Etiket: afşin emre kayıpmaz

  • Endişelendiren 3. zirve uyarısı!

    Endişelendiren 3. zirve uyarısı!

    Türkiye Kovid-19 Hasta Tablosu’nda yapılan testlere göre pozitiflik oranı 25 Ocak’ta 3,7 iken bu oran 26 Ocak’ta yüzde 3,9’a, 27 Ocak’ta yüzde 4,1’e, dün yüzde 4,20’ye yükseldi. Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında son dört gün içinde vaka sayılarında artış gözlemlendiğini belirterek, “Türkiye’de üçüncü zirve tehlikesiyle karşılaşmamak adına tedbirli davranışları sürdürmek durumundayız.” dedi.

    Ankara Şehir Hastanesi’nde Acil Tıp Uzmanı olarak da görev yapan Doç. Dr. Kayıpmaz, Türkiye’deki koronavirüs seyrine ilişkin açıklamalarda bulundu.

    Koronavirüsle mücadele sürecinde Türkiye’de bir süredir çeşitli kısıtlamaların ve tedbirlerin uygulandığına işaret eden Kayıpmaz, bu kapsamda sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulandığını ve restoran, kafe gibi işletmelerde oturarak müşteri kabulüne izin verilmediğini hatırlattı. Kayıpmaz, “Tüm bu tedbirler, vaka, ağır hasta ve vefat sayılarının düşmesinde büyük bir etken.” değerlendirmesinde bulundu.

    Türkiye’de toplumsal bağışıklama için aşılama sürecinin de başladığını anımsatan Kayıpmaz, “Ancak henüz toplumun bir bölümüne yapılabildi. Kişiler aşılandıktan sonra toplumdaki bağışıklık oranı daha yüksek seviyeye çıkıncaya kadar bir süre daha tedbirleri yaşamaya devam etmek durumundadır.” uyarısında bulundu.

    Kayıpmaz, vaka sayısında bir süre önce görülen azalmanın tedbir ve kısıtlamalara uyuma bağlı olduğunu dile getirerek, “Şu anda biz aşıların etkisini değil, kısıtlama ve kapatmaların etkisini görüyoruz.” diye konuştu.

    Ocak, şubat ve mart aylarının farklı üst solunum yolu hastalıkları açısından da riskli olduğunun altını çizen Kayıpmaz, “Kış aylarında insanlar daha çok kapalı ortamlarda vakit geçirir, bu ortamlar kötü havalandırılabilir ve bu ortamlarda kalabalık oluştuğunda hastalık kendine yayılmak için gereken fırsatı bulur.” ifadelerini kullandı.

    Son günlerde azalan seyrin tekrar yükselişe geçtiğinin gözlendiğine dikkati çeken Kayıpmaz, şöyle devam etti:

    “Koronavirüs Tablosu’na baktığımızda, yapılan testlere göre pozitiflik oranı 25 Ocak’ta 3,7 iken bu oran 26 Ocak’ta yüzde 3,9’a çıktı ve önceki gün itibarıyla da yüzde 4,1’e yükseldi. Dün de bu oran yüzde 4,20 oldu. Bu durumda salgının durağan eğrisi şu anda başını yukarı doğru az da olsa çevirmiş durumda.”

    “VAKA ARTIŞLARINDA MUTASYONUN DA ETKİSİ OLABİLİR”

    Salgında bu dönmede bir diğer tehlikenin ise mutasyonlu virüs olduğuna değinen Kayıpmaz, Birleşik Krallık’ta gözlenen, sonrasında Güney Afrika ve Brezilya’da ortaya çıkan mutasyonlar olduğunu hatırlattı.

    Kayıpmaz, şunları kaydetti:

    “Virüs, RNA virüsüdür ve bu virüsler mutasyona uğramaya hazır virüslerdir, devamlı mutasyona uğrarlar. Bu mutasyonlar, şu anda özellikle Birleşik Krallık’ta artan vaka sayılarından sorumlu tutulmaktadır. Bizim ülkemizde de bu mutasyonun gözlendiğini biliyoruz. Şu anda mutasyonun vaka sayıları üzerindeki etkisini tam olarak bilmiyoruz ama araştırılmaya devam ediliyor. Görülen vaka artışlarında elbette mutasyonun da etkisi olabilir. Bununla ilgili olarak Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünde araştırmalar devam ediyor.”

    “TEDBİRLİ YAŞANTIMIZA DEVAM ETMELİYİZ”

    Hayata geçirilen sıkı tedbirlerin etkisiyle sağlık kapasitesi zorlanmadan sürecin yönetilebildiğini anlatan Kayıpmaz, “Tedbirsiz davranışlar içine ve zamanından önce topyekun bir gevşemeye girersek vaka sayıları tekrar yükseliş olarak kendini gösterir. Kış ayları tehlikelidir. Solunum yolu enfeksiyonuna yol açan bütün mikroorganizmalar için de bu geçerlidir. Kış aylarında rehavete kapılmamamız ve tedbirli yaşantımıza devam etmemiz lazım ki üçüncü zirve tehlikesiyle karşılaşmayalım.” değerlendirmesini yaptı.

    Salgının artış eğiliminin bir miktar yukarı doğru çıkmasının tedbirlere sıkı sıkıya bağlı kalınması gerekliliği açısından önemli bir gösterge olduğunu vurgulayan Kayıpmaz, bazı Avrupa ülkelerinin şu anda üçüncü zirveyi yaşadıklarını söyledi. Kayıpmaz, “Zaten bazı ülkeler, birinci ve ikinci zirvelerini de bizden önce yaşamışlardı. Biz onların zaman olarak biraz daha gerisinde yaşıyoruz. Türkiye’de bir üçüncü zirve tehlikesiyle karşılaşmamak adına tedbirli davranışları sürdürmek durumundayız.” dedi.

    Doç. Dr. Kayıpmaz, İngiltere’nin kasım ayında daha rahat bir süreç yaşadığını, daha sonra mutasyonlu virüs ve tedbirsiz davranışların da etkisiyle üçüncü zirve ile karşı karşıya kaldığını belirtti. Türkiye’de şu an üçüncü zirve riski olup olmadığına ilişkin Kayıpmaz, “Bunu söylemek için biraz erken ama tedbirleri gevşetir ve tedbirsiz bir yaşantıya apar topar dönersek bu tehlikeyle biz de karşılaşabiliriz. Zamanından önce karşılaşmamız da bizim yine normale dönüş süremizi uzatır.” diye konuştu.

