Etiket: aile

  • Ailelerin evlat nöbeti devam ediyor

    Ailelerin evlat nöbeti devam ediyor

    Çocuklarına kavuşma umuduyla Diyarbakır annelerinin başlattığı harekete destek veren Muşlu aileler eylemini kararlılıkla sürdürüyor. HDP İl Başkanlığı binası önünde bir araya gelen aileler, “Evlat nöbetindeyiz”, “Türk-Kürt kardeştir, HDP kalleştir”, “Halkı dolandıran parti”, “Anneler direniyor”, “Artık yeter yakamızdan düşün” yazılı pankartlar açtı.

    Anne ve babalar, fotoğraflarını taşıdıkları çocuklarına teslim olmaları çağrısında bulundu.
    Baba Halit Altun, HDP il binaları önlerinde nöbet tuttuklarını belirterek, “Sanmasınlar ki çocuklarımız sahipsizdir. Çocuklarımız sahipsiz değil. Ömrümüz yetene kadar biz bu eylemimize devam edeceğiz. HDP’nin ve çocuklarımızın peşini bırakmıyoruz. Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum. Bu ailelere müsaade etsinler, meclise gelip onların kürsülerinde biz oturacağız. Bizi öyle hiçe sayıyorlar, çocuklarımızı bize vermiyorlar. Çocuklarımız ölüyse dahi biz ölümüzü istiyoruz. Biz sizden (HDP) değiliz. Bunu bilin. Çocuklarımızı niye götürdünüz? Çocuklarımızı biz size mal etmiyoruz. Yakında biz meclise geleceğiz. Gelip mecliste sizinle böyle baş başa görüşeceğiz, bunun bilincinde olun. Sanmayın ki biz burada konuşuyoruz, siz bu konuşmalarımızı hiçe sayıyorsunuz. Konuşmalarımız boş değil. Günün birinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelip orada sizinle bu davamızı çözeceğiz. Bunun bilincinde olun. Yeter artık siz bu acıyı bize çektirdiniz. Cenab-ı Allah sizi perişan etsin” dedi.
    Oğlu için eyleme katıldığını ifade eden anne Naciye Sönmez Yıldız ise “Allah hakkımızı yerde bırakmasın. Biz hakkımızı istiyoruz. Çocuklarımızı bıraksınlar, perişan olduk. Oğlum korkusundan gelemiyor. Beynini yıkadılar, ne yapacağımızı bilmiyor. Benim çocuğum sahipsiz değil. Benim oğlum küçüktü kandırdılar. Kim çocuğumu kandırdıysa rabbim onun işini rast getirmesin. Çocuğum okul okuyordu, PKK ve HDP kandırıp götürdü” dedi.

  • Şehit ailesine vefa

    Şehit ailesine vefa

    22 Mart 2022 tarihinde Bingöl’de mühimmat sevki sırasında meydana gelen patlamada şehit olan Özel Harekat Polisi Birol İli evli ve bir çocuk babasıydı.
    Şehidin ismi memleketi Erzurum’da, Dadaşkent Şehit Birol İli Polis Merkezi Amirliğinde yaşatılıyor. Vali Mustafa Çiftçi ve eşinin ziyaret ettiği evde şehit ailesi ile yakından ilgilendi ve sohbet etti.

  • Bursa’da korkunç aile cinayeti

    Bursa’da korkunç aile cinayeti

    Olay, merkez Osmangazi ilçesi Hamitler Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre karısından ayrıldığı için bunalıma giren 2 çocuk babası Abdulsamet Yayaşit, (30), 2. Ceviz Sokak’ta ailesinin yaşadığı eve geldi. Evde babası Seyithan Yayaşit ile tartışmaya yaşayan Abdulsamet Yayaşit, babasının özel hayatına karıştığını iddia ederek kavgaya tutuştu.

    Gözü dönen saldırgan evde bulunan tüfek ile önce babası Seyithan Yayaşit (60) ardından annesi Zozan Yayaşit’i (55) daha sonra ise kendisini engellemek isteyen 25 yaşındaki kardeşi Mucahit Yayaşit’i 7 yaşındaki oğlunun yanında vurdu. Komşuların ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi.

    Polis ekiplerince olay yerinden kaçmak üzereyken suç aletiyle yakalanan şüpheli emniyete götürülürken, sağlık ekipleri vurulanların olay yerinde hayatını kaybettiğini belirledi. Olayın şoku içine giren 7 yaşındaki çocuk ise polis tarafından güvence altına alındı. Bursa İl Emniyet Müdürü Sabit Zaim Akınoğlu ise çalışmaları olay yerinde yakından takip etti.

