Etiket: ak parti

  • Erdoğan: “Hiçbir ülkeye hakkımızı yedirtmeyiz”

    Erdoğan: “Hiçbir ülkeye hakkımızı yedirtmeyiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Akdeniz’de gerginliği artıran Türkiye değil, Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok saymaya çalışan Rum-Yunan zihniyetidir. Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok, ancak hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz. Doğu Akdeniz’de çözümün yolu, diyalog ve müzakeredir” dedi.

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan, “Akdeniz’de gerginliği artıran Türkiye değil, Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok saymaya çalışan Rum-Yunan zihniyetidir. Son dönemde Doğu Akdeniz’de, Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli ve şov peşinde koşmamalı. Türkiye olarak şimdiye kadar Yunanistan ile sorunlarımızın çözümünü müzakere masasında aradık. Komşuluk hukukumuzu gözeten anlayışla hareket ettik. Buradan şu gerçeğin altını çizmek istiyorum; Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok, ancak hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz. Doğu Akdeniz’de çözümün yolu, diyalog ve müzakeredir. Sağduyu ve aklıselimle hareket edilirse herkesin hakkını koruyarak kazan-kazan temelli bir formül bulunabilir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları;

    • Türkiye’yi demokrasiden sağlığa her alanda ileriye taşıyacağız. 19 yıldır heyecanımızdan bir şey kaybetmeden aziz milletimize hizmet etmeye çalıştık. 19 yıl önce kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu yolda alnımız ak, başımız dik bir şekilde yürümeyi sürdürüyoruz.
    • Şimdiye kadar ne yaptıysak, neyi başardıysak CHP’nin takoz ve gerilim siyasetine rağmen başardık.
    • Bugün sayın Merkel ve sayın Michel ile birer görüşmem olacak.
    • Abideleşen mücadeleleriyle ülkemizi FETÖ’Ye teslim etmeyen tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. 86 senelik uzun bir teassürün ardından Ayasofya’yı cuma namazı ile ibadete açtık.
    • Bu zor günlerinde Lübnanlı kardeşlerimizin yanlarında olduğumuzu gösterdik. Lübnan’da bizim derdimiz insanlığımızın, kardeşliğimizin, inancımızın gereğini yerine getirmektir.
    • Ülkemizin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini gözetmeye yönelik adımları adeta bir turnusol kağıdına dönüşmüştür.
    • Tüm bunlar Türkiye’yi denizden çevrelemeye yönelik hareketlerdir. Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de ortaya koyduğu tavır art niyetlidir. Yunanistan’ı Türkiye’nin hak ve hukukuna riayet etmeye tekrar davet ediyorum.
    • Bu dönemde eğlenceye ara verelim. Tedbir bizden, takdir Allah’tan. Buna riayet edelim.
  • Muharrem İnce: “Yüzde 51 için yola çıkıyorum”

    Muharrem İnce: “Yüzde 51 için yola çıkıyorum”

    Parti kuracağı iddiaları siyaset gündemini çalkalayan Muharrem İnce, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya bomba açıklamalarda bulundu. İnce “Ben bir parti kurmuyorum. Ben yola çıkıyorum. Yüzde 31’le bıraktım. Şimdi onu yüzde 51’e çıkarmak için yola çıkıyorum” dedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığı süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalar yapan İnce, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayı kesinlikle Abdullah Gül’dü. CHP’den birini asla düşünmüyordu. Ama onun bu planını Meral Akşener bozdu. Açık söylüyorum ben Akşener sayesinde aday oldum” diye konuştu

    CHP’den ayrılıp parti kuracağı iddiaları ile siyaset gündeminden düşmeyen Muharrem İnce sosyal medya paylaşımları dışında ilk kez açıklamalarda bulundu.

    Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya konuşan İnce, siyaset gündemini sarsacak ifadeler kullandı.

    Bir dönem çok konuşulan “Muharrem İnce Beştepe’de Erdoğan’la görüştü” iddialarına yanıt veren İnce, şunları kaydetti:

    “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na giden bir CHP’li var ama o ben değilim. Gidenin kim olduğunu da biliyorum. Bir genel başkan yardımcısı gitti Saray’a, Tayyip Erdoğan’a. Bana asıl dokunan Kemal Bey’in Fox TV’deki sabah programına çıkıp ‘Kimin gittiğini biliyorum’ diyerek beni ima etmesi oldu. Kemal Bey’i aradım hemen. ‘Biliyorsanız çıkıp açıklayın. Yoksa ben çıkıp sert konuşurum’ dedim. Açıklamadı.”

    “AKŞENER SAYESİNDE ADAY OLDUM”

    Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl aday olduğunu da anlatan İnce “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayı kesinlikle Abdullah Gül’dü. CHP’den birini asla düşünmüyordu. Bütün arzusu Abdullah Bey’i aday göstermekti. Ama onun bu planını Meral Akşener bozdu. Açık söylüyorum ben Akşener sayesinde aday oldum” dedi.

