Etiket: 100. yıl

  • 100’üncü yıl Yıldırım’da coşkuyla kutlandı

    100’üncü yıl Yıldırım’da coşkuyla kutlandı

    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100’üncü yıl dönümü tüm yurtta olduğu gibi Yıldırım’da da coşku içinde kutlandı. Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, esnaf ve vatandaşların bayramlarını tebrik edip, bayrak dağıttı. Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Değirmen Gençlik İyilik Ekibi gönüllüleri şehit yakınları ile Pınarbaşı Garnizon Şehitliği’ni ziyaret ederken, Naim Süleymanoğlu Spor Kompleksi’nde Minikler Serbest Güreş Cumhuriyet Kupası düzenlendi.

    Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, 7 şehirden 17 kulüp ve 250 sporcunun katıldığı ‘Yıldırım Belediyesi Minikler Serbest Güreş Cumhuriyet Kupası’nda minderde ter akıtan sporcuları ve Değirmen Gençlik İyilik Ekibi’ni duyarlı davranışlarından dolayı tebrik etti.
    Yıldırım Belediyesi, Mümine Şeremet Uyumayan Kütüphanesi’nde düzenleyeceği program ile bayrak temalı fotoğraf yarışması kazananlarına ödüller verecek ve seçilen fotoğrafları gençlerin beğenisine sunacak. Öte yandan Altay Cem Meriç gençlere, ‘Cumhuriyetin 100’üncü Yılında İnsanı Değerler’ söyleşisi gerçekleştirecek ve gençler tarafından düzenlenecek konser ile bayram coşkusu sürecek.

    “İmkan yoktu, iman vardı”

    Türk milletinin tüm imkânsızlıklara rağmen dünyanın en güçlü devletlerini dize getirdiğini vurgulayan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Bundan tam 100 yıl önce Anadolu’ya yeniden mührümüzü vurduk. Milletimizin iman, cesaret ve fedakârlığıyla zafere ulaşan bağımsızlık mücadelemiz, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ile taçlanmıştır. İmkânı olmayan ancak göğsü iman dolu olan milletimizin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, mazlum devletlerin emperyalistlere karşı elde ettiği en büyük zaferdir. Milletimizin yokluk ve yoksulluk içinde, cepheden cepheye koşarak, canı pahasına kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak ve yükseltmek bizlerin en büyük borcudur.

    Bugün tıpkı 100 yıl önceki ruh ve imanla Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar yaşatacağımıza olan inancımızı bir kez daha haykırıyoruz. Ben bu düşüncelerle başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum” dedi.

  • Bakan Şimşek’ten hatıra para paylaşımı

    Bakan Şimşek’ten hatıra para paylaşımı

    Cumhuriyet’in 100’üncü yılı dolayısıyla hatıra para basıldı.

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılını kutlamak amacıyla Bakanlığımızca nesillere armağan olarak hatıra para basılmıştır. Cumhuriyetimizin eşsiz ışığı yolumuzu ilelebet aydınlatmaya devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

    HATIRA PARASI

    Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı için 5 Türk lirası madeni tedavül hatıra parası basımı gerçekleştirildi.

    Yarın tedavüle verilecek “5 Türk lirası” madeni hatıra paralar, bir defaya mahsus olmak üzere 100 milyon adet basıldı.

    100. yıl temalı “5 Türk lirası” tedavül hatıra paranın iç göbeğinde “Türkiye Yüzyılı” logosu kullanıldı. Logonun üzerinde “5” ibaresi, alt kısmında ise “Türk lirası” ibaresi bulunuyor. Dış halkada sekiz köşeli “Selçuklu yıldızı” motifi ve bu motifin dış hatlarının tekrarı kullanılarak derinlik kazandırıldı.

    Dış halkadaki Selçuklu yıldızının solunda “₺”, sağında ise “TC” sembolleri güvenlik unsuru olarak yer aldı. Altta ise basım yılı “2023” tarihi yer aldı. Ay ve yıldız dış halka ve göbeğin kesiştiği yere gelecek şekilde konumlandırıldı. Paranın ağırlığı 8,25 gram, çapı ise 28,15 milimetre olarak basıldı.

    Açıklamada, “Genel Müdürlüğümüz, özel günler anısına bastığı hatıra paraların tanıtımını özel günlerden bir gün önce yapmaktadır.” ifadeleri de yer aldı.

     

  • Cumhuriyet kutlamalarına damga vurdu

    Cumhuriyet kutlamalarına damga vurdu

    Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bursa’nın Yenişehir ilçesinde de kutlanan Cumhuriyetin 100.Yıl kutlama töreni çiftçi Necdet Şahin yaptığı sürpriz ile duygu dolu anlara neden oldu.

