Blog

  • Mudanya Belediyesi kendi markasını kuracak

    Mudanya Belediyesi kendi markasını kuracak

    Mudanya Belediyesi kendi arazilerinde yetişen zeytinlerden elde ettiği zeytinyağını bir marka haline getirmek için harekete geçti. Zeytin sıkım işlemini yerinde inceleyerek bu yıl üretilen mahsul hakkında bilgiler alan Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, zeytin ve zeytinyağında ileriye dönük bir Mudanya markası kurmak için çalışmalar yaptıklarını söyledi.

    Bu sene açıklanan fiyatların düşük olması sebebiyle üreticiden bir miktar zeytin alımı yapabileceklerini hatırlatan Dalgıç, şöyle konuştu:

    “Bu konuda planlarımız ve hesaplarımız devam ediyor. Bizimkisi bir miktar nefes aldırmak olabilir. Amacımız üreticimizin zeytini tarlada kalmasın. Elbette kalmayacaktır ama yok pahasına da gitmesin. Bu da bize bir fırsat olacaktır. Kendi markamızı kendi ürünümüzü yapmak ve piyasaya sürmek için bir imkan olabilir. Üstün kalitede belli bir standardın üzerinde bir marka kurmak için çalışmalarımız devam ediyor. Bir taraftan üreticimizi desteklerken diğer taraftan Mudanya’nın vizyonuna uygun yeni bir marka için yola koyulduk. Mudanya’da üretilen zeytin ve zeytinyağının belediye tarafından da sahiplenildiğini göstermek bizim için çok önemlidir. Zeytinimize sahip çıkalım. Üreticimize sahip çıkalım. Bu iş bazen kar ettiriyor, bazen ettirmiyor ama unutmayalım ki, bir yılın çabası emeği bir ay içerisinde değere dönüşüyor”

  • ”Kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi ve geliştiricisi bir Türkiye’yi inşa ediyoruz”

    ”Kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi ve geliştiricisi bir Türkiye’yi inşa ediyoruz”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde düzenlenen Uluslararası Ali Kuşçu Sempozyumu’na katıldı. Sempozyumun açılışında konuşan Bakan Kacır, Türkiye’nin Milli Teknoloji Hamlesi’ne değinerek, uzay bilimi ve teknolojilerinde küresel ölçekte varlık gösteren bir Türkiye’ye tanıklık edileceğini vurguladı.

    ”Bu coğrafyayı tekrar bilim ve teknolojinin önde gelen merkezlerinden birine dönüştürüyoruz”

    Bakan Kacır, konuşmasının başında, Ali Kuşçu’nun evrensel düzeyde değerinin takdir edilmesinden ve vefatının 550’nci yılı dolayısıyla 2024’ün UNESCO tarafından “Ali Kuşçu Yılı” ilan edilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bakan Kacır, konuşmasına şöyle devam etti: ”Bilimde ve teknolojide çağ atlamış bir Türkiye hedefiyle, tarihimizden ve medeniyetimizden aldığımız bu ilhamla hareket ediyoruz. Bu toprakların mayasına, ruhuna ve bereketine güveniyoruz. İşte bu ruh hâletiyle son 22 yılda yaptığımız atılımlar, uyguladığımız politikalarla bilimin ve teknolojinin her daim destekçisi olduk, olmayı da sürdürüyoruz. Bilim ve teknolojide taşıdığımız bağımsızlık şiarının, Türkiye’nin siyasi bağımsızlığının da güvencesi olduğuna inanıyoruz. Mazimizde olduğu gibi, bu coğrafyayı tekrar bilim ve teknolojinin önde gelen merkezlerinden birine dönüştürüyoruz. Ülkemizin dört bir yanında, yediden yetmişe adeta toplumsal bir seferberlik ruhu ile yürüttüğümüz ‘Millî Teknoloji Hamlesi’ vizyonumuz doğrultusunda; kritik teknolojilerin pazarı değil, üreticisi ve geliştiricisi bir Türkiye’yi inşa ediyoruz. Bilimsel kapasitemizi artırırken, güçlü bir teknoloji geliştirme ve üretme yetkinliğine de sahip oluyoruz. Yurdun dört bir yanındaki 208 üniversitemiz, 104 teknoparkımız, 1600’ü aşan Ar-Ge ve tasarım merkezimiz, 291 bin Ar-Ge personelimiz ile ‘Millî Teknoloji Hamlesi’ hedeflerimize kenetlenmiş şekilde ilerliyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, yürüttüğümüz istikrarlı politikalarla istiklalimizi ve istikbalimizi güçlü kılacak adımlar atmayı sürdürüyoruz.”

    ”Türkiye’yi küresel uzay ekosisteminde söz sahibi bir aktör haline getirme yolunda emin adımlarla ilerliyoruz”