    “O GECE ‘SARHOŞTU’ İDDİASINI TUNCAY ÖZKAN YAYDI”

    Seçim gecesi yaşananlara da değinen İnce, CHP’de kendisine yönelik tavrın Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından başladığı dile getirip o geceyle ilgili çarpıcı bir iddiaya da gündeme getirdi. O gece sarhoş olduğu söylentilerini Tuncay Özkan’ın dillendirdiğini ifade eden İnce sözlerini şöyle sürdürdü.

    “Ben seçim kampanyasını çok iyi götürdüm ama yenilgiyi kötü yönettim. Çok kötü yönettim. Tuncay Özkan seçim gecesi ile ilgili olarak Levent Gültekin’e ‘Muharrem İnce o gece sarhoştu’ diyor. O da bunu yayıyor. Yahu o gece yanımda birçok partili var. Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay var. Bekledim ki, biri de çıksın ‘Değildi. Beraberdik’ desin. Hiçbiri çıkmadı. Ardından bu Saray’a gitme meselesini birileri kurguladı. Ben de bu iftiraya dava açtım. Genel Başkanımıza da dedim ki, ‘Parti de dava açsın’ ama açmadılar. Niye açmadılar sormak lazım. Ben Beştepe’ye Saray’a gitsem gizli gitmem. Açık açık giderim. Twitter’dan duyurur giderim. Çünkü bugünkü sisteme göre ben ana muhalefetim. Tayyip Erdoğan’ın rakibi Kemal Kılıçdaroğlu değildi, bendim. Bu yüzden isteseydim açık açık gider görüşürdüm. Gitmedim. O da yetmedi şimdi bir de bölücülük meselesi çıktı.

    “YÜZDE 51 İÇİN YOLA ÇIKIYORUM”

    Parti kuracağı iddialarına da açıklık getiren İnce:

    “Ben bir parti kurmuyorum. Ben yola çıkıyorum. Yüzde 31’le bıraktım. Şimdi onu yüzde 51’e çıkarmak için yola çıkıyorum. Bu yol Diyarbakır’da karpuz tarlasına gidiyor. Diyarbakır’da kardeşlerimle karpuz toplayacağım, Sümbül Deresi’nde işçilerle olacağım, Rize’de çay toplayacağım. Yollara çıkıyorum, halka emanet edeceğim kendimi. Parti kurmuyorum. Halkla beraber yola çıkıyorum. Harekete geçiyorum. Bir hareket başlatıyorum. Halkla beraber. Bu hareket yarın bir partiye dönüşür mü, yoksa partiler o hareketi arkasına mı takılır bilmem. Ben yola çıkıyorum. Ben yüzde 9, yüzde 10, yüzde 12 ya da yüzde 49 için çıkmıyorum yola. Yüzde 51 için çıkıyorum.”

  • Fahrettin Altun: Türkiye 2002’den bu yana daha güçlü

    Fahrettin Altun: Türkiye 2002’den bu yana daha güçlü

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, üniversite tercih etkinliğinde yaptığı konuşmada, “Bundan 20-30 yıl önce belki doğa bilimlerine verilen önem bugün sosyal bilimlere veriliyor. Eğer biz bu 20 yıllık süreç içerisinde yaşananları, dünyada ortaya çıkan çalkantıları sadece büyük krizler olarak görüp seyretmeyi tercih etmiş olsaydık, bugün böylesi bir Türkiye ile karşı karşıya kalmazdık. Bugün Türkiye, sağlıktan ulaşıma, eğitimden emniyete kadar birçok alanda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok ciddi bir mesafe kat etmiş, itibarlı bir çekim merkezine dönüşmüştür” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İbn Haldun Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi işbirliğiyle online düzenlenen üniversite tercih etkinliği TercihFest’in açılış konuşmasını yaptı. Altun, Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda başarı gösteren gençleri tebrik ederek, TercihFest’in yol gösterici olması temennisinde bulundu.

    “BATICI PARADİGMA, ÇOK CİDDİ BİR MEYDAN OKUMAYLA KARŞI KARŞIYA”