    Necdet Şahin, “ 29 Ekim Cumhuriyet bayramlarında törenlere katılıyorum.

    Coşkuluyuz ben çiftçilik yapıyorum.

    Cumhuriyetimizin100.Yılı kutlu olsun” dedi.

  • Bursa’da 100. yıl coşkusu

    Bursa’da 100. yıl coşkusu

    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 100’üncü yıl kutlama programı Bursa’da icra edildi. Heykel Valilik Binası’nda Bursa Valisi Mahmut Demirtaş, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve Bursa milletvekilleri tebrikleri kabul etti. Kabulün ardından Atatürk heykeli önündeki törende Vali Demirtaş ve Belediye Başkanı Aktaş, araç üzerinde halkın bayramını kutladı. İstiklal Marşı’nın okunması ve Türk bayrağının göndere çekilmesi ile program devam etti.

    Bursa Valisi Mahmut Demirtaş yaptığı konuşmada, “İstiklal mücadelemizin bize bıraktığı en önemli miraslardan biri şüphesiz cumhuriyettir. Cumhuriyet milletçe kıyama duruşumuzdur. Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın teminatıdır. Cumhuriyette bu coğrafyadaki varlığını perçinleyen milletimiz rotasını tam bağımsızlık ve muasır medeniyet seviyesinin üzerine hedefine yöneltmiştir.

    Bunun için demokrasi ve cumhuriyeti baş tacı etmiş, dahili ve harici pek çok badireyi, basireti, feraseti ve cesaretiyle atlatmayı başarmıştır. Türlü oyunlarla devletimizi ve milletimizi köşeye sıkıştırmak kazanımlarını elinden almak isteyenlere cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıkarak ders vermiştir.

    Yaşadığımız coğrafyada, yüz yıl önce de olduğu gibi bugün de gerek terörle, gerekse ekonomik yaptırımlarla bizi cendereye sokmak, hizaya almak isteyenler var. Bunların bir de yerli iş birlikçileri var. Ama onların unuttuğu bir şey var. Bugün kabına sığmayan hayallerini sınırların ötesine taşan gönül coğrafyasına uzanan bir Türkiye var. Bugün uluslararası arenada sahada ve masada güçlü bir Türkiye var. Dünyada ne dediğine, ne istediğine kulak verilen bir Türkiye var.

    Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Türkiye vizyonuyla daha müreffeh bir Türkiye’nin işaret için atılmıştır. Artık istikbalin aydınlık ufuklarına bakma vaktidir. Allah’ın izniyle yolumuz aydınlıktır. Türkiye vizyonu, bizim menzilimizi genişletecek, bize derman, kollarımıza kuvvet verecektir. Nefesimizi tazeleyecek, mazimizle bağını kuracak ve daha büyük işler yapmamıza vesile olacaktır” dedi.

    Öğrencilerin şiir okumasının ardından, Yıldırım Belediyesi Halk Oyunları ekibinin gösterisi beğeni topladı. Bursa Uludağ Üniversitesi Halk Oyunları Topluluğu’nun ‘Zeybek’ gösteri protokol ve seyircilerden tam not aldı. Mehter takımının mini konseri ve kılıç kalkan gösterisi ile programın ilk kısmı tamamlandı. Programın geçiş programında öğrenciler, gaziler, polisler, askerler ve sivil toplum kuruluşları protokolü selamladı. Protokol üyelerinin ve vatandaşların katılımı ile heykel önünden başlayan yürüyüş Cumhuriyet Caddesi’nde son buldu.

  • Depremin merkez üssünde 100. yıl coşkusu

    Depremin merkez üssünde 100. yıl coşkusu

    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yıl dönümü kutlamaları Kahramanmaraş’ta 7’den 70’e yüzlerce kişinin katıldığı büyük bir coşku ile kutlandı. Her yıl Trabzon Bulvarı’nda düzenlenen etkinlikler 6 Şubat tarihinde yaşanan depremlerden dolayı bu yıl Prof. Dr. Necmettin Erbakan Bulvarı’nda gerçekleştirildi. Kahramanmaraş Valisi Yavuz Mükerrem Ünlüer, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Başkanı Hayrettin Güngör ve Kahramanmaraş Garnizon Komutanı Tuğgeneral Emin Mehmet Terzioğlu askeri araç üzerinde halkı selamladı.

