Etiket: adalet bakanı

  • Adalet Bakanı Bozdağ’dan Almanya’ya kınama

    Adalet Bakanı Bozdağ’dan Almanya’ya kınama

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Sabah gazetesi Almanya Temsilcisi İsmail Erel ve Avrupa Yazı İşleri Müdürü Cemil Albay’ın FETÖ terör örgütü mensuplarının şikayeti üzerine gözaltına alınmasını sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla kınadı. Bakan Bozdağ, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
    “Sabah gazetesi Almanya Temsilcisi İsmail Erel ve Sabah Avrupa Yazı İşleri Müdürü Cemil Albay’ın FETÖ terör örgütü mensuplarının şikayeti üzerine gözaltına alınmasını kınıyorum. Almanya’nın bu tutumu teröristleri koruma altına alıp, haber verme görevini yerine getiren gazetecilere yönelik kabul edilemez bir tutumdur. Almanya’nın basın özgürlüğüne yönelik bu tutumunu kınıyor, gazetecileri derhal serbest bırakmaya davet ediyorum.”

  • Ziobro belinde silahla görüntülendi

    Ziobro belinde silahla görüntülendi

    Polonya Adalet Bakanı Zbigniew Ziobro, Rogowiec’teki Belchatow madeninde meydana gelen kazada hayatını kaybedenler için düzenlenen törene katıldı. Ziobro’nun ölenlerin anısına yapılan anıta çelenk koyduğu sırada rüzgardan ceketinin kalkmasıyla belinde silah olduğu görüldü.

    Görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından açıklama yapan Bakan Ziobro, “Birkaç yıldır spor ve eğlence amaçlı atış poligonunda atış yapıyorum. Bu yüzden hafta sonundan sonra Varşova’ya dönerken silah yanımdaydı. Yönetmeliğe göre silahı arabada bırakamazdım” dedi.

  • Diyarbakır Cezaevi’ne kilit vuruldu

    Diyarbakır Cezaevi’ne kilit vuruldu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Diyarbakır programında eşlik eden Adalet Bakanı Bozdağ ile Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı toplu açılış töreni öncesinde müzeye çevrilmek üzere Adalet Bakanlığından Kültür ve Turizm Bakanlığına devredilen Diyarbakır Cezaevi’ni ziyaret ederek, incelemelerde bulundu.

    İncelemenin ardından açıklama yapan Bakan Bozdağ, cezaevinde yaşanan olayların Türk demokrasi tarihine geçen kara bir leke olduğunu belirterek, “Bugün Diyarbakır Cezaevi’nin kapısına kilit vuruyor ve böylelikle bir dönemin daha kötü hatıralarıyla, hak ihlalleriyle anılan bir mekanı kapatmış, kapısına kilit vurmuş oluyoruz. İnşallah bundan sonra geçmişten ders alan ve geleceğe daha iyi hazırlanan bir Türkiye için burası bilim, kültür ve bir ibret ve iyilik merkezi olarak Diyarbakırlılar başta olmak üzere aziz milletimize hizmet edecektir” dedi.

    “İşkence ve kötü muamele konusunda sıfır tolerans uygulamasını hayata geçirdik”

    Bakan Bozdağ, yeni dönemde de demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda önemli reformlara imza atmaya devam edeceklerini ifade etti. Diyarbakır Cezaevi’nin de kapatılmasıyla Türkiye’de kötü muamele ve işkence gibi olaylarla anılan cezaevi kalmadığını vurgulayan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bugün burada bu mekanın kapısına kilit vurmak suretiyle Türkiye’de geçmişte kötü hatıraların ve hak ihlallerinin merkezi olmuş yerlerden birinin daha kapısına kilit vurmanın şeref ve onurunu yaşıyoruz. Bildiğiniz gibi daha önce Yassıada mahkemelerinin yapıldığı ve ülkemizin seçilmiş başbakanı ve bakanlarının idamına giden süreçlerin ve onların cezaevi dönemlerinin yaşandığı o büyük cinayete ilişkin hadiselerin bulunduğu alanı da biz ‘Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ yaptık ve oranın da kapısına hem kilit vurduk, hem büyük bir anı merkezi, hatıra merkezi ve demokrasi tarihimiz, özgürlükler bakımından da önemli bir mekan haline getirdik. Daha önce yine Ulucanlar Cezaevi, Diyarbakır Cezaevimiz gibi kötü hatıralar ve hak ihlalleri ile anılan bir yerdi. Oranın da kapısına kilit vurduk. Daha sonra orayı da anı müzesi haline getirdik. Türkiye’de son 20 yıl içerisinde pek çok insan hakları ve demokratikleşme yönünde tarihi adıma imza attık. Olağanüstü hal yönetimini bu dönemde kaldırdık. İnkar ve asimilasyon politikalarına bu dönemde son verdik. Ana diller, yerel dil ve lehçeler üzerindeki baskı ve yasakları bu dönemde kaldırdık. İnsan hakları konusunda önemli adımlar attık. İşkence ve kötü muameleye zaman aşımı uygulanmayacağını yasalarımıza geçirdik ve işkence ve kötü muamele konusunda sıfır tolerans uygulamasını bu dönemde hayata geçirdik. İnşallah bu kapanan cezaeviyle de geçmişte kötü muamele ve hak ihlalleri ile anılan Türkiye’de faal halde bulunan herhangi cezaevi de kalmayacaktır.”

