Etiket: ahmet davutoğlu

  • Davutoğlu: İstifa etmeseydim Türkiye krize girerdi

    Davutoğlu: İstifa etmeseydim Türkiye krize girerdi

    Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanlığı ve başbakanlığı bırakma süreci hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

    Davutoğlu, “Ben istifa etmeseydim Türkiye krize girerdi. Sayın Ecevit’le sayın Sezer’in yaşadığı krizde ‘kim haklı’ diye mi soruldu yoksa Ecevit mi sorumlu tutuldu? Öyle bir mücadeleye girmiş olsaydık AK Parti bölünür belki de ben Başbakan kalırdım” ifadelerini kullandı.

    Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un sunduğu Nedir Ne Değildir programında soruları yanıtladı.

    Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarında öne çıkanlar şu şekilde:

    “AKADEMİK METİN YAZMAZSAM ÖLÜRÜM”

    “Ben tarihi akışta kendisine rol biçmeyenin hayatını anlamlandıracağı kanaatinde değilim. Ben siyasetçi olmak için programlamadım hayatımı akademisyen olmak için programladım. Bütün günüm siyasetle dolu ama ben akademik metin yazmazsam ölürüm. Dışişleri Bakanı iken uçağa girdiğimde onlar brifinglerini sunarlar, ben kitaplarımla başbaşa kalırım. Bu bir hayat tarzı.

    “BU COĞRAFYANIN HAKKINI VERMEK ZORUNDAYIM”

    Ben Latin Amerika’da yaratılmadım, Afrika’da da yaratılmadım. Burada yaratıldım. Bu coğrafyanın hakkını vermek zorundayım. 4 yıl içinde 6 Türkçe 2 İngilizce kitap yazdım. Ben bir Türküm ve Müslümanım. Bütün vatandaşlarımı eşit görerek bu kimlikten hiçbir zaman gocunmadım. Ben Türkiye’nin gücüne inandığım için Stratejik Derinlik diye iddialı bir kitap yazdım. Bu kitaplardan kimlerin rahatsız olduğuna bakın ve onların Türkiye’deki uzantılarına bakın. Arkasında bu misyona açılmış bir savaş var.

    Gannuşi 2005 yılında Türkiye’ye geldiğinde Türkiye’ye giriş yasağı vardı. Türkiye’nin en önemli yayın organı beni Başbakanlık’ta ziyaret etti. Şüpheli bir şahsın Başbakanlık’ta ne işi var, Davutoğlu’yla ne görüşüyor? diye yazdı. Halid Meşal geldiğinde terörün arkasında benim de çıktığımı söyleyerek bir büyük gazetemiz çıktı. Kimlerin bunlardan rahatsız olduğunu anlatmak içindir bu örnekler.

    “TÜRKİYE’NİN EKSENİNİ DEĞİŞTİRİYOR DİYENLER VARDI”

    Beşar Esad’la görüştüğümde Türkiye’nin eksenini değiştiriyor diyenler vardı. Kimlerin bunlardan rahatsız olduğunu çıkartabilirsiniz. Annan Planı, Kudüs görüşmelerinden rahatsız olanlar oldu. İsrail’le görüşme yaptığımızda da, Gazze’de eşimle direndiğimiz zaman rahatsız oldu. Wikileaks’ta yayınlanan belgelerde benim için ‘Ortadoğu’nun en tehlikeli adamı’ bizden bahsetti. Birileri Stratejik Derinlik gibi kitabın yazılmasından ve Türkiye’nin merkez olmasından rahatsız oldular, bunu da doğal karşılarım.

    “ŞU SORUYU BİR GÜN SAYIN ERDOĞAN’A SORABİLİRSENİZ”

    Yüzde 49,5 almış Başbakan olarak pat diye bıraktınız sorusunu basit çerçeve olarak görürüm. Pat diye bir şey olmaz. Bir ilim adamını diğerlerinden ayırt eden fark süreç analizi yapabilmesidir. İlim adamı noktasal, konjonktürel analizi yapmaz süreç analizi yapar. Başbakanlık yaparken ne konularda ciddi mücadeleler verdiğimi… Ya ilkelerimden vazgeçecektim. İmar yasasından, şefaflık yasasına, ihale yasasına kadar vesaire vesaire. Şu soruyu bir gün sayın Erdoğan’a sorabilirseniz, siz yüzde 49,5 almış bir Başbakan’ı kendi partisinde imza toplattırarak istifa ettirmesinin sebebini sorarsanız. Nitekim Türkiye’nin geldiği yerin sorumluları o imzaları atanlar ve o talimatı verenlerdir.