    Bugünün dünyasının 20 yıl öncesinden çok farklı olduğunu belirten Altun, dünyanın geçirdiği değişim ve dönüşümün, toplumsal dünyaya olduğu gibi sosyal bilimlerin uygulama alanları ve teorilerine de yansıdığını ifade ederek, “19. yüzyılda zirveye çıktığı haliyle kendisi dışındaki toplumların sömürülmesi, fiili olarak işgali anlayışından beslenen Batıcı paradigma, çok ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya bugün. Değerli madenlerden tutun da nitelikli insan kaynağına kadar Batı’nın, Batı dışı toplumları sömürdüğü o 200 yıllık düzenin bugün artık değişmeye başladığını görüyoruz ve bu artık gündelik hayatımıza da farklı şekillerde yansıyor. 1990’lı yıllarda Soğuk Savaş bittiğinde, artık dünyada savaşların son bulduğu, iktidar mücadelesinin söz konusu olmayacağı, onun yerine görünmeyen bir kültürel hegemonya olarak küreselleşmenin hakim olacağı görüşü dile getiriliyordu. Burada ‘liberal küreselleşme’ dediğimiz paradigma, aslında bize ABD önderliğindeki Batı egemenliğini evrensel, tartışılmaz, ezeli ve ebedi bir durum olarak yansıtıyordu.1990’lardan farklı olarak bu görünmeyen hegemonya 2000’lerin sonlarında görünmeye, bugün ise çok ciddi şekilde sorgulanmaya başlandı. Artık dünya siyaset sahnesi, Batılı öznenin hegemonya arzusunu, tahakküm arzusunu gizleyebildiği ve bu arzunun Batı-dışı dünya tarafından bir kader olarak algılandığı bir sahne değil. İyi ki de değil. Batı dünyasında da Batı dışı dünyada da herkes aslında sert bir mücadelenin yaşandığını ve bu mücadelenin arkasında hangi aktörlerin olduğunu biliyor. Dahası aktörler arasında yaşanan çekişme ve çatışma, her alanda kendini hissettiriyor” şeklinde konuştu.

    “ÜNİVERSİTELERİMİZ SAHİCİ BİLİM ÜRETME MERKEZLERİDİR”

    Dünyanın değiştiğini ve buna uygun şekilde bilimin de değişerek yeni dönemin bilgisini inşa etmesi gerektiğini vurgulayan Altun, “İdeolojik söylemleri, bilimsel hakikat olarak yansıtan teorilerin ve bunların pratikteki yansımalarının ifşa edilmesi, kuşkusuz bu noktada büyük bir önem arz ediyor. Esasında bütün tarih boyunca hakikat mücadelesi her daim varola gelmiş bir mücadeledir. Bunun için verilecek mücadelenin merkezinde sahici bilgi için verilecek mücadele vardır. Üniversitelerimiz bu anlamda son derece kritik bilgi, sahici bilgi üretme, sahici bilim üretme merkezleridir. Çerçevesini çizmeye çalıştığım yeni ve belki de bir o kadar da kaotik dünya siyaset ortamında ülkemiz kendisini bir aktör olarak, kurucu bir özne olarak konumlandırma arayışı içindedir. Türkiye, son 20 yılda bölgesel ve küresel gelişmelere, meydan okumalara, iniş çıkışlara ve çalkantılara rağmen, bütün bu zor süreçlere rağmen kendi adına ve hesabına hareket etme imkanını yakalamıştır. Bu bağlamda ulusal, bölgesel ve küresel alanda ortaya çıkan fırsatları değerlendirmiş ve gün sonunda bölgesel bir güç halini almıştır. Dahası, ülkemiz bir bölgesel güç olmakla da kalmamış, küresel bir aktör olmak için ciddi bir mücadele süreci içerisine girmiştir. Bu mücadele süreci gerçek anlamda bir özgürleşme ve büyüme mücadelesi olarak kendisini göstermiştir. Dış politika, ekonomi ve güvenlik alanlarında verilen özgürleşme ve özerkleşme mücadelesi, Türkiye’yi önce bir bölgesel güce, ardından bir küresel aktöre dönüştürmüştür. Bu bağlamda bizim mücadelemiz, ülkemizi ve bölgemizi iki yüz yıl boyunca etkisi altına almış Batılılaşma politikalarının ürettiği ağır maliyetlerden ve ne yazık ki Batıcı elitlerin yıllar yılı önümüze kader diye koyduğu bağımlılık tuzağından kurtulmaktır” ifadelerini kullandı.

    “BUGÜN TÜRKİYE İTİBARLI BİR ÇEKİM MERKEZİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde verilen mücadelenin ‘hakikat ve görünmeyeni görünür kılma mücadelesi’ olduğunu dile getiren Fahrettin Altun, “Bilgi güçtür evet ama bilgi ne zaman güçtür? İçinde bulunduğumuz toplumun, ülkenin, bölgenin ve dünyanın meselelerini dert edinerek üretilmiş bilgi, yani sahici bilgi güçtür. Ismarlama bilgi, sipariş bilgi, tercüme bilgi güç değildir, o bağımlılıktır. Sahici bilgi güçtür. Hep söylediğimiz bir şey var: Sosyal bilimcilerin laboratuvarı toplumdur. Bu anlamda Türkiye’mizin toplumsal yapısı, sosyal bilimcilerimizin sahici bilgiler üretmeleri için büyük bir imkandır. Bunun yanında ülkemizin yükselen bir aktör olarak sosyal bilimlere verdiği önem günden güne artmaktadır, sosyal bilimcilerin önü açılmaktadır. Bundan 20-30 yıl önce belki doğa bilimlerine verilen önem bugün sosyal bilimlere veriliyor. Eğer biz bu 20 yıllık süreç içerisinde yaşananları, dünyada ortaya çıkan çalkantıları sadece büyük krizler olarak görüp seyretmeyi tercih etmiş olsaydık, bugün böylesi bir Türkiye ile karşı karşıya kalmazdık. Bugün Türkiye, sağlıktan ulaşıma, eğitimden emniyete kadar birçok alanda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde çok ciddi bir mesafe kat etmiş, itibarlı bir çekim merkezine dönüşmüştür” diye konuştu.

