Etiket: aile

  • İki aile arasında silahlı kavga

    İki aile arasında silahlı kavga

    Edinilen bilgilere göre, iki aile arasında çıkan silahlı kavgada, Pervari DEVA Partisi Belediye Başkan adayı İsmail Bilen’in kardeşi Dündar Bilen, AK Parti Belediye Başkanı Tayyar Özcan’ın kardeşi Lokman Özcan, Mustafa Özcan ve iki yeğeni silahla yaralandı. Durumun 112 Acil Çağrı Merkezine bildirilmesi üzerine olay yerine sağlık ve çok sayıda güvenlik ekibi sevk edildi.
    Yaralılardan Özcan’lar ilk müdahalelerinin ardından Şırnak’a sevk edildi, Bilen ise Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilerek tedavi altına alındı. Pervari ilçesinde giriş ve çıkışlar yasaklanırken, olay ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı.

    Pervari’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi

    Öte yandan Siirt Valiliğinden yapılan açıklamada, “İlimize bağlı Pervari ilçe merkezi ve bağlı tüm köylerde, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunun ilgili maddeleri gereğince; 3 Nisan 2024 tarih ve saat 01.00’den geçerli olmak üzere ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Söz konusu yasağa vatandaşlarımızın uyması kendi can ve mal güvenlikleri açısından önem arz etmektedir” denildi.

  • Aranan şahıs ailesini rehin aldı

    Aranan şahıs ailesini rehin aldı

    Edinilen bilgiye göre ilçeye bağlı Kocatepe Mahallesi 3025. Sokak üzerinde meydana gelen olayda iddiaya göre ‘kasten yaralama’ suçundan aranan V.U., polise teslim olmamak için evde bulunan eşi, çocuğu ve kayınvalidesini rehin aldı. Polis ekiplerinin uzun süren ikna çalışmalarına rağmen V.U. teslim olmayınca bölgeye itfaiye, sağlık ve özel harekat polisleri de sevk edildi. Polis çevrede geniş güvenlik önlemi alırken özel harekat polisleri de eve operasyon düzenledi. Eve giren polis, V.U.’yu gözaltına alırken evde bulunanlara ise olay yerinde hazır bekleyen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahale yapıldı.
    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Aile arasında çıkan kavgada 6 kişi yaralandı

    Aile arasında çıkan kavgada 6 kişi yaralandı

    Olay, İncirliova ilçesi Hürriyet Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre henüz bilinmeyen bir nedenle iki aile arasında kavga çıktı. Kavgada R.E.T.’ye diğer aileden beş kişi saldırdı. R.E.T. kendisini korumak amacıyla aldığı bıçakla E.B., T.Ş., Ç.Ş., U.Ş. ve P.B.’yi çeşitli yerinden yaralarken kendisi de olayda yaralandı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. İncirliova İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, olaya anında müdahale edip tarafları sakinleştirirken, polisin tedbirlerinin mahallede gece boyunca süreceği öğrenildi. Çeşitli yerlerinden yaralanan 6 kişi, hastanedeki tedavilerinin ardından gözaltına alınırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Şehit aileleri ve gaziler iftarda bir araya geldi