    Savcılık incelemesinin ardından 3 kişinin cesedi Adli Tıp Morguna kaldırılırken, ailenin yakınları ve akrabaları sinir krizi geçirdi.
    Öte yandan, garsonluk yapan saldırganın 6 önce ayrıldığı eşinden 2 çocuğu olduğu ve 2 aydır da çalışmadığı ortaya çıktı.

    İfadesi alınmak üzere emniyete götürülen saldırganın, “Babam özel hayatıma çok karışıyordu. 2 aydır işsizim ve karımdan ayrıldım” dediği öğrenildi.

  • Hataylı depremzede Alanya’da hayata tutunmaya çalışıyor

    Hataylı depremzede Alanya’da hayata tutunmaya çalışıyor

    6 Şubat 2023’te meydana gelen ve tüm Türkiye’yi derinden etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler sonucunda hayatını kaybedenler birinci yıl dönümünde anılıyor. 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin ardından binlerce depremzede başka illere yerleşti. Depremin vurduğu illerden olan Hatay Antakya’da yaşayan emekli elektrik teknikeri Mehmet Durak, depremden bir buçuk ay sonra Alanya’ya geldi. 52 yaşındaki Durak, depremin olduğu gece şans eseri uyanık olduklarını belirterek, gecenin gündüz gibi aydınlandığını ifade etti. Şiddetli sarsıntı bitene kadar evin güvenli yerinden ayrılmadıklarını dile getiren Durak, dışarı çıktıklarında karşılaştıkları manzara karşısında çok etkilendiklerini söyledi. O dönem Hatay’da bir hastanede elektrik teknikeri olarak çalıştığını belirten Mehmet Durak, ailesini güvenli bölgeye aldıktan sonra görev yeri olan hastaneye giderek depremzedelere yardım ettiğini anlattı. Depremden bir buçuk ay sonra ailesiyle Alanya’ya gelerek yaşamlarını idame ettirdiğini söyleyen Durak, memleketleri Hatay Antakya’nın eski görünümüne kavuşması için mücadelelerine devam ettirdiklerinden bahsetti.

    “Yakın dediğim çekirdek aileden 46 kişiyi kaybettik”

    Deprem sonucunda çekirdek ailesinden ve yakın arkadaşlarından 46 kişinin hayatını kaybettiğini ifade eden Mehmet Durak, sözlerine şöyle devam etti:
    “Aslında birçok insan deprem veya asrın felaketi diye nitelendiriyor ama ben bunu küçük kıyamet olarak adlandırıyorum. O gece her zamanki gibi normal hayatımızı devam ettirirken uykuya daldık. Sabaha karşı aslında bizim en büyük şansımız uyanık olmamızdı. Ben dörde beş kala civarında uyanmıştım. Anlaşılmayacak şekilde bir sıcaklık hissettik. Gündüz gibi aydınlıktı. Deprem bitene kadar yerimizden çok ayrılmamaya çalıştık. Kendimizi emniyete almaya çalıştık ama o kadar büyük bir sarsıntı bizi çok etkiledi. Etrafımızdaki binaların yakılmaya başlaması da bizi çok etkiledi. Sonrasında deprem bitince alabildiğimiz kadar eşya aldık ve dışarıya çıktık. Oradaki manzara da bizi çok etkiledi. Yakın dediğim yani çekirdek aileden 46 kişiyi kaybettik. Bunun yanı sıra komşular, arkadaşları da kaybettik.”

    “Sağlık hizmetlerinin aksamaması için arkadaşlarımla birlikte çalıştık”

    Depremlerin ardından çalıştığı hastanedeki depremzedelere yardım etmek için oraya gittiğini dile getiren Mehmet Durak, hastane personeli arkadaşlarıyla birlikte özverili bir şekilde çalıştıklarını aktararak, “Deprem sırasında Mustafa Kemal Araştırma Hastanesi’nde teknik birim personeliydim. Deprem sonrasında ilk başta kendi etrafımızdaki yakınlarımızı kurtarmaya çalıştık. Depremden sonraki ilk sabah görev yerim olan hastaneye geçtim. Bize hastanede ihtiyaç olduğunu biliyordum. Ailemi, yakın akrabalarımı güvenli yere aldıktan sonra hemen hastaneye gittim. Başhekim yardımcısına, rektöre, bütün hastane çalışanlarına teşekkür ediyorum. Çünkü onlar da kendi acılarını kalplerine gömüp mücadele ettiler. Depremden sonraki süreçte ben ailemi Alanya’daki ailemi annem babam ve kardeşlerimin yanın gönderdim. Tekrar hastaneye görevimin başına döndüm. Yaklaşık bir buçuk ay mücadele ettik. Sağlık hizmetlerinin aksamaması için arkadaşlarımla birlikte çalıştık. Dışardan gelen ekipler bir buçuk, iki gün sonra organize olup şehre doğru geldiler” diye konuştu.