    “Tüm bunlar Cumhurbaşkanımızın iradesiyle oldu”

    Kötü muamele ve işkence ile anılan cezaevlerinin kapılarına kilit vurulması ve buraların anı merkezi haline getirilmesi hususunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür eden Bakan Bozdağ, “Cumhurbaşkanımıza bu bütün değişiklikleri ortaya koyma iradesi ve kararlılığından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Gerek Yassıada’nın Demokrasi Özgürlükler Adası olması, gerekse diğer adımların atılması, gerekse bugün burada hak ihlalleri ve kötü uygulamalarıyla anılan Diyarbakır Cezaevi’nin kapısına kilit vurulması Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle olmuştur. Şahsım ve aziz milletimiz adına, Diyarbakırlılar adına ben de Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi.

    “Cezaevinin kapısına kilit vuran bir Adalet Bakanı olmanın şerefi bana yeter”

    Diyarbakır Cezaevi’ndeki incelemelerin ardından kapıya kilit vuran Bakan Bozdağ, anahtarı Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy’a teslim ederek, “Ben kapıya kilidi taktım. Cezaevinin kapısına kilit vuran bir Adalet Bakanı olmanın şerefi bana yeter. Bundan sonra daha güzel anılmasını sağlayacak değerli Kültür Bakanımızdır. Ben anahtarı da kendisine emanet ettim. Artık bu anahtar cezaevi müdürlerinin, infaz koruma memurlarının eliyle değil, anı müzesi sahiplerinin, kültür elçilerinin, iyilik ile yarışanların elinde olacaktır. Ben sayın bakanımıza büyük bir onurla böyle bir kapıya kilit vurmanın heyecan ve şerefiyle anahtarı teslim ettim. Bundan sonra söz de, icraat de onun” diye konuştu.

    “Cezaevini bir bilim ve kültür yuvası haline getiren bir bakanlık olma şerefini yaşayacağız”

    Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Bakan Bozdağ’dan anahtarı teslim alarak, geçmişte yaşanan hatalardan ders alınması gerektiğini vurguladı. Cezaevini kültür ve bilim yuvası haline getiren bakanlık olmaktan şeref duyduğunu aktaran Bakan Ersoy şöyle konuştu:
    “Geçmişteki yanlışlarımızdan, hatalarımızdan ders çıkarmalıyız ve gelecekte bunları tekrarlamamak içinde hatırlamamız gerekiyor. O yüzden burası yeniden planlanırken aslında anı müze olarak planlanacak ama cazibe noktası haline gelmesi için kültürel etkinliklerle, kültürel noktalarla da canlandırılacak. Önemli olan başta Diyarbakır olmak üzere vatandaşların birçok sebepten dolayı burayı düzenli olarak ziyaret etmeleri ve her ziyarette geçmişte yapılan yanlışları görüp ders çıkarmaları esas alınıyor. Eskiden girilmesi yasak olan, girilmesi çok zor olan, girdikten sonra da çıkması çok zor olan bir yerdi. Şimdi girilmesi de çıkması da kolay olan, halkla bütünleşen bir merkez haline gelecek. Cumhurbaşkanımız çok önemli bir adım atıyor. Adalet Bakanımızın da belirttiği gibi Bekir Bozdağ cezaevi kapatan bir bakan olma onurunu yaşıyor. Biz de cezaevini bir bilim yuvası, kültür yuvası haline getiren bir bakanlık olma şerefini yaşayacağız inşallah.”

  • Başörtü düzenlemesinde son durum

    Başörtü düzenlemesinde son durum

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Muhterem İnce’nin yemin etmesi için düzenlenen törenden ayrılırken, gazetecilerin “yeni anayasa çalışmalarına” ilişkin sorularını yanıtladı.

    Bakan Bozdağ, Anayasa’nın 24. ve 41. maddeleriyle ilgili çalışmaları tamamladıklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın istemesi halinde sunum yapmaya hazır olduklarını ifade etti.

    Anayasanın 24. maddesi “din ve vicdan hürriyetini”, 41. maddesi ise “ailenin korunmasını ve çocuk haklarını” düzenliyor.

