Etiket: adnan oktar

  • Adnan Oktar’ın kaldığı cezaevi değiştirildi

    Adnan Oktar’ın kaldığı cezaevi değiştirildi

    Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve Erzurum Dumlu Kapalı Cezaevi’nde bulunan Adnan Oktar, güvenlik gerekçesiyle Van Başkale Kapalı Cezaevi’ne nakledildi.

    Yaklaşık 2 yıl önce konulduğu Erzurum Dumlu Kapalı Cezaevi’nden alınarak bugün akşam saatlerinde Van Başkale Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Adnan Oktar’ın, kaldığı cezaevlerinde çok sayıda genç kadın avukatla görüşme yaptığı iddiaları gündeme gelmişti.

    Adalet Bakanlığının da gelişmelerle alakalı Erzurum’da inceleme başlattığı öğrenildi.

  • Adnan Oktar hakim karşısına çıkacak

    Adnan Oktar hakim karşısına çıkacak

    Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar hakkında geçtiğimiz günlerde 2 ayrı dava açılmıştı. Bu davalardan biri 20 sanıklı ‘güncel yapılanma’ davası iken diğeri 72 sanıklı örgüt davasıydı. Açılan 2 dava çerçevesinde Oktar’ın hakim karşısına çıkacağı tarihler belli oldu. Oktar’ın 72 sanıklı örgüt davasında yargılanmasına 21 Mayıs tarihinde, 20 sanıklı ‘güncel yapılanma’ davasında ise yargılanmasına 22, 23 ve 24 Mayıs tarihlerinde İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak.

    Birinci iddianame: Güncel yapılanma

    Silahlı suç örgütü yönetici olan Adnan Oktar’ın, cezaevinden örgütsel faaliyetlerine devam ederek özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, ayrıca deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmayı amaçladığı iddiasıyla ‘güncel yapılanması’na yönelik hazırlanan iddianamede, şüpheli Adnan Oktar’ın mahkeme kararlarıyla silahlı suç örgütünün yöneticisi olarak kabul edildiği ve cezaevinde bulunduğu fakat cezaevinde bulunduğu süreç içerisinde örgütsel faaliyetlerine devam ettiği aktarıldı. İddianamede, şüpheli Oktar’ın özellikle avukatları ve diğer örgüt yöneticileri Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, talimatlarını cezaevi dışında yayılmasını sağladığı, bunu yaparken de özellikle diğer örgüt yöneticileri vasıtasıyla yargılamanın kumpas olduğuna ilişkin kamuoyu oluşturma ve siyasi lobi desteğini alma faaliyetlerine giriştiği kaydedildi.

    Bu çerçevede şüpheli Oktar’ın ana çatı dosyada ceza alan ve cezaevinde bulunan örgüt üyeleriyle mektup ve avukatlar aracılığıyla iletişim kurduğunun aktarıldığı iddianamede, şüphelinin etkin pişman olmak isteyen örgüt üyelerini engellemeye çalıştığı, özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerindeki etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı, ayrıca dışarıda olan, işlem gören veya görmeyen örgüt üyelerinin bir arada kalması yönünde talimat verdiği belirtildi. Ayrıca, hazırlanan iddianamede, şüpheli Oktar’ın cezaevinde kaldığı dönemde özellikle 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile görüşerek olağan akışa uygun olmayacak şekilde hukuki yardım adı altında görüşmeler gerçekleştirdiği, bu görüşmelerinde örgüte üye kazandırmayı amaçladığı, cezaevine giriş çıkışı kanuni sınırlar çerçevesinde serbest olan avukatlık mesleğinden faydalanmak üzere cezaevi dışındaki örgütsel tavır ve davranışları yönlendirmeye çalıştığı, bu tespit sonucundaysa şüpheli hakkında avukat görüşlerinin kısıtlanması yoluna gidildiği kaydedildi.

    Güncel yapılanmaya ilişkin hazırlanan iddianamede şüpheliler Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna’nın ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ suçundan 5’er yıldan 12’şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği bütün suçlarından dolayı fail olarak cezalandırılması istendi. Şüphelilerin bu çerçevede ise ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ suçundan 10,5’ar yıldan 31,5’ar yıla kadar hapis cezası olmak üzere toplamda 15,5’ar yıldan 43,5’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianamede, diğer 17 şüphelinin ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma’, ‘örgüte yardım’ ve ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ gibi suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.

    İkinci iddianame: 72 sanıklı örgüt davası

    Bu iddianamede ise haklarında dava açılan sanıkların eylemleri ile örgütün kuruluş amacı ve faaliyetleri anlatıldı. Hazırlanan iddianamede, şüpheli Ali Sadun Engin’in örgüt içinde “Sado” lakabını kullandığı, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü, örgüt elebaşı Adnan Oktar’ın talimatıyla İsrail’de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı kaydedildi.

    Hazırlanan iddianamede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti’nin, sanık Engin’in İsrail’in eski Likud Partisi Milletvekili radikal haham Yehuda Glick ile bağlantılarını anlattığı, Adnan Oktar tarafından örgüte gelen paraları saklamakla görevlendirilen Çalıkoğlu’nun örgütte “İmam Kardeşler” olarak adlandırılan grupta yer aldığı, Oktar’ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999’da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı “infak” adı altında örgüte aktardığı kaydedildi.

    Hazırlanan iddianamede Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş ve Alev Babuna’nın aralarında bulunduğu 13 şüphelinin diğer 59 kişinin eylemlerini örgüt kapsamında gerçekleştirmesi ve yöneticilerin bu suçlardan ayrı ayrı sorumlu olması gerektiğinden çok sayıda kişiye karşı birden fazla kez “nitelikli cinsel saldırı”, “çocuğun cinsel istismarı”, “cinsel taciz”, “basit cinsel saldırı”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak”tan 1938 yıl 5’er aydan 2 bin 758 yıl 6’şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 59 şüphelinin de değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

  • Yeni iddianamede “İsrailli siyasetçilerle görüşme” tespiti

    Yeni iddianamede “İsrailli siyasetçilerle görüşme” tespiti

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, Adnan Oktar’ın da aralarında bulunduğu 4’ü tutuklu, 42’si firari 72 sanık hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.

