Etiket: adalet

  • Hz. Ömer’in adaleti ve hoşgörüsü sahnelendi

    Hz. Ömer’in adaleti ve hoşgörüsü sahnelendi

    İslam halifelerinden Hz. Ömer’in yaşamını konu alan ‘Hz. Ömer’in Adaleti ve Hoşgörüsü’ adlı oyun Kahta Kültür Merkezi’nde sahnelendi.

    Kahta Kaymakamlığı, Kahta Belediyesi ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün desteklediği tiyatro gösterisi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü öğretmenler tiyatro grubu tarafından hazırlandı ve adalet ve eşitlik kavramlarının önemini bir kez daha hatırlattı.

    Oyunda Hz. Ömer’in farklı inançlara sahip insanlar ve farklı etnik kökenlerden gelen kişilere karşı adil ve merhametli tutumu da işlendi. Hz. Ömer’in adaletinin sadece Müslümanlarla sınırlı kalmadığını, aksine tüm insanlar için eşit hak ve adalet talep ettiğini gösteren bu sahneler, izleyicilere hoşgörü ve anlayışın önemini aktardı.

  • Bakan Tunç’tan Avukatlık Kanunu açıklaması

    Bakan Tunç’tan Avukatlık Kanunu açıklaması

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara 2 No’lu Barosu’nun düzenlediği Avukatlar Günü İftar Programı’na katıldı. Tunç, avukatların mesleki hayatını geliştirmek, onların meslek hayatında karşılaştıkları zorlukları ortadan kaldırmaya yönelik önemli çalışmaları geçmişte yaptıklarını ifade etti.

    Avukatlıkla ilgili planladıkları çalışmaların olduğunu aktaran Yılmaz, “Yapacağımız, planladığımız çalışmalar da var. Adalet mülkün temelidir diyoruz. Adalet herkese hakkını vermektir. Haklı olanın hakkını vermektir. Adalet insan onurunu korumaktır. Dolayısıyla adaletin tecellisi savunma olmadan mümkün değil. Adaletin tecellisinde çok önemli katkısı olan avukatlarımızın her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar özellikle 22 yıldan bu yana avukatlarımızın gerek mevzuat anlamında gerek onların görev yaptıkları fiziki kapasitenin arttırılması anlamında mevzuatın iyileştirilmesi anlamında önemli çalışmaları beraber gerçekleştirdik. Özellikle yargı reformu strateji belgelerini ve insan hakları eylem planları kapsamında gerçekleştirdiğimiz önemli düzenlemeler oldu. Hepimiz burada tecrübeli avukatlarımız var. Kırk yılı, kırk beş yılı aşmış abilerimiz var. Ama içimizde çok genç kardeşlerimiz de var. Dolayısıyla 2 No’lu Baro’nun davetinde her dönemi yaşamış Avukat meslektaşlarımız var özellikle benim avukatlığımın ilk yıllarında fiziki kapasitenin yetersiz olduğu, kiralık binalarda, merdiven altlarında duruşmaların, gerçekleştirildiği günleri unutmadık” açıklamalarında bulundu.

    “Avukatlık kanunuyla ilgili de çalışmamızı sürdürüyoruz” diyen Yılmaz şu ifadeleri kullandı:

    “Bir taslak çalışmamız var. Bilim kurulu üzerinde çalışıyor. Avukat meslektaşlarımızın, barolarımızın da görüşlerini almaya devam ediyoruz. Ve inşallah yeni avukatlık kanunuyla, ortaklarımızın özellikle sorunlarını ortadan kaldıracak bir temel kanunun inşallah 28’inci dönem parlamentosunun takdirlerine taslağımızı önce cumhurbaşkanlığımıza ve sonrasında da meclis grubumuza ve milletvekillerimize, takdirlerine sunmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Tabii yargı reformu strateji belgesi kapsamında özellikle avukatlık mesleğini kalitesinin arttırılmasıyla ilgili önemli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Bunlar 2024 yılından itibaren yürürlüğe girecek düzenlemeler var. Bunlardan en önemlisi yıllarca tartışılan artık avukatlıkta da bir sınav olsun, hukuk fakültesi bittikten sonra bir ön elemeye tabi tutulsun. Şeklindeki öneriler hep yıllarca konuşulmuştu. Bu birinci yargı paketinden yasalaşmıştır. Yürürlüğe giriş tarihi de 2024 yılı idi. 2024’ün Ekim başı gibi hukuk mesleklerine giriş planını gerçekleştireceğiz. Bundan sonra artık avukatlık stajına başlayacak olan genç kardeşlerimiz öncelikle hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanması gerekecek. Hakimlik, savcılık sınavına girecek olanlar da yine hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanması gerekmektedir. Böylece hem fiziki kapasitenin arttırılması, hem mevzuatın iyileştirilmesi ve mevzuatı uygulayacak insan unsurunun hakim savcı ve avukatlarımızın özellikle kalitesinin artması noktasındaki çalışmalarımızı da inşallah sürdürüyoruz.”

  • “Adalet bir ideolojiye bağlı değildir”

    “Adalet bir ideolojiye bağlı değildir”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara 2’nolu Baro’nun düzenlediği iftar programına katıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutladı. Yılmaz, şehit olan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı başta olmak üzere, vazife sırasında şehit olan adalet camiasının tüm mensuplarına Cenabı Allah’tan rahmet diledi.

    Adalet kavramının, insanlık tarihi kadar eski ve her daim üzerinde düşünülen ve tartışılan bir kavram olduğunu ifade eden Yılmaz, “Bizim siyaset ve hukuk anlayışımız, ‘devletin temelinde adalet, adaletin temelinde ise insan’ olduğuna dayanmaktadır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma atılımlarına imza atarken, adalet alanını dört temel önceliğimizden biri olarak belirlemiştik. 20 yılda adalet yönünden reformlar yaptık. Adaleti mülkün temeli olarak gören bir anlayışla yola çıktık” ifadelerini kullandı.

    “Adalet herhangi bir ideolojik grubun elinde olan enstrüman değil milletin hak kapısı olmalıdır”

    Anayasada ve temel kanunlarda gereken düzenlemeleri Meclisle birlikte hayata geçirmek ve adalet teşkilatı güçlendirmek için zorlu bir mücadele yürüttüklerinin altını çizen Yılmaz, “Sadece teknik konularla uğraşmadık vesayet odaklarıyla da ulaştık. En son FETÖ olmak üzere tasfiye etmeyi başardık. Bu da adalet sistemi adına çok büyük bir kazanım oldu. Adalet herhangi bir ideolojik grubun elinde olan enstrüman değil milletin hak kapısı olmalıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun hukuki reformlardan hiçbir zaman taviz vermedik” diye konuştu.

    “Adalet herhangi bir ideolojik grubun elinde olan enstrüman değil milletin hak kapısı olmalıdır”

    İnsan Hakları Eylem Planı ile özgür birey ve demokratik toplum için atılması gereken adımları kararlılıkla attıklarını vurgulayan Yılmaz, “Hak ve özgürlüklere dair devrim niteliğinde düzenlemeleri yaparken aynı zamanda adalet hizmetlerindeki altyapı fiziklerini büyük oranda eksikliklerini giderdik. Merdiven altı görünümünde, düşük donanımlı adliye manzaralarını tamamen silmek için çok ciddi çaba harcadık. Bununla birlikte güven veren ve erişilebilir bir adalet siteminin tesisi için anayasadan yasalara, kurumsal işleyişten personel yapısına ve özlük haklarına kadar pek çok reforma imza attık. İyi hukukçular yetiştirmeye de her zaman önem verdik” şeklinde konuştu.

