Blog

  • Mahallede tedirginlik köpeklerin saldırısına uğradı

    Mahallede tedirginlik köpeklerin saldırısına uğradı

    Ankara’nın Çankaya ilçesinde sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan Prof. Dr. Meliha Yılmaz’ın yaşadığı mahallede tedirginlik yaşanıyor. Mahallede çok fazla köpek olduğunu belirten vatandaşlar, köpeklerin toplanmasını istedi. Ankara’nın Çankaya ilçesi Çiğdem Mahallesi’nde akşam saatlerinde yürüyüş yaptıktan sonra mahallesindeki başıboş köpeklerin saldırısına uğrayan Prof. Dr. Meliha Yılmaz kanlar içerisinde kalmıştı. Hastaneye kaldırılan Yılmaz tedavisinin ardından taburcu edilirken, köpeklerin Çankaya Belediyesi tarafından toplatılmaması ise vatandaşları tedirgin ediyor. İHA muhabirine açıklamalarda bulunan mahalle sakinleri, yetkililere köpeklerin toplatılması çağrısında bulundu.

    “Bu mahallede çok fazla köpek var”
    Mahalle sakinlerinden Mehmet Eser, “Maalesef bu mahallede çok fazla köpek var. Özellikle akşam vakitleri yalnız gezen insanların hepsine saldırıyor ama burada köpek sevenler de var. Biz onlara saygılıyız ama bu başıboş gezen köpekler maalesef herkese zarar veriyor. Bana da bir defasında iki üç tane köpek saldırdı.

    Zor kurtuldum, öyle söyleyeyim. Bunların kimseye bir faydası yok, çevreye zararı var” ifadelerini kullandı.
    Eşinin başıboş köpekler yüzünden sokağa çıkamadığını aktaran Eser, “Mesela bizim hanım da çıkamıyor. ‘Bazen spor yapacağım. Dışarı çıktığı zaman köpekleri gördüm. Köpeklerden korktum.

    Geri geldim’ diyor. Yani bu köpekler insanları çok rahatsız ediyor” diye konuştu.
    Ekranlarda gördükleri olayların başlarına geldiğini söyleyen Eser, “Maalesef biz televizyonda da görüyoruz. Mesela çocuklar parçalanıyor. Tamam biz hayvan haklarına da saygılıyız, hayvanları da severiz. Benim de çok fazla köpeğim oldu ama dışarıdaki bu köpeklerin herkese zararı var. Toplatılması taraftarıyım” şeklinde konuştu.

    “Saldıran köpekleri toplamalılar”
    Mahallede ikamet eden bir kadın ise, “Bu köpeklerin kalması zararlıysa toplanmalı. Hakikaten ısırıyorlar. Her otobüsten, dolmuş, minibüsten inenin üzerine saldırıyorlar. Yoksa biz köpekleri çok seviyoruz. Köpeklerle büyüdük bu yaşa geldik. Sevmiyor değiliz ama bu kadar üretkenlik olmamalı, azaltılmalı yani. Saldıran köpekleri toplamalılar. Hepsi belki saldırmıyordur ama bunların içinden eleyip toplasınlar” ifadelerini kullandı.
    Bu kadar başıboş köpeğin bir köyde dahi olmadığını dile getiren vatandaş, şunları kaydetti:
    “Bu kadar köpek bir köyde dahi yok. Yani çoluk çocuk dışarı çıkamıyor. Parka çocuk çıkamadığı gibi okuldan gelen, servisten inen çocuk evine gidemiyor. Ben oradaysam çok çocuğu evine kadar götürdüm. Yazık günah yani. Orada biri olmasa üstüne saldırıyor. Kadının biri otururken durakta tepesine atlamış arkadan hiç fark etmeden düşünebiliyor musun? Bu kadar olmamalı. Yazık yani insanlara. Demek ‘bir insanın köpek kadar kıymeti yok’ diyorum ben şu durumda. İnanın biri hav dediği zaman 10 değil, 20 tane kafa görüyorum ben. Biri gayriihtiyari yürürken bir tanesi havlıyor. Korkuyorum.”

  • AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’dan Bursaspor açıklaması

    AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan’dan Bursaspor açıklaması

    Davut Gürkan sosyal medyasından yaptığı açıklamada;

    “Kalbimiz, desteğimiz, her zaman Bursaspor’umuzun yanında!” diyen Gürkan paylaşımında,” Büyükşehir Meclisinde AK Parti grubumuzun desteği ile onaylanan, Bursaspor’umuz için önemli projenin de ihale sürecinin başlaması çok sevindirici bir gelişme! Bursaspor’muza, camiamıza hayırlı olsun.” ifadelerini kullandı.

  • Orhangazi Belediyesi’nden sokak hayvanlarına yuva

    Orhangazi Belediyesi’nden sokak hayvanlarına yuva

    Orhangazi Belediye Başkanı Bekir Aydın yaptığı açıklamada, “Artık gün sayıyoruz. Gerçekten bu konuda heyecanımız var. Söz konusu projeyle can dostlarımız için güvenli bir alan oluşturmayı amaçlıyor ve Orhangazi’de hayvanlara yönelik duyarlılığı artırmayı hedefliyoruz,” dedi.

