Etiket: akciğer

  • “Uzayan öksürüğü ciddiye alın”

    “Uzayan öksürüğü ciddiye alın”

    Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Katılımlı Akciğer Sağlığı Kongresi (UASK) 2024, Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi.
    Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, uzayan öksürükler hakkında bilgiler verdi.

    Solunum yolu enfeksiyonu sırasında görülen öksürüklerin 3-4 hafta içinde geçmesi gerektiğine değinen Özlü, “Ama bir öksürük 8 haftadan uzun sürüyorsa bu önemlidir. Buna, ‘öksürüktür geçer gider’ dememek lazım ve mutlaka sebebini araştırmak gerekiyor. Aslında öksürük bir alarmdır. Yani vücudumuzda bir şeylerin doğru olmadığını, yanlış gittiğini bir yerlerde bir sorun olduğunu bize duyurur. Bu alarmı ciddiye almak lazım. Alarmı kapatmak yeterli değil. Yani öksürüğü tedavi edelim, bitti olmuyor. Alarmın sebebini bulmamız lazım. Neden bu alarm çalıyor? Onu bulmamız lazım ve ona yönelik tedavi yapmamız gerekiyor” diye konuştu.

    “Sebebi bulunup tedavi edilmeli”

    Uzayan öksürüklerin ciddiye alınması gerektiğinin altını çizen Özlü, “Çünkü bu öksürükler gerçekten kişinin günlük yaşam kalitesini etkiliyor. Gece uyku kalitesini etkiliyor. İnsanlar toplum içinde, bu öksürükten dolayı zor durumlara düşebiliyorlar. dolayısıyla bu öksürüklerin mutlaka dikkate alınması ve araştırılıp sonucunun sebebinin bulunması ve tedavi edilmesi gerekiyor. Bunların altında çok farklı nedenler olabilir. Alerjik bir duyarlılık olabilir. Post enfeksiyon, öksürük dediğimiz bir bronşiyel bir duyarlılaşma olabilir, bazılarında astım, reflü gibi ya da üst solunum yolu alerjileri gibi durumlar olabilir. Ama her ne olursa olsun uzayan öksürüklerin ciddiye alınması ve bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurulması ve sebebinin bulunarak tedavi edilmesi gerekir” ifadelerine yer verdi.

    “Bahar alerjisinin tedavisi var”

    Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte atopik bünyeye sahip olan kişilerin tozlardan etkilenmeye başladığını dile getiren Özlü, “Burunları akmaya, hapşırmaya başladılar. Geniz akıntıları, öksürükler, hırıltılı solunumlar, nefes darlık gibi semptomlar, gözlerde sulanmak, kaşıntı gibi durumlarla karşı karşıya kalıyorlar. Bahar mevsiminin gelmesiyle beraber bu mevsimsel alerjileri çok sık görüyoruz. Bu bahar alerjileri çoğu zaman polenlere bağlıdır. Bahar alerjileri, çiçek, çimen, ağaç polenlerine maruziyetle ortaya çıkar ama bazen de polen olmadan da diğer alerjenlerle de tetiklenebilir. Hava durumundaki iklimdeki, nemdeki, durumundaki değişiklikler ev tozu akarları gibi ya da mantar gibi diğer yani hava yoluyla solunan alerjenlerin yoğunluğunu artırabilir. Bunlara bağlı olarak bu tür mevsimsel alerjiler ortaya çıkabilir. Mevsimsel alerjiler kişinin yaşam kalitesini, sosyal uyumunu, gece uyku kalitesini bozar. Gece boyu öksürükten uyuyamayan hastalarımız var. Art arda 30-40 defa hapşırıyorum hocam. Kesilmiyor, hapşırık var. Sürekli genzinde bir akıntı var. Bir türlü onu koparıp atamıyorum. Geleneksel tedavi alanlar var. Bahar alerjilerinin neden olduğu bulunduktan sonra tedavileri var. Bu kişiler gayet sağlıklı, baharı doya doya yaşayabiliyorlar” dedi.

  • En çok o can aldı

    En çok o can aldı

    Akciğer kanserinin sigara içmeyen kişilerde de görülebileceği bilgisinin sigara içicilerini rahatlatmaması gerektiğini belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Merda Erdemir Işık, “Akciğer kanseri, sigara içmeyen kişilerde de karşımıza çıkıyor; ancak sigara içen kişilerde bu riskin çok yükseldiğinin unutulmaması gerekiyor” dedi.