    Oktar’ın bir numaralı sanık olduğu 1017 sayfalık iddianamede, 72 kişi “şüpheli”, 21 kişi “mağdur”, 9 banka ise “suçtan zarar gören” sıfatıyla yer aldı.

    Örgütün kuruluş amacı ve faaliyetleri anlatılan iddianamede, haklarında dava açılan sanıkların eylemleri detaylı olarak ele alındı.

    İddianamede tutuklu sanık Ali Sadun Engin’in örgüt içinde “Sado” lakabını kullandığı, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü, örgüt elebaşı Adnan Oktar’ın talimatıyla İsrail’de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı belirtildi.

    Sanığın yurt dışından gelen bürokrat ve yabancı siyasetçilerin rehberliğini üstlendiği, ayrıca Oktar’ın A9 TV’deki yayınlarında konuşulacak konuları belirleyip, kanalın para transferini organize ettiği kaydedildi.

    ÖRGÜTÜN YEHUDA GLİCK İLE GÖRÜŞMESİNİ ANLATTI

    İddianamede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti’nin, sanık Engin’in İsrail’in eski Likud Partisi Milletvekili radikal haham Yehuda Glick ile bağlantılarını anlatması dikkati çekti.

    Eti, ifadesinde, tutuklu sanık Ali Sadun Engin ile örgütsel konferans verdiklerini, bu konferansta “tapınakçılar”dan olan Timothy Hogan başkanlığındaki 9 kişilik ekiple tanıştıklarını söyledi.

    Ekibin sanık Sinem Tezyapar tarafından Türkiye’ye getirtildiğini ve yol parası dahil tüm masraflarını örgütün karşıladığını anlatan Eti, “Ali Sadun Engin ve ben bu misafirlere İstanbul’da tarihi mekanları gezdirdik. Gelen Mason ekip, tapınakçıların kuruluş yeri olan Küçük Ayasofya’da bize tapınakçılık hikayesini anlattı.” ifadelerini kullandı.

    Sanık Engin’in, Adnan Oktar ve mason ekiple birebir yaptığı görüşmelere katıldığını, İsrail ve dünyada dini anlamda en güçlü haham organizasyonu olan Sanhedrin Meclisi ile Oktar’ın talimatı üzerine “Bacılar Grubu” aracılığıyla bağlantıya geçtiklerini aktaran Eti, yine masrafları örgütçe karşılanan ve aralarında Ben Abrahamsın ile Yesheyahu Hollander’in de bulunduğu 8 kişilik ekibe İstanbul’da tarihi ve kendileri için kutsal olan yerleri gezdirdiklerini kaydetti.

    BM TOPLANTISINA KATILDILAR

    Oktar’ın bu ekiple toplantılar yaptığı ve sonrasındaki süreçte sanık Engin’in davetli olarak örgütten birkaç kişiyle İsrail’e gittiği bilgisini veren Eti, ifadesine şöyle devam etti:

    “Orada önce Sanhedrin ekibi aracılığıyla siyasette söz sahibi olan Likud Partisi Milletvekili Yehuda Glick ile tanıştırdılar. Yehuda Glick de siyasiler ile tanıştırdı. Sanhedrin ekibi ise dindar olan Shas Partisine yakındı. Likud Partisi İsrail’de o dönem ana muhalefet partisiydi. Shas Partisi ise her zaman yüzde 10 oy oranına sahip dindar bir partiydi.”

    Eti, Sanhedrin ekibinin daha sonra örgüt elemanlarını ABD’deki Ortodoks Yahudiler ile bağlantıya geçirdiğini ve bu sayede kendisinin ve Engin’in New York’taki Birleşmiş Milletler Merkezi’nde toplantılara katılma imkanı bulduğunu belirtti.

    Örgütün sözde Ankara sorumlusu olduğu bildirilen sanık Ayfer Gökmenli’nin bazı milletvekilleri, siyasiler ve yazarlarla Adnan Oktar’ın vekili olarak görüşmelere katılıp lobi faaliyetleri yürüttüğü bilgisi de iddianamede yer aldı.

    İddianamede, sanığın ayrıca şahsi evini örgüt evi olarak kullandırdığı ve eşinin ölümünden sonra mal varlığını örgüte devrederek örgütü fonlamayı amaçladığı tespitinde bulunuldu.

    ÖRGÜTTEN AYRILAN KİŞİ “ŞÜPHELİ” OLDU

    İddianamede, örgütten 2017’de ayrılan ancak soruşturmaya konu olaylarla ilgili dönemde örgütte yer aldığı gerekçesiyle soruşturulan Ceylan Özgül’e de “şüpheli” olarak yer verildi.

    Aynı örgütten ayrılan Ümit Kurucu ile evli olan Özgül’ün, soruşturma safhasında pişmanlığını dile getirip kendi iradesiyle teslim olması, örgüt içindeki kişiler ve örgüt yapılanmasıyla ilgili bilgiler vermesi, verdiği bilgilerin örgütteki konum ve faaliyetlerine uygun nitelikte faydalı bilgiler olması nedeniyle, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılması talep edildi.

    İddianamede, firari sanıklardan Emre Çalıkoğlu’nun ailesiyle yaşadığı için evinde kasa bulundurduğu, örgüte ait paraların bir kısmını bu kasada tuttuğu, maddi durumunun iyi olmasından dolayı örgütte güven sağladığı anlatıldı.

    Örgüt yöneticisi Adnan Oktar tarafından örgüte gelen paraları saklamakla görevlendirilen Çalıkoğlu’nun örgütte “İmam Kardeşler” olarak adlandırılan grupta yer aldığı kaydedilen iddianamede, sanığın, Oktar’ın talimatı doğrultusunda, askerlik yapmak istemeyen örgüt üyelerinin durumlarıyla alakalı çözüm bulunması konusuyla ilgilendiği aktarıldı.

