Etiket: ab

  • NATO’dan AB’ye Türkiye çağrısı

    NATO’dan AB’ye Türkiye çağrısı

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nde Türkiye hakkında yapılacak görüşmelerle ilgili olumlu yaklaşım tavsiyesinde bulundu.

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Portekiz Başbakanı Antonio Costa ile görüşmesinden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında, Doğu Akdeniz ve Türkiye konusunda “Yaptırımların AB’nin bir NATO ülkesiyle sorunlarını ele almada doğru bir yol olduğunu düşünüyor musunuz? Yaptırımlar AB ile NATO arasındaki işbirliğini daha karmaşık hale getirebilir mi?” sorusunu yanıtladı.

    Doğu Akdeniz’deki durumu “zor” şeklinde tanımlayan ve müttefiklerin endişelerini dile getirdiklerini aktaran Stoltenberg, konunun geçen hafta NATO Dışişleri Bakanları toplantısında da konuşulduğunu hatırlattı.

    Stoltenberg, NATO’nun müttefikler arasında farklılıklar olduğunda konuşmak için bir platform görevi gördüğünü yineleyerek şunları söyledi:

    “Hepimizin, farklılıkları ele alırken olumlu yaklaşım ve yollara bakmamız gerekiyor. Bunun için NATO’da Türkiye ile Yunanistan arasında ayrıştırma usulleri mekanizmasını kurduk. Burada amaç, Doğu Akdeniz’de artan askeri mevcudiyet olduğundan iki müttefik arasındaki istenmeyen olaylar ve kazaları önlemek. Türkiye ile Yunanistan’ın bu mekanizmaya katılmasından ve bazı tatbikatları iptal etmelerinden memnuniyet duyuyorum. Bu mekanizmayı güçlendirmeye ve genişletmeye çalışıyorum. Çünkü iki müttefik arasındaki olaylar ve kazaları engellememiz lazım.”

    Stoltenberg, Türkiye ile Yunanistan arasında NATO’da yapılan teknik görüşmelerin, aynı zamanda iki ülke arasındaki esas meselelerin ele alınabileceği siyasi görüşmelerin de önünü açmasını umduğunu söyledi.

    Türkiye’nin önemli bir NATO müttefiki olduğunu vurgulayan Stoltenberg, Türkiye’nin Irak ve Suriye ile sınırı bulunduğunu, terör örgütü DAEŞ ile mücadelede önemli rol oynadığını belirtti.

    Stoltenberg, Türkiye’nin en fazla mülteciye, Suriyeliye ev sahipliği yapan ve terör saldırılarından en çok etkilenen ülke olduğunu vurguladı.

    Stoltenberg, “Farklılıklar ve anlaşmazlıklar var ve bunları ele almalıyız ama aynı zamanda Türkiye’nin NATO’nun ve Batı ailesinin parçası olduğu gerçeğini fark etmemiz lazım” diye konuştu.

  • AB liderli yaptırım için anlaştı

    AB liderli yaptırım için anlaştı

    Bugün öğleden sonra başlayacak ve Cuma günü devam edecek AB Liderler Zirvesi öncesinde hazırlanan taslak metinde yapılmış değişikliklerle güncel hali ortaya çıktı. Reuters’ın ulaştığı belgede Türkiye’ye yaptırım kararı çıkarken bunun uygulanmasının ise birkaç ay öteleneceği belirtildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün, “Yaptırım bizi ırgalamaz” sözleri sonrasında bugün toplanacak AB Liderler Zirvesi’nin güncellenmiş taslak metnini Reuters haber ajansı paylaştı.

    Yunanistan ve Rum Kesimi ile yaşadığı enerji anlaşmazlığı nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını ele alan Avrupa liderleri, zirvenin yeni taslak metnine göre kişilere yönelik yönelik yeni yaptırımlar üzerinde anlaşma sağlarken, yaptırımların devreye alınmasını Mart ayına öteleyecekler.

    Zirvenin son taslak metnine göre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin liderleri, AB yetkililerinden “Türkiye’nin Akdeniz’in doğusundaki izinsiz sondaj faaliyetleri göz önüne alarak … listelere ekler yapmalarını” isteyecek.

    JOE BIDEN’I BEKLEYECEKLER

    Öte yandan AB liderlerinin Ocak ayında Beyaz Saray’da çalışmaya başlayacak Joe Biden ile yaptırımların genişletilmesi konusunda koordineli çalışmayı amaçladığı da metinde yer aldı. Perşembe gecesi (bu gece) yemekte gündeme gelmesi beklenen taslak metinde, “Türkiye tek taraflı olarak hamleler ve provokasyonlar yaptı ve Avrupa Birliği’ne karşı retoriği artırdı” yorumu da yer aldı.