    Kayıpmaz, kışın ortasında normalleşmeye geçilmesinin riskli olabileceğini ifade ederek, “Şu dönemde birdenbire gevşemeye doğru geçersek, süreç üçüncü zirve tehlikesiyle bizi karşı karşıya getirebilir. Vaka sayıları tedbirlerin etkisiyle bir süre düz çizmeye devam etti, sonra başını biraz yukarıya kaldırmaya başladı. İşte bu bizi endişelendirmeli. Paniğe de kapılmamalıyız ama tedbirsiz davranmamalıyız. Çünkü, mutasyon artık bizim ülkemizde de görülüyor. Özellikle B117 soyundan olan mutasyonun virüsün kişiler arasında daha kolay bulaşmasını sağlayan mutasyon olduğu biliniyor.”

    TATİLDE AKRABA VE KOMŞU ZİYARETLERİNE DİKKAT

    Doç. Dr. Kayıpmaz, okulların yarıyıl tatilinde olduğunu hatırlatarak bu dönemde çok daha dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu.

    Şubat tatilinde sadece hane halkı ile vakit geçirilmesi gerektiğinin sürekli altını çizdiklerini vurgulayan Kayıpmaz, “Bu noktada kişilerin dışarıda bir araya gelme fırsatı yok, her yer kapalı ama insanlarımız evlerde bir araya gelmeye devam ediyor, akraba, komşu ziyaretleri yapılıyor. Vaka artışlarında bunların da bir etkisi olabilir. Bunun dışında tedbirsiz davranışlar ve kalabalık içinde olma vaka sayılarının artışında etkin olarak gözükmektedir.”

  • Bilim Kurulu üyesinden Uludağ tepkisi

    Bilim Kurulu üyesinden Uludağ tepkisi

    Hafta sonu Uludağ’da ortaya çıkan görüntülerle ilgili konuşan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, tedbirsiz hareketlerin üçüncü zirve tehlikesi oluşturduğunu söyledi. Kayıpmaz, “Ne yazık ki hafta sonu ortaya çıkan görüntüler, hem kayak pistlerinde hem de otellerin kapalı alanlarında ciddi bir yoğunluğu gözler önüne serdi. Bu durum tabii ki bir tehlike oluşturuyor” dedi.

    Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, hafta sonu Uludağ Kayak Merkezi’nde adeta koronavirüse davetiye çıkaran görüntüler hakkında konuştu. Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz, virüs ile mücadele kapsamında bir çok işletmenin kapalı durumda olduğunu hatırlatarak, kayak merkezinde oluşan görüntülerin kabul edilemez olduğunu söyledi. Kış aylarının gelmesi ile birlikte kapalı alanlarda toplanmaların da arttığını hatırlatan Kayıpmaz, bu ayların yaza geçiş açısından çok önemli olduğunu kaydetti.

    “Ne yazık ki hafta sonu ortaya çıkan görüntüler, ciddi bir yoğunluğu gözler önüne serdi”

    Hafta sonunda Uludağ Kayak Merkezi’nde adeta koronavirüse davetiye çıkaran görüntüler hakkında konuşan Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Bilindiği gibi şuan lokanta, kafeterya, pastane tarzında işletmeler oturarak müşteri alımına kapalı. Şuan da yalnızca paket servisi ve al-götür şeklinde hizmetlerine devam ediyorlar. Sömestir tatilinin devreye girmesi ile birlikte kış otellerinde ummadığımız bir kalabalık yaşandığını gördük. İnsanlar elbette nefes almak hava almak için oralara gidebilirlerdi. Ama ne yazık ki hafta sonu ortaya çıkan görüntüler, hem kayak pistlerinde hem de otellerin kapalı alanlarında ciddi bir yoğunluğu gözler önüne serdi. Bu durum tabi ki bir tehlike oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

    “Kalabalığın olduğu her yerde bu virüs kendine yayılmak için fırsatı buluyor”

    Kış aylarının gelmesi ile birlikte kapalı alanlarda toplanmaların daha da arttığına dikkat çeken Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, bu ortamların virüsün yayılması açısından çok müsait olduğunun altını çizdi. Kayıpmaz, “Nerede olursa olsun, ister Nişantaşı’ndaki kafelerde olsun, ister Ankara Çukurambar’daki kafelerde olsun, isterse kış otellerinde olsun. Kalabalığın olduğu her yerde bu virüs kendine yayılmak için fırsatı buluyor. Soğuk havada daha fazla fırsat buluyor. Özellikle kapalı ortamlarda uzun süre vakit geçirince yayılmak için fırsat buluyor. Kapalı ortamlar her zaman iyi havalandırılamayabiliyor. Kapalı ortamlarda kötü havalandırma da kalabalıkla birleştiğinde virüs de yayılmak için kendine fırsat buluyor” şeklinde konuştu.

    “Bizim kışın ortasında yapacağımız tedbirsiz hareketler, salgında üçüncü zirve tehlikesiyle bizi karşı karşıya bırakır”

    Şuan alınan tedbirler ile birlikte vak’a ve hasta sayılarında düşüşün devam ettiğini hatırlatan Kayıpmaz, eğer tedbirlere uyum noktasında bir gevşeme olursa, salgında üçüncü bir zirve görülebileceğini vurguladı. Kayıpmaz, şuan aşılama ile birlikte virüs ile mücadelede daha güçlü hale gelindiğini belirterek şunları kaydetti:

    “Şuan da bizim evet vak’a sayılarımız, ağır hasta sayılarımız kontrol altına alınmış olabilir. Beraberinde bizim sağlık sistemimizin buna yanıt verme kabiliyeti iyi bir durumda olabilir. Nitekim yoğun bakım doluluk kapasitesi ve servis yataklarındaki doluluk kapasitelerinde bunları görüyoruz. Ama bu ortada bir hastalığın olmadığı anlamına gelmemeli. Çünkü şuan da karşımızda dünyanın birçok ülkesinin boğuşmakta olduğu bir mutasyon tehlikesi var. Kış aylarının ortasındayız. Havalar hala soğuk seyrediyor. Bizim bu kış aylarında tedbirli davranışları en yüksek ölçüde tutmamız lazım ki biz bundan sonra bahar ve yaz aylarına daha konforlu biçimde gidebilelim. Ama bizim kışın ortasında yapacağımız tedbirsiz hareketler, salgında üçüncü zirve tehlikesiyle bizi karşı karşıya bırakır. Üçüncü zirve ile karşılaşırsak da bu salgının bitişi anlamında süreci uzatır. Aslında biraz daha sabırla birlikte biz güzel günlere daha kolay erişebileceğiz. Çünkü elimizde şuan da maske, mesafe, temizlik ve kalabalıklardan kaçınma gibi önlemlerin yanı sıra aşı var.”

