Etiket: abd

  • “ABD gerçek bir yalan imparatorluğu”

    “ABD gerçek bir yalan imparatorluğu”

    ABD’nin Çin’i bilgi manipülasyonu çabalarına her yıl milyarlarca dolar para akıtmakla suçladığı bir raporu yayımlaması üzerine Çin Dışişleri Bakanlığından sert tepki geldi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, yayımlanan raporun gerçekleri göz ardı ettiği belirtildi. Açıklamada ayrıca, “Gerçekler, ‘ABD’nin tam bir yalan imparatorluğu’ olduğunu defalarca kanıtlandı” ifadeleri yer aldı.
    ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Perşembe günü yayımlanan bir raporda, Çin’in sansür, veri toplama ve yabancı haber kaynaklarını gizli satın alma yoluyla küresel medyayı manipüle ettiği belirtilmiş, temmuz ayında ise Microsoft ve Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, Çinli hacker grubunun ABD devlet kurumlarının da aralarında bulunduğu en az 25 kurumun e-mail hesaplarına sızdığı bildirilmişti.

  • Dışişleri’nden Ermeni provokasyonuna tepki

    Dışişleri’nden Ermeni provokasyonuna tepki

    ABD’nin Los Angeles kentinde Yunus Emre Enstitüsü’nün düzeneldiği etkinlikte Washington Büyükelçisi Murat Mercan’a yönelik saldırı girişimi oldu.

    Ermeni grupların gerçekleştirdiği provokasyona Türkiye’den tepki geldi.

    Dışişleri Bakanlığı’nca yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

    “Güney Kaliforniya Üniversitesinde Annaberg Gazetecilik Okulu ve Yunus Emre Enstitüsü eş evsahipliğinde 29 Eylül 2023 tarihinde düzenlenen Türkiye’nin Kamu Diplomasisi konulu konferansa katılan yetkililerimiz radikal Ermeni gruplar tarafından hedef alınmış, sözlü ve fiziki tacize uğramıştır.

    ABD Diplomatik Güvenlik Birimi ve Los Angeles Polis Birimi (LAPD), gerekli güvenlik önlemlerini alarak Üniversite kampüsünde gerçekleşen olayların büyümesini engellemiştir.

    Ülkemizi ve Azerbaycan’ı, son dönemde ise Ermenistan Hükümetini ve bölgedeki barış sürecini de hedef alan radikal diaspora gruplarının nefret dilinin şiddet eylemlerine dönüşmesi endişe vericidir. Heyetimize fiziki saldırıda bulunanlar hakkında gerekli hukuki süreç tarafımızdan başlatılacaktır.

    Tarihi olayların dar ve yerel siyasi saiklerle çarpıtılması ve aşırılık yanlısı grupları memnun etmek için yapılan açıklamaların, radikalleşmeyi, nefret söylemini ve şiddeti teşvik ettiği bu olayla bir kez daha açıkça ortaya çıkmıştır.”

    AK PARTİ’DEN KINAMA

    Konuyla ilgili AK Parti’den de bir açıklama var. Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Provokatör Ermeni grupların saldırgan girişimini şiddetle kınıyoruz.” dedi.

    Çelik X hesabından yaptığı paylaşımda şunları kaydetti:

    “Saldırgan yalan şebekesi hakikatlerin duyulmasını engelleyemez.
    Yaşanan hadise, fikir ve ifade özgürlüğüne karşı çirkin bir müdahale girişimi olduğu gibi bu grupların saldırganlık dışında kendilerini ifade edecek bir yetenekleri olmadığını da göstermektedir. Her türlü provokasyona karşılık Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü savunmayı, Kafkaslarda barış ve istikrara bağlı kalmayı sürdüreceğiz.”

    İSVEÇ’TE PROVOKASYON

    Ömer Çelik, İsveç’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan provokasyona da tepki gösterdi. X hesabından bir paylaşım yapan Çelik, “Cumhurbaşkanımızı hedef alan saldırılar Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine yapılmıştır.” dedi.

    “Stokholm Büyükelçiliğimizin yakınında Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan çirkin saldırıyı lanetliyoruz.” ifadelerini kullanan Çelik, saldırıdan İsveç makamlarının sorumlu olduğunu belirtti.

    Çelik nefret suçlarının ve terör propagandalarının demokratik değerleri tehdit etmesine müsaade edilemeyeceğini kaydederek şöyle devam etti:

    “İsveç makamları nefret suçlarını ve terör propagandalarını durdurmalıdır. Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerini hedef alan tüm saldırılarla kararlı şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu saldırıları gerçekleştirenler kadar, bu saldırıları himaye edenler de aynı çirkinliğin parçasıdır. Bu zihniyetle mücadele etmek demokratik değerleri korumak için zorunludur.”