    Şehit aileleri ve gaziler iftarda bir araya geldi

    Edirne Valiliği tarafından Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109. yıl dönümü dolayısıyla şehit aileleri ve gaziler için iftar programı düzenlendi. İftar öncesi masaları dolaşan Vali Yunus Sezer ve eşi Canan Sezer, şehit aileleri ve gazilerin hatırlarını sordu. Ezanın okunması ve oruçların açılmasının ardından Edirne İl Müftüsü Hasan Başoğlu tarafından şehitler için dua okundu.
    Vali Sezer, iftar programında yaptığı konuşmada vatan uğruna canlarını feda eden şehitleri saygı ve rahmetle andıklarını söyledi. Bu günün büyük Türk milletinin tarihinin her anında vatan aşkıyla ölüme koşan kahramanların yazdığı destanların var olduğu günden bugüne istiklal uğruna verilen onur mücadelesini simgelediğini söyleyen Vali Sezer, en önemlisinin de ülkemiz için fedakârlığın en büyüğünü yapan aziz şehitlere vefa günü olduğunu aktardı. Kadim medeniyetin tarihe altın harflerle geçilmez notunu düştüğü en önemli dönüm noktalarından birisinin 109 yıl önce Çanakkale’de yaşandığını hatırlatan Vali Sezer, “O gün istiklal uğruna kanın ve gözyaşının sınırsızca aktığı bir toprak parçasında medeniyetin kalbinin attığı var olma mücadelesidir. Çanakkale milletimizin destanına yeni bir sayfa eklenmesidir. Gencecik fidanların toprağa düştüğü, ölümün umuda dönüştüğü ve maddenin mana önünde eğildiği eşsiz bir galibiyettir. Vatan her şeyin önündedir düşüncesiyle canlarını feda etmekten çekinmeyen sessiz kahramanların destanıdır Çanakkale. Sadece insanların değil, anlayışların da çarpıştığı, kayıpların acısının yüz yıllarca hissedildiği tarihin en zor sınavıdır. Şehit ecdadımızın emaneti vatanımız ve özgürce dalgalanan şanlı al bayrağımız zaferimizin en büyük şahididir” dedi.
    Vali Sezer, “Bizleri geleceğe taşıyan her zafer silahların değil, toplu olan yüreklerin, birbirine kenetlenen gönüllerin zaferidir. Göz bebeği gibi kolladığı yavrusunu hadi oğul ya şehit oğul ya gazi diyerek askere yollayan anaların savaşın en kritik anında ‘Ben sizlere taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum’ diyerek zafere ulaştıran komutanların zaferidir. Tarihin dilinden düşmeyen destanlar yazan, her karışı, her karış toprağını şehit kanlarıyla sulayarak istiklalden kopmayan aziz milletimiz, dün olduğu gibi bugün de büyük zaferlerin ruhuyla hiçbir şey kaybetmemiştir” İfadelerine yer verdi.
    Vali Sezer’in konuşmasının ardından programa katılan Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Edirne Devlet Türk Müziği ve Rumeli Müzikleri Topluluğu konser verdi.
    İftar programına Garnizon Komutanı Tuğgeneral Berat Acar, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çakmak, İl Emniyet Müdürü Onur Karaburun, Jandarma Komutanı Hacı Ali Büber, vali yardımcıları, kurum müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile şehit aileleri ve gaziler katıldı.

  • Ailesinin yaşadığı daireyi benzin döküp ateşe verdi

    Ailesinin yaşadığı daireyi benzin döküp ateşe verdi

    Olay, Hürriyet Mahallesi 2066 Sokak’taki 3 katlı apartmanın zemin katından meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, O.K. isimli şahıs ailesinin yaşadığı daireyi beniz dökerek ateşe verdi. O.K. kaçarken, alevleri fark eden ailesi panikle sokağa çıktı. 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarda bulunulması üzerine adrese itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın büyümeden söndürüldü. Öte yandan, aynı aileden E.Ö. ve K.Ö. isimli iki kadın dumandan etkilendi.

    Kadınlardan biri sokak ortasında sinir krizi geçirdi. Sağlık ekiplerince ilk müdahalelerinin ardından E.Ö. ve K.Ö., ambulansla Darca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.

    O.K.’nin madde bağımlısı olduğu iddia edildi. Polis kaçan şahsı yakalamak için çalışma başlattı.

  • Terör mağduru ailelerin evlat çığlığı Muş’ta yükseldi

    Terör mağduru ailelerin evlat çığlığı Muş’ta yükseldi

    Muş’ta, çocuklarını terör örgütü PKK’nın pençesinden kurtarmak isteyen ailelerin DEM Parti il binası önündeki eylemi devam ediyor. Aileler, çocuklarının en kısa sürede güvenli bir şekilde evlerine dönmesini beklerken, toplumun da bu konuda duyarlı olması ve destek olması istedi.