    “İSTİFA ETMESEYDİM TÜRKİYE KRİZE GİRERDİ”

    Ben istifa etmeseydim Türkiye krize girerdi. Sayın Ecevit’le sayın Sezer’in yaşadığı krizde ‘kim haklı’ diye mi soruldu yoksa Ecevit mi sorumlu tutuldu. Öyle bir mücadeleye girmiş olsaydık AK Parti bölünür belki de ben Başbakan kalırdım.

    “DÜŞÜK PROFİLLİ BAŞBAKANLIK YAPIYORDUM”

    Türkiye öyle bir krize girerdi ki, terörle mücadele yürütüyoruz. Ya ben boyun eğecektim, şahsiyetsiz, düşük profilli başbakanlık yapıyordum, ki hayatımda böyle bir şey yapmadım. Yüreğim yana yana ayrılmayı daha uygun gördüm. Ben bana oy verenlerin adına onurla mücadele verdim. Çok çetin bir mücadele verdim. Bugün MKYK’da o imzayı atan arkadaşların hepsinin vicdanına soruyorum; o imzayı tekrar atar mısınız? Birkaç tanesi hariç, onlar zaten organizatör.

    “PARTİ İÇİNDE BANA KARŞI DARBE YAPTILAR”

    Birileri parti içinde bana karşı darbe yaptılar, 15 Temmuz’da Türkiye’ye karşı darbe yapmaya kalkıştılar. Osmanlı’dan gelen hariciye geleneğini sonuna kadar korudum. Genelkurmay, MİT ve Dışişleri Bakanı arasındaki koordinasyon ilk defa oturdu. Daha önce Genelkurmay Daire Başkanlığı’nın Kıbrıs’la ilgili politika tayin ettiği alandan çıktı, dış politika Dışişleri’nde yapıldı. Biz Dışişleri Bakanlığı olarak KPSS’den kim gelirse onu alırız. KPSS’de bir şeyler yaşanmışsa onu mu kontrol edecektim?

  • Kılıdaroğlu ve Davutoğlu ziyaretinde ne konuşuldu?

    Kılıdaroğlu ve Davutoğlu ziyaretinde ne konuşuldu?

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na ‘hayırlı olsun’ ziyareti gerçekleştirdi.

    Ziyaret sonrası genel başkanlar kameralar karşısına geçerek açıklamalarda bulundu.

    İlk açıklamayı yapan Kılıçdaroğlu, CHP’deki Atatürk polemiği ile ilgili konuşarak “Dün bu konuda basın toplantısı yapan genel başkan yardımcımız gerekli açıklamayı yaptı. Benim merak ettiğim nokta; Türkiye’de milyonlarca insan çöp konteynırlarından geçinirken özellikle belli bir medya grubunun bu konuyu öne çıkarmasını anlamış değilim. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkesin ortak değeridir,” dedi.

    Kılıçdaroğlu, ittifak konusunun görüşmede gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine ise “Bu ziyaret tümüyle bir hayırlı olsun ziyaretiydi, ittifak konusu gündeme gelmedi,” sözleriyle yanıt verdi.

    Davutoğlu da ittifak sorusuna benzer bir yanıt vererek “İttifak meselesi bugün gündemimizde hiç olmadı,” dedi.

    Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

    “Size ve arkadaşlarınıza yürekten teşekkür ediyoruz. Aydınlık bir genel merkeziniz var, hayırlı uğurlu olsun. Siyasette ilk adımları atan, gelenek oluşturmaya çalışan Gelecek Partisi yöneticilerini yürekten kutluyoruz. Türkiye’nin sorunlarını, ekonomiyi, demokrasi hakkında görüş alışverişinde bulunduk. Özellikle demokrasi konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunmamız ve ortak söylem oluşturmamız çok önemliydi. Biz Türkiye’de herkesin düşüncesini ifade edebileceği bir Türkiye özlemini dile getirdik. Önümüzdeki süreç içerisinde belki önemli sorunlar olduğunda da görüşebileceğimizi ifade ettik.”

    DAVUTOĞLU: VERİMLİ BİR GÖRÜŞME OLDU

    Ardından konuşan Ahmet Davutoğlu ise konuşmasına Kılıçdaroğlu’na teşekkür ederek başladı.