    Işık, akciğer kanseri farkındalık ayına özel yaptığı açıklamada, “Ne yazık ki hem sigara içenler hem de sigara dumanına maruz kalanlar akciğer kanseri tehdidiyle karşı karşıya. 4 binden fazla kimyasalın vücuda girmesine neden olan bu bağımlılık, akciğeri kaplayan hücrelere zarar veriyor. Vücut bu hücreleri onarabilse de kimyasallara maruziyet süreklilik hâline geldiğinde hasar büyüyor. Zaman geçtikçe de zarar gören hücreler farklı davranmaya başlayarak kanser oluşumuna yol açabiliyor. Sigara çok önemli bir risk faktörü olsa da akciğer kanserine yol açabilen farklı faktörler de var. Radon ve asbest gazlarının uzun süreli solunması da ailede akciğer kanseri öyküsünün bulunması da kanser tehlikesini gündeme getiriyor” şeklinde konuştu.

    Akciğer kanserinin oldukça sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu belirten Dr. Merda Erdemir Işık, risk altında olan kişilerin düzenli sağlık kontrollerini yaptırmaları gerektiğini hatırlatarak sözlerine devam etti:
    “Akciğer kanseri ileri evrelerde teşhis edildiğinde agresif tedaviler devreye alınıyor ve ne yazık ki sağ kalım oranları düşebiliyor. Bu nedenle doktor kontrollerine düzenli olarak gidilmesi şart; çünkü akciğer kanserinin belirtilerinin ortaya çıkış süreci kişiden kişiye değişebilmekle birlikte ileri evreleri bulabiliyor. Hastalık sinsi bir şekilde ilerliyor ve kanserli hücreler akciğer dokusuna yayılıp farklı organlara sıçrayabiliyor. Dolayısıyla düzenli kontrollerin aksatılmaması son derece önemli.”

    Işık, şöyle devam etti:
    “20 yıl, günde 1 paket sigara içenlerin hiçbir şikâyetleri olmasa dahi göğüs hastalıkları uzmanlarınca muayene edilmesi, akciğer kanseri taraması yaptırması gerekiyor. Aynı şekilde 50 yaşını geçen, geçmiş dönemde ya da aktif olarak sigara içen kişilerin de akciğer kanseri taramasından geçmesi önemli. Genel bir söylemde bulunmak gerekirse sigara öyküsü bulunan kişilerin yılda 1 kez mutlaka düzenli kontrole gitmesi tavsiye ediliyor. Kontroller kapsamında yapılacak testler hasta özelinde değişebiliyor. Akciğer kanseri taramaları; yalnızca sigara içen, sigara dumanına maruz kalan ya da ailesinde akciğer kanseri öyküsü bulunanlar için önerilmez. Centers for Disease Control and Prevention (CDC) 50 – 80 yaş aralığındaki herkesin akciğer kanser taramasından geçmesini tavsiye ediyor.”

  • Akciğer kanseri görülme yaşı gittikçe düşüyor

    Akciğer kanseri görülme yaşı gittikçe düşüyor

    Akciğer kanseri dünyada en sık ölüme sebep olan kanser türü olduğunu ifade eden Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli Göğüs Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Atilla Pekçolaklar, en sık belirtilerinin göğüs ağrısı, nefes darlığı, kanlı balgam, kilo kaybı, iştahsızlık olduğunu dile getirdi.
    Akciğer kanserinin günümüzde genç yaşlarda görülmeye başladığının altını çizen Doç. Dr. Pekçolaklar, “Öncesinde 50 yaş ve üzerinde rastladığımız akciğer kanseri görülme sıklığı ve yaşı daha erken yaşlara geriledi. 30’lu yaşlarda akciğer kanseri sebebi ile ameliyat yaptığımız hastalar artık oluşmakta. Bunun en büyük sebeplerinden biri tütün ve tütün ürünlerinin daha genç yaşta kullanılmaya başlanması, bu başlama yaşının erken olması bizim de akciğer kanserlerini daha genç yaşta karşılaşmamıza sebep olmaktadır” dedi.