  • Bursa’da acil servislerini Bakan Bozdağ açtı

    Bursa’da acil servislerini Bakan Bozdağ açtı

    Açılış töreninde konuşan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa’ya iki hayırlı hizmeti başlatmak için geldiklerine işaret etti.

    İlk olarak Üniversitenin 2022-2023 Akademik Yılı’nı açtıklarını, ikinci olarak da Hastanenin acil servisini açtıklarını belirten Bakan Bekir Bozdağ; “Üniversitemiz Hastanesi’nin acil servisi, hocalarımızın da anlattığı gibi değişik sıkıntılar nedeniyle zorlanıyordu. Ancak yapılan yatırımlar ve geliştirilen projelerle yenilendi. Adeta yeni bir acil servis kazandırıldı. Tabii ki bu yenilemeler sırasında teknik donanım da değiştirildi. Medikal malzemeler de daha modern hale getirilerek hem üniversitemizin hem de Bursa’mızın hizmetine sunulmuş oldu. Bu vesile ile emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

    Türk hastaneleri dünyada örnek gösteriliyor

    Sağlığın her şeyin başı olduğunu söyleyen Bekir Bozdağ; “Sağlığa yapılan yatırım bizim insanımızın bugününe ve geleceğine yapılan en büyük yatırımlardandır. Hükümet olarak sağlığa ayırdığımız kaynakları her geçen dönem arttırdık. Bu dönem de arttırdık. Sağlık alanında çok büyük reformlara imza attık. Şehir hastaneleriyle Türkiye’mizi tanıştırdık. Bildiğiniz gibi geçen hafta Ankara’daki Etlik Şehir Hastanesi’yle birlikte 20. Şehir hastanesini ülkemize kazandırdık. 15 tane şehir hastanemizin de inşaat süreci devam etmektedir. Bugün fizik donanım ve teknik donanım itibariyle Türkiye’nin hastaneleri dünyada örnek gösterilecek hastaneler arasındadır. Özellikle şehir hastanelerimizin devreye girmesiyle beraber Türkiye’miz sağlık alanında uluslararası bir tercih merkezi haline de dönmüştür. Üniversitelerimiz de bu tercih merkezlerinin başlarında gelmektedir” açıklamasında bulundu.

    Sağlıkta büyük zihniyet değişimi

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde öğrenci olduğu dönemde Tıp Fakültesi’nin Arabayatağı Mahallesi’nde olduğunu açıklayan Adalet Bakanı; “Tıp Fakültesi, Arabayatağı’nda barakalarda hizmet veriyordu. Oradaki medikal tesisler, pek çok yerler çok da kötü şartlar içerisinde hizmet veriyordu. Ancak şimdi görüyorum ki modern bir yerde hizmet veriyor. Allah kimseyi buralara muhtaç etmesin. Muhtaç ettiğinde de doktorlarımızın, sağlık çalışanlarımızın eli şifa olsun, hastaların dertlerine deva olsunlar diye dua ediyorum. Tabi sağlıkta sadece fizik ve teknik değişimini değil, bir zihniyet değişimini de sağladık. Türkiye’de sağlık reformunu hayata geçirdik. Geçmişte insanlarımız SSK’ya bağlı olan ayrı, Bağ-Kur’a bağlı olan ayrı, Emekli Sandığı’na bağlı olan ayrı sağlık hizmeti alıyor, işçilerimiz depodaki ilaç kadar ancak ilaç alabiliyordu. Eczanelerden işçilerin ilaç alma hakkı yoktu. Bağ-Kur’lu olan parasını önce cebinden ödüyor, sonra ödediği paranın yüzde 70’ini geri almak için genel müdürlüğe müracaat ediyordu. Yıllar içerisinde, faiz yok, enflasyon farkı yok, gecikmesi yok. Parası pul oluyor, verdiği parayı da doğru dürüst geri alamıyordu. Tedavi olmak için evini, arsasını, arabasını, tarlasını, işyerini satan nice insanımız vardı. Türkiye’de herkes kanun önünde eşittir denmesine rağmen maalesef idari işçicisine ayrı sağlık tedavi usulü, serbest çalışanına ayrı tedavi usulü, memuruna ayrı usul uyguluyordu. Adeta ayrımcılık yapıyordu. Biz işte bu ayrımcılığı kaldırdık. SSK’yı, Emekli Sandığını ve Bağ-Kur’u kaldırdık. SGK çatısı altında tüm bu kurumları birleştirdik. Cumhurbaşkanımızın nasıl sağlık giderleri devlet tarafından karşılanıyorsa, Bursa’daki herhangi bir vatandaşımızın sağlık giderlerinin de devlet tarafından karşılandığı bir düzene geçtik. Hamd olsun. Bugün rehin alınan bir hasta yok. Bugün morgdaki cenazesini almak için senedini ödemek için kıvranan herhangi bir vatandaşımız yok. İşçilerimiz dilediği eczaneden ilacını alıyor. Bağ-Kur’lular dilediği gibi tedavi görebiliyorlar. Büyük bir sağlık reformu ve büyük bir zihniyet değişimini Türkiye’miz yaşadı. Bundan da hepimiz üst düzeyde istifade ettik. İnşallah sağlık politikalarımızı daha da geliştirerek, milletimizin her an yanında olan ve onun imdadına koşan bir devlet anlayışını her alanda hakim kılmaya ve uygulamaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
    Acilde görev yapan doktorların umutsuzluğu, mutluluğa dönüştü