    “Avukatlık mesleği ve yargının savunma tarafını güçlendirmeye her zaman önem verdik”

    Hukukun üstünlüğünün korunması ve herkesin eşit şekilde hukuki haklardan yararlanabilmesi için avukatlar, önemli bir köprü görevi üstlendiğinin söyleyen Yılmaz, “İddia, savunma ve hüküm makamları yargının sacayaklarıdır. Sizlerin bireylerin haklarını korumak ve adaleti tesis etmek yönünde fonksiyonunuz toplum düzeni için son derece önemlidir. Bu bilinçle avukatlık mesleği ve yargının savunma tarafını güçlendirmeye her zaman önem verdik” dedi.

    “Avukatlık hizmetlerindeki KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’e indirdik”

    2020’de Meclis de kabul edilen yasa ile avukat sayısının 5 bini aştığı illerde, asgari 2 bin avukatın bir araya gelmesi ile baro kurulmasının önünü açtıklarını hatırlatan Yılmaz, “Böylece Ankara’da hizmetlerini sürdüren birbirinden değerli avukatlar ve hukuk dernekleri öncülüğünde Ankara 2 No’lu Barosu kurulmuştur. Sizlerin faaliyetlerinizle hem mesleki gelişime sağladığınız katkılar hem de sosyal sorumluluk projeleriyle oluşturduğunuz birlik beraberlik takdire şayan olduğunu ifade etmek isterim. Çoklu baro sisteminin yanı sıra mesleğe yeni başlayan avukatların mali olarak desteklenmesi için ilk beş yıl baro aidatının hiç alınmamasını gerçekleştirdik. Vatandaşlarımızın hukuki yardıma erişim maliyetini azaltmak için bazı avukatlık hizmetlerindeki KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’e indirdik. Bunun yanında, adli yardım hizmeti için avukatlara ödenen ücret, avukatlık asgari ücret tarifesinde öngörülen şekilde kademeli olarak artırılmaktadır. Avukat ve vatandaşların internet üzerinden dava açabilmelerini ve işlem yapabilmelerini sağladık. Hukuk yargılamalarına e-duruşma sistemini kazandırdık. Milletimize vaadimiz olan Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle birlikte adaletin de yüzyılı yapmakta kararlıyız. Elbette yasama gibi, yürütme gibi, yargımızın da hala çözüm bekleyen sorunları, sıkıntıları vardır. Bunların bir kısmı anayasa ve yasalarımızda yapılması gereken değişikliklerle ilgilidir. Bu çerçevede adalet sistemimizin mevzuat alt yapısını geliştirmek için başlattığımız reformları da kesintisiz devam ettiriyoruz. Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 8. Yargı Paketi, bu strateji belgesinin adımlarından biridir. Bu süreç devam edecektir” değerlendirmelerinde bulundu.

    “Hukuk sistemimizde hiçbir metin, kanun ya da kurum yapıcı eleştiriden azade değildir”

    Avukatların yargının sacayağı olmasını gerçekten etkin ve işler kılmaya devam edeceklerini aktaran Yılmaz, “Hukuk sistemimizde hiçbir metin, kanun ya da kurum yapıcı eleştiriden azade değildir. Yargı sisteminin daha etkin işlemesi, adalete olan güveni artırıcı reformlara devam edeceğiz. Mülkün temeli olan adaletin, sosyal barışın, refahın, istikrarın, kalkınma ve büyümenin de itici gücü olduğunun bilincindeyiz” dedi.

    Etkin bir adalet sistemi, Türkiye’nin yatırım ortamı bakımından da son derece önemli bir zeminde olduğunu altını çizen Yılmaz, “Türkiye yüzyılını sadece teknolojinin, enerjinin, dijitalin değil, adaletin de yüzyılı yapmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Adaletin tecellisini iyileştirmek amacıyla bundan sonra da sizlerle daha yakın iş birliği içinde çalışacak, ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz. Adalet alanında ilgili tüm çalışmaları sizlerin görüşleri bizim için kıymetli. Teknolojinin de getirdiği imkanlar sayesinde adalet hizmetlerinin sunulmasında kaliteyi yükseltmeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

    Programa AK Parti Genel Sekteri Fatih Şahin, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da katıldı.

