Etiket: ali babacan

  • Ali Babacan’dan CHP’ye ziyaret

    Ali Babacan’dan CHP’ye ziyaret

    Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve beraberindeki heyet ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

    CHP lideri Özel’e, Genel Başkan Yardımcıları; Yalçın Karatepe, Gülşah Deniz Atalar, Gökan Zeybek, Meryem Gül Çiftci, Burhanettin Bulut ve Gökçe Gökçen eşlik etti.

    Babacan, haftaya pazartesi de İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu ziyaret edecek.

    ÖZEL: 3 GÜNDEM MADDEMİZ VARDI

    Görüşmenin ardından iki parti lideri ortak basın toplantısı düzenledi.

    Basın toplantısında Özgür Özel, 3 gündem maddesi görüştüklerini ve görüşmenin verimli geçtiğini söyledi.

    Ali Babacan ise ülkedeki ekonomi gündemini ve yoksulluğu, Suriye ile diplomatik temas görüşmeleri ile sığınmacıların durumunu ve yeni anayasa tartışmalarını değerlendirdiklerini söyledi.

    CHP lideri Özel şu ifadeleri kullandı:

    “Kendilerine değerli ziyaretleri için çok teşekkür ediyorum. 3 gündem maddesi kapsamında kendisinin ifadeleri ve değerlendirmeleri oldu. Son derece verimli ve iki partinin bugüne kadar sürdürdükleri iletişimin devamı niteliğinde bir toplantı oldu.”

    BABACAN: SURİYE İLE NORMALLEŞME MUHALETTE DE OLMALI

    DEVA Partisi lideri Babacan ise şöyle konuştu:

    “Bugün bir hayırlı olsun ziyareti gerçekleştirmiş olduk. 3 konu hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Birincisi; geçim sorunu, enflasyon, geçim sıkıntısı ve sosyal ayağı olmayan bir ekonomi politikasının uygulanmaya çalışılması.

    İkinci konumuz sığınmacılar yani Suriye. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Esad ile görüşme mesajı son derece kıymetli. Bu normalleşme sadece iktidar olarak değil, muhalefet bağlamında da olmalı.

    Üçüncü gündem maddemiz de, Meclis Başkanı Kurtulmuş’un başlattığı yeni anayasa çalışmaları. Önümüzdeki süreçte de bu konu hakkında CHP ile temasların olacağını değerlendirdik.”

    BABACAN’DAN TÜİK’E ELEŞTİRİ

    Babacan, anayasa tartışmalarıyla ilgili “Öncelikle anayasaya bağlı bir iktidar anlayışının olması gerektiğini ifade ettik. Yeni anayasaya tartışması sırasında iki parti arasındaki temasların sürmesinin kıymetli olduğunu belirttik” dedi.

    Emekli aylıklarına yapılan zammın sorulduğu Ali Babacan, TÜİK’in açıkladığı verilerle ilgili toplumda oluşan tepkiye dikkat çekerek şu eleştirilerde bulundu:

    “Milletimizin yaşadığı gerçek enflasyonu saklamaya çalışan bir yönetim anlayışı var. TÜİK’te derhal iç denetim mekanizması kurulmalı. Bu sağlanmadan açıklanan enflasyon rakamlarına güven olmaz. Merkez Bankası’nın hangi enflasyonla mücadele edeceğini belirlemesi de zor olur. 1 Temmuz’da asgari ücret zammının pas geçilmesi de kul hakkıdır. IMF programlarının bile bir sosyal ayağı olur. Şu anki uygulamaların bir sosyal ayağı da yok.”

    ÖZEL’DEN ‘EMEKLİ AYLIĞI’ AÇIKLAMASI

    Özgür Özel ise en düşük emekli aylığının asgari ücret seviyesinde olması gerektiğini söyledi ve şöyle konuştu:

    “Bu zam geçinemeyen emeklilerle dalga geçmektir. Emekliler yıl başında 15 kilo kıyma alabilirken şimdi 20 kilo alabiliyor. Emeklinin sofrasından 5 kilo kıymayı aldılar. Dün yapılan ayarlama zam değil, emeklilerin cebinden çalmaktır.”

    ERDOĞAN’A ‘İZMİR’ YANITI: ‘ÖZÜR DİLEYECEK Mİ?’

    İzmir’de iki yurttaşın elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesine dair AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine yanıt veren Özel, şunları söyledi:

    “Suç bizdeyse gereğini yerine getiririz. Peki suç elektrik dağıtım şirketindeyse Erdoğan çıkıp özür dileyecek mi? 2010-13 arası elektrik dağıtımlarını özelleştiren ben miydim Erdoğan mıydı? Elektrikte özelleştirme cinayettir diyenlere özür diliyorlar. Bunu söyleyen Erdoğan’ın 22 yıldır iktidarda olanla isim-soy isim benzerliği var. Yaşanan her şeyden sorumlu olan biri bunu söylüyorsa bunu verecek cevapta insan kelimeleri nezaketle seçmekte güçlük çekiyor.

    Erdoğan özür davetinde bulunuyorsa ben de şunu sorayım. Depremin üzerinden 1.5 sene geçti. 1 yılda 620 bin konut yapacaklardı 76 bin yaptılar. Depremzedeler 1.5 sene sonra yine sokakta, çadırda, konteynırda. Sen 1.5 sene boyunca ev veremediğin depremzedelerden özür dileyecek misin?”

    KATLİAM YASASI… ÖZEL: ‘KIRMIZI ALARMDAYIZ’

    Özel ve Babacan, sokak hayvanlarının öldürülmesini de öngören yasa teklifine karşı atacakları adımları da değerlendirdi.

    Ali Babacan, yanlış politikalar nedeniyle sokak hayvanlarının sayısında ‘patlama’ yaşandığını söyledi. “Hayvan haklarından ödün vermeden çözüm bulmak durumundayız. Zor bir konu” diyen Babacan, iktidarın bu işi belediyelere devredip geri çekilme ihtimalini de takip edeceklerini söyledi.

    Özgür Özel ise hayvan hakları komisyonunun raporuna dikkat çekti. Oluşturulabilecek bir fon bütçesiyle aşılama, kısırlaştırma ve barınaklar yapılabileceğini belirten Özgür Özel, şöyle devam etti:

    “Bu, belediyelere sokak hayvanlarını katledin demek. CHP’li belediyeler bunu yapmayacak ama yapacak onlarca belediye çıkacak. Muğlak ifadeler var. Kamu tehdidine im karar verecek? Engelli hayvanların itlafına yol açabilecek kötü ifadeler var. Biz bu teklife karşı kırmızı alarmdayız. Çok özel ve sağlık sorunlarına dayalı mazeretler hariç grubumuz mücadelesini sürdürecek. Tarih önünde yapmamız gerekeni yapacağız.

