Etiket: akademisyen

  • Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Açıklanan sonuçlara göre; BUÜ Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Salih Haldun Bal’ın yürütücülüğündeki “Eritrosit Süspansiyonlarının Depolama Süresi ve Şartların Etkisiyle Salınan Eksozomların T Lenfositler Üzerindeki Etkileri” başlıklı proje destek almayı başardı.


    Yardımcı araştırmacılar olarak Dr. Levent Tufan Kumaş, Dr. Öğr. Ü. Diğdem Yöyen Ermiş, Doç. Dr. Yasemin Heper, Prof. Dr. Haluk Barbaros Oral’ın görev yapacağı proje hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Ü. Salih Haldun Bal; “Transfüzyonun (kan nakli), hastanın bağışıklık sistemini etkileyerek istenmeyen sonuçlara yol açabildiği uzun yıllardır bilinse de; transfüzyonla ilişkili immün düzenlenme (transfusion related immuno-modulation; TRIM) adı verilen bu tablonun nedeni ve oluş mekanizması aydınlatılabilmiş değildir. Bu nedenle hastayı TRIM’den tam olarak koruyacak çözüm veya çözümler de üretilememektedir. Bu konuda yürütülmüş çalışmalar sayesinde ulaşılan bilgi yeni çalışmalar ile desteklendikçe hedefe daha çok yaklaşılmaktadır” dedi.


    Projede kan bağışı sonrası kan torbası içinde kalan veya üretilen eksozomların, TRIM gelişimindeki ihtimali yüksek rollerini araştıracaklarını kaydeden Bal; “Bu gayeyle eritrosit süspansiyonlarının içinde depolama süresi boyunca biriken eksozomların, T lenfositler üzerindeki etkileri, in vitro hücre kültürü ortamında kan transfüzyonu taklit edilerek incelenecektir. Böylelikle TRIM gelişiminde eksozomların rollerinin olup olmadığı değerlendirilebilecek ve elde edilecek sonuca göre transfüzyon stratejilerinin düzenlenmesi sağlanabilecektir” şeklinde konuştu.

  • BUÜ’lü akademisyenlerden TÜBİTAK Proje başarısı

    BUÜ’lü akademisyenlerden TÜBİTAK Proje başarısı

    Açıklanan sonuçlara göre, BUÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Pervin Aniş yürütücülüğündeki “Tekstil Ön Terbiyesinde Sürdürülebilir Nanobubble Teknolojisinin Kullanılmasının Ekolojik ve Ekonomik Etkilerinin İncelenmesi” başlıklı proje destek almayı başardı. Proje ekibinde Doç.Dr. Sibel Şardağ ve Öğr.Gör.Dr.Tuba ToprakÇavdur araştırmacı olarak görev yapacak.

    Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Pervin Aniş, “Dünya üzerindeki kaynakların alışılan şekilde kullanımının sürdürülmesinin mümkün olmadığı mevcut verilerle değerlendirildiğinde açık bir şekilde görülmektedir. Tüm ülkelerin tüm sektörlerini sürdürülebilirlik ve yeşil üretim ekseninde dönüştürmesi arzu edilen bir gelişmeden ziyade Avrupa Birliğinin Yeşil Mutabakatı çerçevesinde bir zorunluluktur. Bu dönüşüm de şüphesiz daha az su tüketen, daha az enerji tüketen, daha çevre dostu bir üretim yapan ve ar-ge çalışmalarına önem veren yeşil üretim ile başlayacaktır’ şeklinde konuştu.