  • “Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız”

    “Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı Toplantısına katıldı. Beyoğlu’nda bir otelde yapılan toplantıda konuşan Bakan Tunç, 2002’den bu yana anayasada çok önemli ilerlemeler sağlandığını ve bu yöndeki çalışmalarının devam edeceğini söyledi. Anayasadaki vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılması için de iktidara geldikleri günden bu yana pek çok çalışma yaptıklarını belirten Tunç, bu vesayetçi ruhun tamamen ortadan kaldırılabilmesi için TBMM’de uzlaşı sağlanması gerektiğini hatırlattı. Bakan Tunç, Türkiye Yüzyılı’na girerken Türk milletinin daha demokratik, sivil, katılımcı bir anayasayı hak ettiğini söyleyerek TBMM’de bu bağlamda uzlaşma sağlanacağına inandığını ifade etti.

    “Vesayetçi ruhu ortadan kaldırabilmek için önemli anayasa değişiklikleri gerçekleştirdik”

    Daha adil, demokratik ve sivil bir yargı süreci için iktidara geldikleri ilk andan itibaren birçok yeniliği hayata geçirdiklerini söyleyen Adalet Bakanı Tunç, “Milletimizin bizden beklentisi adil bir kararın makul bir sürede verilmesi; geciken adalet, adalet değildir. Yargıya ilişkin sorunların çözümü adına 2002 yılından itibaren reform niteliğinde pek çok adım attık. Birçok yasal düzenlemeyi hayata geçirdik. 2002 yılından bu yana özellikle temel kanunlarımızın tamamını değiştirdik. Şu anda biz Avrupa’nın, dünyanın en yeni, en çağdaş ve en modern kanunlarına sahibiz. Temel kanunlarımızın yanı sıra birçok alanda mevzuat düzenlemeleri gerçekleştirdik. Sadece temel kanunlarımızın yenilenmesi yetmiyor. Türkiye Yüzyılı damgası vuracaksak özellikle en başta daha demokratik, daha sivil, katılımcı bir anlayışla hazırlanan yeni bir anayasaya milletimizi kavuşturmamız lazım. Bununla ilgili Adalet Bakanlığı olarak öncülük yapmaya, hazırlık sürecinde aktif rol almaya devam edeceğiz. Bir darbe anayasası, 1982 anayasası 1980 darbesini yapan darbeciler tarafından yazılan bir anayasa, demokratik bir anayasa değil. Vesayetçi anlayışla yazılmış bir anayasa. Vesayetçi ruhu ortadan kaldırabilmek için son 21 yılda önemli anayasa değişiklikleri gerçekleştirdik. Bunlar vesayetçi ruhu azaltan değişikliklerdi, ortadan kaldırmayı amaçlayan değişikliklerdi. Hem 2010, hem 2017 anayasa değişikliklerinde anayasamızı daha demokratik hale getirmenin mücadelesini verdik. Anayasamızda yargı birliğinin sağlanması noktasında önemli adımlar attık. Devlet Güvenlik Mahkemelerinin, Özel Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması ve askeri yargının kaldırılması, yargı birliğinin sağlanması noktasında önemli reformlar gerçekleştirdik. Anayasa Mahkemesinin yapısının daha demokratik hale getirilmesi, Hakimler ve Savcılar Kurulumuzun demokratik hukuk devletine daha uygun hale getirilmesi anlamında anayasamızda önemli ilerlemeler sağladık. Anayasada sıkıyönetim diye bir madde vardı, onu kaldırdık. Bu anayasada darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı, onu kaldırdık. Anayasamızdaki vesayetçi anlayışı ortadan kaldırmaya yönelik çok önemli reformlara milletimizin onayıyla imza attık” dedi.