    AİHM’DEN KAZANDIĞI TAZMİNATI ÖRGÜTE AKTARDI

    İddianamede sanığın, Oktar’ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999’da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı “infak” adı altında örgüte aktardığı kaydedildi.

    Tutuklu sanıklardan Erol Şimşek’in, kendisine yüklü miktarda miras kalan örgüt üyelerinin mal varlıklarının örgüte aktarılması noktasında faaliyet gösterdiği belirtilen iddianamede, sanığın özellikle Kazakistan’da olmak üzere yurt dışında örgüte finans sağlayan şirketler kurup, örgüt içi para transferini yönettiği ifade edildi.

    İddianamede “Adliye İmamı” olarak anılan sanıklardan Fatih Kılıç’ın, örgütün hukuki işlerini takip eden ve ana dosyada yargılanan Gülcan Karakaş’a ait avukatlık bürosunda faaliyet gösterdiği, ayrıca örgütle ilgili dosyalarda görevli yargı ve emniyet mensuplarını araştırmakla görevli olduğu, sanığın verdiği bilgiler itibarıyla etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması gerektiği bildirildi.

    ASKERE GİTMEK İSTEMEYENLER RUSYA VE CEZAYİR’DEKİ ŞİRKETLERE GÖNDERİLDİ

    Firari sanıklardan Harun Özyaşar’ın örgüt adına Rusya’da faaliyet gösterdiği kaydedilen iddianamede, örgüt içerisinde vakti gelmesine rağmen askere gitmek istemeyen kişilerin Rusya’ya gönderildiğinde sanığın şirketinde çalıştıklarına işaret edildi.

    Firari sanık Tufan Gürlek’in ise örgüt içerisinde “Yasin” olarak bilindiği ve “evrim” konferanslarında konuşmacı olarak bulunduğu iddianamede yer aldı.

    İddianamede, sanığın örgüt adına Cezayir’de faaliyet gösterdiği, vakti gelen ancak askere gitmek istemeyen örgüt üyelerinin Cezayir’e gönderildiklerinde bu sanığın şirketinde çalıştıkları belirtildi.

    Sanığın örgüte yönelik gerçekleştirilen operasyon tarihinden itibaren firari konumda olduğu ve Cezayir’de güncel faaliyetlerine devam ettiğinin değerlendirildiği kaydedildi.

    İddianamede, firari sanık Hasan Basri Güner’in, örgüt üyelerine farklı basın yayın organlarında görev aldırarak, örgütten ayrılan ya da örgüte karşı olan kişilere karşı karalama faaliyetleri gerçekleştiren grup imamı olduğu bildirildi.

    Örgütün 1990’da giriştiği yapılanmada ilk imamlarından biri olan sanığın, örgüt faaliyetinden tutuklu kişilerin itirafçı olmalarını engelleme, dışarıdaki örgüt sempatizanlarının motivasyonunu koruma ve örgütün çözülmesini önleme çalışmaları yaptığı kaydedilen iddianamede, sanığın bir adreste örgüt ideolojisini aktarmak amacıyla dersler verdiği anlatıldı.

    İddianamede, Oktar ile özel diyalog kuran sanığın örgüte finans sağlaması için Oktar tarafından Çin’e gönderildiği, örgütsel talimat kapsamında kıyılan imam nikahlarını organize ettiği ve örgüte ait “Tedbir Evi”nin liderliğini yaptığı bilgisi verildi.

    Firari sanıklardan Hüseyin Cenk Yavaş’ın, Oktar’a düzenlenen ilk operasyon sonrası gazeteciler, politikacılar, yazarlar, bürokratlar, vakıf ve derneklerle görüşen ve kamuoyu oluşturmaya çalışan ekipte yer aldığı ve örgüt adına Dubai’de faaliyet gösterdiği iddianamede yer aldı.

    İddianamede, örgüt üyelerinden Oktar Babuna tarafından kanser hastalığı sebebiyle başlatılan ve sonraki dönemde amacı dışında kullanıldığı tespit edilen kan kampanyasında yurt dışına çıkarıldığı tespit edilen kanların sanığın refakatinde götürüldüğü belirtildi.

    Firari sanık İbrahim Özçelik’in örgüt adına lobi faaliyetleri kapsamında tarikat ve cemaatlerle görüşmeler yaptığı bilgisine yer verilen iddianamede, sanığın örgütte “Çelikçi İbrahim” olarak anıldığı aktarıldı.

    İddianamede, sanığın, devlet tarafından el konulmasına karar verilen Maye Grup Çelik Sanayi Şirketi’nin dolandırıcılık suçu kapsamında kalan eylemlerine katıldığı anlatıldı.

    Sahte taşıma evrakıyla ülkeye sokulan çelik boruların gümrükten çıkarılarak sanığa ait depoya götürüldüğü ve buradan piyasaya sürülerek düşük bedelle satılıp elde edilen kaynağın örgüte aktarıldığına dikkat çekildi.

    İddianamede, elebaşı Adnan Oktar’ın, A9 TV’nin RTÜK’e bağlı olmadan yayın yapılabilmesinin sağlanması amacıyla “Reji İsmail” olarak anılan firari sanık İsmail Gülsunar’a talimat verdiği, sanığın çözüm olarak Kosova’da kanal açma fikrini sunduğu, bunun için Kosova’ya gönderildiği fakat daha sonra kanal açma fikrinden vazgeçildiği belirtildi.

    Firari sanık Muhammet Cihat Gündoğdu ile ilgili bölümde, bir kişinin sanık hakkında “Örgütün şu andaki sosyal medya üzerinden yürüttüğü karalama faaliyetlerinin başında firari yönetici İbrahim Seral Köprülü ve Cihat Gündoğdu bulunmaktadır. Bu kişilere Mehmet Akın yardım etmektedir.” şeklinde ifade verdiği kaydedildi.