    İsveç’te Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde polis korumasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın maketi yakılarak provokasyon düzenlenmişti.

    İsveç’te NATO’ya üyelik süreci devam ederken daha önce de birçok yerde Türkiye, Türk bayrağı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kur’an-ı Kerim’i hedef alan provokasyonlar yapılmıştı.

  • Biden’a yönelik azil soruşturması başladı

    Biden’a yönelik azil soruşturması başladı

    ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy, 12 Eylül’de ABD Başkanı Joe Biden’a ailesinin iş anlaşmaları nedeniyle resmi bir azil soruşturması açılması çağrısında bulunmasının ardından Cumhuriyetçi Parti kontrolündeki Temsilciler Meclisi’nde Biden’a yönelik azil soruşturması ilk oturumu başladı.

    ABD Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hesap Verilebilirlik Komitesi Başkanı James Comer yaptığı açıklamada, Biden’ın “ailesinin mali kazancı için kamu görevini kötüye kullandığını” gösterecek “bir yığın kanıta” sahip olduğunu belirterek, ABD halkına hesap verebilirlik sağlamak için parayı ve kanıtları takip etmeye devam edeceğini söyledi.
    Bugünkü oturumda, Biden veya oğlu Hunter Biden’ın ticari çalışmaları hakkında bilgi sahibi tanıklar ifade vermeyecek, bunun yerine vergi hukuku, cezai soruşturmalar ve anayasal hukuk teorisi konularında dışarıdan uzmanlar ifade verecek.

    “Mevcut kanıtların azil maddelerini destekleyeceğine inanmıyorum”

    Cumhuriyetçilerin çağırdığı üst düzey tanıklardan biri olan ve azil konularında uzman olan George Washington Üniversitesi’nden Hukuk Profesörü Jonathan Turley, Temsilciler Meclisi’nin soruşturma için eşiği geçtiğine inandığını ancak mevcut kanıtların suçlamalar için yeterli olmadığını belirterek, “Mevcut kanıtların azil maddelerini destekleyeceğine inanmıyorum” dedi.

    “Başkan Biden’a karşı azledilebilir bir suçla ilgili en ufak bir delilleri bile yok”

    Gözetim ve Sorumluluk Komitesi’nden Demokrat Temsilci Jamie Raskin yaptığı açıklamada, “ABD hükümetinin kapanmasına 62 saat kaldı ve Cumhuriyetçiler uzun süredir çürütülmüş ve itibarsızlaştırılmış bir yalana dayanan bir görevden alma kampanyası başlatıyor” ifadelerini kullanarak, “Başkan Biden’a karşı azledilebilir bir suçla ilgili en ufak bir delilleri bile yok” dedi.

    Söz konusu oturum, federal hükümetin Kongre’nin somut adım atmaması durumunda kapanmasına üç günden az bir süre kala yapıldı.

    Biden’a yönelik azil soruşturması

    Cumhuriyetçiler, Biden’ın 2009-2017 yılları arasında eski Başkan Barack Obama döneminde Başkan Yardımcılığı görevi sırasında görevi kötüye kullandığını ve finansal işlerini oğlunun şirketi üzerinden yürüttüğünü iddia ediyor. Cumhuriyetçiler, aylarca süren ön soruşturmada Başkan Biden’ın yasaları çiğnediğine ilişkin henüz herhangi bir kanıt elde edemedi.

    Hunter Biden hakkında 19 sayfalık belge yayınlanmıştı

    Geçtiğimiz ay Comer, Biden’ın Başkan Yardımcısı olduğu dönemde oğlu Hunter Biden’ın, Rus, Kazak ve Ukraynalı oligarklardan yüklü miktarda ödeme aldığını gösteren 19 sayfa belge yayınlamış, “Joe Biden’ın Başkan Yardımcılığı sırasında Hunter Biden onu Kazakistan, Rusya ve Ukrayna’daki oligarklardan milyonlar kazanmak için ‘marka’ olarak sattı” ifadeleri kullanmıştı.

  • Kuzey Kore’den “Nükleer güç politikası”

    Kuzey Kore’den “Nükleer güç politikası”

    Ülkenin nükleer gücünü geliştirme politikasının anayasaya dahil edildiği toplantının ardından konuşan Kim, “Nükleer silahları daha da geliştirerek ülkenin varlığını ve ilerlemesini güvence altına almak, savaşı caydırmak ve bölgesel ve küresel barışı korumak için anayasanın 4’üncü bölümünün 58’inci maddesinin güncellenmesi yönündeki kararın oybirliğiyle kabul edilmesi çok büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

    Devletin nükleer gücünü geliştirme politikasının 1 yıl önce benimsendiğini ve Kuzey Kore halkının genel iradesine uygun olarak kanunlaştırıldığını belirten Kim, bu politikanın ulusal savunma yeteneklerini güçlendirme konusunda “siyasi kaldıraç” işlevi göreceğini ifade etti.

