Türkiye’nin en çok kar alan illerinden olan, uzun ve çetin kış şartlarının yaşandığı illerin başında gelen Ağrı’da, kış manzaraları göz kamaştırıyor.
Kentin beyaza bürünmesiyle dere ve nehirler, camiler, karla bütünleşen dağ ve tepeler ortaya eşsiz bir manzara çıkardı.
Tarihi yerler ve doğa açısından zengin bir yer olan Ağrı’da kar, güneş ve doğal güzelliklerin birleşmesiyle oluşan eşsiz görüntüler, fotoğraf tutkunlarına doğal bir stüdyo ortamı sunuyor.
Kış mevsiminin en sert geçtiği illerin başında gelen Ağrı’da , her yıl Kasım ayında yağan kar Ocak ayında olunmasına rağmen etkisini göstermedi. Bunun yerine zaman zaman sıfırın altına düşen hava sıcaklıkları nedeniyle soğuk hava etkisini gösterirken, şehrin birçok bölgesinde don meydana geldi. Araç camlarının donmasına neden olan soğuklar ağaç köklerinde bile etkisini göstererek buz kütlelerine dönüştü.
“46 yıllık ömrümde böyle bir hava görmedim”
46 yıllık ömründe Ocak ayında böyle bir hava görmediğini söyleyen esnaflardan Adem Taştan, “Havalar böyle devam ederse karın yağacağı yok. En şiddetli aynımız Ocak ayıydı o da bitmek üzere. Geçen sene eksi 45 derecelere kadar soğuklarımız vardı ama bu sene kar yağışı da olmadığı için eksi 10-15 derecelerde seyrediyor. 46 yaşındayım, 46 yıl boyunca ben bu ayda böyle bir hava görmedim” ifadelerine yer verdi.
Kış mevsiminin en sert geçtiği illerin başında gelen Ağrı’da her yıl Kasım ayında yağan kar, Ocak ayında olunmasına rağmen etkisini göstermedi. Bunun yerine zaman zaman sıfırın altına düşen hava sıcaklıkları nedeniyle soğuk hava etkisini gösterirken, kentin birçok bölgesinde don meydana geldi.
Ağrı’da Van Yolu yolcu otobüsünün, Patnos istikametinden Tutak istikametine rampa aşağı seyir halindeyken freni patladı. Freni patlayan yolcu otobüsü, karşı şeritten gelen 2 kamyona süratli bir şekilde çarptı. Çarpışmanın etkisiyle yolcu otobüsü ve 2 kamyon alev aldı.
İlk değerlendirmelere göre otobüste 18 şahıs olduğu belirlenirken; 8 kişinin yaralandığı, 7 kişinin ise hayatını kaybettiği belirtildi.
Suçatağı köyünde yüzmek için dere yatağına giren Berat Köse ve Berke Köse isimli iki kardeş bir süre sonra dere içinde gözden kayboldu. Olayı görenlerin durumu haber vermesi üzerine olay yerine AFAD ve polis ekipleri sevk edildi.
AFAD tarafından yapılan çalışmalar sonucunda sudan çıkarılan Berat ve Berke kardeşlerin hayatlarını kaybettiği belirlendi.
Mezra halkını sabahlara kadar uyutmayan yılanların temizlenmesi için, Tarım müdürlükleri, Afat ve diğer kurumlara başvuran köylüler için çözüm aranıyor.
Her gün 3 veya 4 tane yılan gören köylüler, evlerinde sık sık tezek yakarak dumanla yılanları kovmaya çalışıyorlar.
Yetkililerden yardım isteyen mezra halkı, Özelikle çocukların çok etkilendiklerini ve korktuklarını belirttiler.
Konu ile ilgili konuşan köy halkından Cihan Arslan Evlerinde 6 yılan olduğunu bunlardan 2 tanesini öldürdüklerini ve yılan sayılarının her yıl artığını belirtti.
Arslan, yılan konusunda bir çözüm bulunamaması durumunda köylülerin evlerini taşıyacaklarını belirtti.
Ağrı İŞKUR İl Müdürü Gıyas Güven’in, iddiaya göre iş bulma bahanesiyle kandırdığı kadınlarla arabasında müstehçen görüntülerinin çıkmasının ardından Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Güven’in görevden uzaklaştırıldığını bildirdi.