    Akciğer kanser teşhisini biyopsi yöntemiyle koyulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Pekçolaklar, “Teşhis koyduğumuz akciğer kanseri genelde ileri evre oluyor. Bu yüzden akciğer kanserinin erken teşhisi çok önemlidir. Erken teşhiste cerrahi tedavi, akciğer kanseri tedavisinde uzun yıllar kazandırıyor. Sonrasında onkolojik tedaviler de mevcut” şeklinde konuştu.

  • Akciğer kanserinin sebebi sigara

    Akciğer kanserinin sebebi sigara

    Akciğer kanseri dünya çapında önemli sayıda ölüme neden olan önemli bir halk sağlığı sorunu olarak biliniyor. Dünya çapında yılda 1.76 milyon kişinin akciğer kanseri tanısı aldığını söyleyen Göğüs Hastalıkları uzmanlarından Doç. Dr. Pervin Korkmaz, “Akciğer kanseri, akciğer dokusundaki anormal hücrelerin hızlı şekilde çoğalması sonucu oluşmaktadır. Dünyada ölüme neden olan kanserler arasında, kadın ve erkeklerde de ilk sırada yer almaktadır. Yılda yaklaşık iki milyon kişi akciğer kanseri tanısı alırken, 1.76 milyon kişi bu hastalık nedeniyle ölmektedir” dedi.

    En sık Ege ve Marmara’da görülüyor

    Türkiye’nin Akciğer Kanseri Haritası Projesi verilerine göre akciğer kanseri sıklığı erkelerde 100 binde 75, kadınlarda 100 binde 10 olduğunu ifade eden Doç. Dr. Korkmaz, “Rakamlara göre yıllık beklenen yeni hasta sayısı yaklaşık 30 bin olarak açıklanmıştır. Bu verilere göre akciğer kanseri kadın ve erkeklerde en sık Ege ve Marmara’da, en az ise Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da görüldü. Türkiye’de yaklaşık her 10 kişiden 3’ü sigara içmektedir. Sigara da akciğer kanserinin en önemli sebeplerinden biri, kanserin yüzde 90 sebebidir. Yine istatistiksel verilere göre akciğer kanserlerinin yüzde 90 nedeni sigara içmektir. Bu nedenle sigara tüketimi durdurulmalıdır” şeklinde konuştu.

    Çok az bir oranda da olsa sigara içmeyenlerde de görülebilir

    Sigara tüketiminin yanında akciğer kanseri sebeplerini de sıralayan Doç. Dr. Pervin Korkmaz, şöyle devam etti: “Akciğer kanserinde diğer risk faktörleri arasında asbest liflerinin solunması, radon gazı, petrol ürünleri, hava kirliliği ve aile öyküsünün olması yer almaktadır. Günlük tüketilen sigara miktarı, sigaraya başlama yaşı, ne kadar süre kullanıldığı kanser gelişimiyle ilişkilidir. Pasif içici olmanın da akciğer kanserine yol açtığı bilinmektedir. Çok az bir oranda da olsa sigara içmeyenlerde de akciğer kanseri gelişebilmektedir.”

    Akciğer kanseri genelde ileri evrede tanı alıyor

    Akciğer kanserine bağlı yakınmalar ve bulguların genelde altta yatan yandaş hastalıklar veya sigara ile ilişkilendirildiğine değinen Doç. Dr. Pervin Korkmaz, “Bu nedenle de genelde akciğer kanseri ileri evrede tanı almaktadır. Evre ilerledikçe de prognoz kötü seyretmektedir. Yakınma ve bulgular kanserin nereyi tuttuğu ve yaygınlığıyla ilgili olmaktadır. En sık yakınmalar öksürük, öksürükle ağızdan kan gelmesi, nefes darlığı, göğüs ağrısıdır. Bunun dışında bulantı, kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtiler de olabilmektedir” şeklinde konuştu.