    Kadınların yalnızca kendi soy isimlerini kullanmalarının önüne geçilmek için de yasa hazırlığı olduğunu hatırlatan Özel, “Bu konuda karar kadınlarındır. CHP’nin de buradaki tutumu kadın haklarından, bu konuda mücadele eden derneklerin yanındadır. Bu konuda da kırmızı alarmdayız.”

     

  • Ali Babacan’ın vatandaşlardan ilgi görmedi

    Ali Babacan’ın vatandaşlardan ilgi görmedi

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yerel seçim çalışmaları çerçevesinde Bingöl’e geldi. Seçim otobüsüyle şehir turu atan Babacan, daha sonra merkez Ulu Camiye geldi.

    Cuma namazı öncesi esnafları ziyaret eden Babacan, namaz sonrasında otobüs içerisinden kısa bir selamlama konuşması yaptı. Babacan’ın ziyaretine vatandaşların ilgisinin az kalması dikkat çekti.

     

  • Açılışa 20 kişi katıldı

    Açılışa 20 kişi katıldı

    31 Mart Mahalli İdareler seçim çalışmaları kapsamında dün akşam saatlerinde Trabzon’a gelen Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, bugün Ortahisar ilçesindeki bir iş hanında Trabzon İl Başkanlığı’nın açılış törenini gerçekleştirdi.

    İş hanının girişinde kurulan kürsüde bir konuşma yapan Babacan, basın mensupları ve koruma polislerinin dahil yaklaşık 20 kişiye seslendi. Konuşmasına “Bugün kadim şehrimizdeyiz. Şehzadeler diyarındayız. Nice padişahın doğduğu Fatih’in fethettiği şehirdeyiz. Aynı zamanda Trabzonspor’un şehrindeyiz” diyerek başlayan Babacan “Bu mübarek Ramazan ayı her ne kadar vatandaşlarımızın çok zorluklar, sıkıntılar çektiği bir ay olsa da Gazze’deki durum bizim şuan Türkiye’de yaşadığımız her türlü sıkıntıdan çok daha zor çok daha kötü bir durum” dedi.

    Açılış konuşmasının ardından beraberindekilerle birlikte kurdeleyi kesen Babacan daha sonra İl Başkanlığı binasını gezdi. Partililerle hatıra fotoğrafı çektiren Babacan daha sonra seçim otobüsü ile şehir turu attıktan sonra ilçeleri ziyaret etti.

  • Ali Babacan’ın babası toprağa verildi

    Ali Babacan’ın babası toprağa verildi

    Ankara Bilkent Şehir Hastanesi’nde bir süredir tedavi gören Hilmi Babacan, dün yaşamını yitirdi. Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan’ın babası Hilmi Babacan Hacı Bayram-ı Veli Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazı sonrasında son yolculuğuna uğurlandı.
    85 yaşında hayata gözlerini yuman Hilmi Babacan, Hacı Bayram-ı Veli Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrasında Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi.
    Hilmi Babacan’ın cenazesine DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ailesi ve çok sayıda seveninin yanı sıra Türk siyasetinin önde gelen isimleri de katıldı.

    Hilmi Babacan için düzenlenen törene, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 22. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, eski İç İşleri Bakanı Beşir Atalay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar katıldı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Hilmi Babacan’ın cenaze törenine çelenk gönderdi.

  • Ali Babacan’ın acı günü

    Ali Babacan’ın acı günü

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın babası Hilmi Babacan hayatını kaybetti. DEVA Partisinin sosyal medya hesabından yapılan duyuruda Ali Babacan ve babası Hilmi Babacan’ın fotoğrafı paylaşılarak şu ifadelere yer verildi:
    “Genel Başkanımız Ali Babacan’ın kıymetli babası Hilmi Babacan’ı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Başta Genel Başkanımız olmak üzere, tüm Babacan ailesine başsağlığı diliyoruz.”

  • “Rakamlar, grafikler ortada, aldattı”

    “Rakamlar, grafikler ortada, aldattı”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında hükümetin ilk 100 gününü değerlendirdi. Babacan, şunları söyledi:

    “PEK ÇOK VAAT BEYANNAME SAYFALARINDA HALA HAYATA GEÇİRİLMEYİ BEKLİYOR: Ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlenenlerin ilk 100 günü geçen hafta doldu. Biliyorsunuz demokrasilerde ilk 100 gün önemlidir. O ilk 100 gün o iktidarın neleri başarabileceğini göstermesinin yanında ileride neler yapabileceğinin yanında bir bakıma istikametini çizer. Seçimlerden hemen sonra yaptığı açıklamalarda ‘milletimiz, bize demokratik denetim görevini vermiştir’ demiştim. Biz DEVA Partisi’ni kurduğumuz ilk günden bu yana farklı bir siyaset anlayışını ortaya koyduk sadece yanlışları eleştirmedik her alanda hazırladığımız eylem planlarıyla ülkenin tüm sorunlarıyla ilgili ilk 90 günde ilk 5 yılda neler yapılması gerektiğini ilan ettik. Bu adımların hepsini madde madde takvimlendirdik her adımın bütçesini hesap ettik. İktidarın, seçimden önce açıkladığı seçim beyannamesindeki taahhütlerin çoğu herhangi bir takvime bağlanmış değil. Biz hazırlıklarımızda her şeyin takvimini verdik. İktidar seçim beyannamesinde hangi adımı ne zaman atacağına ilişkin detay vermemiş. Aynı ‘sarı çizmeli Mehmet Ağa bir gün öder hesabı’ gibi. Pek çok vaat beyanname sayfalarında hala hayata geçirilmeyi bekliyor.

    KUR KORUMALI MEVDUATIN BÜYÜKLÜĞÜ YAKLAŞIK 125 MİLLYAR DOLARA ULAŞTI: Merkez Bankası’na yapılan kadro değişiklikleri olumlu yönde atılmış bir adımdır. Kabine üyelerinde bazılarıyla ilgili de bizim değerlendirmelerimiz olumludur. Sadece üst düzeyde yapılan birkaç atama yeterli değildir. Seçimden sonra Kur Korumalı Mevduat için kur farklarının tamamı Merkez Bankası’na ödettirilmeye başlandı. Merkez Bankası bunu ödeyebilmek için harıl harıl para basıyor. KKM bu hesapların kur farkları üretilen enflasyon yoluyla tüm milletin cebinden alınıyor. Para basıldığında ülkede enflasyon artıyor, herkesin cebinden alınıyor bankada parası olanın hesabına ekleniyor, özeti bu. Bu ödenen kur farkı tutarı hala gizleniyor. Kur Korumalı Mevduatın büyüklüğü yaklaşık 125 millyar dolara ulaştı. Bu kadar büyük bir rakamla ilgili siz gerçekleri niye gizliyorsunuz.