    “Alanya halkı bizi tüm sıcaklığıyla karşıladı”

    Alanya’ya depremlerden bir buçuk ay sonra geldiğini belirten Mehmet Durak, burada yeni bir hayata tutunmaya çalıştıklarını söyledi. Hatay Antakya’dan hiçbir zaman vazgeçmediklerini de dile getiren Durak, şunları söyledi:
    “Ben zaten teknik personeldim. Burada günü birlik işler yapıyorum. Yaklaşık 3 ay önce de emekli oldum. Emekliliğim gelmişti. Bu şekilde hayatımı idame ediyorum. Ailem burada yaşıyor. Oğlumu depremden sonra askere gönderdim. Oğlum da kızım da çalışıyor. Burada yeni bir hayata tutunmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Alanya halkı bizi tüm sıcaklığıyla karşıladı. Manevi olarak bize çok sıcak davrandılar. Hatay bizim kendi memleketimiz. Biz zaten oraya düzenli gidiyoruz, orada akrabalarımız var. Onların bize olduğu kadar bizim de onlara ihtiyacımız var. Biz Hatay Antakya’dan hiçbir zaman vazgeçmedik. Biz bütün özverimizle Antakya için mücadelemizi devam ettiriyoruz.”

  • Depremden sonra hayata tutunmaya çalışıyor

    Depremden sonra hayata tutunmaya çalışıyor

    Malatya’da, asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinde 4 ilçede büyük yıkım meydana geldi. 29 kişinin yaşamını yitirdiği Akçadağ ilçesinde can kayıplarının yanı sıra çok sayıda yapı da enkaza döndü.

    Yapı stokunun yüzde 90’ı hasar gören ilçeye bağlı Başpınar Mahallesi’nde yaşayan ve yaklaşık 45 yıldır marangoz ustalığı yapan 57 yaşındaki Kamuran Cömert ve ailesi, 6 Şubat’ta 13.24’te meydana gelen 7,6 büyüklüğündeki depreme evlerinde yakalandı. Ev ve iş yerleri yan yana olan Cömert ailesi yıkılan evin altında kalırken saatler sonra enkaz altında çıkarılan aileden anne Ömür Cömert ile 40 günlük torunu hayatını kaybetti.
    Depremin ayırdığı aile bugünlerde tarlaya dönen ev ve iş yerlerinin bulunduğu bölgede yeni bir marangoz atölyesi için çalışmalara başlarken anne Ömür Cömert ile 40 günlük torunu Ömür Cömert’in mezarını sık sık ziyaret ederek hayata tutunmaya çalışıyor.

    Enkazdan sağ kurtulan 19 yaşındaki İrem Cömert, enkaz altında annesi ile yan yana olduklarını belirterek acılarının hala taze olduğunu söyledi.
    Ailenin tek erkek çocuğu Emre Cömert ise kendisi dışında tüm aile bireylerinin enkaz altında kaldığını ifade ederek, “6 Şubat depremlerinde evlerimiz, işyerimiz ve araçlarımız hepsi gitti. Ailemin hepsi enkaz altında kaldı. Annemle birlikte 40 günlük kızımı kaybettim. Zor bir durum acımız büyük Allah bir daha benzeri bir durumu kimseye yaşatmasın. Bugün de kendi imkanlarımızla yıkılan işyerimizi yeniden oluşturmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

  • Hayal ettiği öğretmenliğe atandı, geleneği sürdürmeyi tercih etti

    Hayal ettiği öğretmenliğe atandı, geleneği sürdürmeyi tercih etti

    104 yıldır el yapımı bıçak üreten ailenin 4. kuşak bıçak ustası Mehmet Ircı, 46 aşamadan geçen el yapımı bıçakların özelliklerini anlattı. 30 yıldır aynı yerde bulunan dükkanda geleneksel zanaatlardan olan bıçakçılık mesleğini devam ettiren Ircı, ata yadigarı mesleği sürdürmenin mutluluğunu yaşadığını söyledi. Ircı, “Dedemin babası 1920 yılında Bor’da başlıyor. Dedem, babam ve benimle birlikte yaklaşık 104 yıllık mazimiz olan bir meslek içerisindeyiz. Ben 4. kuşağım. Babamı 2019’da kaybettik. Kaybettikten sonra 1994’den bu yana aynı yerde olan Niğde’deki dükkanımızı ben devam ediyorum. Aynı zamanda Bor’da bir atölyemiz var, amcam devam ediyor orada da. 27 yaşındayım, ben de küçüklükken çırak, kalfa olarak çekirdekten yetiştim. Aynı zamanda sınıf öğretmenliği mezunuyum. Zanaat kollarında ustalar şu konuda çok içerlerler, ben gittikten sonrasında ardımda bir usta bırakamadım mı diye. Babam ve dedem arasındaki konuşmaya şahit oldum; ben de babam daha rahat uyuyabilsin diye Fatih Usta’nın yetiştirdiği bir usta olarak devam ediyorum” dedi.

