Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, 7 Ekim’de başlayan ve şiddetle devam eden İsrail-Hamas çatışmaları nedeniyle yarın acil olarak düzenlenecek AB liderlerinin çevrimiçi toplantısı öncesi açıklamalarda bulundu. Çatışmaların Avrupa’da toplumlararası gerilimi artırarak büyük güvenlik sonuçları doğurabileceğini belirten Michel, “Bu çatışmanın toplumlararası aşırıcılığı besleme potansiyeli var” dedi. Michel, devam eden çatışmaların daha fazla mültecinin sığınak arayışına girmesine yol açacağı yönündeki endişeleri artırdığını ifade ederek, “Çok sayıda insanın komşu ülkelere göç etmesi konusunda büyük bir risk bulunuyor” açıklamasını yaptı.
Etiket: ab
-
Gıda israfının boyutu artıyor
Gıda kaybı ve israfı gün geçtikçe artarken, uzmanlar ise bunun önüne geçilebilmesi için vatandaşları birçok konuda uyarıyor. Özellikle tüketim kültürünün artmasıyla gıda israfının arttığını söyleyen uzmanlar, ihtiyaç fazlası ürünlerin alınmaması ve etiket okuryazarlığının önemine işaret ediyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü AB Uyum Daire Başkanı ve ‘Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık’ Kampanyası Ulusal Koordinatörü Zeynep Özkan, bu çerçevede yaptığı açıklamada gıda kaybı ve israfı konusunda uzun yıllardır çalışma yapıldığını, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile 2018 yılında başlattıkları ‘Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık’ kampanyasıyla Türkiye’de gıda kaybı ve israfını önlemek için bir strateji belgesi ve eylem planı hazırlıklarına başladıklarını dile getirdi.
Kampanya çalışmalarının 2020 yılında başladığını hatırlatan Özkan, “Türkiye’de gıda kaybı ve israfın önlenmesi için yaklaşık 100’e yakın eylem belirledik. Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda bütün ilgili paydaşlarla bu eylemleri gerçekleştirmekteyiz. Üç senedir de kampanyanın koordinasyonu üstlenmekteyiz” diye konuştu.“Yılda 18,2 milyon ton gıdayı çöpe atmaktayız”
Özkan, Türkiye’deki gıda israfının boyutuna dikkati çekerek, “Her ne kadar kültürel olarak gıdayı israf etmediğimizi düşünsek de yılda 18,2 milyon ton gıdayı çöpe atmaktayız. Bu da çöpümüzün yaklaşık yüzde 52’sini, yani yarıdan fazlasını oluşturmakta. Özellikle ekmek israfında neredeyse günde 5 milyon somun ekmeğin, taze meyve ve sebzenin çöpe atıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Gıda israfı sadece gıdanın değil, onu üretmek için kullanılan suyun, enerjinin, emeğin ve bütün kaynakların da çöpe atılması demek” dedi.
“Kompost kılavuzlarımızla gıda zincirindeki aktörlere yardımcı olmaya çalışıyoruz”
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın öncülüğünde gıda israfına karşı çeşitli kılavuzlar yayımladıklarını kaydeden Özkan, “Bütün paydaşlarla etkinlikler gerçekleştiriyoruz. Özellikle okullarda eğitimler veriyoruz. Mutfak atölyeleri düzenliyoruz. ‘Gönüllü son hasat’ etkinlikleri yapıyoruz. Aynı zamanda gıda zincirindeki bütün paydaşlara yönelik, özellikle ağırlama, perakende sektörü ve tüketiciler için çeşitli kılavuzlarımız var. Lojistik sektörü ve gıda israfını önleyemiyorsak bunun toprağa verimli olarak geri dönüştürebilmesi için kompost kılavuzlarımızla gıda zincirindeki aktörlere yardımcı olmaya çalışıyoruz” dedi.
“820 bin imza toplayarak söz aldık”
Türkiye’nin gıda israfı konusunda yaptığı çalışmaların uluslararası arenada her zaman gösterildiğini ifade eden Özkan, bu çalışmalar çerçevesinde iki Guinness Dünya Rekoru kırıldığını aktararak, “En büyüğü bir kampanya için verilen en fazla söz ile 820 bin imza toplayarak insanların planlı alışverişe çıkacakları, gıdalarını çöpe atmayacakları, arta kalan gıdalarını değerlendireceğine dair söz verdikleri bir rekoruna imza attık” açıklamasını yaptı.