    “Bizim bu kazanımları kaybetmememiz gerekiyor”

    Ayrıca aşılamanın şuan da elimizdeki önemli güçlerden biri olduğuna da değinen Kayıpmaz, “Biz şuan da tedbirlerle, kapatma ve kısıtlama kararlarıyla birlikte salgını bir noktaya kadar getirmiş durumdayız. Şimdi aşının da devreye girmesi ile beraber artık hastalığa karşı çok daha güçlüyüz. Bizim bu kazanımları kaybetmememiz gerekiyor. Bunun için de özellikle şu kış aylarında tedbirlere bireysel olarak daha sıkı biçimde uymamız gerekiyor” diye konuştu.

  • Aşı olan Bilim Kurulu Üyesi açıkladı! İşte ilk yan etkiler

    Aşı olan Bilim Kurulu Üyesi açıkladı! İşte ilk yan etkiler

    Ankara’da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Covid-19 aşısı olan Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Aşının ilk yan etkileri uygulanma bölgesinde ağrı, baş ağrısı, yorgunluk, kas-eklem ağrısı gibi istenmeye yan etkiler. 48 saat içinde de sonlanıyor bunlar” dedi.

    Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, aşı olduktan sonra uygulama noktasında hafif ağrı olduğunu belirterek, “Bunun dışında baş ağrısı, yorgunluk, kas-eklem ağrısı gibi istenmeye yan etkiler. 48 saat içinde de sonlanıyor bunlar. Aşıya bağlı alerjik reaksiyonlar gözlenebiliyor nadir de olsa. Aile sağlığı merkezleri ve hastanelerde bu durumlara karşı gerekli önlemler alınmış durumda. Aşı olan kişi 15 dakika boyunca izleniyor. Beklenmedik alerjik reaksiyona karşı da önlemlerimiz hazır durumda bekletiliyor” diye konuştu.

    AŞI BİLGİLENDİRME PALTFORMUNU ANLATTI

    Doç. Dr. Kayıpmaz, ‘Sağlık Bakanlığı Covid-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu’ ile ilgili de bilgi verdi. Doç. Dr. Kayıpmaz, bu platformdan aşılananların anlık takibinin yapılabildiğini, aşı ile ilgili tüm sorulara da burada yanıt bulabileceklerini kaydetti. Doç. Dr. Kayıpmaz, “Sayfayı güncelliyorum ve an be an aşılanan kişi sayısını görüyorum. Her geçen dakika aşılanan kişi sayısı binlerle artıyor. Çok güzel. Her dakika yenilediğimizde daha fazla kişinin aşılandığını görüyoruz, çok mutlu edici bir durum”dedi.

    ‘AŞI SORULARI BURADA’

    Doç.Dr. Kayıpmaz, aşı ile ilgili tüm soruların cevaplarının platformda yer aldığını belirterek “Nasıl aşı olacaksınız, sonrasında kimlere Covid-19 aşısı uygulanacak, aşıların etki mekanizmasının ne olduğu ve aşılarla ilgili sıkça sorulan sorulara buradan rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Aşı çeşitleri, uygulanacak kişiler ve yan etkilerle karşılaştığınızda ne yapmanız gerektiğine dair bilgileri bu platformda bulabiliyorsunuz. Sıkça sorulan sorular köşesi var; mesela ‘Covid-19’u geçirdim yine de aşı yaptırmalı mıyım?’ sorusu burada var. Veya ‘Covid-19 aşısı emziren kadınlara uygulanabilir mi?’ sorusunun cevabını bulabiliyorlar. Mesela ‘yumurtaya alerjisi olan aşı oluyor mu?’ Aşının üretim sürecinde kullanılmıyor yumurta; bu nedenle alerjisi olan kişiler aşı olabilir. Aşı sözlüğü bulunuyor, aşının tarihçesine bile ulaşabilirsiniz. Aşı takip sistemiyle aşı nakil araçlarının nasıl takip edildiği stok ve soğuk zincirin nasıl takip edildiğini görülebiliyor” diye konuştu.

  • Bilim Kurulu Üyesi’nden mutasyon açıklaması

    Bilim Kurulu Üyesi’nden mutasyon açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Bu mutasyonlar kliniğe ne şekilde yansıyacak görmek ve beklemek durumundayız. Şu an için paniğe kapılmamıza gerek yok. Ama boş da veremeyiz bu durumu. Biz yine rehavetle panik arasında dengeli bir çizgide, elimizdeki en güçlü araçlar olan maskemizle, fiziki mesafenin korunmasıyla, temizlikle, kalabalıktan kaçınmayla bu yeni mutasyonla da başa çıkabiliriz diye düşünüyorum” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İngiltere’den son dönemde yurda giriş yapan ve PCR test sonucu pozitif çıkan kişilerden, geriye dönük taramalar neticesinde 15 kişide yeni mutasyon ile uyumlu virüs yükü tespit edildiğini duyurdu.

    Bunun üzerine İngiltere’den yurda girişler geçici bir süreliğine tamamen yasaklandı. Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, Covid-19’un mutasyona uğramış hali üzerine konuştu.

    Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz, şu an için elde edilen verilerin aşıların bu mutasyondan etkilenmediği yönünde olduğunu ancak insanların yine de tedbirlere daha sıkı sarılması gerektiğini söyledi. Kayıpmaz, İngiltere kaynaklı olduğu düşünülen bu virüsün, yapılan incelemelere göre daha bulaşıcı olduğunu ve Güney Afrika resmi kaynaklarından yapılan açıklamaya göre de mutasyonun gençlerde daha sık görüldüğünü söyledi.