    Tekstilde verimlilik artacak, maliyet düşecek

    Bu çalışmada, yeni bir teknoloji olan nanobubble teknolojisinin tekstil terbiye sektörünün farklı alanlarında kullanılabilirliğinin araştırılacağını belirten Prof. Dr. Anış; “Nanobubble teknolojisinin literatürde de belirtildiği gibi en büyük avantajı olan su, kimyasal ve enerjiden tasarruf edilmesi avantajlarından yararlanılarak, daha çevreci ve sürdürülebilir bir ön terbiye işlemi yapılabilmesi imkanlarının inceleneceğini belirtti. Bu özellikleri nedeniyle nanokabarcığın kombine ön işlemlerde önemli olan ara yıkamalarda ve özellikle radikal oluşumları açısından da peroksit ağartması esnasında daha etkili proses şartları sağlayacağının beklendiğini vurgulayan Aniş; “Bu düşüncede özellikle haşıl sökmeden başlayarak, hidrofilleştirme, ağartma, kombine ön işlemler ve optik beyazlatma proseslerindeki konvansiyonel yöntemlere göre avantajı ve/veya konvansiyonel yöntemin verimini arttırma, daha az kimyasal tüketimi, suyu etkin kullanma ve maliyetleri düşürme potansiyeli ile daha ekonomik ve daha ekolojik, sürdürülebilir ön terbiye proseslerinin yapılabilirliğinin değerlendirileceğini belirtti. Prof. Dr. Pervin Aniş, TÜBİTAK’ın öncelikli alanlarının içerisine ‘Endüstride Yeşil Üretim/Yeşil Dönüşüm’ konularının alınmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

    TÜBİTAK’ın kabul ettiği bir diğer 1001 Projesi ise BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ferda Arı’nın projesi oldu. BUÜ Moleküler Kanser Araştırma Laboratuvarı’nda (BUMKAL), Prof. Dr. Ferda Arı yürütücülüğünde gerçekleştirilecek olan “Ölümden Yaşama Uzanan Yol: Anastazis Mekanizmasının Akciğer Kanserindeki Rolü ve Moleküler Biyobelirteçlerin Aydınlatılması” başlıklı projede Moleküler Biyoloji doktora öğrencisi Oğuzhan Akgün ve MSc. Halime Akgün, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan Dr.Öğr.Ü. Elif Ertürk görev alıyor. Multidisipliner bir çalışmanın yürütüleceği projede BUÜ Tıp Fakültesi İmmunoloji Anabilim Dalı’ndan Dr.Öğr.Ü. Didem Yöyen Ermiş, Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr. Özgür Özyiğit, Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Doç.Dr. Gıyaseddin Özcan da araştırmacı olarak yer alacak.

     


    Anastazis mekanizması özel biyosensörler ile takip edilecek

    Proje hakkında bilgi veren Prof.Dr. Ferda Arı ise; “Temel ve klinik bilimlerden araştırmacıların disiplinlerarası iş birlikleriyle yürütülecek olan projemizde, akciğer kanserinde ölmekte olan kanser hücrelerinin anastazis mekanizması ile nasıl tekrar yaşama döndükleri araştırılacaktır. Proje çalışmamızda anastazis mekanizması grubumuz tarafından özel biyosensörler ile hücresel boyutta takip edilecektir. İn-vivo hayvan modellerinde hücresel seviyede takip yapılarak anastazis mekanizması literatürde ilk defa canlı hayvan modellerinde araştırılacaktır. Bu sayede klinik öncesi kanıtların ortaya konmasıyla akciğer kanserinde tedavi sonrası bir hücrenin ölümden kaçarak tekrar nasıl yaşama doğru dönebildiğinin moleküler temelleri aydınlatılacaktır. Böylece, belirlenecek biyobelirteçler sayesinde tedaviye yönelik yeni hedefler ortaya konabilecektir” açıklamasında bulundu.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz da akademisyenlerin hazırladıkları projelerin TÜBİTAK tarafından kabul edilmesinin gururunu yaşadıklarını söyledi. 1001 projelerinin bilimsel ve akademik gelişime kıymetli katkıları bulunduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Araştırma Üniversiteleri arasında yer alan Üniversitemiz, her türlü bilimsel ve akademik çalışmaya destek olmaya devam ediyor. Ulusal veya uluslararası projelerde adımızın geçmesi, akademisyenlerimizin bu projelere katkı sağlaması bizleri onurlandırıyor. Yönetim olarak, böylesi gayretlerin ilk günden itibaren destekçisi olduk. Son güne kadar da katkı sağlamaya devam edeceğiz. Üniversitemizi hak ettiği seviyeye taşımak için çabalayan, bu gayeyle çalışan, üreten ve proje yapan tüm akademisyenlerimizi gönülden tebrik ediyoruz. Son olarak TÜBİTAK 1001 Programı çerçevesinde destek almaya hak kazanan Prof. Dr. Ferda Arı ve Prof. Dr. Pervin Aniş hocalarımızı da bu kıymetli çalışmalarından ötürü kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz” şeklinde konuştu.