    Daha sonra, alanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ekim mesajı okundu. Kahramanmaraş Valisi Ünlüer tören konuşmasında, “Şehrinin işgal altında olmasını hiçbir zaman kabul etmeyen Maraş halkı da vatanını ve bayrağını savunmak için, zor şartlar altında büyük bir mücadele örneği sergileyerek, Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımını ateşlemiştir. Sütçü İmam, Arslan Bey, Şahin Bey, Ali Saip Bey ve Milli Mücadelemizin tüm kahramanlarının göstermiş olduğu destansı kahramanlık mücadelesi sayesinde ezelden beridir hür yaşamış Türk milleti, Kurtuluş Savaşı’nı da bu azimle kazanmıştır” dedi.

    Vali Ünlüer’in konuşmasının ardından günün anlam ve önemine binaen şiirler okunurken, zeybek ve geleneksel dans gösterileri katılımcılar tarafından büyük bir beğeni ile takip edildi. Töreninde ayrıca kahraman Türk polisinin ve Türk askerlerinin geçidi büyük bir alkışla gerçekleşti.

  • Zile’de 100. yıl coşkuyla kutlandı

    Zile’de 100. yıl coşkuyla kutlandı

    Zile Belediyesi tarafından Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl kutlamaları kapsamında düzenlenen ‘Cumhuriyet Şöleni’ vatandaşların yoğun katılımı ile yapıldı. Vatandaşa Türk bayrağı ve 100. yıl logolu şapkaların dağıtıldığı kutlama, 15 Temmuz Meydanı’nda Grup Mood konseri ve zeybek gösterileri ile başladı. Kırmızı beyaza bürünen meydanda çocuklar için de palyaço ve yüz boyama etkinliği düzenlendi.

    Açılış konuşmasını yapan Zile Belediye Başkanı Şükrü Sargın, “Yitik, kayıp, hasta, yoksul, paramparça bir ülkenin, kısıtlı imkanlar içinde ortaya koyduğu varoluş öyküsünün adıdır Türkiye Cumhuriyeti. Bağımsızlıkla başlayan, aynı dönemde çalışmaya, üretmeye, dönüştürmeye işaret edilen hedefe doğru, emin adımlarla ilerleyen bir yolculuktur Cumhuriyet. Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ya İstiklal, Ya Ölüm’ hedefiyle kurduğu ve Türk ulusunun en büyük kazanımı olan Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamanın onuru, gururu ve heyecanını yaşıyoruz. Atatürk’ün bu mirasını gelecek nesillere bırakmak için yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vatan toprağı uğruna fedakârlıkla mücadele eden vatan evlatlarını, kurucu kahramanları, aziz şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnetle anıyorum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı, Cumhuriyetimizin yüzüncü yaşını ve başlayacağı ikinci yüzyılını kutluyorum” dedi.

  • Adalet teşkilatı 100’üncü yıl yürüyüşünde

    Adalet teşkilatı 100’üncü yıl yürüyüşünde

    Eskişehir’de Bozdağ ve Tandır köyleri arasında 7 kilometrelik parkurda gerçekleştirilen yürüyüşe Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Özel, Eskişehir Gençlik ve Spor İl Müdürü Osman Ercan ile Eskişehir Adliyesi ve Ceza İnfaz Kurumlarında görevli çok sayıda personel ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü öğrencileri katıldı.

    ‘Tarihin önemli dönemeci’

    Yürüyüş boyunca çocuklarla birlikte marşlar söylenip, Cumhuriyetin geçmişi hakkında sohbetler edilirken yürüyüşün sonunda verilen molada konuşma yapan Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, “Atalarımız, bu dağlarda yüz sene önce vatanımızı bırakmadan canlarını feda ettiler. Biz de onların evlatları olarak onlara layık olmaya, Cumhuriyeti daha da güçlendirmeye ve gençlerimize, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak için hep birlikte çalışıyoruz. Bugün bizim tarih sahnesinde önemli bir dönemecimiz. Bunun anlamını kavrayıp gençliğimize anlatarak, daha çok çalışarak vatanımızı, milletimizi ve bayrağımızı daha da yücelere çıkarmak hepimizin hedefi. Yüzüncü yılımız kutlu olsun. Nice yüz yıllara” diye konuştu.

  • Nilüfer’de ilk adres Atatürk anıtı

    Nilüfer’de ilk adres Atatürk anıtı

    Cumhuriyet Bayramı 100. yılında Nilüfer’de görkemli törenlerle kutlanıyor. Günün ilk töreni Nilüfer Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’nda gerçekleştirildi. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, eşi Zeynep Terzioğlu Erdem, geçmiş dönem Nilüfer Belediye Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, İYİ Parti Nilüfer İlçe Başkanı Levent Öncü, Bulgaristan Bursa Konsolosu Ticari Ateşesi Lyubomir Lyubenov,siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

    Çelenklerin Atatürk Anıtı’na sunulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Bütün Türkiye’nin Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamanın gururunu yaşadığını ifade eden Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Bugün burada kutsal emaneti, ikinci yüzyıla taşımanın mutluluğunu paylaşıyoruz. 100 yıl önce karanlığın ortasında bir güneş gibi doğmuş, en büyük devrimlerle bu ülkede aydınlık bir çağı başlatmış olan Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihi eşiği atlamış olmasının gururunu paylaşıyoruz” diye konuştu.

