Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan karara göre, Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı çevresindeki 190 parselin, linyit madeni sahası olarak kamulaştırılması kararı yürürlükten kaldırıldı. Erdoğan 2 gün önce maden işletme ruhsatlı sahada, maden üretimine devam edilebilmesi için 190 parselin Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılması kararını vermişti.
Etiket: akbelen
-
Kılıçdaroğlu’ndan ‘Akbelen’ tepkisi
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi’ndeki Akbelen Ormanı, Limak-İçtaş ortaklığındaki Yeniköy-Kemerköy Enerji tarafından açılmak istenen kömür madeni için kesiliyor. Madene karşı köylüler, 2019’dan bu yana mücadele ediyor.
Dava süreci devam ederken 24 Temmuz sabah saatlerinde bölgeye jandarma ekipleri sevk edildi ve ağaç kıyımı başladı. Ağaç katliamı üzerine bölgede eylem başlatan İkizköy direnişçileri ise jandarmanın biber gazlı ve coplu saldırısına uğruyor.TUVALET BİLE YASAKValilik son olarak kömür madeni için başlatılan ağaç kesiminde ‘gerekli işlemlerin sona erdiğini’ kaydetse de alanda iş makineleri çalışmaya devam ediyor.
Geçen hafta alana eylemcilerin su tankerini almayan jandarma, son olarak seyyar tuvaletlerin girişini engelledi.
Seyyar tuvaletleri nöbet alanına almaya çalışanlara, kolluk kuvvetleri tarafından sert müdahale edildi. Gözaltına alınanlar oldu.
Yaşananlar sosyal medyada da gündem olurken; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter’dan dikkat çeken bir paylaşımda bulundu.
CHP lideri paylaşımında, “Akbelen ormanlarında vatana sahip çıkmak için mücadele eden vatandaşlarımızın en temel ihtiyaçlarını dahi giderememesi için, başlarına jandarma dikmek asla kabul edilemez! Bu, hem korkunç bir baskıdır hem de böyle bir emir vermek köklü Jandarma Teşkilatımıza büyük saygısızlıktır” ifadelerini kullandı.
Akbelen ormanlarında vatana sahip çıkmak için mücadele eden vatandaşlarımızın en temel ihtiyaçlarını dahi giderememesi için, başlarına jandarma dikmek asla kabul edilemez! Bu, hem korkunç bir baskıdır hem de böyle bir emir vermek köklü Jandarma Teşkilatımıza büyük saygısızlıktır. pic.twitter.com/yiXwmpLqJT
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) August 14, 2023
-
Muğla işgal altında
Muğla’nın Milas ilçesinde YK Enerji’nin madencilik faaliyetleri için Akbelen Ormanı’ndaki ağaçların kesilmesine karşı çıkan İkizköylüler ile Hatay’ın Dikmece köyündeki zeytinlik arazilerine acele kamulaştırma kararı verilen Dikmece köylüleri ve çevreciler, TBMM’de CHP’nin grup toplantısına katıldı. Köylüler yanlarında getirdikleri zeytinleri ve cevizleri grup sıralarına koydu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasını yapmadan önce İkizköylü Necla Işık’a söz verdi.
“ANAYIZ ÇÜNKÜ ANAYIZ”
Kürsüye çıkan Işık, Akbelen Ormanı’ndan topladığı çiçekleri göstererek, şunları söyledi:
“Meclis bugün Akbelen için toplandı. 4 senedir bir mücadele, 4 senedir bir haykırış, tüm canlılar için, toprak için, hava ve su için canımızdan can gidiyor dedik, 4 senedir. ‘Akbelen Ormanı yaşasın, yaşatmaya devam edeceğiz’ dedik. Ne yazık ki 16 gündür çok büyük katliam yaptılar Akbelen Ormanı’nda. Sadece çamları değil içindeki kuşundan, kurduna, domuzundan, börtü böceğine, yöre halkına, dışarıdan desteğe gelen, marjinal diyorlar ya aslında bizlere diyorlar. Bizlermişiz marjinal. Köylülermiş. Toprağımızı savunduğumuz için terörist de olduk, vatan haini de olduk, marjinal de olduk. Oluruz. Toprağımız için hepsi oluruz. Üreticiyiz, çiftçiyiz çünkü. Anayız çünkü anayız. Sadece çocuklarımızın anası değiliz toprağın anasıyız. Her bir bitkinin, coşkun akan derelerin, içinde öten ormanın anasıyız. Olmaya da devam edeceğiz.
