İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail-Lübnan arasında dün varılan ateşkesin ardından İsrail basınına ilk kez röportaj verdi. Netanyahu, Hizbullah’ın ateşkese uymaması halinde “yoğun bir savaş” yaşanacağını belirterek, “Anlaşmanın ağır bir şekilde ihlali söz konusu olursa, şu anda yaptığımız gibi sadece nokta operasyonlar yapmakla kalmayacağız, her seferinde güç kullanacağız. Anlaşmanın ağır bir şekilde ihlal edilmesi halinde orduya yoğun bir savaşa hazırlanması talimatı verdim” dedi.
İsrail’in neden Lübnan’ın güneyinde bir tampon bölge oluşturmadığı sorusuna cevap veren Netanyahu, kara işgali tehdidinin ortadan kalktığını aktardı. İsrail ordusunun Lübnan sınırında Hizbullah’a ait yer üstündeki ve yer altındaki sığınakları ve tünelleri yok ettiğini söyledi.
İran’ın nükleer programı konusunda ise Netanyahu, İran’ın nükleer silah sahibi olmaması için her şeyi yapacağını vurguladı.
Blog
-

Netanyahu: “Anlaşmanın ağır bir şekilde ihlal edilmesi halinde orduya yoğun bir savaşa hazırlanması talimatı verdim”
-

Lübnan ordusu: “İsrail düşmanı, Lübnan topraklarını hedef alarak anlaşmayı defalarca ihlal etti”
Lübnan ordusu, dün İsrail ve Lübnan arasında yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının İsrail ordusu tarafından defalarca ihlal edildiğini açıkladı. Lübnan ordusu tarafından yapılan açıklamada, “Dün ve bugün, ateşkes anlaşması ilan edildikten sonra, İsrail düşmanı hava ihlalleri ve çeşitli silahlarla Lübnan topraklarını hedef alarak anlaşmayı defalarca ihlal etti” ifadeleri kullanıldı. Ordu, ihlalleri ilgili makamlarla birlikte “takip ettiğini” açıkladı.
Ateşkes dün yürürlüğe girmişti
İsrail ve Lübnan arasında varılan ateşkes anlaşması, dün TSİ 05.00’da yürürlüğe girmişti. Anlaşmaya göre, İsrail Lübnan’a karadan, denizden veya havadan herhangi bir askeri saldırı gerçekleştirmeyecekti. -

Tayland’ın güneyini sel vurdu: 2 ölü
Tayland’ın güneyinde son günlerde etkili olan muson yağışları sele neden oldu. Sel felaketinden 8 eyalette 150 binin üzerinde hane etkilenirken, en az 2 kişi hayatını kaybetti. Binlerce kişi evlerinden tahliye edilirken, su seviyesinin 1 metrenin üzerinde olduğu birçok bölgede yardım ve tahliye çalışmaları botlar aracılığıyla yapıldı. Tayland ordusunun da yardım çalışmalarına katıldığı felaket bölgelerinde evlerinden tahliye edilen vatandaşlar, güvenli alanlarda kurulan acil durum merkezlerine yerleştirildi.
Tayland Afet Önleme Merkezi (DPPD) Yöneticisi Wasan Chaitaweewong, yaptığı açıklamada, yağışların etkili olduğu Chumphon, Surat Thani, Nakhon Si Thammarat, Phatthalung, Songkhla, Pattani, Yala ve Narathiwat eyaletlerinde birçok karayolu ve tren yolunun ulaşıma kapandığını ifade ederek, sel nedeniyle toplam 65 okulda eğitime ara verildiğini bildirdi.
Tayland meterolojisi birimi, sağanak yağışların 3 Aralık’a kadar etkili olacağını bildirirken, vatandaşlara gerekli önlemleri almaları konusunda uyarılarda bulundu. -