    KUR KORUMALI MEVDUAT İLE İLGİLİ VARSAYIMINIZ NEDİR: Cumhurbaşkanı’nın ifadelerine göre 6 Şubat depremlerinin maliyeti ülke ekonomisine 104 milyar dolar. Son dönemde vergi artışlarına gerekçe olarak deprem gösteriliyor. Evet deprem asrın doğal felaketi olabilir ama bu 125 milyar dolarlık Kur Korumalı Mevduat da asrın ekonomik felaketidir. Bu felaket de bizzat sayın Erdoğan tarafından bu memleketin başına getirilmiştir. Kur Korumalı Mevduat ile ilgili varsayımınız nedir? Kur Korumalı Mevduata karşılıksız basılacak para ne kadar olacaktır?  Bunları bilmek istiyoruz. Orta Vadeli Program’da bunlardan bahsedilmemiş. Buradan ekonomi yönetimine sesleniyorum, rasyonel politikalara dönem konusunda samimiyseniz önce şeffaf olun, kimseyi aldatmayın çünkü doğru hesaptan kaçmaz.

    ŞEFFAFLIK, GÜVEN DİYORSANIZ TÜİK YÖNETİMİNİ TAMAMEN DEĞİŞTİRİN: Seçimden evvel bana ekonomiyi sorduklarında en çok hangi kelimeyi açıklamıştım hatırlıyor musunuz? Güven. Hala aynı noktadayım. Sayın Erdoğan zamanında benim yakın çalıştığım bazı ekonomi kurmaylarını iş başına getirerek 2015’ten beri kendi yarattığı güven bunalımını çözebileceğini düşünüyor. Bu güven bunalımı bir iki atamayla düzelmez. Oysa enflasyonu doğru ve gerçekçi hesaplamasını beklediğimiz kurumla TÜİK’le alakalı tek bir adım atıldı mı, görev değişikliği yapıldı mı? Son bir ayda enflasyonu biraz yüksek açıkladı diye herkes diyor ki ‘acaba TÜİK bundan sonra değişecek mi? Yalana alışanı geri döndüremezsiniz… Eğer şeffaflık diyorsanız, rasyonalite diyorsanız, güven diyorsanız TÜİK yönetimini tamamen değiştirin. Etkin ve bağımsız bir yönetim yapısı oluşturun. Yeniden kredibilite kazanana kadar TÜİK’in mutlaka dış denetime tabi tutulması lazım. Sayın Erdoğan seçimlerden hemen sonra zam üstüne zam yağdırdı vergi üstüne vergi ekledi. Müjde vatandaşlara yaptığı maaş artışları hızla eriyip buharlaşıp gidiyor. Bu ilk 100 günde yoksulluk daha da arttı. Kapı kapı borç dilenmeye devam ediliyor. Seçimden önce kuru düşük gösterdiler seçimden sonra patlattılar dolar rakamları mayıs sonunda 20 lira bugün 27 liraya çıkmış. Aynı şey benzin ve mazot fiyatları için de geçerli. Seçim için sandığa giderken çiftçi mazota 20 lira ödüyordu bugün 40 lira ödüyor. Bir başka örnek faiz. ‘Bu kardeşiniz iş başında oldukça faiz yükselemez’ dedi. Seçimden hemen sonra da Merkez Bankası üç ayda üç kez faiz arttırdı… Merkez Bankası ve hükümete buradan çağrı yapıyorum, tüketici kredisiymiş, şuymuş buymuş bunları anlıyorum ama ihracat reaksiyon kredisinde kısıtlama yapmayın.

    BÜROKRATLARA DA BİR HELALLEŞME, ÖZÜR BORCUNUZ VAR:Hükümetinizin ilk üç ayında Merkez Bankası tam üç kez faiz arttırdı. Söyleyecek hiçbir sözünüz yok mu? Sayın Erdoğan bu millete bir açıklama borcunuz var. Faizin tek haneli olduğu dönemdeki bürokratlara da bir özür borcunuz var. Bir helalleşme borcunuz var. Her konuda konuşuyorsunuz faiz konusunda niye 100 gündür susuyorsunuz. Rakamlar, grafiklerle ortada, aldattı. Seçimi kazandı ama helalinden kazanmadı. Seçimden önce, ‘Vatandaşlarımız müsterih olsun, enflasyonu yine tek haneye indireceğiz’ diyen Sayın Erdoğan, bu yıl sonu için enflasyon öngörüsünü önce yüzde 58’e, yeni açıklanan Orta Vadeli Program’da ise yüzde 65’e çıkardı. Bu arada, yüzde 65 rakamının da gerçekler karşısında iyimser kaldığını, piyasa beklentisinin yüzde 70-75 aralığına çıktığını hatırlatalım. 5 yıldır enflasyonun tek haneye ineceğini yüzleri kızarmadan tekrar edenler, şimdi kağıt üstünde bile ancak 2026’da tek haneli enflasyon öngörüyorlar. Unutmayalım, OVP’de tek haneli enflasyon için koydukları hedef ta 2026’nın sonu. Ölme eşeğim ölme. Yerel seçimlere giderken bunları yapanlar, yerel seçim sonrası için daha ne sürprizler hazırlıyor kim bilir? İlk 100 gün böyle işte. Şu anda Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en önemli sorun enflasyondur. Sayın Erdoğan artık enflasyonla yönetmeye alıştı. Merkez Bankası’nın kontrolünü eline geçirdiği andan itibaren Türkiye’de enflasyon yükselmeye başladı ve bir türlü düşmüyor. Düşmeyecek de… Orta Vadeli Program’da, kur ile enflasyon arasında, büyüme ile enflasyon arasında ve diğer önemli makro iç hedef, tahmin ve çalışma varsayımlarında içsel tutarlılık göremiyoruz.