    ABD’yi hedef aldı

    Nükleer gücü geliştirme politikasının anayasada açıkça yer almasının çağın acil ihtiyaçaların tam olarak karşılayacağını söyleyen Kim, atılan adımı “Adil ve makul” olarak niteledi.

    “Kuzey Kore’nin kendini savunma amacıyla nükleer silahlara sahip olduğu ve dünyanın en büyük nükleer silah devleti olan ABD ve destekçileri ile uzun süreli bir çatışma halinde olduğu için nükleer gücünü yasa haline getirme politikasını geliştirdiği dünya tarafından bilinen bir gerçektir” diyen Kim, “Geçtiğimiz yüzyılda devletimizi fiziki olarak ortadan kaldırma hedefini devlet politikası olarak belirleyen ve bunun için savaş bile başlatan ABD, büyük çaplı ortak nükleer savaş tatbikatlarına yeniden başlayarak cumhuriyetimize yönelik nükleer savaş tehdidini en üst düzeye çıkarmıştır” şeklinde konuştu. ABD, Güney Kore ve Japonya arasında gelişen üçlü işbirliğini “NATO’nun Asya versiyonu” olarak tanımlayan Kim, söz konusu işbirliğinin “en ciddi” tehdidi oluşturduğunu söyledi.

    “Nükleersiz dünyayı savunduk”

    Kuzey Kore lideri Kim konuşmasında, Kore Savaşı’ndan bu yana ülkesinin “nükleer şantajın doğrudan kurbanı” olduğunu ve nükleer silahların olmadığı bir dünyayı arzuladığını ifade etti. Kim, “Ancak ABD barış yanlısı tüm önerilerimizi hiçe sayarak, bir zamanlar nükleer güç olmayan cumhuriyetimize yönelik nükleer tehditlerini yıllardır ısrarla devam etti” dedi.

    Ülkesinin kendisini korumak amacıyla nükleer silahlara sahip olduğunu ve buna da ABD’nin bu tavrının neden olduğunu savunan Kim, en önemli görevin nükleer silah üretiminin “katlanarak” arttırılması, nükleer saldırı araçlarının çeşitlendirilmesi ve bunların farklı birimlerde konuşlandırılmasına yönelik çalışmaların hızlandırılması olduğunu ifade etti.

    Gözdağı veren Seul’e misilleme

    Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol bu hafta başında yaptığı açıklamada, muhtemel bir nükleer saldırının Pyongyang rejiminin sonunu getireceğini söyleyerek Kuzey Kore’ye gözdağı vermekteydi.

    Ülkesinin gelişmiş muharebe yetenekleri ile muhtemel bir savaşa hazır olduğunun altını çizen Yoon, “Ordumuz Kuzey Kore’nin herhangi bir provokasyonuna karşı derhal misilleme yapacaktır. Kuzey Kore nükleer silah kullanırsa, Güney Kore-ABD ittifakının ezici müdahalesiyle rejimi sona erdirilecektir” ifadelerini kullanmıştı. Bu nedenle, Kuzey Kore’nin son adımı Güney Kore ve müttefiki ABD’ye misilleme olarak yorumlandı.

  • ABD’li King, Kuzey Kore’den kovuldu

    ABD’li King, Kuzey Kore’den kovuldu

    Güney Kore’deki ABD birliklerinde görev yapan ABD’li Travis King, 18 Temmuz’da Birleşmiş Milletler (BM) kontrolünde bulunan iki ülke arasındaki askerden arındırılmış ortak güvenlik bölgesini kapsayan bir tur sırasında Kuzey Kore’ye sığındı.

    Bir süre akıbeti bilinmeyen daha sonra Kuzey Kore tarafından gözaltına alındığı açıklanan King’in sınır dışı edileceği açıklandı.

    Kuzey Koreli yetkililer tarafından yapılan açıklamada, King’in sorgusunun tamamlandığını ifade ederken, ülkeye yasadışı olarak girdiğini kabul eden King’in ne zaman sınır dışı edileceği ve hangi ülkeye gönderileceğine dair açıklama yapmadı.

    Güney Kore’de konuşlu ABD birliklerinde “gözetleme uzmanı” olarak görev yapan 23 yaşındaki King, disiplin suçu nedeniyle ABD’ye geri gönderilmeden hemen önce Incheon Havalimanı’ndan ayrılmayı başardı.