    Barınağın, sadece hayvanlar için değil, tehlikeli olabilecek hayvanların rehabilitasyonuyla vatandaşların güvenliğini de sağlayacağını vurgulayan Başkan Aydın, “Burada sokak hayvanlarının beslenme ve sağlık ihtiyaçlarını karşılayarak onlara huzurlu bir yaşam sunacağız. Hem fiziken hem de sağladığı fayda açısından güzel bu tesisin temel atma törenini 20 Kasım Çarşamba günü gerçekleştireceğiz. Tüm hemşehrilerimi sevincimize ve mutluluğumuza ortak olmaya davet ediyorum.” diye ekledi.

    Hem Sokak Hayvanları Hem Vatandaşlar Korunacak

    Orhangazi Belediyesi’nin bu projesi, şehirde hayvan haklarına verilen önemi yansıtmanın yanı sıra, insana ve doğaya saygı çerçevesinde daha yaşanabilir bir gelecek oluşturma çabasını da ortaya koyuyor. barınak Sokak hayvanlarını modern ortamlarda barındırırken vatandaşların da sokak güvenliğini sağlama konusunda katkı verecek. Başkan Bekir Aydın, barınağın yapımında emeği geçen herkese teşekkür ederek, şehri daha yaşanabilir hale getirmek için çalışmalarını sürdüreceklerini belirterek sözlerine son verdi.

  • Orhangazi Belediyesi’nden şifa ziyaretleri

    Orhangazi Belediyesi’nden şifa ziyaretleri

    Ziyaretlerde ekipleri, Belediye Başkanı Bekir Aydın’ın eşi Kıymet Aydın da yalnız bırakmadı. Belediye görevlileri, hastanede tedavi gören vatandaşları tek tek ziyaret ederek, Başkan Bekir Aydın’ın selamlarını ve geçmiş olsun dileklerini iletti.

    Belediye Başkanı Bekir Aydın konuyla ilgili olarak, “Belediye ekiplerimiz sevgili eşimle birlikte hastalarımızı ziyaret ettiler. Ben de her fırsatta ekiplerimize ziyaretlerde eşlik ediyorum. Bundan sonra da eşlik etmeye devam edeceğim. Hasta vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyorum,” dedi. Aydın açıklamasıyla, belediyenin hasta vatandaşlara yönelik desteğinin kararlılıkla süreceğini vurguladı.

    Ziyaret sırasında, hastalara moral vermek amacıyla çiçekler takdim edildi. Orhangazi Belediyesi’nin bu tür ziyaretleri, hemşehrilerinin yanında bulunma, vatandaşların sorunlarını ve ihtiyaçlarını dinleyerek destek olma çabası bağlamında dikkat çekiyor. Belediye yetkilileri, benzeri ziyaretlerle vatandaşlarla olan bağlarını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtti. Belediye, önümüzdeki günlerde de her fırsatta hemşehrilerinin yanında olmaya devam edecek.

    Orhangazi Belediyesi’nden Şifa Ziyaretleri: Belediye Hastaları Unutmuyor

    Orhangazi Belediyesi, ilçe sakinlerinin yanında olmayı sürdürüyor. Belediye ekipleri, düzenli olarak gerçekleştirdikleri hastane ziyaretlerini bu hafta da devam ettirdi. Ziyaretlerde ekipleri, Belediye Başkanı Bekir Aydın’ın eşi Kıymet Aydın da yalnız bırakmadı. Belediye görevlileri, hastanede tedavi gören vatandaşları tek tek ziyaret ederek, Başkan Bekir Aydın’ın selamlarını ve geçmiş olsun dileklerini iletti.

    Belediye Başkanı Bekir Aydın konuyla ilgili olarak, “Belediye ekiplerimiz sevgili eşimle birlikte hastalarımızı ziyaret ettiler. Ben de her fırsatta ekiplerimize ziyaretlerde eşlik ediyorum. Bundan sonra da eşlik etmeye devam edeceğim. Hasta vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyorum,” dedi. Aydın açıklamasıyla, belediyenin hasta vatandaşlara yönelik desteğinin kararlılıkla süreceğini vurguladı.

    Ziyaret sırasında, hastalara moral vermek amacıyla çiçekler takdim edildi. Orhangazi Belediyesi’nin bu tür ziyaretleri, hemşehrilerinin yanında bulunma, vatandaşların sorunlarını ve ihtiyaçlarını dinleyerek destek olma çabası bağlamında dikkat çekiyor. Belediye yetkilileri, benzeri ziyaretlerle vatandaşlarla olan bağlarını daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini belirtti. Belediye, önümüzdeki günlerde de her fırsatta hemşehrilerinin yanında olmaya devam edecek.