Özkan, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda kaybı ve israfına yönelik eylem planını uygulamaya devam ettiklerini söyledi.“Buzdolabındaki bölgelerin farklı gıdalara hizmet ettiğini bilmeleri gerekiyor”
Tüketicilere gıda israfının önlenmesine yönelik tavsiyelerde bulunan Özkan, şunları kaydetti:
“Öncelikle kilerlerini, buzdolaplarını kontrol etmeden alışverişe çıkmamaları gerekiyor ve bir alışveriş listesi hazırlayarak alışverişe çıkmalarını öneriyoruz. Daha sonra buzdolabında, özellikle buzdolabının sıcaklığına dikkat etmelerini öneriyoruz. Buzdolabı kısmının sıcaklığının dört dereceden daha yüksek olmaması gerekiyor. Sıfır ve dört derece arasında buzdolabının sıcaklığının ayarlı olması gıda israfını, gıdaların çabuk bozulabilirliğini engelliyor. Buzdolabındaki bölgelerin de farklı gıdalara hizmet ettiğini bilmeleri gerekiyor. Örneğin buzdolabının kapısı, aslında buzdolabı için en sıcak bölgelerden bir tanesi. Süt ve yumurta gibi kolay bozulabilir ürünleri kapıya yerleştirmememiz gerekiyor. Aynı zamanda buzdolabının en üst kısmı genellikle kahvaltılık malzemelerimizi yerleştirdiğimiz yer. Orası da alt kısımlara kıyasla daha sıcak olduğu için kolay bozulabilir ürünleri oraya yerleştirmememiz gerekiyor.”Ürün etiketlerine dikkat
Özkan, tüketicilerin ürünlerdeki etiketlerin üzerinde yer alan tarihleri dikkatli okumaları gerektiğine işaret ederek, bu çerçevede son tüketim tarihi (STT) biten ürünlerin tüketilmemesi, ancak tavsiye edilen tüketim tarihinin (TETT) dayanıklı ürünlerde yer alması dolayısıyla belirtilen tarih geçse de herhangi bir bozulma olmadığı sürece tüketilebileceğini, böylece israfın önüne geçilebileceğini anlattı.
-
“Bizim için AB bitmiştir”
MHP Merkez Yönetim Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu toplantısı dün yapıldı. Toplantının ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, konuşmasında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan açıklamaları nedeniyle CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’na tepki gösterdi. HDP kapatma davasının uzaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ni eleştiren Bahçeli, Avrupa Birliği ve İsveç’in NATO üyeliği konusunda da dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
“14’ncü Olağan Büyük Kurultayımız 17 Mart 2024’te”
Partisinin olağan büyük kulunun 17 Mart 2024’te gerçekleştirileceğini ifade eden Bahçeli, “17 Mart 2024 tarihinde bir şölen havasında yapmayı kararlaştırdığımız 14’ncü Olağan Büyük Kurultayımızla düğümlenecek demokratik süreçte il ve ilçe kongrelerimizi disiplin, demokratik olgunluk, sağduyu, sükunet, kardeşlik ve yüksek bir katılım eşliğinde gerçekleştiriyoruz. Cumhuriyet’in yeni yüzyılını omuzlayacak kadrolarımızla ve Cumhur İttifakı olarak yepyeni projelerimizle gücümüze güç katacağımıza inanıyoruz” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında yaptığı açıklamaları sert bir şekilde eleştiren Bahçeli, şunları kaydetti:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’ne saldıran bu alçak ve aşağılık sözde milletvekilinin ağzı düşman ağzıdır, aidiyeti Kandil mağaralarıdır. Ne vatansızların ne de bayraksızların Türkiye Büyük Millet Meclisinde yeri yoktur. PKK’ya sözcülük yapan bir suçluya hazineden maaş verilmesi skandaldır, günahtır, alan için de haramdır. Hukuk ve demokrasinin kuralları eksiksiz işletilerek bu çürümüşün milletvekilliği düşürülmeli, mahkeme yolu ardına kadar açılmalıdır.”“HDP’yle ilgili açılan kapatma davası hala sürüncemededir”