    İddianamede, Adnan Oktar’ın özellikle Suriye Mason Locasıyla yaptığı görüşmelere diğer örgüt üyeleriyle birlikte sanığın katılım sağladığı, Mason locasına mensup kişileri Türkiye’de ağırlama görevini üstlendiği ifade edildi.

    Firari sanık Mustafa Üstün’ün örgüt yöneticisi ve üyelerinin tutuklanması sonrası özellikle duruşma günlerinde örgüt üyelerinin duruşmaya katılabilmeleri için araç temin ettiği, yiyecek, içecek, kıyafet gibi ihtiyaçların taşınmasında rol aldığı, sosyal medya üzerinden de örgütü övücü paylaşımlarda bulunduğu iddianamede yer aldı.

    MİRAS ÖRGÜTE AKTARILSIN DİYE SAHTE EVLİLİK

    İddianamede, firari konumda bulunan Neşe Tuncer’e babasının ölümünden sonra yüklü miktarda miras kaldığı, bu mirasın örgüt içine aktarımını sağlamak amacıyla örgüt yöneticisi İbrahim Tuncer ile sahte evlilik yaptığı tespitinde bulunuldu.

    Sanığın bu şekilde örgütü finanse ettiği, 30 yıla yakın süredir örgüt elebaşı Adnan Oktar’ın yanında bulunduğu ve günlük şahsi işlerini de yaptığı belirtildi.

    İddianamede, firari sanık Oben Karatepe’nin örgüt içerisindeki para transferinde etkin rol aldığı ve her ay düzenli olarak, örgüt adına kurulan ve örgütün finans kaynağını oluşturan şirketler aracılığıyla örgüte para aktardığı, Adnan Oktar’ın emriyle İstanbul’da “yaratılış” konulu “Yaşamın ve Evrenin Gerçek Kökeni” isimli üç konferans düzenlediği bildirildi.

    YURT DIŞINDAKİ PARALARI, ŞİRKETLER ÜZERİNDEN TÜRKİYE’YE AKTARDI

    İddianamede, sanık Orkun Şimşek’in kendisine yüklü miktarda miras kalan örgüt üyelerinin mal varlıklarının örgüte aktarılması noktasında faaliyet gösterdiği, özellikle Dubai’de olmak üzere yurt dışında örgüte finans sağlayan şirketler kurup örgüt içi para transferini yönettiği ve Kazakistan’daki şirketlerden elde edilen geliri Dubai’deki şirketi aracılığıyla Türkiye’ye aktardığı bilgisine yer verildi.

    Sanık Şimşek’in “turnike” sistemine girecek kadınları tespit ettiği değerlendirmesine yer verilen iddianamede, kadınların kimlerle görüşeceklerine karar verdiği, özellikle örgüt yöneticisi Adnan Oktar ile tanıştırdığı, dönem dönem kadınların kaldığı evlerden sorumlu olduğu, örgüt içi deşifrenin önlenmesi amacıyla özellikle turnike sistemine giren kadınlara örgütsel yemin ettirdiği belirtildi.

    İddianamede, firari sanık Tahsin Akkaş’ın “Aslan” kod adını kullandığı, kendisine ait silahları bulunduğu, örgüt içerisindeki diğer üyelerle arasında silah devri yaptığı kaydedildi.

    Akkaş’ın yurt dışı işlerden sorumlu “imam” olduğu değerlendirilen iddianamede, ayrıca Oktar’ın kişisel ihtiyaçlarını karşıladığı, yurt dışından A9 TV’ye gelen mankenlerden sorumlu grupta yer aldığı, Kazakistan, Suudi Arabistan ve Rusya’da örgüte finans sağlamak amacıyla bulunduğu belirtildi.

    İddianamede, sanığın her ne kadar firari olsa da avukatlar vasıtasıyla örgütten ve yargılama safahatından bilgi aldığı ve güncel olarak eylemlerine devam ettiği aktarıldı.

    Sanık Tuğba Yılmaz’ın reklam ajansı görünümündeki şirket vasıtasıyla örgüte uygun olduğunu düşündüğü kadınlarla iletişim kurduğu ve belli bir dönem güvenlerini kazanınca örgüt üyesi erkeklerle buluşmalarını sağladığı anlatıldı.

    Sanığın, örgütün siyasilerle olan görüşmelerinde ve siyasi lobi kapsamındaki faaliyetlerinde yer aldığına işaret edilen iddianamede, bulunduğu “Kız Kardeşler” grubunun finans sorumlusu olduğu, örgüt evlerinde örgüte üye kadınların kaldığı, örgüt tarafından ihtiyaçlarının karşılandığı ve örgüt içerisinde “Türkan” lakabını kullandığı ifade edildi.

    İddianamede, sanık Yılmaz’ın örgütteki kadınlar dışarı çıkacağı zaman örgütsel teamül gereği “şahit” adı altında onlara eşlik ettiği ve örgütün ana çatı dosyasında ismi geçen şüphelilerle operasyon anına dek, olağan akışa uymayan çok sayıda görüşme trafiği olduğu belirtildi.

    Firari durumdaki Uğur Örmen’le ilgili değerlendirmelere yer verilen iddianamede, sanığın “yabancı kızlar imamı” olarak görev yaptığı, örgüte ait evlerde kalan kadınlarla ilgilendiği ve bu evlerin ihtiyacını giderdiği bildirildi.

    İddianamede Örmen’in örgütsel saikle ve Oktar’ın talimatıyla Aylin Örmen ile örgüt içi evlilik yaptığı, evli çiftlerin konutunda örgütsel toplantıların daha rahat yapıldığı, olası polis baskınında evdeki kişilerin misafir olarak lanse edildiği kaydedildi.

    Sanığın konsolosluklarla lobi faaliyeti yürüttüğü belirtilen iddianamede, Oktar’ın kitabını konsolosluklara hediye ettiği ve bir dönem örgütün karargahı olarak kullanılan villanın kira sözleşmesinin üzerine yapıldığı, dolayısıyla şüphelinin örgüt içerisinde güven veren örgüt üyelerinden olduğu anlatıldı.

