekli semender” görüldü.
    Adana’nın Pozantı ilçesinde bulunan Belemedik Tabiat Parkı’nda yürüyüş yapan bir kişi, yolda yürürken “Türk Semenderi” olarak bilinen hayvan ile karşılaştı. Semender, tren raylarından uzak bir bölgeye taşınarak görüntülendi. Lekeli semender bir süre sonra gözden kayboldu.

  • Rize’de son yaşanan deprem heyelanı tetikler

    Rize’de son yaşanan deprem heyelanı tetikler

    Rize’nin Hemşin ilçesinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı meydana gelen heyelanda 1 kişinin hayatını kaybetmesi, 4 kişinin de yaralanması, “Depremler heyelanı tetikler mi?” sorusunu akıllara getirdi.

    Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır” dedi.

    Rize’nin Hemşin ilçesinde geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı yaşanan heyelanda 1 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi de yaralandı. Depremlerin heyelanlar üzerinde etkisi olup olmadığı konusunda açıklama yapan Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın, Türkiye’nin tam anlamıyla bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çekerek, “Ülkemiz dünyadaki en aktif kuşaklardan bir tanesi olan Alp-Himalaya kuşağında yer almaktadır.

    Yani ülkemiz tam anlamıyla bir deprem ülkesidir. Dolayısıyla bu depremlerin meydana gelmesi normaldir. Ülkemizde daha çok transform faylardan kaynaklanan yüzeye daha yakın depremler meydana gelir. Yüzeye yakın olduğu için de derinliği yıkıcı olabilmektedir. Şili, Japonya gibi dalma batma zonlarında daha derin, daha büyük depremler meydana gelir. Bizim ülkemizde de 7 ya da daha fazla büyüklükte depremler meydana gelmektedir” diye konuştu.

    “Rize’deki depreme hiç şaşırmadık”
    Geçtiğimiz günlerde Rize’de meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depreme şaşırmadıklarını ifade eden Akın, “Rize’de 4 büyüklüğüne sahip deprem meydana gelmesine açıkçası biz şaşırmadık. Türkiye’nin tamamı deprem bölgesidir. 1996 yılında yapılan deprem tehlikesi haritasında bölgeler vardı. Birinci dereceden beşinci dereceye kadar.

    Sanki beşinci derecedeki bölgede hiçbir şekilde depremden etkilenmeyecekmiş gibi bir intiba oluşturuluyordu. 2018 yılında yeni deprem tehlike haritası yapıldı. Bu harita parsel bazlı çalışmalarla deprem tehlikesini ortaya koyabiliyor. Bölgemize bakacak olursak burada Mw=4.7’lik deprem meydana geldi. Rize’de, Ordu’da, Trabzon’da, Batum’da faylar var.

    Bu fayların hepsi MTA’nın diri fay haritasında işaretli değil. İnsanlık olarak zaten fayların 100’de yüzüne hakim değiliz, hiçbir zaman da olamayız. Çünkü bir hareket sonucunda faylar oluşur. Fay kırık demektir. Daha önce oluşmuş faylarda deprem olabildiği gibi bir deprem de fayın oluşmasına neden olabilir.

    Yani aralarında sebep sonuç ilişkisi vardır. Şehrimiz hakkında konuşacak olursak, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay zonlarına olan yakınlığımız şehir olarak tehlike altında olduğumuzu ifade ediyor. 4.0, 5.0, 6.0 büyüklüğündeki depremler genellikle yıkıcı olmaz. Yıkıcı olması yapıların uygunsuz inşasından dolayıdır.

    6 Şubat depreminde gördük ki 600-700 kilometre uzaklıkta olmamıza rağmen Trabzon’da sallandık ve ciddi şekilde hissettik. Dolayısıyla Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarına olan yakınlığımızdan dolayı buralarda meydana gelebilecek büyük depremlerin de bizi doğrudan ve ciddi şekilde etkileyebileceğini düşünüyoruz.

    Rize’de daha küçük bir fayda meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki bir deprem Trabzon için yıkıcı olmayabilir ancak örneğin Bingöl Karlıova civarında 7 ve 7’den büyük bir deprem bekliyoruz. Dolayısıyla bu depremin bizi etkileyemeyeceğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.