    “HAYVAN DENEYLERİNDE MRNA AŞILARINDA BİR ETKİLENME SÖZ KONUSU OLMADIĞI ORTAYA KONULDU”

    İngiltere’de, virüsün bu mutasyon geçirmiş hali hakkında incelemelerin hala devam ettiğini belirten Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Aslında İngiltere’de bu genom çalışmalarını yürüten konsorsiyumun raporunda bu açıkça yazmakta. Burada özellikle Kasım ayının ikinci yarısından itibaren, daha önce bu kadar sık rastlanmayan mutasyonların sıklıkla rastlanır olduğu bilgisi paylaşıldı. Bu bilgi paylaşılırken de şu noktaya dikkat çekildi; şu anda elimizdeki kanıtlar, aşı çalışmalarının bu mutasyonlardan etkilenip etkilenmeyeceğine dair bize bir veri sağlamıyor. Nitekim önceden yapılmış bazı hayvan çalışmalarına bakıyorsunuz, bu deneysel hayvan çalışmalarında bu mutasyonun olduğu deney hayvanlarında aşı uygulanan; özellikle bu rekombinant tipi aşılarda, yani mRNA aşılarında herhangi bir etkilenme söz konusu olmadığı ortaya konmuş durumda” ifadelerini kullandı.

    “VİRÜSÜN BULAŞTRICILIĞININ ARTTIĞINI EMARESİ OLARAK KABUL EDİLİYOR”

    İngiltere’den yapılan açıklamalara göre mutasyon sonrasında Covid-19 virüsünün daha bulaşıcı hale geldiğini belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, “Burada aynı zamanda bu mutasyonların klinikte hastalığın ağırlığı, şiddeti veya öldürücülüğü ile ilgili etkisinin olup olmadığı da bilinmiyor. Yalnızca şu anda elde olan önemli bir bilgi var bu rapor doğrultusunda. Özellikle bu bilgi, Birleşik Krallık’ta kasım ayı içerisinde artan Covid-19 vakalarından sorumlu tutulmuş durumda. Bu nedir; virüsün diken proteini denilen spike proteininde, özellikle de bu almaca bağlama bölgesi diyerek Türkçeleştirebileceğimiz ‘receptor binding domain’ alanında gerçekleşen bir mutasyon neticesinde insan vücuduna, bu ACE-2 resöpterleri aracılığıyla daha kolay tutunabildiği ve hücre içerisine daha kolay girebildiği teorisine dayanıyor. Bu da aslında virüsün bulaştırıcılığının arttığının bir emaresi olarak kabul ediliyor” diye konuştu.

    “BİZ TEDBİRLERİ ARTIRMAK DURUMUNDAYIZ”

    Mutasyon sonrasında Sağlık Bakanlığı’nca birçok kararın hızla alındığını belirten Bilim Kurulu Üyesi Kayıpmaz, “Evet bir mutasyon var ve virüste ortaya çıkan bu mutasyon, virüsün kişiler arasındaki, hastalığın kişiler arasındaki bulaştırıcılığını artırır yönde bir mutasyon. Ama şu an da klinikte bunun ne derece etkisi olduğunu elimizdeki veriler uyarınca bilmiyoruz. Ama biz tedbirleri artırmak durumundayız. Ne gibi; işte ülkemize İngiltere’den, Danimarka’dan Güney Afrika’dan, Hollanda’dan gelen uçuşların durdurulması gibi. Aynı zamanda ülkemize yurtdışından gelmek isteyen kişilerin son 72 saatte PCR testinin yapılmış ve negatif olması zorunluluğu gibi” şeklinde konuştu.

    “ŞU AN İÇİN PANİĞE KAPILMAMIZA GEREK YOK”

    Güney Afrika kaynaklarından yapılan açıklamanın virüs mutasyonunun oradaki farklı bir etkisi üzerine olduğunu kaydeden Kayıpmaz, “Güney Afrika’daki sonuçlarda yeni bir bulgu bulduklarını açıkladı, Güney Afrika’nın resmi makamları. Bu mutasyonun gençlerde daha sık görüldüğü ve altta yatan kronik hastalığı olmayan kişilerde daha şiddetli bir hastalık tablosuna yol açabileceğini bildirdiler ama dediğim gibi gerek Güney Afrika’da olsun gerek Birleşik Krallık’taki, İngiltere’deki durum olsun. Şu anda kliniğe yansıması ile ilgili yorum yapmamız için erken durumlar. Bu mutasyonlar kliniğe ne şekilde yansıyacak görmek ve beklemek durumundayız. Şu an için paniğe kapılmamıza gerek yok. Ama boş da veremeyiz bu durumu. Biz yine rehavetle panik arasında dengeli bir çizgide, elimizdeki en güçlü araçlar olan; maskemizle, fiziki mesafenin korunmasıyla, temizlikle, kalabalıktan kaçınmayla bu yeni mutasyonla da başa çıkabiliriz diye düşünüyorum” dedi.

  • Bilim kurulu üyesinden aşı açıklaması

    Bilim kurulu üyesinden aşı açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, Çin menşeli koronavirüs aşısının Türkiye’ye geldikten sonra aşı merkezlerine dağıtımı konusunda Sağlık Bakanlığı’nın çalıştığını söyledi. Doç. Dr. Kayıpmaz, “Öncelikle en yüksek riskteki kişiler aşılanacak. Sağlık kuruluşlarında, temel sağlık hizmetlerinin sunulduğu Aile Sağlığı Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi gibi kuruluşlarda hatta Evde Sağlık Hizmetleri bağlamında bu aşılar uygulanabilir” dedi.

    Doç. Dr. Kayıpmaz, Çin aşısının 11 Aralık’tan itibaren Türkiye’ye gelmeye başlayacağını, Türkiye Tıbbi İlaç ve Cihaz Kurumu tarafından aşının ülke standartlarına uygunluğunun test edileceğini kaydetti. Bu sırada Faz 3 çalışmalarının erken sonuçlarının da değerlendirileceğini ifade eden Doç. Dr. Kayıpmaz, “Eğer uygunluk bulunur ise erken kullanım izni verilecek ve onun ardından aşılanma başlayacak. Bu 2 haftalık bir süreç. Bizim için önemli olan aşının etkinliği ve güvenirliğidir. Etkin ve güvenilir olduğu ortaya konmuş her aşı bizim için değerlidir. Bu hastalıktan kurtuluş için elimizdeki en önemli çare aşı. Çünkü siz aşı vurulduğunuz zaman virüs ile karşılaşsanız dahi hastalığı daha hafif atlatabiliyorsunuz; vücudunuzda virüse karşı antikorlar hazır halde beklediği için. Bundan dolayı aşılanmanın önemi yadsınamaz” diye konuştu.

