Blog

  • Hindistan’da meşaleleli anma etkinliğinde alevler çevreyi sardı: 30 yaralı

    Hindistan’da meşaleleli anma etkinliğinde alevler çevreyi sardı: 30 yaralı

    Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletine bağlı Khandwa kentinde 28 Kasım 2009’da gerçekleştirilen bir saldırıda hayatını kaybedenleri anmak için düzenlenen etkinlikte facianın eşiğinden dönüldü. Dün akşam saatlerinde gerçekleştirilen etkinlikte yakılan meşaleler törenin sonunda söndürülmek üzere ters çevrilip su dolu bir konteynere konulurken bir anda çevreyi alevler sardı. Onlarca kişinin vücudunu alevlerin sarması nedeniyle büyük panik yaşandı. Birçok kişinin etrafa kaçıştığı olayda alevler kısa süre içerisinde söndürüldü.
    Polis tarafından yapılan açıklamada, aralarında kadın ve çocukların bulunduğu 30 kişinin yaralandığı belirtildi. Hastaneye kaldırılan yaralılardan 18’inin taburcu edildiği, 12 kişinin ise tedavisinin sürdüğü ve hayati tehlikelerinin bulunmadığı ifade edildi.

  • Öğrencilerle sanat dolu bir gün

    Öğrencilerle sanat dolu bir gün

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi’nin konuğu olan Söğütlü’nün ilkokul minikleri sergide sanat yolculuğuna çıktı, atölyelerde yaptıkları denemelerle sanatsal yönlerini keşfetti ve Ziya Taşkent Konser Salonu’nda birbirinden eğlenceli şarkıları hep bir ağızdan söyledikleri konserde unutulmaz bir gün geçirdi.

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı tarafından başlatılan “Sanat Atölyesi” projesi Söğütlü İlkokulu öğrencilerini ağırladı.

    70’ten fazla öğrencinin katıldığı atölye kapsamında ilk olarak Ofis Sanat Merkezi’nde “İlham Veren Eller” sergisi gezildi, çocuklar sanat eserlerini inceledi.

    Sonrasında “workshop atölyesinde” yeteneklerini keşfeden, keyifli denemeler yapan öğrenciler daha sonra Ziya Taşkent Konser Salonu’nu ziyaret etti.

    Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası’nın konserini dinleyen öğrenciler, sanat ve eğlence dolu bir gün geçirdi.

    OSM’de birbirinden güzel eserlerin arasında sanat yolculuğuna çıkan, konser salonunda icra edilen eserlerle kulaklarının pası silinen öğrenciler, beyaz kağıt üzerinde kendi sanatsal yönlerini de keşfederek harika bir deneyim yaşadı.

    74 öğrenciyi ağırlayan neşeyle, enerji dolu geçen konserde alkışlarla ritim tutan çocuklar güne burada veda etti.

  • Ayrıştırma tesisinin kapasitesini artırıyor

    Ayrıştırma tesisinin kapasitesini artırıyor

    Mersin’in merkez ilçe Yenişehir Belediyesi, sıfır atık çalışmaları kapsamında tamamen kapalı olan ve 350 metrekarelik alandan oluşan Ambalaj Atığı Toplama ve Ayrıştırma Tesisinin kapasitesini artırıyor.

    Belediyeden yapılan açıklamaya göre, tesisin atık işleme kapasitesi önce günlük 10 tona ardından 40 tona ulaşacak.

    ,Cam, plastik, pet, kağıt, karton, metal ve naylon grubu atıkların toplanarak ayrıştırıldığı tesis geri dönüşüme önemli bir katkı sunuyor.

    Yenişehir Belediyesi, tesisin kapasite artırımıyla birlikte daha fazla atığın işlenmesini ve ekonomiye kazandırılmasını sağlayacak.

    “Hedefimiz tüm mahallelerimize ulaşmak”
    Tesiste devam eden inşa çalışmalarını inceleyen Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, tesisin Yenişehir dışında diğer ilçelerin ihtiyacını da cevap verebileceğini söyledi.