    EMEKLİLER, MEMURA ZAM NİYETLERİ: İlk 100 günde buna karşı ne yapacaksınız diye sorulduğunda, 2021 yılında çıkarılan bir tasarruf genelgesinden bahsettiler. Ha bu genelgeye uyuluyor mu, uyulmuyor mu? Tasarruf yapıldı mı, yapılıyor mu? Hiçbirini bilmiyoruz. Çünkü açıklamıyorlar. Çıplak gözle gördüğümüz kadarıyla kamuda israf tam gaz devam ediyor. Lüksten de şatafattan da vazgeçilmiyor. Koskoca Türkiye’nin maliye politikası tamamıyla vergi ve zamlara dayanmış durumda. Bu uygulamaların bedelini yine, her zamanki gibi çalışan nüfus ve geniş halk kesimleri ödüyor, ödeyecek. Gerçek enflasyonu geçtim, kendi öngördükleri iyimser orana göre bile memura, emekliye zam yapmaya niyetleri yok. Bu hak mı? Reva mı? Böyle mi olacaktı Türkiye Yüzyılı’nın ilk yönetimi? Üzülerek söylüyorum ki ilk 100 gün, bu iktidarın çalışanları da emeklileri de korumadığını gösteriyor.

    YENİ ANAYASA: Geçen hafta Sayın Erdoğan yeni anayasadan söz etti. Uzun zamandır dillendiriyor. İyi de mevcut anayasaya uymayan, kanunları tanımayan, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayan bir iktidar; yeni anayasa yapsa ne olur, yapmasa ne olur? Zaten kendini hukukla, kuralla bağlı hissetmiyorken yeni kurallar getirse ne olur? Hâlâ AİHM kararlarına uyulmuyor. Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmuyor. Hükümet seçimlerden evvel kamuda işe alımlarda mülakatları kaldıracağını söylemişti. Ne oldu? Kaldırmadı. Bugün mülakat uygulamasıyla beraber haksızlıkların, kayırmacılığın devam ettiğini üzülerek görüyoruz. Gerçekten üzülüyorum. Tertemiz gençlerimizin hakkı yeniyor. Bu düzene son vermek hakkın tesliminin gereğidir. İlk 100 günde kadına yönelik şiddetle ilgili veya kadın istihdamıyla ilgili önemli bir adım görmedik. Sürekli olarak kadın meselelerinde ülkeyi geriye götürebilecek adımların tedirginliği yaşanmakta. Çevre konusunda yapılanlar, yapılabileceklerin yanında çok çok zayıf kaldı. Sağlıkta mevcut sorunlar devam ederken, bazı hastanelerde ve branşlarda randevu kuyruklarının gittikçe uzadığını görüyoruz. Türkiye’nin en iyi dönemlerinde çok sık vurgu yaptığım iki konu eğitim ve hukuk. Dünyada eğitim sistemlerinin sorgulandığı, yeni arayışlar içine girildiği bir zamandan geçiyoruz. İktidar biliyorsunuz seçimden evvel gençlere çok güzel bir vaat verdi. ‘Bir defaya mahsus gençlere cep telefonu ve bilgisayar alımlarında vergi muafiyeti sağlanacak’ dediler. Sonra baktık, muafiyet sağlanan ürünlerle ilgili kısıtlamalar getirildi. Gençlerimizin tercih özgürlüğü yok.

    ÇİFTÇİNİN KULLANDIĞI MAZOTA ZAM: Seçimlerden önce mazotun litre fiyatı 20 lira iken bugün itibarıyla 40 liranın üzerinde. Bu ne demek biliyor musunuz? 100 günde yüzde 100’den fazla artış demek. Mazot yüzde 100 arttı, hükümet mısırın fiyatını sadece yüzde 5 artırdı. 5,70’den 6 liraya çıkardı. TMO’da randevu kuyruğu olduğu için çiftçimiz piyasada mısırı 5 liraya satmak zorunda kalıyor. Buradan iktidara derhal yapması gerekenleri söylüyorum, çiftçinin kullandığı mazotun ÖTV’sini iade edin. Çiftçiye elektriği, normal tarifeden değil, daha ucuza verin. Kredilerin geri ödenme zamanını ürün hasat dönemine göre belirleyin. Tarımsal mikro kredilerde KGF uygulaması yaygınlaştırılsın. Tarımsal desteği çiftçimize önceden açıklayın. Ödemesini de aynı yıl içinde yapın. Çiftçiye ‘Sen yeter ki üret’ diyorsanız, üretim maliyetleri, alım fiyatları ve dünya fiyatları arasında çiftçiyi zarar ettirmeyecek şekilde bir denge kurmak lazım. Tüm bunları yapın, sonra marketlerdeki, pazardaki fiyatları görün. Asıl gıda enflasyonuyla mücadele budur. Maliyetleri aşağı çekeceksiniz ki, hem çiftçinin yüzü gülsün, hem de vatandaş gıda ürünlerini daha ucuza alabilsin.

    “ARKADAŞLARA TAVSİYEM DOĞRULARIN MÜCADELELERİNİ VERMELERİ”

    Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Babacan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın kıdem tazminatının fona devriyle ilgili açıklamasına ilişkin “Kıdem tazminatından yararlanabilen vatandaşlarımız oluyor ama yararlanamayanların da sayısı oldukça yüksek. Hükümet sendikalar aynı zamanda sendikasız çalışanlarında temsilcileriyle beraber bu konunun ele alınması gerekiyor. Çalışanın hakkını korumayı gözeten bir yaklaşım söz konusu olursa karşılıklı bir anlayışla bu sorunun çözülebileceğine inanıyorum. Kıdem tazminatı fonu da eskiden beri tartışılan bir kavram. Burada önemli olan sosyal tarafların mutakabat arayışı, yoksa teknik çözüm çok” dedi.

    Babacan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ekonomi politikalarına ilişkin tutumuna ise “Benim arkadaşlara tavsiyem. Doğru noktada durmaları doğruların mücadelesini vermeleri, yanlışlara itiraz etmeleri, yanlışların içinde de asla olmamaları” değerlendirmesini yaptı.