    Çocuklarına kavuşmak ümidiyle her hafta çarşamba günü DEM Parti il binası önünde bir araya gelen aileler, “Evlat nöbetindeyiz”, “Anneler direniyor” ve “Artık yeter yakamızdan düşün” yazılı pankartlar açtı.

    Ellerinden fotoğraflarını düşürmedikleri çocuklarına “teslim ol” çağrısında bulunan anne ve babalar, eylemin yapıldığı yoldan geçen ve yüksek sesle müzik açan DEM Parti’nin seçim aracına tepki gösterdi.

    Halit Altun, çocuğuna teslim olması çağrısında bulunarak, “Sizin yaptığınız düşüncesiz bir harekettir. Dön yuvana gel. Onlara uşaklık yapma. PKK ve HDP sizi götürüyor, Amerika’ya asker olarak kullandırıyorlar. Bunun bilincinde ol oğlum. Sizi kandırmışlar, beyninizi yıkamışlar. Gelin yuvanıza dönün, anne ve babanıza yanına gelin. Bu hasreti yeter artık bize çektirdiniz. Cenabı Allah onları kahretsin. 12 yıldır gitmediğim yer kalmadı. Biz sizden (DEM) değiliz” dedi.

    7 yıldır oğlundan hiç haber alamadığını belirten Şahinaz Özcan da, “Oğlum sağ mı, ölü mü bilmiyorum. HDP’den ve PKK’dan çocuklarımızı istiyorum. 4 yıldır burada eylem yapıyorum, hiç haber alamadım. Oğlum sesimi duyuyorsan gel devlete teslim ol. Devletimiz iyidir” şeklinde konuştu.

  • Afetzede aileyi yuvasına kavuşturdu

    Afetzede aileyi yuvasına kavuşturdu

    Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olmuş, 25 bine yakın insan vefat etmişti. Afetin ilk saatlerinden itibaren Türkiye’nin dört bir yanından kurtarma ekipleri ve sağlık çalışanları bölgeye yardıma koşmuştu. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 38 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren bölgedeki afetzede vatandaşların hayata tutundurmak için mücadele etti. Sağlık personeli Ertuğrul, depremin yaralarını sarmak için kurucusu olduğu Ülkem Kitap Okuyor Derneği aracılığıyla afet bölgesine 21 çadır okul açtı ve 7 bin 700’den fazla öğrenciye 100 binden fazla kitap ulaştırdı. ATT Ertuğrul, yardım amacıyla bölgeye geldiği esnada kendisinde “Ben üşüyorum, ev istiyorum” diyen 6 yaşındaki Nur Yağar’ın isteği üzerine afetzede aileye yuva yapabilmek için çalışma başlattı. Derneği aracılığıyla Yağar ailesine Antakya ilçesi Maşuklu Mahallesi’ne ev yaptırmayı başaran Ertuğrul, eşyalarını da yerleştirdiği sıcak yuvayı afetzede aileye teslim etti.

    “Nur’la tanıştığımızda birçoğumuzun içini acıtan bir cümle kurdu”