    Uzay teknolojisine dikkat çeken Bakan Kacır, ”Kritik teknolojilerde olduğu gibi uzay teknolojilerinde de değerli ve milli bir anlayışla, Ar-Ge ve inovasyon altyapısını güçlendirerek ve asırlık projeler ortaya koyarak yolumuza hız kesmeden devam ediyoruz. Geçmişten aldığımız mirasla, ülkemizi küresel uzay ekosisteminde söz sahibi bir aktör haline getirme yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Bu yürüyüşün ilk adımlarını; önce BİLSAT uydusuyla, sonra RASAT, GÖKTÜRK uydularıyla attık. Kazandığımız gözlem uydusu üretme yetkinliklerimizi metre altı çözünürlüklü milli görüntüleme uydumuz İMECE ile taçlandırdık. Yerli ve milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6A ile birlikte kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biriyiz. Tüm bunların yanı sıra uzay teknolojilerinin uydu ile sınırlı olmadığının da bilincindeyiz. Kurguladığımız teknoloji ekosistemiyle; uçsuz bucaksız uzayın sunduğu sınırsız fırsatlardan yararlanmaya fazlasıyla hazır durumdayız. Türkiye Uzay Ajansı ile birlikte uzay teknolojileri sahasında aktif çalışmalarımızı yürütüyoruz. İlan ettiğimiz Milli Uzay Programımız çerçevesinde, uzay hedeflerimiz ile ilgili 10 yıllık vizyonumuz, stratejimiz, hedef ve projelerimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Milli Uzay Programımızın kritik hedeflerinden ‘Türk Astronot ve Bilim Misyonu’ kapsamında astronotumuz Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda bulunduğu süre zarfında 13 bilimsel deneyi başarıyla tamamladı. Diğer astronotumuz Tuva Cihangir Atasever de yedi deney icra ettiği bir yörünge altı uçuşuna imza attı. Türk Astronot ve Bilim Misyonumuzun yanı sıra; önümüzdeki dönemde de Milli Uzay Programımızı başarılı bir şekilde uygulamak adına uzay çalışmalarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz. Uzaya bağımsız erişim programımızda kararlıyız. Ay Programımız kapsamında, millî imkânlarla geliştirdiğimiz itki sistemine sahip, kendi mühendislerimizin ve bilim insanlarımızın tasarlayıp ürettiği uzay aracıyla aya erişeceğiz.

    Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, ‘Türkiye Yüzyılı’nda küresel uzay ekonomisinden pay alan, uzayın sunduğu fırsatlarından en üst düzeyde yararlanan, uzay bilimi ve teknolojilerinde varlığını küresel ölçekte ispat eden bir ülke olacağız. “İnanmak başarmanın yarısıdır” derler; biz de önce kendimize inanacağız. Çok çalışacağız, çok emek sarf edeceğiz, çok gayret göstereceğiz. Gençlerimize inanacağız” şeklinde konuştu.

    ”Bizim sorumluluğumuz ülkemiz ile sınırlı değil”

    Bakan Kacır, sözlerini şöyle tamamladı: ”İsrail, dünya tarihinin en kanlı, en vahşi saldırılarından birini, bir soykırımı dünyanın gözü önünde gerçekleştiriyor. Bakın, işte Filistin. Uluslararası kamuoyu ise üç maymunu oynamaya devam ediyor. Biz biliyoruz ki tarihimiz bize her alanda öncü olma, mazlumlara ve mağdurlara el uzatacak güce imkana dirayete sahip olma sorumluluğu yüklüyor. Diğer tüm alanlar gibi bilim alanında ki çalışmalarda da bu anlayışla hareket etmek zorundayız. Bu vesileyle Ali Kuşçu’yu rahmetle anarken, onun ilim aşkının ve bilime olan bağlılığının genç nesillerimize örnek teşkil etmesini temenni ediyorum.’’

  • Asansör boşluğuna düşen inşaat işçisi hayatını kaybetti

    Asansör boşluğuna düşen inşaat işçisi hayatını kaybetti

    Olay, dün saat 14.45 sıralarında Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Ümit Mahallesi’nde bir inşaat şantiyesinde meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, şantiye şefinin gerekli güvenlik önlemlerini alması yönündeki uyarılarına rağmen önem almayan Mehmet Aldaş (58), çalıştığı inşaatın 2’nci katından asansör boşluğuna düştü. İhbarı üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Yapılan ilk müdahalenin ardından Bilkent şehir Hastanesi’ne kaldırılan Aldaş, vücudunun çeşitli yerlerindeki kırıklar ve iç kanama ile kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Polis ekibi ise olayla ilgili soruşturma başlattı.

  • “PKK Kürtleri temsil edemez”

    “PKK Kürtleri temsil edemez”

    MHP Lideri Devlet Bahçeli TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. İsrail’in, Lübnan’a ateşkes önerisi sunmasından kısa bir süre sonra Beyrut’u havadan vurduğunu hatırlatan Bahçeli, “Gazze’de yaşanan insani felaketlere, süregelen soykırıma her gün yenileri eklenmektedir. Daha birkaç gün evvel Gazze’nin orta ve kuzey kesimlerinde sivillerin yaşadığı alanlara Siyonist barbarlık tarafından yağdırılan bombalar 100’e yakın masumun ölümüne yol açmıştır. Katliamların hız kesmeden günbegün çıta yükseltmesi insanlık utancı, hukuk ve adalet imhası, medeni dünyanın iflas beyannamesi değil ise, sorarım sizlere nedir? Bu trajedinin bitmesi, zalimlerin hesap vermesi gerekiyorken, hala bir arpa boyu mesafenin alınamaması ürkütücü bir skandal değil midir?İsrail, dökülen kanlarla, alınan canlarla, harabeye dönen şehirlerle, yapılan suikastlarla şiddet çarkını çeviren bir cinayet ve soykırım aygıtıdır” diye konuştu.