Muğla’yı alamadığı için denizinden toprağına, dağından taşına, ormanına çok büyük bir baskı var. Yok etme baskısı. Ama biz en başta köylüler olarak kendimizi siper ettik. Taşımızı dahi vermeyeceğiz dedik, bu aç gözlü beşli çetelere. Sizin de dediğiniz gibi. Vermeyeceğiz. Biz hiçbirimiz bu dünyanın sahibi değiliz. Bizden öncelikler de vardı, atalarımız da vardı. Bizler bu dünyada sadece kiracıyız, gelip geçiciyiz. Bugün varsak, yarın yokuz hepimizin olduğu gibi. O yüzden buranın sahibiymişiz gibi davranmaktan vazgeçelim. Paranın esiri olmaktan vazgeçelim artık, çünkü doğamız gidiyor, tüm canlıların, topraktan tutun, bitkisinden tutun insanına hayvanına kadar. Hepsinin en temel hakkı olan sularımız gidiyor, coşkun akan derelerimiz gidiyor.”
“EVİN YANINA KARAKOL DİKTİLER”
Işık, bir avuç köylü olarak 4 senede çok büyük şeyleri başardıklarını kaydederek, “24 Temmuz Pazartesi günü öyle bir örgütlü gelmiş ki bu kötülük, başta jammer koydular. Sesimizi kimseye duyuramayalım diye. Evimizin yanına karakolu diktiler, 5 tane TOMA diktiler. Siz gördünüz mü bir küçücük köyde 5 TOMA ne arar? Biz ne derdindeyiz, biz toprağımızın derdindeyiz” dedi.
“MUĞLA İŞGAL ALTINDA”
Işık, verdikleri mücadelenin artık vatan meselesi haline geldiğini belirterek, “Toprağımızın her karışı adım adım işgal altında. Biz değiliz işgalciler, işgalcilerin kim olduğu ortada. Devlet gücünü, askeriyeyi bize karşı kullanarak, coplayarak, biber gazıyla 15 yaşındaki çocuklarımızın ve 90 yaşındaki ninelerimizin gözlerine biber gazları sıkıldı. Neydi dertleri, Akbelen Ormanı’nı almak. Niçin, maden için. Değer mi? 2,5 yıl olsun, 4 yıl olsun. Değer mi? Sağlığımızdan olduğumuz yetmiyor mu 40 senedir? Muğla’nın yüzde 69’u ormanları madenlere ruhsatlı. Muğla’nın her yeri aslında işgal altında” diye konuştu.
“GEREKİRSE ÖLÜRÜZ”
Halen mücadelelerinin devam ettiğini belirten Işık, “Parti ayırmaksızın bütün vekillerin Akbelen’e akın etmesini, gerekirse orada bütün ağaçlara, toprağa yatalım. TOMA’ların önüne beraber yatalım. Biz orada vekillere olan işkenceyi de gördük. Avukatlarımızın gözaltına alındığını da gördük. Ne kaldı biliyor musunuz? Bir hapse girmediğimiz, bir de ölmediğimiz kaldı? Hapse de gireriz, gerekirse bu vatan için de ölürüz. Ölürüz de toprağımızı, köyümüzü maden canavarına teslim etmeyiz bu saatten sonra” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Marjinal gruplar” sözüne de atıf yapan Işık, “Bu marjinal gruplar, dedim ya savunmaya devam edecek. Marjinaller burada. Hepiniz görüyorsunuz. Başı yazmalı, elleri kınalı, nasırlı, ayakları naylon pabuçtan başka bir şey görmemiş. Çanakkale’de, Dumlupınar’da, vatanın her yerinde kanını dökmüş ataların çocuklarıyız biz. Atatürk çocuklarıyız. Bizler Andımız ile büyüdük. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ile büyüdük. İstiklal Marşı’nın başında yer alan ‘Korkma’ ile büyüdük. Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz” diye konuştu.