    Cumhuriyet’in bu 100 yılda pek çok badireler atlattığını ifade eden Başkan Erdem, ama her şeye rağmen ayakta kaldığını ve ayakta kalmaya da devam edeceğini söyledi. Başkan Erdem konuşmasına şöyle devam etti:
    “Görüyorsunuz yaşadığımız dönem de çok sancılı. Bir yanımızda vicdanını, aklını kaybetmiş bir savaş var. Masum insanlar, çocuklar ölüyor. Vicdanımızı kanatan bu savaşı lanetliyoruz. Öte yanda memleketin içinde olduğu gerçekler, gelecek endişelerimiz var. Laiklik gibi Cumhuriyet’in en temel dayanakları endişe verici girişimlerle yara alıyor. Bugün, okullarda imamların derse girmesinden, anaokullarına mescit zorunluluğundan bahsediyoruz. Halen kadın-erkek eşitliğini münazara ediyoruz. Oysa biz bu konuları 100 yıl önce çözmüştük. Yani geldiğimiz noktada bugün Cumhuriyet kazanımlarına daha çok sahip çıkmamız gerekiyor.”

    Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’ndaki “Az zamanda büyük işler yaptık. Ama bunlar asla yeterli değil. Yurdumuzu dünyanın en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız” sözlerine dikkat çeken Başkan Erdem bu hedefe ulaşılması için çok çalışmak gerektiğinin de altını çizdi. Başkan Erdem, “Cumhuriyet değerlerine inanan herkes omuz omuza bu hedefe yürümeli. Ezilen tüm dünya halklarına örnek olan Cumhuriyet, inanıyoruz ki yeni neslin omuzları üzerinde sonsuza dek yaşayacaktır. Tarihin en büyük devrimcisi Atatürk’ün, ‘Yurtta sulh, dünyada sulh’ sözünün altını çizerek, ülkemiz için ve tüm dünya halkları için savaştan uzak, barış ve huzur dolu bir gelecek diliyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

  • 100 yıllık Cumhuriyet’in mimarı: Atatürk

    100 yıllık Cumhuriyet’in mimarı: Atatürk

    Atatürk, 1881’de Selanik’te dünyaya geldi. Annesi Zübeyde Hanım’ın arzusu doğrultusunda ilköğrenimine Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde başlayan Mustafa Kemal, daha sonra babası Ali Rıza Efendi’nin isteği üzerine geçtiği Şemsi Efendi Mektebinde ilkokulu tamamladı.

    Ortaokul eğitimi için gittiği Selanik Mülkiye Rüştiyesinden kendi isteğiyle ayrılan Mustafa Kemal, öğrenimini Selanik Askeri Rüştiyesinde sürdürdü, ardından Manastır Askeri İdadisi’nden ikincilikle mezun oldu. Askeri öğreniminin yanında yabancı dil eğitimi de devam eden Atatürk, yazları izinli döndüğü Selanik’te Fransızca dersleri aldı.

    Daha sonra İstanbul’a gelerek 1899’da girdiği Harp Okulu’nu 1902’de teğmen rütbesiyle tamamlayan Atatürk, Harp Akademisi’nden de 1905’te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.

    Mustafa Kemal, kurmaylık stajı için 1905’te Şam’da 5. Ordu emrine atandı, Suriye bölgesindeki üstün hizmetleri dolayısıyla Beşinci Rütbe’den Mecidi Nişanı verildi. Merkezi Makedonya’nın Manastır şehrindeki 3. Ordu Karargahı’na 1907’de atanan Mustafa Kemal, Selanik’teki kurmay şubede görevlendirildi.

    Mustafa Kemal, Manastır ve Selanik’te görevliyken 1909’da İstanbul’daki 31 Mart Vakasını bastıran Hareket Ordusu’nda görev yaptı. Arnavutluk’taki isyanı bastırmak için 1910’da düzenlenen harekatta da görevlendirilen Mustafa Kemal, İtalya’nın 1911’de Trablusgarp’a asker çıkarması üzerine Tobruk’a gönderildi, Tobruk ve Derne’de Türk kuvvetlerini başarıyla yönetti ve İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı’nı kazandı.