    “İsrail’e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin olmadığı açık seçik meydandadır”

    Türkiye’nin İsrail’e tavrı ve tutumu çok net olduğunu ifade eden Bahçeli, Bu tavır ve tutumun miyarı insani, İslami ve vicdani mahiyettedir. Bunu görmeyen, görse bile işlerine gelmediğinden gerçeği çarpıtmak amacıyla yalan ve iftira cephaneliğine yığınak yapan bazı siyasetçiler ve sözde uzman geçinen garabet yuvaları, Türkiye’nin İsrail’le ticareti sürdürdüğünü ileri sürmüşlerdir. Halbuki Türkiye, İsrail’le ilgili ticaret sayfasını, 2 Mayıs 2024 tarihinden geçerli olmak üzere tüm ürünleri kapsayacak şekilde kapatmıştır. Yapılan resmi açıklamalar sabittir ve kuşkulu bir yanı da yoktur.2 Mayıs 2024 tarihinden itibaren, İsrail’e yönelik ihracat ve ithalat için tescil edilmiş hiçbir gümrük beyannamesinin olmadığı açık seçik meydandadır. Böylesi hassas bir konu etrafında ülkemizi töhmet altında bırakma yarışı, karalama çabası olsa olsa Siyonizme hizmet, Türkiye’ye husumettir. Bu tip bir muhalefet anlayışının demokratik niteliğinden bahsetmek, sakat değerlendirmelerini ifade ve düşünce hürriyetiyle tevil etmek bizatihi demokrasiye hakarettir. Ayıplı ve ahlaksız siyasetin acıklı numunesini görmek ve tanımak isteyenlerin Türkiye’ye karşı açılan Siyonist cepheye sırtını yaslayan kıdemli ve gedikli müfterilere bakmaları yeterlidir” dedi.

    “Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze’de denizin dibine gönderdiğimiz Haçlı donanmasından ne farkı vardır”

    Avrupa Birliği’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunan tezlerine alet olması, Ege ve Akdeniz’deki barış ve istikrara tahammülsüzlük olduğunu dile getiren Bahçeli, “Mavi vatandan taviz koparmak için karşımızda toplanan ülkelerin 486 yıl önce Preveze’de denizin dibine gönderdiğimiz Haçlı donanmasından ne farkı vardır? Bize rağmen ve egemenlik alanlarımızdan sözde mahrum eden haritaların çizimiyle takibi ve temini peşine düşülen muhasım politikaları elbette biliyoruz, tavsiyem, onların da Türk milletini bilmeleri, hafızalarını tazelemeleri, değilse bile tarih kitaplarını açıp okumaları, suyumuza dokunanın dumanını attıracağımızı unutmamalarıdır. Bu azgın hıncın, bu aşırı hırsın, tarihten ders almayan bu beyhude politik ve diplomatik kuşatma hazırlıklarının Türk milletine sökmeyeceğini, aksini iddia edenlerin tahrikleri devam ederse Barbaros Hayrettin Paşaların Ege ve Akdeniz’de dolaştığını görmelerini, yoksa Andrea Doria’nın akıbeti neyse aynısını yaşayacaklarını kararlılıkla söylemek isterim” ifadelerini kullandı.

    “Gelecek nesillerimizi konuşmalı ve dert etmeliyiz”

    İzmir’in Selçuk İlçesi’nde elektrikli sobanın devrilmesi neticesinde hayatını kaybeden 5 çocuk hakkında konuşan Bahçeli , “Biz uzaklardaki çocukların hakkını hukukunu konuştuğumuz kadar, daha doğrusu onlardan daha öncelikli olmak kaydıyla kendi çocuklarımızı, gelecek nesillerimizi konuşmalı ve dert etmeliyiz. Yapılan açıklamalardan, eşi cezaevinde bulunan annenin, geçimini sağlamak amacıyla kapıyı çocukların üzerine kilitledikten sonra hurda toplamaya gittiği anlaşılmaktadır. Selçuk ilçemizde yaşanan bu felaketi sadece ekonomik cepheden ele almak, yoksulluk ve mağduriyet ekseninde değerlendirmek bizi doğru sonuçlara taşımayacaktır. Sorunlu ailelerinin çocuklarını ruhen ve zihnen kazanmak, her birini hayata hazırlamak, rehberlik ve rehabilite ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte çok ciddi şekilde gözlemlemek ve takip etmek devletin başlıca vazifeleri arasındadır. Mesele sadece az vermek veya çok vermekle, yani maddi ve fiziki yardımlarda bulunmakla sınırlı görülmemelidir. Manevi ve moral desteklere eşzamanlı olmak kaydıyla ilgiye, sevgiye ve sahiplenmeye muhtaç evlatlarımızın devletin müşfik ve alicenap dokunuşlarıyla sağlıklı, dengeli ve iç huzuru yakalamış birer fert olmaları mümkündür” şeklinde konuştu.

    “Cumhurbaşkanımız ile şahsım arasında hiçbir ayrılığın ve ayrışmanın söz konusu dahi olmayacağını hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir”

    Cumhur İttifakı’nın Türk milletinin özü ve özgüveni olduğunu ifade eden “Cumhur İttifak istiklalin muhafızı, istikbalin mimarıdır. Cumhur İttifakı Türk ve Türkiye Yüzyılının yegane müdafisidir. Yedi düvel topuyla tüfeğiyle, nefretiyle, nifakıyla, şirkiyle, şiddetiyle üzerimize gelse bile ilke ve irademizden milim taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Başkaları gibi soluğumuz kısa ve kesik değildir. Başkaları gibi irademiz hacizli, siyasetimiz rehin altında hiç değildir. Bizi meşgul edip Türkiye üzerinde oyun kuracağını zanneden, siyaseti sokak dedikodusuna çeviren, ittifakımıza çamur atmaya kalkışan ahmaklara, asalaklara, arsızlara en küçük geri adımımız söz konusu olursa diyorum ki, gök girsin kızıl çıksın. Fitne yayan siyasetçileri, sözde gazetecileri, sosyal medya farelerini, FETÖ’cü hainleri, bölücü mihrakları, dış bağlantılı casusları, köksüzleri, kimliksizleri, millet ve milliyet hasımlarını rezil rüsva etmek için uygun zamanı sabrın gücüyle, Allah’ın inayetiyle, milletimizin metanetiyle bekliyoruz. Son günlerde tartışmaların odağında yer alan bazı açıklamalarımdan Sayın Cumhurbaşkanımızın haberinin olup olmadığını araştıran, aramızda bir anlaşmazlık çıkıp çıkmadığını yorumlayan zevata diyeceğim öz itibariyle şudurMevzubahis vatan, bayrak, millet ve devlet-i ebed müddetse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile şahsım arasında hiçbir ayrılığın ve ayrışmanın söz konusu dahi olmayacağını mühürlü kalplere, duymayan kulaklara, görmeyen gözlere hatırlatmak dava ve vicdan görevimdir” diye konuştu.