    ‘ŞU AN İÇİN BU AŞILAR ETKİN VE GÜVENİLİR AŞILAR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, geçmiş yıllara bakıldığında birçok hastalıktan kurtuluşun aşı sayesinde olduğuna dikkat çekerek, “Ünlü halk ozanımız Aşık Veysel, ama idi. Çiçek hastalığı dolayısıyla ama olmuştu. 2 kardeşini çiçek hastalığından kaybetmişti. Şimdi çiçek aşısı var. Ve insanlar artık çiçek aşısı sayesinde hastalık ortadan kalktığı için şu anda böyle bir sorunla uğraşmıyor. Ama bundan 70-80 yıl geriye gittiğimizde bir çiçek hastalığı probleminin olduğunu görüyorsunuz. O yüzden aşılar bu bulaşıcı hastalıklardan korunmada bizim olmazsa olmazımız. Şu anda ön plana çıkan aşılarda zaten beklediğimiz, istediğimiz etkinlik düzeyinin üzerinde bir etkinliğin olduğu ilan edildi. Zaten Türkiye’de yapılacak değerlendirmenin ardından devreye girecek” dedi.

    ‘EVDE SAĞLIK HİMETLERİ KAPSAMINDA UYGULANABİLİR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, aşıların erken kullanım izni aldıktan sonra aşı merkezlerine dağıtımının nasıl yapılacağı üzerinde Sağlık Bakanlığı’nın çalıştığına dikkat çekerek, “Sağlık Bakanlığı bu konu ile ciddi bir çalışma yürütüyor. Aşama aşama insanların aşı olması planlanmıştı. Öncelikle en yüksek riskteki kişiler aşılanacak. Aşıların kullanımı izni alması sonrasında bunlar belirlenecek. Sağlık kuruluşlarında, temel sağlık hizmetlerinin sunulduğu Aile Sağlığı Merkezi, Toplum Sağlığı Merkezi gibi kuruluşlarda hatta ilk bekleyen hastalara Evde Sağlık Hizmetleri bağlamında bu aşılar uygulanabilir. Bunu en uç noktaya kadar taşıyabilecek şu anda dağıtım alt yapısı var. Bu mRNA aşılarında en büyük karşılaşılan sorun; ciddi bir soğukluk derecesi gerektiriyor aşının saklanacağı koşullar. Ondan dolayı belli başlı merkezler belirleniyor bu ülkelerde ve insanların o merkezlere gelip aşıyı olması tavsiye ediliyor. Yani donanımlı, kapasiteli hastanelerde bu iş yapılıyor. İnaktive aşısı bize bir avantaj olacak. Artı 2 eksi 8 derece arasında saklanabildiği için ülkenin en uç noktalarına kadar bu aşıyı götürebileceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Türkiye’de genç hastalarda ölü sayısı arttı

    Türkiye’de genç hastalarda ölü sayısı arttı

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, son zamanlarda artan vaka sayılarında özellikle gençlerin de olduğuna dikkat çekerek, “Hastalığın daha çok 25- 49 yaş arasındaki kişilerde yoğunlaştığını görüyoruz.” dedi.

    Kayıpmaz, genç hastaların da altta yatan hiçbir hastalığı olmadığı halde yoğun bakımda yatarak tedavi gördüklerini belirterek “Ne yazık ki hayatını kaybeden genç hastalarımız var, oluyor” diye konuştu.

    Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, son zamanlarda ülke genelinde artan vaka sayılarının içerisinde gençlerin fazla olduğuna dikkat çekti.

    Dünyada vaka sayısının 63 milyonu geçtiğini, 1 milyon 465 binden fazla insanın da hayatını kaybettiğini belirten Kayıpmaz, “Ülkemizde baktığımızda her gün yaklaşık 30 bin yeni vakamız var. Bunların içerisinde ağır hasta sayısı dün itibariyle 5 bini geçti. Ağır hasta sayımızda da artış var. Bir yandan önemli bir veri bize gösteriyor ki; Sağlık Bakanlığı’nın Covid-19 Durum Raporu’nda yer alan bir veriye göre hastalığın daha çok 25-49 yaş arasındaki kişilerde yoğunlaştığını görüyoruz. 25 ile 49 yaş arasındaki kişiler dediğiniz aktif iş hayatı içerisinde kişiler, aktif sosyal yaşantının içerisinde kişiler, günlük insan hareketliliğinin içerisinde yoğun olarak bulunan kişilerdir. Doğal olarak da bu kişilerde sizin hastalık tanısı koyma olasılığınız daha yüksek hale geliyor. Testler de şu an 170 bini geçmiş durumda. Hastalık, 25-49 arasında daha sık görülmeye başlandı, hastalar ağırlaştı. Bunu kendi klinik tecrübemizden yola çıkarak söylüyorum” dedi.

    ‘HAYATINI KAYBEDEN GENÇ HASTALARIMIZ OLUYOR’

    Kayıpmaz, daha önceden genellikle kötü durumda gelen kişilerin 65 yaş ve üzerindeyken şimdi artık gençlerde de bu hastalığın kötü seyredebildiğini gördüklerini ifade ederek, şunları söyledi:

    “Genç hastalarımız da var. Genç hastalarımızdan altta yatan hiçbir hastalığı olmadığı halde yoğun bakımda yatarak tedavi görüyor. Ne yazık ki bazen de hayatını kaybeden genç hastalarımız oluyor. Yani gençlerin şöyle düşünmemesi lazım; ‘bu hastalık gençlere bir şey yapmıyor. Ben rahatça dolaşabilirim. Benim kurallara uymama gerek yok’ gibi yanlış bir kanıyla hareket edilmemesi lazım. Özellikle gençler, iş yaşantısı ve insan hareketliliği içerisinde daha aktif olduğu için, her birimizden daha fazla dikkat etmeli. Bir diğer sebep de gençler hastalığı evdeki büyüklerine götürebilir. Evdeki büyükler hasta olduğunda onların zaten hastalığı ağır seyretme, ağır geçirme ihtimali daha yüksek olduğu için de buna ayrıca dikkat edilmesi gerekiyor’’

  • ‘Covid-19 geçiren kişi, 3 ay hastalıktan korunabilir’

    ‘Covid-19 geçiren kişi, 3 ay hastalıktan korunabilir’

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Covid-19’u geçiren bir kişi teorik olarak 3 ay kadar bu hastalıktan korunabilir. Ama 3 ay geçtikten sonra vücudunuzda yeterli bir antikor oluşmamışsa yeniden hastalığa yakalanabilirsiniz, eğer tedbirsiz davranırsanız” dedi.

    Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, Covid-19 geçirmiş kişilerin 2’nci ve 3’üncü kez hastalığa yakalanmalarını değerlendirdi. Doç. Dr. Kayıpmaz, Covid-19’u geçirip iyileştikten sonra aradan belli bir zaman geçtikten sonra kişinin 2’nci kez bu virüsle karşılaşabildiğini kaydetti. Doç. Dr. Kayıpmaz, “Burada tabii ki kişisel farklılıklar önemli. Kişilerin geliştirmiş olduğu antikor cevabı ve bunun süresi önemli. Şu an için 3 ay ila 6 ay arasında; geçirdikten sonra antikorların koruyucu olduklarını dair çalışmalar var. Covid-19’u geçiren bir kişi teorik olarak 3 ay kadar bu hastalıktan korunabilir. Ama bu, ‘Covid-19’u geçirdiniz ve siz artık rahatça gezebilirsiniz’ anlamına gelmiyor. Eğer siz yine her zaman söylediğimiz o kurallara riayet ederseniz yeniden bir virüsle karşılaşma olasılığınızı en aza indirirsiniz. Doğal olarak 2’nci kez karşılaşsanız dahi düşük miktarlı bir virüsle; vücudunuzda antikorlar virüsle mücadele edecek şekilde hazır bir halde durur. Ama 3 ay geçtikten sonra vücudunuzda yeterli bir antikor oluşmamışsa yeniden hastalığa yakalanabilirsiniz, eğer tedbirsiniz davranırsanız. Hatta bu sürenin bazı çalışmalarda 45 güne kadar inebildiği düşünülüyor. Ama şuanda esas olarak uluslararası kuruluşlar da biz de 3 aylık süreyi esas alıyoruz. Yani Covid-19’u geçirdikten sonra teorik olarak 3 ay kadar süreyle bağışıklık sisteminin aktif bir şekilde devam ettiğini ön görüyoruz” diye konuştu.

    ‘MASKE, MESAFE VİRÜS YÜKÜNÜ EN AZA İNDİRİR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, kişiler arası bağışıklık sistemi yanıtının birbirinden çok farklı olduğunu belirterek, “Aslında antikor düzeylerinin hastalığı hafif veya belirti vermeden yani asemptomik olarak atlatan kişilerde dahi antikor düzeyinin belirli bir seviyeye ulaşabildiği bulunmuş. Her kişinin virüsle karşılaştığı durumda verdiği antikor yanıtının derecesi birbirinden farklı; ama bu noktada virüs yükü de önemli. Biz hastalığı geçirmiş dahi olsak bu tedbir önlemlerine uymak durumundayız. Bizim vatandaş olarak buradan çıkaracağımız sonuç hastalığı geçirmiş olsak da bizim vücudumuzda antikor seviyesi belli bir düzeyin üzerine çıkmış olsa da biz yine tedbirlere uymak durumundayız. Çünkü maske, fiziki mesafe dediğiniz önlemler aslında sizin karşılaştığınız virüs yükünü en aza indiren yöntemler. Bunlar aslında sizi teorik olarak güvende tutan ve sizi virüs parçacıklarından uzaklaştıran kaba tanımlar. Karşılaştığınız virüs miktarını aza indirmeyi de fiziki mesafe ve maske kuralı sağlıyor. Hastalığı geçiren kişi ‘Ben bu hastalığı geçirdim; nasıl olsa vücudumda antikor oluştu ve ben artık tedbirsiz bir şekilde dışarıya çıkabilirim, nasıl olsa ben artık güvencedeyim’ diye düşünmemeli. Maskeye, mesafeye, temel temizlik kurallarına ve kalabalıklardan kaçınmaya mutlaka dikkat etmeli” ifadelerini kullandı.

  • Cuma günü kritik gün: Daha sert tedbirler gelebilir

    Cuma günü kritik gün: Daha sert tedbirler gelebilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, koronavirüs salgını ile mücadelede kapsamında alınan tedbirlerin 1 haftadır uygulandığını belirterek, “Eğer bu tedbirler hasta sayılarını, hastane yükünü azaltma anlamında yeterli olmazsa ek tedbirlerin alınması da gündeme gelebilir. Kamusal daha sert tedbirler her an için hızlıca devreye sokulabilir” dedi.

    Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, koronavirüs vaka sayıları istenilen düzeyde düşmezse yeni kısıtlamaların gelip gelmeyeceğine ilişkin DHA’ya açıklama yaptı. Doç. Dr. Kayıpmaz, kamusal tedbirlerden ziyade bireysel tedbirlerin önemine dikkat çekerek, “Bireysel tedbirler bir yerde yetersiz kalırsa, kamusal tedbirler alınması gerekebilir. Kamusal önlemler zaten geçtiğimiz cuma akşamından itibaren devreye girmeye başladı. Ama; bu kamusal önlemler halihazırdaki durumu ile hastalığın yayılmasını kontrol altına alamazsa o zaman daha sert tedbirlerin de aşamalı olarak gündeme gelmesi söz konusu olur. Bunları da birçok işletme ve saat aralığı için düşünebiliriz” diye konuştu.

    ‘CUMAYA KADAR SEYİR NETLEŞİR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, bir haftalık kritik sürece dikkat çekerek, “Eğer bunlar hasta sayılarını, hastane yükünü azaltma anlamında yeterli olmazsa ek tedbirlerin alınması da gündeme gelebilir. Aslında bu salgının ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Elbette ki tam kapatma, hastanelerin üzerindeki yükü azaltma açısından faydalı bir yöntemdir. Ama bunun getireceği psikolojik, sosyal, ekonomik ciddi sonuçlar da vardır. Bireysel tedbirlerin yetersiz geldiği noktada kamusal daha sert tedbirler her an için hızlıca devreye sokulabilir. Önümüzdeki günler bununla ilgili belirleyici olacak. Önümüzdeki cumaya kadar seyir daha net şekilde ortaya konmuş olur” dedi.