    Birleşmiş Milletler (BM) kontrolünde bulunan iki ülke arasındaki askerden arındırılmış ortak güvenlik bölgesini kapsayan bir tura katılan King, tur sırasında izinsiz olarak Kuzey Kore sınırını geçti. Kuzey Kore, önce bilgilerinin olmadığını savunmuş ancak 3 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, 18 Temmuz’da izinsiz bir şekilde Kuzey Kore’ye geçen 23 yaşındaki ABD’li Travis King’in gözaltına alındığını doğrulamaktaydı.

  • ABD-Meksika sınırında kimsesiz bebek bulundu

    ABD-Meksika sınırında kimsesiz bebek bulundu

    Meksika üzerinden ABD’ye geçmek isteyen binlerce düzensiz göçmenin akın ettiği ABD-Meksika sınırında insanlık dramı yaşandı. ABD polisi Gloria Chavez sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Texas eyaletine bağlı Rio Grande şehri yakınlarında devriye polislerinin sınır bölgesinde terk edilmiş 2 aylık bir çocuk bulduğunu belirtti.

    Chavez paylaşımında, “Bu, çocukların insan kaçakçıları ve suç örgütleri tarafından her gün nasıl sömürüldüğünün tüyler ürpertici bir hatırlatıcısıdır” ifadelerini kullandı.

    Bebeğin fotoğrafını paylaşan Chavez, sağlık kontrolünden geçirildiğini belirtti.

    Öte yandan, geçtiğimiz günlerde Texas Kamu Güvenliği Departmanı görevlileri, Rio Grande’de 3 yaşında bir erkek çocuğunun cansız bedenini buldu. Çocuk, ailesi ABD’ye geçebilmek için sınırdaki nehri geçmeye çalışırken akıntıya kapıldı.
    13 Eylül’de ise Honduras’tan gelen 10 yaşındaki bir çocuğun sınırdaki nehirde boğulduğu açıklandı. Ağustos ayında da 4 ve 12 yaşlarındaki 2 Honduraslı çocuk, Rio Grande’de kaçakçılar tarafından terk edilmiş halde bulundu.

  • ABD tarihinde bir ilk

    ABD tarihinde bir ilk

    ABD tarihinde ilk kez görevdeki Başkan grevdeki işçileri ziyaret etti. ABD Başkanı Joe Biden, Michigan eyaletinde Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) sendikası üyesi olan General Motors çalışanlarının grevine katıldı. Grev alanında eline aldığı megafonla işçilere seslenen Biden, işçilerin yüzde 40’lık maaş zammı talebine destek verdiğini ve “çok daha fazlasını” hak ettiklerini söyleyerek, “Şirketlerin başı dertteydi, şimdi inanılmaz derecede iyi durumdalar. Sizin de inanılmaz derecede iyi durumda olmanız gerekiyor” dedi.

    Biden ayrıca, UAW’deki kadın ve erkeklerin, katkıda bulundukları rekor karlardan adil bir pay almayı hak ettiğine inandığını sözlerine ekledi.

    “İkisinin de gelmemesini tercih ederiz”

    Biden’ın ve eski ABD Başkanı Donald Trump’ın yarın yapacağı ziyaretten memnun olmadıklarını dile getiren bazı işçiler, “İkisinin de gelmemesini tercih ederiz. İnsanları bölmek istemiyoruz ve işin içine siyaseti kattığınızda bu tartışmaya yol açacaktır” dedi.

    Trump’tan Biden’a tepki

    Biden’ın ziyaretini eleştiren Trump, “Sahtekar Joe Biden’ın, onlarla birlikte olmak ve onlara yardım etmek için Michigan’a gideceğimi açıklayana kadar UAW’yi ziyaret etmeye niyeti yoktu” ifadelerini kullandı. Biden’ı otomotiv işçilerini sırtından “bıçaklamakla” suçlayan Trump, Biden’ın elektrikli araçlar için verdiği yetkinin ABD otomotiv endüstrisini “yok edeceğini” ve “binlerce otomotiv işçisinin işine mal olacağını” öne sürdü.

    ABD’de 1902’den bu yana greve giden işçilere en büyük destek

    Tarihçiler, Biden’ın Michigan ziyaretinin, ABD’nin eski Başkanı Theodore Roosevelt’in 1902’de greve giden kömür işçilerini Beyaz Saray’a davet etmesinden bu yana görevdeki başkanın grev yapan işçilere gösterdiği en büyük desteği temsil ettiğini belirtti.
    UAW üyesi işçiler bu ayın başında, Ford, General Motors re Chrysler’in ana şirketi Stellantis’i hedef alan bir grev ilan ederek, üç büyük otomobil şirketinden daha iyi ücret ve çalışma koşulları talep etti.