    “Dün terörist başının yoldaşı olanlar, şimdi Amerika’nın uşağı olmuşlar”

    Konuşmasının sonunda Kürt kökenli Türk vatandaşlarına seslenen Bahçeli, “Buradan bütün Kürt kardeşlerime sesleniyorum. PKK Kürtleri temsil edemez. Şimdi açıkça görüldü ki, bir adım ileri gitmek için yola çıkanları engellemeye çalışanlar vardır. Dün terörist başının yoldaşı olanlar, şimdi Amerika’nın uşağı olmuşlar. Biden’ın üvey evlatlarına, Türk milletinin asil evlatlarını kurban edemeyiz. Buna hakkımız yok. Gelin bir olalım, beraber olalım, hep beraber Türkiye olalım” ifadelerini kullandı.

    “Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum”

    Grup toplantısının çıkışında bir basın mensubunun ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edilen teğmenler hakkındaki sorusuna ilişkin Bahçeli, “Milli Savunma Bakanlığı çok hassas bir bakanlıktır. TSK’nın her konuda yetişmesini sağlayan bir kurumdur. Oranın ortaya koymuş olduğu değerlendirmeler dışında hiçbir şeyi bilmeden tanımadan sadece ve sadece sorgulama yoluyla Türkiye’yi karıştırmaya yönelenlere heves etmemeliyiz. Milli Savunma Bakanlığı’nın kararına saygı duyuyorum” dedi.

  • Sultangazi’de “Çöpler Konteynere” uygulaması başlatıldı

    Sultangazi’de “Çöpler Konteynere” uygulaması başlatıldı

    Daha temiz bir Sultangazi için çalışmalarını sürdüren Sultangazi Belediyesi örnek bir uygulamayı hayata geçirdi. İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden olan Sultangazi’nin 3 mahallesinde sokağa çöp bırakma yasağı uygulaması başlatıldı. Bina önlerine, kaldırımlara ve boş arsalara çöp bırakılmayacak. Vatandaşlar çöplerini sokaklara sık aralıklarla bırakılan konteynerlere atacak. Aksi halde çöpünü dışarıya atana idari para cezası uygulanacak.

    Belediye ekipleri uygulamanın başlatıldığı Cumhuriyet, Eski Habipler ve Malkoçoğlu Mahallesi’nde sürekli olarak denetimde buluyor. Çöp atma yasağının en kısa sürede 15 mahallede de uygulanması planlanıyor.

    Çevre kirliliğinin yanı sıra görüntü kirliliğine yol açan çöplere karşı vatandaşın daha duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, “Temiz bir dünyada yaşamak istiyorsak işe önce kendi evimizin önünden başlayacağız. Daha güzel bir Sultangazi için örnek teşkil edecek bir uygulamayı hayata geçirdik. Cumhuriyet, Eski Habipler ve Malkoçoğlu Mahallesi olmak üzere 3 mahallemizde bina önlerine, boş arsaya ve kaldırıma çöp bırakma yasağı uygulamasını başlattık. Artık çöpünü dışarı koyan vatandaşlarımıza işlem başlatacağız. Kısa süre içerisinde uygulamayı daha da yaygınlaştırarak 15 mahallemizin hepsinde hayata geçireceğiz. Böylelikle zamansız çöp çıkarmadan kaynaklanan sorunların da önüne geçmiş olacağız. Sultangazi hepimizin. Hepimize büyük iş düşüyor” diye konuştu.

  • 108 yıllık lisenin duvarları tarih kokuyor

    108 yıllık lisenin duvarları tarih kokuyor

    Osmanlı döneminde 1916 yılında Sivas’ta yapımına başlanan Selçuk Anadolu Lisesi, o dönem Erkek Muallim Mektebi olarak açıldı. 57 yıl boyunca sayısız öğretmenin yetiştiği tarihi okul, 1973 yılında öğretmen lisesine dönüştürüldü. Zaman içerisinde Eğitim Enstitüsü, Meslek Yüksekokulu, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılan tarihi taş yapı, 1984-1985 öğretim yılında Selçuk Anadolu Lisesi olarak öğretime yeniden açıldı. Yıllar içerisinde birçok öğrencinin mezun olduğu okul, tarihi dokusu bozulmadan 108 yıl ayakta kaldı. Türkiye’nin en eski okullarından birisi olan Selçuk Anadolu Lisesi, yetiştirdiği başarılı öğrenciler ile adından söz ettirdi. Modern okullarda bulunan tüm imkanlara sahip olan Selçuk Anadolu Lisesi, 50 öğretmen kadrosu ile 600 öğrenciyi geleceğe hazırlıyor.