    Babacan, “Seçimden önce yaptığınız bir konuşmayı izlettiniz. ‘Erdoğan’ın gelmesi zam yağmuru gelmesi demektir’ diyordunuz. Bugün basın toplantısının başında da Merkez Bankası’nda yapılan kadro değişikliklerinin olumlu yönde atılan atımlar olduğunu söylediniz. Sizce de bunlar biraz çelişmiyor mu? Tam da o zam yağmurunu yaratan kadrolar o olumlu yönde atanan kadrolar değil mi sizce de? Ya da Merkez Bankası’na atanan Hafize Gaye Erkan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bağımsız bir adım atabileceğini düşünüyor musunuz” sorusuna şöyle yanıt verdi:

    “YENİ KADRO, ESKİ KADROYA GÖRE DAHA YETKİN BİR KADRO”

    “Yeni kadroların yetkinliğidir. Biz şuna bakıyoruz. Gidenlere ve gelenlere bakıyoruz. Eğer gelenler gidenlerden yetenek ve bilgi birikimi olarak bir tık daha iyiyse bu olumlu bir değişme, diyoruz. Biz daha farklı, bambaşka bir kadroyu oraya koyardık, onu da söyleyeyim. Ama yeni kadro, eski kadroya göre daha yetkin bir kadro göreli olarak. Çok daha iyisi olabilirdi, o ayrı. Zamlara Merkez Bankası karar vermiyor. Zamlara bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan karar veriyor. Hiç kimse bu ülkede bir akaryakıt fiyatını, vergi artışının Cumhurbaşkanı’ndan habersiz olabileceğini düşünmesin. Dolayısıyla Merkez Bankası zam yapmıyor, zammı yapan Cumhurbaşkanı. Ya kendi yapıyor bizzat ya da kendi bilgisi dahilinde yapılıyor.

    “‘MERKEZ BANKASI BAŞKANI 5 YILLIĞINA ATANIR VE CUMHURBAŞKANI BİLE GÖREVDEN ALAMAZ’ DİYE BİR KANUN DÜZENLEMESİ OLURSA BİZ MERKEZ BANKASI’NIN GERÇEKTEN BAĞIMSIZ OLDUĞUNA İNANIRIZ”

    Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ancak ‘Merkez Bankası Başkanı 5 yıllığına atanır ve Cumhurbaşkanı bile görevden alamaz’ diye bir kanun düzenlemesi olursa biz Merkez Bankası’nın gerçekten bağımsız olduğuna inanırız. Aksi halde, her an tek bir imzayla görevden alınabileceğini bilen bir Merkez Bankası Başkanı, Para Politikası Kurulu üyeleri asla bağımsız çalışamaz. TCMB, TÜİK, BDDK olsun bu kurumların da 5 yıllığına görevlendirilen ve görevlendirildikten sonra tek bir imzayla asla görevden alınamayan bir yapıya kavuşturulduktan sonra ancak bağımsız olur. Başka türlü bağımsızlıktan bahsetmek mümkün olmaz.”

  • “Çalışkan ve dürüst kadroları kalmadı”

    “Çalışkan ve dürüst kadroları kalmadı”

    Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü iş bilen, çalışkan, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece ve sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Yanlışlarını sürekli anlatacağız. Doğrular konuşunda da sürekli tavsiyelerimizi, önerilerimizi ortaya koyacağız. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlerine karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz” dedi.

    DEVA Partisi lideri Ali Babacan, DEVA Partisi Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan, şunları söyledi:

    “TÜRKİYE ARTIK DEMOKRASİDE BELLİ BİR OLGUNLUK SEVİYESİNİ YAKALAMIŞ DURUMDA”

    “Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tur oylaması tamamlandı. Sonuçların ülkemiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu seçim sürecinde sandıklarda görevli olan bütün sandık üyelerine, müşahitlere, sandık güvenliğiyle ilgili çalışma yapan bütün sivil inisiyatif kuruluşlarına, il ve ilçe seçim kurullarımıza ve YSK’ya bu 28 Mayıs seçimlerinin şeffaf ve düzenli bir şekilde yapılmış olması sebebiyle özellikle teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Türkiye artık demokraside belli bir olgunluk seviyesini yakalamış durumda ama tedbirin alınması, sandık güvenliğiyle ilgili bir yandan sivil inisiyatifin bir yandan da siyasi partilerin tedbir alması çok önemli bir caydırıcı etken aynı zamanda. Dolayısıyla nispeten sakin, sükûnet içinde geçen bu seçimin ülkemiz, milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.

    “ERDOĞAN’A ÇAĞRIM, VATANDAŞLARIMIZIN VERDİĞİ YETKİYİ; ADALET, LİYAKAT VE İSTİŞARE İLKELERİNDEN SAPMADAN KULLANMASIDIR”

    Vatandaşlarımızın yüzde 52’si bu seçimlerde, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, tercihini Sayın Erdoğan’dan yana kullanmıştır, kendisini tebrik ediyorum. Kendisine çağrım vatandaşlarımızın verdiği bu yetkiyi; adalet, liyakat ve istişare ilkelerinden sapmadan kullanmasıdır. Erdoğan’ı destekleyen vatandaşlarımızın siyasete ve siyasetçilere verdiği mesajı duyduğumuzu da ifade etmek isterim. Bu mesajı iyi tahlil edeceğiz ve üstümüze düşen sorumluluğun farkında olacağız. Vatandaşlarımız, bu seçimlerde DEVA Partisi’ne demokratik denetim yapma görevini vermiştir. Bu görevi en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz. DEVA Partisi genel merkez kurullarıyla, TBMM çatısı altındaki temsiliyle ve geniş teşkilat yapısıyla hem yanlışlara işaret etmeye devam edecek hem de doğrular konusunda çalışma ve tavsiyeleri kamuoyu ile paylaşmaya devam edecektir.

    “SEÇİMİ KAZANMAK UĞRUNA KUL HAKKINA GİRDİLER”

    Aynı zamanda partimiz yoğun bir şekilde, derhal, yarından itibaren yerel seçimler için de çalışmaya başlayacaktır. Bu seçimlerde yer yer sandık başlarında ülkemize yakışmayan toplumsal barışımıza hizmet etmeyen görüntüler de gördük. Ancak asıl sorun şu ki: Seçimlere doğru giden propaganda döneminde her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu da yaşadık. Erdoğan cumhurbaşkanı olmanın yetki ve imkanlarını fiilen kullanırken aynı zamanda aday oldu. Kampanyasında montaj videolar, iftiralar, yalanlar, hakaretler, karalamalar vardı. Kamu malını, kamu imkanlarını kendi seçim kampanyasında kullandı. Devletin, milletin sahip olduğu basın yayın organlarını neredeyse tamamen kendine, tek bir partiye tahsis etti. Kamu kurumlarını seçime alet etti. Bakanlar, milletvekili adayı olduklarında görevlerinden ayrılmadılar. Bakan olmanın verdiği yetki ve imkanları da sonuna kadar seçim kampanyasında alabildiğine kullandılar. Kısacası seçimi kazanmak uğruna kul hakkına girdiler. Bunu vatandaşlarımızın değerlendirmesine ve vicdanına bırakıyorum.