İŞKUR tarafından yapılan açıklamada, “Sosyal medyada Ağrı Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü ile ilgili kamuoyuna yansıyan paylaşımlara istinaden inceleme başlatılmış olup, söz konusu İŞKUR personeli görevden uzaklaştırılmıştır” denildi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Ankapark’ın maliyetinden şikayet ettiğini belirten Başkan Sayan, “3 yıl önce Ankapark’ı teslim alırken neden video eşliğinde almadınız? Nelerin eksik, nelerin fazla olduğunu kamuoyu ile paylaşmadınız? Orada büyük bir yatırım çürüyor. En azından o yatırımı bize verin, biz getirelim kuralım. Doğunun ve güneydoğunun da faydalanacağı, doğunun Disneyland’ı olacağı park kuralım. Çevre Bakanlığımızın da desteği ile biz bu işe talibiz. ‘Cumhurbaşkanı adayı olacağım’ diye algı yaparak, para harcayıp o işlerle uğraşacağına orada vatandaşların faydalanabileceği ve hatta belki de bütün dünyanın gelip göreceği Ankapark’ı faaliyete geçirmiyorsun ama Ankapark’ın maliyeti yüksek deyip, bu miktarın çokta üstündeki paraları aylık olarak sadece algı için harcıyorsun” dedi.
“Devletin bu kadar büyük varlığı çürümesin” diyen Sayan, “Sadece cumhurbaşkanı olacağım diye harcadığınız paranın yüzde 10’nunu Ankapark’a harcamış olsaydınız bugün park faaliyete geçmiş olacaktı. Batılı devletlere karşı da olsa doğuda böyle bir parkın olması ülkemizin imajı açısından da son derece önemlidir. Bu konuda destek bekliyoruz. Hep birlikte Ankapark’ı Ağrı’ya taşıyalım. Hiç olmazsa 3 yıl boyunca sadece algılara para harcayan büyükşehir belediye başkanının da belki yüzü kızarır” dedi.
Ağrı’nın Patnos ilçesine bağlı Akdilek köyünde, kardeşiyle beraber evlerinin önünde otururken köpek saldırısına uğrayan Ali Asaf Aktekin hayatını kaybetmişti.
Günlerce yaşam mücadelesi veren çocuğun, hastane çalışanlarının durumu kötüye gitmesine rağmen müdahale etmemesi nedeniyle enfeksiyon ve oksijen yetersizliğinden hayatını kaybettiği iddia edildi. Yaşananları gözyaşları içinde anlatan anne ve baba, çocuklarının ölümünden sorumlu tuttuğu hastane ve belediyeden şikayetçi oldu.
Başıboş köpeklerin yakalanması için defalarca Patnos Belediyesine başvurduklarını ancak herhangi bir önlem alınmadığı için çocukların sürekli köpek saldırısına uğradığını söyleyen anne Sibel Aktekin, çocuğunun hastanede tedavi altına alınmadığı ve ihmalden dolayı enfeksiyon kapması sonucu hayatını kaybettiğini gözyaşları içinde anlattı.
Aktekin, “Ben kızımla balkonda otururken Ali Asaf içerde uyuyordu. Daha sonra uyanıp bizim yanımıza geldi. Ben çay demlemek için içeriye girdim. Adım atar atmaz kızımın çığlığını duydum. Birbirleriyle kavga ettiklerinin düşündüm. Yanlarına koştum. Bir baktım köpek var. Kızım kardeşini korumak için kendisini üzerine atmıştı ama küçük oğlumun kafası dışarda kalmıştı. Köpekte kafasını tutmaya çalışıyordu. Onları o halde görüp çığlık atınca köpek kaçtı. Çocuğu kanlar içinde görünce eşarbımı kafasına bastırıp direkt hastaneye gittik.
Doktor çocuğumu muayene etmeye geldi ama tek gördüğüm yaranın üzerine bir ilaç sürdükleri. Çocuğumun kafasını yıkamadılar bile. Zımba dikişler vurup pansuman yapıp kapattılar yaranın üzerini. Ne serum verdiler ne de hastaneye yatışı yapıldı. Direkt eve gönderdiler. Olaydan birkaç gün sonra çocuğumu hastaneye götürdüm, gözlerine bakan doktor gözünün enfeksiyon kaptığını ve acilen ameliyata alınması gerektiğini söyledi.