    “Türkiye’nin önde gelen liselerinden biriyiz”

    Okula ilişkin bilgiler veren Selçuk Anadolu Lisesi Müdürü Davut Ataman, Selçuk Anadolu lisesinin önde gelen liseler arasında olduğunu ifade ederek, “Okulumuz; tarih ile iç içe. Öğrencilerimiz bu konuda çok şanslı. Türkiye’nin önde gelen liselerinden biriyiz. Öğrencilerimiz tarihi dokuyla iç içe yaşıyorlar. Burada başarılı olup Türk bürokrasisinde önemli yerlerde olan kişiler var. Öğrencilerin tarih bilinciyle yaşamaları ve bu tarihe sahip çıkmaları ve kültürünü almaları bizim için çok önem arz etmekte. Okulumuz, inşallah daha uzun süreler ayakta kalacak ve ülkemize faydalı, vatanını, milletini, devletini seven gençler yetiştirmeye devam edeceğiz” dedi.

    “Burada okumak bize şanslı hissettiriyor”

    11’nci sınıf öğrencisi Aybike Himyeri, “Okulumuzun tarihi olması, bizlere her anlamda güzel şeyler katıyor. Burada okumak bize şanslı hissettiriyor. Buradaki binlerce anı, bize iyi hissettiriyor. Bizim öğretmenlerimizin eskiden bu okulda okuyup bizlere öğretmen olmaları veya burada öğrenci olup çok iyi yerlerde olan birilerini görmek bizleri gururlandırıyor. Kendimizi de böyle güzel yerlerde bulacağımıza inanıyoruz” ifadelerine yer verdi.

    “Maalesef mezun olacağım, o yüzden çok üzgünüm”

    4 yıllık lise eğitimini 2025 yılında tamamlayacak olan Yuşa Güngör ise “Bu okulda bulunmak, benim için çok büyük bir şans. 108 yıldır bu okulda eğitim veriliyor. Ben bu okulda olmaktan çok memnunum. Maalesef mezun olacağım, o yüzden çok üzgünüm. Bu okuldan ayrıldığımda buraları çok özleyeceğim. Okulumuzun binasının tarihi olmasına rağmen modern okullardaki tüm imkânlara da sahibiz” şeklinde konuştu.

    Eğitim gördüğü tarihi lisede Müdür Yardımcısı oldu

    2004 yılında Selçuk Anadolu Lisesi’nde eğitim görmeye başlayan Müdür Yardımcısı Mücahit Erşan, “4 yıllık lise eğitimimi burada tamamladım. Üniversite ve iş hayatımdan sonra öğretmen olarak göreve başladım. Buraya karşı hep bir özlemim vardı. Fırsatım oldukça hep uğruyordum. İl dışında görev yaparken Sivas’a her geldiğimde bu okulun bahçesinde mutlaka bir tur atıp gidiyordum. Şu an nasip oldu, Selçuk Anadolu Lisesi bünyesinde Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Gerçekten çok güzel bir okul. Buranın mezunlarının okula karşı gönül bağı var” diye konuştu.

  • Samsun’da kasaplara denetim

    Samsun’da kasaplara denetim

    İlkadım halkının güvenli ve sağlıklı gıdaya ulaşması amacıyla İlkadım Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, ilçe genelinde denetimlerini arttırdı. Ekipler, gıda üretimi yapan işletmelerin denetimini titizlikle yaparken, bir yandan da kasaplarda hijyen, tazelik ve etiket-fiyat denetimi gerçekleştirdi. İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, denetimlerin kapsamlı bir şekilde devam edeceğini söyledi.

    Halk sağlığının her zaman öncelik olduğunu vurgulayan İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, “Samsun’un ticari ve ekonomik potansiyeli en yüksek ilçesi İlkadım’da, işletmelerimizin denetimlerine devam ediyoruz. Vatandaşlarımızın temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşabilmesi için denetimleri titizlikle sürdürmek, belediyemizin asli görevlerindendir. İlkadım Belediyesi olarak, ilçe halkının sağlıklı gıdaya ulaşabilmesi için denetimlerimizi sıklaştırdık. Bu kapsamda, zabıta ekiplerimiz ilçemizde bulunan kasaplarda; ürünlerin tazeliği ve saklama koşulları, hijyen kurallarına uygunluk ve yasal etiket ve fiyat bilgileri denetimi gerçekleştirdi. Amacımız, gıda güvenliği ve hijyen standartlarına uygunluğu sağlamaktır. Vatandaşlarımızın sağlığı ve güvenliği için bilimsel temellere dayalı kapsamlı denetimlerimize aralıksız devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Erzurumlu şehit annesinden oğluna ağıt

    Erzurumlu şehit annesinden oğluna ağıt

    15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı’na saldıran hain darbeci askerlere 281 mermi sıkarak 2,5 saat boyunca mücadele eden Şehit Polis Memuru Fırat Bulut’un memleketi Erzurum’da adının verildiği caddenin açılışında konuşan şehit anne ve babası duygulandırdı.
    30 yaşında şehit olan Fırat Bulut, 8 yıllık evli ve 1 çocuk babasıydı. 15 Temmuz şehidi polis memuru Fırat Bulut’un babası Şinasi Bulut, oğlu ile yaptığı son konuşmayı anlatırken: ‘Oğlum dikkat et’ dedim. ‘Baba vatanı olmayanın namusu olmaz.

    Vatan elden gidiyor, bir Fırat gitmiş çok mu?’ dedi. Sabaha karşı şehadet haberini aldım” diye konuştu. Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından, şehit oğullarının isminin verildiği caddenin açılışına katılan baba Şinasi Bulut ve anne Rahime Bulut, oğulları ile her zaman gurur duyduklarını dile getirdi. Şehit Fırat Bulut’un babası Şinasi Bulut, hain darbecilere tepki gösterirken, “Bunlar her şeyi istismar ettiler. Vatan evlatlarının kanına girdiler. Bizler tüm bu gerçekleri unutmadan vatanımıza ve devletimize sahip çıkmalıyız. Vatan hepimiz. Vatanı ve bayrağı olmayanın dini olmaz” dedi.