-
“Yeter derelerimiz, kuşlarımız susuz kaldı”
Muğla’nın Milas ilçesi İkizköy mevkisindeki Akbelen Ormanı’nda maden sahasının genişletilmesi amacıyla ağaç kesimine karşı İkizköylüler ve çevrecilerin direnişi ve nöbeti sekizinci günde sürüyor. Muğla’nın Bağdamlar Köyü’nden Akbelen’e gelen 75 yaşındaki Zehra Ünal, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“BİZİM YERLERİMİZİ ALDILAR NE SULARI KALDI NE BAŞKA BİR ŞEYİMİZ KALDI”
“Bizim yerlerimizi aldılar ne suları kaldı ne başka bir şeyimiz kaldı. Akarsularımızı bitti. İkizköy gitti, Akbelen gidiyor. Oradan buraya kadar tek bir ağaç kalmadı. Ne annemden bir toprak kaldı ne de başka bir şey hepsini aldılar, seslenmedik cahil zamanımızdı, çocukluk zamanımızdı. Şimdi de ellerimle getirip tenekeyle suladığım zeytinlerimiz dahi gidiyor. Güllük suları gidiyor, Bodrum suları gidiyor. Güllük, Zeytinlikuyu, Kıyıkışlacık sularının hepsi gitti sayılır. Kuşların su içecekleri hiçbir yer kalmadı. Ben ona geldim. Kalp hastasıyım, aksayarak geldim, arabayla getirdiler. Benim isteğim zeytinlerimiz gitmesin, sularımız gitmesin. Bu sular da giderse Çamköy çöle dönüyor. Çamlar da kesildi şimdi sıra zeytin ağaçlarımıza geldi.
“YETER ALMASINLAR BİZİM TOPRAKLARIMIZI, ALMASINLAR BİZİM SULARIMIZI”
Ben şimdiye kadar mağdurum bundan sonra mağdur olmak istemiyorum. Herkes bize yardımcı olsun. Buranın iş yeri buraysa benim çocuğumun iş yeri de gidiyor. Ben ondan ötürü geldim, hasta yatağımdan kalktım. Hapları içip yola çıktım, bu haplarla yaşıyorum. Bugün öleceğimi de bilsem gideceğim dedim. Hakkımızı aramaya geldim. Üç tane adamın gelip buraları talan etmeye hakları yok. Yeter derelerimiz susuz kaldı, kuşlarımız susuz kaldı. Asmalarımızda bir tane üzüm kalmadı. Babam kanserden öldü, ağabeyim koah hastalığından öldü, kardeşim dört ay Aydın Hastanesi’nde yattı. Ben de çeke çeke kalp hastası oldum. Yeter almasınlar bizim topraklarımızı, almasınlar bizim sularımızı.
Bu kadar millet susuz kalıyor bir biz değil, tüyü bitmedik çocuklar susuz kalıyor. Nereye gidecek bu Bodrum’un insanı? Cumhurbaşkanı da orada, işçisi de orada, sanatçısı da orada, herkes Bodrum’da. Bu Bodrum’un insanları niye gelmiyor buraya?… Onlar parayı alıyor ama ben susuz kalıyorum. Benim çoluğum çocuğum aşsız kalıyor, ekmeksiz kalıyor, yersiz kalıyor.”
-
TBMM Başkanvekili Akbelen’de
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, Akbelen’de yapılan ağaç kesimine karşı çıkmak için mücadele eden doğaseverleri ziyaret etti. Akbelen’de köylüler ve doğaseverlerle birlikte basın açıklaması yapan Karaca, şöyle konuştu:
“Dün akşam Sayın Genel Başkanımız’ın görevlendirmesiyle sabah yola çıktım Denizli’den. Milletvekili arkadaşlarımıza da bir çağrı yaptık. Çevrede bulunan milletvekili arkadaşlarımızla önce bugün sabaha karşı oldukça sert bir müdahale sonucunda gözaltına, gözaltına diyemeyeceğim çünkü bir gözaltı işlemi de yoktu. Ormanına, doğasına ve buradaki yurttaşlarımızla birlikte bir dayanışma duygusuyla, mücadelesiyle buradaki her bir ağaca sahip çıkabilmek için mücadele eden yoldaşlar, karakolun bahçesindeydi. Onlarla görüştük. Dört arkadaşla ilgili de gözaltı kararı verildi saatler sonra. Diğer arkadaşlarımız da ifadeleri alınarak serbest kalacaklar.