    Reuters haber ajansına konuşan kıdemli AB diplomatları önerilen yaptırımların sembolik olduğunu söyledi. Yetkililer bunun sebebi olarak da, “Çünkü AB bloğu bir NATO müttefiki ve AB adayı olan ve ayrıca ekonomisi ve para birimi zayıf olan Türkiye’ye sert bir şekilde cezalandırmaktan çekiniyor” yorumunu yaptı.

  • Bakan Pekcan’dan AB’ye Gümrük Birliği’ni güncelleme çağrısı

    Bakan Pekcan’dan AB’ye Gümrük Birliği’ni güncelleme çağrısı

    Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının küresel ekonomiye getirdiği zorlukların, Gümrük Birliği’ni güncelleme ihtiyacını ve dünyadaki mevcut değer zincirlerinin yeniden yapılandırılması gerekliliğini daha da güçlendirdiğini belirtti.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Bakan Pekcan, ekim ayında görevine başlayan Avrupa Birliği (AB) Ticaret Komiseri ve Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis ile videokonferans yöntemiyle görüştü.

    Yaklaşık bir saat süren görüşmede, Türkiye-AB ticari ilişkileri, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, Brexit, çelik koruma önlemleri, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, Serbest Ticaret Anlaşmaları, A.TR belgelerinin elektronik ortamda düzenlenmesi gibi konular ele alındı.

    Görüşmede, Dombrovskis’in yeni görev döneminde Türkiye ile AB arasında ticari ilişkileri daha ileri taşıyacak yakın ve etkili bir diyaloğun kurulacağına inandığını belirten Pekcan, küresel anlamda karşı karşıya kalınan ticari ve ekonomik sorunlara rağmen AB ile Türkiye arasında yakın iş birliğinin daha da önemli hale geldiğini vurguladı. Pekcan, Türkiye ile AB arasındaki ticari ilişkileri ileri taşımanın Avrupa bölgesindeki değer zincirlerinin güçlendirilmesi ve rekabetçiliğin artırılması bakımından önemli olduğunu ifade etti.

    Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi gerekliliğine değinen Pekcan, anlaşmanın, her iki tarafın da ekonomik çıkarlarına hizmet ettiğini ve karşılıklı birçok kazanım sağladığını belirtti.

    Pekcan, Gümrük Birliği anlaşmasında mevcut yapının bugünün gereklerine cevap vermekte yetersiz kaldığına dikkati çekerek şunları kaydetti:

    “Türkiye olarak Gümrük Birliği’nin güncellenmesine büyük önem veriyoruz. Günümüz ekonomik ortamında Gümrük Birliği, tarafların beklentilerini karşılamakta yetersiz kaldı. Sistemik ve spesifik yapısal sorunların yanı sıra anlaşma, hizmetler, e-ticaret gibi sektörleri kapsamıyor. Yaşadığımız dijital çağda bu alanların önemi giderek artıyor. Koronavirüsün küresel ekonomiye getirdiği zorluklar, Gümrük Birliği’ni güncelleme ihtiyacını ve dünyadaki mevcut değer zincirlerinin yeniden yapılandırılması gerekliliğini daha da güçlendirdi. Mevcut anlaşmanın hem yeni alanları kapsayacak şekilde genişletilmesi hem de yapısal sorunları giderecek şekilde güncellenmesi önem taşıyor. Avrupa Komisyonundan da bu konuda destek bekliyoruz.”

    İngiltere ile STA görüşmeleri ve AB’nin çelik önlemleri

    Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından biri olan Birleşik Krallık ile Serbest Ticaret Anlaşması’nı (STA) AB ile eş anlı olarak yürürlüğe koymayı amaçladıklarını belirten Pekcan, Gümrük Birliği kapsamında serbest dolaşımdan, STA kapsamında menşe kurallarına dayalı bir düzene geçişin olumsuz etkilerini bertaraf etmek açısından AB ile İngiltere arasındaki müzakerelerde Türkiye ile üçlü kümülasyon kurulmasının elzem olduğunun altını çizdi.

    Pekcan, AB tarafından çelik ürünlerinde uygulanan korunma önlemlerine ilişkin Türkiye’nin endişe ve beklentilerini de gündeme getirerek, Türkiye’nin, söz konusu korunma önlemlerinden en fazla olumsuz etkilenen ülke olduğuna dikkati çekti. Pekcan, AB’nin önlemlerinin iki taraf arasındaki anlaşmalara ve ortaklık ruhuna uygun şekilde gözden geçirilmesini talep etti.