Trafik kazasında bir ailenin hayatı karardı
Susurluk’a bağlı Söğütçayır Mahallesi muhtarı Gökhan Gündoğan (39)’ın kullandığı 10 ST 625 plakalı otomobil, şerit ihlali sonucu Gizem Gündoğan (31)’ın yönetimindeki 10 AJU 117 plakalı motosiklete çarptı. Kazada, Gizem Gündoğan ağır yaralanırken arkasında yolcu olarak bulunan 6 yaşındaki oğlu da kazanın etkisiyle travma yaşadı. Sürücü Gökhan Gündoğan kazadan sonra ifadesi alınarak yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.
Annenin ayağı amputasyondan kurtuldu
Ağır yaralanan Gizem Gündoğan, ilk olarak Susurluk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı, ardından Balıkesir Şehir Hastanesi’ne sevk edilerek burada bir ameliyat geçirdi. Doktorlar, ayağındaki kırıklar ve doku parçalanması nedeniyle amputasyon tehlikesiyle karşı karşıya kalan Gizem Gündoğan’ı, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi’nde gerçekleştirilen iki zorlu ameliyatla bu riskten kurtardı. Ancak yoğun fizik tedavi ve özel ameliyatlar gerektiren tedavi süreci, ailenin ekonomik olarak zor durumda kalmasına neden oldu. Gizem Gündoğan ailesi, tedavi masraflarını karşılamak için evlerini ve araçlarını satmak zorunda kaldı.
Otomobil sürücüsü alkollü ve kusurlu
Bilirkişi raporlarına göre, kazanın ana nedeni Gökhan Gündoğan’ın yaptığı şerit ihlali olarak geçen raporda “Sürücü Gökhan Gündoğan’ın sevk ve idaresindeki 10 ST 625 plakalı otosu ile 1.42 promil alkollü şekilde seyrettiği esnada şerit ihlali yaparak (karşı şeride geçerek) karşı şerit üzerinde motorlu bisiklete çarptığı bu nedenle sürücü Gizem Gündoğan’ın ani gelişen bu olayda kazayı önlemek için yapabileceği bir tedbir olmadığından: Trafik kazasının meydana gelmesinde 10 AJU 117 plakalı motorlu bisiklet sürücüsü Gizem Gündoğa’ın kusurunun olmadığı kanaatine varılmıştır.” Kazadan sonra yapılan incelemelerde Gökhan Gündoğan’ın 1.42 promil alkollü olduğu ve sol gözünün tamamen görmediği ortaya çıktı. Engelli ehliyetine sahip olan Gökhan Gündoğan’ın, kazaya karıştığı otomobilin engelli araç standartlarına ve yapıya uygun olmadığı da tespit edildi.
Saldırgan tutum iddiası
Kaza sonrası Gökhan Gündoğan’ın, yerde yaralı halde yatan Gizem Gündoğan’a karşı saldırgan davranışlar sergilediği iddia edildi. Anne ve oğul, kazanın ardından hem fiziksel hem de psikolojik travma ile mücadele ediyor.
Alkollü ve ehliyeti olmayan sürücü trafiğe çıkmaya devam etti
Kaza sırasında 1.42 promil alkollü olduğu tespit edilen ve bir kamu görevlisi olan Susurluk’a bağlı Söğütçayır Mahallesi muhtarı Gökhan Gündoğan’ın, görme engelli olduğu, sol gözünün hiç görmediği halde standartlara uymayan bir araç kullandığı ortaya çıktı. Kazanın ardından ehliyetine el konulan Gökhan Gündoğan, buna rağmen trafiğe çıkmaya devam etti ve 16 Ağustos 2024 tarihinde ehliyetsiz araç kullanmaktan para cezası aldı. Hâlâ trafikte tehlike oluşturmaya devam etmesi, mağdur ailenin huzurunu kaçırıyor.
Psikolojik ve ekonomik yıkım