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ise 3 yıl önce göreve geldiklerinde Acil Tıp Anabilim Dalı’ndan akademisyenlerin ziyarette bulunduklarını ve bu sorunu dile getirdiklerini vurguladı. Yaklaşık 19 yıldır acil servislerin tadilat ve tamirat görmediğine işaret eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Hocalarımız bu konuyu bize aktarırken çok umutsuzdu. Ben de imkân olursa bunu yapmayı çok istediğimizi söyledim. Personelimizin çizdiği projeler ve Sağlık Bakanlığımızın yönlendirmeleri sonucunda çok güzel bir acil servis ortaya çıktı. Uygulamada olan değerli projeleri de yerinde inceledik. Bu noktaya getirdik. Başta teknik ekibimiz, başhekimimiz, dekanımız ve idari kadememize teşekkür borçluyuz. Müteahhit firmamız zarar etmesine rağmen büyük bir özveri ile bu hizmeti tamamladı. Allah onlardan da razı olsun. Bu kapının açılması hayır kapılarının açılmasına vesile olur inşallah” şeklinde konuştu.

    Başhekimden emeği geçenlere teşekkür

    Törende konuşan BUÜ Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Rıdvan Ali de hastanedeki acil servislerin yetersizliğinin uzun süredir gündemde tutulan bir konu olduğunu belirtti. Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’un azim ve kararlılığı ile Hastanenin alan büyütme ve aynı zamanda seviye yükseltme tadilatını bitirdiklerini açıklayan Başhekim Prof. Dr. Rıdvan Ali, yaklaşık 1 yıllık bir süreç içerisinde 500 metrekare gibi dar bir alanda hizmet vermekte olan 2 bin metrekare alana yükseltildiğini, Bursa’nın ve Bursa Uludağ Üniversitesi’nin şanına yakışır hale getirildiğini açıklayarak; “Tüm sağlık çalışanlarına, halkımıza ve yüklenici firmanın değerli sahiplerine çok teşekkür ve hürmetlerimi sunuyorum” diye konuştu.

    Açılış konuşmalarının ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa protokolü ile birlikte yenilenen ve genişletilen acil servisi gezerek yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.

  • Bakan Bozdağ BUÜ akademik yılı açılışına katıldı

    Bakan Bozdağ BUÜ akademik yılı açılışına katıldı

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bursa Uludağ Üniversitesi 2022-2023 akademik yılı açılışına katıldı. Burada ilk ders niteliğinde bir konuşma yapan Bakan Bozdağ, yeni anayasa ile ilgili açıklamalarda bulundu.

    Bozdağ, “Yeni anayasa konusu Türkiye’nin değişmez ve değiştirilmesi teklif edilemez ana gündemidir. Zira 1982 anayasasının yürürlüğe girdiği günden bu yana anayasa parti programına ve seçim beyannamesine koymayan meclis grubu bulunmuş ve halen grubu bulunan siyasi parti yoktur. Hepsi hem seçim hem seçim beyannamelerine hem de parti programlarına yeni anayasayı koymuşlardır. Bu şunun ifadesidir. Türk milletinin ortak talebi ve ihtiyacı yeni anayasadır. Ve kurumu bu ortak talebi ve ihtiyacı görmüş bu konuda muhtelif çalışmalar yapmıştır” dedi.