Ameliyattan sonra çocuğumun gözü iyileşti. Bir süre sonra çocuğum yavaş yavaş rahatsızlanmaya başladı. Halsizdi, bitkindi. Sürekli kusuyordu. Kayınbiraderimi aradım ve durumu anlattım. Geldi hastaneye gittik. Doktor çocuğumu muayene etti. Serum taktılar. Çocuğum nefes alamıyordu. Meyve suyu verdim ama nefes alamadığı için boğazında kaldı. Ben de serumla birlikte alıp doktorun yanına gittim. Doktor muayene etti, bir şeyinin olmadığını ve serum bittikten sonra gidebileceğimizi söyledi. Bizde eve geldik, çocuğumu uyutmaya çalıştım ama çok halsizdi. Dayanamadım kayınbiraderimle beraber yine hastaneye geldik. Çocuğumu elimden alıp bana geri vermediler. Çocuğun kalbi durmuş dediler. Vana gittik. Çocuk nefes alamadığı için kalbi durmuş ve başındaki yara enfeksiyon kapmış” dedi.
Muğla’da inşaat işçisi olarak çalışan baba Yıldırım Aktekin, hastanenin çocuklarını sevk bile edemediklerini ve kendi imkanlarıyla Van’da yer ayarlayıp götürdüklerini dile getirerek, “Kuduz aşısının son dozundan sonra eşim beni arayıp çocuğun hasta olduğunu söyledi. Ben de hastaneye gitmelerini söyledim. 1 saat sonra tekrar aradığımda doktorun bir şey olmadığını ve serum verdiğini ama çocuğun hala aynı olduğunu söylediler. Onları eve göndermişler.
Eve geldikten sonra beni tekrar aradılar ve çocuğun nefes almadığını ölü gibi yattığını söylediler. Abimle beraber çocuğu hastaneye yetiştiriyorlar. Orada kalbimin yarım saattir durduğunu, yapılan müdahalenin ardından yeniden hayata döndürüldüğünü söylüyorlar. Çevre illere sevk etmek için yer arıyorlar ama bulamıyorlar. Biz birkaç akrabayı arayıp hastanede yer ayarladık. Hastane yer bile bulamadı bize. Biz kendi imkanlarımızla bulduk. Çocuğu alıp oraya götürdüler. Ben sonraki gün aradığımda doktorun çocuğun durumunun çok ağır olduğunu, yaşarsa bile felçli kalacağını söylediklerini söylediler. Abimi aradım bana Ali Asaf’ın vefat ettiğini söylediler. Çok ihmal var. Adli tıpta köpeğin dişinin çocuğun kafasına girdiğini söylemişler. Bu nasıl hastane. En az 15-20 gün hastanede tutmaları gerekirdi. Tüm tedavilerini yaptıktan sonra ölseydi kaderinde var derdik ama bu ihmal. Bizi bu öldürüyor.
Belediyeye kışın şikayette bulunduk köpekler çocuklara saldırıyor diye. Ben çocuğuma zaten yetişemedim. 3 aya yakındır çalışıyordum. Doktorlar hiçbir detaya girmeden nasıl sıyrık deyip gönderiyorlar. Adli tıp köpeğin dişinin 2-3 santimetre çocuğun kafasına girdiğini söylüyor. Üzerini de kapatıyorlar iltihap içeriye giriyor” ifadelerine yer verdi.
Ağrı’nın Patnos ilçesine bağlı Akdilek köyünde köpeklerin saldırısına uğrayan Ali Asaf Aktekin, çevredekilerin yardımıyla köpek sürüsünden kurtarılarak Patnos Devlet Hastanesine kaldırıldı. Hayati tehlikesi bulunan minik Asaf, burada yapılan müdahalenin ardından Trabzon’a sevk edildi.
Buradan Van Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edilen minik Asaf, 15 gündür verdiği yaşam mücadelesini kaybetti. Küçük çocuğun cenazesi Akdilek köyünde toprağa verildi.