    Küçük kızın kendisine söylediği söz üzerine hareke geçtiğini ifade eden Ertuğrul, “Deprem bölgesine ilk gelen sağlık ekiplerinden birisiyim. Acil Tıp Teknisyeni olarak görev yapıyorum. İlk günden beri sahada hem devlet memuru olarak görev yapmaktayım hem de gönüllü olarak sahada çeşitli alanlarda var olmaktayım. Çadır okulları açtım, devamında konteyner okullar açtım. Kütüphaneler kurdum ve en sonunda da Nur’a ev yaptım. Nur’la tanıştığımızda bir çoğumuzun içini acıtan bir cümle kurdu ve “Ben üşüyorum, ev istiyorum” dedi. 6 yaşındaki bir çocuğun kuracağı bir cümle değildi. Bu çocuğun kitap okuyabilmesi, geleceğe uygun ve yaşıtları gibi hayal kurabilmesi için ev ihtiyacı vardı. Barınma hakkı kapsamında değerlendirdik ve Ülkem Okuyor Derneği gönüllüleri olarak 13 gün gibi kısa bir sürede Nur’u evine kavuşturduk” ifadelerini kullandı.
    Sıcak yuvasına kavuşmasında emeği geçen sağlıkçı Havva’ya yardım severlere teşekkürlerini dile getiren Nur’un annesi Sibel Yağar, “Havva hanıma ve yardım eden herkese çok çok teşekkür ederim. Vesile eden kişilere çok çok teşekkür ederim. Rabbim binlerce kez razı olsun bize ev yaptılar. Bu Nur’un sayesinde oldu” şeklinde konuştu.

  • Ailelere kirli tuzak

    Ailelere kirli tuzak

    Bakırköy’de bulunan çocuk psikiyatri kliniğine gelen çocuklara ketamin vererek, onları aileleri tarafından taciz edildiğine inandıran ve çocuklara aile içi taciz teşhisi koyduktan sonra aileleri tehdit ettiği ve şantaj yaptığı iddiası ile tutuklanan Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu’nun yargılamasına devam edildi.

    Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Süleyman Salih Zoroğlu ve Ahmet Aktaş ile tutuksuz yargılanan Zoroğlu’nun eşinin de bulunduğu 4 tutuksuz sanık, bir kısım müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

    Öte yandan Sağlık Bakanlığınca Zoroğlu’nun yanında psikolog olarak çalışanların eğitim ve tescil bilgileri mahkemenin talebi üzerine gönderildi. Buna göre klinikte psikolog olarak çalışan sanık Ahmet Aktaş ve sanık Zeynep Akgül’ün bakanlık sisteminde eğitim ve tescil bilgilerini bulunmadığına yer verildi.

    “100 Hastamda çoklu kişilik bozukluğu vardı”

    Savunmasına Türkiye’de çoklu kişilik bozukluğu teşhisi konulmuş ilk iki teşhiste cinsel taciz görüldüğünü belirterek başlayan Zoroğlu, mesleki geçmişini, tıp sınavında Türkiye 2’ncisi olduğunu anlattı. Aile içi cinsel istismara uğrayan gençlerdeki travmanın Çoklu Kişilik Bozukluğuna (ÇKB) neden olduğunu anlatan Zoroğlu, cin, şeytan görmenin de bir çeşit ÇKB olduğunu belirtti. Zoroğlu savunmasında, “2020’de Bakırköy’de muayenehane açtım. 27 ay çalıştım. 3 bin hastamın 100 tanesinde ÇKB vardı. Bana gelen ve teşhis koyduğum çocukların 11 tanesi başka doktorlardan ÇKB teşhisiyle geldi zaten. Ben aileleri tehdit etmedim tacizi bırakmaları gerektiğini söyledim. İlk görüşmede ÇKB teşhisi koyuldu gibi bir şey de yok” dedi.

    “Ben Profesörüm”

    Çocuklara ketamin enjekte ettiği yönündeki iddialara da yanıt veren Zoroğlu, “Ketamin konusunda sanki uyuşturucu madde üretip satıyormuşum gibi anlatılmış. Biz ketamini sınırlı bir alanda ağır depresyonda ve intihar girişiminde bulunanlarda kullandık. Ketamin 20 yıldır depresyon tedavisinde kullanılıyor. 60 yıldır da anestezik olarak kullanılıyor. Benim kliniğimin çevresinde en az 10 adet ketamin infizyon seansı yapan Doktor var. Ketamini 4 kişide kullandık. Ketamin depresyonda mucize bir ilaçtır. Ben torbacı değilim profesörüm. Benim tek görevim cesur olup bildirmekti. 5 tanesini bildirdik başımıza gelmeyen kalmadı. Herkes kınadı. Sussa mıydım? Arkamı mı dönseydim?” ifadelerini kullandı.