  • DEAŞ’ın Suriye sorumlusu yakalandı

    DEAŞ’ın Suriye sorumlusu yakalandı

    ABD’nin terör örgütü DEAŞ’a yönelik operasyonları devam ediyor. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından yapılan açıklamada, Suriye’nin kuzeyine 23 Eylül’de düzenlenen helikopter destekli askeri operasyonda terör örgütü DEAŞ’ın üst düzey yetkililerinden Ebu Halil el-Fadani’nin yakalandığı duyurularak, operasyonda hiçbir sivilin öldürülmediği veya yaralanmadığı vurgulandı.
    CENTCOM Sözcüsü Yarbay Troy Garlock, “El Fadani gibi DEAŞ’lıların yakalanması, teröristleri savaş alanından tespit etme, hedefleme ve uzaklaştırma yeteneğimizi artırıyor. CENTCOM, DEAŞ’ın kalıcı yenilgiye uğratılması konusunda kararlılığını sürdürüyor” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ticaret hedefini açıkladı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ticaret hedefini açıkladı

    Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’ta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan İş Konseyince düzenlenen yemekte iş dünyası temsilcileriyle bir araya geldi.

    Avrupa-Atlantik coğrafyasının güvenlik, barış ve istikrarına önemli katkılarda bulunan bu ortaklığı güçlendirerek sürdürmeyi arzu ettiklerini vurgulayan Erdoğan, “Amerika ile ekonomik ve ticari faaliyetlerimiz, ikili ilişkilerimizin önemli bir boyutudur. İkili ticaret hacmimiz son 10 yılda 1,5 katına çıktı. Amerika Birleşik Devletleri, geçtiğimiz yıl en fazla ihracat yaptığımız 2’nci, en fazla ithalat yaptığımız 5’inci ülke oldu. 2022 yılı sonu itibarıyla ikili ticaret hacmimiz yüzde 15’in üzerinde artışla 32 milyar doları geçti.” ifadelerini kullandı.

    “HEDEFİMİZ 100 MİLYAR DOLAR”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ticaret hacminde yakalanan bu artış eğiliminin memnuniyet verici olduğunu belirterek, “Ancak hedefimiz 100 milyar doları yakalamaktır. Bunun için karşılıklı olarak gayretlerimizi artırmamız gerekiyor. Bu bağlamda sizlerden beklentimiz yüksektir. Amerika ile ilişkilerimizi siyasi düzlemde ilerletirken, ekonomik alandaki işbirliğimizi de çeşitlendirmeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkiye ve ABD arasında yeni teknolojilerden kritik sektörlere, inovasyondan imalata, yapay zekadan siber güvenliğe büyük potansiyel bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, enerji sektörünün de işbirliğinin ilerletilebileceği bir başka kritik alan olduğunu söyledi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

    “Türkiye olarak Karadeniz’deki tarihi keşfimizin ardından doğal gaz ve petrol arama ile üretimine yönelik çalışmalarımızı hızlandırdık. Biliyorsunuz, kısa süre önce İstanbul Finans Merkezimizi hizmete açtık. İstanbul Finans Merkezi ile ülkemizi finans ve katılım finans alanında global bir merkeze dönüştürmek istiyoruz. Merkez içinde doğal gazdan madenlere birçok ürünün pazarlamasının, değerlendirmesinin yapılacağı yeni bir yapı tesis edeceğiz. İstanbul Finans Merkezini aynı zamanda ‘enerji hub’ımız haline getirmeyi arzu ediyoruz.”

    “DETROIT UÇUŞLARININ 15 KASIM’DA BAŞLAMASI PLANLANIYOR”

    Türk Hava Yolları’nın 121 ülkeden 342 destinasyona uçuş gerçekleştirdiğini, ABD’de 12 noktaya İstanbul’dan doğrudan uçuş yapıldığını anlatan Erdoğan, “13’üncü uçuş noktasını teşkil edecek Detroit uçuşlarının 15 Kasım’da başlaması planlanıyor.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile turizm alanındaki ilişkilerin seyrinden de memnuniyet duyduklarını vurgulayarak, salgının etkisinin azalmasıyla 2022’de 1 milyonun üzerinde ABD’li turistin Türkiye’de ağırlandığını, gelecek dönemde bu sayının daha da artmasını ümit ettiklerini söyledi.