    Bıçakları diğer bıçaklardan ayıran en önemli özelliğin kolay keskinleştirilebilmesi olduğunu söyleyen Ircı, “Çakı bıçakları tamamen kendi el yapımımız, 46 işlemden geçmektedir. Bu bıçakları özellikle insanların tercih etmesinin sebeplerinden bir tanesi de el yapımı ve köreldikten sonra çok çabuk tekrar aynı keskinliğe erişiyor olabilmesi. Dışarıdaki piyasa ürünlerinden, fabrikasyon ürünlerinden, hem mutfak bıçaklarımızı hem çakı bıçaklarımızı ayıran en temel özelliklerden bir tanesi budur. Körlenme durumunda düz bir seramik veya bileme işleminden sonra eski keskinliğine kavuşturabilmesi. Seri üretime geçildiği anda ister istemez kalitede düşme olur, bunun da olmasını istemiyoruz. 4. kuşaktan sonrası beşinci kuşak olur mu derseniz de Allah inşallah erkek evlat nasip eder, kendisi tercih ederse ancak o şekilde devam eder gibi duruyor” diye konuştu.

  • Depremin ilk gününden ailesini arıyor

    Depremin ilk gününden ailesini arıyor

    Adıyaman merkez Alitaşı Mahallesi Gölbaşı Caddesi üzerindeki 5 katlı Arzıklar Apartmanı 6 Şubat depreminde yıkıldı. Yıkılan binlerce binadan birisi olan Arzıklar Apartmanının birinci katında ki daire de yaşan Mehmet Ziya Demir, eşi Zeliha Demir, çocukları Mücahit (24), Samet (22), Ahmet (20) ve Muhammed Enes (8) enkaz altında kaldı.
    Depremden hemen sonra Mehmet Ziya Demir kendi imkanlarıyla enkazdan çıktı. Çocuklarından Samet Demir’i enkazdan 2 saat sonra canlı olarak çıkartmayı başardı. Ancak, eşi ve çocukları Mücahit, Ahmet ve Muhammed Enes’e ulaşamadı. Enkazın başından biran olsun ayrılmayan Mehmet Ziya Demir’in çocuklarından Mücahit ve Ahmet Demir’in cansız bedenlerine 2 gün sonra ekipler ulaştı. Ancak eşi Zeliha ve küçük oğlu Muhammed Enes Demir’in canlı veya cansız bedenlerine ulaşılamadı. Tüm enkaz titiz bir şekilde ayıklandı ancak eşi ve çocuğuna rastlanılmadı. Adıyaman Cumhuriyet Savcılığına kayıp başvuruşundu ve DNA örnekleri verdi. Fakat kimsesizler mezarlığında bulunan cenazeler ile DNA’ları uyuşmadı.

    Acılı baba her gün hayatını kaybeden çocukların mezarlarını ziyaret edip dua ediyor. Eşi ve çocuğunun sağ veya ölü olarak bulunacağı günü bekliyor. Yetkililerden, kayıp eşi ve çocuğunun bulanmasını isteyen Mehmet Ziya Demir’i belirsiz durum kahrediyor.
    Mehmet Ziya Demir, “Deprem sonra ben kendim enkazdan çıktım. Bir süre sonra bir oğlanı canlı olarak enkazdan çıkarttık. Birkaç gün sonrada 2 oğlanın cenazesini çıkarttık. Eşim ile oğlumda depremin ilk gününden beri kayıplar, bulamadık. DNA testi verdik, savcılığa başvurduk, karakola başvurduk ama hiçbir sonuç çıkmadı. Bir sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Sonuç ne olursa olsun, sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Eşim ve oğlumun vefat mı etti, sağlar mı öğrenmek istiyorum” diye konuştu.