    Başkan Özyiğit, “Yaptığımız çalışmalar iki açıdan önemli, hem atıkları ekonomiye dönüştürüyoruz hem de atıkların doğaya karışmasını engelliyoruz. Doğayı korurken bir yandan da istihdam oluşturduk. Ayrıca vatandaşlarımızın atıklardan gelir elde edebileceği ‘Yenişehir Çevreci Halk Kart’ı hayata geçirdik.

    Halkımıza bu çalışmalarımızı anlatıyoruz, sisteme dâhil olmalarını sağlıyoruz. Evlerden ve iş yerlerinden atıkları topluyoruz ve bu tesisimizde ayrıştırma işlemi gerçekleşiyor.

    2023 yılında bu tesisi kurduk. Günlük 1,5 ton kapasiteli tesisimiz artık ihtiyaca cevap veremiyor. Şimdi 10 tonluk bir tesisi buraya ilave ediyoruz” dedi.

    Çevremizdeki ilçelerden de burada atık ayrıştırma altyapısına sahip olacaklarını kaydeden Özyiğit, “Umut ediyorum ki bu çevre bilincini bütün Yenişehir’e yüzde yüz oranında kazandırmış olacağız. Sıfır atığa giden yolda attığımız adımlar bugün meyvelerini veriyor.

    Bölgede tek olan bu ayrıştırma ve işleme tesisimizin ikinci etabı Yenişehir’imize hayırlı olsun. Yenişehir’de yüzde elli seviyesinde olan ki o mahallelerde yüzde yüze ulaşmış durumdayız. Diğer mahallelerde ise kısmi toplama yapılıyor.

    Bunu yüzde yüze ulaştırmak hedefimiz olacak. Çevre ilçelerle de işleme konusunda iş birliği yapacağız. Kentimizi ve çevremizi hep birlikte koruyacağız” ifadelerini kullandı.

    Proje ile aile bütçesine katkı sunuluyor
    Yenişehir Belediyesi geri dönüşümü sağlamak ve aile bütçesine katkı sunmak amacıyla Yenişehirlilerin atıklardan gelir elde ettiği Yenişehir Çevreci Halk Kart projesi ile vatandaşların ayrıştırarak, biriktirdiği atıkları ev ve iş yerlerinden topluyor.

    Tartılarak toplanan atıklar karşılığında ‘Yenişehir Çevreci Halk Kart’a TL yüklemesi yapılıyor ve yerel esnaflarda alışverişlerde kullanılıyor.

    Atıklar daha sonra Ambalaj Atığı Toplama ve Ayrıştırma Tesisine getirilerek paketleniyor ve geri dönüşüm tesislerine sevk ediliyor.

    Yenişehir Belediyesi ayrıca, atık toplama ve ayrıştırma çalışmalarını daha etkili hale getirmek için kent genelinde geri dönüşüm bilincini artıracak eğitim programları, seminerler ve farkındalık çalışmaları da düzenliyor.

  • “Sahte dolar krizi devam ediyor”

    “Sahte dolar krizi devam ediyor”

    İstanbul Kapalıçarşı’da döviz büroları, para sayma makinelerinin sahte dolarları tespit edememesi üzerine eski basım 50 ve 100 dolarlık banknotların alım satımının durdurulduğunu duyurmuştu. Dövizciler, müşterilerini bilgilendirmek için yalnızca yeni basım dolarlarla işlem yapacaklarına dair uyarıları işletmelerine astı. Konuya ilişkin açıklama yapan para piyasaları uzmanları ise sorunun 15-20 gün içinde para sayma makinelerinin güncellenmesiyle çözüleceğini belirterek, piyasada dolaşan sahte dolarların makinelerde tespit edilemediğini ancak uzmanlar tarafından elle ve gözle fark edilebileceğini ifade etti.