  • İzciler kamp heyecanı yaşadı

    İzciler kamp heyecanı yaşadı

    Tepebaşı İklim İzcileri Programına katılan minik izciler bu kez 6 günlük kamp deneyimi yaşadı. Kampta birçok etkinliğin yanı sıra yemin töreni de düzenlendi.
    Tepebaşı Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü bünyesinde yürütülen Tepebaşı İklim İzcileri Programı kapsamında, çocuklara doğa-çevre ve iklim değişikliği bilinci aşılamak amacıyla başlatılan “İklim İzcileri” programı sürüyor.
    Çocukların ara tatilini daha verimli biçimde geçirebilmesi adına 9-15 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen kamp programı da renkli görüntülere sahne olarak tamamlandı. Tepebaşı Belediyesi Keskin Deneyimli Kafede gerçekleşen kampta çocuklar, önceki eğitimlerde öğrendikleri bilgileri doğada deneyimleme fırsatı buldu.

    Geçtiğimiz yıllardan itibaren programa devam eden öğrencilerin yanı sıra yeni öğrenciler ile birlikte 9-15 yaş arası 65 izci kampa katılım sağladı. Dolu dolu geçen kamp programında; izci düğümleri, izci marş ve şarkıları, telsiz istasyonunun öğretildiği istasyon çalışmaları, oyunlar, kamp ateşi faaliyetleri ve doğa yürüyüşleri gerçekleştirildi. Minik izciler, kamp programı kapsamında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü 86’ncı ölüm yıl dönümünde yaptıkları çalışmalar ile anarak Atatürk köşesi de hazırladı.

    Yemin töreni düzenlendi
    Ayrıca 23 çocuk düzenlenen yemin töreni ile kamp alanında izcilik yeminlerini etti. Kamp alanını ziyaret ederek izci yemin törenini izleyen Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı Suat Yalnızoğlu da bir gelenek olarak yemin eden öğrencilerin ensesinden su döktü ve öğrencilere belgelerini takdim etti.
    Burada konuşan Yalnızoğlu, “Biliyorsunuz, izcilik uygulama ile öğrenilebilen bir kültür. O yüzden de bu kamp sürecini yaşamanız çok önemliydi. Başkanımız Ahmet Ataç’a güvenerek çocuklarını bizlere emanet eden ailelerimize çok teşekkür ediyorum. Yeni dönem hayırlı olsun” diye konuştu.
    Programa katılan minik izciler de “Önceden çok cesaretli değildim ve biraz utangaçtım. İzcilik bu utangaçlığımın geçmesinde çok önemli bir yer tuttu. Ayrıca bu kampta doğa becerilerimizi kazandık. İlk kez tek başımıza odun kestik. İzcilik bizler için çok güzel. Birlikte vakit geçirmek, yeni şeyler öğrenmek demek. Çok eğlenceli bir kulüp gibi. Yeni insanlar ile tanışmak, ateş dansları, veda valsi gibi birçok keyifli etkinlik gerçekleştirdik” sözlerini kullandılar.

     

     

     

  • Ayvalık’ta 10 yunus tekneyle yarıştı

    Ayvalık’ta 10 yunus tekneyle yarıştı

    Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, tekne turuna çıkan Birlik Ortopedik Engelliler Derneği (BOED) Genel Başkanı Güler Çapraz Özlemiş’e 10 yunus balığı eşlik etti. Son aylarda sıkça yunus balıklarının ziyaret ettiği Ayvalık Körfezi’nde denizlerin sevimli hayvanları objektiflere takılmaya devam ediyor.
    Geçtiğimiz yıl bir yunus balığının sahil bandındaki gezi teknelerinin şamandırasıyla oyunlar oynamasının dron kameralarına yansıması, bir kano sporcusunun yunuslarla yarışması gibi ilginç görüntülerin çekildiği Ayvalık’ta geçtiğimiz aylarda kendilerine ait sürat teknesiyle yarışan sevimli 5 yunusun görüntülerini çeken Özlemiş çifti bu kez 10 yunus balığıyla ilginç görüntüler kaydetti.
    Ayvalık Birlik Ortopedik Engelliler Derneği Genel Başkanı Güler Çapraz Özlemiş ve kendisi gibi deniz tutkunu olan eşi Burhan Özlemiş,bu kez ilçenin 22 Adası’ndan biri olan Kara Ada açıklarında teknelerinin etrafında suyun üzerine çıkıp, atlayan ve tekne ile yarışan 10 yunus ile neşeli dakikalar yaşadı.
    Teknenin etrafında turlar atan ve sık sık su yüzüne sıçrayıp, yeniden denize atlayarak Özlemiş çifti ve teknede bulunan aile dostlarını adeta selamlayan yunus balıklarının sevimli halleri ise cep telefonuyla görüntülendi.
    Denizde yaşadıkları anların görüntülerini kendisine ait sosyal medya sayfasında paylaşan BOED Genel Başkanı Güler Çapraz Özlemiş, hareket halindeki teknelerinin etrafında su üstüne sıçrayan, tekne ile yarış yapan sevimli 10 deniz canlısının hareketlerinin kendilerine adeta yaşam enerjisi saçtığını söyledi.

  • Bakan Tunç: “Yassıada yargısını özlüyorlar”

    Bakan Tunç: “Yassıada yargısını özlüyorlar”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bir dizi programa katılım sağlamak üzere Eskişehir’e geldi. İlk olarak Eskişehir Valiliğine ziyarette bulunan Bakan Tunç, Vali Hüseyin Aksoy ile makamında görüştü. Ardından açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, gündeme dair önemli konulara değindi.