Kazada ağır yaralanan Gizem Gündoğan, geçirdiği ameliyatlar ve uzun süren tedavilerle ayağını kaybetmekten kurtuldu ancak hayatını bağımsız bir şekilde idame ettiremiyor. Küçük yaştaki oğlu ise kazanın ardından ciddi psikolojik sorunlar yaşamaya başladı. Kekeleme, altını ıslatma ve ağlama krizleri gibi belirtilerle mücadele eden çocuk, uzman desteği alıyor. Maddi olarak zorluk çeken aile, hem tedavi masraflarını karşılamak hem de günlük yaşamlarını sürdürebilmek için evlerini ve araçlarını satmak zorunda kaldı.
Adaletin gecikmesi tepki çekiyor
Kazada açıkça kusurlu olduğu belirtilen Gökhan Gündoğan’ın serbest bırakılması ve yalnızca ifadesi alınması, mağdur aileyi derinden yaraladı. Aile, çevreden gelen “Bu adam nasıl hâlâ dışarıda dolaşıyor?” gibi tepkilerle daha da inciniyor. Üstelik kazanın ardından suçlunun ailesinin mağdurların evine giderek özür dilemek yerine, şikayeti geri çekmeleri yönünde baskı yaptığı iddia edildi.
Davanın ilk duruşmasının 20 Mart 2025’e, yani kazadan neredeyse bir yıl sonraya verilmesi, mağdur aileyi çaresizliğe sürüklüyor. Aile, adaletin bir an önce tecelli etmesini, sorumluların gereken cezayı almasını ve yaşadıkları mağduriyetin giderilmesini talep ediyor.
Gizem Gündoğan İHA muhabirine yaptığı açıklamada; “Oğlumla birlikte evimize doğru gidiyorduk. Üstüme üstüme bir araba sürdü. Her şey aniden ve bir anda gerçekleşti. Kazadan sonra, oğlum ona sıkıca sarılmamdan sonra yere düştü. Bana öyle bir bakış attı ki, o bakışı hayatım boyunca unutamam. O an benden korktu ve kaçtı. Bacağım kırılmıştı ve çarpılmış gibi dönmüş bir halde yerde duruyordu. Şu ana kadar üç ameliyat geçirdim. Bacağımda on dört parçalı kırık ve sinir hasarları var. Bana çarpan kişi alkollüydü. Yapılan testte 1.42 promil alkol tespit edildi. Bunun yanı sıra, bu kişi bir mahalle muhtarı. Sol gözü görmüyor ve kullandığı araç ehliyetine uygun değil. Yola çıkarken adeta bir cinayet için çıkmış gibiydi. Ben yolun tamamen sağ tarafındaydım. Ancak kazadan sonra hâlâ oğlumla çok mağdur durumdayım. Fiziksel ve duygusal hiçbir ihtiyacını karşılayamıyorum. Yürüyemiyorum, annelik yapamıyorum. Tek isteğim adalet.
Kazadan sonra bu kişi üstüme yürüdü. Bana soldaki dikiz aynasına çarptığımı iddia etti. Ancak soldaki dikiz aynasına çarpmakla bir insanın bacağı kırılmaz. Üstüme sürdüğünü söylediğimde daha da agresifleşti. Oradakiler müdahale ederek onu sakinleştirdi. Olayın görgü tanıkları ve kamera kayıtları mevcut. Kazanın ardından 112’yi aramak yerine bana saldırmayı tercih etti. Daha sonra yalnızca ifadesi alındı ve serbest bırakıldı. Bu süreçte ben hayati tehlike yaşadım. Hastanede bacağımın kesilebilme ihtimalinden bahsedildi. Sekiz ünite kan verildi. Bu kişi, olaydan yalnızca iki buçuk ay sonra ehliyetsiz bir şekilde tekrar trafiğe çıktı ve polisler tarafından yakalandı. Aynı aracı kullanmaya devam ediyor ve hâlâ tek gözü görmüyor. Onun bu şekilde serbestçe sokakta dolaşması, her gün birileri için cinayet sebebidir. Türkiye’nin adaletine güveniyorum ve bu kişinin en ağır cezayı almasını istiyorum.
Yaşadıklarımın bir “kaza” olarak nitelendirilmesini istemiyorum. Bu bir cinayettir. Üstelik bu kişinin sabıka kayıtları da bulunmaktadır. Adalet istiyorum, hem kendim hem de çocuğum için. Başkalarının da canı yanmasın istiyorum.” dedi.
-

İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarında can kaybı 4 bine yaklaştı
Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail ve Lübnan arasında dün ilan edilen ateşkesin ardından İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlere ilişkin son verileri paylaştı. Bakanlık, salı günü Lübnan genelinde İsrail saldırılarında 78 kişinin hayatını kaybettiğini, 266 kişinin de yaralandığını aktardı.
Bakanlık, 8 Ekim 2023’ten bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 3 bin 961’e, yaralıların sayısının ise 16 bin 250’ye yükseldiğini ifade etti. İsrail saldırılarında bugüne kadar en az 248 çocuk, 736 kadın ve 222 sağlık çalışanı hayatını kaybetti.
-

Lavabo açıcısı yüzüne patladı
Eskişehir’de yaşayan 4 çocuk annesi Alev Akyol’un yüzüne marketten aldığı lavabo açıcısı patlaması nedeniyle yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde 2’nci ve 3’üncü derece yanıklar oluştu.
Eskişehir’de yaşayan 43 yaşındaki 4 çocuk annesi Alev Akyol, 15 Haziran tarihinde marketten lavabo açıcı kimyasal satın aldı. Akyol’un iddiasına göre, mutfağındaki lavaboya kimyasalı döktükten sonra sıcak suyu üzerine ilave etti. Bir anda patlayan kimyasal, Akyol’un üzerine sıçradı.
Kafasının ve yüzünün yanı sıra vücudunun bazı bölümlerinde 2’nci ve 3’üncü derece ciddi yanıklar oluşan Alev Akyol, 3 ay boyunca insanların içine çıkamadığını dile getirdi.
Doktorların “yıllar geçse de bu yanık izleri geçmez” dediği mağdur kadın üretici firma ve markete başvuruda bulundu. Uğraşları sonucunda olumlu bir yanıt alamayan Akyol, mesleği olan temizliği şimdilerde koktuğu için yapamıyor. Elinden ayrı olduğu için 4 çocuğuna bakmak ve kirasını ödemek zorunda olduğunu belirten Alev Akyol çaresiz bir şekilde yardım bekliyor.

“3 ay insan içine çıkamadım”
Eşinden ayrı olarak kirada yaşayan 43 yaşındaki 4 çocuk annesi Alev Akyol, “Kurban Bayramı’nın arife günü, 15 Haziran’da marketten bir toz lavabo açıcısı aldım. Sonrasında ürünün yarısını lavaboya döktüm, üzerine de sıcak su döktüm. Kullanma talimatına uygun bir şekilde davranırken benim yüzüme doğru patladı.Geriye çekilmeme rağmen tavana sıçrayan şeyler benim vücudumda 2’nci ve 3’üncü derece yanıklar oluşturdu. Bunun sonucunda biz yetkili yerlere başvurduk, zararımızın giderilmesini istedik. Fakat satıcı ve üretici firma bizi engelledi. Sürekli zararı gidereceklerini söyleyip bizi 3 ay oyaladılar.
Bu ürünü marketten aldım. Doktorlar bana yıllar geçse de bu izleri taşıyacağımı, psikolojik olarak yorulacağımı, artık eski işlerimi yapamayacağımı, deterjan korkum olabileceğimi ve temizlik bile yapamayacağımı söylediler. Gerçekten de öyle oldu. Ben 3 ay insan içine çıkamadım.
İlk defa sizinle yayın yapmak için sokağa çıktım. markete başvuru yaptık, ‘Bizim zararımız giderilsin. Biz dava yolundan gitmek, uğraşmak istemiyoruz.
Sadece hastane masraflarım ve işe gidemediğim günlerin bedeli ödensin’ dedik. Olumlu bir şey alamadık. Biz oluruna gitmişken onlar bize olumsuz şeylerle döndüler.
Üretici suçu satıcıya atıyor, satıcı da üreticiye. Satıcı firma, ‘Gel beraber yarı yarıya karşılayalım’ diyor. Ancak ne o kabul ediyor, ne de diğeri” dedi.
“Marketten bir lavabo açıcısı aldım, benim hayatımı kararttı”
Hakkını aradığını iddia eden Alev Aksoy şöyle devam etti;
“Biz kendilerinden çok büyük bir meblağ istemedik. Biz de konuyu kanuni yollara taşımak zorunda kaldık. Ben zaten zarar gördüm.Bu firma halen aynı ürünü satıyor. Benim başıma gelen ülkede yarın başka bir vatandaşın başına gelebilir. Niye? Kimse durduk yerde canının yanmasını ya da canından olmak da istemez.
Bu belki beni ölümcül dereceye de getirebilirdi. Ben normalde temizlik işi yapıyorum, evlere gidiyorum. Olayın olduğundan bu yana işe gidemiyorum.
Gitsem de çamaşır suyu gibi temizlik ürünlerine elimi süremez hale geldim. Bir korku oluştu. Sıcak suyu bile lavabonun veya bir kabın içerisine dökerken sanki yüzüme patlayacakmış gibi geliyor.
Evim kira, bir gelirim de yok. Şu anda devletin yardımına yazılmak zorunda kaldım, benim kiramı devlet ödüyor. Çocuğum da var, okula gidiyor ama ihtiyaçlarını doğru düzgün karşılayamıyorum.
Marketten bir lavabo açıcısı aldım, benim hayatımı kararttı. Başka diyecek bir şeyim yok.”