    “Bahsedildiği kadar miktarda sahte doların piyasada olduğunu düşünmüyoruz”
    Sahte dolarların piyasada olduğunu fakat bahsedildiği kadar yüksek değeri bulmadığını belirten Para Piyasaları Uzmanı Hacı Koçak, “Son günlerde 200 milyon dolar ile 600 milyon dolar sahte paranın piyasada gezdiği bahsediliyor. Yalnız bu rakamların bu kadar yüksek olduğunu tahmin etmiyoruz. Sahte para yeni değil daha öncede mutlaka piyasada vardı. Bunlar eskiden el ve makinelerde anlaşılabilirdi. Yeni gelişen teknolojilerle sahte paraları makinelerden geçecek şekilde tasarlıyorlar. Bu yüzden döviz büroları eski basım 50 ile 100 dolarların alımını durdurdu. Sadece mavi dolar dediğimiz son teknolojik basım olan dolarları kabul ediyorlar” dedi.

    “Sahte doları sadece bakarak bile anlayabiliyoruz”
    Koçak, “Sahte dolar ile ilgili bir açıklama yapıldı. Korkulacak miktarda bir dövizin olmadığı söylendi. Biz de bunu düşünüyoruz. En azından yetkili işletmelerde sahte doların dolaşmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu işletmelerde çalışan uzmanlar var, sahte doları gördükleri anda anlayabiliyorlar. Bankalarda tabii ki güvendikleri daha önceden ticaret yaptıkları müşterilerinden bu dolarları almaya devam ediyorlar. 15–20 gün içerisinde para sayma makinelerinin güncellenmesiyle bu sorunun çözüleceğini düşünüyorum. Sahte doları anlamak için birçok yöntem var. Bunlardan birisi de sahte basılan doların arkasında bulunan saat kulesinin üstünde normal dolarda saat 02:20’yi gösterir. Sahte dolarlarda ise bu saat farklı gösterilebiliyor. Sahte doların rengi ve kağıdı farklıdır. Bunun gibi birçok yöntem bulunuyor” ifadelerini kullandı.

    “Sahte doları renginden ve sesinden tanıyoruz”
    Döviz ve Altın Piyasaları Uzmanı Adnan Kapukaya, “Biz yıllardır Kapalıçarşı’da çalışan esnafız. Bu doların sahte olup olmadığını anlarız. Doları biz elimizde hatta gözümüzle anlıyoruz. Rengi, sesi, kağıdı ve basım şekliyle gördüğümüz anda anlarız. Fakat bankada çalışan insan bunu anlamayabilir veya makinelerden kaçabilir. Makinelere her sene hatta her ay yeni bir sürüm gerekiyor. Bu sürüm güncellenmediğinde tabii ki bunu fırsat olarak kullanmaya çalışan hainler olabiliyor. 10 veya 20 gün içerisinde bu güncellemeler yapılınca tüm sorun ortadan kalkacak. 94 yılında böyle bir sorun yaşamıştık. Makineler değişti ve bu sorun o dönem ortadan kalkmıştı. Son zamanlarda sahte dolar basanlar aynısına yakın bir basım yapmışlar” şeklinde konuştu.

  • Denizli’de ithalat ve ihracat arttı

    Denizli’de ithalat ve ihracat arttı

    Denizli’nin 2024 Ekim ayında 2023 yılının aynı ayına göre ithalat yüzde 39 artarak 211 bin 170 dolar, ithalat da yüzde 14 artarak 384 bin 891 dolar olarak gerçekleşti. Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2024 yılı Ekim ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,1 artarak 23 milyar 500 milyon dolar, ithalat aynı kalarak 29 milyar 409 milyon dolar olarak gerçekleşti.

  • Aşkale’de soğuk hava etkili oluyor

    Aşkale’de soğuk hava etkili oluyor

    Erzurum’un Aşkale ilçesinde soğuk hava etkili oluyor. Yağan kar ile birlikte önceki gün sabah başlayan soğuk hava gecenin ilerleyen saatlerinde etkisini artırdı. Üç gündür aralıklarla yağan karın yerini soğuk havaya bıraktığı Aşkale’de gece sıcaklık eksi 24 derece ölçüldü. Soğuk havanın etkisiyle çatılardaki buz sarkıtlarının 2 metreyi geçtiği gözlemlendi.