    En önemlisi korunmak

    Belirtilerle hekime başvuran hastalara fiziki muayene ve görüntüleme tetkiklerinin uygulandığına değinen Doç. Dr. Korkmaz, “Akciğer kanserinden şüphelenildiği takdirde ileri incelemeler yapılmaktadır. Bunlar arasında vücut taraması ve patolojik inceleme yer almaktadır. Uygulanacak olan tedavi; patolojik olarak saptanan hücre tipine ve hastalığın evresine, hatta hastanın yandaş hastalıklarının varlığı ve bunların durumuna göre belirlenmektedir. Ne yazık ki nadiren erken evrede tanı konulan olgulara cerrahi tedavi uygulanabilmektedir. Diğer durumlarda kemoterapi, radyoterapi veya bunların kombinasyonları uygulanabilmektedir. Yaşam süresini belirleyecek olan yine kanserin hücre tipi ve evresidir. Kötü prognozu olan bu hastalıktan korunmak en önemli noktadır. Bunun için sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak, gereksiz radyasyon almamak, meslek riski olanlarda da uygun koruyucu maskelerin kullanılması gerekmektedir. Yukarıda bahsedilen yakınmaları olanların da kendilerini ihmal etmeden hekimlerine başvurmaları önemlidir” şeklinde görüş verdi.

  • Erkeklerde akciğer kanseri oranı fazla

    Erkeklerde akciğer kanseri oranı fazla

    İl Müdürü Damkacı; akciğer kanserine neden olan temel sebepleri ele alarak Türkiye kanser istatistikleri raporuna göre değerlendirmelerde bulundu.

    Akciğer Kanserine farkındalık için yaptığı konuşmada dünya çapında çok sayıda ölüme neden olan önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirten Damkacı “Dünya Sağlık Teşkilatı (DST), 2020 kanser görülme sıklığı ve ölüm oranı tahminlerine göre, dünya genelinde erkekler arasında en sık görülen kanser türü akciğer kanseri iken kadınlarda 3’üncü sırada yer alıyor. Türkiye kanser istatistikleri raporuna göre, Türkiye’de erkeklerde en sık görülen kanser türü akciğer kanseri iken kadınlarda akciğer kanseri 5’inci sırada yer almaktadır. Ülkemizde erkeklerde tütüne bağlı kanserler önemini korumaya devam etmektedir.” dedi.

    ‘’Tütün kullanımı azalırsa akciğer kanseri görülme sıklığı da azalmaktadır’’

    Damkacı açıklamasının devamında, “Ancak son yıllarda kadınlarda da akciğer kanseri görülme sıklığında artış söz konusudur. Hastalık 40 yaş üstü bireylerde daha sık görülmektedir ve genellikle ileri evrelerde teşhis edilmektedir. Pek çok toplum için bu kanser türünden sorumlu en önemli etken tütün kullanımıdır. Nitekim tütün tüketimindeki azalmayla akciğer kanseri görülme sıklığı da azalmaktadır. Türkiye’de görülen akciğer kanserlerinin yüzde 90’ı sigara kullanımına bağlı ortaya çıkıyor. Etkin bir tütün kontrolü sağlandığında akciğer kanserleri dahil olmak üzere tütün kullanımına bağlı her yıl yaklaşık 110 bin ölüm önlenebilir. Bu doğrultuda, tüm dünyada başarı örneği olarak öne çıkan ‘Ulusal Tütün Kontrol Programımız’ ile toplumdaki tüm bireylerin, tütün ürünlerinin sağlık, ekonomik, çevresel ve sosyal zararlarından korunması hedefleniyor” dedi.

    İl Müdürü Damkacı, ayrıca akciğer kanserinin tedavisinin cerrahi, hedefe yönelik tedaviler, radyoterapi, kemoterapi, immunoterapi gibi farklı seçenekleri içerdiğini belirtti.

  • İlk kez kapalı yöntem akciğer ameliyatı

    İlk kez kapalı yöntem akciğer ameliyatı

    15 yaşındaki hasta, nefes alma güçlüğü şikâyetiyle Eskişehir Şehir Hastanesine başvuruda bulundu. Çocuk Cerrahi Op. Dr. Eren Yaşa tarafından yapılan tetkikler sonucunda sol akciğerinin en üstünde birden çok ve büyük hava keseleri ile kistler görüldü. Hasta, VATS olarak adlandırılan kapalı yöntem ile ilk kez gerçekleştirilen operasyon ile 2 adet 1 santimlik kesi ile ameliyat edilen hastanın sol akciğerinin üst kısmının büyük bir bölümü çıkarıldı. Hasta, yaklaşık 8 gün sonra taburcu edildi.