    “ÜLKEMİZ SON 18 YILDA HER ALANDA BÜYÜDÜ”

    Fahrettin Altun, bütün dünyanın ağır bedeller ödediği koronavirüs salgını sürecinde Türkiye’nin başarılı bir sınav verdiğini ve 100’ün üzerinde ülkeye yardımda bulunulduğunu kaydetti. Altun, sözlerine şöyle devam etti:

    “Ülkemiz son 18 yılda her alanda büyüdü. Demokrasimiz vesayetten, ekonomimiz bağımlılıktan kurtularak güçlendi. Dış politikamız özerkleşti ve özgün politikalarla Türkiye’nin çıkarları ekseninde ilerlemeye başladı.” dedi. Bugünün Türkiye’sinin yeni bir paradigmaya, yeni bir kalkınma hamlesine tanıklık ettiğini vurgulayan Altun, şöyle konuştu: “O yüzden bazıları eski dönemin kavramlarıyla, eski paradigmalarla, eski teorilerle Türkiye’yi anlamlandırmaya, Türkiye’de olan biteni açıklamaya, Türkiye’nin serüvenini izah etmeye çalışıyor. Beyhude bir çaba içindeler. Yeni dönemin paradigmasını, yeni kavramlarla ve yeni çabalarla izah etmek, özgün, bilimsel çabalarla izah etmek durumundayız. Eski dönemin Batılılaşmacı, modernleşme anlayışı artık yerini özgün bir Türk tipi modernleşme anlayışına bırakmış durumdadır. Bunun bilim alanında karşılığını bulması gerekir. Sosyal bilimlerimizin bu yeni duruma duyarsız kalması düşünülemez.”

  • Babacan’dan hükümete 10 maddelik öneri!

    Babacan’dan hükümete 10 maddelik öneri!

    Ekonomiden sorumlu eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Genel Başkanı olduğu DEVA Partisi, Türk Lirası’nın değer kaybetmesi üzerine 10 maddelik çözüm önerisi açıkladı. Sorunların sebebinin sadece ekonomi politikaları olmadığı vurgulandı.

    Ali Babacan’ın Genel Başkanı olduğu Deva Partisi, TL’nin değer kaybetmesi üzerine 10 maddelik çözüm önerisi açıkladı.

    Türk Lirası’nın geçen yıla göre ABD Doları karşısında yüzde 23, Avro karşısında ise yüzde 29 oranında değer kaybettiği hatırlatılarak, “Türk Lirası bu dönemde gelişmekte olan ülkeler arasında en kötü performans gösteren para birimlerinden birisi olmuştur” denildi.

    TL’nin değer kaybetmesi ile satın alım gücünün azaldığı, ücretli kesimin gelirinin enflasyon karşısında eridiği kaydedildi. “Ülkemizin pek çok alanda olduğu gibi, ekonomi alanında da yaşadığı sorunların temel sebebi kötü yönetimdir. Merkez Bankası ve ekonomideki kilit kurumların bağımsız ve objektif bir anlayışla çalışmasının engellenmesi ve bu kurumların kapasitelerindeki zayıflama da bu gelişmelerde etkili olmuştur” denildi.

    DEVA Partisi, TL’nin itibarını yeniden kazanılması için çözüm olarak şunları önerdi:

    1. İçsel tutarlılığa sahip, teknik kalitesi yüksek ve güven veren orta vadeli bir program katılımcı bir anlayışla hazırlanmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır. İç ve dış finansman dengelerine ilişkin gerçekçi ve tutarlı bir çerçeve ortaya konulmalıdır. Olağanüstü mali ve parasal önlemlerin orta vadede nasıl normalleştirileceğine ilişkin yol haritasına yer verilmelidir.

    2. Merkez Bankası, elindeki tüm araçları enflasyon hedeflemesi, dalgalı kur ve serbest sermaye hareketleri anlayışına uygun, bağımsız ve etkin bir biçimde kullanmalıdır.

    3. Merkez Bankası rezervlerini güçlendirecek her türlü dış finansman imkanını değerlendirme konusunda azami çaba gösterilmelidir.

    4. Kamu bankaları vasıtasıyla şeffaflıktan uzak ve hedeflenen etkileri sağlamakta başarısız olan döviz müdahaleleri ivedilikle sonlandırılmalıdır

    5. Başta kamu bankaları olmak üzere tüm bankaları, fayda ve risk analizlerine dayanmadan ucuz ve kolay kredi vermeye zorlamaktan vazgeçilmelidir. Bu doğrultuda aktif rasyosu uygulamasına son verilmelidir.