    “Bir kusurunuz yoksa telaşlanmaya gerek yok”
    Bakan Tunç, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerine yönelik başlatılan soruşturma ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adalet sistemin yönelik söylemlerine cevap verdi. Tunç, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerine yönelik incelemelerin başlatıldığını hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
    “Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinde bir takım organizasyonlarıyla ilgili bir inceleme başlatıldı. İçişleri Bakanlığı tarafından müfettişler gönderildi. Onlar incelemelerini yapıyorlar. Belediyelerin, kamu iradelerin denetimi söz konusu burada. Hem Sayıştay denetimine tabidirler, hem de İçişleri Bakanlığının denetimine tabidirler. Burada denetimden çekinmeye gerek yok. Bir eksiğiniz, kusurunuz var ise telaşlanırsınız. Bir eksiğiniz yoksa, müfettişin özellikle araştırmak istediği konularla ilgili cevaplarınızı verirseniz zaten bir telaşınıza gerek yok. Burada bir suçluluk telaşında bulunmamak gerekir. Özellikle yargı ile cümle kurarken, haddi aşmamak gerekir. Yargı tacizi ne demek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti. Anayasamızın 138’inci maddesi ‘Yargı tarafsız ve bağımsızdır. Yargı hiç kimseden talimat almaz ve hiçbir talimatı da dikkate almaz’ dolayısıyla bağımsız ve tarafsız yargının başlatmış olduğu soruşturmaları yargı tacizi şeklinde değerlendirmek şuursuz bir harekettir. Özellikle belli sorumluluk makamında olan kişilerin komu yöneticilerin, belediye başkanlarının yargı ile ilgili cümleleri sarf ederken, dikkatli olmaları lazım. 25 bin hakim ve savcımız var. Yargının yapmış olduğu işlemler noktasında siz eğer yargı tacizi burada haksızca üzerimize geliyorlar şeklindeki cümleler, sarf ederseniz, demek ki gizlediğiniz bir şey mi var? der kamuoyu. Burada hukukun üstünlüğü endeksiyle değerlendirme yapmak Türkiye ile ilgili böyle bir değerlendirme yapmak bir belediye başkanının haddi de değil, hakkı da değil.”

    “Yassıada yargısını özlüyorlar”
    İmamoğlu’nun “Yargı sistemi hiç bu kadar dibe düşmemişti” söylemlerine cevap veren Bakan Tunç, şunları söyledi:
    “Masa başında hazırlanmış bir değeri olmayan, sırf Türkiye’yi karalamaya yönelik bu tür endeksleri öne alarak, adeta onların Türkiye’de sözcülüğünü yaparak Türk yargısını bağımsız olmamakla, Türkiye’de hukuka güven olmamakla suçlamak, Türkiye Cumhuriyeti Devletine büyük bir haksızlıktır. İhtilal dönemlerinde bile böyle bir yargı yoktu. Yargı o zaman ki kadar ki dibe düşmemişti gibi söylemlerde bulunmak haddi tamamen aşmaktır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. 27 Mayıs yargısı 28 Şubat yargısı 12 Eylül yargısı ile kıyaslıyor ve o kadar dibe düşmemişti diyor. Bu Yassıada yargısını özlemektir. Yargı kimsenin arka bahçesi değildir.”

  • Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 9’uncu yargı paketi hakkında konuştu:

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 9’uncu yargı paketi hakkında konuştu:

    Bir dizi programa katılım sağlamak üzere Eskişehir’e gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Eskişehir Valiliği’nde açıklamalarda bulundu. Özellikle 9’uncu yargı paketi hakkında konuşan Bakan Tunç, yargı reformu strateji belgesinin ilk paketi olarak ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmaya yönelik önemli düzenlemelerin birkaç güne kadar gerçekleşeceğini söyledi. Ayrıca basın mensuplarının sorularını alan Bakan Tunç, kamuoyunun “Cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemeler nerede” tepkisiyle ilgili de cevap verdi.

    “Çocuklarımızın özellikle üzerinde hassasiyetle durmak gerekiyor”
    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Ailenin korunması ve çocuk hakları şeklinde düzenlenen maddede de çocuklarla ilgili alınması gereken tedbirler, çocukların her türlü istismardan; gerek ihmal, gerek fiziksel, duygusal istismardan korunmasıyla ilgili olarak her türlü tedbiri alma konusundaki gerek anayasal, gerek mevzuat düzenlemelerini gerçekleştirdik. Tabii, burada özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın önemli çalışmaları var. Tabii, adli süreçlerle ilgili olarak da zarar veren, onların özellikle hem suça sürüklenmesini önleyici tedbirler ve suça sürüklendikten sonra da onların üstün yararını gözeterek bir yargılama sürecinin yapılması hususunda çok önemli mesafeler alındı. Daha çok yapılacaklar var. Çocuklarımızın özellikle üzerinde hassasiyetle durmak gerekiyor. Onların sadece ailelerinin inisiyatifine bırakmadan, devletin asli görevi olarak geleceğimizin teminatı çocuklarımıza gözümüz gibi bakmamız gerekiyor” dedi.