    “TAM DEMOKRASİYE OLAN SEVDAMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ. HİÇBİR GÜÇLÜK BİZİ YILDIRMAYACAK”

    Değerli vatandaşlarım, hem 14 Mayıs’ta hem de 28 Mayıs’ta kullanılan hiçbir oy zayi değildir. Umutsuzluğa, karamsarlığa asla yer yok. Bizler bir sonraki seçim takvim başlayana kadar ortadan kaybolup son anda meydana çıkanlardan değiliz. Biz buradayız, sapasağlam ayaktayız. Elbette ki bu seçim sonuçlarından bizim de kendi payımıza çıkaracağımız dersler olacaktır. Partimizin yetkili kurullarıyla beraber seçim sonuçlarıyla ilgili kapsamlı değerlendirmeleri de önümüzdeki günlerde yapacağız. Ancak biz bu seçim sonuçlarına bakıp kavgacı, popülist, anlık politikalar peşine düşmeyeceğiz. Biz, hiçbir zaman uzlaşıdan, istişareden, ortak akıldan ve birlikte çalışma kültüründen vazgeçmeyeceğiz. Doğru yoldan sapmayacağız. Biz bu demokrasi yolculuğuna çıktığımızda Ferhat’ın dağları delmesi kadar zor ve uzun bir işimiz olduğunu gayet iyi biliyorduk. Tam demokrasiye olan sevdamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir güçlük bizi yıldırmayacak. Partimiz tam demokrasinin mihenk taşı olmaya devam edecek. Demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler için başlattığımız bu mücadeleyi sonuna kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Korkmayacağız, yılmayacağız, ideallerimizden alsa vazgeçmeyeceğiz.

    “DEVA PARTİSİ YİNE MÜCADELEYE DEVAM EDECEK”

    DEVA Partisi kurulduğu ilk günden bu yana nasıl ki hem sorunları tespit edip hem de eylem planları, çözüm önerilerini net ve somut bir şekilde ilan ettiyse yine aynı şekilde çalışacak. DEVA Partisi kurulduğu günden bu yana nasıl ki ülkemizin her köşesinde vatandaşlarımızı dinlediyse, onların derdini sahiplenip mücadele etiyse yine mücadeleye devam edecek. Umutsuzluğa yer yok. Biz buradayız, dimdik ayaktayız. Buradan gecesini gündüzüne katarak çalışan teşkilat mensuplarımıza da özellikle teşekkür etmek istiyorum. 9 Mart 2020 günü DEVA Partisi’ni kurarken büyük bir iş yaptığımızı ve bunun çok önemli bir siyasi hareket olacağını biliyordum. Gücümüze güç kattınız, sağ olun, var olun. İyi ki varsınız, iyi ki ailemsiniz.

    “ERDOĞAN VE İRİLİ UFAKLI ORTAKLARI BU ÜLKEYİ MAALESEF YÖNETEMEYECEK”

    Sevgili vatandaşlarım, Sayın Erdoğan ve irili ufaklı ortakları bu ülkeyi maalesef yönetemeyecek. Çünkü iş bilen, çalışkan, dürüst kadroları kalmadı artık. Üzülerek söylüyorum, her alanda sadece ve sadece kötüye gidişin devamını göreceğiz. Ancak biz buradayız. Her yanlışa dur diyecek kadar güçlüyüz. Yanlışlarını sürekli anlatacağız. Doğrular konuşunda da sürekli tavsiyelerimizi, önerilerimizi ortaya koyacağız. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’ine terörist diyenlerine karşı bu ülkenin vatansever ve onurlu yurttaşlarının hakkını savunacak insanlar bizleriz. Aylardır bu ülkenin yüzde 48’inin kalbini kıranlara karşı toplumsal barışımızı inşa edecek insanlar da bizleriz. Tüm bu seçim sürecini adeta bir savaşa çevirip bu ülkenin yüzde 48’ini düşman ilan edenlere karşı tüm sokakları huzurla dolduracak insanlar da bizleriz.

    “ERDOĞAN, SEÇİMLERDEN SONRAKİ İLK AÇIKLAMASINDA, VATANDAŞLARIMIZIN YÜZDE 48’İNİN DESTEĞİNİ ALAN KILIÇDAROĞLU’NU YUHALATTI”

    O balkon konuşması yapan Erdoğan’a ne oldu? Bugün seçim sonuçlarından sonra İstanbul’daki ilk yaptığı konuşmayı dinlediniz, değil mi? Bir zamanların seçim kazandıktan sonra, ‘Ben bütün ülkenin başbakanıyım, cumhurbaşkanıyım’ diyen Erdoğan, seçimlerden sonraki ilk açıklamasında, vatandaşlarımızın tam yüzde 48’inin desteğini alan rakibini, Sayın Kılıçdaroğlu’nu, yuhalattı. Değişti, arkadaşlar değişti, çok değişti ve üzülerek söylüyorum, bunu daha çok göreceğiz. Önümüzdeki her hafta, her ay daha çok göreceğiz. Onun için söylüyorum, ülkemiz iyiye gitmeyecek. Üzülerek söylüyorum ama gerçeği de tespit etmek zorundayız.

    “TARİHİN DOĞRU TARAFINDA YER ALDIK HEP BERABER HAKÇA MÜCADELE ETTİK”

    Değerli dostlarım, demokrasi bir müsabaka değildir. Birinin kazandığı, diğerinin kaybettiği; birinin galip geldiği, diğerinin mağlup olduğu bir yarış değildir. Sayın Kılıçdaroğlu’na oy veren dostlarım, mağlup değiliz. Biz her birimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin eşit ve onurlu vatandaşlarıyız. Vicdanınız rahat olsun. Tarihin doğru tarafında yer aldık hep beraber hakça mücadele ettik. Mücadeleye de devam edeceğiz. Çünkü haklıyız. Haklı olmanın verdiği güçle mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü demokrasi, sadece seçimden seçime oy kullanmaktan ibaret bir sistem değildir. Demokrasi muhalefet partileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, özgür basınla her daim denetleme, denge ve kontrol çabasıdır. Aynı zamanda hep söylediğim gibi, demokrasi emek, sabır, özen ister. Çok çalışacağız, daha da çok çalışacağız.

    “UNUTMAYIN, ‘DOĞACAKTIR SANA VADETTİĞİ GÜNLER HAKKIN, KİM BİLİR BELKİ YARIN, BELKİ YARINDAN DA YAKIN.”