    6. Bütçe disiplinini sağlayacak mali kural hayata geçirilmelidir. Varlık Fonu gibi şeffaflıktan uzak uygulamalara son verilmelidir. Bütçe açığının kontrolünde verimsiz kamu harcamalarının ve israfın kontrol altına alınması öncelikli olmalıdır.

    7. Merkez Bankası bilançosunda yıllardır biriktirilen ihtiyati yedek akçe kalemi bütçe açığının finansmanında şeffaflıktan uzak bir biçimde kullanılmıştır. COVID-19 gibi ortaya çıkabilecek ani risklere kalkan olabilecek bu tarz tasarruflara yönelik keyfi uygulamalara bir daha başvurulmamalıdır.

    8. Kamu yatırımları ve Kamu Özel Sektör İşbirliği uygulamaları şeffaflığı, katılımcılığı, yerindeliği ve etkinliği esas alan bir anlayışla yürütülmelidir.

    9. TÜİK’e güçlü bir bağımsızlık kazandırılmalı ve yayınladığı istatistiklerin kalite ve güvenilirliği en üst düzeye çıkartılmalıdır.

    10. Popülist politikalar bir kenara bırakılarak, kural ve kurum bazlı ekonomi yönetimine geçişi sağlayacak ve ekonomi yönetiminin kurumsal kapasitesini güçlendirecek düzenlemeler süratla hayata geçirilmelidir.

  • AK Parti’den piyasadaki hareketliliğe ilişkin açıklama

    AK Parti’den piyasadaki hareketliliğe ilişkin açıklama

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Hükümetimiz Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimi ile dimdik ayaktadır. Her türlü kriz senaryosunu şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da boşa çıkaracağız ve hedeflerimize yürüyeceğiz” dedi.

    AK Partili Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yükselmeye devam eden güç olduğunu bildirdi. Ekonomide, dış politikada, terörle mücadelede, iç politikada ve sosyal politikalarda hedeflere yürümeye devam edeceklerini belirten Çelik, “Millet siyasetimize’, ‘lejyoner siyaseti’ ile karşı çıkanların propagandalarının amacını görüyoruz. Milletimizin talimatları ile konjonktüre dayanmayan, kalıcı ve sürekliliği olan politikalarla ekonomimizin, güvenliğimizin ve demokrasimizin gücünü garanti altına alan adımları atmaya devam edeceğiz. Milletimiz kendisi için çalışanların yanındadır. Amacımız konjonktürel olmayan, gelecek nesiller için kalıcı olan yapıları oluşturmaya devam etmektir. Kalıcı ve sürekliliği olan kararlarla ekonomimizi milli çıkarlarımızı ve güvenliğimizi teminat altına almaya devam eden politikalar uygulamak siyasi hareketimizin varlık sebebidir. Hükümetimiz Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimi ile dimdik ayaktadır. Her türlü kriz senaryosunu şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da boşa çıkaracağız ve hedeflerimize yürüyeceğiz” dedi.

    ‘SİYASETİMİZ MİLLETİMİZE DAYANMAKTA’

    Refah, güvenlik, adalet ve demokratikleşme üreten politikaları her türlü etkiden koruyacak kalıcı imzalar atma yolunda geleceğe kararlılıkla ve güçle yürüdüklerini vurgulayan AK Partili Çelik, “Siyasetimizi konjonktürel etkilere teslim etmeye çalışan propagandaları yine boşa çıkaracağız. Sürekli kriz senaryolarının emrine girerek, Hükümetimizi ve bakanlarımızı hedef alan propagandaların amacını ve siyasi adresini biliyoruz. Bunları defalarca gördük. Bunların itibarı ve siyasi geleceği yoktur. Bizim için önemli olan milletimizin talimatlarıdır. Milletimizin her bir ferdinin sesine kulak vermek en yüksek siyasi hassasiyetimiz ve ilkemizdir. Her bir ferdiyle tüm milletimizin sesine kulak vererek, siyasi sözümüzü sadece milletimizin talimatı ile inşa ediyoruz. Lejyoner siyaseti ile hükümetimizi ve bakanlarımızı hedef alanların ekonomide, güvenlikte ve dış politikada demokrasimizi bağımlı hale getirmeye çalışan sözde politikaları ve propagandaları ile mücadelemiz sürecektir. Ülkemiz büyüktür, siyasetimiz milletimize dayanmaktadır. İşi gücü kriz senaryolarına dilencilik yapmak olan, siyasiler ‘bağımlılık bağımlısı’ haline gelmiş bir siyasi dayatma peşindeler. Bunların, Cumhurbaşkanımızı ve bakanlarımızı hedef alan çirkin propagandaları yok hükmündedir” ifadelerini kullandı.