    ‘EV TOPLANMALARI ANA ETKEN’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, tedbirlere uyulması halinde kısıtlama ve kapatmaların o denli az olacağına işaret ederek, “Biz hala toplumda maskelerin burunların altında, çenede takıldığını görüyoruz, bunun bir koruyuculuğu yok. Ben kendi arkadaşlarımdan görüyorum kafelerin restoranların oturma bölümleri kapalı; ama evlerde toplanmalar devam ediyor. Bu dönemde ev içindeki toplanmaların hastalığın yayılımı açısından önemi çok büyük. Ev içindeki toplanmalar bu hastalığın yayılmasına ana etkenlerden bir tanesi. Misafirlik de bu dönemde olmamalı. Kalabalıklardan evde ve dışında kaçmamız gerekiyor. Biz hala paket servislerde büfelerin önünde o kalabalıkları görüyorsak, fiziki mesafe oralarda korunamıyorsa burada bir sorun var demektir. İşletmeler de yaşamına devam etmek durumda. Buralardan hizmet alan insanlarımızın davranışları çok önemli. Büfelerin veya paket servisi yapan yerlerin, dışarıdaki insanları kontrol etme şansı yok. Ama AVM yönetimleri kontrolleri artırabilir. Nitekim hafta sonu yaşanan o kötü görüntülerden sonra bu alanlarda da önlemler attırıldı. Üstelik masada bu risk daha az iken yerde oturulduğunda çok daha fazla bir risk var” dedi.

    ‘SAĞLIK SİSTEMİNDE YÜK OLUŞTURAN HASTANEYE YATAN GRUP’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, koronavirüs tablosunda yeni yer alan toplam vaka sayısına ilişkin de “Vaka sayısının içinde hastalar da ağır hastalar da testi pozitif saptanmış kişiler de mevcut. Sağlık sistemimiz üzerinde yük oluşturan grup belirti gösteren, hastaneye başvurması gereken, bir kısmı hastaneye yatması gereken gruptur. Bundan dolayı bakanlığımız sağlık sistemi üzerinde yük oluşturan hasta sayılarını vermeyi tercih etmişti. Sonrasında her ne kadar sağlık kuruluşları üzerinde yük oluşturmasa da filyasyon ekiplerimizin takibe aldığı, testleri pozitif gelen diğer kişilerin de belirti versin vermesin sayılarının açıklanması uygun görüldü, bu şekilde açıklanmaya başlandı. Biz vaka sayısına takılmadan, vaka sayısı kaç olursa olsun bu hastalık tehdidi ortadan kalkıncaya kadar toplumsal bağışıklık aşılar aracılığı ile yaygın biçimde sağlanacağı zamana kadar tedbirlere uymak durumundayız” ifadesini kullandı.

  • 2 hafta sonra daha sert tedbirler gelebilir

    2 hafta sonra daha sert tedbirler gelebilir

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrası açıklanan kısıtlamaların 2 haftalık süre sonunda yeniden ele alınacağını belirtti. Kayıpmaz, “Ümit ediyorum ki bireysel tedbirler, kapatma ve kısıtlama kararları neticesinde hasta sayıları kontrol altına alınır. Buna rağmen 2 hafta sonra yine başladığımız noktadaysak hasta sayılarındaki, ağır hasta sayılarındaki artış, bizim sağlık kapasitemize ciddi basınç oluşturmaya devam ederse o zaman daha sert tedbirler de gündeme gelir” dedi.

    Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Kayıpmaz, artan koronavirüs hasta sayıları ve kısıtlama kararlarına ilişkin açıklama yaptı. Kayıpmaz, kış aylarının gelişiyle iyi havalandırılmayan kapalı alanlarda virüsün yayılma imkanı bulduğunu söyledi. Ev içindeki bulaşma ve sosyal hayatta hastalığın yayılımının, tedbirleri beraberinde getirdiğini kaydeden Kayıpmaz, “Her birinin ayrı ayrı etkisi var. Ama son dönemde ev içerisinde ve kafe, lokanta gibi yerlerdeki bulaşmalar artış gösterdi. Onun için de bizim misafirliklerden kaçınmamız lazım. Ne misafirliğe gideceğiz ne de eve misafir kabul edeceğiz. Yalnız kalan büyüklerimizin ihtiyaçlarını da kapıdan göreceğiz, onların eksikleri giderilsin ve biz de dışarıdan onlara herhangi bir virüsü bulaştırmayalım” dedi.

    ‘DAHA SERT TEDBİRLER DE GÜNDEME GELİR’

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün açıkladığı kısıtlama kararlarının Bilim Kurulu’nun önerilerini karşıladığını belirten Doç. Dr. Kayıpmaz, kısıtlamaların 2 haftalık bir sürecin sonunda yeniden ele alınacağını söyledi. Kayıpmaz, kısıtlamaların etkisinin izleneceğini belirterek, “Ümit ediyorum ki bireysel olarak almış olduğumuz tedbirler, bu kapatma ve kısıtlama kararları neticesinde hasta sayıları kontrol altına alınır. Ama buna rağmen 2 hafta sonra yine başladığımız noktadaysak hasta, ağır hasta sayılarındaki artış bizim sağlık kapasitemize ciddi basınç oluşturmaya devam ederse o zaman daha sert tedbirler de gündeme gelir. Zaten Cumhurbaşkanı’mız da açıklamasında bunun sinyallerini vermişti. Ne kadar süreceğini bilmediğiniz bir salgında 2 hafta yaşamı tam durdurarak, bir şekilde vakaları kontrol altına almak zor. Bu 2 haftayı kapattınız, ondan sonra insanlar tekrar dolaşıma geçecek, hareketlilik artacak, ondan sonra ne olacak? Bu da bir alternatif olabilir; ama bizim kış aylarında peyderpey hasta ve vaka sayılarının nasıl gittiğine bakıp, ona göre tavsiyelerde bulunmamız gerekiyor. Her türlü alternatif masaya yatırılıyor. Salgının seyrine göre de hastane kapasitelerinin durumuna göre ek tedbirler gündeme gelebilir” diye konuştu.

    ‘SAĞLIK, EĞİTİMİN DE ÖNÜNDE GELİYOR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, öğrenci ve öğretmenlerin salgına karşı son derece duyarlı olduğuna ancak okul ve okul çevresindeki insan hareketliliğinin önlenmesi gerektiğine işaret etti. Çocuklar, öğretmenler ve okulda çalışan kişilerin, okula gidip gelirken ciddi insan hareketliliğine neden olduğunu aktaran Kayıpmaz, sosyal hayatta gerçekleştirilemeyen sınırlılığın eğitim de dahil pek çok alanda kapatma ve kısıtlamaya neden olduğunu söyledi.