    Derne Komutanlığına 6 Mart 1912’de atanan Mustafa Kemal, Ekim 1912’de Balkan Savaşı başlayınca Gelibolu ve Bolayır’daki birliklerle savaşa katıldı ve Dimetoka ile Edirne’nin geri alınışında etkili oldu.

    “Anafartalar Kahramanı”

    Mustafa Kemal, 1913’te Balkan Harbi’nden sonra Sofya ataşemiliterliğine atandı. Ataşemiliter olarak görev yaptığı sırada Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine Mustafa Kemal, Başkomutanlık Vekaleti’ne müracaat ederek cephede görev almak istedi.

    Kendisine “Sizin için orduda her zaman bir görev vardır. Ancak Sofya Ataşemiliterliğini daha önemli gördüğümüzden sizi orada bırakıyoruz.” cevabının verilmesi üzerine Büyük Önder, Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya şu mektubu yazdı:

    “Vatanın müdafaasına ait faal vazifelerden daha mühim ve yüce bir vazife olamaz. Arkadaşlarım muharebe cephelerinde, ateş hatlarında bulunurken ben, Sofya’da ataşemiliterlik yapamam. Eğer birinci sınıf subay olmak liyakatinden mahrumsam, kanaatiniz bu ise lütfen açık söyleyiniz.”

    Bunun üzerine Mustafa Kemal, 1915’te Esat Paşa komutasındaki 3. Kolordu’ya bağlı Tekirdağ’da oluşturulacak 19’uncu Tümen Komutanlığına atandı.

    Gelibolu Yarımadası’na asker çıkaran ve Conkbayırı’na ilerleyen düşman kuvvetleri, Atatürk’ün komutasındaki 19’uncu Tümen kuvvetlerinin taarruzuyla geri çekildi. Mustafa Kemal Paşa, cephanesi biten Türk askerine “Cephaneniz yoksa süngünüz” var diyerek, moral ve güven verdi.

    Mustafa Kemal, Conkbayırı taarruzu sırasında göğsüne isabet eden şarapnel parçasının cebindeki saati parçalayarak dönmesi sonucu mutlak ölümden kurtuldu. Mustafa Kemal Paşa, sadece Gelibolu Yarımadası Kuzey Bölgesi Muharebelerinin değil, aynı zamanda Çanakkale Boğazı’nın, Çanakkale Cephesi’nin, İstanbul’un da kaderini tayin etti ve böylece Çanakkale Savaşları’nda Mustafa Kemal Paşa “Anafartalar Kahramanı” olarak ün kazandı.

    Çanakkale’den sonra Doğu Cephesi’nde 16’ncı Kolordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, 1916’da Rus saldırılarını durdurarak Bitlis ve Muş’u düşmandan geri aldı ve bu cephede generalliğe terfi etti.

    Ülkenin işgali ile Samsun’a hareket etti

    Filistin ve Suriye’de görevli 7’nci Ordu Komutanlığına 1917 Temmuz ayında atanan Mustafa Kemal Paşa, bir süre sonra 2. Ordu Komutanlığına tayin olsa da, görevi kabul etmeyerek Genel Karargah emrinde İstanbul’da kaldı. Aynı yıl Veliaht Vahdettin ile Almanya’ya giderek Alman Genel Karargahı ve Alman savaş cephelerinde incelemelerde bulundu.

    Suriye cephesinde 1918’de yeniden görevlendirilen Mustafa Kemal, 7’nci Ordu Komutanı olarak görev yaptı ve bu sırada İngilizlerin asıl amaçlarının İskenderun’u işgal edip, kuzeye çekilmekte olan 7. Ordu’yu abluka altına almak olduğunu İstanbul’a bildirdi.

    İngilizlerin İskenderun’u dirençle karşılaşmadan 9 Kasım 1918’de teslim alması üzerine Mustafa Kemal Paşa, hükumet merkezi ile yaptığı telgraf görüşmelerinde, İngilizlere verilen tavizleri tenkit etti. “Böyle giderse memleketin binbir türlü entrika ve istilaya maruz kalacağını” izah etmeye çalışan Mustafa Kemal Paşa’ya, Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı ve 7. Ordu’nun lağvedildiği bildirildi.

    Paşa, bu acziyetin tamamen ortadan kaldırılmasını istiyordu ve emrindeki birliklerin komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa’ya bırakarak aynı gün akşamı Adana’dan trenle İstanbul’a hareket etti.

    İstanbul’da, 13 Kasım 1918’den 16 Mayıs 1919’a kadar kalarak memleketin genel durumunu yakın arkadaşlarıyla kritik eden Mustafa Kemal Paşa, ülkesinin kaderini değiştirecek Samsun yolculuğuna çıktı ve İstiklal Mücadelesi’ni başlattı. Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak amacını gizli tutarak, Ordu Müfettişliği görevi ile İstanbul’dan ayrıldı.