-

İzmir’de eve silahlı saldırı kameraya yansıdı
22 Kasım’da Güney Mahallesi’ndeki bir ev gece saatlerinde adrese gelen 2 şüphelinin hedefi oldu.
Şüphelilerden birinin tabancayla eve defalarca ateş açıp diğer şüpheliyle bölgeden kaçtığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı.
Olayda ölen ya da yaralanan olmazken, kurşunların hedefi olan ikamet zarar gördü. Saldırı sonrası çalışma başlatan polis ekipleri Y.H. (35), ve A.G. (44) isimli şüphelileri yakaladı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden Y.H., adli kontrol şartıyla serbest kalırken A.G. ise tutuklandı.
-

Bursa’da polisin alkollü sürücü ile imtihanı
Bursa’da kent genelindeki bir çok noktada uygulama yapıp kural tanımaz sürücülere adeta nefes aldırmayan Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, dün gece yine mesaideydi. Son olarak merkez Yıldırım ilçesi Barış Caddesi üzerinde yaptıkları alkol uygulamasında bir otomobilden şüphelenen trafik polisleri otomobili durdurdu.

Alkolmetreyi üflemeyi reddeden Aydın K., kendisini otomobilden çıkarmak isteyen polis ekiplerine dakikalarca direnç gösterdi. Polis memurunun ‘Eğer üflemeyi reddederseniz ehliyetinize 2 yıl el konulacak’ demesinin ardından “Abi ne istiyorsunuz ya.., arabayı mı bağlayacaksınız” diye bağırmaya başlayan sürücü polis memurunun “Şeker hastası mısın? Neden bağırıyorsun? beyefendi” demesi üzerine adeta kendisini kilitleyip uzun süre sadece kameraya baktı. Bir süre sonra “Getir abi üfliyek… Ne yapacan arabayı mı bağlayacan?” diyerek alkolmetreyi üfleyen sürücü 0.55 promil alkollü çıkınca yeniden bağırmaya başladı.

Öfkeli sürücüden basın mensupları da nasiplerini aldı. Kamerayı görünce önce çekin kardeş diyen sürücü alkollü çıkmasının ardından ‘ne çekiyorsun kardeşim’ diyerek tepki gösterdi. Alkollü olduğu için 6 bin 439 lira idari para cezası kesilip ehliyetine ise 6 ay el konulan Aydın K.’nın kullandığı otomobil de kontrol noktasına gelen bir yakınına teslim edildi.
Öte yandan, yetkililer, kentin huzur ve güveni için uygulamaların aralıksız süreceğini belirtti. -