    “Sosyal medya, yazılı ya da görsel mecralarda hakaret suçları çok yaygınlaştı”
    Ardından Bakan Tunç, basın mensuplarının, “Efendim, dün Meclis Genel Kurulu’nda noterlik ve bazı yargı işlemleri ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı teklif kabul edildi. Geçen hafta da 9’uncu yargı paketi kabul edilmişti. Bu düzenlemelerle ilgili değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? Bir de toplumda cezasızlık algısı olarak ifade edilen durumun çözümüne dair tedbir ve düzenlemeler ne zaman yapılacak” sorusunu yanıtladı. Bakan Tunç, cevabında, “Meclisimiz, son 1 aydır hem 9’uncu yargı paketi hem de dün yasalaşan noterlik ve bazı kanunlarda değişiklikle ilgili düzenlemeleri hayata geçirmek için gece gündüz bir çalışma sergiledi. Ben buradan Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu üyelerimize ve tüm milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum emekleri için. Tabii, önemli düzenlemeler. Her bir maddede ayrıntı var aslında. Özellikle çok gündem olan sosyal medya, yazılı ya da görsel mecralarda hakaret suçları çok yaygınlaştı ve bu suçlar adliyeye intikal etmesi, uzlaştırma çerçevesine olması nedeniyle de suç işlenmesi çok arttı. Hakaret suçları bakımından bunu önleyecek çok önemli bir düzenlemeyi de meclisimiz hayata geçirmiş oldu. Özellikle hakaret suçlarının uzlaştırma çerçevesinden alınıp, ön ödemeye tabii tutulmasıyla beraber hususlarda önemli ölçüde azalma olacağını düşünüyoruz. Burada bir caydırıcılığın olacağını düşünüyoruz. Bu çerçevede bilim adamlarıyla, hukukçu akademisyenlerle yaptığımız görüşmeler ve uygulayıcılardan aldığımız bilgiler doğrultusunda böyle bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Bu da önemli bir düzenleme” ifadelerini kullandı.

    “Çocukların bir meta gibi anneden ya da babadan alınmasıyla ilgili görüntüleri sona erdirdik”
    Bakan Yılmaz Tunç, sözlerine şöyle devam etti:
    “Yine çocuk koruma kanunuyla ilgili de 9’uncu yargı paketinde önemli bir düzenlemeyi hayata geçirdik. Özellikle çocuklarla ilgili tedbirlerin uygulanmasında görev alacak personellerle ilgili düzenlemeler var. Burada sadece Adalet Bakanlığı’nın adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerindeki personel değil, aynı zamanda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndaki sosyolog, psikolog ve pedagog gibi uzman personellerin, yine Milli Eğitim Bakanlığımızda görev yapan rehberlik öğretmenleri gibi, bunların da çocuklara yönelik uygulanacak olan tedbirlerde ve çocuk teslimi gibi çocukların kişisel ilişki kurulması, velayetleriyle ilgili çocukların bir meta gibi anneden ya da babadan alınmasıyla ilgili görüntüleri sona erdirdik.”

    “Vatandaşlarımızdan 50 binden fazla görüş aldık”
    Hem 9’uncu yargı paketi hem de son noterlik ve bazı kanunlardaki değişikliklerle kamuoyunda ceza adaleti sistemiyle ve suçla mücadeleyle ilgili konuşulan, “Cezasızlık algısını ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemeler nerede?” diye haklı olarak basından sorular geldiğini de belirten Bakan Tunç, “Bununla ilgili kapsamlı bir çalışmamız var. Şu anda yargı reformu strateji belgemiz hemen hemen tamamlandı. Vatandaşlarımızdan 50 binden fazla görüş aldık. Barolarımızdan, bilim adamlarımızdan, üniversitelerimizden, uygulayıcılarımızdan, mahkemelerin ilk derece, istinaf, Yargıtay olmak üzere tüm yüksek yargı kurumlarımızdan aldığımız görüşler neticesinde 1 yıllık hazırlık yaptık. Bu hazırlık çerçevesi içerisinde özellikle hukukun üstünlüğünü esas alan, öngörülebilir ve gecikmeyen bir adalet sisteminin tesisi konusunda çok önemli hususlara değinen bir yargı reformu strateji belgesi olacak. Önümüzdeki 4 yılı kapsayacak. 2024 ve 2028 yılları arasında ve orada kısa vade, orta vade ve uzun vade şeklinde bir takvim belirlenecek. Bu takvim içerisinde gerek mevzuat değişiklikleri, gerekse de uygulamaya yönelik çok önemli düzenlemeleri inşallah hayata geçireceğiz” şeklinde konuştu.

    “Ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmaya yönelik önemli düzenlemeleri birkaç güne kadar görmüş olacağız”
    Caydırıcılık açısından ve toplumun huzur ve sükûnunu bozmaya yönelik suçlarla ilgili olarak da gerek Türk Ceza Kanunu’muzda Kabahatler Kanunu’nda yeniden bir değerlendirme ihtiyacı söz konusu olduğunu da dile getiren Bakan Tunç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
    “Bu konudaki çalışmalarımızı biz, hem uygulayıcılardan, istinaf ve Yargıtayımızın ilgili dairelerinden görüşler alarak hayata geçireceğiz inşallah ve özellikle hem akademisyenlerimizin hem de bilim komisyonlarımızın katkıları da söz konusu oldu. Milletvekillerimizin takdirlerini hazırladığımız taslak çalışmasını inşallah ibraz ederek, bu konudaki çalışmalarımıza özellikle asıl 10’uncu paket diyebiliriz artık ona. Yargı reformu strateji belgemizin ilk paketi olarak ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmaya yönelik önemli düzenlemeleri inşallah önümüzdeki süreçte birkaç güne kadar görmüş olacağız.”