    CEZA İSTEMİ

    İddianamede, Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş ve Alev Babuna’nın aralarında bulunduğu 13 sanığın, diğer 59 sanığın eylemlerini örgüt kapsamında gerçekleştirmesi ve yöneticilerin bu suçlardan ayrı ayrı sorumlu olması gerektiğinden çok sayıda kişiye karşı birden fazla kez “nitelikli cinsel saldırı”, “çocuğun cinsel istismarı”, “cinsel taciz”, “basit cinsel saldırı”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak”tan 1938 yıl 5’er aydan 2 bin 758 yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.

    59 sanığın “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak”tan 2,5 yıldan 6’şar yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, ayrıca bu sanıklardan 27’sinin “nitelikli cinsel saldırı”, 8’inin ise “cinsel taciz” suçundan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.

    İddianamede, sanıklardan İbrahim Özçelik’in ayrıca “nitelikli dolandırıcılık” ile “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama” suçlarından da 12 yıldan 34 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

    Bazı sanıklar hakkında “kaçakçılık” ile “evrakta sahtecilik” suçlarından ayrı bir soruşturma başlatıldığı, bu soruşturmanın devam ettiği kaydedildi.

    İddianamede, örgüte yönelik operasyonda ele geçirilen paraların, oluşturulan fon kapsamında ilgili yöneticiler tarafından örgüt amaçları ve ihtiyaçları doğrultusunda örgüt yöneticileri ve üyelerine paylaştırılmak üzere kullanıldığı ve şüphelilerin firari oldukları dönemde herhangi bir iş yapmadığı, gelir getirici herhangi bir faaliyetleri bulunmadığı belirtilerek, 261 bin 991 lira ile 310 avro ve 10 bin 465 doların müsadere altında tutulması istendi.

    Firari sanıklar hakkında yakalama kararı çıkarıldığı, bu karardan itibaren kanun gereği infaz için 5 yıl beklendiği aktarılan iddianamede, sanıklar yakalanmadığından haklarında dava açıldığı belirtildi.

    İddianame, gönderildiği İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Sanıklar ileriki günlerde hakim karşısına çıkacak.

    kaynak: AA

  • Adnan Oktar’ın avukat görüşmelerine sınırlama kararı

    Adnan Oktar’ın avukat görüşmelerine sınırlama kararı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Oktar’ın avukat görüşmelerinde, avukatlık dışında kalan hususlarda örgüt faaliyetlerinin devam etmesinin önüne geçilmesi amacıyla taleplerde bulunulmuştu.

    1 ayda 290 kez avukat görüşmesi gerçekleştirdiği belirtildi
    Konuya ilişkin İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen kararda, Oktar’ın, Erzurum Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bir ay içerisinde yaklaşık 290 kez avukat görüşmesi gerçekleştirdiği, aynı gün içinde 10 dakika gibi kısa aralıklarla farklı avukatlarla görüşme yaptığı kaydedildi. Verilen kararda, bu durumun savunma hakkının kullanılmasından ziyade görüştüğü avukatlar aracılığıyla örgütü canlı tutma amacına yönelik olduğu belirtildi.

    Görüşmelerin gün veya saatlerinin sınırlandırılabilmesine hükmedildi
    Verilen kararda, Oktar’ın 3 ay süreyle avukatlarıyla görüşmelerinin sesli veya görüntülü olarak kaydedilebilmesine, Oktar ile avukatın yaptığı görüşmeleri izlemek amacıyla görevlinin hazır bulundurulabilmesine, birbirlerine verdikleri belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulabilmesine, ayrıca görüşmelerin gün veya saatlerinin sınırlandırılabilmesine hükmedildi.

  • Adnan Oktar’a 8 bin 658 yıl hapis cezası kararı onandı

    Adnan Oktar’a 8 bin 658 yıl hapis cezası kararı onandı

    Geçen kasım ayında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararda örgüt lideri Adnan Oktar’la birlikte örgüt yöneticisi olan ve aralarında Alev Babuna, Tarkan Yavaş’ın da bulunduğu 14 elebaşı “örgüt yöneticiliği”, “cinsel saldırı”, “çocuğun cinsel istismarı”, “eziyet”, “nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs” gibi suçlardan toplamda 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, diğer sanıkları da “örgüt üyeliği” ve “cinsel suçlar” başta olmak üzere birçok suçtan ağır cezalara mahkum etti.

    Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından incelendi. Daire, 73’ü tutuklu 215 sanık hakkında hükmünü verdi. Dosyada 126 mağdur bulunurken, örgüt lideri Adnan Oktar ile Alev Babuna, Tarkan Yavaş, Ayşegül Hüma Babuna, Ulviye Didem Ürer gibi 14 örgüt yöneticisinin toplamda 8 bin 658 yıllık, diğer örgüt üyesi sanıkların da çeşitli oranlardaki hapis cezalarına dair istinaf başvurusu esastan reddedildi. Daire, sanıkların “cinsel saldırı”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “suç örgütüne üye olma”, “örgüte yardım etme”, “eğitim hakkının engellenmesi” gibi birçok suçtan verilen hapis cezalarını onadı.

    Onanan mahkumiyet kararlarından 5 yılın altında olan hapis cezaları kesinleşirken, 5 yıl üstü hapis cezaları yönünden Yargıtay temyiz yolu açık bulunuyor.

  • Adnan Oktar davasında gerekçeli karar açıklandı

    Adnan Oktar davasında gerekçeli karar açıklandı

    Adnan Oktar Organize Suç Örgütüne yönelik dava 11 Ocak 2021’de karar bağlanmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından incelenen karar usul yönünden bozularak yargılamanın yeniden yapılması için yerel mahkemeye gönderilmişti. Bozma kararının ardından yeniden 215 sanıklı dava 16 Kasım 2022’de karara bağlanmıştı. Kararda Adnan Oktar ile birlikte 14 örgüt yöneticisine 8 bin 658 yıl hapis cezası verilirken, diğer sanıklara da değişen oranlarda hapis cezası verilmesine hükmedilmişti.