    “2008 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptan yeni anayasa, yeni iç tüzük, yeni siyasi partiler ve seçim kanunu siyasi ahlak ve siyasetin finansmanı konularında milletvekili sayısına bakılmaksızın her partiden ikişer üyenin katılımıyla bir uzlaşma komisyonu kurmak istiyor, ” diyerek sözlerine devam eden Bozdağ şu şekilde konuştu:

    “Bu komisyona dönemin partilerinden AK Parti, MHP, HADEP evet cevabını verdi. Ancak CHP yeni iç tüzük komisyonuna üye verdi. Anayasa komisyonuna üye vermedi. Dolayısıyla CHP’nin tutumu nedeniyle bir anayasa uzlaşma komisyonu kurulamadı. TBMM seçilen Cemil Çiçek’in girişimi sonucu 2011 yılında yeni bir anayasa uzlaşma komisyonu kurulması çağrısı yapıldı. Bu dönemde AK Parti, CHP, MHP ve BDP’den üçer milletvekilinin katıldığı bir komisyon oluşturuldu. Kararlar oy birliğiyle alınacak dendi. Mesele yeni anayasayı hayata geçirmek bir partinin diğer partiye dayatmasını önlemek oy birliğiyle karar almasını sağlayarak herkesin içine sinen bir anayasayı hayat geçirmekti. Ama maalesef geçen zaman içerisinde komisyon 328 toplantı yaptı. 580 saat çalıştı. 172 maddeyi müzakere etti. 60 madde üzerinden uzlaştı. 112 madde üzerinde farklı görüşler ortaya koydu. Uzlaşamadı. Toplam 14 bin 970 sayfa tutanak tuttu. Sonuç? Nafile. Nitekim 13 Kasım 2013’te Meclis Başkanı bu çalışmaları sonlandırmak zorunda kaldık.”

    “Türkiye’nin en önemli anahtarı yeni anayasadır”

    Çalışmalar CHP ve değişik partilerin kırmızı çizgileri nedeniyle ilerleme imkanını kaybettiğini dile getiren Adalet Bakanı Bozdağ, “Yani parlamenter sistem olmazsa biz hiçbir şeyi görüşmeyiz, konuşamayız. Parlamenter sistemi bir kenara koyup sistemi en sona bırakalım dediler. Tartışma yaptılar, konuştular. Uzun uzun çalıştılar. Ama yine netice alınamadı. Nitekim Meclis Başkanı İsmail Kahraman döneminde yani iki bin on beş seçimlerinden sonra da bu sefer Anayasa mutabakat komisyonu adında bir başka komisyon kuruldu.

    AK Parti, CHP, MHP ve HDP üye verdi. Ama bu komisyonun ömrü çok kısa oldu. 4 Şubat 2016’da kurulan komisyon 12-16 Şubat 2016’da meclis başkan açıklamasıyla görevini sonlandırdı. Türkiye eninde sonunda yeni bir anayasayı yapacaktır. Unutmamak gerekir ki yeni anayasa olmadan yeni Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye de olmaz. Büyük Türkiye’nin ve yeni Türkiye’nin en önemli anahtarı yeni anayasadır. Bu kapıyı yeni anayasayla açacağız” ifadelerini kullandı.

    “Dil birliği olan yeni anayasa acil ihtiyaçtır”

    Bakan Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Cumhuriyetin ilanından sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı ilk şey yeni anayasadır. 1924 anayasasıdır. Şimdi cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken Türkiye’nin ikinci yüzyılını inşa ederken yeni bir anayasayla yola çıkması milletimizin de, devletimizin de her bir insanımızın da ortak çıkarınadır.

    Türkiye’de herkesin ve her kesimin kendini hür hissettiği ve katkı verdiği demokratik bir ortamda ve olağan bir dönemde yeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı var. Bizim olağan dönemde anayasa yapma irademizi ortaya koymamız ve bu iradeyi hayata geçirmemiz bizim gücümüze çok büyük güç katacaktır. Anayasanın içindeki maddelerin, fıkraların, hükümlerin, cümlelerin bile isimlerinin birbirinden çok farklı olduğu ve isimlerin adeta yarışa girdiği bir yerde elbette ki dil birliğini ve insicamı bu anayasanın muhafaza ettiğini söylemek mümkün değildir. O yüzden dil birliği olan, insicamı olan, iç bütünlüğü yerinde olan yeni bir anayasa Türkiye’nin acil ihtiyacıdır.”

    “Millete güvenmeyen bir anayasa”

    İktidar çoğunluğu hangi partideyse, gruptaysa, onların görüşleri meclisten geçmiş, referanduma gidip halktan onay aldığında da anayasa değişikliği olmuş ve anayasa hükmü olarak yürürlüğe girdiğini vurgulayan Bozdağ, “Bu şu demektir; 223 noktadaki müdahale, 19 paket, 44 mülga, 179 değişiklik değişik siyasi görüşleri dönemin etkilerini, dönemin felsefelerini anlayışlarını anayasaya yansıtmış demektir. Bu da anayasanın ruhu ve sözünü bozan ve anayasa içerisinde felsefe, fikir, görüş ve ruhların çoğulcu rekabetini ortaya koyan bir hiç olumlu da olmayan bir sonuç ortaya koymuştur. Adeta değişik fikirler, değişik felsefeler, değişik ruhlar bizim anayasamızda rekabet halindedir. ” şeklinde konuştu.