    “Yeşil dönüşümde uluslararası finansmana erişim önemli”

    Avrupa Komisyonunun geçen yıl aralık ayında açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili gelişmeleri de yakından takip ettiklerini belirten Pekcan, “Bu değişikliklerin Türkiye-Avrupa Birliği Gümrük Birliği kapsamında ticari ilişkileri üzerindeki etkilerinin farkındayız. Bu dönüşüm büyük yatırımlar ve finansman gerektiriyor. Bu anlamda kapsayıcı bir finansman mekanizmasının sağlanması ve Türkiye’deki yeşil dönüşümü desteklemek için hem AB hem de uluslararası finansmana erişimin temin edilmesi kritik önem taşıyor.” ifadelerini kullandı.

    Pekcan, AB Yeşil Mutabakatı kapsamında AB tarafından atılacak adımların ticarette bir korunma aracına dönüşmemesi, bunun yerine AB’nin stratejik hedeflerine katkı sağlayacak bir iş birliğinin geliştirilmesine odaklanılması gerektiğini bildirdi.

    “Türkiye kilit bir ortak”

    Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Ticaret Komiseri Dombrovskis de Türkiye’nin Gümrük Birliği sayesinde AB’nin değer zincirlerine entegre olmuş kilit bir ortak olduğunu belirtti.

    Dombrovskis, Türkiye-AB ilişkilerinin her iki tarafın vatandaşları, iş dünyaları ve bölge için çok önemli olduğunu, Türkiye’nin AB için stratejik öneme sahip bulunduğunu vurguladı.

    İkili görüşmenin ardından Pekcan, pandemi sonrası için Dombrovskis’i Ankara’ya davet ederken, Ticaret Komiseri Dombrovskis de Pekcan ile bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyacağını ifade etti.

  • İletişim Başkanı’ndan AB açıklaması

    İletişim Başkanı’ndan AB açıklaması

    İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Avrupa Birliği (AB) ile daha yakın bir ilişki kurmak istiyor ve buna gayret ediyoruz. Ortak dayanışma ve iş birliğimiz, Avrupa’daki nefret ve ayrımcılık çağrılarına karşı koyma noktasında kilit önemdedir” dedi.

    İletişim Başkanı Altun, ‘Pandemi Sonrası Dünyada Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler’ temasıyla çevrimiçi olarak düzenlenen TRTWorld Forum 2020’nin açılışında konuştu. Covid-19 küresel salgınının hiçbir ülkenin kendisini dünyadan tamamen izole edemeyeceğini ortaya koyduğunu söyleyen Altun, bir virüsün haftalar içinde dünyanın en ücra köşelerine kadar yayılması gibi bir durumun geçmişte hayal bile edilemez olduğunu belirtti. Altun, “Salgından çıkarılan diğer ders de insanların ve ulusların ‘birlikte’ daha güçlü olduğuydu. ABD ve Avrupa’dan Afrika ve Asya’ya kadar dostlarımız ve müttefiklerimizin destek çağrısına cevap verdik. Türk halkı dünyanın her yerindeki insanlarla cerrahi maskelerini, solunum cihazlarını ve koruyucu ekipmanlarını paylaştı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde dünyaya bir umut mesajı ilettik; ‘Ümitsizlikten sonra nice ümitler vardır. Karanlığın ardında nice güneşler vardır.’ Milletimiz, ülke içinde de Covid-19 tehlikesiyle mücadele için harekete geçti. Doktorlar ve hemşireler dâhil olmak üzere sağlık çalışanlarımız, bu görünmez düşman karşısında en ön cephelerde yer aldı. Hizmet sektörümüz de Türkiye’nin her yerinde ihtiyaçların karşılanması noktasında kritik bir rol oynadı” dedi.

    ‘AVRUPA, GÖÇMEN VE MÜSLÜMAN KARŞITI ANLAYIŞIN ÖNÜNE GEÇMELİ’

    Tarih boyunca insanlığın krizler karşısında birlik olmak yerine suçlu arama eğiliminde olduğunu, bazı toplumların Covid-19 salgınının faturasını da göçmenlere çıkardığını ifade eden Altun, “Diğerleri de bu halk sağlığı krizini, başta Müslümanlar olmak üzere azınlıkları hedef almak, sindirmek ve dışlamak için kullandı. Bu gibi çabalara, hükümetin Müslüman çocukların kaydını tuttuğu iddia edilen Fransa gibi ülkelerde de şahitlik ediyoruz. Avrupa’nın başka yerlerinde ise aşırı sağcıların hükümet politikalarını belirleyebilecek ölçüde güçlendiğini görüyoruz” diye konuştu.