    Davaya ilişkin İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 10 bin 393 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı.

    Gerekçeli kararda öncelikle örgütün kuruluşu, işlevleri ve tarihsel gelişimi aktarıldı.

    Gerekçeli kararda ayrıca sanık Adnan Oktar’ın kendisinin ‘Mehdi’ olduğunu ima eden ifadelerde bulunduğu ve mehdiyet inancını örgüt üyelerine kabul ettirmeye çalıştığı ifade edildi. Örgütün liderinin Adnan Oktar olduğu da açıklanan gerekçeli kararda, turnike sisteminin Oktar tarafından kurulduğu ve erkekler tarafından eyleme dönüştürüldüğü, bu sistemin, örgütün faaliyet imkanı bulduğu onlarca yıl boyunca ardında sayısız mağdur bıraktığı, kandırılarak, hile yoluyla veya iradesi fesada uğratılarak bu sistemin içerisine sokulan kadınların, kız çocuklarının kişilikleri bitirilerek ailelerinden koparıldığı ve yaşadıkları travma yüzünden psikolojilerinin bozularak sanık Adnan Oktar’ın elinde köleleştirildiği belirtildi.

    Mahkemenin gerekçeli kararında örgütün hukuk grubundan da bahsedilerek “Bizzat örgüt lideri tarafından kurulmuş, örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüten ‘Hukuk Grubu’, her ne kadar hukukçu olmasa da geçmişten günümüze örgütün bütün davalarıyla ilgilenen, hukuk bilgisi üst düzey olan, yönetici pozisyonunda örgüt mensupları liderliğinde, bu kişilere yardımcılık yapan örgüt üyeleri ve bazıları örgütün imkanlarıyla eğitimleri tamamlanan örgüt üyesi avukatlardan oluşmaktadır. Yine dosya yoğunluğundan dolayı önem derecesine göre bazı örgüt dosyalarına, örgüt üyesi olmayan ancak gelecekte örgüte kazandırılması muhtemel avukatlar da hukuk grubu faaliyetlerine dahil edilmişti” denildi.

    Olayın Geçmişi

    Adnan Oktar Organize Suç Örgütüne yönelik karar duruşması 11 Ocak 2021’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülmüştü. 2 saatte okunan 800 sayfalık 236 sanık hakkındaki kararda, Adnan Oktar’a, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek’, ‘siyasal veya askeri casusluk’, ‘FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme’, 7 kez ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’, 27 kez ‘nitelikli cinsel istismar’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘eziyet’, ‘eğitim hakkının engellenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi’ ve ‘tehdit’ suçlarından toplamda 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Mahkeme örgüt yöneticisi konumundaki 13 sanığın da 9 bin 803 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti. Mahkeme bir kısım sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis cezasına hükmederken bazı sanıkların ise beraatine karar vermişti.

    Kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, usulü eksikliklerin giderilmesi için dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yeniden görülen davada açıklanan mütalaada, Adnan Oktar’ın ‘örgüt yöneticiliği’, ‘FETÖ silahlı terör örgütüne yardım’, ‘siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs’, ‘eziyet’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’, ‘birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar’, ‘cinsel saldırı’, ‘cinsel saldırıya teşebbüs’, ‘kişisel verilerin kaydedilmesi’, ‘tehdide azmettirme’ suçlarından 232 yıl 9 aydan bin 198 yıla kadar hapsi istenmişti. Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün’ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi talep edilmişti. Dava 16 Kasım 2022’de yeniden karara bağlanmıştı.

  • Adnan Oktar davasında karar açıklandı

    Adnan Oktar davasında karar açıklandı

    Adnan Oktar Organize Suç Örgütüne yönelik dava 11 Ocak 2021’de karar bağlanmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından incelenen karar usul yönünden bozularak yargılamanın yeniden yapılması için yerel mahkemeye gönderilmişti. Bozma kararının ardından yeniden görülen 71’i tutuklu 215 sanıklı davanın duruşması Marmara Cezaevi karşısında bulunan duruşma salonunda görüldü. Duruşmada bir kısım tutuksuz sanıkların son sözleri soruldu.

    Sanıkların son sözlerinin ardından kararını açıklayan mahkeme Adnan Oktar’ın ‘siyasal veya askeri casusluk’ ile ‘FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme’ suçlarından beraatine karar verdi. Mahkeme Oktar’ın “Örgüt yöneticiliği”, “cinsel istismar”, “eğitim hakkının engellenmesi”, “eziyet”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” ve “kişisel verilerin kaydedilmesi” suçlarından şahsi olarak 891 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme örgüt yönetici olması nedeniyle diğer sanıkların da işlediği suçlardan Adnan Oktar’ı sorumlu tutarak netice itibarıyla 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırdı.

    Mahkeme, örgüt yöneticileri Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Ulviye Didem Ürer, Yeliz Sucu, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan ve Fatma Ceyda Ertüzün’ü de Adnan Oktar ile aynı hapis cezası olan 8 bin 658 yıl hapis hapis cezasına çarptırdı. Kararda 106 kişi ‘silahlı suç örgütüne üyelik’ suçundan ayrı ayrı 4 yıl 6 ay hapis cezası alırken, 8 sanık ise ‘üye olmamakla birlikte suç örgütüne yardım’ suçundan 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Davada 16 kişi ise etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandı.

    Olayın Geçmişi

    Adnan Oktar Organize Suç Örgütüne yönelik karar duruşması 11 Ocak 2021’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülmüştü. 2 saatte okunan 800 sayfalık 236 sanık hakkındaki kararda, Adnan Oktar’a, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek’, ‘siyasal veya askeri casusluk’, ‘FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme’, 7 kez ‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’, 27 kez ‘nitelikli cinsel istismar’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘eziyet’, ‘eğitim hakkının engellenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi’ ve ‘tehdit’ suçlarından toplamda 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Mahkeme örgüt yöneticisi konumundaki 13 sanığın da 9 bin 803 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti. Mahkeme bir kısım sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis cezasına hükmederken bazı sanıkların ise beraatine karar vermişti.

    Kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, usulü eksikliklerin giderilmesi için dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yeniden görülen davada açıklanan mütalaada, Adnan Oktar’ın ‘örgüt yöneticiliği’, ‘FETÖ silahlı terör örgütüne yardım’, ‘siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs’, ‘eziyet’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’, ‘birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar’, ‘cinsel saldırı’, ‘cinsel saldırıya teşebbüs’, ‘kişisel verilerin kaydedilmesi’, ‘tehdide azmettirme’ suçlarından 232 yıl 9 aydan bin 198 yıla kadar hapsi istenmişti. Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün’ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi talep edilmişti.

  • Adnan Oktar’ın İsrail imamı tutuklandı

    Adnan Oktar’ın İsrail imamı tutuklandı

    Adnan Oktar silahlı suç örgütüne üye olmak suçundan aranan ve örgütün sözde “İsrail İmamı” olduğu belirtilen şüpheli tutuklandı.

    Adnan Oktar silahlı suç örgütüne üye olma suçundan aranan ve örgütün Kardeşler Grubu’nda ismi yer alan sözde İsrail sorumlusu A.S.E., Çanakkale İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından yakalandı. Çanakkale’de işlemleri tamamlanan A.S.E., İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekiplerine teslim edildi. Örgütün sözde İsrail sorumlusu A.S.E., sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Adnan Oktar davasında mütalaa açıklandı

    Adnan Oktar davasında mütalaa açıklandı

    Adnan Oktar Organize Suç Örgütü’ne yönelik dava 11 Ocak 2021’de karara bağlanmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından incelenen karar, usul yönünden bozularak yargılamanın yeniden yapılması için yerel mahkemeye gönderilmişti. Bozma kararının ardından Marmara Cezaevi karşısında bulunan salonda görülmeye devam edilen 72’si tutuklu 215 sanıklı davada celse arası mütalaa açıklandı.

    Açıklanan 445 sayfalık mütalaada, FETÖ silahlı terör örgütü ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü’nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri, örgüt amaçları için her türlü suçu işlemekten geri durmadıkları, örgüt liderine mutlak itaat, hücre tipi yapılanma, tedbir ve gizlilik yöntemleri bakımından da oldukça benzer yapıda oldukları kaydedildi. Açıklanan mütalaada, Adnan Oktar silahlı suç örgütünün sanık Adnan Oktar’ın mehdiyet inancı, fikir ve ideolojisi etrafında, lüks ve eğlenceyi merkezine İslamiyet yorumu ile mehdiyet inancının gereği olarak küresel bir güç olmayı amaçladığı, amaçlarını gerçekleştirmek, maddi, manevi ve beşeri güç elde etmek için ahlaki ve hukuki normları hiçe saydığı ve amaçları doğrultusunda şekil alan kendine özgü yapıda bir örgüt olduğu kaydedildi.

    Mağdurlara cezbedici fırsatların sunularak iradelerinin kaldırıldığı vurgulandı

    Mütalaada, örgütte Adnan Oktar’a ve hiyerarşik üstlere tam teslimiyetin sağlanması ve ayrılıkların engellenmesi için detaylı biçimde belirlenmiş yöntemler dahilinde hareket edildiği, bu yöntemlerin mağdurlar üzerinde yüzlerce kez uygulandığı ve her aşamada neyin kim tarafından, ne şekilde yapılacağının, mağdurun muhtemel tavırlarına karşı hangi alternatif planların devreye sokulacağının adeta bir film senaryosu gibi doğaçlamaya imkan vermeyecek ölçüde tüm detaylarıyla ustaca belirlendiği aktarıldı. Bu yöntemlerin muhatabı mağdurun hayatının doğal akışı içinde karşılaştığı ve bir daha tekrar etmesi mümkün olmayan cezbedici fırsatlar olarak sunulduğunun belirtildiği mütalaada, bu fırsatın etkisine kapılan mağdurların artık dönüşü olmayan bir yola girerek, iradelerinin kademeli olarak ortadan kaldırıldığı belirtildi.

    Örgüte eleman kazandırma amacıyla duygusal bağ kurulduğu belirtildi

    Örgüt üyelerinin yeni eleman kazanma amacıyla sosyal medyadan veya insanların toplu olarak bulundukları yerlerden örgüt ve örgüt liderine potansiyel yarar vaat eden kişilerin tespit edildiğinin anlatıldığı mütalaada, bu kişilerin bir kısmına dini anlatım, bir kısmına ise lüks hayat içinde yaşama, iş bulma, hileli evlenme vaadi verildiği, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda gerçekte arkadaşlık ilişkisi içine girme gayesi olmadan, mutlak hedef olan örgüte ve örgüt liderine eleman kazandırma amacıyla örgütsel anlamda duygusal bağ kurmak için harekete geçtiği belirtildi.

    Örgütten ayrılma imkanlarını mental olarak yitirmelerini sağladılar

    Mütalaada, mağdurları aldatmaya yönelik gerçekleştirilen evlenme vaatlerinin Yargıtay kararlarına yansıyan ve aldatıcı özellikte olduğu kabul edilmeyen konvansiyonel evlenme vaatleri ile karıştırılmaması gerektiği vurgulandı. Buna göre sanıkların bu vaadi en başından itibaren mağdurları örgütten çıkma imkânı bırakmayacak ölçüde teslimiyetini sağlamak amacıyla ‘turnike’ sistemine sokmak ve tüm psikolojik sınırları kaldıracak şekilde cinsel saldırıya maruz bıraktıktan ve örgütten ayrılma imkanını mental olarak yitirdikten sonra sanık Adnan Oktar’a cinsel tatmini amacıyla sunulmak için kullandıkları kaydedildi.