    2007’de anayasayı değiştirerek cumhurbaşkanı seçme hakkını ilk defa Türk halkına verdiklerini anlatan Bozdağ, “Türk halkı 2014’ün Ağustos’unda bilinen Türk tarihinde devlet başkanı sıfatıyla ilk defa cumhurbaşkanını doğrudan seçme hakkını kullanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra parlamento seçerdi. Ama bu defa Türk halkı kendi başkanını doğrudan seçme hakkını 2014’te kullanmış. Türk halkının doğrudan seçtiği ilk cumhurbaşkanı da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Yürütme organının cumhurbaşkanı tarafından seçilmesine imkan veren anayasa değişikliğini ise biz 2017’de yaptık. 2017’den bugüne yapılan değişiklikle ilk seçim 24 Haziran 2018’de yapıldı. Dolayısıyla Türk halkı bilinen Türk tarihinde ilk defa yürütme organı olan devletin başı cumhurbaşkanı 24 Haziran 2018’te seçilmiştir.

    “Değiştirerek değil, yepyeni bir anayasa ihtiyacı vardır”

    Anayasanın değiştirilerek özgürlükçü hale gelemeyeceğini söyleyen Adalet Bakanı Bozdağ, “Değiştire değiştire biz bu anayasayı ideolojik vasfını yok edemeyiz. Değiştire değiştire biz bu anayasayı insan haklarına saygılı, insan haklarına dayanan bir anayasa haline getiremeyiz. Değiştire değiştire biz bu anayasayı anayasadaki darbe ruhunu ve darbeci vasfını yok edemeyiz. Bu nedenle Türkiye’nin artık değiştirmekten, madde, fıkra değiştirmesinden vazgeçip, yepyeni bir anayasa yapmaya ihtiyacı vardır.

    Yeni anayasa projesini hayata geçirmeden bizim büyük Türkiye’yi inşa etmemiz kolay kolay mümkün gözükmemektedir. Türkiye eninde sonunda yeni anayasa hayata geçirecektir. Umarım 2023’te oluşacak yeni parlamento yeni anayasa ihtiyacını daha fazla ötelemez, milletin sesine kulak verir. Bir uzlaşma anlayışı içerisinde yeni anayasayı hazırlayıp milletimizin onayına sunma başarısını gösterir. Bu başarıya imza atacakları şimdiden kutluyorum” diye konuştu.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü A. Saim Kılavuz, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a bir tablo hediye etti. Ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Polikliniği açılışı gerçekleştirildi.

  • BUÜ’de ilk dersi Bakan Bozdağ verecek

    BUÜ’de ilk dersi Bakan Bozdağ verecek

    BUÜ, yeni eğitim-öğretim döneminin startını 3 Ekim 2022 Pazartesi günü verecek. Merkez Görükle Kampüsü’nde düzenlenecek 2022-2023 Akademik Yıl Açılış Töreni’ne Bursa Uludağ Üniversitesi mezunu olan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da katılacak ve öğrencilere ilk dersi verecek.

    Bakan Bozdağ yenilenen Acil Servi de açacak

    3 Ekim Pazartesi günü saat: 10.45’te Kampüs içerisindeki Atatürk büstüne çelenk konulmasıyla başlatılacak tören Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde devam edecek. İklim Elçisi seçilen öğrenci Semanur Öztürk’ün konuşma yapacağı programda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da ilk dersi verecek.

    Bakan Bozdağ, ilk dersin ardından yenilenen ve büyütülen BUÜ Hastanesi Acil Servisi’nin açılışını da gerçekleştirilecek.

  • Adalet Bakanı Bozdağ’dan KPSS açıklaması

    Adalet Bakanı Bozdağ’dan KPSS açıklaması

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Akit TV’de Ankara Kulisi programına katılarak gazeteci Sami Dadağlıoğlu’nun sorularını yanıtladı. Bakan Bozdağ yaptığı açıklamada Türkiye’nin geçmişte sağ-sol ve Alevi-Sünni ayrıştırmaları ile pek çok bedel ödediğini hatırlatarak, “Pek çok kıymetli evladımızı toprağa vermek zorunda kaldık ve geçmişi iyi bilenler, bunu yakından yaşayanlar bunun acısını derinden hissederler. Türkiye’nin birliği, beraberliği 82 milyon aziz vatandaşımızın her birinin birliği, huzur, kardeşlik ve barış içinde yaşamasından geçer. Ama maalesef Türkiye’nin birlik ve dirliğini bozmak isteyenler zaman zaman milletimizin farklılıklarını, zaman zaman milletimizin bazı konulardaki hassasiyetlerini kaşıdıklarını görüyoruz. Kaşımaya gayret ettiklerini görüyoruz, çabaları görüyoruz ve bunların somut örneklerini görüyoruz. Tabii Ankara’daki cemevlerini saldırılar fevkalade üzücü ve çok net bir şekilde provokasyon kokuyor. Bu nedenle ben öncelikle bu saldırıyı ve saldırıyı yapanı, ona destek olanların hepsini şiddetle kınıyor ve lanetliyorum” dedi.