İznik’i Papa heyecanı sardı
Hıristiyan Kilisesi’nin ilk konsilinin yıldönümünü sebebiyle yapılacak olan gezinin açıklanmasının ardından dünyaca ünlü tarih turizm kenti İznik’te Papa hazırlıkları başladı.
Vatikan’da Uluslararası Teoloji Komisyonu’nun toplantısında konuşan Papa, daha önce ilk kez haziranda dile getirdiği Birinci İznik Konsili’nin yıl dönümü için Türkiye’ye gitme isteğinden bir kez daha bahsetti. Papa Franciscus, burada yaptığı konuşmada, gelecek yıl “Jübile Yılı”nı kutlayacaklarını ifade ederek, “Bu Kutsal Yıl boyunca, aynı zamanda ilk büyük ekümenik konsil olan İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümünü kutlama fırsatına da sahip olacağız. Oraya, Türkiye’ye gitmeyi düşünüyorum.” dedi. Katoliklerin ruhani lideri, “Bu Konsil, Kilise’nin ve aynı zamanda tüm insanlığın yürüyüşünde bir dönüm noktasıdır.” ifadesini kullandı. Papa, 28 Haziran’da da Aziz Petrus ve Aziz Pavlus dini bayramı dolayısıyla Fener Rum Patrikhanesi’nden bir heyeti kabul ettiği sırada ilk kez İznik’e gitme isteğinden bahsetmişti.
Papa’nın İznik’e geleceğini duyan ilçe halkı ise heyecana kapıldı.
Çini Sanatçısı Kübra Göllü, “Papa’nın İznik’e gelmesi esnaf için ticari açıdan çok önemli. Uzun yıllardır ticaret açısından geri durumdaydık ama bu olayla birlikte daha da iyi olacağına inanıyorum. Tüm esnaflar için çok iyi olacak. Bütün dünya İznik’i öğrenip bilecek. İznik’in adı dünyada bilinecek. Papa’nın geleceği için çok heyecanlıyız ve görmek isteriz” diye konuşurken, Merce Cındık ise, “İznik adına çok güzel bir gelişme tabi. İznik’in adını dünyaya duyurmuş olacağız. Heyecanlıyız istenilen ve beklenen bir şeydi. Turistlik ve İznik’in tarihi açısından, yapmış olduğumuz Çini Sanatı açısından çok güzel bir gelişme, mutluyuz” ifadelerinde bulundu.

Emlakçılar Derneği Başkanı Mustafa Can, “Papa’nın İznik’e gelmesi dünya gündemine İznik’i oturtmasıdır. İznik’i zaten bütün dünya tanıyor. İznik tarih, turizm ve tarım olarak tanınan bir şehirdir. Kutsal bir şehirdir, dört Medeniyet’e başkentlik yapmış bir şehirdir. Papa’nın İznik’e gelmesi İznik esnafını hareketlendirir. Bizlerde dört gözle bekliyoruz kendilerinin gelmesini sonuçta büyük bir zat. Bizler İznik halkı olarak misafirperver bir halkız en iyi şekilde onu ağırlamak istiyoruz” diye konuştu.
Turizm işletmecisi Bekir Uslu ise, “Bu yapılan açıklama çok önemli. Papa’nın İznik’e gelmesi Türkiye’miz ve İznik’imiz için dünya üzerinde tanınması açısından önemli bir fırsat. Bizler Papa ve diğer misafirlerimizi çok güzel ağırlarsak bizlerde yurt dışına Türkiye’yi ve İznik’imizi daha iyi tanıtmış oluruz. Papa’nın gelmesinin İznik’te turizme katkısını çok fazla olacağını düşünüyorum. Bu sadece İznik’e değil tüm Türkiye’nin tanıtımına katkı olacaktır” dedi.
-