    Mütalaada ayrıca, sanık Adnan Oktar’ın karşılıksız ve tartışmasız lider, örgüt içerisinde sözde ‘Mehdi’ olduğuna inanılan, emirleri sorgulanmadan yerine getirilen ve sözde sahip olduğu ‘ledun ilmi’ sayesinde yaptığı her işte anlaşılamayan bir hikmet olduğuna inanılan, tüm peygamberlerin niteliklerini şahsında topladığı düşünülen örgüt lideri olduğu kaydedildi. Sanık Oktar’dan sonra ikinci adam ve en yetkili kişi pozisyonunda olan örgüt mensubunun sanık Ulviye Didem Ürer olduğunun kaydedildiği mütalaada, sanık Tarkan Yavaş’ın tüm erkek örgüt mensuplarının üstünde ‘kardeşler imamı’ pozisyonunda yer almakta olduğu belirtildi.

    Açıklanan mütalaada sanık Oktar’ın ‘eziyet’, ‘ ‘örgüt yöneticiliği’, ‘FETÖ silahlı terör örgütüne yardım’, ‘siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs’, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’, ‘birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar’, ‘cinsel saldırı’, ‘cinsel saldırıya teşebbüs’, ‘kişisel verilerin kaydedilmesi’, ‘tehdide azmettirme’ suçlarından toplamda 232 yıl 9 aydan bin 198 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Örgüt yöneticisi konumundaki diğer 12 sanığın da benzer suçlardan cezalandırılması talep edilen mütalaada, 71 tutuklu sanığın da tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi istendi.

    Duruşma, sanıkların esasa ilişkin açıklanan mütalaaya karşı savunma yapabilmesi için 4 Ekim’de devam edecek.

    Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik karar duruşması 11 Ocak 2021’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülmüştü. 2 saatte okunan 800 sayfalık 236 sanık hakkındaki kararda, Adnan Oktar’a “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek”, “siyasal veya askeri casusluk”, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme”, 7 kez “çocuğun nitelikli cinsel istismarı”, 27 kez “nitelikli cinsel istismar”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “eziyet”, “eğitim hakkının engellenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi” ve “tehdit” suçlarından toplamda 9 bin 803 yıl 6’şar ay hapis cezası verilmişti. Mahkeme örgüt yöneticisi konumundaki 13 sanığın da 9 bin 803 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti. Mahkeme bir kısım sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis cezasına hükmederken, bazı sanıkların ise beraatına karar vermişti. Kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, usul yönünden kararı bozarak eksikliklerin giderilmesi için dosyayı yerel mahkemeye göndermişti.

  • Adnan Oktar davası ertelendi

    Adnan Oktar davası ertelendi

    Adnan Oktar Organize Suç Örgütü’ne yönelik bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlanan davanın duruşması sanık Oktar Babuna’nın savunması ile devam etti.

    Tutuklu sanık Oktar Babuna dava dosyalarının 740 klasör olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesi’ne dosyaların gitmesinden 2 gün sonra tutuklamaya yönelik karar çıktığını söyleyerek, “Yani dosyanın kapağını kaldırmadan tutuklamaya yönelik karar veriliyor. Daha önce biz yargılama sırasında da büyük rezillikler yaşadık. Biz Adnan Oktar’ı canımızdan çok seviyoruz. Buradaki herkes Allah aşığı. Dağıtma operasyonu kesinlikle mümkün değil. Daha önceki mahkemenin yaptığı hukuksuzluğu istinafın bozması zaten her şeyi tokat gibi ortaya koyuyor. Derin devletin operasyonu ile bize bunlar yapılıyor. Bu hukuksuzluğu yapanlar, bunların altında imzası olanlar, herkes yargılanacak. Bu davanın hukuka uygun bir şekilde devam etmesini umuyoruz, ama böyle tiyatro gibi çocuk kandırır gibi yargılama yapılırsa bunu kabul etmeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz. Dağılma ayrılma gibi bir durum kesinlikle yok” ifadelerini kullandı.

    Tutuklu sanıklardan Alev Babuna ise, “Cezaevinde 4 yıldan fazladır tutulmamın nedeni Adnan Bey’i sevmemdir. Bu dosyanın amacı Adnan Oktar ve dostlarını ayırmaktır. Adnan Oktar’a duyduğum sevgi, saygı onu suç örgütü lideri beni de suçlu yapmaz. Talebim adil ve hukuka uygun şekilde yargılanmaktır” dedi.

    Tutuklu sanıklardan Tarkan Yavaş ise, “İstinaf Mahkemesinin, delillerin hiçbirinin toplanmadığını söyleyerek mahkemenize de hukuka dayalı delil toplanması gerektiğini, beraat ve tahliyeyle süreci sonlandırılması gerektiğini söylediğini anlıyorum. Böyle sonlanmayacaksa da araştırmanın en baştan yapılması gerekir. Sözde mağdur müştekilerin ruhsal durumuyla ilgili rapor alınmasını talep ediyorum. Bundan sonraki yargılanma sürecinin de hukuka uygun şekilde devam etmesini bekliyorum” ifadelerini kullandı.
    Duruşma tutuksuz sanık beyanlarının alınması ile yarın 09.30’da görülmeye devam edilecek.

    Olayın geçmişi

    Adnan Oktar Organize Suç Örgütü’ne yönelik karar duruşması 11 Ocak 2021’de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülmüştü. 2 saatte okunan 800 sayfalık 236 sanık hakkındaki kararda, Adnan Oktar’a, “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek”, “siyasal veya askeri casusluk”, “FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme”, 7 kez “çocuğun nitelikli cinsel istismarı”, 27 kez “nitelikli cinsel istismar”, “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “eziyet”, “eğitim hakkının engellenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi” ve “tehdit” suçlarından toplamda 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. Mahkeme örgüt yöneticisi konumundaki 13 sanığın da 9 bin 803 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti. Mahkeme bir kısım sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis cezasına hükmederken bazı sanıkların ise beraatine karar vermişti. Kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, usulü eksikliklerin giderilmesi için dosyayı yerel mahkemeye göndermişti.