    Avrupa’da her anlamda örnek bir azınlık olan Türk toplumunun da saldırgan bir ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını kaydeden Altun, bu durumun Özlem Türeci ve eşi Uğur Şahin’in Covid-19 aşısını bulmalarına rağmen değişmediğine işaret etti. Altun, “Herkesin iyiliği için, özellikle Avrupalı dostlarımızı, tarih tekerrür etmeden önce göçmen ve Müslüman karşıtı anlayışın önüne geçmeye davet ediyoruz. Mevcut durumu Avrupalı Yahudilerin 1920’lerde maruz kaldığı şeytanlaştırmayla kıyaslayanlara karşı çıkmak yerine, ırkçılık ve aşırıcılığı reddetmek için birlikte çalışma çağrısında bulunuyoruz” ifadesini kullandı.

    ‘AB TÜRKİYE’YE SAYGILI DAVRANMALI’

    Gelecekte yaşanabilecek trajedilerin önlenmesi için en önemli hususun gerçeklere ışık tutmak olduğuna dikkati çeken Altun, TRT bünyesinde faaliyet gösteren uluslararası kanalların ‘sessizlerin sesi’ olmak adına, habercilikte özgün bir dil oluşturmayı başardıklarını belirtti. Dezenformasyon ve nefretle mücadelenin, dış politika başta olmak üzere, diğer alanlarda atılacak adımlarla perçinlenmesi gerektiğini, Türkiye olarak Covid-19 krizinin üstesinden gelmek ve daha iyi bir gelecek inşa etmek için birlikte çalışmanın gücüne inandıklarını ifade eden Altun, “Fakat, uluslararası iş birliği ancak eşitlik, karşılıklı çıkarlar ve ortak değerler temelinde geliştirilebilir. İnsanlık tarihinde yeni bir sayfa açılırken, kadim ve yeni dostlarımıza ve müttefiklerimize gönderdiğimiz mesaj budur” dedi.

    Altun, AB ile ilişkiler konusunda da, “AB ile daha yakın bir ilişki kurmak istiyor ve buna gayret ediyoruz. Ortak dayanışma ve iş birliğimiz, Avrupa’daki nefret ve ayrımcılık çağrılarına karşı koyma noktasında kilit önemdedir. Birliğin, dünyadaki Müslümanlarla bir sorunu olmadığını kanıtlamasının tek yolu, Türkiye’ye saygılı davranmasıdır. Zira dostluğun, riyakârlık ve üstten bakmayla bir arada olamayacağı ortadadır. Türkiye’nin ‘taviz vererek Avrupa’nın dostluğunu kazanması gerektiği’ fikri, hem haksızdır hem de gerçeklikten uzaktır. Bunun yerine, Avrupalı muhataplarımıza, ilişkilerimizi ileriye götürecek tek unsurun ‘diyalog’ olduğunu ifade ediyoruz” diye konuştu.

    ‘ABD’NİN YENİ YÖNETİMİ, MÜTTEFİKLERİYLE GERİLEN İLİŞKİLERİNİ ONARMALI’

    Türkiye’nin stratejik ortağı olan ABD’ye bakışının da benzer olduğunu kaydeden Altun, şöyle konuştu:

    “Bir NATO müttefiki olan Türkiye son yıllarda ne yazık ki Washington’da benzeri görülmemiş hasmane bir muamele görmektedir. Kendilerine ister PKK, ister DEAŞ adını versinler, teröristlere karşı sarsılmaz ve kararlı mücadelemiz anlaşılmaz bir biçimde çarpıtıldı. İşin ilginci, ABD dış politikasının, Amerikan çıkarlarına da hizmet etmeyen bir noktaya gelmiş olmasıdır. ABD’nin, yeni yönetimle birlikte, geleneksel müttefikleriyle gerilen ilişkilerini onarma ve onların hayati çıkarlarına da gereken saygıyı gösterme yoluna gideceğini temenni ediyoruz.”

    Altun, daha dayanıklı ve temsil kabiliyeti daha yüksek bir dünya düzeninin ancak saygı temelinde kurulabileceğini belirterek, “İnsanlığın, siyasi liderlik ve ekonomik büyüme yönünden tek bir ülkeye olan bağımlılığı daha da azalırken, herkesin haklarını ve çıkarlarını gözeten yeni bir dünya düzeni inşa etmeliyiz” ifadesini kullandı.