  • AK Partili kadınlardan Dilipak’a 81 ilde suç duyurusu

    AK Partili kadınlardan Dilipak’a 81 ilde suç duyurusu

    AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam, AK Parti’li kadınlara yönelik tepki çeken sözleriyle gündeme gelen köşe yazarı Abdurrahman Dilipak hakkında, başta genel merkez olmak üzere 81 il kadın kolu başkanının suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

    Çam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AK Parti’li kadınların hukukunu korumanın boyunlarının borcu olduğunu belirtti.

    Dilipak’a seslenen Çam, “Bu saldırganlığınız, ahlaksız sözleriniz ve iftiraya varan yakıştırmalarınızla kendinizi küçültmeyin. Edebe mugayir yazarak kaybettiğiniz itibarı, yazdığınız bu üsluptaki yazılarınızla kamuoyunun dikkatini çekseniz bile geri kazanamazsınız.” dedi.

    Dilipak’ın AK Parti’li kadınlara dönük hakaret ve çirkin yakıştırmalarını ivedilikle yargıya taşıyacaklarına ifade eden Çam, “AK Parti Kadın Kolları olarak, bu tür seviyesiz sözler, iftira ve hakaretlerin cezasız kalmaması için gerekli tüm hukuki girişimlerde bulunacağımızı ve yargısal süreçlerin takipçisi olacağımızı da herkesin bilmesini isterim. Başta genel merkez olmak üzere 81 il kadın kolu başkanımız suç duyurusunda bulunacak.” diye konuştu.

    “Kadın kimliğiyle, dik duruşuyla siyaset yapar”

    Çam, Türkiye’de 81 ilde, 922 ilçede, 100 bini aşan yerel yönetici ve 5 milyona ulaşan üyeyle AK Parti’li kadınların liderinin siyasetini örnek aldığını ve partinin kararlarını ülkenin dört bir köşesinde titizlikle uyguladığını dile getirdi.

    AK Parti’li kadınların ailesini her daim öncelediğini, ihmal etmediğini, eş, anne, evlad olma bilinci ve değerlerine sahip çıktığını vurgulayan Çam, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Erkekleşerek değil, kadın kimliğiyle, dik duruşuyla siyaset yapar. Samimiyeti, mütevazılığı ve çalışkanlığıyla itham ettiğiniz ‘papatya’ asla olamaz. AK Parti kadın hareketi bir feminist hareket değildir. Hak yolunda, mazlumun yanında, zalimin karşısında, yalnızca ahlakın ve adaletin savunucusudur. Kulluk ve insanlık bilinciyle il il, ilçe ilçe, mahalle mahalle sokak sokak milletiyle, halkıyla hemhal olan bir harekettir.”

    “Esas olan insan yetiştirmenin önemini hatırlayalım”

    Çam, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin tartışmaların da bir an önce bitirilmesi gerektiğini söyledi.

    “Her türlü ahlaksızlığın, azgınlığın, sapkınlığın ve ailenin selametine zarar verecek yanlışlığın karşısında herkes hemfikirken tüm bu olumsuzluklardan kurtulmanın yolu ancak bu sözleşmeden kurtulmaktan geçecekse, buna kim karşı çıkabilir ki?” sorusunu yönelten Çam, şu değerlendirmede bulundu:

    “Mesele o değil. Şayet tüm dertler sona erecekse bence de kaldıralım. Kaldıralım ki değişen bir şeyin olmadığını herkes görsün. Bu işe ciddi kafa yoranlara saldırma, bunun üzerinden siyaset yapma, dikkati çekme ve sosyal medyadan takipçilerini artırma hevesinde olanların fırsatlarını da ellerinden alalım. Bu tartışma bitsin ki esas meselemizin çocuklarımızı her türlü kötülükten, çirkinlikten ve azgınlıktan korumak için gayretle çalışanları rencide edici sosyal medya paylaşımları ile bu sorunların çözülmeyeceğini anlayalım. Esas olan insan yetiştirmenin önemini hatırlayalım. Sona erdirelim ki ahlaksızlığın ve rezilliklerin her yerde çoğalmasının esas nedeninin insanlığın rotasından çıkması olduğunu görmüş olalım. Yaş ve kuru ne varsa, bir çuvalın içine doldurarak gerçek sorumluluklardan kaçamayacağımızı görelim. İşin özüne odaklanalım.”