  • Uşak’ta ithalat azaldı ihracat arttı

    Uşak’ta ithalat azaldı ihracat arttı

    Uşak’ın 2024 Ekim ayında 2023 yılının aynı ayına göre ithalat yüzde 11 azalarak 12 bin 876 dolar, ithalat da yüzde 11 artarak 30 bin 302 dolar olarak gerçekleşti. Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle genel ticaret sistemi kapsamında üretilen geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2024 yılı Ekim ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,1 artarak 23 milyar 500 milyon dolar, ithalat aynı kalarak 29 milyar 409 milyon dolar olarak gerçekleşti.

  • İşçilerden asgari ücret çıkışı

    İşçilerden asgari ücret çıkışı

    Yeni yılda geçerli olacak asgari ücret rakamını belirleyecek 15 kişilik Asgari Ücret Tespit Komisyonuna TÜRK-İŞ bu yıl da 4 işçiyle katılacak. Komisyona katılacak aşçı, kuaför, taşeron işçi ve basın mensubu, pazarlık masasında asgari ücretlilerin sesi olacak.

    Doğrudan 7 milyon çalışanı, dolaylı olarak ise toplumun tamamını ilgilendiren yeni asgari ücret rakamının belirlenmesi çalışmaları aralık ayı itibarıyla başlayacak.

    İşçi, işveren ve hükümetten beşer temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonunda, işçileri TÜRK-İŞ, işverenleri ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil edecek.

    Komisyonda işçi kesimini temsil eden 5 kişilik TÜRK-İŞ heyetine, Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar başkanlık edecek. TÜRK-İŞ heyetinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 4 işçi yer alacak.

    Aşçı Selma Sayın, kuaför Nihan Koçak, Karayollarında taşeron işçi Durmuş Öztürk ve basın mensubu Sezer Özseven bu yıl Komisyonda asgari ücretlilerin sorun ve taleplerini dile getirecek.

    “20’DEN FAZLA KALEMİ İLGİLENDİRİYOR”

    TÜRK-İŞ Genel Başkan Ergün Atalay, yeni asgari ücret rakamının 1 Ocak 2025 itibarıyla yürürlüğe gireceğini belirterek, asgari ücretli çalışanların zamlı ilk maaşlarını ise şubat ayında alacağına dikkati çekti.

    IMF yetkililerinden kredi derecelendirme kuruluşlarına, ekonomistlerden siyasi partilere kadar farklı kesimlerin, aylar öncesinden asgari ücret rakamını konuşmaya başladığına dikkati çeken Atalay, asgari ücretin konuşulmasıyla ürün ve hizmet fiyatlarına zam yapılmaya başlandığını söyledi.

    Taban ücret olan asgari ücretin, süreç içerisinde yaygın ücret ve çalışanların büyük bölümünün geçim ücretine dönüştüğünü ifade eden Atalay, asgari ücret rakamının kıdem tazminatı, işsizlik ödeneği, Genel Sağlık Sigortası primi de dahil 20’den fazla kalemi ilgilendirdiğini dile getirdi.

    “ASGARİ ÜCRET EN BÜYÜK TİS NİTELİĞİNDE”

    Asgari ücretin Türkiye’deki en büyük Toplu İş Sözleşmesi (TİS) niteliğinde olduğuna dikkati çeken Atalay, şöyle konuştu:

    “Bundan dolayı asgari ücrete sadece ücret olarak bakmamak gerekiyor. 2025’teki asgari ücretin işçinin ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal şartlarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir düzeyde olması gerekiyor. Bu rakamı arkadaşlarımız ilerleyen günlerde tespit edecek. Bu rakam TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulunun önüne gelecek ve ardından kamuoyuyla paylaşılacak.”

    Atalay, “Bazı çevrelerin dile getirdiği, ortadaki dolaşan rakamları kabul etmek mümkün değil. O rakamlar toplumu mutlu edecek rakamlar değil.” ifadesini kullandı.

    “RAKAM YAŞAM KOŞULLARIMIZI İYİLEŞTİRSİN”

    Komisyon üyesi Durmuş Öztürk, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda geçen yıl da işçileri temsil ettiğini belirterek, 11 yıldır taşeron işçi olarak çalıştığını ve asgari ücret aldığını söyledi.