    Şehit annesinin duygulandıran ağıtı
    Anne Rahime Bulut, oğlunun adının verildiği caddenin açılışında yaptığı konuşmada şehide yazılmış ağıtı okudu ve dinleyenleri hüzünlendirdi. İşte bir annenin dilinden ve yüreğinden şehit oğluna yazılan ağıt, “ Bir kuzu da taş dibinde meler, meler de dağları deler. Gardaşlarım bulamamış arar, yitirdim yavrumu Ankara meydanlarında. Vurdular yavrumu Genelkurmayın önünde. Anan da seni yaralı sandı, Ufuk Hastanesi’nde öğrenince ciğeri yandı. Baban beli büküldü küçük kızın yetim kaldı.

    Vurdular yavrumu Emniyet Genel Müdürlüğü önünde, yitirdim yavrumu Ankara meydanlarında. Anan da derdine derman arar, istemeden dert ananı sarar. Kalbim yanar, gözüm ağlar, vurdular yavrumu Genelkurmay önünde. Yitirdim yavrumu Ankara meydanlarında. Bu nasıl yazıydı, bu nasıl kader? Bir yanım hüzün, bir yanım keder. Yıktılar dünyamı ettiler heder. Vurdular yavrumu Genelkurmay önünde. Yitirdim yavrumu Ankara meydanlarında. Adın Fırat Bulut, soyun Oğuzhan, sığmadın tapuda kuzum, koydular yan. Nereli diye sorarsalar, Dadaşlar diyarı Erzurum, Narman.”

    “Bir çakıl taşını vermeyiz biz. Bu Türkiye bizim”
    Anne Rahime Bulut, konuşmasını şöyle sürdürdü, “Vatan hainleri bilsinler ki bu vatan kolay kazanılmadı. Bu hainlerin, cennet vatanımızı, birliğimizi, dirliğimizi bozmaya bunların gücü yetmez. Hiç kimsenin gücü yetmez. Bu topraklarda bizim ecdadımızın kanı var, kahraman şehitlerimizin kanı var. Ecdadımızın kanı var. Bu vatanı kimsenin bölmeye gücü yetmez. Bu vatan hainleri o kadar aciz ki, kendi vatanına, kendi devletine, kendi savunmasız vatandaşlarına kurşun sıkacak kadar, bomba atacak kadar aciz ve yoksun. Türkiye Cumhuriyeti vatanı, onların vatanı değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ihanet ettiler.

    Kumpas kurdular. Tuzak kurdular. Rabbim o tuzakları başlarına çevirsin inşallah. O kurdukları tuzak Rabbim başlarına çevirsin. Bu vatan kolay kazanılmadı. Ben evladımı verdim bu vatan için. Gözümün nurunu verdim. Ben ciğerimi verdim. Evlat verdim. Bu vatanı böldürtmedik biz. 252 şehit verdik. Ama Rabbime şükürler olsun, evlat veririz, şehit veririz, biz vatanımızı vermeyiz. Bir çakıl taşını vermeyiz biz. Bu Türkiye bizim. Bu şanlı bayrağın altında onların yaşamayı hakları yok. Onlar bu vatana ihanet ettiler. Onlar bu vatana kurşun sıktılar. Onlar vatansızlar.”

    Başkan Sekmen; “Şehitlerimizin anısını yaşatacağız”
    Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, açılışta yaptığı konuşmada, “Bu cadde, Fırat kardeşimizin ailesi ve yakınları için bir gurur vesilesi olurken, bizler için de onun kahramanlığını her gün hatırlatacaktır. Fırat Bulut Kahramanımız olmak üzere bu aziz vatan için gözünü kırpmadan canını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anarak sözlerime başlamak istiyorum. Rabbim, şehitlerimizin mekânlarını cennet, makamlarını âli eylesin.

    Şehit Polis Memurumuz Fırat Bulut kardeşimiz, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe teşebbüsünde Genel Kurmay Başkanlığı önünde 281 kurşunuyla 2,5 saat darbeci hainlerle çatışan bir kahraman ve mücahitti. Bu mücahit ki “Fırat, oğlum kendine mukayyet ol” diyen Baba’ya, “Baba, vatan elden gidiyor, bir Fırat gitmiş ne ki, vatan elden gidiyor. Dinimi, vatan ve bayrak sevgisini sen öğrettin. Benden asla geri durmamı isteme” diyen bir kahramandı.

    Evladımız, o gece “Fırat’sız vatan olur ama vatansız Fırat olmaz” diyerek şüheda mertebesine ulaştı” dedi.
    Konuşmalardan sonra Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen şehit ailesine bir plaket ve Türk bayrağı hediye etti. Daha sonra caddenin açılışı kurdele kesimi ile birlikte yapıldı.

  • “Personel ihtiyacımız devam etmektedir”

    “Personel ihtiyacımız devam etmektedir”

    Bakan Memişoğlu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlık ve bakanlık kuruluşlarına dair uygulamalar ve yeni hedefler hakkında komisyon üyelerine sunum yaptı.

    Türkiye’nin sağlık hizmetine en rahat ulaşabilen ülkeler arasında olduğunu dile getiren Memişoğlu, bakanlık olarak sağlık alanında en kapsayıcı ve en kapsamlı sağlık hizmetini sunduklarını kaydetti.