  • BŞEÜ Tıp Fakültesine 21 öğretim üyesi alınacak

    BŞEÜ Tıp Fakültesine 21 öğretim üyesi alınacak

    Rektörlükten yapılan açıklamada, geçen yıl Sakarya Üniversitesinde öğrenim gören tıp fakültesi öğrencilerinin bu yıl ilk kez BŞEÜ Tıp Fakültesinde öğrenim görmeye başlayacağı belirtildi.

    2022-2023 eğitim-öğretim döneminde öğrencilerine kendi bünyesinde eğitim verecek üniversitenin hem fiziki ve teknik altyapısını hem de akademik kadrosunu güçlendirme çalışmalarının devam ettiği vurgulanan açıklamada, “Tıp Fakültemiz, Temel Tıp Bilimleri, Cerrahi Tıp Bilimleri ve Dahili Tıp Bilimleri için toplam 21 öğretim üyesini kadrosuna katmak için ilana çıktı.” ifadesi kullanıldı.

    Tıp fakültesinin Sağlık Bakanlığı ile yapılan afiliasyon çalışması ile Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kavuştuğu aktarılan açıklamada, “Tıp Fakültesi, önümüzdeki eğitim öğretim döneminde öğrencilerine kendi bünyesinde eğitim vermek için tüm hazırlıklarını tamamladı. Kadrosuna yeni katacağı uzman isimlerle hem öğrencilerimizin eğitimine hem de şehrimizin sağlık altyapısına büyük katkılar sağlayacak olan tıp fakültemiz günden güne ilerlemeye devam ediyor.” denildi.

    Açıklamada görüşlerine yer verilen BŞEÜ Rektörü Prof. Dr. Şükrü Beydemir, fakülte bünyesine katılacak yeni 21 akademisyenle hem öğrencilerin eğitimlerini hem de kentin sağlık alanındaki ihtiyaçlarını büyük oranda karşılayacaklarına dikkati çekerek, “Hastanemizde sağlık hizmeti alan vatandaşlarımızın daha kısa sürede ve daha nitelikli koşullarda bu hizmetten faydalanmasına olanak sağlayacağız. Bunun yanı sıra öğrenimlerini ilimizde görecek öğrencilerimiz için hazırlıklarımızı tamamladık. Kadromuzu hacim ve nitelik bakımından yetkin hale getirmeye devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

  • Uludağlı genç akademisyenler ‘en iyi’ seçildi

    Uludağlı genç akademisyenler ‘en iyi’ seçildi

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) 2020 yılında görev yapmaya başlayan iki genç akademisyen, yürüttükleri başarılı çalışmalar ile farklı kurumlardan ödül almayı başardı.

    BUÜ’lü akademisyenler, 2020 yılında farklı kurumlar tarafından verilen en iyi doktora ve araştırma projesi ödüllerini kazanmayı başardı. BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde önceki yıl göreve başlayan Dr. Öğr. Ü. Vehbi Metin Demir, Türk Felsefe Derneği tarafından verilen 2020 yılı en iyi doktora ödülünün sahibi olurken, Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı’nda 2020 yılında görev yapmaya başlayan Dr. DiğdemYöyen Ermiş de 12. Dr. Aysun – Ahmet Küçükel Tıp Ödülleri’nde En İyi Bilimsel Araştırma Ödülü’ne lâyık görüldü.