Eşini kaybeden annenin kazanı
Hatay’da depremde eşini kaybeden ve çocuklarıyla birlikte depremin 18’inci saatinde enkazdan kurtarılan 34 yaşındaki Derya Kara, deprem sonra açtığı lokantada rahmetli eşinin sevdiği yemekleri vatandaşlara tattırarak evlatlarının geleceği için mesai yapıyor.
Asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinde Hatay’da 25 bine yakın insan vefat etmiş, binlerce insan enkaz altından sağ olarak kurtarılmıştı.
Depreme Hassa ilçesi Yenimahalle’de yakalanan 34 yaşındaki Derya Kara ve evlatları 10 yaşındaki Mahmut Kara ile 8 yaşındaki Aras Kara enkazdan 18. Saatte sağ olarak kurtuldu. Derya Kara’nın 2 evladının babası eşi 38 yaşındaki Kamil Kara’ysa enkazda kalarak vefat etti.
Deprem sonrası 4 aylık tedavi süreci olan Kara, bir süre farklı işlerde çalıştık sonra kendi işini kurmaya karar verdi. Babasının evinin balkonun alt kısmını dükkan haline getiren Kara, açtığı lokantada insanlara yemekler yaparak evlatlarının rızkını kazanmaya çalışıyor.
Depremden sonra eşinin sevdiği yemekleri yapamayan Kara, açtığı lokantayla tekrar eşinin sevdiği yemekleri yapmaya başladı ve evlatları için yeniden hayata tutundu.
“Eşim bir adım, arkamdaydı ben ve çocuklarım bir adım öndeydik ama bir adım daha atsaydık belki eşim kurtulabilirdi”
Depremde ailesiyle birlikte enkaz altında kurtulup hastanede eşini kaybeden depremzede Derya Kara, “Sabaha karşı saat 04:15’i geçerken yatakta dolanırken bir anda sallantıyla yerimizden fırladık. Anne bizi kurtarın diye çocuklarımın çığlıklarını duydum. Çocuklarımızla aramızda kısa bir mesafe vardı ama o anı yaşayınca tekrardan hala etkileniyorum. Çevredekilerin dediklerine göre depremin 18’inci saatinde kurtarıldık. Eşim bir adım arkamdaydı ben ve çocuklarım bir adım öndeydik ama bir adım daha atsaydık belki kurtulabilirdik. O adımı atamadık çok sallanıyorduk. Evin duvarını patladığını gördüm ve duvardan aldığım darbeyle bayılmıştım. Kendime geldiğimde enkazdaydım ve çocuklarımdan ses alamıyordum. O anda eşim dizime yatmış vaziyette hissedebiliyordum” dedi.“Eşime yemek yapıyormuş gibi eşimin emanetlerine bakmak için yemekler yapıyorum”
Eşine yapıyormuş gibi yemekler yapıp kazanç sağladığını ifade eden depremzede Kara, “Depremde 3 ila 4 ay süren bir tedavi sürecim oldu.Sağ tarafımda felç geçirdim ve bundan dolayı ayağımla ilgili hala sıkıntılarım var. Babamın evin balkonunun alt kısmını işyeri yaptık.
Ben kendi işimi yapmak istiyordum ve babamla buraya açtık. Rahmetli eşim benim yemeklerimi çok severdi. Ben depremden sonra mutfakta eşimin sevdiği yemekleri yapamıyordum. Sonra yaptığım yemekleri eşim yiyecek gibi yapmayı deneyince yapabiliyorum.
Eşime yapıyormuş gibi ve eşimin emanetlerine bakmak için yemekler yapıyorum. Rabbim çok şükür rızkını gönderiyor ve bu şekilde kendi kazancımı buradan sağlıyorum.
Bu şekilde sevdiğim işi yapıyorum. Çocuklarıma ve insanlara yemek yapıyorum. İnsanların mutlu oldukları zaman bende mutlu oluyorum. Bu şekilde hayata sımsıkı tutunmaya çalışıyoruz.
Dükkanıma herkesi davet ediyorum. Herkesin ve özellikle çocukları olan kişilerin dik dursunlar. Bir kadın inandıktan sonra her şeyi yapabilir. Ben sıfırdan başladım ve şükürler olsun ki hiç kimseye ihtiyaç duymadan çocuklarıma bakabiliyorum” ifadelerini kullandı.