    Erdoğan şunu diyemez: ‘Ben vatandaşlarımızın yüzde 52’sinin oyunu cebime koydum, yüzde 48’inden bana ne.’ Ümit ediyorum ki Ankara’ya gelince yapacağı konuşmada bunları düzeltir. O içindeki fevri hisleri bastırıp eski balkon konuşmalarından birini Ankara’da yapar. Seçim sonucu öyle olmuş, böyle olmuş… Asıl biz Türkiye’yi kazanmak için çalışıyoruz. Türkiye’yi kazanmak için de yolumuza devam edeceğiz. Unutmayın, ‘Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın, kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.”

  • Ali Babacan Bursa’da

    Ali Babacan Bursa’da

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın danışmanlığını yapan Vedat Yalgı’nın babası Enver Yalgı pazar günü vefat etti.

    Orhangazi’ye gelen Babacan, Enver Yalgı’nın Gazi Orhanbey Camii’nde bugün öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazına katıldı.

    Cenaze töreni sonrasında Orhangazi’den ayrılan Ali Babacan, Yalgı ailesine de taziyelerini sundu.

  • “Biz olmasaydık bu kadar vekil çıkmazdı”

    “Biz olmasaydık bu kadar vekil çıkmazdı”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Habertürk’e konuk oldu. 14 Mayıs seçiminde partisinin seçime katkısı olmadığı iddialarıyla ilgili konuştu. Babacan, Gaziantep ve Kahramanmaraş vekillerini örnek göstererek, ‘Biz olmasaydık bu kadar milletveki çıkmazdı’ dedi.

    Babacan’ın açıklamaları şöyle; 81 ilde teşkilatı olan ve 766 ilçede teşkilatı olan ve bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş iktidar hazırlığı yapmış bir partiden bahsediyoruz. Yani bizim beyin gücümüz test edilmiş, ortaya konulmuş bir güç.

    Kahramanmaraş CHP’nin oyu yüzde 9.5’tan yüzde 16.3’e çıktı. Türkiye genelindeki oy artışı 2.5 puan. Ama Kahramanmaraş’ta 6.8 puan. Kahramanmaraş’ta CHP’nin 1 milletvekili vardı, şimdi 2 oldu. İkincisi de bizim orada il başkanımız.

    Gaziantep’te CHP bir önceki seçimlerde yüzde 15 oy çıkarmış. Şu anda yüzde 20.4. Beş puan artış var. Bizim adaylarımızın olduğu illerin hemen hemen tamamında CHP’nin ciddi oy artışı var. Biz olmasaydık bu kadar milletvekili çıkmazdı. Bu kadar oy da alınamazdı. Sadece biz de değil.

  • “Beraber çalışmaya hazırız”

    “Beraber çalışmaya hazırız”

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Cumhur İttifakı, anayasa değişikliği ile alakalı, ‘Gelin beraber çalışalım’ derse, çalışmaya hazırız. Biz onlara da ‘Gelin beraber çalışalım’ deriz. ‘Gelin, bakın burada bir referans metin var, 84 madde, altı parti uzlaşmışız. Bu maddelerin içinde örnek veriyorum 50 tanesinde uzlaşır mıyız, gelin haydi değiştirelim, yapalım bunları’ diyebiliriz, bu mümkün. Çünkü demokrasi, aynı zamanda bir uzlaşı arayışıdır” dedi.

    DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün akşam TV 5 canlı yayınında gazeteci Mustafa Yılmaz’ın sorularını yanıtladı. Babacan, yayında şu mesajları verdi:

    “28 ŞUBATÇILARIN, FETÖ’CÜLERİN UYGULADIĞI TEKNİKLERİ, SAYIN ERDOĞAN VE İLETİŞİM EKİBİ UYGULUYOR”

    “Bizim; FETÖ olsun, PKK olsun, terör örgütlerine karşı net bir tutumumuz var. Altı partinin, Sayın Kılıçdaroğlu’nun net bir tutumu var. Geçit vermeyiz. Benim söylediklerimin bütünlüğü var. İçerisinden tek bir cümleyi, tek bir kelimeyi seçiyorlar; söylemediğim şeyleri sanki söylemişim gibi algı oluşturmaya çalışıyorlar. Ellerindeki propaganda makinesini acımasızca itibar suikastında kullanıyorlar. Yalan söylüyorlar, çamur ve iftira atıyorlar. Bu teknikler eskiden FETÖ’nün, 28 Şubatçıların teknikleriydi. 28 Şubatçıların, FETÖ’cülerin uyguladığı teknikleri şu anda Sayın Erdoğan ve iletişim ekibi uyguluyor.

    “YALANLARINI YÜZLERİNE ÇARPMAK ZORUNDAYIZ”

    Bu seçimde yalan siyaseti yaptılar. Yalanlarını yüzlerine çarpmak zorundayız. Böyle bir şey olmaz. Yıllarca vatandaşın güvenini kazan, sonra o güveni kullanarak koskoca LED ekranda montaj bir videoyu göster. Bizim inancımızda böyle bir şey var mı? Yalan siyasetlerini ortaya koyacağız. Sayın Erdoğan, vatandaş karşısında biriktirdiği güveni şimdi hoyratça harcıyor. Güvenden, itibardan yiyor. Bunun sonu kötü olacak, belli.

    “2 BUÇUK MİLYON FARK DA KAPANIR 12 BUÇUK MİLYON DA”

    Fatih Terim’in bir sözü vardı, Galatasaray 8 puan gerideyken ‘8 de kapanır 18 de’ demişti. Galatasaray o dönemi şampiyonlukla bitirdi. 2,5 milyon fark da kapanır 12,5 da. Buna inanmak lazım.

    “OY KULLANMAYAN ARKADAŞLARINIZA OY KULLANDIRIN”

    Cuma namazından çıkınca ODTÜ’de bilgisayar mühendisliği öğrencisi iki arkadaş ‘Oyumuzu İstanbul’da kullanmıştık, tekrar gitmeye değer mi?’ dediler. ‘Gidin, mutlaka oy kullanın’ dedim. Yüksel Caddesi’nde denk geldiğim gençlerin hepsine, ‘Bu iş sizin elinizde. Oy kullanmadığını bildiğiniz arkadaşlarınız varsa gidin evinden alın, kolundan tutun götürün ve oy kullandırın’ dedim.”