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılma süreci üzerine dair açıklamalarda bulunan Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’ne seslenerek, “HDP’yle ilgili açılan kapatma davası hala sürüncemededir. Bu durum haksızlıktır, hukuksuzluktur, Türk milletine saygısızlıktır. Anayasa Mahkemesi’nin yolu yol değildir, tarafı adaletin ve milli varlığın yanı hiç değildir. Mevcut haliyle Anayasa Mahkemesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını gözetmek yerine HDP’nin ve bölücülüğün değirmenine ısrarla su taşıdığı ayan beyan ortadadır. Terörizmin kilit taşı, siyasi damarı, ikmal merkezi, terörist devşirme mekaniğinin ana arteri HDP’nin ve devamı niteliğindeki Yeşil Sol Parti’nin bir gün bile faaliyet içinde olması zillettir, rezalettir. Sormak lazımdır ki, Anayasa Mahkemesi neyi bekliyor? Nasıl bir delil istiyor? Hükmü açıklamak için daha neyin olmasını planlıyor? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı davada hazırladığı iddianamede eksik bırakılan ne vardır da Anayasa Mahkemesi bunca zamandır hukuki süreci ağırdan almaktadır? Böylesi bir kepazeliği hukukun üstünlüğüyle, hukuk devleti ilkesiyle açıklamak mümkün müdür? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da yetki ve sorumluluklarını güçlendirerek Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı adıyla yeni baştan kurumsal organizasyonun yapılması beklentimiz ve görüşümüzdür” ifadelerini kullandı.
“NATO’ya da mahkum olmadığımız herkesçe bilinmelidir”
NATO’ya mahkum olunmaması gerektiğini ifade eden Bahçeli, “NATO’nun da tartışılması, sorguya çekilmesi, gerekirse yeni baştan ittifak hukukunun milli değerler çerçevesinde ele alınması zorunluluktur. NATO’ya da mahkum olmadığımız herkesçe bilinmelidir. İsveç’in NATO üyeliğine şu şartlar altında Milliyetçi Hareket Partisi’nin olumlu bakması ise eşyanın tabiatına bütünüyle aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır. Cumhuriyet’in yeni yüzyılında iç ve dış kaynaklı tüm kamburlardan kurtulmak milli gayemizdir. Kimseyi uşak görmeyiz, hiç kimsenin de Türkiye’yi uşak mertebesine çekmesine müsaade etmeyiz. Bölgesel ve küresel çapta ülkemize saygıyla yaklaşan, karşılıklı hak ve çıkarlara saygı gösteren, kuyu kazmak yerine dostluk ve iyi ilişkilerin kuytusunda buluşmaya hazır olan ülkelerle kucaklaşmak için yeni bir seferberlik süreci başlatmak zorundayız. Bunlardan birisi olan Türk Devletleri Teşkilatı, tarih ile coğrafya kaynaştırmaktadır. Türk ve İslam toplumları Afrika ve Balkan ülkelerini de içine alacak şekilde yeni bir dünyanın yol haritasını çizebilecektir. AB işine baksın, kandıracak, müzakere çıkmazına sürükleyecek, boynu eğik yeni ülkelerin peşine düşsün, bizden de sonuna kadar uzak dursun” dedi.
“Komşuya verilecek ev olmadığı anlaşıldı”
Bahçeli, açıklamasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı “komşuluk” çağrısını hatırlatması üzerine Bahçeli, “Mahallede komşuya verilecek ev olmadığı anlaşılmıştır” cevabını verdi.
-
“AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz”
BM 78. Genel Kurulu, 19-26 Eylül tarihleri arasında ABD’nin New York kentinde düzenlenecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da genel görüşmelere katılmak üzere New York’a gidecek. Erdoğan New York’a hareket öncesi basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
Az sonra Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu görüşmelerine iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacağız. BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği genel kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin katılımı bekleniyor. Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğimiz olacak.
Genel kurul görüşmelerinin ilk gününde 19 Eylül salı günü Genel Kurula hitap edeceğim. bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerimizi paylaşacağız. Mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız.
Dünya 5’ten büyüktür tezimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz.
MERKEZ BANKASI BRÜT REZERVLERİ
Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık bir artış oldu. MB’nin toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankası’nın geçen hafta yaptığı açıklama ülkemize duyulan bir başka örneğidir. Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler de takdirle karşılanıyor.