    Davutoğlu, “Bölgemizde büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde hepimizin en çok ihtiyaç duyduğu husus siyasi liderler olarak sık sık bir araya gelmek, görüş alışverişinde bulunmaktır. Ancak maalesef son dönemde öyle bir siyasi atmosfer hakim ki sanki siyasilerin sohbet etmesi, müzakare etmesi bazen de medenice tartışması olağanüstü bir durummuş gibi kutuplaştırıcı bir dil hakim oluyor. Böyle dönemlerde zihinlerdeki dogmatik kalıpları kırmak gerekir. Biz partimizi kurarken de yaptığımız çağrı hepimizin en önemli sorumluluğunun bütün vatandaşlarımızı kucaklayacak bir siyasi iklimin oluşması idi. Sayın genel başkanın ziyareti güzel bir başlangıçtır. Biz kendisiyle başbakanlık dönemim boyunca da medenice siyasi rekabette de bulunduk bazen eleştirilerde bulunduk ama bunları hep siyasi nezaket içinde yapageldik. Bütün siyasi liderlerin ne kadar sık görüşürlerse o kadar mesafe alınacağı kanaatindeyiz. Çok zorlu süreçlerden geçiyoruz. Bizim şimdi yapmamız gereken sık ziyaretlerle demokratik bilince uygun bir şekilde bir siyasi çizgi takip etmektir,” dedi.

    Davutoğlu şöyle devam etti:

    “Sayın genel başkanla çok verimli bir görüşmemiz oldu. CHP en eski partidir, geleneği oturmuş bir partidir. Biz Gelecek Parti olarak da bütün toplumu kuşatıcı yeni bir siyasi çizgi oluşturmaya çalışıyoruz. Tekrar ziyaretleri dolayısıyla teşekkür ediyorum. Bundan sonra da ülkemizin şartlarının gerektirdiği her anda istişarelere devam etme kararlılığı içerisindeyiz. Bu istişareleri iktidar partileriyle de muhalefet partileri ile de yapmak konusunda açık bir çağrıda bulunduk. Tekrar çok teşekkür ediyorum.”

    “İttifak kavramı Türkiye’de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra girdi. Ve kutuplaştırıcı bir siyasetin aracı olarak da kullanıldı kimi zaman. Cumhur İttifakı oluşurken de başka bir ittifak oluşmayacağı varsayımı üzerine bir siyaset inşa edilmişti. Türk siyaseti kendi doğası içinde kendi çizgisini oluşturur. Genel başkanın dediği gibi hemen bir ittifak çerçevesine oturtma çabasına karşılık hepimizin bu görüşmeleri normalleştirmemiz lazım. Siyasi liderlerin görüşmeleri normal olan şeydir, anormal olan ve ani kararlar beklentisi içinde olunması gereken şeyler değildir. Biz de iade-i ziyarette bulunacağız.”

    İSTİKŞAFİ YANITI

    Soru-cevap bölümünde AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın görüşme için “Yarım kalan istikşafi görüşmeler yeniden başlıyor” sözleri liderlere soruldu.

    Kılıçdaroğlu “Bülent Turan’ı muhatap almak istemem. Az önce düşüncelerimizi aktardık,” derken Ahmet Davutoğlu şöyle konuştu:

    “Ben de muhatap olarak almam doğru ama eğer burada bu açıklamayı sayın Cumhurbaşkanına danışarak yapmışsa cevap vermek gerekir. Yapmamışsa da sayın Cumhurbaşkanının kendisine sorması gerekir.

    Hayatta hiçbir şeyi gizli saklı yapmadım. O gün CHP ile yürüttüğümüz görüşmeler sayın Cumhurbaşkanının beni hükümet kurmasıyla görevlendirmesiyle olmuştur. Ve her aşamasında da cumhurbaşkanının bilgisi dahilindedir. O görüşmelerde AK Parti kanadının heyet başkanlığını sayın Ömer Çelik yapmıştır ve heyet içindeki 5-6 daimi üyenin 4’ü de şu an AK Parti milletvekilidir. Siyasi partiler için vahim tablo, kendi hafızasını kaybetmektir. Devletler hafızalarını kaybettiklerinde devlet olma niteliğini kaybederler. O gün yürütülen görüşmeler Türk siyaseti içinde olması gereken yapılması gereken nezaket içinde yürütülmüştür. Bu açıklamanın sayın Erdoğan’ın talimatıyla yapıldığı varsayımı üzerine ve doğruda sayın Erdoğan’a hitaben söylüyorum: Eğer sizin bilginiz dahilinde yapıldıysa grup başkanvekilinize söyleyin, o görüşmeler sizin verdiğiniz bir görevin yerine getirilmesi için yapıldı. O gün o görüşmeleri yürüten size her adımda bilgi vermesini söylediğim heyet başkanı da sizin sözcünüz. Dolayısıyla bu tür spekülasyonlar üzerinden bir şey mahkum etmeye çalışmak bunlar hafıza kaybı, AK Parti kendi hafızasını kaybetmenin sancılarını yaşıyor şu anda.”