“İKİ YIL ÖNCE BİR AĞACI KURTARMAK İÇİN ŞEHİT OLAN YURTTAŞIMIZ, NE İÇİN ŞEHİT OLDU?”
Biz buraya geldik tam yukarıdaki bu katliama tekrar geldiği boyutu görmek için çıktığımız sırada yeni bir gözaltı işlemi uygulanmış. Şunu ifade etmek isterim: Bugün Marmaris yangınlarının iki yıl önceki Marmaris yangınlarının çıktığı gün. Hepimiz hatırlayalım. Burada bulunan, bulunmayan 100’lerce yurttaşımızla birlikte güvenlik güçlerimizle birlikte ve topyekûn bir ağacı kurtarmak için hep beraber seferber olmuştuk. Hatırlayın. Muğla’daki bir kardeşimiz, yangın söndürme mücadelesindekilere kendi olanaklarıyla su taşırken şehit olmuştu. Şimdi ben soruyorum buradan, bu ülkede bu iki şirketin çıkarını korumak için dilleri lal olmuş iktidara soruyorum: O iki yıl önce bir ağacı kurtarmak için şehit olan yurttaşımız, ne için şehit oldu? İki yıl önce o ağaçlar yanmasın diye topyekûn, her birimiz elimizdeki bütün olanaklarla su taşırken günlerce ormanlarımız yanmasın diye mücadele ederken bugün bu yaşanan katliam, neden? O gün korunan ormanlar bugün neden korunmuyor? O gün ormanlar korunurken iki şirketin çıkarı olmadığı için mi korundu? Bugün o iki şirketin çıkarları için mi korunmuyor?
“DAKİKA DA BİR NEREDEYSE AĞAÇLAR İNDİRİLİYOR ARKADAŞLAR”
Buradan sadece bir milletvekili değil, aynı zamanda TBMM Başkanvekili sıfatımla konuşuyorum. Dört yıl önce Akbelen’e geldiğimde bu yurttaşlarımız, yaşam alanlarının mücadelesini veriyordu. Az önce dün sayın Genel Başkanımız geldikten sonraki manzarayı gördük. Dün Genel Başkanımızın geçtiği güzergahtakiler tamamen yok olmuş, kesilmiş. Dakika da bir neredeyse ağaçlar indiriliyor arkadaşlar. Burası su havzası, şu anda büyükşehirlerin diğer illerin kalan su miktarını tartışır durumdayız. O zaman su havzalarını katletmek hangi akla, hangi vicdana sığıyor? Anayasa’da ormanları korumak, genişletmek görevi iktidarın, devletindir. Soruyoruz: Dönümlerce ormanı katledilirken o anayasal görevinin gereğini yerine getirmeyen iktidar, anayasal suç işlemiyor mu şimdi?