    “Birlik ve dirliğimize atılmış birer dinamit gibi görüyorum”

    Bakan Bozdağ, 30 Temmuz’da muharrem orucunun ilk gününde birçok cemevi ve köy derneğine saldırılmasına ilişkin şunları kaydetti:
    “Cemevlerine yapılan saldırı bu milletin her bir ferdinin kendisine yapılmış, evine yapılmış saldırı gibidir. Hepimizin manevi değerlerine yapılmış saldırı gibidir. Çünkü cemevi de bizim, cami de bizim, Alevi de bizim, Sünni de bizim. Bu memlekette yaşayan rengi dili ırkı cinsiyeti, inancı, felsefi görüşü ne olursa olsun ayrımsız her bir vatandaşımızın her birisi bizim kendi öz evladımız, hepimiz biriz, beraberiz. Onun için bu tür saldırıları birlik ve dirliğimize atılmış birer dinamit gibi görüyorum. Böylesi bir fitne fesadı bu milletin evlatları arasına kimse sokmayı başaramayacaktır. Tabii bu olay çok ilginç de bir olay. İzmir’de oturan biri, orada da cemevi var, ondan sonra eğer böyle bir şey düşünüyorsa bakıyorsun Ankara’ya geliyor. Ankara’da bir yerden bir yere adresi bilsem bile 45 dakika içerisinde gidip gelebilme imkanı kolay kolay mümkün mü? Mümkün değil. Bir bakıyorsun 45 dakika içerisinde üç ayrı yere gidiyor, üç ayrı yerde eylem yapıyor. Ondan sonra ayrılıp gidiyor. Ankara’yı bilmeyen, buralara ilişkin ön bilgisi olmayan veya birinin yardımını almayan, keşif yapmayan birisi bu kadar kısa süre içerisinde bu yerleri gezip üç ayrı yerde üç ayrı eylem koyup, ondan sonra Ankara’dan ayrılması hayatın olağan akışına uymaz.”

    “Bize düşen işin fail veya failleri, azmettiricileri, önünde arkasında kimler varsa onlara hak ettiğinin verilmesini sağlamak”

    Cemevi saldırılarına ilişkin bütün soruların cevaplarını adli sürecin aydınlatacağını dile getiren Bozdağ, “Tahkikat bütün boyutlarıyla devam ediyor. Eminim ki bu tahkikatın sonucunda gerçekler ortaya çıkacaktır. Halkın bir kesimini diğer kesimine karşı kışkırtmak. Tahrik etmek milletin bir kısmını diğer kesimine karşı düşmanlık, nefret duygularıyla beslemek ve onları birbirine düşürmek için bu ülkede çalışmalar hiç bitmedi. Dün de vardı bu, şimdi de var, muhtemel yarınlarda olacaktır. Ama bize düşen bu tür hadiseler karşısında aziz milletimiz de olduğu gibi sağduyulu, aklı selim içinde olmak, işin hakikatini kısa sürede aydınlatmak. Karanlık noktaları aydınlığa kavuşturarak milletimize bu konuda doğruları vermek ve bu işin fail veya failleri azmettiricileri önünde arkasında kimler varsa onların hukuk terazisinde tartıp, hak ettiği neyse onlara hukuku vermesini sağlamaktır” diye konuştu.

    “Cumhurbaşkanımız derhal duruma müdahale etti”

    Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sorularının sızdırıldığının iddia edilmesi ve ardından sınavın iptal edilmesini değerlendiren Bozdağ, şunları söyledi:

    “Öncelikle burada olan hadisenin önemli ve büyük bir hadise olduğunun altını çizmekte fayda var. Çünkü sınava giren on binlerce, yüz binlerce gencimizin geleceğiyle ilgili son derece önemli bir sınav. Bunun doğruluk, dürüstlük ilkelerine uygun bir biçimde yapılması devletin vazifelerinden bir tanesi. Devlet bunu temin edecek ve burada herhangi bir gölge, şaibe, endişe olmayacak, olmaması da icap eder. Onun için son sınavdan sonra ortaya çıkan tartışmalar nedeniyle burada bir, vatandaşlarımızı rahatsız eden insanımızın gönlüne şüphe düşüren, tereddütleri çoğaltan durumlar ortaya çıkınca Cumhurbaşkanımız derhal duruma müdahale etti. Yapılması gereken nedir işte öncelikle ÖSYM Başkanını görevden aldı. Evet, çünkü soruşturmanın sağlıklı yürümesi bakımından önemli. Devlet Denetleme Kurulunu derhal devreye soktu. Arkasından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, konuyu bütün boyutlarıyla soruşturmak ve aydınlatmak için bir soruşturma başlattı ve soruşturma kapsamında delillerin karartılmasını önlemek için bir takım adli kararlar alındı ve bunlar uygulandı. ÖSYM Başkanı değişti. Yeni ÖSYM Başkanı atandı ve sınavda iptal edilerek yeni bir sınavın yapılması kararlaştırıldı.”