    “Milletimiz sivil ve kuşatıcı yeni bir anayasayı hak ediyor”

    Yapılan tüm çalışmalara rağmen anayasadaki vesayetçi ruhu henüz tamamen ortadan kaldıramadıklarını belirten Tunç, bu konuda TBMM’ye büyük görev düştüğünü söyledi. Tunç, “Ortadan kaldıramadık çünkü o yeknesaklık, o maddelerdeki çelişkiler, özellikle eski kurumlara yeni görevler yüklendiğinde ortaya çıkan görüş farklılıkları maalesef bugünkü sorunları ortaya çıkardı. Anayasamızdan kaynaklanan bu görüş farklılıklarını ortadan kaldıracak olan da elbette ki TBMM’dir. İnanıyoruz ki TBMM; yeni, demokratik, kuşatıcı bir anayasa noktasında uzlaşmaya varacaktır. Çünkü bu milletimize olan borcumuzdur. İleride daha büyük krizlere, sorunlara yol açmamak için bu tedbirleri almak durumundayız. Hedefimiz yeni, demokratik, sivil, kuşatıcı bir anayasadır. Herkesin, tüm toplum kesimlerinin görüşlerinin alındığı, temel hak ve özgürlükleri daha da güçlendiren bir anayasayı yapmak İnşallah bu ülkeye nasip olacaktır. Türkiye Yüzyılına girerken milletimiz bunu çoktan hak ediyor. Milletimize olan borcumuzu hep beraber yerine getireceğiz” diye konuştu.

    “Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız”

    Adalet Bakanı Yılmaz Tunç konuşmasını, “Adaletin ve haklının tahkimin yüzyılı için çıktığımız bu yolda ana hedeflerimizi başı başlıklar altında toplayacak olursak; adalete erişimi kolaylaştırmaya yönelik çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Makul sürede yargılanmayı sağlayacak adımları atmaya devam edeceğiz. Geciken adalet, adalet değildir. Adaleti gecikmeden sağlamanın gayreti içinde olacağız. Yargı hizmetlerinin sunumunda sadeleştirilmiş, kolaylaştırılmış ve verimliliği esas alan süreçleri ihdas edeceğiz. Adalet hizmetlerinde çağın gereklerine uygun gelişmeleri sistemimize daha fazla katmaya devam edeceğiz. Onarıcı ve telafi edici adalet uygulamalarının hukuk sistemimize dahil edecek yenilikleri hep birlikte hayata geçireceğiz” ifadeleri ile sonlandırdı.

  • Adalet teşkilatı 100’üncü yıl yürüyüşünde

    Adalet teşkilatı 100’üncü yıl yürüyüşünde

    Eskişehir’de Bozdağ ve Tandır köyleri arasında 7 kilometrelik parkurda gerçekleştirilen yürüyüşe Eskişehir Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Özel, Eskişehir Gençlik ve Spor İl Müdürü Osman Ercan ile Eskişehir Adliyesi ve Ceza İnfaz Kurumlarında görevli çok sayıda personel ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü öğrencileri katıldı.

    ‘Tarihin önemli dönemeci’

    Yürüyüş boyunca çocuklarla birlikte marşlar söylenip, Cumhuriyetin geçmişi hakkında sohbetler edilirken yürüyüşün sonunda verilen molada konuşma yapan Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, “Atalarımız, bu dağlarda yüz sene önce vatanımızı bırakmadan canlarını feda ettiler. Biz de onların evlatları olarak onlara layık olmaya, Cumhuriyeti daha da güçlendirmeye ve gençlerimize, çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunmak için hep birlikte çalışıyoruz. Bugün bizim tarih sahnesinde önemli bir dönemecimiz. Bunun anlamını kavrayıp gençliğimize anlatarak, daha çok çalışarak vatanımızı, milletimizi ve bayrağımızı daha da yücelere çıkarmak hepimizin hedefi. Yüzüncü yılımız kutlu olsun. Nice yüz yıllara” diye konuştu.