    Vatandaşın sağlık hizmetine ulaştığı ilk kapının aile hekimi olmasını istediklerini belirten Memişoğlu, aile hekimliğini güçlendirdiklerini ve güçlendirerek devam ettireceklerini bildirdi. İkinci ve üçüncü basamakla entegrasyonu artırarak vatandaşın doğru ve etki şifaya ulaşmasına önem verdiklerini söyleyen Bakan Memişoğlu, hekim ve hasta ilişkisinde güvene önem verdiklerine dikkati çekti.

    Sağlık çalışanı sayısının bir buçuk milyona yaklaştığını ifade eden Memişoğlu, “Hâlihazırda 109 bin 256 uzman hekimimiz, 53 bin 747 asistan hekimimiz, 58 bin 646 pratisyen hekimimiz, 48 bin 836 diş hekimimiz, 326 bin 486 hemşire ve ebemiz ile 851 bin 174 diğer sağlık çalışanımızla vatandaşlarımıza sağlık hizmeti vermekteyiz” ifadelerini kullandı.
    Memişoğlu, 2002 yılından bu yana toplam nüfusun yaklaşık yüzde 25, sağlık hizmeti sunan personel sayısının yüzde 283, hekim sayısının yaklaşık yüzde 141, hemşire ve ebe sayısının ise yüzde 187 arttığını vurguladı.

    “Artan talepler karşısında halen personel ihtiyacımız devam etmektedir”

    Sadece 2024 yılında kamuya 10 bini uzman hekim olmak üzere 74 binden fazla personel aldıklarına değinen Memişoğlu, “Bu insan kaynağını da adil ve dengeli bir şekilde dağıtıyoruz. 2002 yılında uzman hekim başına düşen nüfus açısından, en yüksek ve en düşük bölge arasında 7 kat fark varken, günümüzde bu fark azalarak 2.5 kata indi. Burada bir hususu özellikle belirtmek isterim: Sağlık çalışan sayımızda, OECD ülkelerine kıyasla, hızlı bir artış yaşamamıza rağmen, artan talepler karşısında, halen personel ihtiyacımız devam etmektedir” açıklamasında bulundu.

    “Yenilenen ve yeni faaliyete geçen tesislerle sağlık hizmetleri devam ediyor”

    Sağlık Bakanlığı olarak yenilenen ve yeni faaliyete geçen tesislerle vatandaşa yönelik sağlık hizmetlerinin devam ettiğini söyleyen Memişoğlu, “Ülkemizde sağlık hizmet sunumunda üniversiteler ve özel sektör önemli bir rol almakla birlikte, hizmetin büyük bölümü kamu hastaneleri tarafından yürütülmektedir. 984 Hastanemiz, 8 bin 198 Aile Sağlığı Merkezimiz, bin 237 Laboratuvarımız, 973 Toplum Sağlığı Merkezimiz, 138 Ağız ve Diş Sağlığı Merkezimiz, 269 Sağlıklı Hayat Merkezimiz, 585 Diyaliz Merkezimiz, 3 bin 494 Acil Yardım İstasyonumuz ve 188 Ruh Sağlığı Merkezimiz bulunmaktadır” diye konuştu.

    “Mevcut hastanelerin yüzde 79’u son 22 yılda ya yenilendi ya da yeniden inşa edildi”

    Mevcut hastanelerin yüzde 79’unun son 22 yılda ya yenilendiğini ya da yeniden inşa edildiğini belirten Memişoğlu, “Toplamda 779 hastane ile yaklaşık 144 bin yatak kapasitesi üretmiş olduk ve kamu hastaneleri yatak sayımızı 172 bin 450’ye yükselttik. Gelinen nokta itibarıyla 2002 yılında 49 yıl olan hastanelerimizin ortalama yaşını 13 yıla kadar düşürdük. Koğuş sistemini terk ederek yeni hastanelerimizde tek ya da iki kişilik oda sistemini oluşturduk. 2002 yılında yüzde 6 olan nitelikli yatak oranımızı yüzde 82’ye çıkarttık” şeklinde konuştu.

    Aile Sağlığı Merkezleri, Sağlıklı Hayat Merkezleri ve Toplum Sağlığı Merkezlerinden oluşan 1. Basamak yatırım programında bin 228 tesis bulunduğunu kaydeden Memişoğlu, “Bunlardan 261’inin inşaatı devam etmekte; 776’sı proje ve arsa, 191’i ise ihale aşamasında. 2. ve 3. basamakta ise 437 tesiste toplam 61 bin 168 yeni yatak ve 2 bin 574 yeni diş ünitini hizmete almayı planlıyoruz. Bunlardan 178’inin inşaat çalışmaları devam ediyor. 223’ü proje ve arsa aşamasında iken, 36’sı ihale aşamasına gelmiştir. Ağız ve Diş Sağlığı hizmetlerimizi de modernize edip güçlendiriyoruz. 138 Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ve 41 Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi ile hizmet veriyoruz. 2002 yılında 100 bin kişiye düşen diş hekimi sayısı 25 iken, bu sayı 2024 yılında 57’ye yükseldi” ifadelerini kullandı.