  • Mazlumların barışı için mücadele sürecek

    Mazlumların barışı için mücadele sürecek

    Emine Erdoğan, sosyal medya hesabından 15 Kasım Filistin Bağımsızlık Günü dolayısıyla Filistin’te adil ve kalıcı bir barışın ve ateşkesin tesis edilebilmesi için dayanışma amacıyla geçen yıl ev sahipliği yaptığı Filistin İçin Tek Yürek Lider Eşleri Zirvesi’nin yıl dönümüne ilişkin paylaşımda bulundu. “Filistin için tek yürek” etiketiyle yaptığı paylaşımda Erdoğan, “15 Kasım, adalet arayışının köklendiği, vicdanlarımızda yankılanan bir dayanışma günüdür. Geçtiğimiz yıl ‘Filistin için Tek Yürek Lider Eşleri Zirvesi’nde Gazze için ateşkes çağrısı yaparken yalnızca bir barış talebi değil, işgale ve insanlık onuruna aykırı tüm eylemlere karşı seslerimizi birleştirdik” ifadelerini kullandı.

    İsrail zulmünün Filistin’in sınırlarını aşarak Lübnan’a da ulaştığını vurgulayan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
    “Masumların yaşam haklarının ellerinden alındığı, çocukların karanlığa mahkum edildiği bir düzeni reddediyoruz. Filistin halkı başta olmak üzere İsrail ateşiyle sınanan tüm mazlumların güvene ve hak ettikleri barışa ulaşmaları için kararlılıkla mücadeleye devam edeceğiz. Zira adalet, yalnızca bir ideal değil tüm masumların hakkıdır. Bu hakkı savunmak, insanlık sınavımızdır. Filistin Bağımsızlık Günü’nde hayattan koparılan Filistinli kardeşlerimizi rahmetle anıyorum. Vatanları için direnen kahramanlara selam olsun.”

    Filistin İçin Tek Yürek Zirvesi’ndeki lider eşlerinin çağrılarının yer aldığı videoyu paylaştı
    Emine Erdoğan, paylaşımında geçen yıl İstanbul’da 15 ülkeden devlet ve hükümet başkanlarının eşleri ile özel temsilcilerin katılımıyla düzenlenen “Filistin İçin Tek Yürek” adlı zirvedeki katılımcıların İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına karşı birlik, beraberlik mesajları ve barış çağrılarının bulunduğu videoya da yer verdi.
    Zirveye Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin annesi Şeyha Moza binti Nasır, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in eşi Ziroat Mirziyoyeva, Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Denis Sassou N’Guesso’nun eşi Antoinette Sassou N’Guesso, Bangladeş Cumhurbaşkanı Muhammed Şahabuddin Çuppu’un eşi Rebeka Sultana, Malezya eski Kraliçesi Tunku Azizah Aminah Maimunah Iskandariah, Senegal eski Cumhurbaşkanı Macky Sall’ın eşi Marieme Faye Sall, Lübnan Başbakanı Necip Mikati’nin eşi May Mikati, İskoçya Bölgesel eski Başbakanı Hamza Yusuf’un eşi Nadia El-Nakla, Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nın eşi Amina Ali Muhammed El-Shavush El-Dilawi, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Hırvat üyesi Zeljko Komsic’in eşi Sabina Komsic, Filistin Özel Temsilcisi Ferial Kamel Abdalrahman Salem, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid en-Nehyan’ın eşi Sheikha Alyazia bint Saif Al Nahyan, Mısır Planlama ve Ekonomik Kalkınma Bakanı Hala Elsaid ve Türkmenistanlı diplomat Chinar Rustamova katılmıştı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in eşi Mihriban Aliyeva, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’nın eşi Rosangela da Silva ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun eşi Cilia Flores de toplantıya video mesaj göndermişti.

  • “Bugün Kıbrıs Adası’ndaki tek meşru devlet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir”

    “Bugün Kıbrıs Adası’ndaki tek meşru devlet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir”

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41’inci kuruluş yıl dönümü ülke genelinde gerçekleştirilen tören ve etkinliklerle kutlanıyor. Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’ndaki resmi geçit töreni ise İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Törende Türkiye’yi temsil eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 41’inci yıl dönümü vesilesiyle Lefkoşa’da bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek başlayan Yılmaz, “Ada’da ve dünyanın dört bir yanında yaşayan Kıbrıs Türklerinin 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı’nı yürekten kutluyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileten Yılmaz, “41 yaşına basan, Doğu Akdeniz’in parlayan yıldızı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 41 kere maşallah diyorum. 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs Türkü için bir dönüm noktasıdır. Uğradığı zulümlere, karşı karşıya kaldığı tüm zorluklara rağmen asla yılmayan, sahip olduğu mücadele ruhundan ödün vermeyen Kıbrıs Türkü’nün egemenliğini dünyaya ilan ettiği gündür bugün. Vatanından asla vazgeçmeyeceğini, bağımsızlığından asla taviz vermeyeceğini ve asla esaret altında yaşamayacağını haykırdığı gündür. Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz, asırlar boyunca karşılaştığı tüm zorluklara rağmen varlığını sürdürmüş, kültürünü ve kimliğini koruyarak adadaki asli unsur olmaya devam etmiştir” ifadelerini kullandı.