  • “Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmak”

    “Hedefimiz darbe anayasasından kurtulmak”

    Sakarya’da yeni adliye binasının temel atma töreni, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un katılımıyla gerçekleşti. Törende konuşan Bakan Tunç, İsrail ve Filistin savaşının bir an önce bitmesi gerektiğini ifade ederek, “Soykırımı gerçekleştiren, savaş suçu işleyen, çocukları katleden, kadınları katleden, acımasızca sivillerin üzerine bombalar yağdıran İsrailli saldırganları buradan Sakarya’dan da bir kez daha şiddetle nefretle lanetliyoruz. Türkiye başından beri Filistin davasına sahip çıkıyor. Filistin’de Filistinlilerin bir devleti olması gerektiğini başından beri söylüyoruz. Ve bu sebeple bu sorunların olduğunu, orada çözümün iki devletli bir yapıda olduğunu, 1967 sınırlarında Doğu Kudüs başkenti olan bir Filistin kurulması gerektiğini başından beri söylüyoruz ama maalesef dünya buna sessiz kalıyor. Maalesef İsrail’in işgal ettiği topraklarda zulüm devam ediyor. Uluslararası kuruluşlar bu insanlık suçu karşısında görevini yapıyor mu? Maalesef diğer konularda olduğu gibi Filistin konusunda da duyarsız” dedi.

    “Siz dünyanın, milletlerin güvenliği için mi varsınız yoksa savaş için mi varsınız”

    Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne ilişkin de açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bugüne kadar bu konuda 4-5 kez toplandılar. Yine toplanacaklar. Ateşkes önerileri sunuluyor Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne bu ateşkes önerileri güvenlik konseyinin bir üyesi veto ettiğinde reddediliyor. Maalesef Amerika Birleşik Devletleri’nin vetosuyla ateşkes önerileri reddedildi. Hatta insani yardım kapılarının açılmasıyla ilgili önerge veriliyor, ‘Hayır insani yardım da olmaz’ diyorlar. Kim? Dünyanın güvenliğini sağlamak için kurulmuş olan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi. Siz dünyanın, milletlerin güvenliği için mi varsınız yoksa savaş için mi, bombalar için mi varsınız? Maalesef bu duyarsızlık, uluslararası kuruluşların önceki sorunlarda olduğu gibi, Filistin’deki problem çözümsüz kaldığını gösteriyor. Temennimiz bir an önce orada ateşkesin sağlanması, bir an önce çocukların kurtarılması. Türkiye olarak o çocukların imdadına, o hastanelerin imdadına, insani yardımla, diğer desteklerle devam ediyoruz. Ve ateşkesin sağlanması için de çağrımızı sürekli yenileme devam ediyoruz” diye konuştu.

    “Hedefimiz Türkiye yüzyılında artık darbe anayasasından kurtulmak”

    Darbe anayasasının kaldırılması gerektiğini ifade eden Bakan Tunç, “Şimdi hedefimiz Türkiye Yüzyılı’nda artık darbe anayasasından kurtulmak. İnşallah inşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi 28. Dönem Parlamentosu bu konuda bir uzlaşmaya varır ve milletimize olan borcumuzu da ödemiş oluruz. Darbe anayasasıyla yol yürümek Türkiye Yüzyılı’nda Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılında Türkiye’mize yakışmaz diyoruz. Darbeci ruhu ortadan kaldıracak çok sayıda düzenleme yapıldı ama anayasanın sadece darbeciler tarafından yazılmış olması bile yalnızca başlı başına bile değiştirmek için geçerli ve yegane sebeptir diyoruz” şeklinde konuştu.