Son 21 yıldır olduğu gibi sadece işimize bakıyoruz. Bundan sonra da aynı hassasiyet ile çalışmaya devam edeceğiz.
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN GERİLİMİ
Şu anda bizim öncülüğümüzde 3’lü bir görüşme teklfiimizi kendilerine ilettik. Biz 4’lü bir teklifte bulunduk. Putin, Aliyev, şahsım ve Paşinyan görüşmesi önerdik.
İSVEÇ’İN NATO’YA ÜYELİK SÜRECİ
Batı ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor. Biz de diyoruz ki parlamentomuz karar vermedikten sonra evet veya hayır dememiz mümkün değil. Öncelikle İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa, bunlar görevini yerine getirmiyor demektir.
“AB TÜRKİYEDEN KOPMA GAYRETİNDE”
Avrupa Birliği, Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. AB’nin Türkiye’den kopuş hamleleri yaptığı bu dönem içerisinde değerlendirmelerimizi yaparız.
Bu gelişmeler karşısında değerlendirmemizi yaparız. Bu değerlendirmelerden sonra AB ile gerekirse yolları ayırabiliriz.
-
“Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler olmalı”
Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları, İspanya’nın Toledo kentinde gayrı resmi olarak toplandı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, toplantıya başkanlık etti. Borrell, toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında, AB Dışişleri Bakanlarının, Afrika’nın Sahra bölgesi, Nijer’deki durum, Rusya-Ukrayna savaşı konusunda Kiev’in önerdiği barış formülünü ele aldıklarını açıkladı. Borrell, “Bugün Bakanlarla Ukrayna ile Nijer’deki darbe ve Sahra’daki durumu ele aldık. Bakanlarla Ukrayna savaşına doğru bir şekilde nasıl son verebileceğimizi görüştük. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’yı dinleme fırsatımız oldu. Kendisi sahadaki son durumu anlattı. Rusya’nın başta okullar olmak üzere İHA’lar tarafından okulların açılma gününde okulları bombaladığını, birçok eğitimcinin öldüğünü, bunların kaza değil bilinçli olarak vurulduğunu aktardı. Ayrıca barış arayışı adına diplomatik araştırmalar konusunda da bilgiler aldık. Çünkü Ukrayna’yı uzun vadede doğru şekilde desteklemeye devam edeceğiz. Savaş sırasında olduğu gibi savaş sonrasında da desteklemeye devam edeceğiz” dedi.
Ukrayna’ya 20 milyar euroluk destek
AB’nin Ukrayna’ya yeni bir yardım paketi için öneride bulunduğunu belirten Borrell, “AB Konseyi’ne uzun vadeli olarak Ukrayna’yı desteklemek için gelecek dört yılda 5’er milyar euro olmak üzere 20 milyar euroluk bir destek paketi öneriyoruz. Bu öneriye tepkilerin olumlu olduğunu görüyorum. Ukrayna’yı desteklemek konusunda yıl sonuna kadar Konsey seviyesinde bir anlaşma bekliyoruz. Maalesef sekizinci yaptırım paketi bloke durumda bunun da kaldırılması gerekiyor” diye konuştu.
“Rusya – Afrika zirvesi bir diplomatik fiyasko oldu”
Yaklaşık 40 bin Ukrayna askerinin Toledo başta olmak üzere AB ülkelerinde eğitilmesini öngördüklerini belirten Borrell, barış planı önerileri arasında Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin önerisini ele aldıklarını bildirdi. Borrell, “Çin, Brezilya, Güney Afrika, Afrika Birliği tarafından yapılan barış formülü önerileri vardı. Bunlar bir kenara kondu ve Zelenskiy’nin barış planı formülü destek gördü. Stockholm ve Suudi Arabistan’da ele alınan bu öneri ile makul bir barış sağlanmasını umuyoruz’’ dedi.