    Altun, bu yeni dönemde tahakküm yerine karşılıklı bağımlılığı, rekabet yerine dayanışmayı, mücadele yerine iş birliğini desteklemek gerektiğini vurgulayarak, “Öncelikle, ekonomik düzenimizin gelecekteki şokları sindirebilme kapasitesini geliştirmek için mevcut küresel tedarik zincirine yeni alternatifler üretmeliyiz. Covid-19 salgınının halk sağlığına yönelik tarihteki son tehdit olmayacağına inanmak yerinde olacaktır. Dünya giderek birbirine daha bağlı hale geldikçe, gelecekte benzer güçlüklerle karşılaşma ihtimalimiz de yüksektir” dedi.

    ‘DEĞİŞİM, BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN REFORMUYLA MÜMKÜN OLACAKTIR’

    Türkiyenin, genç ve yetenekli nüfusu ile bu sürece katkıda bulunmaya fazlasıyla hazır olduğunu belirten Altun, şunları kaydetti:

    “Birleşmiş Milletler’den (BM) başlayarak uluslararası örgütleri reforme ederek geliştirmeliyiz. Uluslararası örgütlerin önümüzdeki on yıllar boyunca barışı koruyabilmelerini ve insanlığın gelişimini desteklemelerini temin etmeliyiz. Hiç kuşkusuz, BM Güvenlik Konseyi reformu, zamanı çoktan gelmiş ve açıkça ihtiyaç duyulan bir adımdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın geçmişte defalarca söylediği gibi, II. Dünya Savaşı sonrasındaki güç dengesi artık dünyamızın gerçeklerini yansıtmıyor. Bu kopukluğu gidermek ve BM’yi tekrar yararlı hale getirmek için hepimiz, dünyanın 5’ten büyük olduğunu kabul etmeliyiz. Değişimin, uluslararası sistemin diğer kısımlarına ulaşabilmesi, ancak BM Güvenlik Konseyi’nin reformuyla mümkün olacaktır.”

    Altun, uzun süredir BM reformunun savunucusu olan Türkiye’nin uluslararası düzeyde anlamlı bir reform gündemine katkıda bulunmaya hazır ve muktedir olduğunu ifade etti.

  • “AB-Türkiye ilişkilerinde istenen ilerleme olmadı”

    “AB-Türkiye ilişkilerinde istenen ilerleme olmadı”

    Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Sözcüsü Peter Stano, günlük basın toplantısında, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Antalya Limanı’na dönüşüyle ilgi bir soruyu cevapladı.

    AB liderlerinin, Türkiye’den beklentileriyle ilgili açık bir şekilde mesaj verdiğini aktaran Stano, “AB liderleri, aralıkta bir araya gelecek ve Türkiye’nin gerilimi azaltma ve yapıcı diyalog alanında beklentileri yerine getirip getirmediğini değerlendirecek.” diye konuştu.

    Stano, “AB liderleri, tek bir açıklama ya da hamle üzerinden hareket etmeyecek. Değerlendirme sürecinde, belirlenen süre zarfındaki davranışlar ve açıklamalar göz önünde bulundurulacak.” ifadesini kullandı.

    “ZİRVEDE ATILACAK ADIMLAR TÜRKİYE’NİN FAALİYETLERİYLE BAĞLANTILI OLACAK”

    AB’nin bu zaman zarfında, Doğu Akdeniz’deki gelişmelere ilişkin bir konferans hazırlığını da yürüttüğünü anımsatan Stano, aralık zirvesinde ise atılacak adımların, Türkiye’nin faaliyetleriyle bağlantılı olacağını öne sürdü.

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Twitter hesabından yapılan paylaşımda, “Oruç Reis sismik araştırma gemimiz, 10 Ağustos’ta başladığı Demre sahasındaki iki boyutlu (2B) sismik araştırmalarını tamamladı. 10 bin 955 kilometre 2B sismik veri toplayan gemimiz, Antalya Limanı’na döndü.” ifadelerine yer verilmişti.

    MERKEL: İSTEDİĞİMİZ İLERLEMEYİ SAĞLAYAMADIK

    Almanya Başbakanı Angela Merkel, AB Dönem Başkanlığı çerçevesinde yaptığı konuşmada, ekim ayındaki AB zirvesinden bu yana Türkiye ile ilişkilerde birçok zorluklar ve engeller olduğunu belirterek, “Türkiye ile ilişkilerde maalesef istediğimiz gibi bir ilerleme olmadı.” dedi.

    Aralıkta yapılacak AB zirvesinde Türkiye konusunun gündemde olacağının altını çizen Merkel, tartışmanın nasıl sonuçlanacağını beklediklerini vurguladı.

    Merkel, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadelede yeni imkanlar aranması gerektiğine de işaret ederek, “Salgının ekonomik sonuçlarını yıllar boyunca hissedeceğiz.” ifadesini kullandı.