    “Kadınlara yönelik çabalarımızdan asla vazgeçmeyiz”

    Lütfiye Selva Çam, AK Parti’nin, aile birliğini her daim gözeterek kadınların haklarını korumak, ayrımcı uygulamaları ortadan kaldırmak ve kadına yönelik şiddetle mücadele etmek amacıyla çok ciddi düzenlemelere imza attığını anımsattı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 yıldır kadınlara yönelik sağladığı imkanlarla dünyada bir model olduğuna dikkati çeken Çam, şunları söyledi:

    “Bir taraftan cahiliye devrine benzer şiddet, katliam ve zulümle mücadele etti. Diğer taraftan ise aileyi yıkan, nesilleri kirleten tüm sapkınlıklara, ahlaksızlıklara karşı duruş sergiledi. Partimizin 5 milyona varan kadın üyeye sahip olabilmesi, ancak böyle kararlı bir siyaset ve samimi uygulamalarla mümkündü. İstanbul Sözleşmesi bizim için nas değildir. Eleştirilemez, dokunulamaz değildir. Cumhurbaşkanımızın AB üyeliği konusunda ‘Gerekirse Kopenhag Kriterleri yerine Ankara Kriterleri der yolumuza devam ederiz’ sözü misali, gerekirse ‘Ankara Sözleşmesi’ ile yola devam ederiz. Ancak kadınlara yönelik her alandaki çabalarımızdan asla vazgeçmeyiz. Şiddetle mücadeleden asla vazgeçmeyiz.”

    Çam, AK Parti olarak bugüne kadar dünyadaki en gelişmiş, en adil yaklaşımı kadınlar için hayata geçirmeye çaba sarfettiklerini, bundan böyle de bu çabaları artırarak sürdüreceklerini dile getirdi.

    “21. yüzyılın en ideal duruş ve bakış açısını ortaya koyacağız”

    Bu konudaki kararlı ve tavizsiz tutumlarından asla dönmeyeceklerini vurgulayan Çam, “Medeniyetimizin tüm miras ve değerlerini koruyarak 21. yüzyılın en ideal duruş ve bakış açısını ortaya koyacağız.” dedi.

    “Tartışmalar içerikten daha çok algıyı öne çıkarıyorsa, partimizin ve hükümetimizin değerlendirmeleriyle son kertede alınacak her kararın sonuna kadar arkasında olacağız.” diyen Çam, şöyle konuştu:

    “İktidarı iki ateş arasında sıkıştırmaya çalışan, partimizin yara alması için köşesinde el ovuşturan eski ve yeni siyasi hareketlerin, STK’lerin, köşe yazarlarının, sosyal medya fenomenlerinin ve kritik anlarda ortaya çıkan holdinglerin karşılıklı paslaşmasına şahit oluyoruz. Ne kadınlarımıza yıllarca kıyafeti nedeniyle ayrımcılık yapılmışken sesleri çıkmayan, çıkarlarına ters düşen durumlarda da kadın konularında samimiyetten uzak davranan feminist hareketlerin ne de sözde sözleşmeye muhalefetiyle hükümetimizi sıkıştırma çabasında olanların inandırıcılığı kalmamıştır. Karşılıklı birbirini besleyen bu grupları artık boşa düşürme vakti gelmiştir.”

    “FETÖ’cü hainlerin husumetlerini partimize yönelttiklerinin farkındayız”

    Çam, samimiyetle bir kısım insanımızın yaşanan bu tartışmaları anlayamamasına hiçbir itirazlarının olmayacağının altını çizerek şu ifadeleri kullandı:

    “Fitne üretip özellikle de sahte hesaplar ve görünümler ardında FETÖ’cü hainlerin kin ve husumetlerini de bu vesileler ile partimize yönelttiklerinin farkındayız. Pek çok kanun, mevzuat ve sözleşmede olduğu üzere, burada da gerekli düzeltmeleri yapmak mümkünken işin lehinde veya aleyhinde, medyatik çıkışlarla kendi reklamını yapmak için, sağa sola salvolarla saldıranların, tartışmalar üzerinden prim elde etmeye çalışanların da farkındayız.”

  • Ömer Çelik’ten Ukraynalı turiste saldırıya tepki

    Ömer Çelik’ten Ukraynalı turiste saldırıya tepki

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İzmir’in Çeşme ilçesinde turistlere yönelik şiddeti kınadı.

    Çelik, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti:

    “Çeşme’de yaşanan ve ülkemizde ‘misafirimiz’ olan turistlere dönük şiddeti kınıyoruz. Tüm turistler, ülkemizin doğal güzelliklerinin yanında milletimizin dünyada herkesin bildiği misafirperverliğine hayrandır. Misafirlerimize çirkin davrananlar bunun bedelini öder. Kimse misafirlerimize çirkin davranışta bulunamaz. Hele de bir kadına dönük şiddet asla affedilemez. Turist misafirlerimize mekanik bir para makinesi gözüyle bakanlar, milletimizin dünyaca ünlü misafirperverliğinden nasibini almamış barbarlardır.”

    “MAGANDALIK BU TOPRAKLARDA BARINAMAZ”

    Ömer Çelik, Türkiye’nin tamamının ve gözde bölge Çeşme’nin, misafirperverliğin tüm değerleriyle eşsiz olduğunu vurgulayarak, “Magandalık bu topraklarda barınamaz. Tüm misafirlerimiz, güven ve huzur içinde olsunlar. Hoş geldiler, safa geldiler. Milyonlarca misafirimiz gibi ülkemizde eşsiz anılara sahip olacaklar” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin güvenli ve dünya çapında bir turizm markası olduğunun altını çizen Çelik, Türkiye’nin eşsiz misafirperverliği ve tüm değerleriyle huzurlu ve güzel anılar için ev sahipliği yapmaya devam edeceğini kaydetti.