    “Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir”

    Karadeniz yoluyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’ni yayımladı. Türk milletine, “Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğunu, azim ve kararlılıkla vatanın kurtarılması için Sivas’ta bir kongre toplanacağını” bildirdi.

    Ayrıca Osmanlı Hükümetinin verdiği görevden ve askerlikten istifa ederek, 23 Temmuz 1919’da Erzurum’da, 4 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan kongrelerin başkanlığını yaptı.

    Bu kongrelerde alınan, “Düşman işgaline karşı milletin vatanı savunacağı, bu amaçla geçici bir hükümetin kurulacağı ve bir milli meclisin toplanacağı, manda ve himayenin kabul edilmeyeceği” kararlarıyla Büyük Millet Meclisi’nin de temelleri atıldı.

    Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Atatürk’ün öncülüğünde 23 Nisan 1920’de Ankara’da tarihi görevine başladı, Mustafa Kemal Atatürk, Meclis ve Hükümet Başkanı seçildi.

    Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı’nın tanığı Anadolu Ajansını kurdu

    TBMM açılmadan 17 gün önce, 6 Nisan 1920’de, Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla Anadolu Ajansı (AA) kuruldu. “Milli Mücadele’nin sesini dünyaya duyurmak” amacıyla kurulan AA, TBMM’nin çıkardığı ilk yasaları duyurdu, Milli Mücadele’nin ve Kurtuluş Savaşı’nın her aşamasına tanıklık etti.

    TBMM açılarak milli bir hükümet kurulmasına rağmen Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması imzalandı.

    Atatürk, United Telegraph gazetesi muhabirine yaptığı açıklamada, Sevr Antlaşması’nı tanımadıklarını vurgulayarak, “Siyasi, adli, iktisadi ve mali bağımsızlığımızı imhaya ve neticede yaşama hakkımızı inkara ve kaldırmaya yöneltilmiş Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir.” dedi. TBMM tarafından Osmanlı Hükümeti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Sevr Antlaşması’nın kabul edilmediği dünyaya duyuruldu.

    “Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz”

    İtilaf Devletleri’nin yardımıyla İzmir’i işgal eden Yunan kuvvetlerinin ilerlemesi, 1921’de Birinci ve İkinci İnönü savaşlarıyla durduruldu.

    Yunan ordusunun 23 Ağustos 1921’de yeniden taarruz etmesiyle Sakarya Meydan Muharebesi başladı. Atatürk, birliklere, “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz.” diyerek tarihe geçen emrini verdi.

    “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı

    Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği Türk ordusu, Yunan ordusunu bozguna uğrattı, Sakarya Meydan Muharebesi’ni zaferle sonuçlandırdı. 22 gün süren savaşta Yunan ordusu ağır kayıplara uğratıldı. Bu zafer dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk’e TBMM tarafından “Mareşal” rütbesi ve “Gazi” unvanı verildi.

    Sakarya Zaferi’nin ardından 13 Ekim 1921’de Kafkas Cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması, 20 Ekim 1921’de Fransızlarla Hatay haricinde bugünkü Türkiye sınırının çizildiği Ankara Antlaşması imzalandı.

    Atatürk’ün komutanlığında Türk ordusu, vatanı düşman işgalinden kurtarmak için 26 Ağustos 1922’de karşı saldırıya geçerek Büyük Taarruz’u başlattı.

    Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği 30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar (Başkomutan) Meydan Muharebesi’nde Türk ordusu, Yunan ordusunun bozguna uğrattı. Kaçan düşman kuvvetlerini izleyen Türk ordusu, 9 Eylül 1922’de İzmir’e girdi.

    Anadolu’yu düşman istilasından kurtaran büyük askeri zaferlerin ardından 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı ve İtilaf Devletleri, işgal ettikleri Türk topraklarından çekildi.

    Kurtuluş Savaşı, ülkenin kaderinin değiştiği, Türk milletinin dünyaya meydan okuduğu, kahramanlık destanlarının yazıldığı savaş olarak tarihe geçti.

    Lozan Antlaşması

    İsmet İnönü başkanlığındaki Türkiye heyeti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalandı.

    Büyük Önder, Lozan Antlaşması’na ilişkin, “Bu antlaşma, Türk milleti aleyhine, asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın yıkılışını ifade eder bir vesikadır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı

    Atatürk, Fransa’da ihtilal ile kurulan cumhuriyeti, demokrasiyi ve yönetim şeklini inceledi ancak bunun aynısının Türkiye’de uygulanamayacağını öngördü.