    “Sakarya’mızın yöresel mimarisine de uygun bir yatırım”

    Yeni adalet sarayı hakkında da bilgi veren Bakan Tunç, “Bugün 103 bin metrekare kapalı alanı olan 36 bin metrekarelik taşınmaz üzerinde Sakarya Adalet Sarayı’mızın bugün temelini atıyoruz. 700 araçlık otoparkı olacak ve Sakarya’nın uzun yıllar adalet hizmetlerine cevap verebilecek önemli bir yatırım. Ve bu burada özellikle bu adalet binamız, yargının saygınlığına da uygun bir mimaride inşa edilecek. Ayrıca Sakarya’mızın yöresel mimarisine de uygun bir yatırımı inşallah bugün temelini atarak kısa süre içerisinde iki yılı aşmadan hizmete açmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Bir can almanın bedeli: 6 ay 20 gün…

    Bir can almanın bedeli: 6 ay 20 gün…

    Kırklareli’nde 3 aylık yavru köpeğe eziyet ederek öldüren sanığın duruşması görüldü. 3. Asliye Mahkemesinde gerçekleşen duruşmaya tutuksuz sanık F.B., müşteki Ezgi Uvalıoğlu, müşteki avukatı ile Hayvan Hakları ve Etiği Derneği ve Kırklareli Tarım ve Orman Müdürlüğü avukatları katıldı.

    Duruşmada sanık F.B’.ye söz hakkı verildi. F.B. söyleyecek bir şeyi olmadığını ifade ederek pişman olduğunu aktardı.
    Müşteki Ezgi Uvalıoğlu da F.B.’nin yavru köpeğe eziyet ederek öldürdüğü anların kamera kayıtlarında gözüktüğünü anlattı.
    Mahkeme heyeti, F.B.’nin “Bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldürme” suçundan 6 ay 20 gün hapis ve 6 bin lira para cezasına karar verdi.

  • Yargıtay’dan, önemli zina kararı

    Yargıtay’dan, önemli zina kararı

    İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, davacı-karşı davalı kadın vekili, erkeğin, aşırı kıskanç olduğunu, kadına ve ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, yatağını ayırdığını, baskıcı olduğunu, birlik görevini ihmal ettiğini, küçük düşürücü sözler söylediğini, ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, hakaret ettiğini, ilgisiz olduğunu, karşı davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, tarafların boşanmalarına ve karşı davanın reddine karar verilmesini talep etti.

    Davalı-karşı davacı erkek vekili, asıl davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, sık sık telefon hattını değiştirdiğini, gizli telefon kullandığını, sosyal medyada değişik isimlerle hesaplar açtığını iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 161 inci ve 163 üncü maddeleri hükümleri gereği boşanmalarına, asıl davanın reddine karar verilmesini talep etti.
    İlk Derece Mahkemesi tarafları eşit kusurlu sayıp boşanmaya karar verdi

    İlk derece mahkemesi, erkeğin, kadının üzerine kapıyı kilitlediği, giyimine müdahale ettiği, hakaret ettiği, aşırı kıskanç olduğu, fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ise telefonda başka erkeklerle görüştüğü, cinsel içerikli fotoğraflar paylaştığı, kendisini sosyal medyada bekar ve farklı isimlerle hesap açtığı, bu hususun tüm dosya bütününde sabit olduğu gerekçesiyle boşanmaya karar verdi. Belirtilen karara karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf isteminde bulunuldu. Bölge adliye mahkemesi, eksik hususlar sebebi ile dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdi. İlk Derece Mahkemesi bir kez daha tarafların boşanmasına karar verdi. Bu karara karşı da süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi istinaf istemini esastan reddetti. Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulundu.

    Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nden sanal alem kararı

    Dosyayı temyiz aşamasında ele alan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yaptığı inceleme neticesinde bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi:

    “Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince; kadına, sürekli başka erkeklerle görüştüğü, kendisini sosyal medyada Zeynep ismi ile bekar olarak tanıttığı, farklı erkeklerin evine girip çıktığı, sosyal medyada bu erkeklerle görüşüp mesajlaşmak suretiyle cinsel içerikli fotoğraflar paylaştığı ve farklı isimlerle hesaplar açtığı, sık sık ortak konuttan gittiği, erkeğe ise evden çıkarken kadının üzerine kapıyı kilitlediği, giyimine karıştığı, aşırı kıskanç olduğu, yaşam tarzına müdahale ettiği, camdan dışarı bakmasına dahi izin vermediği, kadına hakaret ettiği vakaları kusur olarak yüklenmiş ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek asıl davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak karşı davanın ise haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebine dayalı olarak kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından asıl davanın kabulü, 4721 sayılı Kanunu’nun 161 inci ve 162 inci maddeleri hükümleri uyarınca açtığı karşı davasının reddi, kusur belirmesi, tazminat taleplerinin reddi, tedbir nafakası, yetki itirazının reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince, davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan delillere ve İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre kadının zina eyleminin ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, erkek tarafından zina hukuki sebebine dayalı olarak açılan davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır.”