    Kıbrıs Türklerinin yaşadığı zulme son veren ve Ada’ya barış ve huzur getiren Kıbrıs Barış Harekatı’nın da 50’nci yıl dönümünü bir kez daha hatırlatan Yılmaz, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
    “Bu vesileyle, Mutlu Barış Harekatı’na siyasi liderlik yapan merhum Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ı rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Barış Harekatı’nın sağladığı güvenlik ve özgürlük ortamı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanına imkân sağlamıştır. Rum kesimi dahil tüm adada barış, huzur ve istikrar sağlanmıştır. Enosis hayali uğruna her türlü mezalimi gerçekleştirenlerin önleri mukavemet ruhuyla kesilmiştir. Kıbrıs Türkleri kendi devletini kurarak bağımsızlık yolunda önemli bir adım atmış; milli iradesini kararlılıkla ortaya koymuştur. Bugün Kıbrıs Adası’ndaki tek meşru devlet; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Göklerde ay yıldızlı bayraklarımızı yan yana görmek hepimiz için iftihar vesilesidir. Bayraklarımız, huzur ve refahın teminatıdır. ‘Duysun, bizim bu gök, deniz’ diyerek Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş başta olmak üzere, bu kutlu yolda destansı bir mücadele ortaya koyan tüm kahramanlarımızı rahmetle ve şükranla anıyorum. Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi uğruna canlarını ortaya koyan kahraman Mehmetçik ve Mücahitlerimizi bir kere daha bu vesileyle rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Bugün burada gür bir sesle bir kez daha ifade etmek isterim ki, Kıbrıs meselesi hepimizin davasıdır. Milli davamızdır.”

    “Rumların ortaklık devletini gasp etmesinin üstünden 61 yıl geçti”
    “Rumların ortaklık devletini gasp etmesinin üstünden 61 yıl geçti” diyen Yılmaz, “İki taraf arasında 1968 yılından bu yana aralıklarla yapılan tüm müzakere süreçlerinde, Kıbrıs meselesine adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için ortaya samimi-yapıcı bir irade koyan, iyi niyetle yaklaşan taraf daima Kıbrıs Türk tarafı olmuştur. Peki ya Rumlar? Yapılan tüm müzakerelerde uzlaşmaz bir tavır sergiledikleri tarihin kanıtlarına geçmiş bir gerçektir. Buna rağmen halen federasyon istediklerini, çözüm istediklerini dillendiriyorlar. 1963 yılında ortaklık devletini silah zoruyla yıkan, 2004 yılında Annan Planı’nı reddeden, 2017 yılında Crans-Montana’da masadan kaçan onlar değil miydi? Rumların samimi olmadığı açıktır. Kıbrıs Türkü, anavatan ve garantör Türkiye’nin gerçekleri çok iyi kavradığını her halükarda bilmelidir. Çok şükür ki hakikati gören gözlere kurulan tuzakları fark eden devlet aklına ve geleceğimize ışık tutan tarih şuuruna sahibiz. Rum Kesimi, Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türkleri ile siyasi gücü ve refahı, siyasi eşitlik temelinde asla paylaşmak istemediler, istemiyorlar. Kıbrıs Türklerini ‘azınlık’ olarak görüp, sözde devletlerine yama yapmaya çalışıyorlar” açıklamasını yaptı.

    “İki tarafın da iradesini yansıtmayan hiçbir önerinin bizi çözüme götürmeyeceği apaçık ortadadır”
    Yılmaz, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
    “Kıbrıs Türkü’nün denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış, tükenmiş federasyon modelini hedefleyen eski sürüm BM parametreleri ile kaybedecek vakti yoktur. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonuna tüm kuvvetimizle biz de inanıyoruz ve gücümüzle destekliyoruz. Federal bir çözüm modeli artık söz konusu değildir. Ada’nın gerçeklerini ve iki tarafın da iradesini yansıtmayan hiçbir önerinin bizi çözüme götürmeyeceği apaçık ortadadır. Gerçeği duymak istemeyenler olsa da, Ada’da iki ayrı halk ve 41 yıllık KKTC devlet gerçeği vardır. 41 yıl önce bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmuş olması, bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Uluslararası toplum da bunu artık kabul etmelidir. Rumlar, Annan Planı’nı reddetmelerine rağmen, Topluluğun ilkelerini çiğneme pahasına Avrupa Birliği’ne üye olarak kabul edildiler ve bu durum onların rahat bir konfor alanında yaşamalarını sağladı. Buna karşılık, Kıbrıs Türkleri haksız, hukuksuz ve insanlık dışı izolasyonlara maruz bırakıldılar. Bu şartlar altında Kıbrıs Türklerinin, kendi hakları olan egemen eşitliklerinin ve uluslararası alanda eşit statüye sahip olduklarının tanınmasını istemeleri son derece doğaldır, en tabii haklarıdır.”