Tahıl Koridoru Anlaşması konusunda Rusya ve Putin’i suçlayan Borrell, “Putin sadece komşularını değil binlerce kilometre ötedeki halkları da tehdit ediyor. Son Rusya – Afrika Zirvesi bir diplomatik fiyasko oldu. Görüyorum ki Rusya uluslararası alanda gerilemeye devam ediyor.’’ dedi.“Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler olmalı”
Nijer konusunun da AB Bakanları tarafından ele alındığını belirten Borrell, “Batı Afrika Devletleri Ekonomik topluluğu (ECOWAS) Komisyonu Başkanı, ECOWAS Barış ve Güvenlik Komiseri ve Nijer’in meşru seçilmiş Bazoum hükümetinin Dışişleri Bakanı ile konuştuk. Bu Afrikalı temsilciler açık ve detaylı şekilde durumu aktardı. Hızlı bir şekilde anayasal düzene dönüşü konuştuk ama Gabon’u konuşmadık çünkü üye değil. Ayrıca Niamey’de zor bir durumda Büyükelçisi bulunan Fransa’ya da tam desteğimizi ifade ettik. ECOWAS yönetimine Nijer konusunda Nijer cuntasının üzerindeki baskı inisiyatifi için desteğimizi ifade ettik. Bu ülkeye AB ve tüm üye ülkeler olarak bütçe desteğini kestik. Doğrudan halka dokunmayan işbirliklerini de kestik. Darbecilere karşı bireysel yaptırımları içeren hukuki çerçeve hazırlıyoruz. Kendileri bize sahadaki son durumu aktardı ve olası bir askeri müdahale konusunda bilgiler verdiler. Başkan Bazoum, Sahra bölgesinin tek seçilmiş başkanıydı. Kendisini anıyorum ve desteklemeye devam ediyoruz. Burkina Faso ve Sahra bölgesinde terör riski artarak devam ediyor. Dün Gabon da karmaşık da olsa bir seçim sonrasında darbe oldu. Bu darbeye hak vermez. Darbeleri çözüm olarak göremeyiz ama her durum kendi şartlarıyla ele alınmalı. Gabon halkının tercihleri dikkate alınmalıdır. Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler olmalı” şeklinde konuştu.
Dağlık Karabağ ve Batı Balkanlar da ele alındı
Toplantıda ele alınan diğer konuları da aktaran Borrell, “Ayrıca Dağlık Karabağ’da insani durumu ele aldık. Laçin Koridoru hakkında güvenliği garanti etmeleri için otoritelerden talepte bulunduk. Ayrıca Ortadoğu’da ve Filistin’de durumu konuştuk. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde ele alınacak konular bunlar” dedi.
Batı Balkan ülkeleriyle de yakından ilgilenmeyi öngördüklerini bildiren Borrell, İspanya dönem Başkanlığı ile Berlin Prosedürü kapsamında Balkan ülkeleriyle toplanmayı öngördüklerini, ayrıca 14 Eylül’de Kosova ve Sırbistan arasındaki diyalog sürecinin yeni bir toplantısına kolaylaştırıcı olarak ev sahipliği yapacağını ve çözüm arayışına devam edileceğini söyledi.Borrell’den genişleme mesajı
AB olarak genişlemeye önem verme çağrısı yapan Borrell, Ukrayna ve Batı Balkan ülkelerinin AB’ye üye olmaları gerektiğini ancak bunun koşulları sağlamaya bağlı olduğunu aktardı. Borrell, AB ülkelerine de mesaj vererek, AB olarak genişlemeye hazır olunması gerektiğini ve 10 yeni üyeyi alabilecek bir düzeye gelinmesi gerektiğini ifade etti.
-
Temmuz 2023 “en sıcak ay”
Copernicus İklim Değişikliği Servisi, aylık raporunu yayımladı. Rapora göre Temmuz 2023, küresel bazda şimdiye kadar “en yüksek sıcaklığın” kaydedildiği ay oldu. Temmuz 2023’te küresel ortalama hava sıcaklığının, 16.63 santigrat derece ile bir önceki en sıcak ay olan Temmuz 2019’daki sıcaklığı 0,3 santigrat derece daha aştığı belirtildi. Güney Avrupa da dahil olmak üzere Kuzey Yarım Küre’nin birçok bölgesinde sıcak hava dalgaları yaşandığı, birkaç Güney Amerika ülkesinde ve Antarktika’nın büyük bir bölümünde de ortalamanın çok üzerinde sıcaklıklar kaydedildiği vurgulandı.