    Komisyonda hem taşeron işçilerin hem de asgari ücretlilerin sesi olacağını ifade eden Öztürk, çalışanların yaşam şartlarını iyileştirecek bir rakam istediklerini dile getirdi.

    Kuaför Nihan Koçak da evinin kira olduğunu belirterek, “Eşimden 5 yıl önce ayrıldım. Çocuklarımla birlikte yaşam mücadelesi veriyorum, çok zorlanıyorum. Komisyonda asgari ücretlilerin diliyle çalışacağız.” diye konuştu.

    Basın mensubu Sezer Özseven ise üç yıldır gazetecilik yaptığını, asgari ücret düzeyinde bir gelire sahip olduğunu söyledi.

    Mevcut asgari ücretle günün koşullarında geçinmenin mümkün olmadığını dile getiren Özseven, “Asgari ücretin beklenen enflasyon kadar artması, çalışanların kira ve gıda giderlerinin karşılanmasını mümkün kılmıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    Aşçı Selma Sayın da “Geçim koşullarının iyileşmesi için iyi bir asgari ücret rakamı istiyoruz.” ifadesini kullandı.

  • Onlarca cami ve mescit satılmış

    Onlarca cami ve mescit satılmış

    Kastamonu’da 1930-1965 yalları arasında, Selçuklu ve Osmanlı’dan yadigar kalan 30 civarında caminin gazete ilanları ile satıldığını söyleyen Araştırmacı-Yazar Mustafa Gezici, “Bin yıllık bir geçmişten gelen medeniyetimizde bozulan bu yapıların birkaç yıllık çalışmayla düzelmesini söylemek doğru olmaz, kapatmamalıydık, ata yadigarı bu eserlere sahip çıkmalıydık” dedi.

    Kastamonu’da yaşayan Araştırmacı-Yazar Mustafa Gezici, yaptıkları araştırmaya göre Selçuklu ve Osmanlı’dan günümüze kadar ulaşan Kastamonu’daki 30 civarında cami, mescit ve cami arsalarının 1930-1965 yılları arasında yayın yapan mahalli gazetelere verilen ilanlarla satışa çıkartıldığını tespit ettiklerini söyledi.

    “Evliyalar Şehri” olarak bilinen Kastamonu’da, satılan cami ve mescitlerin birçoğunun bakımsızlıktan yıkıldığını, birçoğunun ise farklı amaçlarda kullanıldığını belirten Gezici, 16. yüzyılda yapılan caminin bile çok düşük bir fiyattan şahıslara satıldığını ifade etti.

    “Vakıfta bunun bedduası dahi vardır”
    Camilerin gazete ilanları ile satıldığını belirten Gezici, “Belki de onlarcası satılmıştır, Tosya’da hatta diğer ilçelerde de camiler satılmıştır.

    Bu o dönemin gazetelerine de yansımıştır. O günün parasıyla 100 liraya, 200 liraya, 300 liraya şahıslara satılmıştır. Kimi caminin yeri boş kalmıştır, bazılarının ev ya da işyeri gibi çeşitli amaçlarla kullanmışlardır.

    Bu doğru değil, camiler amaçlarına uygun kullanılmalıdır. Vakıf malıdır, vakıfta bunun bedduası dahi vardır. Bu bedduayı almamak gerekiyor. Kastamonu’da bugün birkaç tane cami ya da mescidi örnek verebiliriz. Şu anda üzerlerinde binalar bulunuyor.

    Dün cami olan yerde şimdi binalar var. Bunlardan bir tanesi Kabe Mescididir. 16. yüzyılda Hacı Tahir Efendi tarafından yaptırılmış ama 1930’lu yıllarda çok cüzi bir paraya satılmıştır. Şu anda arsası boş, duruyor. Bir evin bahçesi konumundadır.

    Ne yazık ki camilerin ve mescitlerin bazıları yıkılmış, bazıları da farklı amaçlarla kullanılmıştır. Bazılarının mihrapları dahi duruyor. Bir bahçenin duvarında mihrabı görebiliyoruz” dedi.