    Çocuk Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Eren Yaşa, çocuklarda kapalı ameliyat yöntemlerinin çok kıymetli bir noktada olup, ağrı miktarı ve hastane yatış süresini azalttığını belirterek, kapalı yöntemlerle kasık fıtığı ve karın içi ameliyatların Eskişehir Şehir Hastanesi Çocuk Cerrahi kliniğinde uygulanmaya başladığını belirtti.

  • Virüsten şüphelendi akciğerinden çıkan şey şaşırttı

    Virüsten şüphelendi akciğerinden çıkan şey şaşırttı

    Bursa’da nefes darlığı çekmesi üzerine gittiği hastanede koronavirüs şüphesiyle tedaviye alınan Hasan Dursun Akduman’ın (65), akciğerinde ceviz olduğu ortaya çıktı. Ceviz, ameliyatla alınırken Akduman, “Öksürünce çıkar diye düşündüm ama çıkmadı” dedi.

    Hasan Dursun Akduman, kolesterol seviyesini düzenlemesi ve kalp krizi riskini azaltması için kahvaltıdan önce cevizli su içti. Kısa süre sonra nefes darlığı çekmeye başlayan Akduman, Bursa Şehir Hastanesi’ne başvurdu. Koronavirüs şüphesiyle hastaneye yatırılan Akduman’ın yapılan Covid-19 testi negatif çıktı. Kendi isteğiyle hastaneden taburcu olan Akduman, özel hastanede bronkoskopi yaptırdı. Akduman’ın sol akciğerinde suyla içtiği yarım cevizin sol akciğerine gittiği saptandı. Ceviz, yapılan operasyonla akciğerden çıkarıldı. Akduman, aynı gün taburcu edilerek evine gönderildi.

    ‘ÖKSÜRÜNCE ÇIKAR DİYE DÜŞÜNDÜM’

    Nefes darlığı şikayeti olduğu için Bursa Şehir Hastanesi’nde koronavirüs servisine kaldırıldığını söyleyen Akduman, “Sabah kahvaltısında ceviz suyu içiyordum. Suyu içerken ceviz boğazıma kaçtı. Kahvaltı yaptıktan sonra hırıltı başladı. Cevizin nefes boruma kaçtığını anladım. Öksürünce çıkar diye düşünmüştüm ama çıkmadı. Torunum hemşire olduğu için kendisini aradım. Hastaneye gittik. Ciğerlerimde buzlanma olduğunu söyleyip, koronavirüs testine gönderdiler. Yatışımı yaptılar. Testimin negatif çıktığını ama bir kaç gün hastanede kalmam gerektiğini söylediler. Daha sonra özel bir hastaneye gittim. Orada ciğerlerimde ceviz olduğu tespit edildi. Ceviz çıkarıldıktan sonra normale döndüm. Şu anda sağlık durumum iyi” dedi.

    ‘UYGUN EKİPMANLARLA CEVİZİ ÇIKARDIK’

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Arzu Ertem Cengiz de “Hasta bize nefes darlığı şikayetiyle başvurdu. Biz de koronavirüs açısından değerlendirmelerimizi yaptık ama herhangi bir bulguya rastlayamadık. Hastanın hikayesini derinleştirince, suyun içine koyduğu cevizin akciğere kaçabileceğini düşündük ve bronkoskopi işlemi yaptık. Sol akciğeri tıkayan cevizi gördük. Uygun ekipmanlarla cevizi çıkararak hastayı rahatlattık. Sonrasında hasta iki gün kadar antibiyotik tedavisi aldı. Belirgin olarak rahatladı. Hasta iyi bir şekilde taburcu edilerek evine gönderildi” diye konuştu.

    ‘BİZİM İÇİN İLK OLDU’

    Yaptığı operasyonla cevizi tek parça halinde akciğerden çıkardığını belirten Gastroenteroloji Uzmanı İrfan Uruç ise, “Endoskopik olarak mideden çeşitli şeyler çıkarıyorduk ama akciğerde böylesine ilginç bir şey çıkarmak bizler için ilk oldu. Yabancı cismi görünce oradan çıkarmamız gerekiyor. Bırakma şansımız yok. Normalde mide balonu çıkarırken kullandığımız kancalı malzemenin bu hasta için uygun olabileceğini düşündük. Kıskaç gibi tutarak cevizi tam parça halinde dışarıya alma imkanımız oldu. Ekip olarak çok mutlu olduk. Bunu yapamamış olsak belki hastanın hayatına mal olabilirdi. Hep birlikte böyle bir iş çıkardık. Mutluyuz, hastamız adına da sevinçliyiz” dedi.