    “Kıbrıs Türkü elde ettiği kazanımlardan asla geriye gitmeyecektir”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM 79. Genel Kuruluna hitaplarında uluslararası toplumun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıması, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmasına ilişkin ifadelerini bir kez daha hatırlatan Cevdet Başkanı Yılmaz, “Ada’daki gerçekler temelinde, herkesin istikrarına ve refahına hizmet edecek bir çözüm ancak böyle mümkün olabilecektir. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Azerbaycan’da gerçekleşen Şuşa Zirvesi’nin ardından Bişkek’te Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’ne onur konuğu olarak davet edilmesi, bu desteğin somut bir yansımasıdır ve Kıbrıs Türkü’nün haklı davasına verilen güçlü bir mesajdır. Kıbrıs Türkü’nün her türlü zorluğa rağmen, büyük fedakârlıklarla kurduğu ve çatısı altında güvenle yaşadığı devletinden vazgeçmesini hiç kimse beklemesin. Kıbrıs Türkü elde ettiği kazanımlardan asla geriye gitmeyecektir. Anavatan ve garantör Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her zaman yanındadır, yanında olacaktır. Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarının korunması için var gücüyle çalışmaya devam edecektir. Ayrıca, Doğu Akdeniz’in tüm bölge halkları için barış denizi olması yönünde çalışıyoruz. İnanıyoruz ki bölgesel barış tüm halkların huzurunu ve refahını artıracaktır. Bölgeye yönelik dış güçlerin emperyalist tasarımları ve müdahale çabaları hiç kimseye fayda getirmeyecektir” dedi.

    “Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan katliamlara karşı duruşumuzu sürdürüyoruz”
    Konuşmasında Filistin meselesine de değinen Cevdet Yılmaz, “Filistin davasına olan desteğimiz de kesintisiz devam ediyor. Adaletin ve uluslararası hukukun gereği olarak, Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine omuz vermeyi, Gazze’de tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan katliamlara karşı duruşumuzu sürdürüyoruz. Doğu Akdeniz’de barış ve istikrar arayışımız, Filistin’de de hak ve adaletin tesis edilmesiyle güçlenecektir. Uluslararası hukukun, kanun ve kuralların içinin boşatılması hiç kimseye huzur getirmeyecektir. Mazlumun yanında durmak, insanlık onurunun bir gereğidir. Birliğimizi ve gücümüzü artırarak, başkalarından yardım beklemeden, iç cephemizi tahkim ederek özgüven içinde geleceğimizi inşa edeceğiz. Kıbrıs’ta gösterdiğimiz dayanışmanın bir benzerini, mazlum Filistin halkıyla olan kardeşlik bağımızda da kararlılıkla sürdüreceğiz. Ateşkesi, insanı yardımlar, iki devletli siyasi çözümü tüm imkânlarımız ile savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Yılmaz konuşmasını şu şekilde tamamladı:
    “Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin kendi vatanlarında hak ettiği refah içinde yaşaması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sürdürülebilir bir ekonomik yapıya kavuşturulması öncelikli hedefimiz olmaya devam ediyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün veciz bir şekilde ifade ettiği üzere, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkları sürece eksik kalmaya mahkûmdurlar. Kıbrıs Türkünü haksız izolasyonlar ile yıldırmaya çalışsalar da, bizler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin inşası ve ihyası için elbirliğiyle çalışıyoruz. 2024 yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması, ekonomik kalkınma ve sosyal refah yönünde bu çabalarımızın en somut göstergesidir. Tarımsal sulamadan enerji arzı güvenliğine, ulaşımdan eğitime, sosyal konutlardan e-Devlet çalışmalarına kadar Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin yaşam standartlarını yükseltecek birçok projeyi hayata geçirdik. Bunları geliştirmeye ve üstüne yenilerini eklemeyi sürdürüyoruz. Dün, Türkiye tarafından inşa edilen ve donatılan 24 Aralık 1963 Girne Asker Hastanesi’nin resmi açılışını gerçekleştirerek askerlerimizin, vatandaşlarımızın ve KKTC vatandaşlarının kullanımına sunduk. Cumhuriyete ulaşma yolunda çekilen acıların önemli bir sembolü olan 24 Aralık 1963 tarihini bu hastane ile ölümsüzleştirmiş olduk. Kıbrıs Türkü birlik ve beraberliğini sürdürdüğü müddetçe, Anavatanın da desteğiyle, her geçen yıl daha da ileri gidecektir. Tüm çabamız Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin yaşam standartlarını yükseltmek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin istikbalini ve refahını ilelebet güvence altına almak içindir. Türkiye Cumhuriyetinin ilk yüzyılında olduğu gibi, Türkiye Yüzyılı Vizyonu ile cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da Türkiye Cumhuriyeti yanınızdadır, her zaman yanınızda olacaktır. Türkiye Yüzyılı aynı zamanda Kıbrıs Türklerinin yüzyılı olacaktır.”