    “TÜRKİYE, AMERİKAN ŞİRKETLERİ İÇİN ÖNEMLİ BİR BÖLGESEL ÜRETİM VE HİZMET ÜSSÜ”

    Türkiye’nin son 21 yılda ekonomiden ticarete, savunma sanayisinden altyapı yatırımlarına büyük bir başarı hikayesi yazdığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yaptığımız reformlar sayesinde ülkemiz son 20 yılda, 252 milyar doların üzerinde uluslararası doğrudan yatırım çekti. Türkiye’nin küresel yatırımlardaki payı 2022’de yüzde 1,03. Amerika Birleşik Devletleri’nden Türkiye’ye yaklaşık 14,4 milyar dolar doğrudan yatırım girişi oldu. Ülkemize yatırım yapan 2 bin 88 Amerikan firmasına ve Amerikalı girişimcilere Türk ekonomisine duydukları güven için özellikle teşekkür ediyorum.

    Türkiye, Amerikan şirketleri için önemli bir bölgesel üretim ve hizmet üssü konumundadır. Halihazırda Amerikalılar dahil birçok uluslararası şirket, Türkiye’yi bölgesel bir imalat, ihracat, yönetim, lojistik, mühendislik ve araştırma geliştirme merkezi olarak tercih ediyor. Salgın sonrası dönemde ülkemizin bu konumu daha fazla öne çıkmıştır.”

    “SEÇİMLERİN TAMAMLANMASIYLA OLUMLU BİR ATMOSFER YAKALADIĞIMIZI GÖRÜYORUZ”

    Türk iş çevrelerinin Amerikan ekonomisine yaptığı katkıların da azımsanmayacak seviyeye ulaştığını belirten Erdoğan, Türk firmalarının ABD’deki doğrudan yatırımlarının son 10 yılda yaklaşık 8,6 milyar doları bulduğunu bildirdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyası temsilcilerinin gayretleriyle bu yatırım rakamlarını karşılıklı olarak yükselteceklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:

    “Ülkemizdeki seçimlerin tamamlanmasıyla birlikte olumlu bir atmosfer yakaladığımızı görüyoruz. Yüzde 90’lara ulaşan rekor katılımla ve demokrasi şöleni içinde gerçekleşen 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde milletimizin teveccühüne mazhar olduk. Cumhur İttifakı olarak Meclis çoğunluğunu elde ederken Cumhurbaşkanlığında yüzde 52,18 oy oranıyla 5 sene daha milletimize hizmet etme imkanına kavuştuk. Seçimlerin üzerinden bir hafta bile geçmeden hükümetimizi kurduk. Kalkınma yolculuğumuza, kaldığımız yerden başladık. Ekonomi yönetimini, uluslararası ekonomi çevrelerinin de çok yakından tanıdığı ehil isimlerden seçtik. Seçimler sonrasında ülkemizin ekonomik istikrarına olan güvenin pekiştiğini memnuniyetle müşahede ediyoruz.”

    “TÜRKİYE, OECD ÜYELERİ ARASINDA EN YÜKSEK ORANDA BÜYÜYEN 2’NCİ ÜLKE”

    Türkiye’nin bir yandan 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarını sararken diğer yandan ikinci çeyrekte yüzde 3,8 büyüme kaydettiğini anlatan Erdoğan, Türkiye’nin böylelikle OECD üyeleri arasında en yüksek oranda büyüyen 2’nci, G20 ülkeleri arasında ise 3’üncü ülke olmayı başardığını söyledi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ihracatta 8 aylık dönemde 165 milyar doları, yıllık bazda ise 253,5 milyar doları yakaladığını belirterek, turizmde de önceki seneye göre çok daha yoğun bir sezon geçirildiğine işaret etti.

    İstihdamda ise herhangi bir düşüşün söz konusu olmadığını dile getiren Erdoğan, yılın ilk 6 ayında depreme rağmen net 220 bin istihdam artışının sağlandığını kaydetti.

    Dünyada son 60-70 yılın zirvelerine çıkan enflasyonun doğal olarak Türkiye’nin de sorunu olduğunu söyleyen Erdoğan, bu kapsamda geçen hafta 3 yılın yol haritası mahiyetindeki Orta Vadeli Program’ı kamuoyuyla paylaştıklarını anımsattı.

    “EKONOMİK BÜYÜMEDEN TAVİZ VERMEYECEĞİZ”

    Büyüme ve ticaretten fiyat istikrarı ve finansal istikrara, beşeri sermaye ve istihdamdan yeşil ve dijital dönüşüme, afet yönetiminden kamu maliyesi ile iş ve yatırım ortamına 7 temel alanda öncelikli reform adımlarını belirlediklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Ekonomik büyümeden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Para, maliye ve gelirler politikalarının tüm araçlarını uygulayarak, enflasyonu artıran yapısal unsurların ortadan kaldırılmasını hedefliyoruz. Temel odağımız, yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı önceleyen politikalarımız sayesinde sürdürülebilir bir büyüme ikliminin tesisidir. Yüksek katma değerli özel sektör yatırımlarının öncülüğünde ortalama yüzde 4,5 oranında büyümeyi hedefliyoruz.”