    “Fetö’yle alakası yok”

    Savunmasında FETÖ’den dolayı dosyasının olduğunu ancak bu konunun onunla bir alakası olmadığını da belirten Zoroğlu “Ben seanstan seansa görüştüğüm çocukların beynine nasıl bir şeyler ekebilirim” ifadelerini kullandı.

    Duruşma yarın görülmeye devam edecek.

    İddianamede yer aldı 

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianamede Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu’nun kliniğine gelen çocuklara dissosiyatif (kimlik bozukluklarıyla ortaya çıkabilen psikolojik bir rahatsızlık) etkileri yaratan ketamin maddesini vererek çocuklarda uyuşturucu madde bağımlılığı geliştirdiği belirtilmişti. Zoroğlu hakkında 21 kez “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama”, 21 kez “eziyet”, 4 kez “iftira”, 2 kez “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, 2 kez “şantaj”, 2 kez “uyuşturucu madde kullanımını özendirme”, 1 kez “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme”, 1 kez “özel hayatın gizliliğini ihlal etme” suçlarından toplamda 96 yıldan 972 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenmişti. Ayrıca, Zoroğlu’nun eşi Özgül Zoroğlu, klinikte psikolog olduğu iddia edilen Ahmet Aktaş, klinikte bir süre çalışan sözde doktor sanık Hüsnü Ağca, klinik sekreteri sanık İnci Arslan ve klinikte psikolog olarak görev yapan Zeynep Akgül’ün de benzer suçlardan hapis cezalarına çarptırılması talep edilmişti.

  • Şehit Özdemir’in ailesine evi teslim edildi

    Şehit Özdemir’in ailesine evi teslim edildi

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bir dizi gezi ve inceleme için depremin merkez üssü Kahramanmaraş’a geldi. Özhaseki’nin ilk programı yaklaşık bir ay önce şehit düşen Piyade Sözleşmeli Er Müslüm Özdemir’in ailesi oldu. Şerefoğlu Mahallesi’nde deprem sonrası şehidin evi yıkılmış, Bakan Özhaseki ise aileye bir ay içerisinde ev teslimi yapılacağını duyurmuştu. Bir ayda tamamlanan deprem köy evi şehidin ailesine teslim edildi.
    Basın mensuplarına açıklamada bulunan Bakan Özhaseki, “Bundan bir ay kadar önce şehidimizin ailesine ev yapıp teslim edeceğiz diye söz vermiştik. Tüm kamuoyuna duyurduğumuz evi yapıp teslim ettik. Ama genelle ilgili 4 bin 333 köyümüzde hasar var. Kiminde 80, kiminde 200, kiminde daha fazla ev hasar gördü. Eğer mekanları ve zemin uygunsa, çok rahat hareket edebiliyoruz. Ama altından fay geçmiş ve sıkıntılar varsa, uygun bir zemin bulunamıyorsa o zaman çevrede sağlam zeminler yer arıyoruz bu da biraz zaman alıyor. Bu köy de onlardan birisi” dedi.

    Şehitlere rahmet dileyen Bakan Özhaseki, “Burada 100’den fazla köy evleri başlandı ve inşaatlar devam ediyor. 6-8 ay içerisinde buradaki konutlarımızı da yapıp teslim ederiz. Şehit ailemizin biraz daha hassasiyetinden dolayı bir an önce buraya öncelik verip birkaç evi bitirmiş olduk. Güle güle otursunlar tabi, yapılan hiçbir çalışma şehidimizin dökülen bir damlasının karşılığı bile olamaz bunun farkındayız. Onlar hepimizin şehidi, en azından biz de geride kalan ailelerini yalnız bırakmamak ve unutulmamak için buradayız. Şehidimize Allah rahmet eylesin, ailemizin başı sağ olsun” diye konuştu.