    Diğdem Yöyen Ermiş, önceki yıl 12.’si düzenlenen Aysun – Ahmet Küçükel Tıp Ödülleri töreninde hazırlamış olduğu “Myeloidmaturation potantiates STAT3 – mediatedatypical IFN – gamma signaling andupgrelation of PD1 – ligands in AML and MDS” başlıklı araştırma projesi ile Temel Tıp Bilimleri dalında En İyi Bilimsel Araştırma Ödülü’nü kazandı. Dr. V. Metin Demir isehazırlamış olduğu “Kültürlenmiş Beynin Metafiziği: Çağdaş Beyin Araştırmalarının Kıta Avrupası Felsefesi Açısından Yeniden Ele Alınması” başlıklı doktora teziyle ödül almayı başardı.

    Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ve Prof. Dr. Ferudun Yılmaz’la birlikte genç akademisyenleri makamda ağırladı. Başarılarından dolayı iki akademisyeni de tebrik eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, teşekkür belgesi takdim etti. Kılavuz, önceki yıl göreve başlayan akademisyenlerin aynı kararlılık ve azim ile çalışmalarına devam edeceklerine inandıklarını vurguladı.

  • “YÖK-Gelecek Projesi” ile ilk kez öncelikli alanlarda akademisyen alımı yapılacak

    “YÖK-Gelecek Projesi” ile ilk kez öncelikli alanlarda akademisyen alımı yapılacak

    Yükseköğretim Kurulunca (YÖK), geleceğin bilim insanlarının yetiştirilmesi amacıyla başlatılan “YÖK-Gelecek Projesi” ile ilk kez öncelikli alanlarda akademisyen alımı yapılacak.

    YÖK’ün internet sitesinden “Geleceğin Bilim İnsanları İçin YÖK-Gelecek Projesi”ne ilişkin yapılan açıklamada, özellikle gelişmesini büyük ölçüde tamamlayan üniversitelerde, daha özel alanlarda uzman insan gücüne ihtiyaç duyulduğuna işaret edildi.

    Bu ihtiyacın karşılanmasının hakkaniyet ve fırsat eşitliği çerçevesinde olması gerektiği vurgulanan açıklamada, meselenin diğer yönünün de üniversitelerin bilimsel faaliyetleri ve misyonlarının, Türkiye’nin kalkınma yolundaki tercihleri ve öncelikleriyle uygun şekilde ilişkilendirilmesi olduğu aktarıldı.

    Bütün üniversitelerin ve özellikle kadro rejimi itibarıyla farklı statüdeki devlet üniversitelerinin, kadro kullanımı konusunda Türkiye’nin kalkınma yolundaki yürüyüşüne uygun merkezi bir planlamaya ihtiyacı bulunduğuna işaret edilen açıklamada, üniversitelerde öğretim üyesi ve öğretim elemanı istihdamının YÖK tarihi boyunca merkezi sistemin, yükseköğretim kurumlarına toplam kadro sayısı belirleyerek tahsis etmesi, unvan bazında belirlenen kadroların kurumlarda kullanım izninin kamu yararı gözetilerek YÖK tarafından izne bağlanması, üniversitelerin bunlar için aradıkları özel şartları belirleyip ilana çıkarak atama süreçlerini kendi kararlarıyla sonlandırmaları şeklinde sürdüğü anımsatıldı.

    İlk kez uygulanacak proje üç aşamada gerçekleştirilecek

    Açıklamada, “Bu sene yükseköğretim tarihimizde akademik kadro kullanımında yeni bir yöntem hayata geçirilecektir. Bu yöntem, ‘yeni YÖK’ tarafından bir proje mantığı içinde kurgulanmıştır. Projenin adı YÖK-Gelecek Projesi’dir. İlk kez uygulanacak proje üç aşamada gerçekleştirilecek. Birinci aşama öncelikli alan araştırma görevlisi istihdamı, ikinci aşama öncelikli alan öğretim üyesi istihdamı, üçüncü aşama akademik liyakat-kariyer platformu.” bilgisi paylaşıldı.