  • Çöp evde bulunan çocuğun teyzesi yargılanıyor

    Çöp evde bulunan çocuğun teyzesi yargılanıyor

    Bursa’da çöp evde bakımsız halde bulunan çocuğun teyzesinin yargılandığı davanın görülmesine devam edildi.

    Bursa 10. Ağır Ceza Mahkemesinde gizlilik kararı nedeniyle basına kapalı gerçekleşen davanın duruşmasına, hakkında “kişiyi hürriyetten yoksun kılma”, “ihmali davranışla kasten adam öldürmeye teşebbüs” ve “çocuğa karşı eziyet suçlarından” 30 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açılan tutuklu sanık Kamuran Pınar A, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekili ve taraf avukatları katıldı.

    Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.

    Adliye önünde Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) adına açıklama yapan avukat Mine Rana Kahramanoğlu, dernek olarak çöp evde bulunan ve ağır ihmale uğrayan çocuğun duruşması nedeniyle adliyede bulunduklarını ifade etti.

    Duruşmanın kasım ayına ertelendiğini belirten Kahramanoğlu, “Tanıklar dinlenmemiş, bu nedenle ertelendi. Sanık avukatı tahliye talep etti ancak talebi reddedildi. Dosyanın her zaman takipçisiyiz.” diye konuştu.

  • Bebek hırsızı, serbest kaldı

    Bebek hırsızı, serbest kaldı

    Olay, Konak ilçesi Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Kadın Doğum Servisinde meydana geldi. Suriye uyruklu bir aileye kendisini sağlık görevlisi olarak tanıtan; ama aslında işsiz olan S.G. (51), test bahanesiyle 3 gün önce dünyaya gelen bebeği örtüye sararak hastaneden kaçırdı. Daha sonra yeni doğan bebeklerini göremeyen aile, durumu yetkililere bildirdi. Hızlıca çalışma başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, 3 günlük bebeği kaçıran S.G.’yi İzmir Limontepe mevkiindeki evinde yakalayıp gözaltına aldı. Bulunan bebek, ardından da sağlıklı bir şekilde aileye teslim edildi.

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Gasp Büro Amirliği ekiplerince gözaltına alınan S.G.’nin emniyetteki işlemleri tamamlandı. Adliyeye sevk edilen kadın, mahkemece adli kontrolle serbest bırakıldı.

    “Sağlık görevlisiyim” diyerek aileyle yakınlık kurup bebeği kaçırmıştı

    51 yaşındaki S.G.’nin, kendini aileye sağlık görevlisi olarak tanıttığı, hastaneyi birkaç gündür sık sık ziyaret ettiği, aile ile yakınlık kurduğu, bebeğin bakımında aileye yardım ettiği, keşifler yaptığı ve kaçırma olayını günlerdir planladığı belirlendi.

    İfadesinde evliliğe ikna etmek için kaçırdığını söyledi

    S.G., kaçırma olayından daha sonrada kendini kamufle etmek için bir camide kıyafetlerini değiştirdiği, bebek ile birlikte İzmir Limontepe’deki ikamet ettiği adresi gittiği öğrenilmişti.

    S.G.’nin ifadesinde ayrıca, yaklaşık 9 ay önce hamile kaldığını, o dönemde düşük yaptığı için bu durumu imam nikahlı eşinden gizlediğini söylerken, onu evliliğe ikna etmek için bebeği kaçırdığını iddia etti.