    Doç. Dr. Kayıpmaz, okulların yeniden kapanmasıyla ilgili şöyle konuştu:

    “Servis araçlarında hareketlilik oluşuyor. Veliler, çocukları okula götürüp okuldan alma sırasında, okul bahçelerinde, kapı önlerinde ciddi bir hareketlilik oluşuyor. Okulların açık olması, böyle bir insan hareketliliğine de neden oluyor. Sadece çocuklar virüsü okuldan alıp eve götürmüyor. Dışarıda sosyal yaşantıda, iş yaşantısında hastalığı kapan büyükler, çocuklara da bulaştırıyor. Ondan dolayı genel bir uzaktan eğitim kararı, şu aşamada doğru. Sağlık, eğitimin de önünde geliyor. Bir şeyden taviz vereceksek, bu sosyal yaşantımız olmalı. Dışarıda, lokanta, kafe, kıraathanelerde geçirdiğimiz zamanlar olmalı. Ne yazık ki biz oralarda kurallara uyma konusunda çok başarılı olamadık. Binlerce sağlık çalışanımızın çok büyük emeği var. Siz sosyal yaşantıdan sınırlılık yapmadığınız, tedbirlere uymadığınız vakit, bu hasta sayılarına yansıyor. O da eğitim de dahil birçok alanda kapatma ve kısıtlamaya sebep oluyor.”

    ‘KIŞIN DAHA DA SERTLEŞMESİYLE ALARM SEVİYESİNE GEÇMEYE BAŞLAYACAK’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, hastanelerdeki yoğunluk durumuna ilişkin, “Özellikle büyük şehirlerde hasta sayılarında önemli artış olduğu ve bu artışın da ülkemizin diğer illerine yansıdığını Sağlık Bakanı’mız açıkladı. Kış ayları geldi, bir yandan Covid-19 artarak devam ediyor. Bir yandan da diğer hastalıklar durmuyor. Böyle olunca da hastane kapasiteleri giderek dolmaya başlıyor. Belli bir seviyeden sonra kışın daha da sertleşmesiyle alarm seviyesine geçmeye başlayacaktır. Ondan dolayı önlemleri şimdiden almakta çok büyük fayda olduğunu düşünüyorum” dedi.

  • Sigara dumanındaki görünmeyen tehlike

    Sigara dumanındaki görünmeyen tehlike

    İçişleri Bakanlığı genelgesi ile tüm illerde vatandaşların yoğun olduğu alanlarda sigara içme yasağı getirilirken, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Sigara dumanı virüs parçacıklarının daha uzak mesafeye yayılımına neden oluyor” dedi.

    Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, koronavirüsün yayılmasında sigara dumanının etkisini değerlendirdi. Doç. Dr. Kayıpmaz, insanlar konuştuklarında, öksürdüklerinde, bağırdıklarında ve kahkaha attıklarında çıkan olası virüs parçacıklarının daha uzak mesafeye gidebileceğine dikkat çekerek, “Özellikle hapşırık ve öksürükle virüs parçacıklarının daha uzak mesafeye ulaşabildiğini biliyoruz. Aynı şekilde sigara içen kişilerde de verilen nefes daha kuvvetli olduğu için ve bu sigara dumanının da virüs parçacıklarını taşıma ihtimali olduğu için daha uzak mesafeye virüsün yayılabilme ihtimali bulunmaktadır. Eğer kişiler arasındaki fiziki mesafeyi biz sigara içilmeyen bir alan için 2 metre düşünüyorsak; sigara içilen açık bir alanda bu mesafe en azından 4 metre olmalıdır. Bir başka deyişle siz sigara içen kişinin içtiği sigaranın kokusunu alıyorsanız, aradaki mesafeyi daha fazla açmak durumundasınız” diye konuştu.

    ‘VİRÜSÜN YAYILMASI AÇISINDAN RİSK’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, Türkiye’de insanların iş yerlerinde mola saatlerinde, dinlenme saatlerinde veya hastane önlerinde gruplar halinde sigara içtiklerini belirterek, “Sigara, maskeler indiği zaman, beraber içildiğinde virüsün yayılma şansı daha da artıyor. Kişiler sigara içerken maskelerini indirmek durumundalar. Maskeler iniyor; kişiler arasındaki fiziki mesafe azalıyor. Aynı zamanda bu kişi dumanı da dışarıya üflediği için virüsün yayılması açısından elverişli bir ortam oluşturuyor. Bundan dolayı, kamuya açık yerlerde, kapalı alanlarda ve kalabalık yerlerde sigara içilmesi virüsün yayılması bakımından riskli olduğundan dolayı sigara yasağıyla ilgili kararlar alınıyor” ifadelerini kullandı.

    ‘HEM DİREKT HEM ENDİREKT ETKİLERİ VAR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, sigara içmemenin daha sağlıklı olacağını ifade ederek, “İsteğimiz kişinin bu dönemde sigara içmiyorsa sigaraya hiç başlamaması. Sigara içiyorsa sigarayı bırakması. Çünkü sigaranın dumanı yoluyla daha uzak mesafeye virüsü götürme ihtimali var. Akciğer dokusunu harap etme ihtimali var, içeriğindeki kanserojen maddeler dolayısıyla. Ayrıca damar hastalıklarına da sebep olma ihtimali var. Sigara içen kişilerde de hastalığın daha ağır gittiğine dair çalışmalar söz konusu. Durum böyle olunca hem sigaranın direkt etkileri var hem de endirekt etkileri var. Duman yoluyla çevrenizdeki insanlara bulaştırma ihtimali de taşıyorsunuz. Hiç içilmesini tavsiye etmiyoruz; ama eğer buna rağmen dışarıda sigara içiliyorsa tek kişi içilmeli, gruplaşmalar olmamalı ve kişiler arasındaki fiziki mesafe olması gerekenden en az 2 kat daha fazla olmalı” dedi.

    ‘SİGARA DUMANI DAHA UZAĞA TAŞIYOR’

    Doç. Dr. Kayıpmaz, sigara dumanının virüs parçacıklarını ne kadar uzağa taşıyabildiğine dair net bir kanıt olmadığına vurgu yaparak, “Bu 2 katı da olabilir, 4 katı da olabilir. Şunu biliyoruz ki virüs parçacıkları daha uzağa sigara dumanıyla gidebiliyor. Ondan dolayı bir kişinin sigara dumanının kokusunu alıyorsanız oradan uzaklaşmanız lazım. Burada sigara dumanı virüs parçacıklarının kişiler arasında daha uzak mesafeye yayılımına neden oluyor. Sigaranın hem kapalı hem açık ortamlarda toplu biçimde içilmemesini özellikle tavsiye ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.