  • AB ilaç stratejisi için yeni yol haritası belirledi

    AB ilaç stratejisi için yeni yol haritası belirledi

    Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) ortaya koyduğu ilaç alanındaki eksiklikleri gidermeyi amaçlayan yol haritasını belirledi.

    AB Komisyonu, salgın nedeniyle hazırlanan “Avrupa İlaç Stratejisi” başlıklı çalışmasını yayımladı.

    AB ülkelerinin ilaç sistemlerini güçlendirmeyi amaçlayan çalışmaya göre, salgının ortaya çıkardığı eksiklikleri gidermeye yönelik çeşitli adımlar atılacak.

    Hastalıkların tedavisi, aşı ve antibiyotik geliştirilmesi için yapılan araştırmalara daha fazla destek sağlanacak. Klinik çalışmalar, hasta ve sağlık sistemi ihtiyaçlarına göre yeniden belirlenecek.

    AB ülkelerinde uygun fiyatlı ilaçlara erişim sağlanacak. İlaçların fiyatlandırılması ve ücret iade politikalarında AB seviyesinde iş birliği yapılacak. Eş değer ve biyobenzer ilaçlarda rekabet, yeni ilaçların araştırılması, geliştirilmesi ve üretimine yönelik yatırımlar artırılacak. İlaç sektörünün dijitalleşmesi ve yeni teknolojilerin kullanımı desteklenecek.

    Gelecekte yaşanabilecek sağlık krizlerine karşı ilaç sektöründeki arz zinciri kuvvetlendirilecek. Stratejik ilaçlar stoklanacak ve bu ilaçların Avrupa’da üretimine yönelik yatırımlar yapılacak.

    AB Sağlık Acil Müdahale Otoritesi (HERA) kurularak sağlık krizlerine hızlı müdahale edilecek.

    AB ilaç mevzuatının güncellenmesine yönelik çalışmalar hızlandırılacak.

  • BTSO Eğitim Vakfının projesine AB’den destek

    BTSO Eğitim Vakfının projesine AB’den destek

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Eğitim Vakfı çatısı altında faaliyet gösteren BUTGEM’in “Sanal Gerçeklik ile Yüksekte Çalışma Eğitimi Verilmesi” projesi, Avrupa Birliği’nden (AB) destek aldı.

    BTSO’dan yapılan açıklamaya göre, İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Programı (İKG PRO) çağrısına başvurulan proje, AB’den destek almaya hak kazandı.

    Bütçesi 2 milyon liranın üzerinde olan projeyle, BUTGEM’de yeni nesil sanal gerçeklik laboratuvarları kurulacak.

    Merkez, projenin tamamlanmasıyla sanal gerçekliğin Türkiye’deki önemli uygulayıcılarından birisi olacak. Mesleki eğitim öğrencileri, laboratuvarda beceri kazanacak.

    Açıklamada görüşlerine yer verilen BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirme noktasında önemli başarılara imza atan BUTGEM’den şimdiye kadar 30 binden fazla kişinin faydalandığını belirtti.

    Yeni nesil laboratuvarın çalışanlara mesleki beceriler kazandıracağını kaydeden Burkay, şu ifadeleri kullandı:

    “Yüzde 100 hibe şeklinde olacak projenin kentimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Özellikle çok tehlikeli mesleklerde yüksekte çalışma kültürünün oluşturulması, kurumun altyapısı ve iş birliği kapasitesinin yanı sıra insan kaynağı kapasitesinin güçlendirilmesi, projenin ana amaçlarından birisi. Bu projenin hayata geçmesilye çok tehlikeli sektörlerde İSG risk analizlerinin yapılması sağlanacak. Ayrıca BUTGEM‘de yüksekte çalışma İSG alanlarının kurulmasının yanı sıra hedef kitleye İSG kültürü ve bilinci kazandırılması amaçlı eğitimlerin verilmesine imkan oluşturulacak. İSG alanında interaktif yayınlar oluşturularak toplumun geneline yaygınlaştırılması da faaliyetler arasında yer alacak. Bu uygulamayla, sektörel bazda yapılacak yaygınlaştırma çalışmalarıyla Bursa ve bölgesinde ihtiyaç duyulan yüksek vasıflı elman ihtiyacına çözüm oluşturmayı hedefliyoruz.”

     “Fiziki çaba gerektiren görevi, sanal gözlüklerle gerçekleştirecekler”

    Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ise projeye üniversitelerinin katkı vermesinden mutlu olduğunu belirtti.