    Depremler heyelanları tetikler mi?
    Depremlerin heyelanı tetikleyeceğini belirten Akın, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. 6 Şubat 2023 depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması, eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” diye konuştu.

    Neler yapılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Akın, “Parsel bazında zemin etütlerini çok ciddi bir şekilde yapmamız ve denetlememiz gerekmektedir. Genel anlamda makro bölge ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılması lazım. Mikro bölgeleme çalışmaları daha yüzeye yakın, daha sık aralıklarla ölçümler alınarak yapılırken, makro bölge çalışmaları ise daha derin ve daha geniş alanda tüm şehri, hatta tüm bölgeyi kapsayacak şekilde yapılır. Bu çalışmalar bir kentin inşasında mutlaka uzman yer bilimciler tarafından yapılmalıdır. Elde edilen sonuçların çok iyi bir şekilde analiz edilip, imar planlarının da buna göre yapılması can ve mal kayıplarını önleyecektir” ifadelerini kullandı.

    Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na göre dördüncü derece deprem bölgesinde yer alan Rize’de 15 Ekim’de 4.7 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti. Rize tarihinde ilk defa büyüklüğü 4’ü aşan bir deprem yaşandığı belirtilirken, Rize’ye en yakın büyük deprem 1892’de Artvin’de büyüklüğü bilinmeyen ancak 6 büyüklüğünde olduğu tahmin edilen deprem ve 1906 yılında Erzurum’un Toprakkale-Oltu bölgesinde yaşanan 6 büyüklüğündeki deprem olarak biliniyor.

  • Tersakan Çayı ‘zehir’ akıyor

    Tersakan Çayı ‘zehir’ akıyor

    Amasya’da bulunan ve Türkiye’nin tersine akan tek akarsuyu olma özelliğini taşıyan ‘Tersakan Çayı’, artık zehir akıyor. Kirliliği köprü üstünde burunlarını kapatarak protesto eden Göllü Bağları Mahallesi sakinleri, soruna bir çözüm bulunmasını istedi.
    Samsun’un Ladik ilçesinden doğup Amasya il merkezinde Yeşilırmak ile birleşen Tersakan Çayı’nda yağışların azalmasının etkisiyle su seviyesi tükenme noktasına geldi. Suluova bölgesinde çayı besleyen derelere aktarılan hayvansal atıklar, kanalizasyon ve fabrika atıklarının birikmesi kötü kokuya yol açtı.

    “Bu suda yılan bile yaşamaz”
    Çay yatağının Samsun Havza kısmının tertemizken, Suluova’dan Amasya il merkezine kadarki etabının kirlendiğini belirten Göllü Bağları Mahallesi sakinlerinden Ahmet Savaş, “Havza’da tertemiz olan su bu tarafa gelince berbat oluyor. Oradaki tesisler parayı kazanıyor. Atıkları atıyor. Ceremesini biz çekiyoruz. Burnumuzu tutarak protesto ediyoruz. Balıktan vazgeçtik. Bu suda yılan bile yaşamaz” dedi.

    Umutlar kış yağışlarında
    Çocukluk yıllarında yüzüp suyunu içtikleri Tersakan Çayı’nın bu durumuna çok üzüldüğünü belirten Feridun Sevinç, “Şimdi ise kokudan kıyısında bile durulmuyor. Bir gün siyah akıyor. Ertesi gün gri akıyor” diye konuştu.
    Evlerinin balkonlarına bile çıkamadıklarına değinen Recep Kayar da umutlarını kış döneminde yağışların artmasına bağladıklarını anlattı.

    “Boğazköy mevkiine arıtma tesisi istiyoruz”
    Su yüzeyindeki kirliliğin Suluova’dan itibaren Tersakan Çayı’nın il merkezinde Yeşilırmak ile birleştiği alana kadar görüldüğünü aktaran Göllü Bağları Mahallesi Muhtarı Sezai Çınarcı ise 10 yıldan fazladır karşı karşıya kaldıkları kötü kokunun Bahçeleriçi ve 55 Evler Mahallelerinde yaşayanları da olumsuz etkilediğini vurguladı. Suluova ilçesindeki fabrika atıklarının ve hayvansal atıkların burada birikmesinin kirliliğe yol açan etkenlerden olduğunu öne süren Çınarcı, çözüm olarak Boğazköy mevkisinde bir arıtma tesisi yapılmasını istediklerini söyledi.