    “Bugün yeni bir projenin haberi değil, hayata geçirilen ilk adımının kamuoyuyla paylaşıldığı” vurgulanan açıklamada, “Yeni YÖK olarak, koyduğumuz hedef doğrultusunda yeni bir kurguyu hayata geçiriyoruz. İnşallah diğer projelerimiz gibi bunda da kısa zamanda önemli mesafeler katedeceğiz. Bu projenin bir çıktısı da sistem içinde ülkenin öncelikli alanlarında nitelikli bilgi üretmeye aday olan gençlere imkan tanıma, onlara sahip çıkma ve onların başarının ödüllendirileceğine dair inançlarını pekiştirmek olacaktır.” değerlendirmesinde bulunuldu.

    Açıklamada, yeni YÖK tarafından öncelikli alanlar, ihtisaslaşma, açık bilim, üniversitelerde çeşitlilik, araştırma üniversiteleri, bölgesel kalkınma odaklı, mesleki uygulama ağırlıklı ve tematik üniversiteler, temel bilimlerde üstün başarı sınıfları, YÖK 100/2000- öncelikli alanlarda doktora, dijital dönüşüm, geleceğin meslekleri gibi kavramların da daha önce Türk yükseköğretim sistemine kazandırıldığı anımsatıldı.

    İlk kez “öncelikli alanlarda” araştırma görevlisi ilanına çıkılacak

    Açıklamada, projeyle ilk kez öncelikli alanlarda araştırma görevlisi ilanına çıkılacağı bildirildi.

    Uzun yıllardır var olan sistemin genel ve cari uygulama olarak yine süreceği, 2020’de merkezi olarak belirlenen toplam atama izin sayılarının üniversitelere tahsis edildiği belirtilen açıklamada, projenin birinci aşamasına ilişkin, “Fakat bunun yanı sıra, yani devam etmekte olan bu ana yola ilave olarak, hacim itibarıyla daha küçük/daha az sayıda kadronun tahsis edileceği farklı bir yol daha uygulamaya sokulmaktadır. İlk defa uygulanacak bu sistem diğer projelerimizde olduğu gibi YÖK tarafından basit, sade ve yalın bir şekilde kurgulanmıştır.” ifadelerine yer verildi.

    Açıklamada, bu yöntemin özelliklerine ilişkin şunlar kaydedildi:

    “Ülkemizin öncelikli alanlarının belirlenmesi ve bu alanlarda doktora programlarına açılması. İlave kadro tahsisi yapılacak (ilave atama izni verilecek) üniversitelerin, YÖK tarafından belirlenen, ülkemizin öncelikli alanlarında doktora eğitimi verebilme yetkinliğine sahip olması. Tarif edilen kadro için belli bir kişinin değil, ihtiyaç duyulan profilin tanımlanması. Hak ve adalet duygusunu zedelemeyecek, fırsat eşitliğini gözetmek üzere ilan edilen kadro için başvuru yapabilecek yeterince adayın sistemde bulunuyor olmasına dikkat edilmesi. Adayların değerlendirilmesi ve seçiminin cari usule göre üniversitelerimiz tarafından yapılması.”

    Açıklamada, “Türk yükseköğretim sisteminin ‘liyakat ve ehliyet’ çerçevesinde şekillendirilmesine ve üniversitelerimizin ihtisaslaşmasına katkı sağlayacak ‘Öncelikli Alan Araştırma Görevlisi’ atamalarıyla, iki üç sene zarfında yükseköğretimde hissedilebilir iyileşme hedeflenmektedir.” değerlendirmesine yer verildi.

    YÖK tarafından belirlenen koşulların dışında özel şart koşulamayacak

    “Proje kapsamında, Türkiye’nin öncelikli alanları belirlenmiş ve ‘adrese teslim’ olmamak kaydıyla bu alanlarda doktora eğitimi yapan öğrencilere araştırma görevlisi kadrolarına atanma imkanı tanınmıştır.” bilgisi paylaşılan açıklamada, genel kadro kullanımı üniversitelerce sürdürülürken, bu daha az sayıdaki araştırma görevlisinin atanmasında Türkiye’nin önceliklerine odaklanıldığı ancak YÖK tarafından belirlenen koşulların dışında şart koşmamak kaydıyla süreçlerin yürütülmesinin yine üniversitelere bırakıldığı belirtildi.