    Kılavuz, çeşitlenen sanal gerçeklik uygulamalarının e-ticaret, tıp, savunma, yapılaşma, üretim ve eğitim alanlarında kendini gösterdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

    “Sanal gerçeklik aynı zamanda öğrencilere dersi anlamada güçlü bir ortam sağlıyor. Üniversitemizin de destekleriyle BUTGEM’de hazırlanacak bu laboratuvarla, kursiyerler gerçek yaşam ortamlarında çok tehlikeli mesleklerin yanı sıra fiziki çaba gerektiren bir görevi sanal gözlüklerle gerçekleştirme imkanına sahip olabilecek.”

  • AB’den “Türkiye ile ilişkilerde dönüm noktasına yaklaşıyoruz” açıklaması

    AB’den “Türkiye ile ilişkilerde dönüm noktasına yaklaşıyoruz” açıklaması

    Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye ile ilişkilerde gidilecek yöne 10-11 Aralık’ta yapılacak AB Liderler Zirvesinde karar verileceğini belirterek, “İlişkilerimizde dönüm noktasına doğru yaklaşıyoruz.” dedi.

    Borrell, AB Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrasında basın toplantısı düzenledi. ABD’deki seçim sonrası AB-ABD ilişkileri, Belarus, Libya, Afganistan, Dağlık Karabağ’daki durum gibi konuları ele aldıklarını vurgulayan Borrell, “Türkiye ile ilişkiler konusunda durumun kötüleştiğini” söyledi.

    AB’nin Doğu Akdeniz konusunda Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan ile dayanışma halinde olduğunu hatırlatan Borrell, Türkiye’nin Kıbrıs ile ilgili son eylemleri ve açıklamalarının BM kararlarına aykırı ve gerilimi tetikleyici olduğunu savundu.

    Borrell, şöyle devam etti:

    “Türkiye’nin davranışının AB ile ayrılığı artırdığını anlaması gerekli. Bunu söylediğim için üzgünüm ama AB dışişleri bakanları böyle düşünüyor. Bizim de arzu ettiğimiz gibi pozitif gündeme dönmek için Türkiye’nin yaklaşımını değiştirmesi gerek. AB Konseyi gelecek ay gidilecek yöne karar verecek. Zaman tükeniyor ve Türkiye ile ilişkilerimizde dönüm noktasına doğru yaklaşıyoruz.”

    Türkiye ile ilişkilerde AB’nin pozitif gündem veya yaptırım dışında BM himayesinde Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için zaman tanınması gibi bir seçeneği olup olmadığı sorulan Borrell, aralıkta yapılacak AB Liderler Zirvesi’nden çıkacak kararı şimdiden tahmin etmenin güç olduğunun altını çizdi.

    Borrell, Doğu Akdeniz konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesi için çalışmalarını sürdürdüğü bilgisini vererek, aralıktaki zirveden çıkacak kararın Türkiye’nin tutumuna bağlı olduğunu savundu. Borrell, şu ana kadar olumlu bir sinyal görmediklerini, kapalı Maraş’ın açılması gibi gelişmelerin AB dışişleri bakanları tarafından olumsuz gelişmeler olarak görüldüğünü kaydetti.

    Borrell, “Doğu Akdeniz konulu konferans hakkında tutum belgemiz hazır. Davet edilmesi gereken ülkelerin büyükelçileriyle istişareler yaptık.” dedi.

    Belarus’a yaptırımlar genişleyecek

    Borrell, Belarus konusunda ise AB’nin yaptırım paketini genişleteceklerini söyledi. Belarus’ta ağustosta yapılan seçim sonrası Alexander Lukaşenko dahil 50’den fazla Belaruslu yetkiliye yaptırım uygulayan AB’nin bugüne kadar kişileri hedef aldığını hatırlatan Borrell, pakete bazı kuruluş ve şirketlerin de ekleneceğini dile getirdi.

    Belarus yönetiminin yaptırımlara rağmen muhalefete yönelik baskıya devam ettiğini dile getiren Borrell, AB üyesi ülkelerin çoğunun yeni yaptırım paketi hazırlanmasını istediğini, bazı hassas ekonomik noktalara odaklanacaklarını ifade etti.

    ABD-AB ilişkilerini ABD’deki seçimden sonra dışişleri bakanları ile ilk kez ele alma fırsatı bulduklarına dikkati çeken Borrell, stratejik olarak kendine yeten bir AB’nin ABD’nin de çıkarına olacağına işaret etti. Borrell, AB’nin stratejik otonomisinin tartışıldığını ancak AB’nin Washington’un en iyi ortağı olmaya devam edeceğini aktardı. Borrell, ABD’nin yeni dışişleri bakanı belli olduğunda AB Dışişleri Bakanları Toplantısına davet edeceğini söyledi.