“BUGÜN AĞAÇ DİKEREK BU AYIBI, BU SUÇU ÖRTBAS EDEMEZSİNİZ”
Deniliyor ki şu kadar ağaç diktik. Bu ağaçlar kaç yılda bu hale geliyor? Bir ormanın orman olabilmesi için en az 50-100 yıl gerekir. Bugün ağaç dikerek bu ayıbı, bu suçu örtbas edemezsiniz. Az önce de talan edilen yerleri de gezdik. Bütün buralar o hale gelecek. Su havzaları yok olacak. Yangınlar, sel baskınlarıyla, iklim krizi ile mücadele ederken neden iklim krizini tetikleyecek bu katliama sessiz kalınıyor? Neden iki şirketin daha çok kar etmesi için sessiz kalınıyor? Bunu kabul etmeyeceğiz. Tüm yurttaşlarımıza şikayet etmeye devam edeceğiz. Ama bir şey daha burada ifade etmek isterim. Geçtiğimiz yıl Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’de onayladık diyerek gerim gerim gerinip koltukları kabararak gezinen iktidar milletvekillerine de buradan sesleniyorum: Paris İklim anlaşması eğer kabul edilmişse, uygulanacaksa burada bu talanı yapamazsınız, izin veremezsiniz. Sıfır karbon derken bu talan böyle devam ederse sadece Avrupa’ya, dünyaya daha şık görünmek için, oradaki yeşil fonları cebe indirmek için Paris İklim Anlaşması’nı imzaladıysanız kimseyi kandıramazsınız. Tüm dünya buradaki katliamı, talanı görecek. O nedenle bu ülke hepimizin. Bizler, kuraklıkla, sellerle, ormansızlaştırmayla mücadele ederken sizler de aynı ülkede yaşıyorsunuz. Bütün yurttaşlarımıza buradan bir davet de çıkarmak istiyorum. Gelin Akbelen’i kurtarırsak Türkiye’yi de kurtaracağız. Ülkemizin her bir köşesinin, Anadolu’nun bağrına saplanmış bir hançerleri Akbelen’den çıkartabilirsek gerçekten yaşam hakkımız kazanacak. Birlikte kazanacağız. Tüm yurttaşlarımızı buradaki mücadelede dayanışma için davet ediyorum.”
-
“Bu çeteler milletin kanını emiyor”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muğla’nın Milas ilçesinde YK Enerji’nin maden sahasını genişletmek için ağaçlarını kesmeye başladığı Akbelen Ormanı’ndaki çevrecileri ve köylüleri ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’nun yanına; ağaçları sarıldığı fotoğraf ile hafızalara kazınan 95 yaşındaki Kıymet Aktuğ oturdu.
Burada köylülerin ve çevrecilerin tepkilerini dinleyen Kılıçdaroğlu, daha sonra şunları söyledi:
“Sizin verdiğiniz mücadeleyi yakından takip ediyorum. Bunu bilmenizi isterim. Buraya geliş nedenim, davayı yeni öğrendiğim için değil. Sizin sesinizi, sizin bizzat mikrofonu alarak derdinizi anlatmanıza imkân sağlamak içindir. Benim Ankara’da konuşmamın çok önemi yok. Sizin konuşmanız önemli. Sizin, derdinizi anlatmanız önemli. Çünkü derdi ve sorunu yaşayan sizsiniz. Mağdur olan, haksızlığa uğrayan sizsiniz. Çamınızı koruyan sizsiniz. Ama bu çam, bu ağaç sadece sizin ağacınız değil; 85 milyonun ağacıdır bu ağaç. Bu ağacın ömrü hepimizden çok daha fazladır.
Bu ülkede ormanın ne olduğunu, ormanda yaşayanların ne olduğunu, ekosistemi, bütün bunların hepsini bilen birisiyim. Çünkü bu orman sadece ağaç değil. O ormanda kuşlar, kurtlar, kaplumbağalar; binlerce ama binlerce canlı var. Her birisinin hakkını ve hukukunu korumazsak, o zaman görevimizi yapmamış oluruz.
Ağacı kestiğinizde suyu kesmiş olursunuz. Ağacı kestiğinizde tabiatı öldürmüş olursunuz. Ağacı kestiğinizde oksijeni bitirmiş olursunuz.
Bütün dünya bunu biliyor ama bir avuç çete bunu bilmiyor. Ben boşana mı ‘beşli çeteler’ diyorum. Boşuna mı, ‘bu beşli çeteler bu milletin kanını emiyor’ diyordum. Bunun için söylüyordum. Siz sanmayın ki sadece burada oluyor bunlar. Türkiye’nin hangi coğrafyasına gitseniz benzer olaylar var. Ama siz direndiniz ve direniyorsunuz. Direniyorsunuz, Kemal kardeşiniz sizin yanınızda.”
Kılıçdaroğlu daha sonra ağaçların kesildiği bölgeye giderek, incelemede bulundu.