    Ülkenin siyasal, sosyolojik ve ekonomik yapısını çok iyi bildiğinden, demokrasinin sadece Cumhuriyet ile toplumun tüm kesimlerince içselleştireceğini biliyordu.

    Atatürk’ün yakın arkadaşlarından, usta gazeteci ve yazar Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” adlı eserinde, Cumhuriyet’e giden süreci ve Mustafa Kemal’in görüşlerini ana hatlarıyla şu cümlelerle kaleme aldı:

    “Rejimdeki olağanüstü olmayan durumların çözümlenmesi zorunluluğu ortaya çıktı. Çünkü Türkiye’nin devlet şekli henüz belirlenmemişti. Kanun-i Esasi’de yeni hükümet şeklini açıkça belirlemek gerekiyordu. Çünkü padişahlık ve hilafet taraftarları hala vardı.”

    Atatürk, Cumhuriyet ilan edilene kadar Cumhuriyet fikrini muhalefet olur düşüncesiyle gizli tuttu ama yeni yönetim şeklinin çabuk kabul edilmesi için çalışmalar yürüttüğünü Nutuk’ta “Devlet yönetimini, Cumhuriyet’ten söz etmeksizin, ulusal egemenlik ilkeleri çerçevesinde, her an Cumhuriyet’e doğru yürüyen şekilde toparlamaya çalışıyorduk.” sözleriyle kaleme aldı.

    TBMM tarafından 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi ve Mustafa Kemal Atatürk de Cumhurbaşkanı seçildi. 1938’de vefatına dek arka arkaya 4 kez Cumhurbaşkanı seçilen Atatürk, bu görevi en uzun süre yürüten Cumhurbaşkanı oldu.

    Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik 14 Haziran 1926’da suikast girişimi engellendi, elebaşları İzmir’de tutuklandı. Büyük Önder, suikast girişimine ilişkin Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, “Alçak girişimin benim şahsımdan ziyade mukaddes Cumhuriyet’imize ve onun dayandığı yüksek ilkelerimize yönelmiş bulunduğuna şüphe yoktur. Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Gazi Mustafa Kemal’e 24 Kasım 1934’te 2587 sayılı Kanunla “Atatürk” soyadı verildi ve bu soyadının başkaları tarafından kullanılması yasaklandı.

    Ekonomi, dış politika ve tarımdaki hamleler

    Mustafa Kemal Atatürk, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın etkilerini hafifletmek ve ülkenin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla 1933’te Beş Yıllık Sanayi Planı’nı başlattı. Aynı dönemde dış politikada da önemli adımlar atıldı. Milletler Cemiyeti’ne girilmesi, Balkan Antantının imzalanması, Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve Sadabat Paktı başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası adımlar, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada etkili bir aktör olarak öne çıkmasına katkıda bulundu.

    Tarıma ve çiftçiye değer veren Atatürk, çiftliklerde 1925’ten başlayarak 13 yıl süre ile planlı ve ciddi bir şekilde çalışmalar yaptırdı, ürüne elverişli uygun olmayan topraklarda çiftlikler kurarak bu toprakları ziraate elverişli hale getirdi.

    “Hatay, benim şahsi meselemdir”

    Atatürk, ulusal meseleden ziyade, “Benim şahsi meselemdir” dediği Hatay’ın anavatana katılması için yoğun çaba sarf etti ve hedefi vefatının ardından 1939’da gerçekleşti.

    Mustafa Kemal Atatürk, 57 yıl süren yaşamında, milletinin ve vatanının bağımsızlığı için yılmadan çalıştı ve girdiği her mücadeleden zaferle çıktı.

    Askeri ve siyasi dehasıyla saygınlığını koruyan devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de 57 yaşındayken Dolmabahçe Sarayı’nda saat 09.05’te hayata gözlerini yumdu.

    Atatürk’ün vefatı yalnız Türkiye’de değil bütün dünyada büyük üzüntüyle karşılandı.

    Ata’nın cenazesinin Anıtkabir yolculuğu

    Atatürk’ün naaşı 16 Kasım’da Dolmabahçe Sarayı tören salonunda katafalka konuldu. 19 Kasım günü cenaze büyük bir kalabalık tarafından Yavuz Zırhlısı ile İzmit’e oradan da aynı günün akşamı tüm yurt gezilerinde kullandığı tren ile Ankara’ya uğurlandı.

    Ankara’da 20 Kasım’da devlet erkanı ve yabancı devlet adamları tarafından karşılanan cenaze, TBMM önünde katafalka konuldu. Büyük bir cenaze töreni ile 21 Kasım 1938’de Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konulan Atatürk’ün naaşı, ebedi istirahatgahı Anıtkabir’e taşındığı 10 Kasım 1953’e kadar burada kaldı.