    Afganistan konusunda gelecek hafta yardım konferansı düzenleneceğini ve AB’nin ülkedeki barış sürecine desteğinin devam edeceğini vurgulayan Borrell, Dağlık Karabağ hakkında ise bölgede kalıcı bir çözüm için AGİT Minsk Grubunun çalışmalarına katkıya hazır olduklarını bildirdi.

    Borrell, toplantıda Libya’nın da ele alındığını, sorunun çözümü için dönüm noktasına doğru cesaret verici gelişmeler gördüklerini ancak zorlukları da azımsamadıklarını ifade etti. Borrell, Libyalıların dış müdahale olmadan çözüm için gerekli desteği hak ettiğini vurguladı.

    Etiyopya’daki çatışmalara da değinen Borrell, durumun ciddi endişe kaynağı olduğunu, insani kriz tehlikesi bulunduğunu belirterek, diyalog çağrısında bulunduklarını hatırlattı ve desteğe hazır olduklarını söyledi.

  • Merkel: “AB-Türkiye ilişkilerinde ilerleme her iki tarafın da çıkarınadır”

    Merkel: “AB-Türkiye ilişkilerinde ilerleme her iki tarafın da çıkarınadır”

    Almanya Başbakanı Angela Merkel, Doğu Akdeniz’de gerilimin düşürülmesi çağrısı yaparak Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde ilerlemenin her iki tarafın da çıkarına olacağını söyledi.

    Başbakan Merkel, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen AB zirvesi sonrası basın toplantısında yaptığı açıklamada, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler konusunda AB’de 14 gün önce alınan sonuç bildirgesine desteğini yineledi.

    Türkiye’nin Oruç Reis araştırma gemisini tekrar bölgeye göndermesini eleştiren Merkel, bunu çok üzücü ve gereksiz bulduğunu, bunun gerginlikleri düşürmek yerine daha da artırdığını savundu.

    Başbakan Merkel, AB’nin pozitif gündem çerçevesinde ilerlemek istediğini, ancak Ankara’nın “kışkırtıcı adımlar” atmaktan kaçınması gerektiğini savunarak “Gündemimize pozitif kısım üzerinden çalışmamız lazım. AB-Türkiye ilişkilerinde ilerleme her iki tarafın da çıkarınadır” dedi.

    Alman Şansölye ayrıca yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayısındaki yoğun artış nedeniyle kasım ayında Berlin’de yapılması planlanan Çin politikası zirvesinin iptal edildiğini duyurdu. Merkel, “Temaslar açısından, bunun gerekli bir mesaj olduğunu düşünüyorum.” ifadesini kullandı.

  • AB’den Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’ya yaptırım kararı

    AB’den Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko’ya yaptırım kararı

    Avrupa Birliği (AB) yönetimi, Belarus’ta durumun düzelmemesi halinde Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko’nun da yaptırım listesine dahil edilmesine hazır olduklarını bildirdi.

    AB Konseyinden yapılan açıklamada, Belarus’taki gelişmelere ilişkin karar alındığı belirtildi. Belarus’ta 9 Ağustos’ta yapılan seçimlerin özgür ve adil olmadığına yönelik AB’nin önceki açıklamalarının tekrarlandığı açıklamada, Lukaşenko’nun meşruiyetinin AB tarafından tanınmadığı hatırlatıldı.

    Açıklamada, Belarus halkının dış müdahale olmadan yeni bir seçimle demokratik haklarını kullanması istenerek, Belarus yönetiminden 40 kişiye seçimlere hile karıştırıldığı, muhalefete baskı ve şiddet uygulandığı gerekçesiyle yaptırım uygulandığı belirtildi.

    Açıklamada, “Belarus’taki durum iyiye gitmezse AB’nin Aleksandr Lukaşenko dahil üst düzey yöneticilere ve kuruluşlara daha fazla kısıtlayıcı tedbir uygulamaya hazır olduğu” vurgulandı.

    Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Lüksemburg’da bu sabah başlayan AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, yaptırım listesini genişleterek Lukaşenko’yu dahil etme önerisinde bulunacağını açıklamıştı.

    AB, 2 Ekim’de Belarus İçişleri Bakanı Yuri Karayev’in aralarında bulunduğu 40 yöneticiye seyahat yasağı ve varlıkların dondurulmasını içeren yaptırımlar uygulamaya başlamıştı.

    AB, Belarus’ta yapılan ve Aleksandr Lukaşenko’nun kazandığı açıklanan seçimin sonucunu tanımıyor. Birlik, seçimlerin ardından başlayan protestolarda halka şiddet uygulandığını, muhalefetin baskı altına alındığını belirterek, gözaltına alınanların ve siyasi tutukluların serbest bırakılmasını, yönetimin muhalefetle ulusal diyalog başlatmasını istiyor.