    DOĞU AKDENİZ GERİLİMİ

    Görüşme sonrası iki genel başkana Doğu Akdeniz’deki gelişmeler ve dış politika konuları da soruldu. Liderlerin yanıtları şöyle:

    Kılıçdaroğlu: Dış politikada Türkiye yalnızlaştı. Türkiye bir dönem kendi bölgesinin istikrarını savunan ve bu bölgede istikrarın teme aktörü olarak görülen Türkiye artık böyle görülmüyor. Oruç Reis gemisi neden çekildi? Bakım varmış Bu ülkenin Dışişleri Bakanı 90 gün orada görev yapacak demedi mi? Dedi, Ama geri çekilmedi mi? Çekildi. Kimin emri üzerine çekildi? Bu ülkede kim Dışişleri Bakanı? Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’nin dış politikasının belirlenmesinde tümüyle devre dışı bırakıldığını bilmiyor muyuz! Herkes konuşuyor tek konuşmayan Dışişleri Bakanlığı. Türkiye en haklı davasında yalnız kaldı.

    Yunanistan neden sevinçli, Oruç Reis onların isteği üzerine çekildi de onun için. İlk adımı attınız diyorlar, ondan sonra masaya oturacağız diyorlar. Hangi kahramanlık Allah aşkına? Türkiye kendi çıkarlarını, Kıbrıs’ın çıkarlarını, Doğu Akdeniz’in çıkarlarını savunmak zorundadır.

    Davutoğlu: Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki ve Libya’daki politikası doğrudur. Biz Gelecek Partisi olarak destek ilan ettik. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de vazgeçilmez çıkarları vardır. Ama şunu söylemek gerekir, Türkiye’nin politikası ne kadar haklıysa yürütülen diplomasi de o kadar yanlıştır.

     

  • “Başbakanken ihalelerde neler döndüğünü gördüm”

    “Başbakanken ihalelerde neler döndüğünü gördüm”

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Başbakanken ihalelerde nelerin döndüğünü gördüm, müdahale edecektik parti içi darbe oldu” dedi.

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ekonomi kurmaylarıyla birlikte partisinin ekonomi manifestosunu açıkladı.

    Bir zamanlar başbakanlığını yaptığı hükümete sert eleştirilerde bulunan Davutoğlu, Türkiye’nin içe kapatılamayacak bir ülke olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Başbakanken ihalelerde nelerin döndüğünü gördüm, müdahale edecektik parti içi darbe oldu” dedi.

    Davutoğlu, konuşmasında salgın dönemi 200 milyar liralık kredi paketleriyle halkın daha da borçlandırıldığını belirterek “Demokrasi olmadan da yabancı yatırımcı çekilebileceği düşüncesi cahilliktir. Hukuka güven olmayan bir ülkeye yabancı sermaye gelmeyeceği gibi yerli sermaye de kaçar,” dedi.

    Atamalara baktığınız zaman artık kimse liyakatten söz edemez. Her kuruşu, milletin devlete emaneti olan kamu bankalarının yönetimine dünya şampiyonu da olsa bankacılıktan bihaber insanların getirilmesi kurumsallığın bittiğini gösteriyor,” diyen Davutoğlu şunları söyledi:

    • Başta Türkiye Varlık Fonu olmak üzere bütçe dışı nitelik kazanmış olan tüm uygulamaları sonlandıracağız.
    • İstihdamı korurken verimliliği artıran, gönüllülük esasına dayalı “İşçi-İşveren Ortaklığı’ sistemini uygulamaya başlayacağız.
    • Enflasyon ile gerçek mücadeleye önem veriyoruz. “Emek barışı” ilan edeceğiz. İşsizlik Fonu’nu amacı dışında kullanılmasını engelleyeceğiz.
  • Davutoğlu’dan kredi paketine sert eleştiri

    Davutoğlu’dan kredi paketine sert eleştiri

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Twitter hesabından yaptığı videolu paylaşımla iktidarın ekonomik politikalarını eleştirdi.

    ÖRTÜLÜ BİR TEFECİLİK ROLÜNE Mİ SOYUNUYORSUNUZ?

    Ekonomik sorunların krediyle çözülemeyeceğine vurgu yapan Davutoğlu, kredilerle vatandaşların daha da borçlandırıldığını söyledi.

    Davutoğlu, “Ulusal ve uluslararası tüm normlara teamüllere aykırı politikalar nedeniyle bankacılık sistemi bugüne kadar düşünülmesi dahi zor olan uygulamalara girişiyor.