“Gezegen için korkunç sonuçları var”Copernicus İklim Değişikliği Servisi Direktör Yardımcısı Samantha Burgess konuya ilişkin açıklamasında, “Temmuz ayında küresel hava sıcaklıklarının ve küresel okyanus yüzeyi sıcaklıklarının tüm zamanların rekorlarını kırdığına tanık olduk. Bu kayıtların hem insanlar hem de giderek daha sık ve yoğun şekilde aşırı hava olaylarına maruz kalan gezegen için korkunç sonuçları var. 2023 şu anda, son yılların ortalamanın 0,43 santigrat derece üzerinde. Bugüne kadarki en sıcak üçüncü yıl. Temmuz ayındaki ortalama küresel sıcaklık, sanayileşme öncesi seviyelerin 1,5 santigrat derece üzerinde” ifadelerini kullandı. Sera gazı emisyonlarının azaltılması gerektiğini vurgulayan Burgess, “Bu durum, bu kayıtların arkasındaki ana etken olan küresel sera gazı emisyonlarını azaltmak için iddialı çabaların aciliyetini gösteriyor” dedi.
-
“Vize serbestisi sonbaharda görüşülecek”
Avrupa Birliği resmi kaynakları, İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde kısa vadede hangi adımların izleneceğini değerlendiren üst düzey AB yetkilisi, “Seçimlerden kısa bir süre sonra, haziran ayında Avrupa Konseyi, Yüksek Temsilciyi ve Komisyonu,
Avrupa Konseyi tarafından
belirlenen araçlara ve seçeneklere dayanarak, AB-Türkiye ilişkilerinin gidişatı hakkında Avrupa Konseyi’ne bir rapor sunmaya davet etti stratejik ve ileriye dönük bir şekilde ilerlemek amacıyla. Bu rapor sonbaharda tartışılacak. Daha temmuz ayında dışişleri bakanları, AB’nin Türkiye ile yeniden ilişki kurması ve mevcut farklılıklar arasında köprü kurmaya çalışırken ortak çıkarlar üzerine inşa edilmesi gerektiği konusunda görüş alışverişinde bulundular” ifadelerini kullandı.
Yakalanan olumlu havanın tam üyelik müzakerelerinin tekrar ivme kazanmasını sağlayıp sağlamayacağına yönelik soru üzerine yetkili, “Türkiye, birçok ortak çıkar alanında aday ülke ve kilit ortak olmaya devam etmektedir. Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde tanımlanan temel özgürlüklere ve değerlere sahip çıkılması, yeniden ivme kazanılması açısından elzemdir” diye konuştu.
Vize serbestisi konusunda gelecek dönemde yaşanacak gelişmelere ilişkin ise yetkili, “Yüksek Temsilci ve Komisyonun AB-Türkiye ilişkilerinin gidişatına ilişkin Avrupa Konseyi’ne sunduğu rapor sonbaharda görüşülecek. Bu tartışmanın sonucunu önceden tahmin edemeyiz” açıklamasında bulundu.Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik açısından hangi aşamaları tamamladığını açıklayan yetkili, “Katılım müzakerelerinde (2018’den beri) devam eden duraklamadan önce AB ve Türkiye toplam 35 müzakere faslının 16’sını açmıştı. Sadece bilim ve araştırma faslı geçici olarak kapatıldı. 2006 yılında Konsey, Türkiye’nin Kıbrıs’a ilişkin kısıtlamalarıyla ilgili 8 faslın açılmayacağına ve Türkiye, AB-Türkiye Ortaklık Anlaşması Ek Protokolü’ne ilişkin taahhütlerini yerine getirene kadar başka fasılların geçici olarak kapatılmayacağına karar vermişti” şeklinde konuştu.
-
AB’den büyük gıda krizi uyarısı
Brüksel’deki AB Dışişleri Bakanları toplantısı öncesinde gazetecilere açıklama yapan Borrell, Ukrayna’daki durumun önde gelen gündem maddeleri arasında yer aldığını ifade etti.
Rus ordusunun son birkaç gündür Ukrayna’nın Odessa limanındaki altyapıyı bombaladığını, bu sırada 60 bin ton tahılın yandığını söyleyen Borrell, “Rusya sadece tahıl anlaşmasından çekilmedi. Aynı zamanda tahılı yakıyorlar.” dedi.
Rusya’nın yaptıklarını “barbarca” olarak nitelendiren Borrell, “Bu durum dünyada büyük bir gıda krizine neden olacak.” diye konuştu.
Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’nın da toplantıya video konferans ile bağlanacağını aktaran Borrell, Ukrayna’ya uzun vadede nasıl destek verileceğini ele alacaklarını bildirdi.
Borrell, Ukrayna’ya askeri destek için kullanılan Avrupa Barış Fonu’nun “çok ciddi miktarda” artırılması gerektiğini, bunun için bir plan hazırladığını ve bakanların plana onay vermesini umduğunu dile getirdi.
Hazırladığı teklif konusunda rakam belirtmeyen ve öncelikle bakanların onayını alması gerektiğini söyleyen Borrell, “Ukrayna’nın aydan aya değil, uzun vadeli yapısal ve sürekli bir desteği ihtiyacı var.” ifadesini kullandı.
Uluslararası basında AB’nin uzun vadeli askeri destek için Ukrayna’ya 20 milyar euro ilave fon sağlanması hazırlığında olduğu iddia edilmişti.
-
“AB ile Türkiye ilişkileri gelişecek”
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bugün Berlin’de basın toplantısı düzenledi. Güncel gelişmelere dair sorulara yanıt veren Scholz, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) ile ilgili ilişkilerine değinerek, “AB ile Türkiye, özellikle Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin daha da gelişebileceğine inanıyorum” dedi.
Türkiye’nin İsveç’in NATO’ya üyeliği hakkında olumlu mesajlar veren Scholz, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zaten söylemişti. Ayrıca bundan çok eminim ki (İsveç’in NATO üyeliği) üyeliğin uzayacağına dair hiçbir işaret yok” ifadelerini kullandı.
-
“Adını değiştirir, kokoreci yine yeriz”
Türkiye’nin en sevilen sokak lezzetlerinden olan kokorecin ise AB gıda yönetmeliklerine uygun olmaması nedeni ile yasaklanması konuşuluyor. AB’ye tam üyelik sürecinde finanstan gıdaya kadar birçok alanda bazı şartları yerine getirmesi beklenen Türkiye’de vazgeçilmez lezzetlerden kokoreç ve sakatatın yasaklanıp yasaklanmayacağı merak konusu oldu.
“Adını değiştirir, kokoreci yine yeriz”
Kokorecin uzun yıllardır Türk yemek kültüründe önemli bir yiyecek olduğunu belirten işletme sahibi Derviş Ali Şahan, “Avrupa Birliği’ne girsek de biz adını değiştirir kokoreci yine yeriz. Şöyle bir şey de var, Avrupa Birliği’nde yasaklanmış olsa kokoreç satmak için başta Hollanda olmak üzere Avrupa’nın farklı yerlerinde bizden bayilik isteyenler var. Yasaklı bir ürün olsa yurt dışından talepte bulunmazlar. Dışarıda bir rağbet var ki isteniyor. Ayrıca sakatat ürünleri arasında kokoreç yenmeyecek bir ürün değil. Kötü bir ürün olsa kendimiz yemeyiz. Kendi yemediğimiz ürünü müşterimize satmayız. Sağlık Bakanlığı izin vermemiş olsa Ankara’da değil, Türkiye’de satışı yasaklanır” ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler arasında yer alan Yunanistan’ın kokoreç ile en iyi sakatat yemekleri listesinde ilk sıraya yerleştiğini hatırlatan Şahan, “Bir Avrupa ülkesi olan Yunanistan kokoreci satıyorsa Türkiye’de neden yasaklansın? Avrupa Birliği’ne girsek de kokoreci yine satacağız” diye konuştu.
“Müdavimi olan çok fazla insan var”
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin başlaması ile bazı yasaklamaların geçmiş dönemlerde yine yaşandığını dile getiren kokoreç ustası Ferruh Batuhan Ağaoğlu, “Bunun stresini yaşayacağımızı düşünmüyorum. Bu ürün tüketilmeye devam edecektir. Bu ürünlerin müdavimi olan çok fazla insan var. Aslında bir kültür oluştu. Dükkanlarda, sokakta yerken insanların birbiri ile iletişime geçmesini sağlıyor, etkileşim sağlıyor. Kokorecin vazgeçilecek bir ürün olduğunu düşünmüyorum. Atom kokoreç, şiş kokoreç şeklinde çok farklı şekillerde tüketebilirsiniz. Farklı pişirme yöntemleri ve baharatlar ile farklı damak tatlarına uygun hale getirilebilir” dedi.