    Türkiye’nin satın alma gücüne göre dünyanın 11’inci, nominal olarak ise 17’nci büyük ekonomisi olduğunu bildiren Erdoğan, “2026 sonunda tarihimizde ilk kez 1,3 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklük ve 14 bin 850 dolara çıkan fert başına milli gelire ulaşacağız. 2026 yılında 300 milyar doları aşan ihracat ve 70 milyar doların üzerinde turizm gelirine ulaşacağız. Program döneminde 2,7 milyon istihdam artışı, yıllık ortalamada da 900 bin istihdam artışı hedefliyoruz.” diye konuşt

    “TÜRKİYE ULUSLARARASI YATIRIMCILAR İÇİN GÜVENLİ LİMAN OLMAYI SÜRDÜRÜYOR”

    Atılan adımlara bağlı olarak döviz kurunun dengeye kavuştuğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Türkiye, siyasi istikrarı, eğitimli iş gücü, genç nüfusu, geniş iç pazarı ve bölgesel pazarlara erişimiyle, stratejik konumu ve modern lojistik altyapısıyla uluslararası yatırımcılar için güvenli liman olmayı sürdürüyor. Bölge ülkeleriyle tesis ettiğimiz yakın diyalog sayesinde bu konumumuzu daha da perçinliyoruz. Geçen ay Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığımız ziyarette toplam değeri 50 milyar doları aşan anlaşmalar imzaladık.

    Rusya-Ukrayna Savaşı’na çözüm arayışlarımızı ilk günden itibaren sürdürüyoruz. İsrail ve Yunanistan ile aramızdaki meseleleri hal yoluna koyma yönünde güçlü bir irade sergiledik. Bu ziyaretimizde her iki ülkenin başbakanıyla bir araya gelerek, gündemimizdeki konuları ele aldık. Mısır ile yeniden güçlenen diyaloğumuza büyük önem atfediyoruz. Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimizi önümüze çıkarılan engellere ve 60 yıldır maruz kaldığımız haksızlıklara rağmen halen koruyoruz.”

    “NATO’nun en büyük 2’nci kara ordusuna sahip müttefikiyiz.” diyen Erdoğan, “Türk dünyasıyla iş birliğimiz hamdolsun giderek güçleniyor. Afrika kıtasındaki mevcudiyetimiz kendini daha fazla hissettiriyor. Dış politikaya geniş bir perspektiften yaklaşarak ülkemizin stratejik konumunun sağladığı tüm avantajları en etkili şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Diyalog ve diplomasiye imkan tanındığında tüm ülkelerle ortak bir zeminde bulaşabileceğimize inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “SAVUNMA SANAYİSİ ALANINDAKİ ENGELLERİN ORTADAN KALDIRILMASINI BEKLİYORUZ”

    ABD ile çelik ve alüminyum sektöründeki ilave gümrük vergileri gibi tek taraflı uygulamalardan kaynaklanan sorunları aşmayı ümit ettiklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

    “Aynı şekilde savunma sanayisi alanındaki işbirliğimizin geliştirilmesinin önüne çıkarılan engellerin de bir an evvel ortadan kaldırılmasını bekliyoruz. Bölgesinin istikrar abidesi olan Türkiye’nin jeopolitik öneminin ve ekonomide sunduğu fırsatların buralarda tanıtılmasında sizlere de önemli görevler düşüyor. Türkiye-Amerika ilişkilerinin ilerletilmesi için özel sektörün, siz değerli iş dünyasının ve iş konseylerinin çabalarını her zaman takdirle karşılıyoruz. Bu alandaki gayretlerinizin artarak sürmesini temenni ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisimizin yanı sıra büyükelçiliklerimizin, konsolosluklarımızın, ticaret müşavirliklerimizin ve devletimizin tüm kurumlarının sizlere her türlü desteği vermeye hazır olduğunu tekrar ifade ediyorum.

  • Barışa tek engel Rusya’dır

    Barışa tek engel Rusya’dır

    ABD Başkanı Biden’ın açıklamalarından satırbaşları;

    “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda reform çağrımızı yeniliyoruz. BMGK’da çıkan anlaşmazlıkları çözmeye çalışacağız.