    Yaptıkları araştırmalarda 30 civarında cami ya da mescidin satıldığını tespit ettiklerini söyleyen Gezici, “Ak Mescit ya da Türmenoğlu Mescidi, 1921 yılındaki kayıtlarda var, şehir haritasında mevcut, fakat 1947 yılında 80 lira fiyatla satılmıştır” diye konuştu.

    “Bunların durması gerekirdi ama maalesef o günün şartlarında satılmış ve yok olmuşlardır”
    Osmanlı’nın vakıf medeniyeti olduğunu ifade eden Gezici, “Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte 17. Yüzyıldan 1920’lı yıllara kadar çöküş devam ede ede gelir.

    1923 yılında da Cumhuriyet kurulur. Bu yüzden Kastamonu, bir Türkmen memleketidir. Türk boylarının hüküm sürdüğü, hiç istila görmemiş, istila görmemesine rağmen her dönem en çok şehit veren Osmanlı’da iller arasında yer almıştır.

    Bunların kitabeleri olsun, kuruluş amaçları olsun, vakfiyeleri olsun, bunlar çok önemlidir, bunların durması gerekirdi ama maalesef o günün şartlarında satılmış ve yok olmuşlardır.

    Vakıf kayıtlarında, İstanbul Devlet Arşivleri kayıtlarında Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında camilerin satılma amaçları gibi bilgiler detaylı olarak bulunabilir. Bunlara araştırmacılar, bilim adamlarımızda detaylı olarak çalışıyor” şeklinde konuştu.

    “Satış ilanlarını Kastamonu’nun mahalli gazetelerinde o dönem görebiliyoruz”
    Kastamonu’da satılan cami ve mescitlerin satış ilanlarını o dönemin yayın yapan mahalli gazetelerinde görebildiklerine dikkat çeken Gezici, “1930’lu yıllardan 1960’lı yıllara kadar vakıfların satış ilanlarını Kastamonu’nun mahalli gazetelerinde görüyoruz.

    Vakıflardan satış ilanları şeklinde. Bunların bazıları satılmış, bazıları satılamamış. Yerel olarak satılan cami ve mescitlerle ilgili Fazıl Çiftçi arkadaşımız araştırma yapmıştır.

    Kastamonu’nun Cami ve Mescitleri adı altında iki ciltlik kitap yazmıştır. Bu kitaplarda yıkılan ve satılan camilerle ilgili bilgilerde mevcuttur. Böyle bir araştırma için Fazıl Çiftçi’ye teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Ata yadigarı bu eserlere sahip çıkmalıyız”
    Ata yadigarı vakıf eserlerine sahip çıkmaları gerektiğine işaret eden araştırmacı yazar Mustafa Gezici, “Selçuklu ve Osmanlı’dan itibaren geriye dönük bin yıllık bir geçmişten başlayarak Cumhuriyet dönemi de dahil olmak üzere biz, bir vakıf medeniyetiyiz.

    Bu vakıf medeniyetinde vakıf malları amaçları doğrultusunda kullanılmalı, bunların yok edilmemesi gerekirdi.

    Kitabeler, vakfiyeler, korunabilseydi bizlere çok dersler verirdi. Maalesef biz bu dersleri alamadık. Bin yıllık bir geçmişten gelen medeniyetimizde bozulan bu yapıların birkaç yıllık çalışmayla düzelmesini söylemek doğru olmaz, buna çalışmak lazım, vakıflar amacına göre kullanılırsa daha doğru olur.

    Vakıf malları tamir edilmeli, daha çok işlevsel görevleri yerine getirmelidir. Kapatmamalıyız, ata yadigarı bu eserlere sahip çıkmalıyız” dedi.

    Öte yandan Araştırmacı Yazar Fazıl Çifçi’nin “Kastamonu Camileri, Türbeleri ve Diğer Tarihi Eserleri” isimli kitabında da 1930’lı yıllar ile 1965’li yıllar arasında satılan cami, mescit ve cami arsalarının satış fiyatlarıyla birlikte kime satıldığı bilgileri yer alıyor.

    Ayrıca 1942 yılında 250 lira bedel ile satışı yapılan Cebrail Camisi de uzun yıllar depo olarak kullanıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından harabe halde tekrar geri alınan Cebrail Camisi, 2005 yılında tekrar ibadete açıldı.