  • İznik Ayasofya Camii müze olsun önerisine kınama

    İznik Ayasofya Camii müze olsun önerisine kınama

    AK Parti Bursa Milletvekili Atilla Ödünç, Bursa Büyükşehir Belediyesi meclis toplantısında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Sözcüsü Osman Ayradilli’nin İznik’teki Ayasofya Camii’nin müze olması önerisini eleştirdi.

    İznik Ayasofya Camii önünde açıklamalarda bulunan Ödünç, geçen perşembe günü Ayradilli tarafından sarf edilen sözleri kınamanın yetmeyeceğini söyledi.

    Konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de gündemine taşıyacağını ifade eden Ödünç, “Payitaht Bursa’mızın, Osmanlı’nın baş tacı, İslam’ın nurlu sancağının gölgesinde kılıç hakkı ile alınan İznik’e dair gerçekleştirilen bu hayasızca çıkış ve ibadethanemizi para kazanmak için terk ederek müzeye çevirme teklifi sadece bir skandal değil, aynı zamanda ayrımcılıktır.” dedi.

    Ayradilli’nin, “İbadetten çok daha fazla bir şekilde İznik’in turizmini kalkındırmak amacıyla artık başka camilerde ibadet olup orayı sadece müze olarak kullanılmasında bir de yarar vardır’ dediğini ve bu cümlelerinden ötürü CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na da bir çift sözü olduğunu belirten Ödünç, şunları söyledi:

    “Bursa’yı yönetmeye talip olan ve Bursa seçmeninden tokat yiyen CHP’nin içerisinde bu zihniyetler var olduğu sürece, siz nasıl bu milletle barışacaksınız! Nasıl bu milleti yöneteceğinizi düşünebileceksiniz! Sayın Kılıçdaroğlu dinimize, ibadethanelerimize dil uzatan ve millet ile ayrı dili konuşan Osman Ayradilli gibi büyükşehir meclis üyeleri ile nasıl bu milletin ve Bursa’nın yüzüne bakacaksınız! CHP bu hususta ne yapar bilinmez ama biz gereği için Türkiye Büyük Meclisi’mizde ve Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’mizde tüm adımları atacağız.”

    CHP Grup Sözcüsü Osman Ayradilli, Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, “İznik konsülünün toplandığı çok değerli bir mekan olan İznik Ayasofya Cami ibadetten çok İznik turizmine hizmet etmelidir. Turizme kazandırmak için ibadetler başka camilerde yerine getirilirken, müze olarak buranın tekrar kullanıma açılması gerekiyor. Rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Fatih Sultan Mehmet Vakfına tapusu çıkarılan Ayasofya açılıyorsa, İznik Ayasofya küçük bir yer. İznik turizmini canlandırmak için tekrar müze olmalı” ifadelerini kullanmıştı.

  • AK Parti’den sosyal medya açıklaması

    AK Parti’den sosyal medya açıklaması

    AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin: MHP ile birlikte çalıştığımız bu düzenleme çok önemli. Bütün kamuoyunu yakından ilgilendiriyor. Sosyal medya ile ilgili sosyal ağ düzenleyici şirketler yurt dışında. Bizim yaptığımız düzenleme ile bu şirketlere sorumluluk getiriyoruz.

    AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin: Bu teklifle yeni bir sosyal ağ sağlayıcı tanımını getiriyoruz. Düzenleme ile sosyal ağ sağlayıcılarının Türkiye’de bir temsilcilik oluşturulmasını sağlıyoruz. Bu temsilciliğe de sorumluluklar getiriyoruz. Temsilcilik kurmayanlara yaptırımlar getiriyoruz ve para cezası verilecek. Teklifi MHP ile ortak imza ile sunacağız.

    https://www.facebook.com/BursaLineTV/videos/486335165534480/

  • AK Parti’den Netflix açıklaması

    AK Parti’den Netflix açıklaması

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, Netflix Türkiye yetkililerinin AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı ya da İletişim Başkanlığı ile görüşmediğini belirterek “Netflix’in daha derin iş birliği ile Türk kültürüne, sanatına dönük daha yüksek hassasiyet göstereceğine inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

    Mahir Ünal, Twitter hesabından, dijital yayın platformu “Netflix”in Türkiye’den çekileceğine yönelik iddialarla ilgili paylaşımda bulundu.

    Ünal, paylaşımında, “NetflixTurkey ne siyasi düzeyde AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanlığı ile ne de resmi düzeyde İletişim Başkanlığı ile görüştü. Türkiye’den gitmeyi neden düşünsünler? Netflix’in daha derin iş birliği ile Türk kültürüne, sanatına dönük daha yüksek hassasiyet göstereceğine inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.