    Sağlık altyapısı güçlendiriliyor

    Bakan Memişoğlu, yılsonuna kadar Altınözü, Erzin, Türkoğlu, Nurhak, Çelikhan Devlet Hastaneleri ve Kahramanmaraş Eğitim ve Araştırma Hastanesi olmak üzere toplam 824 yatak kapasitesine sahip 6 Acil Durum Hastanesinin de hizmet sunmayı hedeflediklerini söyleyerek, sözlerine şöyle devam etti:

    “Yine deprem bölgesinde bin 875 yataklı Gaziantep Şehir, 350 Yataklı Adıyaman Kadın Doğum ve Çocuk, 100 yataklı Adana Karşıyaka Devlet ve 50’şer Yataklı Diyarbakır Çermik ile Osmaniye Bahçe Devlet Hastanelerinin inşaat çalışmalarını tamamladık. Kahramanmaraş Devlet, Gaziantep 25 Aralık Devlet Ek Binası, Gaziantep Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk, Nizip ve Düziçi Devlet Hastaneleri olmak üzere toplamda bin 750 yatak kapasitesine sahip 5 hastanemizi daha 2025 yılında hizmete açarak depremden etkilenen illerimizde sağlık altyapımızı güçlendirmeye devam edeceğiz. Asrın felaketinden etkilenen bölgelerimizde yapımına hızla devam edilen bin 700 yataklı Şanlıurfa Şehir, 1.000 yataklı Diyarbakır Kayapınar Şehir, 600 yataklı İskenderun Devlet Hastaneleri gibi büyük projelerimizin yanı sıra artık ihale aşamasına geldiğimiz biner yataklı Kahramanmaraş ve Hatay Şehir Hastanelerini de bu kapsama 2025 yılında dahil edeceğiz.”
    Bu yıl Türkiye genelinde toplam 3 bin 986 yatak kapasiteli 34 hastaneyi hizmete sunduklarını belirten Memişoğlu, yapım çalışmalarını büyük oranda tamamlanan Bağcılar Eğitim ve Araştırma Kadın Doğum ve Çocuk, Niğde, Bartın ve Erzincan Devlet Hastaneleri olmak üzere toplam bin 600 yataklı hastanelerin de yakın zamanda açılacağını bildirdi.

    “2024 yılının ilk 9 ayında 796 milyon kez müracaat oldu”

    Bakan Memişoğlu, 2023 yılında 973 milyon kez sağlık hizmetine müracaat olduğuna değinerek, “ Bunların yüzde 88’i bakanlığımıza bağlı kuruluşlara yapıldı. 2024 yılında ise ilk 9 ayda 796 milyon kez müracaat oldu; 10 milyon 655 bin hastamız yatarak tedavi gördü. Yine 2024 yılı ilk 9 ayında A, B, C grubunda 4,6 milyon ameliyat gerçekleştirildi. Acil sağlık hizmetlerinde 5 bin 668 ambulans ve 3 bin 494 acil yardım istasyonu ile hizmet veriyoruz. 2024 yılında 6 milyona yakın vatandaşımızı ambulanslarımızla sağlık tesislerimize naklettik. 42 ilimizde 25 Yanık Merkezimiz ve 36 Yanık Ünitemizle toplam 711 yanık yatağı kapasitesine sahibiz” ifadelerine yer verdi.

    “2024 yılının ilk 10 ayında 4 bin 548 organ nakli ameliyatı yapıldı”

    75 böbrek, 52 karaciğer, 15 kalp, 9 pankreas ve 2 akciğer nakil merkezi ile 2024 yılının ilk 10 ayında 4 bin 548 organ nakli yapıldığını ifade eden Memişoğlu, “Organ ve doku bağışı konusunda toplumsal duyarlılığı artırmak üzere ulusal ve bölgesel projeler gerçekleştiriyoruz. Gönüllü bağışçı sayımız 1 milyon 632 bini aştı. Yurt içindeki akraba dışı kök hücre nakillerinin yüzde 90’ını TÜRKÖK aracılığıyla sağlıyoruz” diye konuştu.

    “Sadece 2024 yılında 46 bin 160 olağan ve 7 bin 318 olağan dışı denetim gerçekleştirdik”

    Yenidoğan Çetesi ile ilgili olayın yargıya intikal etmesinden dolayı detaylara girmeyeceğini belirten Memişoğlu, “Bizim için bu operasyonun adı ‘Çürük Elma Operasyonu’, çetenin adı da ‘İnsanlıktan Nasibini Almamışlar Çetesi’dir. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği konusunda duyduğumuz endişe her şeyin ötesindedir. Biz hekimlerin meslek yemini, hayatı korumak ve insan sağlığını her şeyin üstünde tutmaktır. Bu yemine aykırı düşecek hiçbir şeye müsaade etmedik, etmeyeceğiz. İdari denetimlere ilaveten bilim insanlarıyla kanıta dayalı tıp uygulamaları ve risk yönetimini ihtiva eden yeni bir denetim modelini hayata geçirdik. Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu’yla başlattığımız bu sistemi, tüm branşlarda da uygulamaya alıyoruz. Sadece 2024 yılında 46 bin 160 olağan ve 7 bin 318 olağan dışı denetim gerçekleştirdik. Bu denetimler neticesinde çok sayıda faaliyet durdurma ve idari para cezası verdik; ayrıca suç duyurusunda bulunduk” dedi.

    Komisyonda bakanlık bütçesinin yanı sıra Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığının bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları da görüşülecek.

  • Su bidonlu önlem

    Su bidonlu önlem

    Adıyaman’da, kırılan mazgala araçların girmemesi için vatandaşlar su bidonlu önlem aldı. Adıyaman merkez Sümerevler Mahallesi Eski Besni Caddesi Karaali Köprüsü yakınlarında kırılan yağmur suyu mazgallarından dolayı mazgal çukuruna araçların düşmemesi için vatandaşlar durumu belediye ekiplerine bildirdi. Her hangi bir çalışmanın olmaması ve araçların çukura düşmemesi için vatandaşlar içerisine su koydukları bidonlarla önlem almaya çalıştı. Vatandaşlar, mazgalların biran önce onarılması gerektiğini aksi takdirde kazaların yaşanabileceğini vurguladı.