  • Bütün hayatları 30 santimlik o hortumun ucunda

    Bütün hayatları 30 santimlik o hortumun ucunda

    Koronavirüs nedeniyle akciğeri tahrip olan ve nefes almakta güçlük çeken hastaların imdadına 30 santimetre uzunluğunda ve serçe parmak kalınlığındaki solunum hortumu yetişiyor. Uyutulan hastanın ağzından akciğerlerine kadar itilen bu hortumla oksijen ve hava veriliyor. Bu işleme normal bir insanın dayanmasının mümkün olmayacağını anlatan Prof. Dr. Murat Yılmaz, ”Dünyaları versen kimse kabul etmez. O kadar acı ve ağrılı bir işlem” dedi.

    Koronavirüs hastaları, belirtilerinin ardından yaptırdıkları testin sonucu pozitif çıkınca tedavi süreci başlıyor. Yaşı genç ve evde karantinadayken iyileşebilecek hastalar evlerine gönderilirken, durumu biraz daha ciddi olan hastalar ise hastane bünyesinde özel olarak ayrılan birimlerde tedaviye alınıyor. Tedavide hekimlerin dikkat ettiği en büyük faktör ise hastanın rahat bir şekilde nefes alabilmesi ve kronik hastalığının olup olmadığı. Virüsün akciğerleri ve bağışıklık sistemini büyük ölçüde etkilemesi nedeniyle hastalık ileri evrelerde solunum güçlüğü yaşatabiliyor. Bu durumda tedavinin şekli değişiyor.

    HORTUM AKCİĞERLERE İTİLİYOR

    Nefes almakta güçlük çeken hastalar için ilk aşama maskeyle makineye bağlamak suretiyle solunum desteği vermek oluyor. Hastalık ilerler ve akciğerlerde daralma meydana gelirse tedavinin boyutu ve yöntemi de değişiyor. 30 santimetre uzunluğunda ve bir serçe parmak kalınlığındaki hortum hastanın ağzından ciğerlerine kadar itiliyor. Bu işlemi yapabilmek için koronavirüs hastası tamamen uyutulup, kasları geçici süreyle felç ediliyor. Geçici felç işleminin nedeni ise itme sırasında normal bir insanın bilincinin dayanamayacağı kadar acı verici olması. Akciğerlere kadar itilen bu hortum sonrasında yeniden makineye bağlanarak hastanın ciğerlerine oksijen ve kuru hava veriliyor. Bu işlemler sırasında hastanın nefes alma işlemi tamamen makineye bağlanmış oluyor.

    DÜNYALARI VERSENİZ KİMSE KABUL ETMEZ

    Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Covid-19 yoğun bakım servisi sorumlusu Prof. Dr. Murat Yılmaz, bu hortumun çok ciddi operasyon olduğunu ve normal bir insanın bünyesinin kaldıramayacağı acılar verdiğini kaydederek şöyle konuştu:

    ”Bunu bir insanın tolere etmesi çok zor. Bu hortumu gönüllü bir insana sorsak, ‘Bundan nefes almak ister misin?’ diye, dünyaları versen kimse kabul etmez. Ben istemem bunun içinden nefes alabilmeyi. Kurallar belli. Maske, fiziki mesafe, el yıkama. Kalabalık ortamlarda bulunmayın. İşiniz yoksa dışarı çıkmayın. İşiniz varsa da en kısa sürede eve dönün. ‘Bu hastalık bana gelmez, gençlik hastalığı değil’ demeyin.”

    Akdeniz Üniversitesi Hastanesi anestezi ve reanimasyon asistanı Keyvan Hanifi de çok sayıda hastaya bu yöntemi uygulamak zorunda kaldıklarını ve ağızdan akciğere kadar uzun bir hortumun salınmasının oldukça zor olduğunu kaydetti.