    “15 ARKADAŞIMIZIN 15’İ DE HAKKIYLA, HELALİNDEN SEÇİLMİŞTİR”

    CHP’nin oyu yüzde 2,5 artmış. Adaylar açıklanınca bir hafta Sadullah Ergin’i tartıştılar. Ankara 1. Bölge’deki oy artışı yüzde 5,5. Kahramanmaraş’ta il başkanımız 2. sıradan aday oldu. CHP’nin 1 milletvekili vardı. CHP’nin önceki seçimlerde aldığı oy yüzde 9,5; bu seçimde yüzde 16,3. Mersin’de Mehmet Emin Ekmen 3. sıradan adaydı, arttık yüzde 3,8. CHP 5 milletvekili çıkardı. 15 arkadaşımızın 15’i de hakkıyla, helalinden seçilmiştir. Bu konuda en ufak bir kaygımız yok.

    “VATANSEVERLİĞİMİZİ, ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNİ ÇOK DAHA FAZLA DÜŞÜNDÜĞÜMÜZÜ SÖYLEMEMİZ GEREK”

    Bizler vatansever insanlarız. Ülkemizin birliğini, bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü, ülkemizin bölünmez birliğini son derece önemseyen insanlarız. Bir taraf günlük siyasette başarı üretemeyip ekonomide, hukuk ve adalette ülkeyi kötü bir noktaya getirip, eğitimde maalesef ülkeyi çuvallatıp tamamen milletimizin milli ve dini duygularını istismar ederek bir siyaset izliyorsa bizim de vatanseverliğimizi, ülkemizin güvenliğini onlardan çok daha fazla düşündüğümüzü, bu ülkenin savunmasını, teknolojisini onlardan daha iyi güçlendirebileceğimizi söylememiz gerekiyor.

    “BAŞÖRTÜLÜ VATANDAŞLARIMIZIN HAKKINI KORUYACAK OLAN SADECE SEN DEĞİLSİN”

    Milli hassasiyetler ve dini hassasiyetler konusunda iktidara istismar alanı bırakmamak gerekiyor. Bir dakika kardeşim, Türkiye’de başörtülü vatandaşlarımızın temel hakkını koruyacak olan sadece sen değilsin. Biz de koruyacağız, biz buradayız. Mesele imam hatip okullarıysa, o konuda da bizim hassasiyetlerimiz var. Eğitim özgürlüğü var. Vatandaşlarımız evlatlarını istedikleri okula gönderirler. Diyanet kapatılacakmış, yalan. Böyle bir şey yok.

    “ERDOĞAN KAZANIRSA BİZİ BİR DEHŞET BEKLİYOR”

    Erdoğan kazanırsa bizi bir dehşet bekliyor. Ülkelere gidip 3 milyar, 5 milyar para yalvarmakla bu ekonomi düzelmez. Daha kötüsü olur, Allah korusun. Bunu söylerken çok da içim yanıyor. Aynı zamanda çok da kızıyorum.

    “KILIÇDAROĞLU’NUN SEÇİLECEĞİNE İNANIYORUZ”

    “28 Mayıs seçimlerinde Sayın Kılıçdaroğlu’nun seçileceğine inanıyoruz. Bütün gayretimizi bu yönde ortaya koyacağız. Tek hedefimiz başarılı olmak. DEVA Partisi olarak ideallerimiz ve hedeflerimiz var. Asla vazgeçmeyiz.

    “84 MADDEDE UZLAŞMIŞIZ, CUMHUR İTTİFAKI’NA ‘YAPALIM BUNLARI’ DİYEBİLİRİZ”

    Anayasa değişikliği ile ilgili yapılan her türlü araştırmada, vatandaşlarımızın en az yüzde 55’inin Türkiye’de sistem değişikliği istediğini de görüyoruz. Mevcut sistem mi, parlamenter sistem mi diye sorduğumuzda; her türlü araştırmada parlamenter sisteme destek veren vatandaşlarımızın sayısı daha fazla. Ama Meclis aritmetiği; anayasanın ancak Millet İttifakı ve Cumhur İttifakı beraber çalışırsa değişeceğini bize söylüyor. Yani Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’nın uzlaşmadığı bir konuda anayasa değişikliği mümkün görünmüyor.

    Anayasada herhangi bir değişiklik yapmak istiyorsak, tam mutabakat aramamız lazım. Bizim bu anayasa değişikliği önerimiz önemli ve referans bir metin. Önerdiklerimizle ilgili dikkat ederseniz, iktidar tarafından da çok ciddi bir eleştiri gelmedi…

    Dolayısıyla biz şu noktadayız. Eğer Cumhur İttifakı, herhangi bir noktada; anayasa değişikliği ile alakalı, ‘Gelin beraber çalışalım’ derse, çalışmaya hazırız. Biz onlara da ‘Gelin beraber çalışalım’ deriz. Ben onu söyleyeyim. ‘Gelin, bakın burada bir referans metin var, 84 madde, altı parti uzlaşmışız. Bu maddelerin içinde örnek veriyorum 50 tanesinde uzlaşır mıyız, gelin haydi değiştirelim, yapalım bunları’ diyebiliriz, bu mümkün. Çünkü demokrasi, aynı zamanda bir uzlaşı arayışı.

    Yeni anayasa; gerçekçi olalım, olmaz, zor. Ancak mevcut üzerinde değişiklikler olur. Yeni anayasa dediğinizde; o çok daha farklı bir ortam gerektiriyor. Çok daha farklı bir demokrasi iklimi gerekiyor. Kutuplaştırma üzerinden siyaset çizgisinin bırakılması gerekiyor. Bizim ortada bir teklifimiz var. Cumhur İttifakı da desin ki, ‘Bizim de şöyle bir teklifimiz var.’ Ki yok onların ortada. Hiçbir şey yok. Tek bir madde getirmeye çalıştılar, başörtüsü ile ilgili. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Sonra da vazgeçtiler. Bir maddeyi beceremediler. Bizim burada 84 tane maddemiz var.

    Parlamenter sistem elbette ki önemli. Biz anayasa değişiklikleri ile mevcut sistemi rehabilite edebiliriz. Mevcut sistem de denge-kontrol mekanizmasının güçlendirildiği ve güçler ayrımının daha sağlıklı yapılabildiğini şekle getirilebilir… Önümüzdeki beş yıl, mevcut parlamento ile, yapacağımız her şeyi mutabakat ile yapmak zorundayız. Tabii parlamenter sistem isteriz. Sayın Erdoğan da bundan içten içe pişmanlık duyuyor olabilir.”