    ‘Kredi ver de nasıl verirsen ver’ kafasıyla sisteme empoze edilen akıl dışı politikalar, bazı bankaları yabancı para mevduatlarda minimum miktar ve vade uygulamasına zorluyor.

    Ülkenin yıllardır en büyük sorunu olan tasarruf yetersizliğini, liyakatsiz bir kadro ile ele aldığınız günübirlik kararlarla daha da derinleştiriyorsunuz.

    Nedir size bütün ekonomik sorunların krediyle çözülebileceğini düşündüren? Milleti daha fazla borçlandırarak nereye gideceksiniz? Corona tahvili üzerinden hibe olarak millete verin dediğimiz kaynakları şimdi millete kredi olarak verip milleti borçlandırarak örtülü bir tefecilik rolüne mi soyunuyorsunuz?” ifadelerini kullandı.

    ÇİN MODELİ Mİ SİZİN MİLLİ EKONOMİDEN ANLADIĞINIZ?

    İktidara ‘ekonomik dengeleri düzeltme konusunda da Çin modelini mi örnek alıyorsunuz?’ diye soran Davutoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Çin sevdanız sadece demokrasi ile yatırım arasındaki ilişki ile sınırlı değil mi? Aşırı kredi büyümesiyle bozulmuş ekonomik dengeleri düzeltme konusunda da Çin modelini mi örnek alıyorsunuz?

    Her sorunu kredi ile çözülebileceğini düşünen Çin’de bu politikaların nasıl sonuçlar verdiği hakkında bir fikriniz var mı? Bir araştırma yaptınız mı? Çok açık bir fikriniz olmadığı ortada.

    Liyakatsizliğin ve ciddiyetsizliğin gücüyle en fazla yıkabilirsiniz ama asla inşa edemezsiniz, edemiyorsunuz da. Ben size söyleyeyim, bankacılıkta kredi musluklarını açarak tüm sorunların çözülebileceğini zanneden Çinli politikacılar, ekonomiyi sürdürülebilir talebe dayanan büyüme modelinden uzaklaştırıp tamamen banka kredilerine bağımlı hale getirdiler.

    2012 yılından sonra kredilere ödenen faizler Çin’de GSYİH’nin nominal artışını geçti. Yeni açılan kredilerin yarısından fazlası eski kredilerin faizlerini ödemek için kullanılır oldu. Ekonomik büyümedeki yavaşlamaya karşın hızla büyüyen krediler bankacılık sisteminin bilanço kalitesini bozdu.

    Otoritelerin yüzde 2’lik iyimser açıklamalarına karşın kötü kredilerin oranı yüzde 15’lere 20’lere tahmin edilir hale geldi. Bankacılıkta sermaye ihtiyacı had safhaya çıktı.

    Ekonomide verimliliği artıracak yeni yatırımlar için fonlama imkanı neredeyse tükendi. Söyleyin şimdi bu modeli mi öneriyorsunuz ülkemizde?

    Daha borçlu bir ülkeyi daha düşük bir büyümeyi daha fazla işsizliği, daha sağlıksız bir finans sistemini mi layık görüyorsunuz bu millete?

    Çin modeli mi sizin milli ekonomiden anladığınız? Maocu ortaklarınızdan mı alıyorsunuz bu fikirleri? Ne zamandan beri Maoculuk millilik oldu? Bu mu sizin milliliğiniz?

  • AVM’lerin açılmasına muhalefetten tepki

    AVM’lerin açılmasına muhalefetten tepki

    AVM’lerin açılması kararına CHP, İyi Parti ve Gelecek Partisi’nden tepki geldi.

    CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, paylaştığı Twitter mesajlarında hükümetin AVM’leri açarak yaklaşık 1 milyon AVM çalışanını tehlikeye attığını yazdı ve “Salgın bitmedi, yanlış yapıyorsunuz” dedi.

    İYİ Parti’nin Meclis Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan da dün akşam paylaştığı Twitter mesajında, AVM’lere gidilmemesi çağrısı yaptı ve süreci Umre ziyaretinden dönenlerle kıyasladı.

    Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise AVM’lerin açılmasına karşın camilerle ilgili kısıtlamaların devam etmesine tepki gösterdi. Davutoğlu; “Normalleşme süreci başlıyor AVM’ler açılıyor. İnsanların bir arada bulunması artık sorun değilse, peki camiler neden ibadete kapalı? Yok bir arada bulunma hala tehlike oluşturuyorsa AVM’ler neden açılıyor?

    AVM’ye girmeyen virüs, camiye mi girecek?
    Uygulamalarınız tutarlı olsun!” dedi.