  • Depremde oğlunu, gelinini ve iki torununu kaybetti

    Depremde oğlunu, gelinini ve iki torununu kaybetti

    Onikişubat ilçesindeki Expo konteyner kentte yaşamını sürdüren 64 yaşındaki Adeliye Semerci, 6 Şubat depremlerinde Azerbaycan Bulvarı’ndaki Gökhan Abartmanı’nda oturan 23 yıllık doktor oğlu Ahmet Semerci’yi (47), gelini Samar Semerci’yi, torunları Meyer Semerci (5) ve Mira Semerci’yi (2) kaybetti. Semerci, deprem sonrası torununun cenazesinin 8’inci gün, oğlunun 9’uncu gün bulunduğunu, gelini ve diğer torununun ise kimsesizler mezarlığında 4 ay sonra bulunduğunu söyledi. Oğlunun oturduğu evin yerle bir olduğunu anlatan Semerci, “Evimiz merkezdeydi. Doktor oğlum daha önce Ankara Hacettepe Hastanesi Radyoloji Bölümü’nde uzman olarak görev yapıyordu. 4 yıl sonra memleketi Kahramanmaraş’a geldi ve burada da depreme yakalandı. Depremde oğlumu, gelinimi ve iki torunumu kaybettim. Dairemiz 1. kat olarak geçiyor ama altta asma kat vardı. Oğlum buraya geleli 4 yıl oldu. Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi’nde görevliydi. Oturduğu ev yerle bir oldu. 3 saniyede yıkıldığını söylediler. Hepsini kaybettik. O binadan hiç sağ çıkan olmadı” dedi.

    “Yoklukları çok kötü ve ben hiç unutamıyorum”

    Semerci, “Fotoğrafları dahi çıkmadı. Yoklukları çok kötü ve ben hiç unutamıyorum. Biz malı mülkü düşünmüyoruz. Biz çok kötü günler geçirdik ve hep Maraş’taydık. Hiçbir yere gitmedik, sürekli mezarlıktaydık. Her şeyi canlı canlı gördük. Onlardan kalan sadece fotoğraflar ve onu da sağdan soldan aldık. Mezarlığa gittiğimizde torbadakileri görünce ben delirme derecesine geldim, dondum kaldım orada. Binalardan eller, kafalar hep sarkıyordu. Biz merkezde her şeyi yaşadık. Benim oğlum kimseyi incitmezdi, çok iyi biriydi” ifadesini kullandı.

     

  • Aile bütçesine tatlı satarak katkı sağlıyor

    Aile bütçesine tatlı satarak katkı sağlıyor

    Onikişubat ilçesi sosyete pazarında tatlı yapıp satan 2 çocuk annesi Esma Erdemir (49), halka tatlısı yapıp, satarak çocukların rızkını çıkarıyor. Erdemir, “Tatlı yapmaya aslında 20 yıl önce başlamıştım, biraz ara vermiştim. Depremden sonra tekrardan tatlı yapıp satmaya başladım. Burada geçimimi sağlıyorum. Tatlı fiyatları çok pahalı değil.

    Tatlılarımızı tane ve kilo olarak satıyoruz. Şu ana kadar halkın tatlıya ilgisi ve alakası çok güzel. Katkı olmadığı için sadece şekerle yaptığım için çok beğeniliyor. Evde oturan kadınlara ise çalışmalarını tavsiye ediyorum. Kendi ayakları üzerinde dursunlar” dedi.

  • Aile katliamında yeni detay

    Aile katliamında yeni detay

    Olay, Kemalpaşa Mahallesi’ndeki bir sitede meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Geyve’de komiser olarak görev yapan İlker Tarık Ünal (50), boşanma aşamasında olduğu eşiyle konuşmak için eve geldi. Çıkan tartışmada cinnet getiren komiser, kızı Ayşegül Oğuz (31), eşi Nesrin Ünal (46) ve kendi annesi Ayişe Ünal’ı (78) silahla vurduktan sonra intihar etti. Olayda komiser ve kızı olay yerinde, eşi ise kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Yaralı olarak hastaneye kaldırılan komiserin annesinin ise tedavisinin devam ettiği öğrenildi.
    Dehşet veren aile katliamında yeni detaylar ortaya çıktı. Parmak ve kan izi ile mermi kovanları gibi detayları araştırarak inceleme yapan polis ekipleri, evden tüfek, pompalı tüfek ve birçok delil torbasıyla çıktı. Cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından polis ekipleri, meslektaşları Ünal’ın cenazesini tabuta koyarak evden çıkardı. İlker Tarık Ünal ve kızı Ayşegül Oğuz’un cansız bedenleri, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Korucuk Kampüsü’nde bulunan otopsi merkezine gönderildi.
    Olaya ilişkin başlatılan tahkikat sürüyor.