    KAYNAK: AA

  • “100. yılın gururunu ve heyecanını yaşıyoruz”

    “100. yılın gururunu ve heyecanını yaşıyoruz”

    Cumhuriyet 100 yaşında.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet’in 100. yılına ilişkin sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı.
    Yurt içinde ve yurt dışında yaşayan vatandaşların 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, mesajında şunları kaydetti:

    “İştirakleriyle bayram sevincimizi bizlerle paylaşan tüm dostlarımıza, tüm misafirlerimize, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Bugün, Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümüne ulaşmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. Şanlı tarihimizin bu dönüm noktasında, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, yeni devletimizin kuruluşuna öncülük eden tüm kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyorum. Bin yıldır vatan topraklarını kanlarıyla sulayan aziz şehitlerimize ve gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

    ‘Devlet-i ebed müddet’ inancıyla asırlardır vatanımıza, milletimize ve devletimize hizmet eden herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün 100. yaşını büyük bir coşkuyla kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti, bizim bu topraklarda kurduğumuz son devletimizdir. Milletimizin maziden atiye uzanan yolculuğu Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da Türkiye Cumhuriyeti’ne devrolarak bugünlere kadar gelmiştir.

    Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanlığı Forsu’ndaki 16 yıldızda manasını bulan 2 bin 200 yıllık devlet geleneğimizin tüm birikimine sahiptir. Köklü tarihimizden ve kadim değerlerimizden aldığımız ilhamla, Cumhuriyetimizi daha da güçlendirerek yeni asrına hazırlamanın gayreti içindeyiz. Bizzat Gazi Mustafa Kemal’in ifadesiyle ‘kimsesizlerin kimsesi’ olarak doğan Cumhuriyetimizi ilelebet payidar kılmak en önemli vazifemizdir.

    “CUMHURİYETİMİZİ MUASIR MEDENİYET SEVİYESİNİN ÜZERİNE ÇIKARACAK ADIMLARI ATTIK”

    Bu anlayışla son 22 yılda ülkemizi başarıdan başarıya, zaferden zafere koşturduk. Asırlık ihmalleri ve eksikleri gidererek yatırımlarla, Cumhuriyetimizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracak adımları attık. Demokrasiden ekonomiye, güvenlikten adalete, eğitimden sağlığa, tarımdan dış politikaya varıncaya kadar her alanda tarihî reformları hayata geçirdik.

    Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile Gazi Mustafa Kemal’in ‘Millî Mücadele’nin maksat ve gayesi, milletin tam istiklâlini ve kayıtsız şartsız egemenliğini sağlamak ve sürdürmektir’ diyerek ortaya koyduğu idealini, yaklaşık bir asır sonra da olsa, gerçeğe dönüştürdük.

    Devletle millet arasına örülen duvarları kaldırarak Cumhur ile Cumhuriyeti kucaklaştırdık. Vesayet odaklarına karşı yürüttüğümüz ve zaferle sonuçlandırdığımız mücadeleyle Cumhuriyetin demokrasiyle buluşmasını sağladık.

    “BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE ÜLKÜSÜNÜ YÜCELTMEKTE KARARLIYIZ”

    Şimdi de ‘Türkiye Yüzyılı’ hedefiyle Cumhuriyetin ikinci asrını dünyada milletimizin asrı yapmak için canlabaşla çalışıyoruz. Büyüyen ekonomimiz, güçlenen demokrasimiz, artan itibarımız, genişleyen nüfuz alanımız, ilkeli ve vizyoner dış politikamızla ülkemizle birlikte tüm dünyada ‘kimsesizlerin kimsesi’ olmayı sürdürüyoruz.

    Türkiye’nin her başarısının bölgemizdeki ve dünyadaki tüm mazlumlar tarafından umutla takip edildiğini görmekten bahtiyarlık duyuyoruz. Harici ve dâhili bedhahlara aldırmadan büyük ve güçlü Türkiye ülküsünü yüceltmekte kararlıyız.

    Emperyalistlerin tetikçiliğini yapan terör örgütlerine, hâlâ bir asır önceki hesapların peşinde koşan müstevlilere, ülkemizin başarılarından rahatsız olan kifayetsiz muhterislere, hâsılı, millet ve memleket düşmanlarına rağmen diğer hedeflerimiz gibi, inşallah Türkiye Yüzyılı’nı da hayata geçireceğiz.

    Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, Türkiye’de ve yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlarımızın Cumhuriyet Bayramı’nı gönülden tebrik ediyorum. Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümü kutlu olsun.”