    Biz barış için liderlik rolüne soyunan ülkeleri desteklemeye devam edeceğiz. Özellikle Haiti’deki çalışmalarda Kenya Devlet Başkanı önemli bir rol oynadı.

    Dünya Bankası’nın finansını güçlendirmek için gelişmekte olan ülkeler için şeffaf araçlar ortaya koymalıyız.

    Böylece günümüzün yeni sınamalarıyla temiz enerji geçişi sağlanabilir ve sürdürebilir kalkınma güçlendirilebilir.

    BU ay düzenlenen G20 zirvesi çok önemliydi. Afrika Birliği’nin G20’ye katılmasını memnuniyetle karşılıyoruz.

    “YAPAY ZEKANIN BİZİ KONTROL ALTINA ALMASINI ÖNLEMELİYİZ”

    Bununla birlikte yapay zeka gibi teknolojilerin gelişmesini desteklemekle birlikte bizi kontrol altına almasını önlememiz gerekiyor. Bunu başarmamız için hep birlikte çalışmamız gerekiyor. Mülteciler konusunda küresel anlamda 21 ülke bir arada hareket ediyoruz. Dört kıtadan onlarca ülkeyi yeni bir ortaklık için bir araya getirdik. Fentanil ve sentetik uyuşturucular ile mücadele etmeye devam ediyoruz.

    “AFRİKA BİRLİĞİ VE ECOWAS’IN YANINDAYIZ”

    Terör örgütleri ile mücadeleye devam ediyoruz. Demokrasi zirvesi düzenleyerek, dünyadaki demokrasiyi güçlendirmeye çalışıyoruz. Afrika ülkelerinde art arda meydana gelen darbeler bu çabalarımızın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Afrika Birliği ve ECOWAS’ın yanındayız.

    Çin ile sorumlu rekabet istiyoruz. Çatışma değil.

    ABD olarak iklim konusundaki yatırımlarımızı 4 katına çıkaracağız. Hem kamuda hem özel kuruluşlar açısından daha fazla yatırıma ihtiyacımız var.

    Özellikle Pasifik’teki ada ülkeleri iklim değişikliğine karşı oldukça savunmasız durumda.

    Küresel sera gazı emisyonlarını 2030’da kadar azaltacağız. Bunlar oldukça hayati önlemler.

    Pandemi ve çatışmalar nedeniyle iklim hedeflerimizin gerisine düştük. Ancak bunlar toparlanıyor. ABD, iklim değişikliğinin küresel etkileri için 100 milyar dolar kaynak ayırdı. Ancak sadece ABD’nin çabaları yeterli değil.

    ABD Başkanı Biden'dan Ukrayna-Rusya savaşı açıklaması: Barışa tek engel Rusya'dır - 2

    Tabi ki sürdürülemez borç ödemeleri altında ezilen ülkelerin kalkınmaları mümkün değildir. ABD insanı yardımlar konusunda dünyada bir numaralı ülke olmaya devam etmektedir.

    ABD iyi niyetle toplu imha silahlarının riskini azaltmaya devam edecektir. Bu yıl ABD’nin elindeki son kimyasal silahları kaldırdık. Ancak Kuzey Kore ve İran’ın bölgesel ve küresel bir tehdit oldukları gerçeğini endişe ile izlemeye devam ediyoruz. İran’ın elinde nükleer silah olmaması gerektiğini tekrarlıyoruz.

    “RUSYA DERHAL UKRAYNA’DAKİ İŞGALİNİ SONLANDIRMALIDIR”

    Rusya’nın komşusu olan Ukrayna’ya işgali hemen sona ermelidir. ABD, Ukrayna halkının yanında olmaya devam edecektir. Barışa engel olan yalnızca Rusya’dır. Rusya dünyanın yorgun düşeceğini ve yalanlarına inanacağımızı düşünüyor.

    Eğer Ukrayna’nın parçalanmasına razı olursak, kendimizi nasıl bir daha güvende hissedebiliriz? ABD cesur Ukrayna halkına destek olmaya devam edecektir.

    Dünyanın neresinde olursa olsun insan hakları ihlallerini v kadın hakları ihlallerini göz ardı edemeyiz. LGBTİ+ bireylere yönelik insan hakları ihlalleri kabul edilemez.

    Bir kırılma noktasındayız. Kendimize ve birbirimize verdiğimiz sözleri tutup tutmadığımıza göre gelecekte yargılanacağız. Doğru olanı yapmaya cesaret edebilecek miyiz? Önümüzde yol uzun ve zor. Bunu birlikte yapmamız gerekiyor. Tarihin zincirini hep birlikte kıralım. Bunu yapacak gücümüz var.”