    Açıklamada, “Öncelikli alanlara araştırma görevlisi atanmasını hedefleyen ve ‘yeni YÖK’ tarafından sade ve yalın şekilde kurgulanan bu proje, diğer pek çok projemiz gibi Türk yükseköğretimi için bir ilktir.” ifadeleri kullanıldı.

     “Öncelikli Alanlar Araştırma Görevlisi” kadrosu için ek atama izinleri verildi

    2020’de “yeni YÖK” anlayışı çerçevesinde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu alanlardaki nitelikli insan gücünü karşılayabilmek için “Öncelikli Alanlar Araştırma Görevlisi” kadrosu için “ek” atama izinlerinin de verildiği bildirilen açıklamada, izin verilen öncelikli alanlardan bazıları şu şekilde sıralandı:

    “Yapay Zeka, Veri Bilimi, Mikro ve Nanoteknoloji, Akıllı ve Yenilikçi Malzemeler, Gıda Üretimi, İşleme ve Teknolojisi, Gıda Biyoteknolojisi, Sürdürülebilir Tarım, Zootekni ve Hayvan Besleme, Moleküler Farmakoloji, İlaç Araştırmaları ve Aşı, Biyoteknoloji, Uluslararası Güvenlik ve Terör, Eğitimde Dijitalleşme, İnsan Beyni ve Nörobilim.”

    “Öncelenen ‘kişiler’ değil, ‘öncelikli alanlar’dır”

    Açıklamada, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

    “Yükseköğretim sisteminde 2 bin 200 öğrencimiz, çeşitli üniversitelerde, öncelikli alan olarak belirlenen bu alanlarda doktora eğitimlerine devam etmektedir. Diğer bir ifadeyle hiçbir pozisyon/kadro ilanı belirlenmiş kişiler için olmayıp, belirlenmiş alanlar içindir. Burada öncelenen ‘kişiler’ değil, ‘öncelikli alanlar’dır.

    Bu projeyle ülkemizin öncelikli alanlarında nitelikli insan gücü ihtiyacını ve öğretim üyesi eksikliğini gidermek için önemli bir adım atılmaktadır. Bu kadrolara yapılacak atamaların tamamıyla ‘liyakat’ çerçevesinde olması için, belli bir üniversitenin havuzundan değil, Türkiye’nin havuzundan yararlanılarak gerçekleştirilecek olması, bu önemli adımı daha da değerli kılmaktadır.”

    Açıklamada, ayrıca yeni YÖK’ün girişimleri sonucunda temel bilimler, ziraat, orman, veterinerlik, su ürünleri, astronomi ve uzay bilimleri, yer bilimleri ve felsefe alanlarında lisans bursları ve “YÖK 100/2000 Doktora Projesi” ile de doktora bursu verildiği anımsatıldı.

    “Öncelikli alan öğretim üyesi istihdamı” da yakında açıklanacak

    YÖK-Gelecek Projesi’nin ikinci aşamasına ilişkin de açıklamada şu bilgilere yer verildi:

    “Projenin ikinci ayağı ise ülkemizin kalkınma yolundaki öncelikli ve özellikli alanlarında öğretim üyesi atamaları için verilecek olan ‘ek’ izinlerden oluşacaktır. Üniversitelerimizin bu alanlarda temayüz eden ilgili bölümlerine tahsis edilecek olan ‘ek’ öğretim üyesi kadro ilanları ile ‘başarılı bölümler’ daha da güçlendirilmek suretiyle ödüllendirilecektir.

    Projenin ‘Öncelikli Alan Öğretim Üyesi’ ayağı önümüzdeki günlerde akademi camiası ve kamuoyuyla paylaşılacaktır. Bu paylaşımda üniversitelerin ve alanların nasıl seçildiğine dair bilgilendirme de yapılacaktır. Böylelikle bu ay içinde YÖK-Gelecek Projesi’nin üç aşaması da hayata geçirilerek sisteme kazandırılmış olacaktır. “