  • Navalny’nin Annesinden ilginç çıkış, gizlice gömün!

    Navalny’nin Annesinden ilginç çıkış, gizlice gömün!

    Tutuklu bulunduğu cezaevinde 16 Şubat’ta hayatını kaybeden Rus muhalif lider Alexei Navalny’nin annesi Lyudmila Navalnaya, oğlunun gizlice defnedilmesi için Rus yetkililerin kendisine baskı yaptığını söyledi. Navalnaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, teşhis için oğlunun kendisine gösterildiğini belirterek, “Az önce Salekhard şehrindeki araştırma komitesi binasından çıktım. Dün akşam beni gizlice morga götürdüler ve bana Alexei’yi gösterdiler. Ellerinde hazır olduğunu gördüğüm tıbbi ve hukuki belgeler vardı. Ben de tıbbi ölüm belgesini imzaladım” dedi.

    “Zaman senden yana değil, ceset çürüyor diyorlar”

    Yasalara göre oğlunun cenazesinin hemen kendisine teslim edilmesi gerektiğini belirten Navalnaya, “Bunun yerine bana baskı yapıyorlar. Benim yerime Alexei’nin nerede, ne zaman ve nasıl gömülmesi için kararlar alıyorlar. Benim karşımda Kremlin’den veya Soruşturma Komitesi’nin merkezinden talimat alıyorlar. Cenaze töreninin gizlice yapılmasını istiyorlar. Beni bir mezarlığa götürüp orada, ‘Bak oğlun burada yatıyor’ demek istiyorlar. Bunu istemiyorum. Beni tehdit etmeye başladıkları için bu videoyu kaydediyorum. Gözlerimin içine bakarak, eğer gizli bir cenazeyi kabul etmezsem oğlumun cesedine bir şey yapacaklarını söylüyorlar. Zaman senden yana değil, ceset çürüyor diyorlar” dedi.

    Uçakta zehirlenmişti

    Rus muhalefet lideri, yolsuzlukla mücadele aktivisti ve avukat olan Navalny, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve yakın çevresinin yolsuzluk vakalarını araştırıyordu. Rusya’da 2020 yılında uçaktayken zehirlenen ve 2021’de tedavi gördüğü Almanya’dan Rusya’ya dönüşünde tutuklanan Navalny, 4 Ağustos 2023’te Rusya’daki muhaliflerin protestolarını organize etme, Rusya’da yasaklanan Yolsuzlukla Mücadele Vakfı üzerinden yasadışı eylemler düzenleme, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kremlin aleyhine sözler kullanma ve “aşırılık” yanlısı eylemleri finanse etme suçlamalarıyla 19 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Mart 2022’de dolandırıcılık ve mahkemeye itaatsizlik suçlamalarıyla 9 yıl hapis ve 1 milyon 200 bin ruble para cezasına çarptırılan Navalny için tutuklu bulunduğu süre içinde toplamda 5 farklı suçlamadan dava açılmıştı.

    Ölüm nedeni belirsiz

    Rusya Federal Cezaevi Servisi (FSIN) tarafından Navalny’nin ölümüne yönelik 16 Şubat’ta yapılan ilk açıklamada, “3 No’lu cezaevindeki hükümlü Aleksey Navalny, 16 Şubat’ta yürüyüş yaptıktan sonra kendini kötü hissetti ve bilincini kaybetti. Kurumun sağlık çalışanları hızlıca geldi ve ambulans çağrıldı. Hayata döndürme çabaları sonuç vermedi” ifadeleri kullanılmıştı.

    Navalny’nin ölüm nedeni ilk olarak “ani ölüm sendromu” şeklinde açıklanırken, Rusya Soruşturma Komitesi kimyasal analiz için naaşının en az 14 gün daha ailesine teslim edilmeyeceğini belirtmişti. Navalny’nin eşi Yulia Navalnaya, “zehirlenme izleri kayboluncaya kadar eşinin naaşının bekletildiğini” iddia etmişti.