Akbelen Ormanı’nda, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na; CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer ve Eren Erdem, Grup Başkanı Özgür Özel, Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve CHP Milletvekilleri Suat Özçağdaş, Ali Gökçek, Gökan Zeybek, Mahmut Tanal, Mustafa Sarıgül, Gizem Özcan, Utku Çakırözer, Mehmet Tahtasız, Barış Karadeniz, Sibel Suiçmez Elvan Işık Gezmiş, Hüseyin Yıldız, Aşkın Genç, Süreyya Öneş Derici, Cumhur Uzun, Orhan Sarıbal ve Namık Tan eşlik etti.
Beş gündür, ajansların ve televizyon kanallarının yayın yaptığı bölgede; Kılıçdaroğlu’nun ziyareti sırasında telefon ve internet iletişiminin kısıtlanması dikkat çekti.
-
Gözümüzün önünde koca dağı bitirdiler
Muğla’da, Akbelen Ormanları’ndaki ağaçlar dört gündür kesiliyor. Köylülerin ve çevrecilerin direnişi de sürüyor. Bir köylü, ANKA Haber Ajansı’na şunları söyledi:
“BİZİ KÖMÜR YOK ETTİ”
“Buraya çok destek lazım. Memleketimiz, bir kömür uğruna yok olup bitiyor gidiyor. Çok üzgünüz. Denedik, yandık; hem sıcak yaktı, hem bu sıkıntı yaktı. 54 yaşındayım. Bu köyde doğdum, bu köyde büyüdüm, bu köyde gömülmek istiyorum. Ama maalesef bizi kömür yok etti. Kömür, bizim mahallenin birini üç senede bitirdi. Ne geçti eline? Kömür yandı gitti, uçtu, kül oldu, bitti.
“GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE KOCA DAĞI BİTİRDİLER”
Belki 100 kişi var kesimci. Saniyede bir tane, gözümüzün önünde koca dağı bitirdiler. Nerede bu memleketin insanı… Bir kilo fasulye 8 lira olmuş. Domatesin kilosu şu temmuz ayında 25-30-40 lira. Belki büyükşehirlerde daha da pahalı. Bir ekmek kaç para? Bir mazot kaç para? Köylerimiz bitti, bitti… Benim çocukluğumda o kadar güzel çam balı vardı ki… Bizim tütüncülüğümüz vardı, bitti. Hayvancılığımız vardı, bitti. Şu an bir canımız kaldı. Canımızı alsalardı, bize böyle işkence çektireceklerine…
“VAZGEÇİN ŞU MEMLEKETİMİZİ YOK ETMEKTEN YA…”
Termik iş diyenler, termik aş diyenler, termik para diyenler… Cebin para ile dolsa, ekmek olmadıktan sonra çare yok. Şu termiğin dumanı tütsün diye; ovaları, ağaçları, zeytinliklerimizi, bahçelerimizi bitirdiler. Duman ettiler gittiler. Enerji üreteceklermiş. Başka bir çare bulsunlar. Vazgeçin şu memleketimizi yok etmekten ya… Ekmeğin üzerinden enerji üretilmez.
“BU İNSANLARDA HİÇ Mİ AKIL YOK”
Tarım arazisinin üzerinden enerji üretilmez. Hiç mi bu insanlarda akıl yok? Kaç asırlığız biz. Ben cahilim, cahil bir köylü olarak böyle düşünüyorum. Ne kadar aç gözlüyüz biz? Ne kadar para hırsıyız? Her şey para değildir. Şu çama kıyar mı insan? Vicdan biraz.
“TOPRAĞA ELİMİZ DEĞMEDİKÇE, YAŞADIĞIMIZI BİLEMEYİZ”
Cumhurbaşkanı… Bizim sesimizi duyun. Bize de çare olun. Biz nereye gideceğiz? Biz toprak istiyoruz. Toprağa elimiz değmedikçe, yaşadığımızı bilemeyiz. Kim anlayacak benim derdimizi. Bize destek istiyoruz. Yolları kesiyorlar. Bizim evlatlarımızı bizim karşımıza diktiler. Kim emir veriyorsa, gelsin. Bize çare bulsunlar madem. Ev yapsınlar, toprak versinler. Biz nereye gideceğiz? Onlar zengin diye biz garibanların böyle yok mu olması lazım…”