    “Kamuoyundan birinin ‘hükümet şunu da yapmalıydı’ diye söyleyebileceği bir şey yok”

    Bakan Bozdağ, KPSS sorularının çalındığı iddialarını hiçbir tereddüde, şüpheye ve gölgeye mahal bırakmayacak bir şekilde soruşturmanın hem idari açıdan Devlet Denetleme Kurulu vasıtasıyla hem de adli açıdan savcılık vasıtasıyla yürümesinin son derece önemli olduğunu vurgulayarak, “Bir diğer durum da gençlerimizin onca emeklerinin boşa çıkmaması. Bazılarının haksız bir başarı elde etmemesi, herkesin hakkı olan sonucu elde etmesi için atılması gereken adımlar da atıldı. Sınav iptal edildi. Burada hükümetin yapması gereken ne varsa hükümet hepsini tek tek yaptı. Ben buradan herhangi bir muhalefet partisi genel başkanı veya siyasetçi veya kamuoyundan birinin ‘hükümet şunu da yapmalıydı’ diye söyleyebileceği bir şey yok. Hemen hepsi yapıldı” diye konuştu.

    “Delillerin toplanması için ciddi adımlar atıldı”

    KPSS sorularının çalındığı iddiası üzerine yürütülen çifte soruşturmada Devlet Denetleme Kurulunun devrede olduğunu anımsatan Bozdağ, “Adli tahkikat başlatıldı ve delillerin toplanması için ciddi adımlar atıldı ve bundan sonraki süreçte de bu kararlılıkla bu olayın esasında ne varsa maddi hakikati bütün boyutlarıyla ortaya çıkacaktır. Elbette burada kastı, kusuru olan var ve burada birtakım terör örgütlerinin parmağı var veya başka başka şeyler var ise bunlar da delilleriyle ortaya konduğu takdirde bunlarla ilgili de gereğini yapacağını, adalet terazisinin bu meselede dosdoğru tartıp herkese hak ettiğini vereceğinden hiç kimsenin şüphesi olmaması lazım” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Bozdağ: Erdoğan’ın adaylığı yasaldır

    Bakan Bozdağ: Erdoğan’ın adaylığı yasaldır

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Mamak Belediye Başkanı Murat Köse, AK Parti Mamak İlçe Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığının yasal olduğunu aktaran Bozdağ, “Kendi seçimlerini Tayyip beyin adaylığını engelleme umuduna bağlamışlar. Umutları ona kalmış. Anayasa’ya göre bir engel var mı? Yok. Anayasal hiçbir engel yok. Allah’ın izniyle adayımız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Adaylığı yasaldır ve hiçbir içtihat ve yorumla bu gerçeği kimse değiştiremeyecektir. Milletimiz onu yeniden Cumhurbaşkanı seçecektir. Siz bırakın 2 defa adaylığını engellemeyi, Anayasa’nın ilgili hükmünü 2028’de nasıl engelleyeceğinize kafa yorun. Yarın Anayasa 3. defa adaylığına imkan veren şartları da düzenleyecektir” diye konuştu.

  • 3 ilde İstinaf Mahkemesi kuruldu

    3 ilde İstinaf Mahkemesi kuruldu

    Adalet Bakanı Bozdağ, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “2016 yılında hayata geçirdiğimiz istinaf mahkemelerine yenilerini ekliyoruz. Denizli,Malatya ve Tekirdağ Bölge Adliye Mahkemeleri kurulmasına ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Hayırlı olsun” ifadelerine yer verildi.
    Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan Adalet Bakanlığı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun olumlu görüşü alınarak Denizli,Malatya ve Tekirdağ illerinde istinaf mahkemeleri kuruldu.

    2016 yılında faaliyete geçti

    İstinaf mahkemeleri olarak bilinen Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemeleri 2016 yılında faaliyet geçti. Bölge Adliye Mahkemeleri bugüne kadar Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Sakarya, Samsun, Trabzon ve Van illerinde kurulmuştu. Denizli, Malatya ve Tekirdağ illerinde kurulan mahkemeler ile Bölge Adliye Mahkemelerinin sayıları 18’e çıkmış oldu.