  • Marmara son 23 yılın en az yağışını aldı

    Marmara son 23 yılın en az yağışını aldı

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünün “2024 Yılı Ekim Ayı Alansal Yağış Raporu”ndan derlenen bilgilere göre, Türkiye geneli ekim ayı yağışı uzun yıllar ortalaması ve geçen yıla göre düşüş gösterdi.
    Bu yıl ekim ayında metrekareye 26,8 kilogram yağış olurken, uzun yıllar ortalaması olan 49,4 kilogramın yüzde 46, geçen yılın ise yüzde 27 altında gerçekleşti.

    Türkiye genelinde ekim ayı yağışları son 6 yıldır uzun yıllar ortalamasının altında oluyor. Ekim ayında yağışlar, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu bölgelerinin tamamında ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin batı ve güney kesimlerinde normallerine göre yüzde 60’ın üzerinde azalma, Karadeniz kıyı kesimi, Kars, Ağrı ve Iğdır çevrelerinde ise yer yer yüzde 80’e varan artış gösterdi.
    Bölge genelinde Karadeniz Bölgesi hariç diğer tüm bölgeler normali altında yağış alırken, uzun yıllar ortalamasına göre en fazla azalma yüzde 95 ile Ege Bölgesi’nde gerçekleşti. Ekim ayı yağışları Ege Bölgesi’nde son 40, Marmara Bölgesi’nde ise son 23 yılın en düşük seviyesine indi.

    İl genelinde değerlendirildiğinde ise en az yağışı 0,3 kilogram ile Aydın ve Muğla aldı. Bu iki ildeki ekim yağışı, uzun yıllar otalamasının yüzde 99 altında gerçekleşti.
    Gaziantep ve Kilis 65, Karaman 60, İzmir, Aydın, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak, Denizli ve Burdur 40, Afyonkarahisar, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Yalova ve Eskişehir’de son 23 yılın en düşük ekim ayı yağışı kaydedildi.

    Marmara Bölgesi’nin ekim ayı yağışı metrekareye 13,9 kilogram olarak gerçekleşti. Uzun yıllar ortalaması 72 kilogram olan bölgeye geçe yıl ekimde 34,3 kilogram yağış düşmüştü. Yağışlarda normaline göre yüzde 81, 2023’e göre ise yüzde 60 azalma gerçekleşti.

    Ege Bölgesi’nde ise ekim yağışı sadece 2,2 kilogram oldu. Uzun yıllar ortalaması 47,2 kilogram ve geçen yıl ekim yağışı 11,8 kilogram olan bölgedeki yağışlar, normaline göre yüzde 95 azalma gösterdi.

    Akdeniz Bölgesi’nde ekim ayında metrekareye 4,8 kilogram yağış oldu. Bölgedeki yağışlar 48,7 kilogram olan uzun yıllar ortalamasının yüzde 90, 33,7 kilogram olan geçen yılın ise yüzde 86 altında gerçekleşti.

    İç Anadolu Bölgesi’nde ekim yağışı 8,2 kilogram oldu. Uzun yıllar ortalaması 31,5 kilogram ve geçen yıl ekim ayı 21,3 kilogram olan bölgedeki yağışlar, normaline göre yüzde 74, 2023’e göre yüzde 62 azaldı.

    Karadeniz Bölgesi ise kuraklıktan etkilenmedi. Bölge metrekareye 97,6 kilogramla, uzun yıllar ortalamasının yüzde 31, geçen yılın ekim ayına göre yüzde 42 fazla yağış aldı.
    Doğu Anadolu Bölgesi’ne de 28,7 kilogram ile uzun yıllar ortalamasının yüzde 37, geçen yıla göre yüzde 39 az dağış düştü.

    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekim yağışı metrekareye 4,3 kilogram olarak gerçekleşti. Uzun yıllar ortalaması33,8 kilogram ve geçen yıl yağışı 20,8 kilogram olan bölgede normaline göre yüzde 87, 2023’e göre yüzde 80 azalma gerçekleşti.